Masallar
#21
Gönderim zamanı 18.10.2007 - 22:09
Bana taş kalpli diyorsun,
Geçen zamanda nasıl katılaştığımı görüyorsun.
Seni sevemediğim için beni buzdan heykel sanıyorsun.
Belki de haklısın,
Bir yanımda taş gibi, dağ gibi hala ayakta,
Dimdik durabilmenin verdiği gurur,
Diğer yanda bu gururdan eriyip giden
Pamuk gibi bir yürek taşımak,
Acını acım,
Kederini keder,
Gözyaşını gözyaşım,
Herkese omuz olan bir yürek benimki.
Zaman ne kadar katılaştırmış olsa da,
Dışı kat ve kat kabuk bağlasa da,
Kan revan içinde kalsa da,
Pamuk gibi bir yürek benimki.
Sen geldiğinde,
Ilık bir meltem esintisiyle yüreğimde yerini bulacaksın.
Kimsin, nesin,
Nasıl birisin hiç bilmiyorum,
Gelişin, ışığın etrafında dönen
Ateş böcekleri gibi beni saracak,
Bir tek sana yön bulacak.
Bu yürek senin olacak.
Seni beklemek,
Bir yerlerde var olduğunu bilmek,
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#22
Gönderim zamanı 24.10.2007 - 21:33
ay dan da sıkıldım kendimden de hatta görmediğim güneşten
görmek istemedigim yıldızlardan birinden de...
biliyorum bir arada olsak boğacaklar beni deli edecekler
sorular soracaklar üzerilerinde hiç bir gelişme olmayan şeylerin cevaplarını isteyecekler...
bilmedigimi cevapları vermemi beklerken anlamlı cümle kurmamı umacaklar..
aradıgını bulamayınca debelenecekler akıl verecekler ders anlatacaklar...
bilmeyecekler düşünmeyecekler düşünmek istemeyecekler
anlamak anlam yüklemek bir yerlere yamamaya çalısacaklar olmayacaklar...
anlamayacaklar sıkıldıgımı başımı alıp gitmenin çare olmadıgını
görmeyecekler nereye gidersen git kendini de götürüyorsun çünkü..
ayy sıkıldımmm sürekli şunu yaptın mı bunu böyle yapacaktın ne yaptın
var mı bir gelişme diyenlerden en fazlaa hem de.. yok bir
değişiklik yok bir gelişme ben aynı benim iştee yok yok miskinliğim arttı
aslında biraz farkındayım daa.. kalkıp ona yorum yapmak bile sıkıyor eminim sıkacaktır yanii...
bu ne biçim bir yazı oldu böyle anlamsız önemsiz öylesine sıkıcı bir can sıkıntısı...
ayyy sıkıldım...
en çok kendimden demişmiydim dar geliyorum artık kendi kendime
aynaya bile bakmıyorum aylardır bıktım gördügüm ifadeyi..
rutine bindirilmiş bir hayatın kesmekesi yorgunlugu...
bunu ben istedim..istedim evet...insan bazen ne istedigini bilmez kii..
bazen herseyi ya da bir seyleri değiştirmek senin elinde diyorum ama bir şeyleri ya da
herseyi değiştirecek gücü bulamıyorum ya da bilmiyorum işte işime gelmiyor.
kesmek için uygun bir noktadayım sonuc kısmı hep biraz dar kalıyor sonuca götürecek uygun yasantısal denklemlere tutunamayınca
sıkıldım demişmiydimm..
ayy sıkıldımm..
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#24
Gönderim zamanı 23.11.2007 - 21:16
karaya oturdu bir balık
zehirlenmiş
kırmızı bir palyaçonun sahte gülüşüne takıldı hayat
bakir masumluğun bekareti delindi düşlerde
uçuverdi göklere çiçeklerin kızıl korkaklığına tutunmuş deli rüyalar
bahçelerde saklandı çocukluğun çırılçıplak sevdası
bir elma çaldı ağaçtan irade
balık uçtu
düş soldu
sımsıkı sarılıp hayata
koluna takıp yalnızlığı
esen meltemin serinliğine bıraktı
___duruluğu
rüyalara salınan deliliği
son bir kere daha çelip aklını
kaynattı kanını/güneş sıcağında
ardına koyduğu saatlere dönmeden
topladı nilüferleri bataklıklardan
... ben bir balığım
kırmızı bir palyaço balığı
içimde binlerce düş
salıverdim güneşi özgürlüğüne/düşlerimle
hırsızlığına vurulan damga kızıllığım
aşk
yalan
gerçek
düşler
balık
karaya
vurdu
düş
yangınları
sabaha
yağmur var
balık
öldü
düş
bitti .......
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#25
Gönderim zamanı 23.11.2007 - 21:20
#26
Gönderim zamanı 24.11.2007 - 19:25
birsürü kesmekesinden uzaklasmak için yaparsın
bi ugrasın olmazsa hayatında boguluyorum sanarsın
hep gec kalmıslıkların pişmanlıgını yasamıyormuyuz zaten
bir eksik bir fazla ne farkeder
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#27
Gönderim zamanı 10.12.2007 - 20:29
çocuklar da almıyor beni oyunlarına
devlet dairesinde
yangından kurtarılmayacak
sıkışmış bir çekmece gibiyim
açılamıyorum sana
Kardeşiyle sokaklarda hep
bir örnek giydirilen sen
nasıl sevmezsin eşitliği
yürürken düşen çoraplarını
aynı hizaya getirmek için
annen değil miydi önünde diz çöken
Öpüşme sahnesinin tam ortasında
içeri girdiğin yazlık sinemanın
yer göstericisiyim
yürüyorsun fenerimin ışığında
yer: Kız Kulesi
ve sonu ayrılıkla bitecek
hüzünlü bir aşk filmini oynuyor
beyaz duvarında
Bir kez olsun çıkmazken ağzından
seni sevdiğimi
her gün söylememi yadırgama
bil ki bu şehirde
iskelenin verilmesini
beklemeden atlarım vapurlara
Son karesi gibi Red Kit'in
batan güneþ e doğru
sürerken atımı
gitme kal demeni bekliyorum
ama yalnızca
rüzgar çekiştiriyor atkımı
Sunay AKIN
WaLeNot: Dizelerin sahiplerini yazalım ki, öksüz kalmasın mısralar.. : )
#28
Gönderim zamanı 10.12.2007 - 20:45
Bu mesaj kılıç tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 10.12.2007 - 20:45
#29
Gönderim zamanı 10.12.2007 - 20:55
hiç bir yazdıgımın peşine takılmadım
kendi yollarını kendileri çizdiler
zaten onlar insan için yazılır
birileri sahiplendiyse sevdiyse öksüz kalmazlar
bazen sag da sol da karsılasıyoruz
bir yerlerden çıkıp dikiliveriyorlar karsıma
selamlasıyoruz mahcupca
sonra ben sizleri degerinizi bilenler için yazdım
sevdiklerinden paylasıyorlar
ben kıskanmıyorum sizi aksine
hoşuma gidiyor sevildiginizi bilmek ditorum
utanıyorlar hafifce boyunlarını yana bükük devam ediyorlar yollarına
ve ben yeni cümlelere onların destegiyle ilerliyorum
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#30
Gönderim zamanı 11.12.2007 - 16:38
Sevemedim Ayrılığı
Seni, yalnız seni yaşamak isterdim kendimce
Bize aşkı haram etmişim bilmeden delice
Ah çekip ağırlığımca
Seni özlemek hata değil
Ah çekip ağırlığımca
Seni özledim şaka değil
Sığınıp anılara
Geçilmiyor ki uykulara
Susma çığlık çığlığa
Dön dayanamıyorum
Sevemedim ayrılığı gel
Alışamadım
Bak gözlerime bağışla
Bitmesin
Aşka yenik düştüm, ayıplandım senin uğruna
Senin için kovdum kalan gururumu sonunda
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#33
Gönderim zamanı 15.12.2007 - 22:00
Kurucular:IssIz _Gül_Zar
Üyeler: Kajmeran şeysiymiş.. (IssIz öle diyo)
KAHKAHA geçüsü.. (mesaj alındı tmm=))
kaktüs dikim dikim dikenli..
Which of us do you love?
#34
Gönderim zamanı 15.12.2007 - 22:14
ama ben son resmi çok sevdim
#35
Gönderim zamanı 30.12.2007 - 23:52
İstediğime istediğimi söyleme özgürlüğüne sahibim, eleştirme hakkını oluşturan yasamışlık ve yeterli yas faktörü artik bende de var.
"Ben demiştim" ,"ben bilirim","ben zaten anlamıştım", sendromunda olanlarla arkadaşlıkları bir kez daha sorguluyorsun.
İlişkilerini sadeleştirmeye başlayınca sıra iyi ve kötü gün dostlarını ayıklamaya geliyor. Kötü gün dostlarını belirliyor ve onlara daha çok önem veriyorsun. İyi gün dostu bulmak ne kadar kolaysa kötü gün dostu bulmak bir o kadar zor, biliyorum. Dostlar ihtiyaç olduğunda göçmen kuşlar gibi sıcağa uçuyor ve sadece seninle birlikte sürüden ayrı düsenler kalıyor.
Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu öğreniyorsun buralara kadar gelirken. Uzun düz otobanlardan olduğu gibi, kestirme bozuk yollardan da ulaşabilirsin hedeflerine. Kestirmeleri de öğrendim gide gele.
Bos geçen her saniye değerli artık. Daha yapılacak çok şey var ama kendimi çok yormaktan çok hırpalamaktan yana değilim.
Gerektiğinde hayır demeyi öğrendim ve bu kelime basta karsındakine kırıcı gelse de senin için hayat kurtarıcı olabiliyor. Sevgiye önem vermek gerektiğini, zamanı geldiğinde elinde sadece sevginin kalacağını biliyorum.
Sevgi paylaşıldıkça oluşuyor, olgunlaşıyor. Aileme ve seçtiğim tüm dostlarıma daha önce göstermediğim sevgi, anlayış ve ilgiyi gösteriyorum. Biliyorsun ki gidenlerin ardında sadece iyilikler kalıyor, ne kadar sevgi dolu olduğu hatırlanıp anılıyor.
Bana çok genç olduklarını hatırlatırcasına nedense tecrübelerimi, fikirlerimi sormaya başladılar. Vereceğim cevaplar belki çok anlamsız geliyor ama yine de dinliyorlar ama ben biliyorum ki yasamadan hiçbir şey öğrenilmiyor. Yasamışlığın oluşturduğu bir alçakgönüllülükle gülüyorum içimden sadece.
Artık daha şık giyiniyorum, senelerle birikmiş dolaplar dolusu kıyafet var ve bunları kendimle paylaşmalıyım. önce kendine güzel görünmelisin, kendi zevkime göre giyinmek istiyorum, böyle hissediyorum. Ayıp, günah ya da ne derler korkuları çoktan geride kaldı.
Dostlarıma, kendimize yemek yapmak hoşuma gidiyor. Mutfak eskiden bir zulüm iken simdi zevk aldığım mekânlar arasına giriyor. Farklı lezzetler denemek güzel ve kendi lezzetimi kendimde yaratabileceğim belli bir damak zevkim ve mutfak kültürüm oluştu.
Sonra Sezen'in şarkısındaki gibi anneni daha sık düşünüyorsun ve hatta anlıyorsun. İste bu yeni alışmaya başlanan ve giderek hoşa giden yeni duruma olgunluk deniyor.
can dündar
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#36
Gönderim zamanı 31.12.2007 - 00:01
#38
Gönderim zamanı 03.01.2008 - 02:25
Anılar gibi sürüklenir bulutlar
Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır
Yarım kalan bir şiir belkide
Aykırı anlamlar arayıp durma
Güz biter sular köpürürde köpürürde
Kapanmaz gülüşün açtığı yara
Uçurum olur cellat olur her gece
Her gece yeni yeniden bir talan başlar
Acı ses olur ses deli bir yagmur
Eski bir eylüle gireriz böylece
Gün biter gülüşün kalır bende
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#39
Gönderim zamanı 12.01.2008 - 21:57
NAZIM HİKMET
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#40
Gönderim zamanı 12.01.2008 - 22:10
Sığamadım Yüreğine
Kırgın düşlerimden uzak, kırgın kalbimi avutamıyorum artık sevgili. Her yeni gelen gün bir başka kırgınlığa gebe. Ve ben her yeni gelen günle bir parçamı daha kaybediyorum. ..
Canım yanıyor sevgili... Göğsümün tam orta yerindeki sızıya dayanamıyorum. Bu sen kokan, tadı tuzu sen olan oda, her bir sokağı ve caddesiyle, adı sen olan bu şehir dar geliyor bana.. Sığamıyorum hiçbir yere... Tıpkı yüreğine sığamadım gibi...
Senin için herşey olmayı beklerken, hiçbir şeyin olmanın verdiği dayanılmaz acıyı, hafifletmiyor hayata baktığım pencereden yüzüme iliştirmeye çalıştığım çocuksu tebessüm.
Sensiz geçen her yarım günde, bana seni seviyorum derken, gitmem için aralık bıraktığın kapıya yaklaştım adım adım. Kapının önüne geldiğimde ise.. Durdum sevgili.. öylece.. sessizce... şizofrence... Kal demeni bekledim.. çaresizlikten yitip giden çocuksu ruhum içinde binlerce dua ederek... Ellerimi yüzüme sürüğümün ardından amin dediğim kadar kısa bir andı.... Belki de asırlar süren bir bekleyişti... Kal demeni bekledim orda.. Kal deseydin kalırdım... demedin oysa...
Kaç kez vazgeç dedi bu yürek, kaç kez yok olmak istedi... Oysa ne coşku doluydu yüreklerimiz
başlarken yeni bir hayata... Gecelerimizi de, gündüzlerimizi de adamaya hazırdık birbirimize. ..
Koşulsuz, içten ve sımsıcaktı duygularımız.. Her yeni gelen günü alarak yarından, mutluluklar içinde teslim edecektik düne.. Dünden bugüne... Ne değişti peki sevgili.
Hüzünbaz akşamlardan arta kalan demlenmiş acılardan sıyrılarak, çaresizlik tavındaki İçi dışı sen olan yüreğime bir çıkar yol bulmak adına... Sevgi dilendim senden... Olur olmaz zamanların olmaz bir çağrısıydı bu benden sana... Mağrur bir beste olamadım belki senin için... Ama kırık bir nota oldum sonuçta mızrabın ucunda takılı kalan.
şimdi gitmek zamanı.... Sen de tüm ürkekliğinle, tüm hatalarınla, tüm eksiklerinle, tüm haklı gördüğün yanlarınla başbaşasın şimdi... çünkü sevgili seni sevmek, özgür bırakmaya razı olmaktı..
Yine de... Senden gelen herşeyi...
Acıyı.. ve kederi... ve hüznü... ve gözyaşını...
Sırf senden diye... sırf sen diye...
Aldım kabul ettim sevgili...
Eyvallah...
s.s
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
Büyüklere Masallar... |
Siyaset | ebarah |
|
|
|
Bırakma Sevgilim; Masallar Mutlu Sonla Bitiyor... |
Şiirler | RedSnow |
|
|
|
Diyet masalları |
Sağlık | Haberci |
|
|
|
Karalama Defteri (Blog falan hikaye!) -> Masallar |
Geri Dönüşüm Kutusu | q414091564 |
|
|
|
babalar ve masallar... |
Komik Resimler | kara |
|
|
1 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli