Gönderim zamanı 30.04.2007 - 16:49
gLamour,
Şeriatın ne anlama geldiğini belirtmek için açtığınızı belirtmişsiniz konuyu,doğrudur..Yalnız bir çok konuda olduğu gibi meselenin özünden sapıp,Şer'i hükümlere göre bir devletin yönetilip,yönetilmemesi gerekliliğine dayanmış..Biz de açtığımız konularda,özünden saptırılmış konulara cevap nitelikli yazımlarda bulunuyoruz ve fakat sonuç itibariyle konunun tekrar özüne dönmesi için bir takım çabalarda bulunuyoruz..Oysa ki siz bu çabayı gösterirken,meselenin özünden sapmasına tepki duyarken,yine fikrinizi beyan edip,tartışmanın alevlenmesinin kimi zaman müsebbibi oluyorsunuz..Örneğin devletin şer'i hükümlere yönelmesi gerekliliğini savunan yazınız..
Oysa ki,dönem itibariyle teokratik tipte bir devletin uygun olmayacağı konusunda şu savlarda bulunmuştuk;
"Meseleyi İslam şeriatı ekseninde ele alacak olursak,
Hukuk,bir kurallar bütünüdür..Kur'an'ı referans alarak oluşturulacak bir hukuk sistemi ise pratikte bir takım sorunlar doğurur..Kur'an'ın eksiksiz olduğu hususunda bir şüphemiz olmamakla birlikte,dinde bazı kesin hükümler bulunmaktadır..Örneğin namaz kılmak,oruç tutmak gibi..Bu durumların aksi halinde,örneğin namaz kılınmadığında devlet ve insan olarak bir cezai uygulamada bulunmak,dinde olmayan,dinle çelişen bir durumdur..Namaz kılıp kılmamakta,İslam,insanları özgür bırakmaktadır..Bu dünyevi hayatta bir kişisel tercihtir,cezai uygulaması ise tamamen Allah'ın bileceği meseledir..
Mesela,tesettür konusunda kişisel tercihler,İran,Suudi Arabistan gibi teokratik yönetimlerde görmezden gelinmektedir..Oysa örtünme hususunda bir yaptırım uygulamak da devlet eksenli bir hareket olamaz..
Eğer diyorsanız ki,İslam da kişisel tercihlere saygı duymaktadır,o halde şu durumda da şeriatla yönetiliyoruz manası çıkarabiliriz..İslam kişisel yorumlamalarla -belli durumlar dışında,örneğin zina- seküler toplumsal kanunların uygulanacağı merci değildir..
Din,çoğu zaman belli güç odaklarının yorumlamalarının toplumsal kıyafet kazanmasıyla riske girmeye neden olabilir..Örneğin,Orta Çağ'daki İslam ülkelerinin bilimdeki büyük sıçrayışının,bu döneme yansıyamamasının sebebi de budur..Bilimi dinin çelişiği olarak gören güç odaklarının ürünü geri kalmış İslam toplumlarında gözlemlemek için sosyolog olmak gerekmiyor..Şeriatla yönetildiğimizi varsayalım..Teokratik yönetimlerde sorgulanamayacak odaklar vardır..Bu riski alabilecek misiniz?"
VE;
"Birkaç eklemede daha bulunayım,
Kur'an'daki hükümleri bir hukuk kuralı olarak ele almaktan çok,bir tavsiye olarak ele almalıyız..Örneğin,yine tesettür ekseninde düşünecek olursak,kadınlar erkekten yana gelebilecek herhangi bir tehlikeyi bertaraf etmek için giyim kuşamına dikkat etmelidir..Onları böyle giyinmeye zorlamaktan çok,bu durumun daha güvenlikli olacağı manası çıkarabiliriz..Aksi durum sözkonusu olsa idi,kadın tesettüre riayet etmiyorsa,başına gelecek tehlikeden tamamen kendisi sorumludur,suçlu kadındır hükmü çıkarırdık..Aynı zihniyetle doğu ve güneydoğudaki feodal rejim kaynaklı,töre cinayetleri motivasyonunda karşılaşmıyor muyuz?
Şer'i hükümleri,"herkesin mezarı ayrı" düsturundan hareketle ele almalıyız.."
Devletimizce şer'i hükümlerin uygulanabilirliğine dair fikrinizi beyan etmeden evvel,bu savlarımızı yanıtlamanız,mantıksal temelde iddia ve isteklerinizin geçerli olması bağlamında bir zorunluluktur..
Ayrıca şer'i hükümler belirtildiği üzere değiştirilemez.."Kahrolsun şeriat" tarzı bir söylemin nereye gideceği dikkat edilmesi gerekilen bir hususken,belirtmem gereken;insanların ister İslam,ister Hristiyanlık,vs.. şer'i hükümlere duyduğu bir tepki olarak değil,demokratik,laik cumhuriyetin alternatifi olarak sunulan ve bu yönde çaba harcanan şeriat devletine ve bu çaba sahiplerine bir tepki olarak algılamak gerekir..