Kara Cüneyit 'in Penpe Günlüğüsü
#41
Gönderim zamanı 21.01.2009 - 18:41
ama bi daha senin yazılarını iş yerindeyken okumam
ne yaptığınızı da unutabilirler
Ama ne hissettirdiğinizi asla unutmazlar.
#42
Gönderim zamanı 21.01.2009 - 18:54
Teşekkür ederim.
Sevgi/selam.
#43
Gönderim zamanı 26.01.2009 - 21:22
Dün yeni taşınan komşunun oğlunun bilgisayarı bozulmuş..Bilmiyorlar ya ne mal olduğumu, beni çağırmışlar bi bakayım diye.
Koşa koşa gittim. Nasıl gitmem, evin baldızı, lise aşkım Neriman'ın aynısının maynısı..Girdim eve Nat Pinkerton havalarında(bkz:der König der Detectivs), çünkü ilk izlenim çok önemlidir, atacaksın havanı, yerlerse..Cinayetin ip uçlarını arayan haşin ve gizemli bir detektif gibi gözlerimi kısarak "Nesi var bu pecemenkin(bkz:pc)?" diye sordum.(Baldız nerede yahu, ortalarda yok..)
"Ekran birden karardı.." diye yanıtladı oğlan.
"Akü kutup başlarını kontrol ettiniz mi?" diye sordum tüm bilgeliğimle.
"Nesinin nesi?" diye sordu oğlan gözlerini şaşkınlıkla açarak.
Cahil oğlan, genç..Bilmemesi normal. Hoşgördüm teyzesinin hatırına.
Anlayacağı dille devam ettim sorularıma,"Veya yağ da eksiltmiş olabilir, baktın mı yağına delikanlı..ehe, öhö.."
Oğlan iyice aforozlaştı(bkz:afallamak), "Tere yağı mı?" diye sordu tüm şapşallığıyla..Yahu bu zamane gençleri ne kadar da cahil.
O sırada evin baldızı, oh beybi, girivermez mi içeri ?!.."Hoş geldiniz" deyip köşeye yöneldi."Hoşuh bulohuş(bkz:hoş buldum)" dedim.Kızardım bozardım, su kaynatmış ikinci el binek oto gibi oluverdim..
Lakin toparladım hemen..Tam zamanı oğlum Kara Cüneyit, ser ortaya bütün numaralarını..
Sordum oğlana, "12-14 anahtar var mı?.." Sorum oğlana ama bakışlarım köşedeki dolapta bir şeyler arayan baldızı tarıyor radar gibi. Bu tarafa bi dönse çekeceğim cılarkımı(bkz:kesik atma), eriteceğim mum gibi.
"12-14 anahtar ne aabi yaff, napacan anahtarı?" diye sordu oğlan, sabırsızlanmaya başlamış gibiydi.
Gülümsedim küçümseyerek,"Motorun inmesi lazım delikanlı..onun için lazımlık(bkz:lazım)"
"Ya git işine aabi, dalga mı geçiyon?" dedi.
"Kime diyon?" dedim.
Seni deli etmeyen Kara Cüneytin taaa..
O sırada baldız girdi araya, tatlı mı tatlı gülümseyerek sordu, "Bir şey mi oldu?"
"Civatalar" dedim, "gevşemiş.."
"Ne civatası?
"Bijon anahtarı.." dedim.
Tüm bilgi dağarcığımı döktürüyorum anasını satayım, bitecek bana. Kaçacaz birlikte uzaklara, taa Papua Yeni Gine'ye kadar yolu var.
Baldız durakladı, kuşkuyla baktı yüzüme, "Siz necisiniz?" diye sordu
"Kaportacıyım ama tesisattan da anlarım haspülkapsül(bkz:hasbelkader)"
"Anladım" dedi, "Siz yarın gelin, olur mu?"
Beni dışarı buyur etti. Kuzu gibi çıktım gittim.
Yarın çağırmadılar, ertesi gün de, daha ertesi gün de.. Yedi gündür bekliyorum, tık yok.
Şu anda evdeyim, hem beklememi sürdürüyor hem düşünüyorum..Anlayamadığım iki şey var..birincisi: "Kaportacıyım" dedim ama ben kaportacı değilim ki, salak..İkincisi: kız "Anladım.." demekle neyi kastetti acaba, neyi anladı yani, öyle mi gösteriyor tipim..Yarın yolunu kesip sormazsam adam değilim.
- 66, Zimtempırt, 1306...
Günlerdir oturup komşunun baldızını düşünüyorum hindi gibi..Bugün 19 uncu gün, hala çağırmadılar bilgisayarın tamiri için..Ulan dilim kopaydı da "Kaportacıyım" demeseydim..Hani gerçekten kaportacı olsam gam yemeyeceğim ama bu meslekle uzak yakın ilgim yok.
Neyse, benim derdim bilgisayarla değil zaten, benim derdim baldızla..Ne kadar da benziyor Neriman'a..Öf ülen öfff !
Neriman dedim de, onun için bir şiYir yazmıştım lise yıllarımda, onu hatırladım şimdi..Okuyayım:
Aşkın Üçbuçuk Hali
Yoğurt musun Neriman
Gıdın aynen süt gibi
Yoksa bal kaymak mısın
Yiyesim geldi seni
Hadi gidelim parka
Köfte ekmek alalım
Üstüne gazoz içip
Ağaçlığa dalalım
El el üstünde kimin
Eli var oynayalım
İp atlayalım bol bol
Körebeye doyalım
Ama ya gelir ise
Birdenbire babanlar
Hele o aabin yok mu
Deve gibi cüsse var
Cüneyİt der vazgeçtim
Park kalsın fena ürktüm
Neriman'ım görmesin
Üçbuçuk attı jötüm*
Bunu yazan: Kara Cüneyit
*jöt(bkz:köt)
köt(bkz:döt)
döt(bkz:xöt)
xöt(bkz:ğöt)
ğöt(bkz:neyse kalsın..ulan yine çıkamadık içinden)
#44
Gönderim zamanı 26.01.2009 - 21:29
keşke yalnız bunun için sevseydim seni"
#45
Gönderim zamanı 26.01.2009 - 22:12
#46
Gönderim zamanı 27.01.2009 - 02:19
Sen yine içtin mi yoksa?...hoh de bakiim
Her yerde bu Cüneyit'i arıyordum
Arayan bulurmuş dost:)
#47
Gönderim zamanı 27.01.2009 - 11:42
#48
Gönderim zamanı 27.01.2009 - 13:27
İş yapan ara ki bulasın
Sevgi/selam.
#49
Gönderim zamanı 01.02.2009 - 01:49
Lise ikideyim..Okulumuza yeni bir edebiyat öğretmeni geldi, Kamuran Hanım..Gerçekten çok edebik bir öğretmen, krematör (bkz:gramer) üstüne acayip uzman, özellikle noktaya virgüle çok dikkat ediyor, yerinde kullanmazsan tek ayak üstünde durduruyor. Tek ayağını en çok kullanan da ben oldum tabii, çünkü tuhaf bir huyum vardır, birisi bana "Şunu yap" dedimiydi yapmam da, "Yapma" dedimiydi yaparım.Aksilik yani, elimde değil, kafadan..
İşte Kamuran Öğretmen hemen her derste nokta virgül diye diye sonunda lakabına kavuştu: noktalıvirgül Kamuran Öğretmen..hi ho ha!..Ha bu arada benim bir ekzantrik huyum da hangi öğretmene ad takarsak takalım, ağzımdan kaçırışım..Ağzım da gevşek anasını satayım, kafanın civataları gevşeyince tüm sistemi etkiliyor gayrigakguk(bkz:gayri ihtiyari)..Bir keresinde beden eğitimi öğretmenimiz Mustafa Öğretmene takma adıyla"Dingil örtmenim" demiştim de az daha çokomoko'yu(bkz:mock) yiyordum, neyse ki kulakları ağır işitirdi de kurtardık. Bu huyumu bildikleri için, arkadaşlar ağzımdan kaçırmamam konusunda sıkı markaja alırlardı beni, hani derler ya adam adama markaj, öyle işte.
Her neyse, nolktalıvirgül Kamuran Öğretmen yıl sonunda bir şiYir yarışması horgonike etti(bkz:organize)..Konu serbest idi. "Ulan" dedim kendisi kendisime(bkz:kendi kendime), "çek okkalısından bir şiYir de gir gözüne"...Laf aramızda biraz yağcıydım öğrenciyken..Şimdi değil miyim, o başka konu, karıştırmayalım..Neyse, en iyi nasıl yıkanır yağlanır bir öğretmen, yazarsın kendisine bir şiYir, oldu bitti, öğretmen o biçim kafada.
Hafta sonu kapandım eve, gece gündüz demeden döktürdüm bir şiYir..Bazırtesi(bkz:Pazartesi)sabaha karşı bitirdiğimde karşımda bir şiYir değil, adeta bir manzumeler silsilesi, bir testan vardı, öyle ki Kılkamış Testanı(bkz:Gılgamış Destanı), 'daha dün annemizin kollarında' gibi kalırdı yanında. Gözlerim yaşarıyordu günün anlam ve önemine binaen inşa edilmiş bu nadide eserimi tekrar tekrar okurken..Haa, bu arada şiirde noktayı, virgülü ve'yi asla kullanmadım ki noktalıvirgül Kamuran Öğretmenimin gözüne daha çok gireyim. Oh allahım, ben nasıl bir yağcı ve üstelik şaYirdim böyle, kendimle iftiyar(bkz:iftihar) ediyordum.
Yıl sonu edebiyattan yırtacak olmanın tatlı hayalleriyle ağzımı şapırtadarak uyumuşum. Rüyam da Afyon kaymaklı ekmek kadayıfı yiyordum tepsi tepsi.
Zabak gayfaltısında(bkz:sabah kahvaltısı) anama okudum şiYirimi, kadıncağız zaten bana hayran, ağzı açık dinledi ,gözleri yaşardı onun da, "Ah, bir tanecik oğlum, Kazım İsmet(bkz:Nazım Hikmet) olacak büyüyünce" dedi..Ben anama mı çekmişim ne?..
Bir de sıkı tembihte bulundu, "Sakın kimseye okuma, okutma. Kopya çekerler, değeri düşer. Arz talep meselesi.."
Anama bak be, neler de biliyormuş.
Uzatmayım, okula doğru koyuldum yola.
Wohuagrongo* kızıderilileriyle savaşmaya giden bir festeren(bkz:western) silahşörü gibiydim.
*Wohuagrongo(bkz:hiçbir yerde karşılığı bulunamadı)
..Kaçmayın, devamı vaaa !!!
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 01.02.2009 - 01:52
#50
Gönderim zamanı 01.02.2009 - 22:06
Noktalıvirgül Kamuran Öğretmen'in dersine girdik. Yoklamanın ardından her günkü uyarısını yaptı, "Virgüllere, ve'lere, noktalara dikkat..."
Atıldım, "Haklısınız hocam..hatta noktalıvirgüllere bile.." diye başladım ki arkadaşlar telaş içinde, "Hişt..Sus..Otur..Salak.." diye uyardılar beni.Oturdum yerime. "Salak" diyen o Rüstem'i bir gün o köşede bu köşede şu köşede kıstırıp ta bipbipbiplemezsem(bkz:sansür) ben de bülübülüden beter oliim..Zaten Neriman'a asılıyormuş arnavut ciğeri, ordan da gıcığım kendisine.
Bu arada Noktalıvirgül Kamuran Öğretmenle ilgili birkaç not düşeyim buraya..Datlıcert(bkz:tatlısert)bir öğretmen, en haşinsel anında bile bir sevecenlik okunuyor yüzünde, sözlerinde..Ama derste çok disiplinli. E tabii haklı allah için, disiplinli olmazsa biz nasıl doktor, avukat, ağır abi oluruz da bu vatana hizmet ederiz? (bkz:n'olacak bu melmeketin hali?)..Neyse, bu kadar yağ yeter.
Dersin sonunda Noktalıvirgül Kamuran Öğretmen şiYir yazan olup olmadığını sordu..İki kişiymişiz. He he he, ikincilik yine cepte anasını satayım.Atıldım, şiYirimi verdim..Off,kendimi noter(bkz:nobel) ödüllü mütareke yazarları gibi hissediyordum o an.
Öğle molası geldi. Bir tosut ve bir kasos(bkz:tost ve gazoz) aldım büfeden, ama boğazımdan geçmiyor, aklım fikrim şiYirimde..Derken adım anonus(bkz:anons) edilmez mi, "Öğrenci Cüneyt Yanardöner, Kamuran Öğretmen seni bekliyor! Lütfen öğretmenler odasına!"
Şu soyadımıza bi bozuluyom ki deme gitsin, yanardöner de ne demek yahu, boyalı tavuk(bkz:bukalemun) muyuz biz?..Redd-i soyadı davası açacam büyüyünce.
Heyecan içinde koştum öğretmenler odasına, kesinlikle birinciyim. Vurdum kapıyı girdim içeri. Noktalıvirgül Kamuran Öğretmen içerde yalnız, "Gel bakalım Cüneyt" dedi.
İçimden "Cüneyit" diye düzelterek"Buyrun hojam" dedim. Heyecandan bayılacağım neredeyse.
ŞiYirimi gösterdi "Bu ne oğlum?"
"ŞiYir hocam" dedim cırıtarak.
"Şiir" diye düzeltti.
"Haklısınız hojam" diye yanıt verdim, içimden 'şiYir' diye karşı-düzeltmemi yaparak. Var mı öyle pes etmek, içimden veya dışımdan, nasıl olursa olsun direnirim ben şiYirde arkadaş.
"Peki Cüneyt, oku bakalım şiirini" diye uzattı şiYirimin yazılı olduğu kağıdı.
Aldım kağıdı, boğazımı temizleyip esas duruşa geçtim ve okumaya başladım:
KAMURAN ÖRTMENİM BENİM
"Kamuran örtmenim
Benim canım örtmenim
Kamuran örtmenim
Benim bir tanecik örtmenim
Kuşlar cik cik öterler
Kediler miyav derler
Örtmenler içinde
Kamuran örtmenim bir tane
Kuzuyu saldım çayıra
Mee mee diye meeledi
Kamuran örtmenim
Bu dünyada tektir
Cüneyit o'lum durma
Bahçeden topla hurma
Kamuran örtmene götür
Çünkü dünyada eşi yoktur onun
Bunu yazan: Cüneyit Yanardöner"
Okumam bitince derin bir nefes alıp gözlerimi Noktalıvirgül Kamuran Öğretmenime diktim. Aferin bekliyorum ki hem de yandan çarklısından..
Noktalıvirgül Kamuran Öğretmenim sordu, "Cüneyt, yaşın kaç oğlum?"
Ne alaka şimdi, şiYirle yaşın ne gibi bir münasebeti olabilirki?.. Bir şeyler dönüyor ama ne?..Chikirchiklendiğimi(bkz:ikirciklenmek) belli etmeden cevap verdim, "17 buçuk üzerinden 18 hojam.."
"Emin misin ?" diye sordu gülümseyerek.
"Nasıl yani?" diye kontr-soruyla cevap verdim.
"Oğlum böyle şiir olur mu, ana okulu öğrencisi misin sen?"
Diklendim ve direndim sanatçı honuruyla,"Nesi varmış şiyirimin hojam?"
Yine gülümsedi, başını salladı, "Hiçbir şeyi yok, zaten sorun orda" dedi ve "Tamam oğlum, çıkabilirsin" diye kapıyı gösterdi.
Ben grogi durumdaki bir boksör gibi kapıya yönelirken, arkamdan seslendi, "Sakın arkadaşlarına okuma bunu, olur mu?"
Dışarı çıktığımda kendimi üzüm hoşafı gibi hissediyordum.Kesinlikle bir komploya kurban gitmiştim.Bi daa şiYir yazanın..
Ve, sen Kamuran Hoja, ben de ilk komposto(bkz:kompozisyon) ödevimi noktalı virgülle doldurup seni deli etmezsem bana da Kara Cüneyit demesinler..Namım yürüyecek, daalın layyynn!
İntikamımı alacak olmanın keyfiyle moralim tavana vuruverdi. "A gülüm sana lili lili lapçin aalayim mi.." yi mırıldanarak yörüdüm gittim. O kadar.
#51
Gönderim zamanı 02.02.2009 - 18:12
#52
Gönderim zamanı 02.02.2009 - 19:18
Sevgi/selam.
#53
Gönderim zamanı 02.02.2009 - 23:59
#54
Gönderim zamanı 03.02.2009 - 09:53
Yaşamınız hep güleryüzlü geçsin.
Sevgi/selam.
#55
Gönderim zamanı 13.02.2009 - 00:39
Amucam, yingem ve amuca oğlum bana yatılıya geldiler anasını satayım...(bkz: aşşada)
Ulan böle amucanın da, amuca oğlunun da, yin... bipbipbipbipbiiiiiiiiippp !!!
Amucam
Yingem
Amuca oğlu
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 13.02.2009 - 00:41
#56
Gönderim zamanı 19.02.2009 - 22:17
Kurme mi neymiş lakabı, iyi bulmuş yolunu allaama..
Restoran dos Pedros Pepo's ta Hackistan kıralı Ebucevdet ve mahiyeti gibi karşılan, cevizle harmanlanıp gülsuyu serpilmiş ciğer ezmeli balık fırındayı üvertür mahiyetinde götür, doymamış gibi yapıp üstüne Lavoruch peyniri dolamalı Macar gulaşı zıkkımlan, doyasın diye umutsuzca bakan restoran sahibinin gözleri önünde katlamalı kavrulmuş acıbadem şarabı soslu Pekin ördeğini de yut, üstüne Afyon kaymağıyla süplese edilmiş vanilyalı löbruch'u çiğnemeden hamutla, hazmetsin diye Rome des Creem dondurmalarından sekiz topu ağzında bile eritmeden mideye yallah et ,üstüne üstlük yanında Les dös La Luana mahzeninden uçakla özel olarak getirilmiş 872 yıllık çifte soğutulmuş Espectan şaraplarından iki 62'lik şişeyi lökürdet ve dört buçuk üzerinden beş kuruş bile ödeme..Bir de utanmadan adamlardan çorba parası iste..Yuh ! Gözün mü döndü vicdansız pecemenk ?!
Neymiş efendim, gazeteciymiş de köşesinde yazacakmış..
Herifi okurken içim gitti, karnım guruldadı, yağlarım eridi, kanım çekildi, kolusturolum yükseldi..Dansiyonum indi çıktı, indi çıktı,olmadı bi daa indi çıktı..Mideme gramplar girdi, bağırsaklarım düğümleniyordu...
Adaletin bu mu dünya laaayynn ??!!
Büyüyünce kurme olmayan Kara Cüneyit'in taaa bipbipbipbipbipbip !!!...
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 19.02.2009 - 22:18
#57
Gönderim zamanı 20.02.2009 - 13:06
#58
Gönderim zamanı 20.02.2009 - 15:29
#59
Gönderim zamanı 22.02.2009 - 07:42
Büyüyünce olmak istediğini kim olmuş ki,zor gözüküyor ya hadi hayırlısı bakalım...
Hayırlısı olsun dost..Cüneyİt için zor tabii
Sevgi/selam.
İyide kurme nee hem bu amuca sülalen çamaşır diye bir şey bilmiyorlarmı
a)Gurme; gazetelerin en kıyak köşelerinde yemekler hakkında yazıp iki türlü malı götüren besili zatlar,
b ) Amucam takımı aynen gördüğün gibi dost
Sevgi/selam.
#60
Gönderim zamanı 03.03.2009 - 07:22
Siteniz üyelerinden olup yazar geçinen Cüneyt Yanardöner, nam-ı diğer Kara Cüneyİt adlı salak, yazısında hakkımda gerçek dışı beyanlarda bulunarak şahsımı küçük düşürmüştür. Her ne kadar adımı zikretmese de kastettiği kişinin ben olduğum gayet açıktır, çünkü adım çıkmış dokuza inmez sekize...Aşağıdaki açıklamamın aynı sütunda, aynı puntolarla yayını rica ederim.
1) Bir defa lakabım kurme değil, gourmedir...Öğrensin de gelsin.
2) Tıkındığım lokanta Restoran dos Pedros Pepo's değil, Bolu Bolkepçe Lokantasıdır.
3) Bu lokantaya da kral gibi karşılanarak değil, gizlice servis kapısından girdim.
4) Ne fırında balık, ne Pekin ördeği veya ne de idia ettiği diğer yiyecekleri ve içecekleri yaladım yuttum höpürdettim. Gaarrrkkk.. Yediğim sadece sahanda az pişmiş yumurtadır, o da tereyağında değil margarinde yapılmıştı. Ekmek bayat, su ise terkostu.
5) İçtiğim şarap 872 yılllık filan değil, bardak hesabı satılan afyonlu açık şaraptı.
6) Çorba parası istediğim de külliyen yalandır, sadece evime gitmek için dolmuş parası istedim.Garson Hilmi bir tam abonman bilet verdi de, evin yolunu bulabildim.
7) Bu salağı mahkemeye verdim, orada hesaplaşacağız.Yazdıklarını fitil fitil burnundan getirmezsem kendisinden beter olayım.
İmza: Gourme Hulusi Açtavuk
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
NASA, Ay'a kadın astronot çıkaracak |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Instagram IGTV için radikal karar! |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Çin, Ay'ın karanlık yüzüne keşif aracı gönderdi |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Kısas Nedir? Bakara 178-179. İsra 33. Maide 45. Ayetler. |
Din & Ahlâk | halukgta |
|
|
|
Bakara,284. Allah İçimizden Geçirdiklerimizden Bizleri Sorumlu Tutar mbakara, suresi, 284 |
Din & Ahlâk | halukgta |
|
|
2 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 2 ziyaretçi, 0 gizli