İçerik değiştir



- - - - -

Anadolu Aleviliği İslamdan Sapmıştır


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 69 yanıt verildi

#21 babuna

babuna

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 341 Mesaj

Gönderim zamanı 08.02.2007 - 02:16

Anlatamıyor muyum anlamıyor musunuz?

Bana bir şey söyleyip söylememeniz önemli değil, zaten burada Aleviliği konuşuyorsunuz benim fikirlerimi değil... Ben de size Alevilik Bektaşilik düşüncesinin özünü anlatmaya çabalıyorum. Başka bir arkadaşa bir söz söylemenin anlamı nedir ..

Başka arkadaş konuyu açan kişi ise eğer rahatlıkla şunu söyleyebilirim: "Onun Alevilikle bir ilişiği yok.. O daha ne olduğunun farkında bile değil. Üstelikte bilgisiz."

Çok çok çok garip dediğiniz şeyler Alevi / Bektaşiliğin içerisinde vardır... Söylüyorum ya size eğer bu yolu anlamak gibi bir düşünceniz varsa açın okuyun ... Neden ısrarla bunları yazıyorsunuz ki... Niye farklı bir alevilik bektaşilik düşüncesini arıyorsunuz ki... Bütün Yönleriyle Bektâşîlik ve Alevilik isimli Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba'ya ait, şu anda 7 cilti basılmış bir kitabı öneriyorum size... Bedri Noyan Dedebaba sanırım 1947 yılından 1997 yılına dek Bektaşilerin Dedebabalığını yürütmüş. Bu arada onun araştırmacı yanını gören Bektaşiler ellerindeki yazma eserleri Dedebaba'ya göndermişler. .. Yaklaşık 35/40 sene boyunca bu kitapları hazırlamış birisi.. (yüzlerce yazma eser onun incelemesinden geçmiş.) Bu konuda ne var ne yoksa bir bir açığa çıkarıyor...

Şimdi siz Aleviliği Bektaşiliği öğrenmek istiyorsanız buyurun açın okuyun .. Bu güne dek basılmış en kapsamlı kitaptan bahsediyorum.. Siz tutturmuşsunuz arkadaşla konuşacağım.. Neyi ispatlamaya çalışıyorsunuz? Sorabilir miyim...

Ben sünniliğe düşman değilim.. Bunu da nereden çıkardınız? Fakat ortada bir haksızlık varsa gayet tabi ki dile getireceğim. Bunun neresi düşmanlık anlayamadım.

Ben diyorum ki: Bektaşi Alevi bildiğiniz anlamda namaz kılmaz .. O namaza salat der (Zaten Kur'ân-ı Kerîm de de "Salat" diye geçiyormuş) -ki yer yer bildiğiniz anlamda namaz kılan Alevi Bektaşilerde var- . Ve siz diyorsunuz ki ezan yasak mı? Şimdi sorunuzun benim yazdıklarımla ilgisi nedir? Dedebaba'nın kitabının 7.cildinde bu konu ile ilgili bir yer vardı aklımda kalanı size yazayım:
Hz. Muhammed döneminde Hz. Muhammed evinin çok yakınında bir camiyi yıktırmış. (Bunu biliyormuydunuz) Bazıları buna kiliseden bozma bir camii olduğu için yıkılmıştır diyorlarmış. (Hatırlatırım İstanbul'da bir çok kiliseden bozma cami var.

Evet Lütfen şu soruma bir yanıt verin:
Neyi ispatlamaya çalışıyorsunuz? Nereye gelmeye çabalıyorsunuz?

Düzenleme: 'Alıntı' işlevinin gereksiz kullanımı.

Bu mesaj Mel G. tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 08.02.2007 - 11:29


#22 L1Square

L1Square

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Dokunulmazlar
  • 11.433 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 08.02.2007 - 09:25

Bir sürü laf kalabalığı yapmışsınız..28 yaşındayım..Bu zamana kadar Bektaşiliği merak etseydim okuyup,öğrenirdim..İlgilenmiyorum kısaca..

Benim takıldığım bir kaç mesaj önceki söylemleriniz..Bunlarada yanıt ardım ama kuru laf kalabalığından öteye gidememişsiniz..Cevaplayacak birisi olursa o cevaplasın lütfen..

Bir müslüman olan Aleviler neden köylerine camii yapıldı diye,sünnilerin kendilerine zulüm ettiklerini düşünürler??Müslüman olan köyde cami olmasının,nefret duymakla ne alakası vardır?..Ezan demişim ve siz ne alakası var demişsiniz..Doğru ya ezan evden okunuyordu,camiilerle pek bir alakası yok...Soru çok basit..

Sorunuzada cevap vereyim,benim bir yere gelme gibi veya bişey ispatlama gibi bir niyetimde ,çabamda yok..Herşey Kuran-ı Kerimde ve peygamber efendimizin sünnetlerinde ispatlıdır zaten.Ben sadece biraz meraklıyım,o yüzden soruyorum..

(Ben arkadaşla konuşucam diye tutturmadım,siz arkadaşınıza sorun deyince,sadece bir cümlemde bunu ifade ettim.Bir cümlede bu konudan bahsetmem,size tutturmuş olarakmı gözüküyor?)
Bir kadını ağlatırken,çok dikkat edin çünkü ALLAH,gözyaşlarını sayar..!!

Kadın,erkeğin kaburgasından yaratıldı,ayaklarından değil...
Öyle olmuş olsaydı,ezilirdi..
Erkeğin başından da yaratılmadı,üstün olmasın diye..

Ama göğsünden yaratıldı,eşit olsun diye;
....kolun biraz altından,korunsun diye...
Kalp hizasından yaratıldı SEVİLSİN diye..

* * *

Kimlik gizli, hayaller gizli ve ben de gizli...
Susuyorum..
Ve seni sevdiğimi kimselere söylemiyorum..


:) (Böyle kalsın. Kimin değiştirdiğini anlarsın senn)

#23 babuna

babuna

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 341 Mesaj

Gönderim zamanı 08.02.2007 - 18:03

1. Meraklı iseniz kaynağından öğreniniz.. Sokaktan değil.. Sokaktan öğreneceğim ben diyorsanız sizin amacınız sadece bu ortamda karalama çalışmaları olur. Öğrenmek istemiyorsanız bu konunun altında işiniz de olamaz.. Çıkın gidin başka konuda yazın o zaman.

2. Cami - namaz konusunun Alevi - Bektaşilerde olmadığını ya da sizin anladığınız biçimde olmadığını size ifade ettim.. Bir topluluğa buyur sana cami ibadet et diyeceksin üstelik onların burayı kullanmadığını bile bile sonra da çıkıp bunun neresi zulüm diyeceksin.. zaten bu söyleminiz sizin terbiyesizliğinizi ortaya koyuyor, üstelik te defalarca yazmama rağmen. Senin köyüne gelsem cami yerine kilise yaptırsam bir de rahip versem heralde canın sıkılır heralde sana zulüm etmiş olurum.. Ya da Cem evi yapıp buraya gideceksin desem olur mu?

3. Her şey Kur'an-ı Kerim'de yazılıdır fakat onun için bir yığın mezhep var ortalarda heralde.. Her birisinin anlayışı da birbirisinden farklı .. Fakat arkadaşımız evrenin sadece kendi anlayışı etrafında döndüğüne inanmak gibi bir saplantısı var.. Yani siz kendinizi Tanrı yerine koyuyorsunuz. Yaptığınızın büyük bir günah olduğunun farkında bile değilsiniz.


Israrla İslam budur başka bir şey değildir demenin anlamı ne?
Bahsettiğiniz islam sizin anlayışınız olabilir.. Ama bir başka anlayışa saldırma hakkını vermez size.
Allah size akıl fikir bir de ahlak versin, EDEB versin..

Düzenleme : Alıntı işlevi gereksiz yere kullanımı.

Bu mesaj 9 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 08.02.2007 - 18:49


#24 dokuzharf

dokuzharf

    ...

  • Kurucular
  • 19.758 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:İzmir

Gönderim zamanı 08.02.2007 - 18:48

Kimse kimseye git başka konuya yaz diyemez.
Bu hakkı kim verdi size ?

Konu Alevilik olunca herkes kasmaya başlıyor.
Yok öyle değildi böyleydi , böyle değildi öyleydi.

Efendim ister gidin camiiye ister gitmeyin.
İster oruç tutun ister tutmayın.
İsterseniz gidin başka bir dini seçin.
Kim ne karışabilir buna ?

Alevi kelimesi kullanıldığında aklıma gelen namaz kılmayan , oruç tutmayan , islamı değişik yorumlayan insanlar geliyor. Ben onlar müslüman değil demiyorum ama ben Alevi kelimesi geçtiğinde bunları düşünüyorum. Onlara kalkın gidin camiiye diyemem ki. Yada onlara farz kılınan şeyleri yapında diyemem. İslam da zorlama yoktur. Ama İslamı yanlış şekilde kullanma var ortada. Bunlar benim düşüncem , bu düşüncelerim yüzünden kimse beni yargılayamaz.!

Glamor'da kendi düşüncelerinden bahsediyor. Doğru yada yanlış , beğenirsiniz yada beğenmezsiniz. Gidipte bu konuya yazmayın diyemezsiniz , buna burada kimse izin vermez.

Hem Glamor , hemde siz babuna lütfen kullandığınız kelimelere dikkat edin. Karşınızdaki kişinin düşüncelerine katılmasanızda saygı duyun , sonra bir konu hakkında tartışın. Ve bizim sizi uyarmamıza da izin vermeyin.!


Değişiklikler Kaydedildi...

#25 WaLe

WaLe

    Kimene!

  • Üyeler
  • 6.730 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Eskişehir

Gönderim zamanı 08.02.2007 - 19:13

Aleviliğin, alevilikle ilgili hiç bir araştırması olmayan ehliyetsiz kişilerce tartışılmasına bende karşıyım. Sokaktan duyma bilgilerle tartışılacak bir mevzu değil.

Hayatın özü insandır ve her insan özü olduğu yaşamı insanca yaşama hakkına sahiptir. Din' i, dil' i , ırk'ı nedeniyle birilerinden nefret eden insanlar hariç.

WaLe NoT: Daha önce olduğu gibi bu konun açılmamak üzere kapatılması taraftarıyım...

"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
Gönderilen Resim



’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.

Paul Valéry


#26 babuna

babuna

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 341 Mesaj

Gönderim zamanı 08.02.2007 - 20:49

Kimse kimseye git başka konuya yaz diyemez.
Bu hakkı kim verdi size ?

Konu Alevilik olunca herkes kasmaya başlıyor.
Yok öyle değildi böyleydi , böyle değildi öyleydi.

Efendim ister gidin camiiye ister gitmeyin.
İster oruç tutun ister tutmayın.
İsterseniz gidin başka bir dini seçin.
Kim ne karışabilir buna ?

Alevi kelimesi kullanıldığında aklıma gelen namaz kılmayan , oruç tutmayan , islamı değişik yorumlayan insanlar geliyor. Ben onlar müslüman değil demiyorum ama ben Alevi kelimesi geçtiğinde bunları düşünüyorum. Onlara kalkın gidin camiiye diyemem ki. Yada onlara farz kılınan şeyleri yapında diyemem. İslam da zorlama yoktur. Ama İslamı yanlış şekilde kullanma var ortada. Bunlar benim düşüncem , bu düşüncelerim yüzünden kimse beni yargılayamaz.!

Glamor'da kendi düşüncelerinden bahsediyor. Doğru yada yanlış , beğenirsiniz yada beğenmezsiniz. Gidipte bu konuya yazmayın diyemezsiniz , buna burada kimse izin vermez.

Hem Glamor , hemde siz babuna lütfen kullandığınız kelimelere dikkat edin. Karşınızdaki kişinin düşüncelerine katılmasanızda saygı duyun , sonra bir konu hakkında tartışın. Ve bizim sizi uyarmamıza da izin vermeyin.!

Arkadaşım,

Ben burada kimseye git veya kal demiş değilim.. Kaldıki benim böyle bir yetkimin olmadığını siz de biliyorsunuz. Yanlış anlıyorsunuz veya anlamak istiyorsunuz. Bahsedilen kişi ben aleviliği bektaşiliği merak etmiyorum okusam 28 yaşıma dek okurdum diyor. Ben de doğal olarak merak etmiyorsanız ne işiniz var burada diyorum..

Amaç paylaşım, amaç tartışma ise bunun için gereken bir takım kriterler vardır. Bunlar evrenseldir..

Ayrıca düşüncelerinizi yazıyorsunuz, güzel bende aynen okuyorum ve size karışmamakla beraber katılmıyorum. Tıpkı sizin bana katılmadığınız gibi. Bence de Bektaşi Alevi düşüncesi İslamın özünü oluşturuyor. Sünni anlayışı Allah'tan uzak düşünmeden kabul edip Tanrı'ya korkarak yaklaşan bir anlayış olarak görüyorum. Evet bu da benim düşüncemi oluşturuyor.. Düşüncelerimizi kimse yargılayamaz ama zaman zaman birileri düşünce yargılıyorlar bu ülkede.. Ramazan ayında oruç tutmuyor diye öldüresiye dövülenler gibi. Alevi köylerine camii yapmak gibi.

Bu arada ben Glamor'un düşüncesini yazmak gibi bir girişim içerisinde olduğunu sanmıyorum.. Daha çok kendisine göre bahsedilen anlayışı küçümseyerek onu yanlış diye ilan etme çabası içerisinde olduğunu görüyorum.

Siz de kendi düşüncelerinizi yazdınız ben de ... Ve sizin düşüncenize katılmamakla beraber gördüğünüz gibi saldırmıyorum.. Israrla yazılarımda Tanrı ile kul arasına fazla sokulmayınız da dedim. Ama dinleyene.

Son olarak Hz. Mevlana'dan bir nefesle bitiriyorum:

Yıkılmadıkça bu medreseler bu minareler
Mutlu olmaz gönül dilinden anlayan
İman küfür olmadıkça, küfürde iman
Olmaz bir Tanrı kulu gerçek müslüman

Varlık da odur yokluk da
Kıvanç da ondan gelir acı da
Görecek göz yok sende demek
Yoksa görürdün senin de o olduğunu

Güzel değilsem de güzele taparım
Şarap değilsem de şarapla sarhoşum
Yalvaran yakaran değilsem ne çıkar
Senin meyhanene serili postum

Tanrısal sırların örneği sensin
Tanrısal güzelliğin aynası sensin
Senden başka nesne yok evrende
Kendinden iste, aradığında sensin

Gülbahçesinde geziniyordum sevgilimle
Birden takılmış gözlerin bir güle
Sevgilim "utan biraz" dedi bana
Yanağım yanında sen gül bakıyorsun.

#27 L1Square

L1Square

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Dokunulmazlar
  • 11.433 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 09.02.2007 - 09:59

Wale kimse kimseden nefret etmiyor..İnsanları yanlış düşündürmeye teşvik ediyorsun..Ve yanlış yapıyorsun..

Benim araştırmamam,yada şimdiye kadar bu konu hakkında birşeyler okumamış olmam,bir şey sorma hakkımı elimden alamaz..Sadece bir soru sordum..Babuna'da terbiyesizce olsa da , bana hakaret ederekte olsa cevabını verdi sağolsun..Teşekkür ederim babuna..

9 hakaret etmedim,ama uyarını dikkate alacağım..

Babuna sana ufak bir not : Tanrı değil ,ALLAH (c.c)..
Bir kadını ağlatırken,çok dikkat edin çünkü ALLAH,gözyaşlarını sayar..!!

Kadın,erkeğin kaburgasından yaratıldı,ayaklarından değil...
Öyle olmuş olsaydı,ezilirdi..
Erkeğin başından da yaratılmadı,üstün olmasın diye..

Ama göğsünden yaratıldı,eşit olsun diye;
....kolun biraz altından,korunsun diye...
Kalp hizasından yaratıldı SEVİLSİN diye..

* * *

Kimlik gizli, hayaller gizli ve ben de gizli...
Susuyorum..
Ve seni sevdiğimi kimselere söylemiyorum..


:) (Böyle kalsın. Kimin değiştirdiğini anlarsın senn)

#28 babuna

babuna

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 341 Mesaj

Gönderim zamanı 09.02.2007 - 11:09

Babuna sana ufak bir not : Tanrı değil ,ALLAH (c.c)..

:crazylol:

Siz bu yazdıklarınıza fikir açıklaması diyorsunuz heralde... Diğer bölümde (Tanrı'nın adları konusu) bir arkadaş bu konuda size iyi bir yanıt vermiş..

Bu arada ben sizden gelen düzgün bir soru falan göremedim..

Yanıtı da aldınız ama sanki siz sormamış ben de anlatmamışım gibi davrandığınız için kızmaya başladım..



nova isimli kişiden alıntı
-Allah'a/Tanrı'ya illada arapça bir veya belli sayıda ad biçmek, teolojik olarak ta mümkün değil, felsefi olarak da mümkün değil..Tanrı öncesiz ve sonrasızdır.Tanrı'ya sadece arapça bir ad konulabileceğini sanmak (arap ve arapçadan önceden beri var olan Tanrı algılasyışı ile çelişir.)
-Tanrı'nın bilmem hangi sayıda (niyeyse!) ve tabii yine -her ne hikmetse- arapça "güzel" adının olacağını söylemek, dolaylı olarak Tanrı'nın çirkin! adları da olduğunu söylemektir.(Çirkinleri değil güzelleri söyleyin demektir.) Bu saçmalık ta hem İslam'la hem de genel din anlayışı ve Tanrı inancı ile çelişir.
-Her kapıyı birşekilde araba-arapçaya dayayayan/çıkartan anlayışın İslam,din değil arap milliyetçiliğinin din boyası ile yürütülmeye çalışılmasıdır.(Bu siyasal ve sosyolojik bir gerçektir.Türk olupta bundan haberi olmayan varsa ya çok az okuyordur.Ya hiç okumuyordur.Ya da doğrudan bu faaliyet içinde olduğunu farketip kabullenmekte zorlanıyordur.)


#29 L1Square

L1Square

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Dokunulmazlar
  • 11.433 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 09.02.2007 - 11:27

babuna,nova'nın nasıl düşüncelere sahip olduğu tarafımdan bilinmekte..Onun yazdıklarına,sırf bana karşı tez yazmak için zaman ayıracağınıza,benim mesajlarımıda okusaydınız..Ben ALLAH -TAnrımıdır konusunda son noktayı koydum..Tanrı değil-ALLAH'tır yüce yaradanın ismi..

Ayırca doğru düzgün soruyu anlayamamanız veya görememeniz tamamen sizin probleminiz...Ayrıca ben sorumun cevabını aldığım için size teşekkür bile ettim..Hala yanıtı almamışım gibi davranıyorsunuz ya hayret edeilebilcek bir durum.. :crazylol:
Bir kadını ağlatırken,çok dikkat edin çünkü ALLAH,gözyaşlarını sayar..!!

Kadın,erkeğin kaburgasından yaratıldı,ayaklarından değil...
Öyle olmuş olsaydı,ezilirdi..
Erkeğin başından da yaratılmadı,üstün olmasın diye..

Ama göğsünden yaratıldı,eşit olsun diye;
....kolun biraz altından,korunsun diye...
Kalp hizasından yaratıldı SEVİLSİN diye..

* * *

Kimlik gizli, hayaller gizli ve ben de gizli...
Susuyorum..
Ve seni sevdiğimi kimselere söylemiyorum..


:) (Böyle kalsın. Kimin değiştirdiğini anlarsın senn)

#30 babuna

babuna

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 341 Mesaj

Gönderim zamanı 09.02.2007 - 12:47

Ben o bölümde sizden gelen bir son nokta göremedim.. Madem Tanrı konusunu konuşacaksınız bu bölümde konuşmanız yanlış.. Nova'yı yanıtlayabilirsiniz.

Benim için Allah ismi de Tanrı ismi de Çalab ismi de, Hakk ismi de birdir.. Bu da yine benim düşüncem.. Siz tavsiyelerinizi kendiniz için yapınız.. Burada insanları yönetmek yönlendirmek hakkınız yok..

Madem yanıtınızı aldınız daha ne diye beni yanıtlayacak biri yok mu diyorsunuz...

Konuşayım da ne olursa olsun amaç bu.. Fikirlerimi herkese baskın çıkarayım da benim doğrum baskın gelsin de gerisini boşver.. Ne kimseyi anlayayım ne merak edeyim..


Kur'ân'da ilk âyetin “Oku!” buyruğu ile başlaması çok önemli ve dikkati çekicidir.

#31 L1Square

L1Square

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Dokunulmazlar
  • 11.433 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 09.02.2007 - 12:57

Yok arkadaşım sen cidden problemli bir dönemindesin anlaşılan..

ALLAH tanrımıdır konusuna gidelim istersen..Bu konuyu orda tartışalım..Ve benim koyduğum son noktaları orda beraberce görelim..?

Bu konuya gelince ,bana karşı çok önyargılı davranıp,hakarete varan kelimeler kullanıyorsunuz..Lütfen had aşmayalım.
Bir kadını ağlatırken,çok dikkat edin çünkü ALLAH,gözyaşlarını sayar..!!

Kadın,erkeğin kaburgasından yaratıldı,ayaklarından değil...
Öyle olmuş olsaydı,ezilirdi..
Erkeğin başından da yaratılmadı,üstün olmasın diye..

Ama göğsünden yaratıldı,eşit olsun diye;
....kolun biraz altından,korunsun diye...
Kalp hizasından yaratıldı SEVİLSİN diye..

* * *

Kimlik gizli, hayaller gizli ve ben de gizli...
Susuyorum..
Ve seni sevdiğimi kimselere söylemiyorum..


:) (Böyle kalsın. Kimin değiştirdiğini anlarsın senn)

#32 babuna

babuna

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 341 Mesaj

Gönderim zamanı 09.02.2007 - 13:00

Kur’ân’da Temel İnanışlar
Kur’ân’da temel inanış olarak öne sürülenler: Tek Tanrı’ya içten bir inanç, iyi işler yapmak, Tanrı’ya eş-ortak koşmaktan tamamen ırak olmak, son güne (hesab gününe) inanmak, geceleri dinginlik içinde O’na salâta, duâya kalkmaktır. Tanrı’ya karşı görevlerini yapmaktır.
Kur’ân’a göre Çalap yalnız Müslümanların değil, Evrenlerin Çalabıdır. Daha ilk sûrenin, Fâtiha sûresinin ilk âyetinde bu böylece söylenmiştir.
Tanrı’nın birliği de, Kur’ân’ın üzerinde önemle durduğu bir konudur. Bu, bir Vahdet-i Mutlaka; yani Salt Birlik, Kesin Birliktir. Tevhid, başka deyişle Çalap Birliği, Kur’ân’ın büyük temelidir. Her nesneyi yaratan, görünen ve görünmeyeni bilen, her şeyi duyan, her şeyden haberi olan, dâimâ üstün gelen, her işi hikmetiyle çeviren, tövbeleri kabul eden ve tövbesini tutanı seven, esirgeyen, bağışlayan, yarlıgayan yalnız O’dur.
Amaç, Hakk’a ulaşmak, Hakk ile Hakk olmaktır. Bu, yaratanla vuslat (kavuşma), Tanrı’nın insana hulûlü ile olmaz, insan olgunluğa erip ruhu kemâle geldikçe yücelir ve ruh da, beden de arı hale gelir. Ruh aşağılık istek ve duygulardan tamamen temizlenmiş bir durum alır ise, işte böylece, O Büyük Sevgili’ye mâsivâ kayıtlarından çözülmüş olarak, riyasız bir şekilde dönerek, onunla bir bağlantı kurulabilir.
İşte ibadetin en iyisi de ancak bu şekilde yapılanıdır. Bunun için ıssızlık, yalnızlık daha uygun oluyor. Tanrısal bildiriler (vahiyler) de böyledir. Hazret-i Muhammed Hırâ dağına ıssız bir yere, yalnız olarak çekiliyordu.
Allah adı Kur’ân’da 2779 defa geçer. Arap yazısına göre başındaki Elif harfi kaldırılırsa Lillâh kalır, Lillah da “Allah” demektir. Bu sözcükteki birinci Lâm (L) harfi kalkarsa Lehu kalır, yine “Allah” demektir. İkinci Lâm harfi kalkarsa Hu kalır, Hu da “Allah” demektir.
Rahîm adı; kıyamet günü mü’minlerin suçlarını bağışlayıcı ve onlara rahmet edici demektir. Allah ve Rabb adlarından sonra Kur’ân’da en çok geçen Tanrısal sıfat budur.
Rahmân adı ise, dünyada bütün halka rızık ve fayda vererek, rahmet edici anlamındadır. **

** İsmail Ferruf Efendi, Mevâkib Tefsiri, Bütün Kitapevi, İstanbul, c. 1, s. 5-6.

#33 babuna

babuna

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 341 Mesaj

Gönderim zamanı 09.02.2007 - 13:21

13.1. Namaz
Bektâşîlerde de vardır. Hattâ İmâmlık görevi yapan Bektâşî babaları da olmuştur. Bektâşîler: “Namaz da bizim, niyâz da.. İbâdette gizli, kabahat ta..” derler. Bu sebeple camiye gidip namaz kılmayı sevmezler. Esasen İslâmlıkta, cami’de yoktur. Hz. Muhammed zamanında Mescîd-i Nebevî denilen ufak bir oda vardı. Burası Hz. Muhammed’in ve kendisine yakın olanların oturduğu yerlerden girilen bir kapısı bulunan bir ibadet yeri idi. Hatta, bir zaman, Hz. Muhammed’in, Hz. Alî’nin kapısı hariç diğerlerinin Mescîde açılan kapılarını kapattırdığı da meşhurdur. Buna “Sedd-il-ebvâb” yani kapıların kapatılması olayı derler.
Yani Hz. Muhammed zamanında toplu olarak ibadet edilen bir yer denilebilecek olan bu Mescîd-i Nebevî bir cami’değil, bir evin içinde bulunan ve o ev halkının ibâdetine ayrılmış olan bir yerdi.
Yine bir olay:

Bilinmektedir ki: Hz. Muhammed’in hoşuna gider diye yaptırılmış olan bir cami’ yapısını, Resûl-ullâh yıktırmıştır. Bir softaya bunu söyleyince Fakîr’e şöyle demişti: “Evet doktor bey, buyurduğunuz doğru ama, bu cami’ kiliseye benziyormuş da ondan yıktırmışlar.”
“Gerçekten kilise olarak kullanılmış, sonradan cami’ haline getirilmiş bunca ibadethane varken, bu cami’ yıktırma olayına böyle bir kiliseye benzeme kulpu uydurmak elbette pek çocukça ve bilgisizcedir.” dedim ve güldüm, geçtim.


Her neyse, biz konumuza dönelim:
Bektâşîler, bütün mistikler gibi riyâdan hoşlanmazlar. Bakın, görün, ben de namaza geldim, der gibi el-âlem içinde namaz kılmayı riyâkârane bir gösteriş sayarlar.
Birisini bilirim, oldukça uzak bir mesafede olan dükkanında ceketini çıkarıp kollarını sıvar, bir kocaman mendili omuzuna atar, çoraplarını çıkarıp pantolon ve uzun paçalı iç donunun paçalarını da baldırlarının yarısına kadar sıvar, ayağına nalınlarını giyer, eline de içi su dolu teneke ibriğini alıp dört tarafına bakına bakına İstasyon Meydanı’ndan geçilerek gidilecek olan camiye yollanırdı. O zaman camide suyu akmayan bir şadırvan vardı. Onun kenarında abdestini alır. Namaza girerdi. Bu adamcağızın hali, baştan aşağı bir riyâ içinde. Ey ahalî, görün, ben camiye gidiyorum, ben namaz kılmağa gidiyorum, diye etrafına barbar bağırırdı.
İşte bir Bektâşî için ibâdet bu değildir. Onlar, işin bu gösterişinden sonra, bir de gerçek ibadetin sadece yatıp kalkmak gibi resmi tarafında da değillerdi.
Bu, namazın gizli kılınması sebepleri arasında şunu da saymalıdır: Vaktiyle Muâviye mel’ûn Cami’minberlerinde Hz. Muhammed soyuna lâ’net okutturmuştu. Daha doğrusu Cami’içine minberi, Hz. Muhammed soyuna küfrettirmek için o koydurtmuştu. Bektâşîler, yani Hz. Muhammed soyunu sevenler, bu hükümdarların hakim olduğu yerlerde camilere gitmekten çekinmişlerdir. Onlardaki Ehl-i beyt sevgisi bunu gerektiriyordu.
İkinci bir sebep te Bektâşîlerin namaz esnasında alınlarını başkasının ayaklarıyla bastığı bir yere değil, ancak Kerbelâ toprağına koymalarıdır. Kerbelâ toprağı bulunmaz ise başka bir toprak ta olabilir.
Bu topraklar Kerbelâ’da hazırlanır. Ufak, büyük boylarda; yuvarlak teslim taşı biçiminde veya dört köşeli olarak komprime bir şeklinde kalıplarda bastırılarak hazırlanırdı. Bunların üzerlerine Ehl-i beyt hanedanına ait isimler kabartma olarak yazılmış bulunurdu. Kerbelâ’ya ziyarete gidenler ve başka gezginler eliyle, bunlar bol bol elde edilir.
Namaza başlamadan önce, bir Bektâşî, alnının değeceği yeri hisablayarak bu Kerbelâ toprağını (ki buna namaz mührü veya Cevher de derler) oraya koyar ve secdede alnını bunun üzerine değdirir.
Kitabımızın ikrar töreni bölümünde, Mürşîdin namaz kılması erkânı sırasında Ca’ferî mezheb üzere namazın nasıl kılındığını ayrıntılarıyla yazacağım burada tekrar etmiyorum.
Riyâ ve İbâdet hakkında düşüncelerimi ise, bundan evvel yayınladığım Aşk Risâlesi adlı kitabımın 151.-166. sayfalarında arzetmiştim.
Bütün da’vâ gönülle bir ân baş başa kalabilmektir. Yoksa taşa, duvara secde etmek, şu tarafa, bu tarafa yüz döndürmek değildir. İnsanın kendisi aradan çıkmalıdır.

Sen çıkınca aradan
Kalır seni Yaratan
Bursalı Mehmed Üftâde

Zaten yeryüzündeki bütün Müslümanlar Kâ’be’yi ortaya almışlar, hepsi birbirlerine karşı yüz tutmuşlar. Karşılıklı secde etmektedirler.
Bir sa’at tefekkür, yıllarca ibâdetten hayırlıdır anlamına bir hadîs-i şerîf te vardır.
Hz. Mevlânâ’nın şu beyti sade yatup kalkmağı ibâdet sananlar için söylemiştir.

Ser be-zemîn düm be-hevâ mîküned
Gûyâ ibâdât-ı Hudâ mîküned.
(Bu beyti dilimize şöyle çeviririz: "Başı yerde, kıçı havada durmakla Hudâ'ya ibâdet etmek ettim zannediyor.”)

Namaz esnasında kâr-zarar hisabında olan kişi, ibâdette değil, ticarette demektir.
Herşeyden geçerek, hatta kendinden geçerek namaz kılınmalıdır.

Namaz-ı eblehân sehv-i sücûd-est
Namaz-ı ârifân terk-i vücûd-est.
(Bu beyti dilimize şöyle çeviririz: "Ahmakların namazı secde-i sehiv, âriflerin namazı vücûdunu terk etmektir.”)

Bektâşî edebiyatında bu konuda yazılmış bir çok şiir vardır.
Kaygusuz Abdâl’ın:

İslâmın şartını sual edersen
İcmâlinde şartı beştir efendi.
Muradın ger îmân öğrenmek ise
Anın da adedi beştir efendi..

diye başlayan bir şiiri vardır. Abdest alışı, diğer şartları sayar ve:

Tekbir al ellerin başına götür,
Kıyâm ve kıra’at, rükû’, sücûttur,
Ka’de-i âhirde bir mıkdar otur
Kılarsan ne güzel iştir efendi.

Kaygusuz Abdâl’ın bildiği böyle,
Noksanı vâr ise doğrusun söyle,
Su bulunmaz ise teyemmüm eyle
İki darb bir niyyet üçtür efendi..

diye biter.
Bir de Sâkine Bacı’nın bu konuda ufak bir nefesi vardır:

Sabah namazına uyan,
Terk eyleme kıl namazı.
Türlü kokulara boyan
Terk eyleme kıl namazı.

Öğleni kılmazsan kalır,
İmânını Şeytân alır,
Mekânın cehennem olur
Terk eyleme kıl namazı.

İkindiye hazır olun,
Erenleri nâzır bilin,
Akşam namazını kılın
Terk eyleme kıl namazı.

Yatsı namazını gözet,
Kılıb menziline ilet.
Olursun tamu’dan azad
Terk eyleme kıl namazı.

Hakk’ın nuruna batarsın,
Cânın cennet’e atarsın.
Sâkine der ne yatarsın?
Terk eyleme kıl namazı.

Hayırlı sonuca varan tefekkürde bulunmak, ilim öğrenmeye çalışmak, üzerine düşen görevleri tastamam yerine getirmek ibâdettir.

Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba, Bütün Yönleriyle Bektaşilik ve Alevilik, c. VII, s. 319 vd. Ardıç yayınları.

Bu mesaj babuna tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 09.02.2007 - 13:28


#34 babuna

babuna

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 341 Mesaj

Gönderim zamanı 09.02.2007 - 18:26

Yok arkadaşım sen cidden problemli bir dönemindesin anlaşılan..

ALLAH tanrımıdır konusuna gidelim istersen..Bu konuyu orda tartışalım..Ve benim koyduğum son noktaları orda beraberce görelim..?

Bu konuya gelince ,bana karşı çok önyargılı davranıp,hakarete varan kelimeler kullanıyorsunuz..Lütfen had aşmayalım.

Bakın, ben kimseye hakaret etmiyorum ... Ama siz yapıyorsunuz hemde bu benimle değil dini bir düşünceye de bulaşıyor.. Bunu yazılarınızın içerisinde yer yer görüyoruz..

Şimdi sizinle karşılaşmayı bir talihsizlik olduğunu düşünüyorum. (Bu da benim düşüncem.. Katılın veya katılmayın) Tanrı konusunu benimle konuşmanız gerekmiyor. Gidin orada konuştuğunuz insanlarla konuşun.. Eğer ki canım ister bu konuda konuşmak istersem o konuya girer orada da konuşurum.. Bu konuda hiç kimse benim özgür irademi de zorlayamaz (Belli sınırlar içerisinde ve kurallara uyarak).

Sizin nasıl ki Alevilik Bektaşilik konusunu 28 yaşınıza kadar merak salmadığınızı ve bundan sonrada hiç merak salmayacağınız gibi bir düşünceniz varsa, benim de sizin düşüncenizi anlamak gibi bir niyetim yok.. Hele hele sizden hiç yok. Fakat siz kendi düşüncelerinizin iyi olduğunu (Başka arkadaşlarınızca da alkışlanabilir. Herkesin düşüncesi kendine) düşünebilirsiniz. Yani hepimiz düşüncelerimizde özgürüz.

Bu yazdıklarım bir hakaret değildir. Ama sizden veya forumdan da düşüncelerimi saklayacak değilim. Bir defa kendime haksızlık etmiş olurum bunları yazmazsam.

Yolunuzda başarılar dilerim size.

#35 babuna

babuna

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 341 Mesaj

Gönderim zamanı 09.02.2007 - 18:31

13.2. Oruç
Ramazan orucu tutulmaz diye bir kural yoktur. İsteyen tutar. Nitekim bütün Müslümanlar da böyle yapar. Çünkü kimi tutar, kimi tutmaz. Fakat bundan başka, Bektâşîlerin, çok değer verdikleri bir de Muharrem orucu vardır. Muharremin birinci gününden onuncu günü öğle vaktine kadar, devamlı olarak, bu süre içinde bir damla bile su içmezler. Çorba, çay içilebilir. Bu süre içinde eğlence, düğün ve benzeri toplantılar yapılmaz. Muharremin onuncu günü öğle vakti su orucu açılır. Mâtem on ikinci günü sabahına kadar sürer. O sabah aşure yenir ve matem biter.

#36 babuna

babuna

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 341 Mesaj

Gönderim zamanı 09.02.2007 - 18:33

13.3. Hacc
Bektâşîlerin zengin olanlarının Hacc’a gittiği çok görülür. Kâ’be’den başka On iki imâm ve Hz. Muhammed, Hz. Hatice, Hz Fatıma gibi diğer makamat-ı mubarekeyi [kutsal makâmları] de ziyaret ederler. Hz. Pîr Hünkâr Hacı Bektâş Velî ziyaretini de Hacc kabul edenler vardır.
Dedebabalar ve babalar arasında Hacı lakabı ile tanınanlar pek çoktur. Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlemiş (Hâfız) olanları da oldukça fazladır: Eyüb Karyağdı Dergâhı Post-nişîni Hafız Nuri Baba, Ölmez Baba gibi..
Bektâşîler, en büyük Kâ’be’nin gönül olduğunu, Tanrı’nın orada makam tuttuğunu, ve gönül evini tavaf etmeyi söylerler.

Yılda bir kez Hacc olursa Kâ’be’de ey Hâcı bil
Kıl gönül beytin tavâf, her demde Hacc -ulllâh’a var
Nesimî

Rûh apaçık olmakla doğar Kâ’be gönülden
İnsân onu dönmekle geçer kevn ü mekândan.
Bedrî gibi cândan geçeyim dersen ey âşık!
Ders al özünün Kâ’be’si kendinde Noyan’dan.
Âşık Bedri Noyan

Kıblen mi? O, sevdân.. Yüce Kâ’ben mi? O, gönlün
Kur’ân mı? O, Yâr’dan görünen kendi yüzündür.
Âşık Bedri Noyan

Sûre-tül-Hacc Yâr’ın etrâfında dönmek emreder
Gönlümüz hem Kâ’be olmuş, Kâ’be’dir Cânânımız.
Âşık Bedri Noyan

#37 babuna

babuna

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 341 Mesaj

Gönderim zamanı 09.02.2007 - 18:38

13.4. Zekât ve Fitre
Bunları Bektâşîler de verirler. İcabedince yalnız mallarını değil canlarını da verirler. Daha ikrar töreninde, “Cânım Kurban, malım tercüman.” diye ahdeden Bektâşî; bütün inanlığa yardım elini uzatmış, bütün bir insanlığın gönül evrenine ma’nen ve maddeten yardım çabasında olan bir insandır.

13.5. Kelime-i Şehâdet
Bektâşîler bunu sürekli kullanırlar, buna inanmışlardır. Onların kelime-i şehâdetlerinde, sonda bir de ufak ek vardır. Onlar Hz. Muhammed ve Alî’yi aynı nurdan gelme sayarlar ve birbirinden ayırmazlar, bunu burada da görüyoruz:“Eşhed-ü en lâ İlâhe illâllâh ve Eşhed-ü enne Muhammed-er-Resulullâh ve eşhed-ü enne Aliyyen velîyyullâh.”
Kezâ: “Lâ İlâh-e İllâllâh, Muhammed Rasûlullâh, Aliyyün veliyyullâh.” derler. Yani: Tanrı’dan başka Tanrı olmadığına, Muhammed’in O’nun elçisi ve Alî’nin O’nun velisi (ermişi) olduğuna inanır ve şehâdet ederler.
Şî’a’nın ezanında da bu şekilde geçer. İkrar merasiminde Mürşîdin namaz kılması bölümünde bu ezanın tamamı vardır.
İslâmın bu beş şartından başka abdest, gusul gibi ahkâmın varlığı yine ikrar töreni bölümünde görülecektir. Ahlâk bakımından çok temiz ve ileri seviyede olan Bektâşîler hemen hemen muhitlerinde örnek insan olarak gösterilen kimseler olmuşlardır. Softalık yobazlık bilmezler. Onların örümcek kafalı gericiler tarafından uğradıkları haksız ve yersiz yalan iftiraların sebebini özel bir bahiste inceledim.

Biz ezelden tâ ebed meydâna gelmişlerdeniz,
Şâh-ı merdân aşkına merdâne gelmişlerdeniz.

Yazmağa Hakk’ın kelâmullâh-ı nâtık şerhini
Bû beyanın ilmine Kur’ân’a gelmişlerdeniz.

Gayb-ı Mutlak’tan temâşa-yı ruh-u zîbâ için
Bû şehâdet milkine seyrâna gelmişlerdeniz.

Kâinâtı Sûret-i rahmân’a tebdîl eyleriz
Rûh-u kuds’ün rûhuyuz insâna gelmişlerdeniz.

Bir muanber Turra’nın küfrüne âmennâ dedik
Hakk’a teslîm olmuşuz îmâna gelmişlerdeniz.

Sâki-i bâkî elinden mest olub içmekteyiz
Katre-i mest olmuşuz mestâne gelmişlerdeniz.

Ey Hatâî îd-i ekberdir cemâli dilberin
Biz bu îd-i ekbere kurbân gelmişlerdeniz.
Hatâî

Bütün Yönleriyle Bektâşîlik Alevîlik, Doç. Dr. Bedri Noyan, VII. Cilt, Ardıç Yayınları

#38 babuna

babuna

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 341 Mesaj

Gönderim zamanı 09.02.2007 - 21:39

Doğru... Herkesin kendi dilinde istediği gibi hitap etme özgürlüğü vardır..

Ama doğrunın görüldüğü bilindiği ve ispatlanıldığı halde,hala yanlışı tercih etmenin Türkçedeki karşılığı nedir acaba?Aptal olabilirmi?

Bu arada duramadım gittim baktım "Tanrı ve Allah" diye açılan bölüme sizin kapatma diye kullandığınız sözcükler bir dizi hakareti içeriyor...

Siz böyle kapatmaya devam edin bakalım.. *zong

#39 muta

muta

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 99 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 17.02.2007 - 17:15

Yani Hz. Muhammed zamanında toplu olarak ibadet edilen bir yer denilebilecek olan bu Mescîd-i Nebevî bir cami’değil, bir evin içinde bulunan ve o ev halkının ibâdetine ayrılmış olan bir yerdi.

Sayın babuna.
Kendi kendinize tezata düşmüyormusunuz? hem Hz. Muhammed a.s.v. zamanında toplu olarak ibadet edilen yer diyorsunuz,Mescidi Nebevi,diyorsunuz,hemde Cami değil ev halkının ibadetine ayrılmış yer diyorsunuz. Fazla bilmişlik yapmak istemem
ama Peygamber efendimizin a.s.v. evini bir tarif yaparmısınız birde islam da Cuma namazı vardır acaba Peygamberimiz a.s.v. Cuma namazını evinde mi kıldırıyordu haddim olmayarak zatalinize birde şunu sorabilirmiyim Peygamber imizin a.s.v. evi kaç oda idi teşekkür.

muta.

#40 muta

muta

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 99 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 18.02.2007 - 02:13

Bilinmektedir ki: Hz. Muhammed’in hoşuna gider diye yaptırılmış olan bir cami’ yapısını, Resûl-ullâh yıktırmıştır. Bir softaya bunu söyleyince Fakîr’e şöyle demişti: “Evet doktor bey, buyurduğunuz doğru ama, bu cami’ kiliseye benziyormuş da ondan yıktırmışlar.”
“Gerçekten kilise olarak kullanılmış, sonradan cami’ haline getirilmiş bunca ibadethane varken, bu cami’ yıktırma olayına böyle bir kiliseye benzeme kulpu uydurmak elbette pek çocukça ve bilgisizcedir.” dedim ve güldüm, geçtim.


Yıktırılan Mescid olayı da şudur.
Hz. Peygamber Tebük'te yirmi gün kadar kaldıktan sonra, ashab-ı kiramın ileri gelenleri ile istişare ederek geri dönmeye karar verdi. Çünkü Bizans ordusu saldırmaya cesaret edememiş ve amaca ulaşılmıştı. O gün için daha fazla ileri gidip kan dökmeye ihtiyaç yoktu. Çünkü Şam yöresini fetih gibi bir amaçla yola çıkılmamıştı. Üstelik Şam yöresinde bulaşıcı bir hastalık (tâun) olduğu da haber alınmıştı. Geri dönüş için yola çıkan ordu Ramazan'ın ilk günlerinde Medîne'ye ulaştı. Hz. Peygamber Tebük'e giderken Medine'ye bir saat uzaklıktaki Ziyevan köyüne geliniğinde münâfıklardan bir heyet gelerek: "Ey Allah'ın Resulu! Biz hastalar ve Kuba mescidine gelemeyenler için özellikle yağmurlu gecelerde namaz kılmak üzere bir mescid bina ettik. Teşrif edip burada namaz kıldırsanız, hayır ve bereketle dua buyursanız" dediler. Hz. Peygamber bunun dönüşte olabileceğini söylemişlerdi. Bunun üzerine Tebük dönüşü bu sözü Allah elçisine hatırlatıp yeni yapılan mescide gelmesini rica ettiler.

Bu mescid Ebû Âmir Fâsık adlı bozguncu münafık ve fasığın teşviki ile münafıklarca Kuba Mescidinin cemaatını bölmek niyetiyle yapılmış ve Hz. Peygamber'e suikast düzenlemek üzere içi silâhla doldurulmuştu. Hz. Peygamber bu mescide gitmeye hazırlanırken Cebrail (a.s) gelerek durumu haber verdi.

Kur'an-ı Kerîm'de bu mescidden şöyle söz edilir:

Zarar vermek, inkâr etmek, müminlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah ve Resulune karşı savaşanlara gözetleme yeri hazırlamak üzere bir mescid yapanlar; "Biz sadece iyilik yapmak istiyorduk" diye yemin ederler. Allah da şahittir ki bunlar yalancıdırlar" (et-Tevbe, 9/107). "Ey Muhammed! Bu mescidde asla namaz kılma. Şüphesiz ki, başlangıcından itibaren takva üzere kurulan mescidde (Kuba mescidi) namaz kılman daha hayırlıdır. O mescidde kendilerini maddî ve manevi kirlerden temizlemeyi seven adamlar vardır. Allah temizlenmek isteyenleri sever" (et-Tevbe, 9/108; bk. 109, 110).

Bunun üzerine Hz. Peygamber ashab-ı kiramdan Mâlik b. Dehsan ile Ma'n b. Adiyy (r. anhümâ)'yi Mescid-i Dırar'ı yıkmak üzere gönderdi. Bu sahabeler mescidi yakıp yıktılar. Böylece kötü amaç için bina edilen bir mescid ortadan kaldırılmış oldu (bk. İbn İshak, İbn Hişâm, Sîre, III, 71; İbn Sa'd, Tabakât, III, 540 vd; İbn Kesîr, Muhtasar Tefsîr, II, 169; Kâmil Miras, Tecrîd-i Sarih, X, 422).

İSLAM DA CAMİİ (MESCİD) VARDIR.

muta.





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

2 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 2 ziyaretçi, 0 gizli