İçerik değiştir



- - - - -

Kitaplığımdan


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 91 yanıt verildi

#21 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 17.02.2009 - 00:41

Sayende kitaplığımız zenginleşiyor dost shy.:D
Ha gayret, katlayalım...

#22 an_anna

an_anna

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 45 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:hiç

Gönderim zamanı 19.02.2009 - 20:47

"Kutsal İsyan"

Harika bir seçim dostum.
Ne güzel bir bölüm burası,elinize sağlık.
Saygılar efendim

Bu mesaj an_anna tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 19.02.2009 - 20:48

Benzemez kimse sana,tavrına hayran olayım

#23 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 19.02.2009 - 21:41

Teşekkürler dost an_anna...
Sizden de katkılar bekleriz.

#24 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 23.02.2009 - 00:10

Gönderilen Resim

Yatakta Keramet Var / Güler Kazmacı

Neden Kitap / Edebiyat Dizisi
160 sayfa



Yaşanmış Yatak Hikayeleri...

"Allah’ın insan cinselliğini sadece üremek üzere yarattığını düşünmüyorum.
Öyle olsaydı hayvanlardaki çiftleşme mevsimleri gibi bizim için de bir 'sevişme takvimi' olurdu ve başka zamanlarda asla cinsel uyarı duymazdık.

Dahası yine o vakit, aşk gibi bütün duyguların ayaklandığı bir yaşam zirvesi yaşanmazdı, kıskançlık gibi yakıcı duygular var olmazdı, ihanet gibi insan hayatını karartan durumlara düşülmezdi ve yatakta ruhlarımızla konuştuğumuz o 'özel dil' oluşmazdı.

İnsanlar için yatak birbirini sahiden tanımanın, yüreğinin en içine dokunmanın, geçmişin acılarını kavrayıp geleceğin umutlarını beslemenin ve bütün gizlerini açmanın 'ilk' zamanıdır.

Çünkü yatak, insanın sadece bedeninin değil ruhunun da soyunduğu yerdir.

Ve eskilerin 'nikahta keramet vardır' sözünü, o yıllarda insanların evlenmeden evvel birbirlerini gerçek anlamda tanıyacakları yer olan yatağa henüz girmedikleri için söylediği düşünülürse, artık çağımızda 'yatakta keramet var'!

Ama tabii bazen 'melanet' de bulunuyor!" (Tanıtımdan)

#25 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 03.03.2009 - 07:34

Gönderilen Resim

Kürk Mantolu Madonna / Sabahattin ALİ

Yapı Kredi Yayınları
160 sayfa

"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor; rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum 'Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum." (kitap'tan)

"...İkinci Dünya savaşı arifesinde Berlin'e giden Türk genci Raif'i, içine kapandığı kitaplar ve düşler dünyasından, kendisi gibi duygusal yapıdaki Yahudi bir kızla yaşadığı, tutkulu bir aşk çıkaracaktır. Biri Batı'dan öteki Doğu'dan gelen iki yaşam kaçağının, iki düş insanının karşılaşmasıdır bu. Ancak kader ağlarını örmüştür. Babası ölünce yurda döner Raif; Nazilerin Yahudiler üzerinde estirdikleri baskı ve şiddet ortamı nedeniyle Maria ile iletişim de kuramaz. Kötü haberi, Maria'nın götürüldüğü toplama kampında ölmüş olduğunu, yıllar sonra Ankara garında bir Alman kadından işitecektir. Kadının yanındaki küçük kız, Maria'nındır. Yani Raif'in de kızıdır. Ne var ki, tren hareket etmiş, Raif, bir daha asla göremeyeceği kızına bir kez bile sarılamamıştır..." (A. Ömer TÜRKEŞ)

"Kürk Mantolu Madonna, edebiyat tarihimizde önemli yeri olan hayatı hüzünle yoğrulmuş Sabahattin Ali’nin 1943 yılında yazdığı “bir hüzünlü aşk öyküsü”dür. Romanın baş karakterleri Maria Puder ve Raif Efendi’dir. Öykü yalnızca bir aşk öyküsü olmaktan öte, hayatın gerçekçiliğini dile getiren, aşkın olanaksızlığını sorgulayan, insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran, okuyucuyu çoğu yerde Raif’le aynı duygulara boğan bir psikoloji kitabıdır...Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor." (Ahmet KAYMAZ)

Kitap, birçok dile çevrilmiştir.

Gönderilen Resim




*Sabahattin ALİ kimdir ?

Gönderilen Resim

25 Şubat 1907 tarihinde, bugün Bulgaristan sınırları içinde olan Gümülcine kazası Eğridere köyünde doğdu.

Öğrenimini Balıkesir ve İstanbul Muallim Mekteplerinde yaptıktan sonra Yozgat'ta öğretmenliğe başladı. Kazandığı sınavla gittiği Almanya'da Postdam ve Berlin'de öğrenim gördü. Dönüşünde çeşitli okullarda öğretmenlik, Devlet Konservatuvarı'nda dramaturgluk yaptı.

1931 yılında bölücü propaganda yaptığı ihbarı üzerine üç ay tutuklu kaldı, kovuşturma sonunda aklandı. Görevine döndü, bu sırada yazdığı bir romanı yayımlamaktan vazgeçince, gazete sahibi iki tanıkla birleşerek, bir toplantıda okuduğu bir taşlamayı okunmasından 6 ay sonra ihbar etti, yargılandı ve mahkum edildi. Cumhuriyetin Onuncu Yılı nedeniyle çıkan aftan yararlanarak salıverildi.

Çeşitli resmi kuruluşlarda 1945 yılına kadar çalıştı. İşsiz kaldığı bir dönemde Aziz Nesin ile birlikte Marko Paşa'yı ve onun devamı olan mizah dergilerini çıkardı. Bu dergilerdeki yazılarında, yayın yoluyla hakaret ettiği savıyla yargılandı ve mahkum oldu.Yurt dışında çıkmak için anlaştığı, kendisine kılavuzluk yapan Ali Ertekin tarafından 2 Nisan 1948 tarihinde Bulgaristan sınırı yakınlarında Sazara köyü cıvarındaki ormanda öldürüldü.

YAPITLARI

Dağlar ve Rüzgâr (1934)
Değirmen Dağlar ve Rüzgâr (1965)
Dağlar ve Rüzgâr Kurbağaların Serenadı Öteki Şiirler (1988, tüm şiirleri)

ŞİİRLERİ

Dağlar
Hapishane Şarkısı - 1
Hapishane Şarkısı - 3
Hapishane Şarkısı - 5
İstek
Kıyamadığım
Kız Kaçıran
Koşma
Leylim Ley
Öyle Günler Gördüm ki
Ruhumun Dalgaları
Son Mektup
Yetmez mi?

(siir.gen.tr)

#26 an_anna

an_anna

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 45 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:hiç

Gönderim zamanı 03.03.2009 - 13:03

Kürk Mantolu Madonna / Sabahattin ALİ

Tek kelime ile

"Mükemmel"


Saygılar efendim.Seçimleriniz harika.
Benzemez kimse sana,tavrına hayran olayım

#27 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 04.03.2009 - 01:51

Teşekkür ederim dost an_anna...
Sevgi/selam.

#28 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 25.03.2009 - 18:22

Gönderilen Resim

Yayınevi : Ümit Yayıncılık
224 sayfa


"İşte böyle Pako...
Gördüğüm her kuş, tanıdığım her yaratık, peşinden baktığım her tavşan, sırtüstü uzanıp seyrettiğim her şahin beni büyüledi... Yüreğimde inanılmaz fırtınalar koptu.
Artık aşıktım Pako...
Dağlara, ormanlara, ağaçlara, derelere, taşlara, kayalara, dikenlere aşıktım...
Sevgimin öyküsünü anlatıyorum sana...(Bekir Coşkun)



* Bekir COŞKUN kimdir?

Gönderilen Resim

1945 yılında Şanlıurfa'da dünyaya geldi.

Ankara’da Yüksek Gazetecilik Okulu’ndan mezun olduktan sonra 1974’te foto muhabiri olarak işe başladı. Daha sonra polis muhabirliği, parlamento muhabirliği yaptı. 1978’de Günaydın Gazetesi'ne geçti. Köşesinin adı Dokuzuncu Köy’dü.
1987’de Sabah Gazetesi'nde Onuncu Köy başlıklı köşesini yazmaya başladı. Köşe yazılarını halen Hürriyet Gazetesi'nde aynı isimle devam ettirmektedir.

Şu ana kadar yayımlanmış 4 adet kitabı bulunmaktadır: "Dövlet", "Avukatımı İstiyorum", "Pako'ya Mektuplar" ve "Ben Pako". Köpeği Pako’nun adıyla kaleme aldığı yazılar yayımlanmış ve büyük ilgi görmüştür. TRT’de yayımlanan "Pako’ya Mektuplar" adlı dizi başta BBC olmak üzere altı AB ülkesi televizyonu tarafından satın alınmıştır. Hayvansever kişiliğiyle de bilinen yazar; keman çalabilmektedir, bir doğa ve deniz tutkunudur.

(derleme)

#29 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 08.04.2009 - 09:53

Gönderilen Resim

Fahişeliğin Öbür Yüzü

Metis Yayıncılık
153 sayfa

Dünyanın en eski mesleğinin fahişelik olduğu kabul edilir. Fahişeler tarih boyunca aşağılanmış, dışlanmış aynı ölçüde de vazgeçilmez olmuşlardır. Özetle bu kurum insanlığın zaman aşımına uğramayan en eski ikiyüzlülüğüdür.

Türkiye dahil pek çok ülkede fuhuş yasal çerçeve içine alınmıştır, ancak bunun bir meslek olup olmadığı, bu meslek sahiplerinin ne tür hakları olması gerektiği hala tartışmalıdır.

Fahişeliğin Öbür Yüzü'nde bu meslek, bizzat onu icra edenler tarafından anlatılıyor. Kitapta fahişeliğin etik, hukuki ya da toplumsal boyutları doğrudan ele alınmamakla birlikte, her kadının öyküsünde bütün sorular karşımıza çıkıyor.

On beş kadın, deneyimli gazeteci Fügen Yıldırım aracılığıyla okuyucya ve topluma bu "iş"i seçiş nedenlerini, acılarını, dertlerini ve umutlarını aktarıyorlar. On beş tanıklık, sadece fahişeliğin değil, "Bu yola neden düştün?", "Nasıl düştün?" sorularının arkasında gizlenen toplumun diğer yüzünü de açığa vuruyor.


* İçindekiler:

Aysel: "Şimdiki aklımla çok para yapardım"
Nurgül: "Bütün kazanç benimdir"
Selin: "Erkek kültürüne sahip bir fahişesin"
Canan: "Erkekleri iğrenç buluyorum"
Gül: "Hiçbir zaman orospu olmadım"
Melek: "Nerede çalışılacağına pezevenkler karar verir"
Nina: "Özgür olmak için geldim"
Yaprak: "Ailem beni kurban olarak seçti"
Çimen: "Evde on beş kişi yaşardık"
Alisa: "Moldavya'da ayda on dolar kazanabiliyorum"
Ayla: "Pişman değilim"
Ilgın: "Bu işi yaparken ruhunu bir yere asacaksın"
Deniz: "Bana 'orospunun kızı' diyorlardı"
"Kimse zorlamıyor, bu bir seçim"
Serpil: "Oryantal şantözdüm geneleve düştüm"

Ekler:
1 Seks İşçileri Evrensel Bildirisi
2 Kölelik mi, Çalışma mı?
3 Emniyet Genel Müdürlüğü'nün Tebliği
4 Seks Ticareti ve Yasalar
5 Bir Sektör Olarak Seks

#30 tandem

tandem

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1.157 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:artık kendi evinde..

Gönderim zamanı 08.04.2009 - 11:38

Gönderilen Resim

Şimdi, nihayet, anlaşılacağıma inanıyorum. Yani, dinleneceğime ve anlayışla karşılanacağıma. Umudum var. İlginizi çekeceğim. Çekip götüreceğim ilginizi, ve sizi, yanımsıra. Beni bırakamayacaksınız. Çünkü ben yaşayan tek serbest adamım. Serbestçe konuşan, serbestçe ilerleyen bir adam. İçinden güçlü duygular gelen ve en önemlisi, kendini engellemeyen bir adam."

Katil, gazeteci, politakacı, romancı, şöhret... Cömert süprizlerle dolu bir hayat insanı ne yapmaz ki? Yeterki insan serbest olsun. Ya da hiç olmazsa serbest kalmak istesin, sokağa çıksın ve yürümeye başlasın...

O, Can. Sadece Can. Hayatımızın ve sokaklarımızın en yaralı, en cesur, en şiddetli ve en şanslı kahramanı. Elindeki silahları hiç çekinmeden kullandı. Çok can yaktı. Ama hiç can sıkmadı. Aksine, "Bir tarih yazdı, hiçbir şey yapmadıysa." Bu roman, Can'ın kişisel tarihi. Tarihi kıskandıracak kadar tempolu, içten ve canlı.

Melekler Erkek Olur ve Çiçeklerin Tanrısı romanlarıyla Türkiye'nin en çok okunan yazarları arasına giren Hamdi Koç'tan başdöndürücü bir "serbest maceralar" kitabı: İyi Dilekler Ülkesi.


severek okuduğum güzel bir kitap..

BAZEN SUSMAK ÇOK ŞEY ANLATIR....

#31 DKNH

DKNH

    εїз Black Mamba 24 km/h hız yapar..

  • Muhabirler
  • 9.404 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Yok ki benim bir yedeğim

Gönderim zamanı 08.04.2009 - 19:47

Gönderilen Resim
Şibumi
Trevanian
İnanılmaz ölçüde karışık ve özgün bir roman kahramanı Nicholai Hel. Yarı Rus, yarı Alman asıllı koyu bir Amerikan düşmanı. Şanghay'da doğmuş, bir Japon generali tarafından büyütülmüş; bir Japon bilgesinden de 'Go' oyunu öğrenmiş. Bask dili dahil yedi dili ana dili gibi konuşuyor. Plastik kartla ya da kurşun kalemle bir insanı rahatlıkla öldürebilecek ustalıkları da edinmiş. Üstün düzeydeki 'yakın algılama' yeteneği yüzünden fotoğrafı bile çekilemeyen bu profesyonel terörist avcısı, terörcü, korkusuz mağaracı, yenilmez savaşçı ve gerçek feylosof, günün birinde emekli olarak yaşadığı şatosundan çıkıyor; amansız ve acımasız bir dövüşe katılmak üzere...

Gönderilen Resim
Katya'nın Yazı
Trevanian

Yarattığı kahramanlar kadar gizemli bir yazar. Kim olduğunu yalnızca yayıncısı, nerede olduğunu ise yalnızca kendisi biliyor. Şu anda hangi adreste oturduğu ise herkesten gizli... 'Herkesin kimliğini merak ettiği yazar bu kez de Bask bölgesini mekân seçmiş romanına. Genç bir doktor Birinci Dünya Savaşı'nın eşiğinde hayatının ilk aşkını yaşıyor... Ve bu olağanüstü öyküyü İkinci Dünya Savaşı öncesinde anımsadığı şekliyle anlatıyor. Bir aşk romanı görüntüsünde, insan ruhunun derinliklerine iniyor. Umulmadık dönüşlerle sürprizli bir son hazırlıyor.'


Gönderilen Resim
İnci Sokagı
Trevanian

Otuzlu yılların ekonomik krizi ve savaş yıllarında yıkık dökük bir mahalleden geçen hayatlar ile pencere önünde dinlenen radyo programları, müziği, şarkıları ve piyesleriyle küçücük bir kutudan çıkan dünya kadar hayalgücü...

Kendilerini kurtaracak olan 'gemi'yi bekleyerek çaresizlik içinde yaşayan, yoksulluğun ve yoksunluğun fonda aktığı 'küçük' insanların büyük' Amerikan rüyası...

Trevanian'ın ölümünden hemen önce yayınlanan son romanı İnci Sokağı, gerçek hayatına göndermeleriyle otobiyografik bir özelliği barındırıyor ve her zamanki dil, kurgu ve zaman kaydırmalarıyla birlikte bu sefer Dickens ve Steinbeck'vari klasik bir dille gizemlerle dolu yaşamının ilk yıllarına ışık tutuyor. En başa dönüyor. Müthiş gözlemler, ayrıntılı betimlemelerle koca bir dünya sığdırıyor çocukluğunu geçirdiği dar sokaklara...
Gönderilen Resim
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....

#32 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 13.04.2009 - 16:26

Gönderilen Resim

Gazi ve Fikriye / Hıfzı Topuz

Remzi Kitabevi
286 sayfa

"Beni iki kadın çok sevdi: Biri yalnız ben olduğum için, öteki mevkim için."(Mustafa Kemal ATATÜRK)

Mustafa Kemal'i, karşılık beklemeden, yürekten, yalnızca 'O' olduğu için seven tek kadın Fikriye...

Milli mücadelede her zaman onun yanında olamasa da, desteğini hep hissettiren Fikriye...

Ne yazık ki Fikriye'nin, bu içten sevgi karşılığında elde edebildiği tek şey büyük bir hayal kırıklığı olmuştu.

Hıfzı Topuz'un bu tarihsel romanında, Mustafa Kemal ile Fikriye'nin tanışmaları, ilişkilerinin bilinmeyen yönleri ve Fikriye'nin trajik sonu sürükleyici bir dille anlatılıyor.


NOT: Hıfzı TOPUZ hakkında daha önceki sayfalarda bilgi bulunmaktadır.

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 13.04.2009 - 16:29


#33 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 19.04.2009 - 05:07

Gönderilen Resim

At Kız / Türkan Saylan

Cumhuriyet Kitapları
151 Sayfa



- Her zaman "genç" ve üretken kalmasını becerebilen bir bilimkadının yaşamından on yedi yıllık bir kesit... Olumsuzluklardan yılmayan, hep çözüm üretebilen, gerçek zenginliğin insanların iç evrenlerinden kaynaklandığının kanıtı "At Kız Türkan"ın yaşamındaki Sütçü Ayşe Hanımlar, Terzi Fofo'da, Bahçevan Zizo'dan öğrendikleri ve uyguladıkları... (Tanıtımdan)


...Türkan Saylan'ın ayak tabanında bir ben varmış.
Babası, “kızımı çalarlarsa, ayağındaki benden tanırım” dermiş.
Şimdi yazının başına dönelim...
“At Kız” soylu bir kısrak zarafeti ve hızıyla yaşamı boyu insani değerlere koştu.
Hep birinci oldu.
Ve yazının sonu...
Onu tanımak için tabanındaki bene artık hiç gerek yok.
Bıraktığı ve bırakmakta olduğu izler öylesine derin ki... (Güneri CIVAOÐLU, Milliyet)


- Son günlerde gündemde olan; kendisini ülkesine, topraklarına, Türkiye'ye adamış bu 'Cumhuriyet Kadını'nı tanımak için iyi bir fırsat...Kadınlar, genç kızlar öncelikle okumalı.



**********
Prof. Dr.Türkan SAYLAN kimdir ?


Gönderilen Resim

13 Aralık 1935 İstanbul'da dünyaya geldi.
Cumhuriyet döneminin ilk mütahhitlerinden Fasih Galip Bey ile evlendikten sonra müslüman olup Leyla adını alan İsviçreli Lili Mina Raiman çiftinin beş çocuğunun en büyüğüdür.

1968 yılında İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı’nda Başasistanlığa başlamıştır. 1971’de İngiliz Kültür Heyeti’nin bursuyla İngiltere’de ileri eğitim görmüş, 1974 de Fransa’da 1976’da yine İngiltere’de kısa süreli çalışmalar yapmış, 1972’de doçent, 1977’de profesör olmuştur. 1982 – 1987 yılları arasında, İstanbul Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanlığı’nı, 1981 – 2001 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü’nü yürütmüştür. 1990’da oluşturulan “İÜ Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi”nin kuruluşunda görev almış ve 1996’ya kadar Müdür Yardımcılığı ile Kadın Sağlığı derslerinin koordinatölüğünü yapmıştır. Dermatoloji kliniğinin öğretim üyesi olarak 2002 yılı sonuna kadar çalışmış ve 13 Aralık 2002 tarihinde emekli olmuştur.

1976 yılında lepra (cüzzam) çalışmalarına başlamış, Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı’nı kurmuştur. 1986’da kendisine Hindistan’da “Uluslararası Gandhi Ödülü” verilmiştir. 2006 yılına kadar Dünya Sağlık Örgütü’nün Lepra konusunda danışmanlığını yapmıştır.

Uluslararası Lepra Birliği’nin (ILU) kurucu üyesi ve Başkan yardımcısıdır. Avrupa Dermato Veneroloji Akademisi’nin ve Uluslararası Lepra Derneği’nin üyesidir. Dermatopatoloji Laboratuvarının, Behçet Hastalığı ve Cinsel İlişkiyle Bulaşan Hastalıklar Polikliniklerinin kurulmasında yer almıştır. 1981-2002 yılları arasında 21 yıl, gönüllü olarak Sağlık Bakanlığı İstanbul Lepra Hastanesi Başhekimliği’ni yapmıştır.

1989’da, bir grup Atatürkçü aydın tarafından devrim yasalarını ve laik düzeni koruyup geliştirmek amacıyla oluşturulan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) kurucularındandır ve halen Genel Başkanlığını yürütmektedir.

14 Nisan 2007 Ankara-Tandoğan ve 29 Nisan 2007 İstanbul-Çağlayan Cumhuriyet mitinglerinin organizasyonunda ve icrasında bulunmuştur.

1990’da oluşan “Öğretim Üyeleri Derneği”nin kurucusudur ve ilk dönem II. Başkanlığını yapmıştır.

1995’de mezun olduğu lise için oluşturulan Kandilli Kız Lisesi Kültür ve Eğitim Vakfı'nın (KANKEV) üyesidir.

1995’de kurulan Türkiye Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı (TÜRKÇAÐ)’nın kurucusu ve başkanıdır. Birçok mesleki ve sosyal derneğin üyesidir.

Gönüllü kuruluş olarak; ÇYDD’nin Genel Başkanlığını, TÜRKÇAÐ ve KANKEV Vakfı Başkanlığı ile Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı Başkanlığı’nı, sürdürmektedir.

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından 31 Mart 2000 tarihinde Sosyal Hizmetler Danışma Kurulu üyeliğine seçilmiştir. Halen bu görevi sürdürmektedir.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından 2 Şubat 2001’de YÖK üyeliğiyle görevlendirilmiş ve bu görev Şubat 2007’de bitmiştir.

2003 – 2004 arasında Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu üyeliği ve İstanbul İl İnsan Hakları Kurulu üyeliklerinde
bulunmuştur.



- Yayınlarından:
2005 yılı başı olarak, toplam 440 yayını bulunmaktadır. Bunların 50’si yabancı dergilerde yayınlanmış tıbbi çalışmaları, 204’ü tıbbi, sosyal ve siyasal içerikli gazete makaleleri, 186’sı ise Türkçe tıbbi dergilerde ve kongre kitaplarında yayınlanmış araştırma, derleme ve olgu bildirimleridir.
2’si kitap, 3’ü seminer kitabı olmak üzere 5 yayını editör grubunda yer almıştır. 1. Basamak Sağlık Hizmetlerinde Deri ve Zührevi Hastalıklar El Kitabı adlı ve 5 baskı yapan ders kitabı, makalelerini içeren ve üç baskı yapan Cumhuriyetin Bireyi Olmak, çocukluk yaşamını anlatan ve 4 baskı yapan “AT KIZ”, son yazılarının toplandığı ve 2003’de yayınlanan Cumhuriyetin Bireyi Olmak II, 2004’te Mehmet Zaman Saçlıoğlu’nca kaleme alınıp T. İş Bankası’nca bastırılan, yaşamının öyküsünü içeren ve altı baskı yapan Güneş Umuttan Şimdi Doğar, 2006’da yayınlanan Cumhuriyet Radyo’da konuklarıyla yaptığı söyleşilerden oluşan “Geçmişten Geleceğe Radyo Cumhuriyet’te Çağdaş İnsan Söyleşileri” olmak üzere altı kitabı yayınlanmıştır. 2005’de Cumhuriyetin Bireyi Olmak I ve II, son dönem yazıları da eklenerek genişletilmiş ve birleştirilmiş baskı şeklinde yayınlanmıştır. Zehra İpşiroğlu’nun Türkan Saylan’la yaptığı, uzun zaman dilimini içine alan bir söyleşiyi kapsayan kitap Yapıcılığın Gücü 2006’da yayınlanmıştır.

100 SORUDA SİVİL TOPLUM
AT KIZ / BIR YAŞAMDAN KESİTLER
CUMHURIYET 'İN BİREYI OLMAK
GEÇMİŞTEN GELECEÐE RADYO CUMHURİYET 'TE ÇAÐDAŞ İNSAN SÖYLEŞİLERİ
GÜNEŞ UMUTTAN ŞİMDİ DOÐAR
ÇAÐDAŞLAŞMA YOLUNDA
DERMATOLOJİDE ALGORİTMİK TANI


- Ödülleri:

-1996’da İstanbul Üniversitesi kendisine “Atatürk İlke ve Devrimleri” ödülünü vermiştir.

-İngiltere dermatologlarının derneği olan Dowling Kulübü (1978) ve "Kuzey Amerika Klinik Dermatoloji Derneği" (1996) tarafından onur üyesi seçilmiştir. Bugüne kadar çok sayıda ödüle layık görülmüştür.

- “Atatürk İlke ve Devrimleri Ödülü” İstanbul Üniversitesi (1996),

- “Ülkemizde Yılın Kadını Ödülü” (1990),

- “Melvin Jones Ödülü” (1991),

- “Atatürkçü Düşünceye Hizmet Ödülü” İncirli Lions (1996),

- “Kuvayi Milliye Ödülü” Haliç Rotary (1997),

- “Fahrettin Kerim Gökay Ödülü” Türk Lions Vakfı (1997),

- “Türkiye Ziraatçiler Birliği Dayanışma Ödülü” (1998),

- “75. Yıl Ödülü” Türk Kadınlar Birliği Şişli Şb. (1998),

- “Uğur Mumcu – Muammer Aksoy Ödülü” ADD İstanbul Şubesi (1999),

- “Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi Onur” ödülü (2000),

- İtalya “Foyer des Artistes Kurumu Ödülü” (2001),

-Cüzzamlı Hastalara verdiği uzun süreli hizmet ve getirdiği bakış açısı nedeniyle “Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği 2001 Yılı Ödülü”,

- “Atatürk Ödülü” Amerika / Atatürk Topluluğu (2001),

- “Sanat Kurumu Onur Ödülü” (2002),

- “Atatürk / Çağdaşlık Ödülü” Dünya Atatürkçü Kuruluşları (10 Kasım 2003),

- “Üstün Hizmet Ödülü” Yıldız Teknik Üniversitesi (2004),

- Eğitim yaptığı katkılar nedeniyle “Eğitim Ödülü” TED Koleji,

- “Kendinden once hizmet” ilkesine örnek davranışı nedeniyle “100. Yıl Mesleki Başarı Ödülü” Rotary Kulübü,

- “İnsan Hakları Ödülü” İzmir Karşıyaka Belediyesi (2004),

- “Türkiye’nin En İyi Eğitimcisi” Ödülü - Tempo Dergisi (2004),

-Kültür Üniversitesi’nin İstanbul genelindeki üniversitelerin öğrenci ve öğretim üyeleri arasında yaptığı anket sonucunda “Yılın En Yürekli Kadını Ödülü” (2004) ,

-“Puduhepa Ödülü” - Adana Kütür Sanat Derneği (2005),

- “Meslek Hizmetleri Ödülü” Ankara Emek Rotary Kulübü (Ekim 2005),

- “Toplumsal Barış Ödülü” Barış Radyo,

- “İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma Ödülü” -

- SODEV Sosyal Demokrasi Vakfı (2005),

- “İyi Kalpli Ol Ödülü” Türk Kalp Vakfı (2006),

- “Yılın Başarılı İş Kadınları Ödülü” Dünya Gazetesi (2006),

- “ÇEK Eğitim Ödülü”, Çağdaş Eğitim Kooperatifi (2006).

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 28.07.2009 - 22:48


#34 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 20.04.2009 - 17:31

Gönderilen Resim

100 Soruda Sivil Toplum / Türkan Saylan

Cumhuriyet Kitapları
152 Sayfa


Her sivil toplumcunun hem öğreneceği hem de esinleneceği bu kitapta Türkan Saylan 40 yılı aşkın sivil toplum deneyimiyle şöyle diyor:

"Ben bu işe 'çılgın projeler' diyorum. Kafayı takıp hep projeyi düşünmek çok işe yarar. Hakkari kilimleri bir örnek, herkese de anlatıyorum. 12 bin kilimi her yıl pazarlasak, bin kadına biz sürekli bir iş sağlamış oluruz. Bin kadın kendi kendisini sigortalasa evinde bir kere bir kimlik kazanacak, cebinde üç kuruşu olacak. Siz Hakkari'nin kalkınması için dört tane bacalı fabrika kurayım derseniz, milyonlarca liralık yatırım yapacaksınız. Burada, hiç yatırım yapmadan, dört tane bacalı fabrika kurmuş gibi olacaksınız. 'İstihdam yaratan KOBİ kurdum' derseniz, on kişilik yüz tane KOBİ kuruyorsunuz! Sivil toplum örgütünde çalışacak bir insanın, bu tip hedeflerinin olması, bilinçli olması, kendini geliştirmesi gerektiğine inanması şart. Hayatta, plansız hiçbir şey olmaz!"

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 28.07.2009 - 22:49


#35 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 21.04.2009 - 12:41

Gönderilen Resim

Cumhuriyet'in Bireyi Olmak / Türkan SAYLAN

Cumhuriyet Kitapları
767 Sayfa (2 cilt)


'Benim ömrüm, laf üretmek, birilerini karalamak yerine, ülkeye yararlı işler üretmekle geçti. Kendim için kimseden hiçbir şey beklemedim. Mustafa Kemal Atatürk'ün bize sunduğu bu güzel ülkeye ve olağanüstü öngörüsüyle kurduğu laik düzene, bilinçli bir yurttaşın sorumluluğuyla ve tutkulu bir çalışmayla katkıda bulunmanın, O'na olan borcumuzu ödemede en uygun yol olduğu görüş ve inancındayım ye. bu coşkuyla çalışıyorum.
Bu uzun soluklu yolda birlikte yürüdüğümüz pek çok yurtsever dostla çabalarımızı artan bir ivmeyle sürdürüyoruz. Kuşkusuz zaman içinde ayrı düştüğümüz insanlar da oluyor, olmalıdır da; çünkü biz bir asi ret-tarikat düzeninde değiliz! Her hareket kendi karşıtını da doğurur, çoğu zamanda kendi içinden! Ne yapalım, doğa yasası bu/ yeter ki her şey uygarca, insanca ve çözüme yönelik olsun! ' (Türkan SAYLAN)


'Bu kitap, cumhuriyetin kendisine yüklediği sorumluluğun bilinci içinde, aklını ve yüreğini kullanabilen; hem çevresinde hem dünyada olan, oluşan olayları kendine özgü duyarlılığı içinde sürekli sorgulayan Türkan Saylan'ın kitabıdır.
Türkan Saylan, kitabında, politikadan özel yaşantımıza; aydınlanma sürecindeki kadından kadın haklarına; eğitimden gençliğe toplumun pek çok sorununa değiniyor. İlkelerinden asla ödün vermeyen bir Türk bilim kadınının gözlemleri bunlar.

Bu kitabı okuyun, sorunları süzgeçleyen Türkan Saylan'ın o güzelim beyniyle tanışın.' (Tanıtımdan)

#36 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 22.04.2009 - 13:11

Gönderilen Resim

Geçmişten Geleceğe Radyo Cumhuriyet'te Çağdaş İnsan Söyleşileri / Türkan SAYLAN

Cumhuriyet Kitapları
312 Sayfa

Türkan Saylan, Radyo Cumhuriyet'te konuklarıyla yaptığı söyleşilerden oluşan bu kitabı için şunları söylüyor:
"Bu söyleşileri yok olup gidecek kasetlere hapsetmeye hakkım olmadığını düşünüp bir şekilde yayınlamaya karar verdiğim için çok mutluyum... Bu güzel insanların çok önemli söylemlerinin birazını olsun okuyucuya, topluma sunabilmeyi ödev biliyorum. Söz uçar, yazı kalır demişler. Gelin bu kitabı birlikte okuyalım. Yitirdiklerimizi çok şükür ki yaşayan dostlarımızı analım. Radyo Cumhuriyet gibi iletişim olanaklarının artmasını dileyelim."

#37 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 24.04.2009 - 19:39

Gönderilen Resim

Güneş Umuttan Şimdi Doğar / Türkan Saylan Kitabı
Yazan : Mehmet Zaman Saçlıoğlu

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
546 Sayfa


"Eski bir söylence, Tanrı'nın otuz altı iyi insanın yüzü suyu hürmetine dünyayı yok etmekten vazgeçtiğini anlatır.
Bu bir masaldır ama, dünyanın yaşanabilir bir yer olmayı erdemler sayesinde sürdürdüğü, gerçektir.

Doğruluk, adalet, merhamet, iyilik, vefa, incelik, çalışkanlık, özveri gibi değerlerle karşılaştığımızda gözümüzün ışıyıp, içimizin ısınması, unutmaya başladığımız insani özümüzle karşılaştığımızı fark etmemizden kaynaklanıyor olmasın sakın?
Ya bu değerlerin hepsini birden bir insanda bulmak? İşte bu mucizedir ve bu yüzden de seyrek görünür.

Türkan Saylan, seyrek bulunan bu tür insanlardandır. Yalnızca söyledikleri ve yazdıklarıyla değil, yaşamıyla da öğreten bir öğretim üyesi... Tüm çocukları öz çocuğu gibi gören bir anne... Hastalığa, hastanın açısından bakmayı; hastayı, hastalığı taşıyan bir organizma olarak değil, insan olarak görmeyi başarabilen bir "arkadaş hekim"...

Cüzzamı ülkemizden ve dünyadan silme yolunda büyük başarı sağlamış, bu alanda yaptığı çalışmalarla dünyanın sayılı cüzzam otoritelerinden biri olmuş, Gandhi Ödülü'ne layık görümlüş bir bilim insanı...

Ülkesinin, dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında olmayı hak ettiğine inanan, cehaletle, dogmayla, çıkar ilişkileriyle savaşmaktan geri durmayan bir aydın...

Çocukluk arkadaşlarını hala okul numaralarıyla anımsayan, topluma ve insanlığa hizmet etmiş olan herkese vefa duygusuyla bağlı bir dost...

İnsanüstü bir çalışma temposuyla yıllarır halk sağlığı için, eğitim için, çağdaşlaşma için, kadın ve insan hakları için, demokrasi için, ülkesinin ve insanlığın aydınlık geleceği için didinen bir eylemci, bir Cumhuriyet kadını...

Ve daha birçok erdem...

Bu kitapta, belki de uzaktan tanıyıp merak ettiğiniz Türkan Saylan'ın özel yaşamını, mutluluklarını, düşlerini, umutlarını, düşüncelerini bulacaksınız. Neredeyse yetmiş yıllık bir yaşam öyküsüyle gözünüz ışıyıp, içiniz ısınacak.
Güneşi doğuranın aslında umut olduğunu göreceksiniz…" (Tanıtımdan)




*****
Mehmet Zaman SAÇLIOÐLU kimdir?

Gönderilen Resim

Öykü yazarı ve şair.

1955 yılında Bursa'da doğdu.

TED Ankara Koleji ve Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'nu bitirdi. 1977-81 Ege Üniversitesi'nde asistanlık, 1981'den sonra M.Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi'nde öğretim üyeliği yaptı. 1996'da profesör oldu. Belçika'da ve Avustralya'da kısa sürelerle konuk öğretim üyeliğinde bulundu.

İlk şiir kitabı Günden Önce Yazko yayınlarından çıktı (1985). Yazko, Türk Dili, Düşün, Broy, Varlık, Türk Dili Dergisi, Gösteri, Milliyet Sanat, Atika, Yaşasın Edebiyat, Adam Öykü gibi dergilerde şiirleriyle ve öyküleriyle göründü. Yedi öyküden oluşan dosyasıyla 1993'te Yunus Nadi Öykü Ödülü'nü, yayımlanmamış öykü dalında Vüs'at O Bener'le paylaştı. Bu öykülerin de içinde bulunduğu Yaz Evi adlı kitabıyla (1994) Sait Faik Hikaye Armağanı'na layık görüldü. İkinci öykü kitabı, Beş Ada adıyla yayımlandı (1997). Topaç adlı öyküsüyle Haldun Taner Öykü Ödülü'nde 1. oldu (1998).

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde Öğretim Üyesidir. TYS, PEN, Edebiyatçılar Derneği üyesidir.



İlk Nişanlı

Suları kirletmeden yıkanır
Çıplak uzanır yanımıza
Kızlığını son soluğa saklayan
Eski nişanlımızdır zaman.

Genç yıllarımızın alışkanlığıydı
İnce rüzgârlara tutunurdu çiçekler
Hangi yanağı okşasak ay ışığında
Elimizde uyuyan kediydi zaman.

Kıyılmayıp torunlara saklanan
Sararmış çeyizlerde soluklanır
Biliriz oradadır ararsak
Bizimle uğraşmadıkça zaman.

Mehmet Zaman SAÇLIOÐLU

(siir.gen.tr)

#38 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 27.04.2009 - 23:48

Gönderilen Resim

Yer Gök Dört Duvar / Türkan SAYLAN

Cumhuriyet Kitapları

"Ülkemizi tanımak için dört bir yanma ulaşmak, toprağına, insanına değmek, bir süre de olsa onlarla yaşamak, havasını solumak, suyunu içmek gerekir" diye düşünürdüm hep! Bu isteği gerçekleştirmek için bir amaç ve de bir yöntem ge­rekiyordu. Bir tıp insanı olarak amacımız belirlendi: Tek tek lepralı hastalarımızın yaşadığı köylere, evlere ulaşacak, onları kont­rolden geçirecek, tedavilerini verecek ve çevrede başka hasta olup olmadığını araştıracaktık.

Yöntemimiz ise şöyleydi: Bir iki hekim, birkaç hevesli ve is­tekli tıp öğrencisi ve birer hemşireden oluşan on kişilik bir ekip­le on gün, önceden planlanmış bir bölgede köy köy dolaşarak ça­lışmak..." (Türkan SAYLAN)


Bir grup tıp fakültesi öğrencisinin ve hemşirenin, 1980'li yıllarda Anadolu yollarına düşmesi, toprağına ve insanına el değmesi öyküsünün ardından bugünkü duygu ve düşüncelerini en içten şekilde yansıtan , tüm öğrencilere, tüm öğrenci yetiştirenlere ve hatta dürüst siyaset yapmaya aday insanlarımıza rehber olabilicek bir anı-kitap...Tabii anlamak istenirse.

#39 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 29.04.2009 - 15:39

Gönderilen Resim

Hayvanlar ve Çocuklar / Türkan SAYLAN
Resimleyen: Fusun İYİCİL

Özyürek Yayınevi
80 Sayfa


"Çocuklar için yazılmış bir öykü kitabı var masamda; arka kapakta, yazar (Türkan Saylan) bir itirafla başlamış söze: 'Çocuk öyküleri yazmam istendiğinde hem şaşırdım, hem duraksadım. Çocuk yazını ayrı bir uzmanlıktı, bense yazmayı, özellikle yaşadıklarımı anlatmayı, yorumlamayı seviyordum...'

Dünyanın sayılı otoritelerinden olmuş bir bilim kadını, bağımsız üniversite modeli için önerilerini yüksek sesle dile getiren yürekli bir eğitimci, özverili bir anne, cehalet ile savaşımın öncü neferi, Türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütü Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin kurucularından biri, kadın hakları, çağdaşlaşma, eğitim alanlarındaki eylemci, örgütçü kişiliğiyle toplumun hep bir adım önünde olmuş bir Cumhuriyet kadını Prof. Dr. Türkan Saylan bu sözleriyle bile Türk çocuk edebiyatı tarihine geçmeyi hak etmiştir...

...Kahramanlarını çok da farklı çevrelerden seçmemiş Türkan Saylan. 'Ayakkabı Boyayan Çocuklar' öyküsü, doğudan İstanbul'a gelmiş, akrabalarının ayarladığı bir bodrum katına yerleşen bir aile ile tanıştırıyor okuru. 'Aliye'nin Öyküsü', ' Çocuk Silah ve Bebek', 'Nilüfer' köyden kente göç etmiş çocukların yaşamına büyüteç tutuyor. Hayvanlar ve Çocuklar, toplumcu gerçekçi bir anlatımın başarılı örneklerinden biri.Her şeyin gitgide magazinleştiği 'hız' çağında, hem geçmiş tarihi anlamak, hem de geçmiş ile bugün arasında bir bağ kurabilmek açısından ışıklı bir uğrak Hayvanlar ve Çocuklar." (Mavisel YENER)

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 29.04.2009 - 15:40


#40 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 01.05.2009 - 16:43

Gönderilen Resim

Çağdaşlaşma Yolunda / Türkan SAYLAN

Doğan Kitapçılık
216 Sayfa


Türkiye’nin olumsuz şartlarının üstesinden gelmeye çalışan, gençlerin eğitimine sahip çıkan, umutla, dirençle yoluna devam eden Türkan Saylan, kitabı Çağdaşlaşma Yolunda için şunları söylüyor : “Son yıllarda bazı gazetelerde yayınlanan makalelerimdeki konu çeşitliliği, aslında uzmanlık alanlarımın dışına çıkmadan, deneyim ve gözlemlerim sonucu saptadığım sorunları ve çözüm önerilerimi içermektedir. Bu yazılar, tıpkı bir doğum süreci gibi sabırla gözlediğim yoksunlukları düşünmek, değerlendirmek, hem kendime hem de konuyla ilgili diğer insanlara neden, niçin olmuyor diye sorular sormak, çeşitli yazıları okumak, özgün ve gerçekçi çözümlere ulaşmak, sonra da bütün bunları, anlaşılır şekilde kaleme alıp topluma sunmak evrelerinden geçerek oluşmuştur.”




1 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli