İçerik değiştir



- - - - -

Kitaplığımdan


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 91 yanıt verildi

#1 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 20.01.2009 - 05:37


Gönderilen Resim Gönderilen Resim

Kutsal İsyan (Hasan İzzettin DİNAMO)
(Ulusal Kurtuluş Savaşımızın Gerçek Hikayesi)

Hasan İzzettin Dinamo'nun Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerini,bu dönemde yaşanan milli seferberliği ve Kurtuluş Savaşını çarpıcı bir şerkilde göz önüne alan kitap serisidir.İlk kez 1966-1967 yılları arasında sekiz cilt olarak basılmış bu kitap günümüzde 5 cilt olarak bulunmaktadır.

“ 'Kutsal İsyan', gerek belgelere gerekse Kurtuluş savaşını yaşamış kişilerin anılarına dayanılarak yazıldığı için çok kapsamlı ve gerçeklere dayanan bir destan... Atatürk’ün hayatını da kapsamlı şekilde ele alan, Tanzimat’tan Kurtuluş Savaşına ve Yunan ordusunun Ege’den denize dökülüşüne dek en ince ayrıntılarıyla anlatan kitap dizisi... Kahramanları gerçek yaşamda yer almış, çoğu asker kişiler... Yazar sadece olayları aktarmıyor bize, roman kahramanı kişileri asker yanları ve yaptıkları kadar insan yanları, duygu ve düşünceleriyle de anlatıyor. Sıkı bir örgüyle olayları birbirine bağlarken bir roman anlatımıyla ilgiyi ve merak ögesini diri tutarak kitapların bir solukta okunmasını sağlıyor...Mutlaka okunması ve kitaplığımızda bulunması gereken görkemli bir yapıt."


Yayınevi: May Yayınları
Yayın Yılı: 1966
Durum: İkinci El (nadirkitap.com)



Hasan Izzettin DİNAMO kimdir?

Gönderilen Resim
1909’da Trabzon Akçaabat’ın Ahanda Köyü'nde doğdu, 20 Haziran 1989’da İstanbul’da yaşamını yitirdi.

Babasının 1. Dünya Savaşı'nda şehit düşmesi üzerine Darüleytam'a yerleştirildi. 17 yaşına kadar orada kaldı. Sivas Öğretmen Okulu'nu bitirdi. Malatya ve Adıyaman’da iki yıl öğretmenlik yaptı. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’ne girdi. Ama son sınıfta yasadışı siyasi eylemlere katılmakla suçlanıp tutuklandı ve 4 yıla hüküm giydi. Üniversite eğitimini tamamlayamadı.

Cezaevinden çıktıktan sonra askerlik hizmetini yaparken bu kez "Yeni Edebiyat" dergisinde yayınlanan şiirleri nedeniyle suçlandı. Sıkıyönetim mahkemesince 1 yıl hapse mahkum edildi. 1950’den sonra fotoğrafçılık yaptı. Takma isimlerle görgü ve çocuk kitapları yazdı. 6-7 Eylül olaylarının ardından bir kez daha tutuklandı. 6 ay cezaevinde kaldı ve "suçsuz" bulunup salıverildi. Çeviriler yapıp özel dersler vererek hayatını kazandı.

İlk şiiri 1925 yılında Giresun’da çıkan "İzler" dergisinde yayımlandı. Ardından Servet-i Fünun ve Sivas'ta yayınlanan "Adım" dergisi şiirlerini yayınladı. İlk şiir ve düzyazılarından bir kısmını, iki arkadaşıyla birlikte Adsız Kitap isimli kitapta derledi. Başlangıçta hece ölçüsüyle şiirler yazdı. Daha sonra serbest vezne yöneldi. İlk şiirlerinde Faruk Nafiz Çamlıbel, sonrakilerde Nâzım Hikmet etkisi görülür. Şiirlerinde zengin bir çağrışım düzeniyle doğayı ve yaşamın çeşitli kesitlerini vermeyi, bir yandan da toplumsal gerçeği kavramak ister. Şiirlerini uzun bir süre kitaplaştırmadı. İlk şiir kitabı "Deniz Feneri" 1937'de basıldı.

ESERLERİ

- Şiir:
Deniz Feneri (1937)
Karacaahmet Senfonisi (1960)
Özgürlük Türküsü (1971)
Mapushanemden Şiirler (1974)
Sürgün Şiirleri (1975)
Gecekondumdan Şiirler (1976)
Çoban Şiirleri (1982)
Nazım’dan Meltemler (1989)
Tuyuğlar (1990)

- Roman:
Kutsal İsyan (sekiz cilt, 1966-1968)
Ateş Yılları (1968)
Savaş ve Açlar (1968)
Kutsal Barış (yedi cilt, 1972-1976)
Öksüz Musa (1973)
Musa’nın Mapushanesi (1974)
Koyun Baba (1976)
Musa’nın Gecekondusu (1976)
Açlık (1982)
Türk Kelebeği (1981)
Adalet Sıtması (1983)
Anadolu’da Bir Yunan Askeri (1988)

- Öykü:
Savaşta Çocuklar (1981)

- Anı:
6-7 Eylül Kasırgası (1971)
2. Dünya Savaşı’ndan Edebiyat Anıları (1984)
TKP ve Aydınlar (1989)

ÖDÜLLERİ

1977 Orhan Kemal Roman Armağanı (Kutsal Barış)

kaynak: turkceciler.com, dergi.havuz.de

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 19.08.2009 - 20:26


#2 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 21.01.2009 - 02:32

Gönderilen Resim

Neon /Civan CANOVA

Mitos Boyut Yayınları
88 sayfa

Neon,
bir oyun yazarının,
sahnede kendisiyle birlikte var ettiği
bir kadınla yaşadığı sıra dışı bir öyküdür.
Yazar (Aktör) yarattığı bu kadının (Neon) sevgilisi,
arkadaşı ve düşlediği kahramanı olur.
Tüm hayatı boyunca yaşadığı anlam karmaşasını,
yarattığı bu çok kimlikli kadınla çözmeye çalışır.
Neon, yalnız bir aktörün özlediği
ve arzu ettiği dünyayı kendine armağan ettiği
iki kişilik bir düş oyunudur.
(tanıtım: netkitap.com)



*Civan CANOVA kimdir?

Gönderilen Resim

1955 Ankara doğumlu tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, oyun yazarı...

Yönetmen Mahir Canova'nın oğlu olan Civan Canova, Ankara TED Ankara Koleji mezunudur. Sanat hayatına ilk kez 1974 yılında Yılmaz Güney'in Arkadaş filminde oyuncu olarak başlayan Canova, aynı yıl Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro bölümüne kayıt yaptırdı. Dört yıl sonra bitirdiği konservatuvardan sonra Devlet Tiyatroları kadrosuna girdi. Tiyatronun yanısıra sinema ve dizi filmlerde de rol alan sanatçı, aynı zamanda oyun yazarıdır. 1998'de sanatçı Açelya Akkoyun ile evlenerek 2004 yılında boşanan Civan Canova, Devlet Tiyatrosu'nda görev yapmaya devam etmektedir.

*Ödülleri:
12. Sadri Alışık Ödülleri, 2007, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Eve Dönüş
43. Antalya Film Şenliği, 2006, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Eve Dönüş
Avni Dilligil, 2000, En İyi Oyun Yazarı, Sokağa Çıkma Yasağı
Kültür Bakanlığı, 1989, En İyi 10 Senaryo dalında ödül, Kör Buluşma, film senaryosu
Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü, 1997, Sokağa Çıkma Yasağı
İsmet Küntay En İyi Oyun Yazarı Ödülü, 1994, Kıyamet Sularında
Avni Dilligil En İyi Oyun Yazarı Ödülü, 1996, Kıyamet Sularında
Afife Jale Ödülleri, 2001, En Başarılı Erkek Oyuncu, Kaktüs Çiçeği, (Ödüle aday gösterilmiştir).
Afife Jale Ödülleri, 1998, En Başarılı Erkek Oyuncu, Bir Casusa Ağıt (Ödüle aday gösterilmiştir).

*Yazdığı oyun ve senaryolar:
Kör Buluşma
Kıyamet Sularında
Sokağa Çıkma Yasağı
Ful Yaprakları
Erkekler Tuvaleti
Kızıl Ötesi Aydınlık
Düğün Şarkısı
Üstat Harpagona Saygı ve Destek Gecesi
MitosMorfos
Niobe
Neon

*Rol aldığı bazı oyunlar:
Antigone (1979)
Bir Yaz Dönümü Gecesi Rüyası (1981)
Truva Savaşı Olmayacak (1982)
Kırmızı Pabuçlar (1983)
Julius Caesar (1985)
Lysistrata (1986)
Düşüş (1987)
Danton'un Ölümü (1990)
Gizli Oturum (1993)
Bir Casusa Ağıt (1998)
Kaktüs Çiçeği (2001)

*Filmografisinden:
Ay Işığı - 2008
Gece Yürüyüşü - 2004
80. Adım - 1996
Sokaktaki Adam - 1995
Yaşamak Bu Değil - 1981
Nehir - 1977
Arkadaş- 1974

kaynak: vikipedi

#3 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 21.01.2009 - 02:36

Gönderilen Resim

İletişim Yayınları
158 Sayfa

"Kısa, yoğun, uğultulu, sarsan, soran, anlatan, şaşırtan bir roman. Büyük bir orkestra değil, birkaç yaylı çalıyor, usulca. Deniz mağaralarından gelen derin uğultular gibi.

Ruh Üşümesi (1991); Adalet Ağaoğlu'nun Yazsonu(1980) romanındaki '… hiçbirimiz bu kan ve çürümüşlük kokusunun yatak odalarımıza kadar daldığının…' diye başlayan cümlesinden hareketle bestelediği oda-romanı.

Roman,aynı restoranda birbaşlarına yemek yiyen biri kadın diğeri erkek iki ana karakterin zihinlerini iki çalgılı bir oda-müziği gibi konuşturan bir yazarın klavyesinden sarsıcı bir insanlık durumu bestesi…" (tanıtım: ilknokta.com)




*Adalet AÐAOÐLU kimdir?

Gönderilen Resim

Adalet Ağaoğlu (Nallıhan/Ankara, 1929), Türk edebiyatının romanlarıyla ünlenen usta kalemlerindendir. Türkiye'nin değişik dönemlerini ve bu dönemlerin insan hayatlarına etkisini inceleyen eserler vermiştir.

Ortaöğrenimini Ankara Kız Lisesi'nde tamamladıktan sonra 1950 yılında Ankara Üniversitesi Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesi'nin Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. 1951-1970 yılları arasında TRT'de çeşitli görevlerde bulundu. Kurumun özerkliğine el konulması gerekçesiyle TRT Radyo Dairesi Başkanlığı'ndan istifa etti ve 1970'den bu yana yazarlıktan başka bir işle uğraşmadı.

Edebiyat yaşamına şiirlerle başladı, kısa bir süre sonra oyun yazarlığına yöneldi. 1953 yılında yazdığı "Bir Piyes Yazalım" tiyatro oyunu 1953'te Ankara'da sahnelendi. İlk romanını yazana kadar oyun yazarlığını sürdürdü. Üstüstye yazdığı oyunlarla altmışı ve yetmişli yılların önde gelen oyun yazarlarından oldu.

İlk romanı Ölmeye Yatmak, 1973'te yayımlandı. Bu ilk romanından itibaren tüm eserleri yoğun tartışmalara konu oldu. Ölmeye Yatmak, daha sonra yazdığı Bir Düğün Gecesi ve Hayır adlı romanlarla bir üçleme oluşturdu ve birçok ödül kazandı. Öykü kitapları, denemeler, anı-roman türünde eserler de yayımlayan Ağaoğlu 1991 yılında Çok Uzak Çok Yakın'la oyun yazarlığına döndü. Ağaoğlu, halen yazmayı sürdürüyor.

Can Yücel'in Adalet Ağaoğlu için söylediği "Sen Türkiye'nin En Güzel Kazasısın" sözü, Feridun Andaç'ın Adalet Ağaoğlu ile yaptığı nehir söyleşi tarzında bir kitabın adı oldu. Kitap, 2006'da basıldı.

Ağaoğlu, 1986'da kurulan İnsan Hakları Derneği'nin kurucuları arasında yer aldı, ancak derneğin PKK'yı desteklediğini belirterek 2005'de ayrıldı.

Ödülleri:

Üç Oyun, 1974 Türk Dil Kurumu Tiyatro Ödülü; Yüksek Gerilim, 1975 Sait Faik Hikâye Armağanı; Bir Düğün Gecesi, 1979 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü, 1980 Orhan Kemal Roman Armağanı, 1980 Madaralı Roman Ödülü; Çok Uzak-Fazla Yakın, 1992 Türkiye İş Bankası Edebiyat Büyük Ödülü (Tiyatro); ROMANTİK Bir Viyana Yazı, 1997 Aydın Doğan Vakfı Roman Ödülü, 1995 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat (Edebiyat) Büyük Ödülü.

Unvanları:

TÜYAP Onur Yazarı (1994), Eskişehir Anadolu Üniversitesi Fahri Doktora Unvanı (1998), ABD OSU (Ohio State University, Humane Letters) Edebiyat Fahri Doktora Unvanı (1998).

Çalışmalarından:

Çok Uzak Fazla Yakın
Hayır
Mektuplaşmalar
Ruh Üşümesi
Sessizliğin İlk Sesi

Kaynak: vikipedi, kimkimdir.gen.tr

#4 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 21.01.2009 - 02:41

Gönderilen Resim

İletişim Yayınları
167 Sayfa

İzmir'de başlayıp Ankara'da noktalanan mutsuz bir yaşamın, bir ihanetin öyküsü...
Konusu, kurgusu, dili ve yarattığı duygularla, "Ankara Mon Amour" çarpıcı ve okunması gereken bir roman.

"Üst üste asılınca ertesi gün daha iyi ısıtan paltoların /
cepli basma elbiselerin /
dualarla ekilen simit ağaçlarının /
üç tam bir paso'nun /
troleybüs hızında giden bir hayatın /
Zümrüt Pastanesi'nin ve Alemdar Sineması'nın /
sabahtan öğlene bir yağmurla değişiveren dünyaların /
ikindi sessizliklerinin /
'bir hatırası olmanın' /
'bir çay koyalım'ın /
mavi ODTÜ otobüslerinin /
ciddiyetle Grundrisse okumaların /
Nisan Tezleri'nde aranan şiirin /
yirmi yaşında olmanın /
tiril tiril yeşil elbiseler giyen bir hayalin /
kaplumbağa soyunun /
en zor geçen o ilk altı ayın /
elinden kavuşanların sevinci,
ayrılanların hüznü alınan Ankara Garı'nın /
yani çocukluğun /
arkadaşlığın /
aşkın öyküsü... /
Bize vaat edilenler de bunlar değil miydi zaten ?.." (Tanıtımdan)



*Şükran YİÐİT kimdir ?

Gönderilen Resim

1961'de İstanbul'da doğdu.Ankara'da büyüdü.
ODTÜ Endüstri Mühendisliği mezunu ve halen Frankfurt'ta yaşıyor.
Romanları Ankara Mon Amour 2003, Bir Akdeniz Kedisinin Hatıraları 2004, Çatıkatı Aşıkları 2008 yılında İletişim Yayınları tarafından yayımlandı. Bu romanları yazmasının nedeni "yazı yazmanın" kendisine olan takıntısı değil, anlatmak istediği öyküler olduğunu sanmasıdır...

Kendi ağzından:
"Frankfurt'a gelene kadar hayatımda iki önemli şehir vardı. İstanbul ve Ankara. İstanbul sokakların, Ankara evlerin şehriydi. İstanbul güzelliğin ve ihtişamın Ankara ise sadeliğin, mütevaziliğin şehriydi. İstanbul nereden geldiği belirsiz, aniden bastıran bir melankolinin, Ankara ise huzurun şehriydi. İstanbul'da hayat sokaklarda insanın karşısına çıkar, insanın başına gelir, Ankara'da ise hayat evden içeri kabul edilirdi. İstanbul'da ay Boğaz'ın üzerinde beklenen bir şenlikti, Ankara'da ise evinin penceresinden aniden görünüverirdi. İstanbul Led Zeppelin ise Ankara Jethro Tull'dı. İstanbul Polanski ise Ankara Godard'dı. İstanbul aşkın, Ankara arkadaşlığın şehriydi ve Frankfurt Westbahnof'taki o otelin balkonunda şehrin tüm hücrelerine kadar işlemiş yoğun sessizliği dinlerken, buraya gelmeden önce son yıllarımı geçirdiğim İstanbul'u değil, çocukluğumu geçirdiğim Ankara'yı düşünüyordum."
(Şükran Yiğit, Wittgenstein'ın Yalnızlığı'ndan)

Kaynak: sukranyigit.net, iletisim.com.tr

#5 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 21.01.2009 - 02:48

Gönderilen Resim

Yalnız Kadın / Necati CUMALI

Çağdaş Yayınları / Edebiyat Dizisi
192 Sayfa


"Yalnız Kadın'ın 8. basısı, dördüncü basıdan başlayarak süregeldiği gibi Cumalı'nın ilk öykü kitabı Yalnız Kadın'ı, altıncı öykü kitabı Kente İnen Kaplanlar'la bir araya getiriyor. Gerçekte de ortak bir duyarlık yansıtır bu iki kitapta toplanan öyküler. Yalnız Kadın'ın Kurt, İstanbul, Türkanın Günleri, Kar vb. öykülerinde taşranın hüzünlü havasını yansıtan yazar, Yalnız Kadın, Kırda Geçen Pazar Günü, Dertler, Hayatımızı Güzelleştirelim, Kanarya gibi öykülerinde bu hüznü büyük kent yaşamına taşır. Her iki kitapta da umutsuz aşkların, büyük kentlerin parçalanmış duygu dünyasının izlenimlerini sergiler." (tanıtımdan)




**********
Necati CUMALI kimdir?


Gönderilen Resim

Necati Cumalı edebiyata yalın şiirlerle ve güçlü Sabahattin Ali etkileri taşıyan hikayelerle girmiş, giderek özgün bir soluk oluşturmuş usta bir Türk edebiyatçısıdır.

1921 yılında bugün Yunanistan sınırları içinde bulunan o dönemin Rumeli Vilayet-i Celilesine(Manasdır'a) bağlı ve Cuma beyleriyle meşhur olan Cuma'kazasında doğmuş, ailesi 1923 Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi kapsamında Türkiye'ye göç ederek İzmir'in Urla ilçesine yerleşmiştir. Ortaöğrenimini İzmir Atatürk Lisesi'nde (1938), yüksek öğrenimini ise Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde (1941) tamamlamıştır.

Ankara'da Toprak Mahsulleri Ofisi'nde (1941-1942), Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'nde (1945) çalışmıştır. Askerlik sonrası Urla ve İzmir'de avukatlık ve memurluk yapmıştır (1945-1957). 1957-1959 yıllarında Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Basın Ataşeliği'nde çalışmıştır. 1959 - 1963 yıllarında İstanbul Radyosu'nda redaktörlük yapan Cumalı, sonraki yıllarda yaşamını roman ve oyun yazarlığı ile sürdürdü. 10 Ocak 2001 tarihinde yakalandığı karaciğer kanserinden kurtulamayarak İstanbul'da hayata veda etti.

1940'lardan itibaren Varlık, Servet-i Fünun - Uyanış, Yeni İnsanlık gibi dergilerde şiirler yayımlamıştır. İlk kitabı "Kızılçullu Yolu" 1943 tarihlidir. İkinci kitabı askerliği esnasında terhisine yakın geçirdiği "zehirli sıtma" hastalığı yüzünden gönderildiği hava değişikliğinde yazılmış olan Harbe Gidenin Şarkıları'dır (1945). 1945 yılından itibaren şiir, öykü, roman ve tiyatro türlerinin hepsinde birden ürün veren Necati Cumalı, zaman zaman deneme alanına da el atmıştır.

- Ödülleri:
1957 Sait Faik Hikaye Armağanı (Değişik Gözle adlı kitabıyla)
1969 Türk Dili Kurumu Şiir Ödülü (Yağmurlu Deniz adlı kitabıyla)
1984 Yeditepe Şiir Ödülü (Bütün Şiirleri I ile)

* Yapıtları:

- Şiir
1943 Kızılçullu Yolu,
1945 Harbe Gidenin Şarkıları,
1947 Mayıs Ayı Notları,
1951 Güzel Aydınlık,
1954 Denizin İlk Yükselişi (İlk üç kitabı ve yeni şiirleri),
1955 İmbatla Gelen,
1957 Güneş Çizgisi,
1968 Yağmurlu Deniz (Son iki kitabı ile yeni şiirler),
1970 Başaklar Gebe,
1974 Ceylan Ağıdı,
1980 Aç Güneş,
1981 Bozkırda Bir Atlı,
1982 Yarasın Beyler.

- Öykü
1955 Yalnız Kadın,
1956 Değişik Gözle,
1962 Susuz Yaz, (Kitaba adını veren ilk öykü Metin Erksan tarafından 1963'de beyaz perdeye aktarılmış ve büyük başarı kazanmıştır, ayrıca oyunlaştırılarak İstanbul Şehir Tiyatroları'nda sahneye konulmuştur (1968).
1969 Ay Büyürken Uyuyamam,
1976 Viran Dağlar: Makedonya 1900 (2005 yılında Fransız televizyonu tarafından "Le dernier seigneur des Balkans" adıyla 4 bölümlük bir mini dizi halinde yayınlanmıştır.)
1976 Kente İnen Kaplanlar.

- Roman
1959 Tütün Zamanı (Zeliş adıyla 1971),
1973 Yağmurlar ve Topraklar,
1974 Acı Tütün,
1975 Aşk da Gezer,
1947 Susuz Yaz.

- Oyun
1959 Mine,
1959 Oyunlar I (Boş Beşik, Ezik Otlar, Vur Emri),
1969 Oyunlar II (Susuz Yaz, Tehlikeli Güvercin, Yeni Çıkan Şarkılar),
1969 Oyunlar III (Nalınlar, Masallar, Kaynana Ciğeri),
1969 Oyunlar IV (Derya Gülü, Aşk Duvarı, Zorla İspanyol),
1973 Oyunlar V (Gömü, Bakanı Bekliyoruz, Kristof Kolomb'un Yumurtası),
1981 Oyunlar VI (Mine, Yürüyen Geceyi Dinle, İş Karar Vermekte, Yaralı Geyik).

- Deneme
1971 Niçin Aşk,
1976 Senin İçin Ey Demokrasi,
1982 Etiler Mektupları.

- Günce
1987Yeşil Bir At Sırtında


(tr.wikipedia.org)

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 07.07.2009 - 01:52


#6 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 21.01.2009 - 02:55

Gönderilen Resim

İnkılap Kitabevi
222 sayfa

Şahin bey muallim okulundan mezun olduktan sonra tayini İstanbula çıktığı halde tayinini bir taşra kasabasına ister.Anadoluda görev yapmak isteyen bu genç yetkililerle konuşarak tayinini Anadolu ya aldırır.Anadoluya geldiğinde cahillik ve sefaletin sardığı köylülerle karşılaşır,her zorluğa göğüs geren Şahin bey köyünün düşmanlar tarafından işgal edilmesiyle hayatı değişir.Düşman kuvvetleri köyde bazı kişilerle iş birliği yapmak istemişlerdir ve bu kişiler arasında Şahin bey de vardır.Şahin bey düşman kuvvetlerini bu teklifini kabul eder amacı Türk kuvvetlerine istihbaratta yardım etmektir.Şahin beyin bir çok yardımı dokunur fakat sonra düşman kuvvetleri Şahin beyin onlardan haber sızdırmak için yanlarında bulunduğunu anlarlar ve onu sürgüne gönderirler.Şahin bey Cumhuriyet kurulduktan sonra köyüne döndüğünde herkes onu düşmanla işbirlikçi hoca olarak bilir fakat kimse gerçeği bilemez.Şahin hoca da kaderin bu ağır tokadıyla bir umut Ankaraya gider.

Reşat Nuri Güntekin`in bu mükemmel eseri her yaprağı, devrim öncesi o dipsiz karanlığı ve derin uçurumu bize en iyi şekilde anlatmaktadır.Kararmış ve sadece yeşil bir ışıkla aydınlanmış zihinleri bir yenilikçi öğretmenin gözünden anlatan roman o yılları ve savaşı her yönüyle anlatmış.Kitap 1928 yılında bitirilmiş.Cumhuriyet döneminde bu tür kitaplara fazlaca rastlansa da Yeşil Gece bu romanların arasından ayrılmış bir yapıt.

Toplumsal yönü ağır basan romanda, medresede yetişen, ancak sonra öğretmen okulunu bitirerek Ege Bölgesi'ndeki bir kasabada, gerici ve çıkarcı birtakım güçlerle savaşan, idealist bir gencin serüveni ele alınıyor. Atatürk Devrimi'nin o çoşkulu havası içinde, çok güçlü sezgi ve gözlemlerle kaleme alınmış bu kitapta, toplumumuzun o günkü bütün büyük sorunları, yürekli biçimde tartışılıyor. Romanın en önemli kahramanı Şahin Hoca'nın kişiliğini oluşturan nitelikler, mücadelesi ve uğradığı yenilgilerin öyküsü sayılabilir.

Dev Şair Nazım Hikmet'in değerlendirmesiyle, "Yeşil Gece", en önemli on Türk romanından biridir," yaklaşımıyla taçlanmış bir yapıttır.




*Reşat Nuri GÜNTEKİN kimdir?

Gönderilen Resim
(1889 - 1956)

Reşat Nuri GÜNTEKİN, Cumhuriyet dönemi edebiyatında önemli bir yeri olan, Çalıkuşu, Yeşil Gece ve Anadolu Notları gibi önemli eserlere imza atmış romancı, öykücü ve oyun yazarıdır.

Güntekin , 1889'da Askeri tabip olan Nuri Bey ile Erzincan valisi Yaver Paşa'nın kızı Lütfiye Hanım'ın oğlu olarak İstanbul'da doğmuştur. Babası askeri doktor olduğu için öğrenim hayatı boyunca birçok il gezen Güntekin, ilköğrenimine Çanakkale'de başlamıştır. Daha sonra İzmir'deki Frerler okulunda bir süre öğrenim görüp sınavla girdiği Darülfünun Edebiyat Şubesi'ni 1912'de bitirdi. Böylece öğrenim hayatını yirmi üç yaşında bitirmiş oldu.

Güntekin, 1927'e kadar Fransızca ve Türkçe öğretmenlikleriyle müdürlük görevlerini üstlenmiştir. Bazı görev aldığı okullar Bursa Sultanisi, İstanbul Beşiktaş, İttihat Terakki Mektebi, Fatih Vakf-ı Kebir Mektebi, Akşemseddin Mektebi, Feneryolu Murad-ı Hâmis Mektebi, Osman Gazi Paşa Mektebi, Vefa Sultanisi, İstanbul Erkek Lisesi, Çamlıca Kız Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi, Galatasaray Lisesi ve Erenköy Kız Lisesi'dir.

Güntekin, 1927'de maarif müfettişi oldu ve bu arada Dil Heyeti'yle birlikte bazı çalışmalarda bulundu. 1939'da ise Çanakkale milletvekili olarak TBMM'de bulundu. Bu görevini 1946'ya kadar sürdürdü. 1947'de, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Ankara'da yayımlanan Ulus gazetesinin İstanbul kolu olan Memleket gazetesini çıkardı. Güntekin daha sonra müfettişlik görevine geri döndü ve 1950'de Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Türkiye temsilciliği ve öğrenci müfettişliği görevleriyle Paris'e gitti.Paris kültür ataşeliği yapmıştır. 1954'te ise yaşından dolayı bu görevden ayrılmak zorunda kaldı. Emekliliğinden bir süre sonra İstanbul Şehir Tiyatroları edebi heyeti üyeliği yapmıştır. Yazar,öykü,roman ve oyunlarıyla edebiyatımızda önemli bir yere sahiptir.Kahramanları genelde tek yönlüdür.Olay kahramanlarını çevreyle birlikte verir.Anadolu insanını iyi tanıdığını eserlerinden anlıyoruz.Bazı eserlerinde genç cumhuriyetin toplumsal ideallerini işlemiştir. Reşat Nuri Güntekin eserlerine konuşma dilinin zenginliğini zorlanmadan yansıtır.

Güntekin'e Akciğer kanseri teşhisi konulduktan sonra tedavisi için Londra'ya gitti ve orda hastalığına yenik düşerek öldü. 13 Aralık 1956 günü, Karacaahmet Mezarlığı'na gömüldü.


*Eserleri
Yazar, müfettişlik görevi ile Anadolu'da gezdiği için Anadolu insanı yakinen tanımıştır. Eserlerinde Anadolu'daki yaşamı ve toplumsal sorunları ele almış insanı insan çevre ilişkisi içinde yansıtmıştır. Romanlarında kullandığı dil ve anlatım oldukça yalın, diyalogları canlıdır.

Romanları:
Çalıkuşu (1922)
Gizli El (1922)
Damga (1924)
Dudaktan Kalbe (1925)
Akşam Güneşi (1926)
Bir Kadın Düşmanı (1927)
Yeşil Gece (1928)
Acımak (1928)
Yaprak Dökümü (1930)
Kızılcık Dalları (1932)
Gökyüzü (1935)
Eski Hastalık (1938)
Ateş Gecesi (1942)
Değirmen (1944)
Miskinler Tekkesi (1946)
Kavak Yelleri (1950)
Harabelerin Çiçeği (1953)
Son Sığınak (1961)
Kan Davası (1962)

Öyküleri:
Gençlik ve Güzellik (1919)
Roçild Bey (1919)
Eski Ahbap (1919)
Tanrı Misafiri (1927)
Sönmüş Yıldızlar (1928)
Leyla ile Mecnun (1928)
Olağan İşler (1930)

Oyunları:
Hançer (1920)
Eski Rüya (1922)
Ümidin Güneşi (1924)
Gazeteci Düşmanı, Şemsiye Hırsızı, İhtiyar Serseri (1925, üç oyun)
Taş Parçası (1926)
Yeşil gece (1928)
İstiklâl (1933)
Hülleci (1933)
Yaprak Dökümü (1971)
Eski Şarkı(1971)
Balıkesir Muhasebecisi (1953)
Tanrıdağı Ziyafeti (1971)
Bir Köy Öğretmeni
Çalıkuşu

Gezi Yazıları
Anadolu Notları (ilk cildi 1936;ikinci cildi 1966)


kaynak: vikipedi

#7 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 21.01.2009 - 03:03

Gönderilen Resim

Hayatsız Kadın Ayşe / Alper URUŞ

Detay Yayınları
220 sayfa



".....
12 Eylül dönemindeki işkenceleri o dönemin 6 devrimci, 6 ülkücü gençlik liderinin anılarıyla sunduğu '12 Sanık, 12 Tanık' da çok güzel, belge niteliğinde bir kitaptı ve onu da size önermiştim.

En zor ve tehlikeli haberleri olayların tam göbeğinden, en doğru ve canlı şekilde vermesiyle tanınan haberci Alper Uruş bütün bu zor görevlerin içinde yeni bir eser ortaya çıkarmayı başarmış. Tam da çocuk ve kadın istismarının, şiddetinin iyice alevlendiği, dede yaştaki adamların küçücük kızlara, polisinden bürokratına güvenilmesi gereken adamların çocuk yuvalarındaki çocuklara... İnsan adı verilen yaratıkların bebeklere utanmadan, sıkılmadan, korkmadan taciz ve tecavüzde bulunduğu...

Bebeklerin vücudunda sigara söndürülüp duvarlara çarpıldığı bir barbarlık, yamyamlık döneminde çocukların nasıl geneleve düşürüldüğünü anlatıyor.

'Hayatsız Kadın Ayşe' 9 yaşında tecavüze uğrayan, sonra kocası tarafından geneleve satılan ve bir gün 2007 seçimlerinde İstanbul Bağımsız Milletvekili olan Ayşe Tükrükçü'nün hayat hikâyesi ve adeta bir film senaryosu gibi (çok da güzel bir film olabilir) yazılmış.

İnsanın kendi ülkesinde bu tür canavar ruhluların sokaklarda gezdiğini, kendini 'aile babası' gibi tanıtarak en büyük alçaklıkları yaptığını görmesi tüyler ürpertici...
Gerçekleri öğrenip bu hayasızlığa el birliğiyle son vermeye çalışmalıyız, Hayatsız Kadın Ayşe'yi okuyun." (Ruhat MENGİ, Vatan)



*****
Alper URUŞ kimdir?


Gönderilen Resim

1975 yılında Ankara'da doğdu. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Basın Yayın Bölümü'nden 1999'da mezun oldu. Aynı yıl, Hürriyet Gazetesi Haber Araştırma Servisi'nde gazeteciliğe başladı.Bir yıl burada çalıştıktan sonra üç yıl Sabah Gazetesi Haber Merkezi'nde gazeteciliğe devam etti. 2000 yılında, yazılı basında en iyi haber muhabiri ödülüne değer görüldü.2002 yılında "Kaybolan Kültür: Azınlık Gazeteleri" konulu teziyle Yüksek Lisansı tamamladı. 2002 yılının Ağustos ayından bu yana VATAN Gazetesi Haber Merkezi'nde gazetecilik mücadelesini sürdürüyor. Uruş'un, 12 Eylül işkencelerini dönemin 6 devrimci 6 ülkücü gençlik liderlerinin anlatımıyla sunduğu "12 Sanık 12 Tanık" ve eski hayat kadını Ayşe Tükrükçü'nün yaşamını konu alan "Hayatsız kadın: Ayşe" isimli iki kitabı bulunuyor. (gazeteciler.com)

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 04.08.2009 - 06:44


#8 DKNH

DKNH

    εїз Black Mamba 24 km/h hız yapar..

  • Muhabirler
  • 9.404 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Yok ki benim bir yedeğim

Gönderim zamanı 21.01.2009 - 16:12

Gönderilen Resim

*zong
Gönderilen Resim
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....

#9 Eylül

Eylül

    Harabenin Meleği

  • Dokunulmazlar
  • 10.820 Mesaj

Gönderim zamanı 21.01.2009 - 16:35

Tanıtım çok güzel güzel kitaplar varmış
EÐER ÇEKMEZSEN GÜLÜN NAZINI NE DİKENE DOKUN NE GÜLÜ İNCİT

#10 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 21.01.2009 - 17:14

Dost Alinda
Dost Eylül

Siz de buraya kitaplığınızdan bir şeyler eklerseniz sevinirim.
Hem bizler yararlanırız, hem de zengin bir kitaplığımız olur.
Sevgi/selam.

#11 Eylül

Eylül

    Harabenin Meleği

  • Dokunulmazlar
  • 10.820 Mesaj

Gönderim zamanı 21.01.2009 - 17:28

Evet güzel olur geniş bir zamanda okuduklarımızdan ekleyelim.
EÐER ÇEKMEZSEN GÜLÜN NAZINI NE DİKENE DOKUN NE GÜLÜ İNCİT

#12 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 21.01.2009 - 17:33

Sevindim bu kararınıza dost Eylül.
Geciktirmeyin kitapları... :)
Sevgi/selam.

#13 DKNH

DKNH

    εїз Black Mamba 24 km/h hız yapar..

  • Muhabirler
  • 9.404 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Yok ki benim bir yedeğim

Gönderim zamanı 21.01.2009 - 21:14

İlya Ehrenburg
Gönderilen Resim

İlya Ehrenburgİlya Grigoryeviç Ehrenburg(27 Ocak, 1891, Kiev, Ukrayna ? 31 Ağustos, 1967, Moskova, Sovyetler Birliği) Sovyet yazar ve gazeteci.

İlya Ehrenburg 1891?de Kievde doğdu. Çok genç yaşta Rusyadaki devrimci harekete katıldı ve çok geçmeden tutuklandı. Serbest bırakılınca Parise göç etti ve ilk şiirlerini burada yayınladı. I. Dünya Savaşı sırasında savaş muhabirliği yaptı. Yurda 1917de döndü. İç Savaş başladığında Ehrenburg Ukraynadaydı. Daha sonra tekrar Avrupaya geçti ve Julio Jurenitoyu yazdı. 1924te Sovyetler Birliğine döndü. Çeşitli Sovyet gazetelerinin yurtdışı yayınları sorumlusu olarak Avrupaya gönderildi. 1941e kadar İzvestiya gazetesinin savaş muhabiri idi. İspanya İçsavaşına katıldı. Pariste bulundu. Tekrar Sovyetler Birliğine döndüğünde Paris Düşerkeni yazmaya başladı. Bu eser üçlemenin ilk kitabıdır. Gazetecilik ve roman çalışmaları dışında makale, gezi yazısı, anı ve öykü de yazan Ehrenburg 1967de öldüğünde ardında Paris Düşerken, Fırtına ve Dipten Gelen Dalgadan oluşan üçleme dışında, çok sayıda eser bıraktı.Yazarın en büyük eseri sayılan bu üçleme 1936-1952 yılları arasında dünyanın politik durumuna ışık tutmaktadır.3'leme yanlızca Sovyetler Birliğinde 8.5 milyon basılmış ve 2 kez Stalin ödülü almıştır.

Paris Düşerken Dipten Gelen Dalga Fırtına 3lemesi her kitap iki ciltten olusur
Gönderilen Resim
Paris Düşerken, Fırtına ve Dipten Gelen Dalgadan oluşan nehir roman, 20. yüzyılın en hareketli dönemini tüm tarafları ve çeşitli yönleriyle tasvir eden dev bir eserdir. Savaşın ayak seslerinin duyulduğu 1930'ların ikinci yarısından soğuk savaş rüzgarlarının Avrupa'yı içine aldığı 1950'li yıllara kadar uzanan dönemi kapsayan bu eserin ilk kitabını oluşturan Paris Düşerken'de, yayılmacı Hitler faşizminin işgali altındaki Paris'te toplumun farklı kesimleri üzerine projektör tutulur. Bir yanda işgalcilere çıkar hesaplarıyla bağlı olan yönetici elit ile burjuvazi, diğer yanda faşizme karşı yurt savunması için örgütlenen direnişçiler bu saflaşmanın iki ana kesimini olşuturmaktadır. İşgal günlerinde, her şeylerini geride bırakarak, kafileler halinde kentlerini terk eden Parislilerin trajedisi, uluslararası diplomasinin satranç tahtasında yapılan hamleler, cepheden gelen bozgun haberleri, direniş hareketini örgütleme çabaları.. Avrupa'nın çehresini değiştiren kanlı olaylar, bu olaylara sahne olan ülkeler, savaşın karşıt kutuplarında yer alan kahramanlar...
Yüzyılın en büyük romanlarından sayılan ve sayısız dilde basılarak milyonlarca insan tarafından beğeniyle okunan bir klasik.

en sevdigim yazar ve en çok sevdigim 6 kitabımla baslıyım ben :girlkiss1:
Gönderilen Resim
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....

#14 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 21.01.2009 - 23:10

Harika bir başlangıç dost.
"Paris Düşerken" nasıl unutulabilir?

Bugünlerde William L.Shirer'in "Nazi İmparatorluğunun Doğuşu, Yükselişi, Çöküşü"nü
asmayı düşünüyordum...Tam birbirlerini tamamlayacak kitaplar.

Teşekkürler bu güzel seçim için.

#15 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 23.01.2009 - 04:16

Gönderilen Resim Gönderilen Resim Gönderilen Resim

William L. Shirer
Çeviri: Rasih Güran

İnkılap Kitabevi
3 cilt, 1503 sf

"Bu kitapta Hitler Almanya'sının doğuşu, yükselişi ve çöküşü anlatılıyor. William L.Shirer, İkinci Dünya Savaşından sonra müttefiklerin elin geçen orijinal Alman belgeleri üzerinde uzun yıllar çalıştıktan sonra bu kitabı yazdı. Almanya'da 1930–45 yılları arasında ne olup bittiğini merak edenler Shirer'in anlattıklarında bütün öğrenmek istediklerini bulacaklar ve bu önemli yılların niçin hiçbir zaman akıllardan çıkmaması gerektiğini görecekler. Naziler, İktidar için nasıl savaştılar? İktidarı – kimlerle ittifak kurarak – nasıl ele geçirdiler? Sonradan neler yaptılar? Kendi aralarında kanlı mücadeleler. Hitler ve arkadaşlarının özel hayatları. İkinci Dünya Savaşının başlatılması ve Alman yenilgisi... Hepsi, en ufak ayrıntılarına kadar inceleniyor, aydınlığa kavuşuyor. William L.Shirer'in NAZİ İMPARATORLUÐU (THE RISE AND FALL OF THE THIRD REICH), tarihinin en dramatik dönemlerinden biri üzerine yazılmış en kapsamlı ve esaslı kitaptır, mutlaka okunmalıdır..." (Tanıtımdan: hemenkitap.com)


*Kitap hakkında:

"Bir hayaletin anatomisi

Adolf Hitler, 70 yıl önce bugün, 30 Ocak 1933'de Almanya'nın başbakanı oldu. Dünyanın kaderi, kimilerine göre bir şarlatan, Şarlo bıyıklı bir palavracı; kimilerine göre de Tanrı'nın gönderdiği bir dahi olan Hitler'in liderliğiyle değişti. William L. Shirer'in Nazi İmparatorluğu adlı üç ciltlik yapıtı, hem bir gazetecinin elinden çıkması hem de tarihin tarih olmasını beklemeden yazılması nedeniyle önemli bir yapıt.

Amerikalı gazeteci William L. Shirer, Nazi İmparatorluğu kitabını resmi Alman belgelerini inceleyerek yazdı. Nazi şuçlularının yargılanmasını da yakından izleyen Shirer, Weimar Cumhuriyeti ile Bismarck'ın kurduğu İkinci Alman Cumhuriyeti'ni de kapsayan 485 bin ton evrağın içine daldığında ne hissetti bilinmez ama o evraklardan damıtarak yazdığı kitapları büyük ilgi gördü. Bu noktada kitabın çevirmeni Rasih Güran'ın sözlerine de yer vermek gerek; zira Güran, İkinci Dünya Savaşı'nın tarihteki öneminden söz ederken günümüze de bir göndermede bulunuyor: 'Bu savaş aynı zamanda halkların Nazizm, faşizm ve emperyalizme karşı dünya çapında girişmiş oldukları bir savaştır. Milyonlarca insan bu savaşta yalnızca faşizmi, emperyalizmi ve militarizmi yeryüzünden kaldırmak için canlarını verdi. Ne yazık ki bu sefer de Amerika'nın öncülüğünü ettiği yeni emperyalizm (...) insanlığı daha korkunç bir Üçüncü Dünya Savaşı'na sürüklüyor.'

William L. Shirer, Hitler Almanyası'nı anlatmaya, Hitler'in ailesini iki kuşak öncesinden tanıtarak başlıyor. Az sayıda resmi kaynakta olduğu gibi Hitler'in yakın çevresindekilerin verdiği bilgilerden ve Nazi döneminin en çok satan kitabı Kavgam'dan - bu dönemde İncil'den başka hiçbir kitabın Kavgam kadar çok satmadığını da belirterek - yararlanıyor. Daha ilk satırları okurken bile büyük çelişkiyi sezinlemek mümkün. Acınası bir adam mı, kendisinden uzak kalanların talihli olacağı su götürmez biri mi? 11 yaşına aldırmadan yaşamındaki iktidar odağı olan babasına karşı kesin tavır koyan çocuk Hitler'den bir politikacı doğacağını tahmin etmek zor değil.

Adolf Hitler, yaşamının özünü sunabileceği yaratıcı işler yapmak niyetindeydi, özgürlüğünü yaşayamama fikri midesini bulandırırdı. Yeterince sabırlı, zeki, merhametsiz ve milliyetçiydi. Hakkında yazılanlar her şekilde onu efsaneleştirme riskini de taşıyor; Hitler, ortalama zekâ, ortalama merhamet, ortalama kin, ortalama iyi ya da ortalama kötü değildi. Onu, Hıristiyanlar arasında çok seyrek görülen bir hayalete benzetenler, dik ve parlak bakışlarından söz edenler bunları korkuyla mı, nefretle mi yoksa hayranlıkla mı söylüyordu, bilinmez.

Nazi İmparatorluğu, her geçen gün insanlığın üzerine biraz daha ağırca çöken faşizmin nasıl da hızlı ve sistemli olarak ilerleyebildiğini anlatan bir kitap..." (Sema ASLAN, 12 Şubat 2003 /Milliyet Kültür Sanat)



*William L Shirer kimdir?

Gönderilen Resim
William Lawrence Shirer (1904-1993)
ABD'li araştırmacı,gazeteci, yazar ve tarihçi

Amerika'nın yetiştirdiği en ünlü gazetecilerden olan ve İkinci Dünya Savaşı öncesi Almanya'da bulunan yazar; Paris, Londra, Berlin, Viyana ve Roma'da çalışmış, 1926-1941 yılları arasında Columbia Radyosu'nun Almanyada ajans muhabirligini yapmıştır.

Savaşı yakından yaşayarak yaptığı radyo yayınlarıyla ünlenen, savaş sonrasında da Nürnberg'de Nazi suçlularının davalarını bizzat izleyen Shirer, birçok yapıtı arasından dikkati çeken "Berlin Güncesi", "Günü Gününe Nazi İmparatorluğu'nun Sonu" ve yukarıda tanıtılan 3 ciltlik "Nazi İmparatorluğu /Doğuşu, Yükselişi,Çöküşü" ile tanınmaktadır. (Derleme)

#16 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 10.02.2009 - 07:57

Gönderilen Resim

Su Yayınları
160 sayfa

"Bu kitap, 1980 öncesi yeraltı maden işçilerinin direnişinden, 12 Eylül sonrası, Fransa'daki politik sürgün günlerine ve oradan tekrar Türkiye'ye uzanan bir anı-romandır.

Denizin bittiği yer neresidir? Ufuk mudur? Yani denizin gökyüzüne kavuştuğu çizgi, Yoksa bir karaya vuruş mudur? Yani dalgaların kırıldığı kayalık bir kıyı..." (Tanıtımdan)


"Denizin Bittiği Yer... Neresidir?
KİTABIN adı Denizin Bittiği Yer. Gültekin Bekdemir'in anı-romanı Su Yayınları'ndan yeni çıktı. Gençler tanımıyor olabilir ama Gültekin Bekdemir 12 Eylül öncesinde Devrimci Yeraltı Maden-İş Sendikası'nın örgütlenme sekreteri olarak çalıştı, dönemin işçi mücadelesinde önemli görevler üstlendi. Asıl mesleği avukatlıktı. Bekdemir bu mücadele dönemini kaleme aldığı 'Denizin Bittiği Yer' anı romanda sivil ve alternatif tarihin örneklerinden birini ortaya koymaya çalışıyor. Anı roman bir başka yanıyla da dönemin isimsiz kahramanlarından biri olarak, hiçbir engel karşısında teslim olmayışı yansıtıyor. Çünkü Bekdemir bu kitabında beyin damarını tıkayan bir pıhtıyla gelen "inme"nin bile önünde uzanan ufkun ve umutların seyredilmesine engel olmasına izin vermiyor. 1980 öncesi yeraltı maden işçilerinin direnişinden Fransa'daki politik sürgün günlerine uzanıyor ve felç olmuş yalnızlıklarını, Ayvalık sahillerinde, denizin öyle ya da böyle bittiği bir yerde yeniden kalabalıklaştırabileceğini kanıtlıyor. Kitap aynı zamanda bir hastalığa teslim olmayışın da öyküsü. Yazar "Denizin bittiği yer neresidir? Ufuk mudur; yani denizin gökyüzüne kavuştuğu çizgi. Yoksa bir karaya vuruş mudur; yani dalgaların kırıldığı kayalık bir kıyı" diye soruyor. Bekdemir'in romanında Yılmaz Güney, Can Yücel anıları da hayat buluyor." (Deniz SOM, Cumhuriyet)

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 10.02.2009 - 08:01


#17 shy

shy

    xrÜt / kudI

  • Kurucular
  • 16.791 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 10.02.2009 - 13:17

Çavdar Tarlasında Çocuklar

(Özgün adıyla: The Catcher in the Rye), J. D. Salinger`in romanıdır. Birleşik Devletler`de ilk olarak 1945 ve 1946 yıllarında seri olarak yayımlandı. İngiltere ve ABD`de ise 1951'de bir kitap olarak basıldı. "Modern zamanların başyapıtı" olarak değerlendirilen bu eser, "ahlak dışı" ve "açık seçik" bulunduğundan ABD'nin birçok tutucu bölgesinde uzun süre yasaklı kaldı. Hala bazı Amerikan kütüphanelerinde yasaklı kalmasına rağmen, kitabın yasaklanması günümüzde ilginç bir hal almıştır: ABD'de lise düzeyinde en çok yasaklanan kitap olmasına rağmen aynı zamanda en çok okutulan kitaptır. 1967'deki Adnan Benk çevirisinden ötürü Türkiye'de "Gönülçelen" olarak tanınır. Kitabın Yapı Kredi Yayınları basımı çevirisi Coşkun Yerli'ye aittir.

Kitap, anti-kahraman Holden Caulfield`ın okuldan atılmasıyla başlayan süreci Holden`ın kendi ağzından anlatır. Olayların 1940`ların sonu 1950`lerin başı gibi geçtiği açıktır, kitap da bu dönemde yazılmıştır. Holden`ın kardeşi Allie`nin ölüm tarihi 18 Temmuz 1946 olarak verilir, o sıralarda Holden on üç yaşındadır. Kitaptaki olaylar ise Aralık 1949 tarihinde geçmektedir fakat kitabın sonunda bahsedilen bugünkü durum 1950 yazıdır. Noelin (Christmas) pazar gününe denk geldiği düşünülürse kitabın büyük bir bölümünü kapsayan iki günün 18 ve 19 Aralık olduğu tahmin edilir.

Kaynak:wikipedia


Gönderilen Resim


Çavdar Tarlasında Çocuklar
Kategori: Edebiyat
Yazar: Jerome David Salinger
Çevirmen: Coşkun Yerli
Sayfa: 208
Ölçü: 13.5 x 21 cm
ISBN 978-975-363-636-9
YKY’de 1. Baskı: Ekim 1997

"Pek çok insanın hakkında konuştuğum için üzgünüm. Bildiğim tek şey; size anlattığım herkesi biraz özlüyorum. Bizim Stradlater'ı ve Ackley'i bile, sözgelimi. Sanırım o lanet Maurice'i bile özlüyorum. Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra." Çavdar Tarlasında Çocuklar", Salinger'ın tek romanı. Ergenlik çağının içinde, yetişkin dünyanın düzenine karşı isyankar bir çocuğun, bir Noel öncesi başına gelenler... Bu sürecin bir psikiyatri kliniğinde noktalanışı. Holden Caulfield'in masumiyet arayışının iç burkucu romanı. Belki de Salinger'ın. 993'te Franny ve Zoey ile Dokuz Öykü adlı kitaplarını yayımladığımız Salinger, 1963'ten buyana yeni bir yapıt yayımlamamasına ve neredeyse efsane haline gelmiş bir gizlilik içinde yaşamasına karşın, dünya edebiyat gündemindeki yerini hep koruyor.

TADIMLIK

Şansım varmış. Birden aklıma bir şey geldi, bunun, oradan defolup gittiğimi iyice anlamama epey faydası oldu. Birdenbire o günü hatırladım; ben, Robert Tichener ve Paul Campbell, hep birlikte idare binasının önünde top koşturuyorduk. İyi çocuklardı, özellikle Tichener. Akşam yemeğine az kalmış ve dışarda hava iyice kararmıştı. Ortalık daha da karardı, artık topu bile zor görebiliyorduk, ama kimse oyunu bırakmak istemiyordu. Sonunda bırakmak zorunda kaldık. Bay Zambesi, şu biyoloji öğretmeni, idare binasının o penceresinden kafasını çıkarmış ve bize yatakhaneye gidip yemek için hazırlanmamızı söylemişti. Ama yine de, böyle saçmalıkları hatırlayarak, her ihtiyacım olduğunda veda duygusunu yaşayabilirdim Ðen azından çoğu zaman. Ne yaşayacaksam yaşadıktan sonra, tepenin öte yanından aşağıya, bizim Spencer'ın evine doğru koşmaya başladım. Kampüste oturmuyordu. Evi Antony Wayne Caddesi'ndeydi. Ana kapıya kadar tüm yolu koşarak geçtim, sonra soluklanmak için bir saniye durdum. Şişip kalırım böyle, doğrusunu isterseniz: her şeyden önce, çok sigara içiyorum; yani içiyordum. İçirtmiyorlar artık. Dahası, geçen yıl tam on altı buçuk santim birden boy attım. Tüberküloz filan kapmamın ve tüm bu lanet çekap zımbırtıları için buraya gelmemin nedeni de o zaten. Aslında oldukça sağlıklıyımdır.

Kaynak:ykykultur
DOÐRUNUN SÖYLENMESİNDEN ÇOK, KİM TARAFINDAN, NEREDE VE NE ZAMAN SÖYLENDİÐİ ÖNEMLİDİR.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Gönderilen Resim

#18 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 10.02.2009 - 13:34

'Çavdar Tarlasında Çocuklar' ı okumadım ama duymuştum övgüleri.
İyi bir seçim dost..Teşekkürler paylaşım için.

#19 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 16.02.2009 - 06:29

Gönderilen Resim

Milli Mücadelede Çamlıca'nın Üç Gülü / Hıfzı TOPUZ

Remzi Kitabevi
287 sayfa

"Biz Çamlıca'nın üç gülüyüz,
Aşk bahçesinin bülbülüyüz,
Dillerde gezer söyleniriz,
Gamsız yaşarız eğleniriz..."

Yesâri Âsım Arsoy'un bu ünlü şarkısına konu olan Çamlıcalı üç kız kardeş, Milli Mücadele yıllarında İstanbul'daki gizli direniş örgütleriyle işbirliği yapmışlar; İngilizlerden ve Fransızlardan önemli bilgiler sızdırarak, düşman kontrolünde bulunan silah depolarının boşaltılıp Anadolu'ya silah sevk edilmesinde görev alarak, direnişe büyük katkıda bulunmuşlardı.

Hıfzı Topuz, romanında bu üç genç kızın gizli kalmış heyecan dolu yaşamlarını ve aşklarını gün ışığına çıkarıyor. Anılara ve belgelere dayanarak kaleme aldığı romanda yazar, Çamlıcalı kızların yaşadıklarından yola çıkarak, Kurtuluş Savaşı'nın çok az değinilen yeraltı örgütlerini ve ajanlarını, gerçek bir halk hareketinin unutulmuş kahramanlarını anlatıyor.(Tanıtımdan)


* Hıfzı TOPUZ kimdir ?

Gönderilen Resim
Gazeteci ve yazar.

1923 yılında İstanbul’da doğdu.
Galatasaray Lisesi’ni (1942), İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni (1948) bitirdi. Strasbourg Üniversitesi’nde devletler hukuku ve gazetecilik alanlarında yüksek lisans (1957-59) ve yine Strasbourg Hukuk Fakültesi’nde gazetecilik alanında doktorasını yaptı (1960).

1947-58 yılları arasında Akşam gazetesinde önce istihbarat şefi, sonra yazı işleri müdürü olarak çalıştı. İstanbul Gazeteciler Sendikası’nın kurucuları arasında yer aldı ve başkanlığını yaptı. Paris’te Unesco Genel Merkezi’nde Özgür Haber Dolaşımı şefi olarak çalıştı (1959-1983). Uluslararası gazetecilik örgütleri arasında mesleksel işbirliği, basın ahlâkı, gazetecilik eğitimi ve gazetecilerin korunması projelerini yönetti.

Afrika ülkelerinde, Hindistan’da, Filipinler’de gazetecilik eğitimi seminerleri düzenledi. Kara Afrika'da kırsal basın projesini oluşturdu. 1962 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin, o zamanki adıyla Basın-Yayın Yüksek Okulu’nun kuruluşu için, Paris’te Unesco’nun merkezinde ilk projeleri hazırladı.

TRT’de Radyolardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı’nda bulundu (1974-75). 1986’da halen başkanlığını sürdürdüğü İletişim Araştırmaları Derneği’ni (İLAD) kurdu. Vatan, Milliyet ve Cumhuriyet gazeteleriyle çeşitli dergilerde diziler ve inceleme yazıları yazdı. Anadolu Üniversitesi, Galatasaray ve İstanbul Üniversiteleri iletişim fakültelerinde basın, radyo-televizyon tarihi, uluslararası iletişim ve siyasal iletişim dersleri verdi.

1998 Sertel Demokrasi Ödülü'ne layık görülmüştür.

*Eserleri
Kara Afrika(1970), Uluslar arası İletişim(1985), İletişim’de Karikatür ve Toplum(1985), Paris’li yıllar(1994), Türk Basın Tarihi(1996), Başlangıcından Bugüne Dünya Karikatürü(1997), Meyyale(1998), Taif’te Ölüm(1999), Paris’te Son Osmanlılar(1999)

(derleme)

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 16.02.2009 - 06:41


#20 shy

shy

    xrÜt / kudI

  • Kurucular
  • 16.791 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 16.02.2009 - 12:55

Kostas Mourselas'ın "Kızıla Boyalı Saçlar" adlı yapıtı okura meydan okuyan, okuru uyaran, kızdıran bir roman. Erotik, duygusal, bayağı, çirkin, dehşet verici... yalın anlatımı olan, mizah dolu, alaycı, sert eleştirilerle dolu bir kitap. Asıl olarak da, egemen sisteme ve o sistemi bir nedenle içselleştirenlere karşı müthiş bir eleştiri.

Çağdaş Hamletler, Zorbalar, kutsallaştırılan serseriler, fahişeler, genelevler, mahalleler, gecekondular, erkek delisi kadınlar, üçkağıtçılar, küçük burjuvalar, eski solcular, geçmişin idealistleri olan günümüzün "başarlı" işadamları, dolandııcılar, rezil kişiler, insanlara değil aynadaki görüntülerine aşık olanlar, bir dönemin ve insanlarının resmi.

"...Sefil Düşünceler ve küçüklükler arasında kaybolup, hayattaki büyük sırrı çözemedik, soru da cevapsız ve acımasız kalakaldı: Nasıl yaşadın, neden öyle yaşadın, neyi yapabilecekken yapmadın, başka bir yol, başka bir anlam arıyordun, yanlış zilleri, yanlış kapıları çaldın, yanlış yollara saptın, yanlış insanları sevdin, yanlış yataklarda uyudun, yanlış evlerde yaşadın. Neden hayal ettiklerini, düşündüklerini bu kadar küçümsüyorsun?..."
(Arka Kapak)

"Kızıla Boyalı Saçlar insan özgürlüğüne yazılmış bir övgüdür" diyor Kostas Mourselas. Belki de özgür olmak ve bağımsız kalabilmek gibi, çağdaş insanı etkileyen bir konunun altını çizdiği için Kızıla Boyalı Saçlar Yunanistan'da şimdiye kadar hiçbir romanın yakalayamadığı olağanüstü bir başarı kazanıp tam 260.000 adet sattı! Fransızca, İngilizce, Almanca ve İbranice'ye çevrildi. Yunanistan nüfusunun yaklaşık on milyon olduğu göz önüne alındığında bu sayının ne kadar önemli olduğu anlaşılabilir. Romandan uyarlanan ve birçok ülkede gösterime giren televizyon dizisi de çok başarılı oldu. Televizyon dizisinin müziğini Yunanistan'ın en önemli ses sanatçısı Yorgo Dalaras seslendirdi ve kitapla aynı adı taşıyan albüm çok kısa sürede Altın Plak Ödülü'nü aldı.

Gönderilen Resim

Yazar: Kostas Mourselas; Çeviren: Kosta Sarıoğlu
Om Yayınevi;
(Orijinal Dili: Yunanca)
(Fiziksel Özellikler : 476 s. -- 14 x 21 cm)


Sarıoğlu - Luis adında biri gerçekten var mı? Mourselas - Belli bir oranda gerçek... Kitaptaki yaşamıysa hayal ürünü. İsterseniz size kısaca Luis’ten sözedeyim.

Ben yirmi, yirmi beş yaşlarındayken, bizim mahalleden tanıdığımız bir arkadaşımızdı. Luis, kitapta olduğu gibi gerçekten de sadece ilkokulu bitirmiş, bir kitap pazarlamacısıydı. Bizden yaklaşık on beş yaş büyüktü, bize kitap satardı. Sıkı bir mizah anlayışı vardı. Bir gün gelip 'Ben evlendim' dedi. Nasıl olur Manolis diye sorduk... Sarıoğlu -

Gerçekten de romanda olduğu gibi adı Manolis miydi? Mourselas - Evet adı Manolis’ti. Luis başından geçenleri bize şöyle anlatmıştı: 'Taksitle kitap sattığım bir kız vardı. Ama bana tek kuruş bile vermiyordu.

Ona ha bire kitap götürüyordum amabana hiç ödeme yapmıyordu. Sonunda bir gün, paramı vermeyecek misin diye sordum. Kız bana, benimle evlen, ödeşelim dedi. Ben de evlendim.'

(Kostas Mourselas ile Kosta Sarıoğlu'nun söyleşisinden, 04.06.2000, ntvmsnbc)
DOÐRUNUN SÖYLENMESİNDEN ÇOK, KİM TARAFINDAN, NEREDE VE NE ZAMAN SÖYLENDİÐİ ÖNEMLİDİR.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Gönderilen Resim




2 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 2 ziyaretçi, 0 gizli