İçerik değiştir



- - - - -

Sevgili Günlük


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 1167 yanıt verildi

#1141 REBEL

REBEL

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Üyeler
  • 6.906 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 24.01.2011 - 12:13

Sevgili günlük;

Evimiz daha bitmedi ama biteceğine olan inancım da bitmedi *ehi
Bittiğinde güzel olacağına emin olduğum için bunca işkenceyi çekiyorum zati. Yoksa çoktan isyan bayrağını çekmiştim.
Bu arada kendimiz bile zor sığıyoken eve, kız kardeşim ölen kaplumbağamız yerine 2 tane yeni su kaplumbağasıylan geldi eve :: Nüfüsümuz 6 oldu böyleliklen. Adlarını Edi&Büdü koyduk. Çok şekerler ve bi tanesi sürekli ötekini eziyo falan, tabi biz ezdirmiyoz ama, (buarada ezen kız olan, ezilen de erkek olan ne hikmetse :P) Onlarla vakit geçiriyoz. Evde televizyon ve internetimiz de yok, zımpara ve boya bitip prizlerimiz takılacak 2 güne, o zamana kadar kaplumbağalarla oynayarak ve kitap okuyarak vakit geçiriyoz. Bi de yürüyüş yapıyoz bu soğukta :blink: Ama napalım günlük yoksa kafayı yicez sıkıntıdan *gla

Neyse bitince mutluluğumu da yazıcam söz *gla

...


#1142 epru'

epru'

    coupling uk gacısı

  • Üyeler
  • 6.579 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 27.01.2011 - 02:12

sevgili mete horozoğlu;

şu an hayatımda beş kişi var. beşine karşı da bişey hissetmiyorum. onların bana olan hislerinden de elektrik üretilmesini talep ediyorum *oberah
yalnız içlerinden biri tam bir hınzır. çalacak kalbimi o olacak. bakalım bi üst tura kim çıkacak. en önemlisi yarı finale kim kalacak. peki ya final de kim olacak ? bi kaç yıl soonraa

onun dışında saçlarımı kısalttım günlük. minyatür bi gülben ergen oldum. gülben ergen in bundan haberi yok ama olsun. iyi ki oldum.
bi de, anamla küstüm, abimle dalaştım, babamla şakalaştım, hayatla dans ettim, bahtıma hareket çektim. şimdi uyucam

#1143 _RomantizmA_

_RomantizmA_

    Pembeler içinde uçuk MAVİ

  • Üyeler
  • 3.232 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:VatanToprağı
  • İlgi Alanları:sonsuzluk; ölüm...

Gönderim zamanı 27.01.2011 - 03:41

Sevgili fanatik;

saat 4 den sonra evden çıkmama kuralıma bir son verip bugün TS-BJK maçını izlemek üzere "gayfe"ye gttim. Fanatiklik iğrenç bişey, hayır fanatiklikten ziyade insan olmayana takım tutmak kesinlikle yasaklanmalı... TV karşısında futbolcuya hadi sövelim eyvallah :P, kendi takımımıza küfredelim ona da amenna :P ama oynanan bir maçta helede yenik durumdayken birkaç dingonun "böyle korlar, taraftarına furbolcusuna" muhabbeti insanın beynine kanı daha hızlı sıçratıyor... Kalkıp o lafı diyene "koyası" geliyor adamın...

Ha çirkefe yatıorsun olmuyor, yedeklerle çıktık diyon yok, alın sizin olsun yine yok, lem tebrik ederiz iyi oynadınız hayır; korum futboluna ben geçiyorken uğradım desen köy yerinde maç izlemek için kahveye formayla gelmiş tek şahsiyetsin... Biz bir maça bakmayız canı gönülden destekliyorum desen az önce konulan olacaksın bla bla bla...

yoğun taraftar desteğinin azı (uzun lafın kısası) maç muç işi beni kötü bozuyor, yanıbaşımdaki hödüğün benim takımıma, taraftarına (he la direk bana) sövmesini kaldıramıyorum ve evde koyu bir fanatik olmayı ve maç sonuçlarını netten takip etmeyi seçiyorum... Milli maç ve kısmetse şampiyonluğu garantiledikten sonra oynanacak maçlar dışında, takımımın bayburt-aydıntepesporla bile yapacağı şov maçına gitmeme kararı alıyorum...

Biliyorum uzattım ve taraftarlar sıkıldı Fanatik; sporixe, mynetspora, ajanspora, internetspora, sporxe çok selam söyle... Ve unutmadan sevgili forvet; en büyük taraftar futbolcular ve teknik adamlar ve stad sorumluları ve federasyon ve hakemler ve karşı takım taraftarları ve siyasiler ve eğitim gönüllüleri, sendikalar, bakkal rüstem, dolmuşçu sinan, kahveci zeki, lisedeki 2 sıra ötemde oturan micahit, tarihi çarpıtan çarpık bacaklı (tövbe haşa) mankenler, emanuel, fernando torez, rivaldo, yorumcular, evlere pazarlamaya gelen adamlar, facebook arkadaşları, 68 ruhu, sonradan dindar olan liboşlar, sonradan komünist olmuş halk erleri sahtekar...

Yine görüşeceğiz günlük, bunun liğ maçıda var; dağıtacaz sizi *mad




[Bebeğim Öldü]

Hayatımın gerçek öykülerine ayrılan bir filmin soundtrack’ındayım
Bir yazar mıyım yoksa tek şiirlik şair mi?
Notumu verdi hocalarım nasihati koydum cebime
Ve zorda kalana dek çıkarmadım..
Ve ben bozuk paraydım anlaşılamadan çiklet oldum
Ve ben bütündüm yaramı sevgilimde bırakıp yarımı sokağa attım
Canımı yolda buldum canıma teslim ettim; canına okudum
Canıma kastım…



#1144 I3uz_KaLpLi

I3uz_KaLpLi

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 307 Mesaj
  • Cinsiyet:Belirtilmedi

Gönderim zamanı 27.01.2011 - 15:37

Merhaba günlük;

Düzenim bozuldu o nasıl olucak bu nasıl olucak derken stres sıkıntı yapıyorum sanırım iyice zayıfladım pantalonlarım olmuyor valla biri çekse inicek o derece vahim bi durumdayım tüm eşyalarımda toplu hafta sonu evime taşınıyorum kemerlerim hangi kutuda kimbilir Gönderilen Resim çaktırmadan sağından solundan çekerekten şimcilik idare ediyorum çarşıya inersem alırım da sırf onun içinde gidemem. Babam geçende sitem etti ben daha bir göze batıyorum boyda var ablam minyon olduğundan fazla göze batmıyor bende topu ona attım lafı değiştirme babında ablamda çok zayıfladı derken sohbetin boyutu değişti ona döndü :kihkih: Geçenlerde birde ihsanla görüştük oda dalga geçiyor uyuz ip dola diye cıx cıx cıx :P

Elimi kestim günlük tam zamanıymış gibi onca iş güç var üstüne birde mikrop kapmışmı sağ iki parmağım bandajlı nasıl olduğunu bende bilmiyorum küçük birşeydi önemsemedim sonra durum bu.. Her gören nasıl becerdin diye soruyor bıktım artık bu sorudan kendi kendisine oldu <_<

Günlük tamam bıktın bu konudan ama bahsedemeden edemiyorum evim çok güzel ya :girlinlove: Banyosu bir harika tasarlanmış farklı farklı ışıklandırması var birinde küçük spot ışıkları var sanki yıldız gibi duruyor diğer ışıklandırması iki yanda onlar yanınca loş bir ortam oluyor diğeri de normal duvarlarıda onlara göre dizayn edilmiş bayıldım çiftlere özel düşünülmüş olabilir :blush: neyse bu konuda fazla düşünmeyelim ihi =) Kombi takıldı kapısı çok kaliteli değil yalnız dün babamla görüştüm saf çelik kapı takıcaz. İşte bir kaç işi daha var biter tahmin ediyoruz Pazartesi itibariyle evimde olucam Allah'ın izniyle..

SMMM sınavlarına da as kaldı ne olucak bakalım bu sınavı kazanmak lazım çok iyi yerler hedefliyorum ama hedeflerime ulaşmak için yeterince çaba sarfetme konusu tartışılır.

Geçenlerde Makbuş geldi benim gidiceğimi duymuş en son biraz kırgındık birbirimize görüşmüyorduk görünce kapıda çok şaşırdım içeri davet ettim yine de alışmıştık birbirimize diye ağladı çok mu katı davrandım bilmiyorum ne ağladım ne de üzüldüm günlük içim dışım birdir sahte olamam o ne kadar gerçekçiydi bilmiyorum ama Ben hiç üzülmüyorum aksine mutluyum dedim.. Yani ben zamanında öyle bir üzülüp kızdım ki şimdi kapıma gelmesiyle geçmez.. Kinci biriside değilimdir aslında nefret öfke yok sadece hiç birşey yok bomboş..
İlk zamanlarda iyiydi herşey arkadaşlığımız bana birbirimizi tanıdıktan bir sene sonra seni ilk gördüğümde bu çok havalı, kendini beğenmiş gibi şeyler düşünmüştüm ama sonra seninle konuşunca öyle olmadığını anladım demişti bu kanıya nerden vardın demiştim ilk gördüğümde giyim tarzın yürüyüşün görünümünden demişti ozamanlar onu daha çok sevmiştim dürüsttü aynı zamanda anlaşıyorduk o kadar samimi arkadaştık ki yediğimiz içtiğimiz birdi ama zamanla soğudum sebebi benim sevdiğim insana yakın olmaya çalışır gibi sezdim bunu hiçbiri bilmedi ama heran kahroldum içimde yaşadım Gönderilen Resimonları bir iki kez konuşurken gördüm bilmiyorum ben mi abartmıştım ama soğudum işte ve uzaklaştım.. Ben onun sevdiği erkekle hiç sohbet etmeye çalışmadım görünce dahi o bana selam vermeden selam vermezdim, konuşursa bile kısa cevap verir giderdim.. Öyle dalıp sohbete sürekli konuşturmak için birşeyler sormadım ne bileyim kahkahalar atmadım.. Böyle işte artık ne yapsa eskisi gibi olamam hep derim ya seviyorsam seviyorumdur sevmiyorsam da daha da sevemem diye..

Görüşürüz *gkisses

#1145 Bulutsuzluk

Bulutsuzluk

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1.309 Mesaj
  • İlgi Alanları:Olmak istediği...

Gönderim zamanı 30.07.2011 - 15:30

Sevgili günlük, sanki etrafımı atlı karıncalar çevrelemiş.. Sonra çıka gelmiş umutlar ve yitirilmeye değer ne varsa değeri kadar vermişim onlara.. ( ne olduğu meçhul yine ) Bir vakti mutlaka olacak umudun, mesela an itibariyle çalışmış olduğum bilgisayarın ekranında yazan " veritabanı işlemi yapılırken SQL hatası oluştu " ibaresnin kalkacağı umudu...
Hayat ne komik değil mi olric :=)
İçimi buhrana sokan anlık mevzumu seninle paylaştığım için şimdi kendimi daha iyi hissediyorum sevgili günlük.
Saygılar özümüzdeki yabancılara...
Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...

#1146 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 22.08.2011 - 00:24

sevgili sütlük, sütlük dedim de aklıma geldi; süt içme fikri :sick: neden
dehşete kapılmama :dehset: sebep oluyor hiç bilmiyorum; son birkaç saat içinde bişeyler
oldu, daha önce de arada bir olduğu gibi, elimde malım azalmışken kısmetim
açıldı. 2 saat önce, sabah erkenden kalkıp tahtakale'ye gitmeye karar verdim.
hem malzeme, hem de hazır birşeyler almak lazım, bu tempoya el yapımı takı
dayanmıycak, böyle hemen hemen tek başıma; yetiştiremiycem. birbuçuk aydır
nasıl çalıştığımı bilemezsin, 5 günlük bir tatil dışında hiç mola vermedim,
akşamları tezgah açmak için bir fırsat doğdu; üstüne atladım. sabahtan akşama
kadar takı yapıyor, akşamdan gecye kadar satıyorum. bu tempoya minnet ve
şükürle gönüllü oldum, çünkü ne kadar çok çalışırsam o kadar; derdimi
unutuyorum ve fakat biraz da bokunu çıkardım galiba, aşırı zorlamaktan
bünyem sersemlemiş halde. bayram tatilini iple çekiyorum, o zaman
dinlenicem birkaç gün. bi yandan da tabii, takı işi sezonluk iş esas olarak,
şurda 1-1.5 ay bir süresi kalmış, allah fırsatı da vermiş, kaçırmamak
istiyorum. fakat çok yorgunum, ayakta sallanıyorum ama yine de ayak
uydurabiliyorum, kendi enerjime şaşkın şaşkın baktığım oluyor, o derece.
az sonra uyuycam ben, sana da iyi geceler. :img-hi:



ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#1147 Bulutsuzluk

Bulutsuzluk

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1.309 Mesaj
  • İlgi Alanları:Olmak istediği...

Gönderim zamanı 24.08.2011 - 22:14

Şimdi,elinde közde pişirilmiş mısır ile kapımı biri çalsa ve bana üstadın da söylediği gibi yeniden şarkılar söyleten kadın diye bağırıp çağırmama sebep olsa. Ne iyi olur değil mi? Ama şarkının sonu çok güzel " seni görebildiğim yer rüyalar artık, deli diyorlar bana, ah bu ayrılık... " :))
Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...

#1148 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 10.09.2011 - 01:59

sevgili sülük, ipli bileklikler epeyce azaldığından bugün tezgahta onlardan
çalışmaya karar verdim, çantaya gerekli şeyleri doldurdum, ortaya koyulacak
figürleri, etraflarında süs olacak küçük boncukları, küçük deri kapamaları;
ama neyi koymamışım bil bakalım? ipi...Gönderilen Resim sevgili sülük, senin o kuş kadar
beynin bile akıl eder ki ipli bileklik yapmak için ip lazımdır, gerçi benim beynim
seninkinden büyük de ne oluyor, sadece teoride büyükmüş gibi oluyor, bu
bağlamda, kuşbeyinli görmek istediğim zaman aynaya bakmam
gerekir tabii, e gidiim bakiim bare n'apiim Gönderilen Resim. 'yarın da zincirli kolye çalışmaya
karar vereyim ama zincir götürmeyeyim bari' dediğim zaman gülen arkadaşımı
da burdan ayrıca kınamak isterim. terbiyesiz. Gönderilen Resim

sevgili sülük, ben az sonra yatıcam ama sabah yatmıycam, sabah kalkmam
gerekiyor. neyse ki alarmın çalması için saati kurmak gerektiğini akıl
edebiliyorum. buna da şükür. Gönderilen Resim

Bu mesaj hüfyaa tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 10.09.2011 - 02:00



ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#1149 pac

pac

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Dokunulmazlar
  • 13.198 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Barcelona
  • İlgi Alanları:Güzel olan herşey =)

Gönderim zamanı 10.09.2011 - 02:37

sevgili günlük

bazı arkadaşlarımın giderleri maaşlarının 3-5 katı ve bu adamların umrunda değilken ben neden maaş yetsin die yırtınıp dert ediyorum bu insanlar nedne bu kadar rahat yada rızkı veren Allah diyip hiç bir şeyi umursamıyolarmı hayret ediyorum

evli üç çocuklu kirada olan bi adam hadi bütün masrafların sıfır lira olduğunu varsaydığımızda sadece içki ve sigaraya bi maaş yettiremiyo ve bu aile geçiniyo.

şu işe bilim adamlarının el atması lazım
YAŞAMAK BİR UMUTTUR...

#1150 Bulutsuzluk

Bulutsuzluk

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1.309 Mesaj
  • İlgi Alanları:Olmak istediği...

Gönderim zamanı 10.09.2011 - 15:19

Bilim adamları ne kadar maaş alıyor acaba, belki de onların da cevap veremediği matematiklerin başında gelmekte reel geçim derdi :)) Şaka bir yana en iyisi gıdım gıdım ve özümseyip herşeyi, hiç bir şeye dokunmadan yaşamak.
Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...

#1151 epru'

epru'

    coupling uk gacısı

  • Üyeler
  • 6.579 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 10.09.2011 - 23:16

sevgili günlük;

işyerinde, idari kadro denilen kısımda mırç mırç östrojen hormonu salgılanıyo şu sıralar. tek bir erkek sinek bile yok. erkek insanlar da tatilde. Gönderilen Resim 13 pontluk topuklu ayakkabının tıkırtısını o çok seksi ve çok şık bulduğum dönemler 11. yy da filan kaldı. dert bunlar hep. hadi grşrz. sçs. kib. aeo. ak.

Bu mesaj gundi tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 10.09.2011 - 23:19


#1152 pac

pac

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Dokunulmazlar
  • 13.198 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Barcelona
  • İlgi Alanları:Güzel olan herşey =)

Gönderim zamanı 11.09.2011 - 00:14

sevgili günlük


bazen gazetelerde okuyomda artık ana babalar çocukları aslan vb burç olsun die hesaplıyomuş çocuk yapmadan önce, la ben neden balıkım beni neden hesaplamadılar gidip soramam babam oracıkta ümüğümü sıkar bare burda yazim, hay burcuma lanet olsun hemi, ( burcu burda isim değil malesef Gönderilen Resim )


balık burcunu bu kadar taşımazki insan, nerde moktan bi özellik varsa bu balığa toplanmış, hepmi yanlış tercih yapar insan ya sen git hep yanlışı işaretle pufff Gönderilen Resim
YAŞAMAK BİR UMUTTUR...

#1153 Muziçko

Muziçko

    V.I.P. Üye

  • Dokunulmazlar
  • 12.098 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Gurup Şurup
  • İlgi Alanları:İhtiyaç anında camı kırınız!

Gönderim zamanı 11.09.2011 - 01:37

merakta kalmak merak etmek ve aklının sürekli bi yerlerinde yer etmesi çok kötü bişey ..
şu ahir ömrümde bu kadar merak ettiğim .endişe duyduğum kimse olmamıştı
dilerim kötü birşey olmamıştır ve eskisi gibi hiçbirşey olmamış gibi devam edebiliriz.

Gönderilen Resim





Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.




Gönderilen Resim


#1154 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 17.09.2011 - 20:12

sevgili güllük; şöyle böyle 2 aydır kapasitemi zorlayacak kadar çalışmam
gerekti, zorladım da; ve bunun verdiği yorgunluğu severek, gönüllü olarak
zorladım. artık yaz bitiyor, eskisi gibi olmaz, ve ben kısa bir süre için bu
nispeten rahat hali sevecek olsam bile; sonra o tempoyu arayacağımdan
eminim, bana çok iyi geldiydi. ama olsun, yine bahar gelir, yaz gelir, yine
bi fırsatlar çıkar, yine değerlendiririz di mi şekerim? Gönderilen Resim

sanırım artık, kış iyice bastırmadan ev değiştirmek, ertelenmiş bazı ziyaretler
vb; böyle şeyleri düşünmenin zamanı. bi de tezgahta ufak değişiklikler
yapmak lazım, mevsimden daha az etkilenecek birşeyler eklemek, ki
aklıma toka yatıyor en çok, bi de ilginç şekilli çakmaklar düşünüyorum.

ve de içimde, tanrının benim için bir kapıyı aralık tuttuğu hissi var, fırsatı
ıskalamamak için kışın da pek tembel olmamak lazım ki yaza daha bir hazırlıklı
gireyim. bu arada, duracak değiliz tabii, sadece yavaşlıycaz, bu kadar
koşturmuycaz. ama bakarsın öylesi de kısmet olur; yoruluruz evet ama
bu şekilde yorulurken eğleniyoz da, de mi? hee... =)

sevgili güllük; senden naber? kestane kebap, acele cevap. Gönderilen Resim

Bu mesaj hüfyaa tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 17.09.2011 - 20:13



ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#1155 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 25.09.2011 - 09:04

sevgili günlük, zeytin ezmesi ve gaste almaya çıkmadan önce seni bi
selamlamak istedim, var ya; senin pozisyonun gibisi yok, şimdi buraya
şöyle de şöyle üzücü bişeyler hissettiğimi, kederimden geberdiğimi,
sinirimden öldüğümü falan yazsam krizim seni teğet bile geçmez Gönderilen Resim,
bugün yine bööle sinema filmi tadında bi rüyalar gördüğüm duygusuyla
uyandım, ama ben rüya hatırlamam pek biliyorsun, ki biliyorsun derken
sözün gelişi, nerden bilicen ki sen, hem ne bilirsin, nasıl bilebilirsin ki Gönderilen Resim;
üstüne kereviz dökülse de, patates köfte dökülse de farketmez, halbuse
benim mideme kereviz girmesiyle Gönderilen Resim patates köfte Gönderilen Resim girmesi farkediyor,
veya da fark ediyor; ben duyarlıyım sen değilsin, ben canlıyım sen değilsin,
ben olmasam sen ne bir nesin ki yani Gönderilen Resim, yazarak sana can veriyor, şeref
veriyorum bi teşekkür ettiğin yok, ben de sana kızarmış veya kızarmamış
ekmeğin üstüne sürülmüş tereyağı, onun da üstüne zeytin ezmesi veya fıstık
ezmesi falan vermiycem, versem de yiyemezsin zaten, yiyemezkiii...! Gönderilen Resim

Bu mesaj hüfyaa tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 25.09.2011 - 09:04



ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#1156 pac

pac

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Dokunulmazlar
  • 13.198 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Barcelona
  • İlgi Alanları:Güzel olan herşey =)

Gönderim zamanı 25.09.2011 - 09:46

sevgili günlük,


bizim bi arkadaşın sevgilisi ayrılır ayrılmaz başkasıyla nişanlanıyo ki aşiret falan olsa neyse aile baskısı denebilir ama hayır son derece modern bi bayan bu.

bir başka arkadaşta sırf kız ben 10 yıldan evvel evlenmem demiş diye ayrılmış çünkü çocuk ciddi ciddi eş arıyordu, kız hemen başkasıyla evlenmiş çocuk yapmış başkasından yahu bunlar benim başıma gelse adım gibi eminimki şimdi katil olmuştum. şükürler olsun azcık aşım dertsiz başım (pek alakalı olmadı gibi duruyo ama bence oldu) ::
YAŞAMAK BİR UMUTTUR...

#1157 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 25.09.2011 - 19:07

sevgili günlük, plan değişti yarın tahtakale'ye gidiyorum; her zamankinden biraz
daha şey olacak, bazı şeyler için daha önce gitmediğim birkaç hanı da bulup
dolanıcam; netten isimlerini öğrendim ama, bulurum. sabah erkenden çıkıcam,
bi sürü malzeme seçmek zaten zaman alıyordu şimdi daha da çok alacak,
bu arada; sen nasılsın, yarın n'apıyon? Gönderilen Resim


ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#1158 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 11.10.2011 - 10:14

sevgili kütük; nasılsın iyi misin, sorarsam söyler misin, söyle de göreyim, delikanlıysan
söyle, söyle lan hadi Gönderilen Resim ; ben iyi veya kötü değilim, nötr bi haldeyim galiba,bak ben
söyleyebiliyom Gönderilen Resim, yetenek meselesi tabii Gönderilen Resim, diğer yandan, şu forumda bildiğim kim
varsa buraya iyi veya kötü olduğunu yazabilir, o zaman da; hepimiz yetenekliyiz
ve de bendeki yeteneğin hiç bir özelliği yok Gönderilen Resim / Gönderilen Resim, spor salonuna değil de
yetenek kurslarına mı yazılsam, ama ya bi de işlenebilir bi potansiyelim yoksa Gönderilen Resim,
vermeyince mabud; neylesin mahmut?, de mi; ki burda mahmut'un bir nevi
yetenek hocası, eğitmeni falan olduğunu varsayıyoruz. gittim ben. Gönderilen Resim

Bu mesaj hüfyaa tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 11.10.2011 - 10:15



ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#1159 Gölge

Gölge

    ..Hayaletin Gölgesi..

  • Üyeler
  • 15.435 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Bahçelievler

Gönderim zamanı 20.10.2011 - 12:14


Yazı Kulübü



Öpücük Balığı

işe telefon açıp, “gelirken buğday al” dedi. “naapıcan buğdayı kızım” diye sormadım.. söylemezdi ki.. dünyanın en sevimli delisiydi.. o öyle biriydi işte. küçücük giz dolu oyunlar başlatırdı. ne buğdayı, naapıcak acaba, nereden alıcam ben şimdi..
merak etmeye başladığım anda kendimi çoktan oyunun içinde bulurdum.. evet, oyun başlamıştı. savaş’a “buğday almam lazım, nerde satılır” diye sordum..

-haa?
-buğday
-eee, nolucak buğday?
-hiç.. tavuk buldum da bi tane.. buğday veriyim diyorum..
-sittir lan..

ciddi miyim diye gözlerime baktı.. ben de çok ciddi baktım..

-gültepe’de bir civcivci var ama.. buğday satar mı bilmem.. daha çok suni yem olur onlarda..
-yok, suni yem olmaz, buğday lazım.. yumurtanın sarısı doğal renginde olmuyo o suni şeylerle.. pis bi rengi oluyo.. en iyisi buğday..
-ha bi de yumurtluyo.. harbi tavuk yani, ciddi bi tavuk kimliğine sahip.. bir ara ben de besledim.. spenç tavuğu diyorlar.. tam yumurta tavuğuydu.. bazıları et tavuğu oluyor ya, pek yumurtlamaz onlar.. bak ne diycem, esas darı sever hayvan.. çift sarı çıkarır.. darı al sen ona..

oyun böyle bir şeydi işte.. o başlatırdı.. hayatınıza aniden buğday, darı, tavuk, yumurta ve size “yedi kafayı” diye bakan bir sürü insan girerdi.. komik, sürükleyen, ama paylaşılan giz nedeniyle bir o kadar da heyecanlı bir oyun...

büroda durduk yere başlattığım tavuk geyiğine daha fazla dayanamadığımdan, buğday bulmak üzere çıktım. buğday.. noolcak acaba.. kuruyemişçilerde var mıdır?

-keşkeklik mi? aşureye falan mı katçaanız?
-ne?
-buğday sormadın mı?
-ha evet, olabilir..
-sonunu dün sattım..yok..

hıyar kuruyemişçi! lan madem yok, niye aşure mi keşkek mi car car ediyorsun.. sana ne.. bu millet de bi tuhaf ha.. buğday var mı, var.. ya da yok. bitti, bu kadar.. sana ne ne olacağından. az kaldı özel hayatıma giriyordu herif.. hem bir tarım ülkesinde buğday bulmak bu kadar zor mu olur kardeşim.. sinirleniyorum ama.. hani lan bu ülke bir tahıl ambarıydı.. adam başı buğday olması lazım.. kendi kendime gülüyorum.. biliyorum, o da gülecek.. gülücez.. öpücem sonra.. sonra, sonra.. noolcaksa o buğdaylar..

mısırçarşısı’na gidiyorum, oradaki baharatçılarda kesin vardır.. bu arada, kendimi gerçekten tavuk gibi hissetmeye başladım.. buğday arayan acıkmış bir tavuk.. bık bık bık. bıdaaak.. aslında içimde garip bir mutluluk var. her şeyi birden unutup bir avuç buğday için istanbul’u dolaşıyor olmak içten içe hoşuma gidiyor. onu bu yüzden seviyorum galiba. bana da sıçrayan bir tılsımı var.. her şey bombok giderken, nooluyosa bir şey oluyor.. onun yarattığı illüzyona dalıp oyun oynuyorum.. çocukmuşuz biz.. o, mısır saçlı, habire sümüğünü çeken afacan bir kız, ben dizleri yara içinde haşarı bi velet.. dünyanın zillerini çalıp, vınnn kaçıyoruz.

şimdi ne kadar alıcam ki ben buğdaydan.. bir kilo yeter mi acaba? evde tarım yapıcak diil ya, yeter herhalde.. anlarmış gibi buğdayları karıştırırken yakaladım kendimi, iyisini seçicem sanki.. neyse, aldık işte.. bir kilo buğdayımız oldu. yanında bir tane de ufak rakı. manyağım lan ben.. bariz manyağım..

“geldi mi buğday” diye sordu. gözleri ışık ışık.. meraktan çatlıyorum ama, belli etmeden “ıhı” diye torbayı uzattım. cadı! aldı torbayı masanın üstüne koydu. ne olacak şimdi bu buğday? sormayacağım ama.. ”naaptın” dedi.. elinin körü.. saatlerdir buğday arıyoruz herhalde.. “toprak mahsülleri ofisine gittim canım. taban fiyattan destekleme alımı yaptım..” gülüyor. her şey o gülsün diye zaten.. bence onun kadar güzel gülebilen yoktur. ama bu gerçek yani. çok gülen insan gördüm ben. işim gereği. hakkaten bakın, ben bu konuda otorite sayılırım. ben sizinle geyik çevirirken o kayboldu. birazdan, elinde bembeyaz bir güvercin. “bak şimdi “dedi; “bu senin dilek güvercinin.. ona avucundan buğday yedireceksin, sonra gagasından öpeceksin ve bir dilek tutup gökyüzüne bırakacaksın.”

dedim ya, tılsımı var onun. aniden güvercin de çıkarır, tutup yaşamınızı bi saniyede masala çevirir.. bitmesin istersiniz.. “bitmesin” diye dilek tutup güvercini gagasından öptüm. balkona çıktık sonra. pıt pıt kanat sesi.. pıt pıt iki çocuğun yüreği.. balkona yıldız tozları mı yağdı? çok mu güldük.. peki çok gülmek iyi midir gerçekten.. ağlar mı sonra insan.. babaannem deli fadime’nin dediği gibi “dünyanın düz murâdı yok” mu.. “çok muhabbet tez ayrılık“mı peki.. noolur “öyle diilmiş” olsun. noolur bitmesin.. pıt pıt.. yüreğim.. gece.. yemin ederim, yıldız tozu yağıyor..

ertesi sabah kadriye oldu.. espiri olsun diye bahar temizliğine girişti. kadriye.. onun masal kahramanlarından biri. söylediğim gibi, yaşam bir oyun onun için. gerçekle dalga geçer hep, sevmez sanki.. ilk kadriye olduğunda yeni tanışmıştık.. yine işe telefon edip yufka ve çökelek istemişti. buğday gibi değil, onları daha kolay buldum ve eve gittim. kapıyı çaldığımda yeri siliyordu. “ayağını çıkar kocacım” dedi, “yeni sildim”. çok güldüm. yufkayla çökelekten “yanmaz tavada sana böreği” yaptı, yedik. sonra eline bir tığ alıp dantel örüyormuş gibi yapmaya başladı. “delirdi” diye baktım. saçlarına bigudi tuttururken “naapıyosun yaa” diye sordum. “nooluyo kızım”.. garfield gibi gözlerime baktı. “yarın eltimgil gelecek” dedi. sonra güldü. nasıl güldüğünü biliyorsunuz. o gün bana “annesi gibi” olmuştu. ya da benim annem gibi. oynuyordu. başka bir şey. herkesin “gerçek” diye bildiği şey, onun için sonuna kadar sahte ve saçmaydı. komikti ama, ürkütücüydü. yani hep oynanamazdı ki.. eninde sonunda hayat “bööle bişeydi” işte.yoksa değil miydi.. o kadriye olup “çekirdek aileyle” dalga geçmeye başlayınca ben de rolümü aldım. “fehmi” diye bir herif oluyordum. çizgili pijamamı ayağıma geçirdiğim gibi biraları içip televizyon karşısında pıt pıt zapping yapıyordum. gülüyorduk sonra. kadriye ve fehmi çekirdek rolünden çıkıp biz oluyorduk. pıt pıt, iki çocuk yüreği..

onun masal kahramanları bir tane değildi ki.. bazen müge ile furkan olurduk. aslında onlar bizim arkadaşımızdı. ama o, onların ilişkisini sahte ve anlamsız bulurdu. “kola alır gibi işte, birbirlerini ve herşeyi tüketiyorlar.” müge olduğu zaman “eskeyp’e gidelim mi, trafo’ya zıplayalım mı diye sorardı. ama asla gitmezdik. onun dünyasından çıkamazdım. ben çıkmak ister miydim peki? o zamanlar bu soruyu kendime hiç sormadım. o, “dışarıdakiler”i öyle iyi biliyor ve anlatıyordu ki, ara sıra “dışarı kaçtığımda” bile onunla oyun oynuyormuşuz, o bana “gerçeğin masalını anlatıyormuş” gibi olurdum..

ha bir de, en önemlisi “öpücük balığı” vardı.. onun en yalın ve samimi hali. “ben öpücük balığıymışım” deyip yanağıma bin tane masum öpücük konduruyor, dakikalarca pıt pıt pıt öpüyordu. öpücük balığı, öpücük balığı, pıt pıt pıt..

masallar biter mi, biter işte. arasına reklam girecektir, güzellik maskesi takılacaktır, savaş vardır, birileri öldürülecektir, birini kör bırakacaksınızdır, birinin yüreğini söküp atacaksınızdır.. zehirlenecek denizler, ağlatılacak çocuklar.. işiniz vardır yani, öyle önemli, öyle vazgeçilmezdir ki..

bir gün bana “gitme” dedi.. ama hep öyle derdi.. “yelkovan dokuzun üstüne gelinceye dek.. bu şarkıdan iki şarkı sonra..” hiçbir keresinde bırakmazdı beni. iyi, tamam, oynadık, bitti. dönüşte yine oynarız.. dinlemezdi.. ”bak şimdi bu çerez tabağını dökücez; leblebiler saatmiş, üzümler dakika, fındıklar günmüş ama.. sayalım, o kadar sonra git..” pazarlık ederdim. “fındık gün diilmiş, leblebi saat.. ona tamam.” “peki” derdi. sonra aniden nereden bulduğunu bilmediğim tek şamfıstığını çıkarıp “peki bu yılmış, yıl olsun“ derdi. “yüzyılmış tamam mı, ölüm gelinceye kadarmış..”

üzümleri, leblebileri falan sayardık sonra. tek şamfıstık, o yüzyıldı.. o ölümün geldiği zamandı. onu pek tartışmazdık. onu açar, yarısını yer, yarısını bana yedirirdi. sonra, sonra o öpücük balığı ve ayrılık..

“ben gidiyim” dedim.. sesi boğuktu.. ”gitme” dedi.. ama söyledim. hep öyle derdi.. giderdim sonra. döndüğümde oradaydı, bilirdim. yine “gitme” derdi..

“gitme” dedi.. gözlerinde yaş tomurcukları, birazdan duracak dünyalar, sanki hepimiz ölücez. “bu kez gitme”..

gitmesem olur sanki.. “ama bunun sonu yok ki” dedim.. “yok işte salak “dedi.. ”hep sonunu istiyorsun. sonu, bittiği yer, tükendiğim zaman.. yerine yenisini tüketmeye başlayacağın zaman.. bu kez gitme işte.. gitme..”

karşısında bir çocuk gibi duruyorum.. içimden bir çocuk o duvarı tırmanıp aşmaya çalışıyor ama olmuyor.. birileri yıllarca ördü o duvarı.. annem koydu bir tuğla, sonra babam.. dayım, öğretmenim, komutanım, patronum, radyom, televizyonum.. gidicem ben, işim var işim.. çıkıp sokak kedilerini tekmeliycem, yalan söyliycem, rakı içicem.. hasan’a borcum var.. tarık’la sözleştik, kaçıcaz hafta sonu, karı bulmuş.. ilknur iş arıyo sonra.. resmen iş istiyo işte, aramıştır.. onun yeri ayrı ama ilknur da fena değil şimdi.. işim var.. işim..

“gidiyim ben” dedim.. bu kez gözleriyle “gitme” dedi.. ben de ona “gözlerim sana mı kaldı” gibisinden baktım.. tek mi sana kısmet olacak sanıyorsun benim “çivileyen bakışlarım”.. işi var gözlerimin. kritik pozisyonlara bakıcam, topa konsantre olucam, top secret’ı izliycem, günlük kuru yakından takip edicem.. ilknur’un kalçalarına bakıcam.. mtv’nin klipleri, savaşlar, siyah-beyaz yerli filmler.. işi var gözlerimin..

sonra yıldırımlar çaktı.. hiç susmadım.. “hayat masal mıydı yani?.. dışarıda millet birbirinin gözünü oyarken, biz burada yanak yanağa.. noolcaktı yani.. leblebiden saat olur mu.. “vakit” denen nanenin ne demeye geldiğini herkes biliyor artık.. iyi.. pıt pıt pıt öpüşelim, sen beni seviyormuşsun, ben seni çok.. ee, anangil “oturma odası takımını erkek tarafı alsın” dediğinde ne bok yiyecez peki? öpücük balığını mı satacağız..” nefes nefese sustum..

“dışarıdakiler” dedi.. “dışarıdakiler, bunu beceremez işte.. öpücük balığını kimse alıp satamaz.. sen bile.. diyelim ki öyküsünü yazdın, beş para etmez..”

***

bir varmıştı, şimdi bir yokmuş..

nevizade sokağı’ndayız, yol boyu meyhane.. masanın altından ilknur’un elini tutuyorum.. dördüncü kadehten sonra sayamaz oldum rakıları. bir çingene, yanındaki masaya keman çalıp haykırıyor “dönülmeyyz akşamıyyn ufuğuğun daiiz, vakiyyt çook geyç artık..” elini darbukaya röntgen filminde her patlattığında gözümün önünde bi dudağı gökte bi dudağı yerde masal devleri görüyorum.. gümm! dev.. güm! lamba cini.. güm! haramiler..

kocaman bir davulun üstünde küçük bir şey kırıntıları dökmüşler gibi, belki öpücük balığının yemleri onlar.. hani onun en yalın ve sevimli hali gibi.. gümm!.. zıplıyor hepsi, gümm zıplıyor her şey.. ilknur’un göğüsleri kliplerdeki gibi havalanıp zıplıyor.. uçuşup tekrar yerine düşüyor, tabaklar, yıldızlar, sigaram.. canım yanıyor.. sonra pıt pıt pıt.. darbukaya üç parmak darbesi vuruyor çingene.. masalların sonunda gökten teklifsizce düşen üç elma bunlar.. ben görüyorum, ilknur görmüyor, kimse görmüyor..

müzik bitti.. ilknur bir şeye gülüyor.. masanın yanı başında, tuhaf, simsiyah gözlüklü, başı sımsıkı bağlı bir kadın var.. o hep var nevizade sokağında.. elinde kocaman bir çerez kavanozu, sormadan, avucundaki çay bardağını kavanoza daldırıp, bardak dolusu kuruyemişi masamıza boşaltıyor.. cebimden para bulup kadına uzatıyorum.. aklımda zamanın en acı tadı.. ”peki kaç leblebi var bunun içinde teyze” diye soruyorum.. kadının suratını yıllar bıçaklamış, sesinde hırıl hırıl alaycı bir öfke; “manyak mısın sen koçum?” diyor.. ilknur gülüyor, benim gözüme üç elma kaçtı, masalların kötü kalpli cadısı avucumdaki parayı yolarcasına kapıp yan masaya seğirtiyor..

az önce bir masal bitti, kimse bilmiyor.. öpücük balığı bir iskelede, güneş altında çırpınıyor.. ilknur’un gözlerinin işi var, benim yüreğim kovulmayı çoktan hak etmiş, boşta gezer.. uzaklarda bir çocuk, uyuyakalmış ninesini sarsıp “bana masal anlat” diye ağlıyor..

diyelim ki öyküsünü yazdım, beş para etmiyor..

Atilla Atalay

Gönderilen Resim

smiley-sport036.gif  


#1160 Lamos

Lamos

    Kelyu

  • Dokunulmazlar
  • 7.490 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 21.10.2011 - 23:36

Köyümü çok seviyorum ya. Yani aslında köy de, bir nevi tatil köyü. Şaka değil ha gerçekten tatil köyü. Kış nüfusu 5000'se yazın 20.000 falan oluyor. Burda hiç sıkılmıyorum. Evin önünde otur, yoldan geçenleri izle, sahile in, (gerçi zaten sahildeyiz Gönderilen Resim ) bisiklete bin, balığa git, eş-dost-akraba gezintisine çık ( ki hiç sevmem öyle dolaşmaları :eyvah: ), ufaklıklarla oyna zaman geçir falan filan. Evin karşısında market var oraya gelip gidenlere bakıyorum, sayıyorum, istatistik tutuyorum, yoldan geçen buraların dolmuşlarını sayıyorum kaç dakikada bir geçiyor, kim kime takmış falan diye Gönderilen Resim Yaklaşık 1 aydır burdayım Mersin'e geçesim hiç gelmiyor bile. Orda apartmanda tıkılıp kalıyorsun trafik, ses, gürültü falan boğuyor insanı.

O değil de öğlen bi' ara kahvenin ordan geçtim koca koca herifler açmışlar "Bana her şey yakışır" gibi bi' ismi vardı kanal d'de onu izliyorlar. Herkes pür dikkat Gönderilen Resim Eve geldim bi' baktım dayımın oğlu da izliyor, eşiyle yorum yapıyorlar hatta Gönderilen Resim Bi' ara yine geçtim kahvelerin önünden bu sefer başka bi' kadın programına bakıyorlardı. Bazen televizyonda denk geliyorum böyle programlara " Ulan kim izler böyle programları ne kadar salakça şeyler" diyordum ki demekki böyle insanlar izliyormuş Gönderilen Resim

Komşular bazı yemeği dışarda ateş yakıp orda pişiriyorlar. Balık işi olsun, kızartma işi olsun, uzun pişirme süresi olan yemekler olsun dışarda ateşte yapıyorlar. Tüpdekinden de lezzetli oluyor Gönderilen Resim Bu durum burdaki almancı turistlerin baya bi' ilgisini çekiyor Gönderilen Resim

Tek sıkıntı var burda artık akşamları güneş batınca şortla üşür oldum eşofman giymek gerekiyor. Yoksa dışarda, evin önünde üşüyorum :eyvah:

Arkadaşlar arıyorlar, "Hani gelmiyor musun buralara gel artık " diye. Ne işim var olm ya, buralarda zaman iyi geçiyor. Ye, iç, yat, gez, toz :D

Gönderilen Resim



Öyle işte ya. Bunları da buraya yazasım geldi. :D





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

9 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 9 ziyaretçi, 0 gizli