İçerik değiştir



Hasan Hüseyin Korkmazgil...


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 20 yanıt verildi

#1 Sphagetti

Sphagetti

    Küçük Haylaz :)

  • Üyeler
  • 3.305 Mesaj
  • Konum:Sakarya/Adapazarı
  • İlgi Alanları:"Sadece Harabe.net"

Gönderim zamanı 10.08.2006 - 17:43


Acıyı Bal Eyledik

-Pir sultan ölür dirilir-

Bak şu bebelerin güzelliğine
Kaşı destan
Gözü destan
Elleri kan içinde

Kör olasın demiyorum
Kör olma da
Gör beni

Damda birlikte yatmışız
Öküzü hoşça tutmuşuz
Koyun değil şu dağlarda
San kendimizi gütmüşüz
Hor baktık mı karıncaya
Kırdık mı kanadını serçenin
Vurduk mu karacanın yavrulusunu
Ya nasıl kıyarız insana

Sen olmazsan öldürmek ne
Çürümek ne zindanlarda
Özlem ne ayrılık ne
Yokluk ne yoksulluk ne
İşşiz güçsüz dolanmak ne
gün gün ile barışmalı
kardeş kardeş duruşmalı

koklaşmalı söyleşmeli
korka korka yaşamak ne

kahrolasın demiyorum
kahrolma da
gör beni

kanadık toprak olduk
çekildik bayrak olduk
döküldük yaprak olduk
geldik bugüne

ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne

ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu

körolasın demiyorum
kör olma da
gör beni

!

#2 Sphagetti

Sphagetti

    Küçük Haylaz :)

  • Üyeler
  • 3.305 Mesaj
  • Konum:Sakarya/Adapazarı
  • İlgi Alanları:"Sadece Harabe.net"

Gönderim zamanı 10.08.2006 - 17:44

Akarsuya Bırakılan Mektup

- incecikti
gül dalıydı
dokunsam kırılacaktı
dokunmadım
kurudu-

gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
ağaçlar bükmesinler n?olursun boyunlarını
neden akşam oluyorum tren kalkınca
kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki
az önceki çiçekler nasıl da diken diken
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
o sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik, bitti
o elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı
oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı
kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı
nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç

!

#3 Sphagetti

Sphagetti

    Küçük Haylaz :)

  • Üyeler
  • 3.305 Mesaj
  • Konum:Sakarya/Adapazarı
  • İlgi Alanları:"Sadece Harabe.net"

Gönderim zamanı 10.08.2006 - 17:45

Bil ki bu sensin

başımsın başeğmiyeceğim
gücümsün darmadağın
savaşıyorsam dişimle tırnağımla
bil ki bu sensin

ölmek öylesine kolaş ki
utanıyorum
yaşamak öylesine zor ki
utanıyorum

dönsek de dursak da sonuç değişmiyecek
o ışık hep ilerde biryerlerde
kutsal yerimiz ağrıdıkça özlenecek
gökyüzünü sessizce bölüştüğümüz

bil ki bu sensin

!

#4 Sphagetti

Sphagetti

    Küçük Haylaz :)

  • Üyeler
  • 3.305 Mesaj
  • Konum:Sakarya/Adapazarı
  • İlgi Alanları:"Sadece Harabe.net"

Gönderim zamanı 10.08.2006 - 17:46

Birinci kaçış

dur gitme bekle biraz bu belki son buluşmamızdır
belki şimdi şuracıkta ama belki hiç bilmediğin
bir ezik kurbağadır ıslak betonda gölgelerimiz
rıhtımlara böldüğümüz bu çocuksu kurtuluşlar
dur gitme bekle biraz hem sonra belki de hiç
belki bir kamyon beni bir akşam gazetesine
belki sokak sokak beni aradıkların
belki bu son buluşmamızdır nella ah nella
dur gitme vakit yakın az sonra belki de hiç
belki de ben, ah nella, bu ayrılık hiç bitmeyecek

seni çeşmeler gibi şarkılara dağıtıyorum
renkler katıyorum seni, uysal biçimlerden alıp
kısraklara çiziyorum kavga arefesi günlere
dönüp kendimi vuruyorum bir akrep karanlığında
dişi bir isa gibi bakma bana çıldıracağım
düşersem esintime karanlığa düşersem
ellerim soyunursa uykusuz diriliğini
yüzünü yitirirsem bence güzel çizgilerini
düşsel ortamlar içinde bir silik bir anlamsız
yaşamak korkubabası, gelsin dinlerin cenneti
sana ben nella dedim, ah nella, belki de hiç

geceleri bambaşka bir adam oluyorsam
karışıksam kendimden yelimden kaçıyorsam
içimde anlamadığın bir beythofun fırtınası
ben bu fırtınayı yıllardır tanıyorum
yıllardır kendimi taştantaşa ama anlıyamazsın
ben beythofun fırtınası bu ölüm bu ürkünç
tarlalar var bu fırtınada fabrikalar umutlar
dilsiz anlaşmalar var erkekçe davranışlar
ben bu fırtınayı yıllardır yaşıyorum
yüzükoyun kentlerin alacakaranlıklarında

yıllar geçecek, sen böyle hep titreyerek bekliyeceksin
şiirlerim hiçbir zaman beni anlatamıyacaklar
yoksul bir kasabada yoksul bir kahve ocaklığı
ışıklı günlere yatmış yıldız ışığında köyler
tezgahlarda ben dokunacağım nakışlarda ben uyanacağım
yorgun istasyonlarda yığın yığın tedirginlikler
ama hep yolda olacağım kendi yelimin önünde
yaşadıkça, adım adım özlemlerimi haykıracağım
belki çok gideceğim belki çok sürüneceğim
belki bu son buluşmamızdır nella ah nella
seni tuzundan özlemlerimin, bitmemiş şarkılarımdan
sana ben nella dedim, ah nella, belki de hiç

bu kasım bu çıplak beythofun fırtınası
şiirlerim hiçbir zaman beni anlatamıyacaklar

!

#5 Sphagetti

Sphagetti

    Küçük Haylaz :)

  • Üyeler
  • 3.305 Mesaj
  • Konum:Sakarya/Adapazarı
  • İlgi Alanları:"Sadece Harabe.net"

Gönderim zamanı 10.08.2006 - 17:47

Borçlu

Erik çiçek açmış da bahçenin kıyısında
Sen ona hiç bakmadan geçmişsen oracıktan
Leylek dansa durmuş da bacanın tepesinde
O baharlım laklakını durup dinlememişsen
Şakır şakır bir tren bir gece köprüsünden
Islıkla dalmamışsan gurbet türkülerine
Akasya mor akasya ak akasya sarı sarı sarkmış da bahar mavilerinden
Yaşamak ne güzel şey diye ağlamamışsan
Çocuklar birdirbir oynuyorlar da çöplük arsada
Dikilip yanıbaşlarına göğüs geçirmemişsen
Yanından geçip gitmiş de çilekçinin arabası
Kaçtan veriyorsun hemşerim diye yutkunmamışsan
İskelenin tepesinden türkü döken gurbetçi gence
Varolasın koçum benim diye el sallamamışsan
Bahar dalı gömleğiyle utangaç bir uçurtma
Bu ne şıklık delikanlım diye laf atmamışsan
Ve çapkınca bakmamışsan
Göğsü domur domur yeniyetmeye
Sesi bambam
Sesi ramazan topu
Kendini herkül sanan delikanlıyı
Yaştaşınmışcasına süzüp selamlamamışsan
Öpmemişsen gözlerine bakıp duran bir gözleri şenlikliyi
Yaşama itmemişsen iter gibi denize
Girmemişsen koluna bir yıkılmışın
Yalanla da olsa avutmamışsan umutsuzu
Su diyene bir avuç su
Bir yaralı parmağa işememişsen
Kolay gelsin dememişsen taş kıranlara
Günaydınsız bırakmışsan bahçe bezeyenleri
Eğilip koklamamışsan çitten gülen çiçeği
Bayram bayram donanmamışsan
Sevinciyle dostlarının
Acısını dostlarının
Yüreğinde duymamışsan
Kapı kapı dolaşmamışsan iş dilenerek
İşsizliğe düşmemişsen hakkım dedikçe
Ve bayraklı pankartlı yürüyüşlere
Halaylı horonlu grev şenliklerine
Katılmayı aşk gibi duymamışsan şuranda
Ağrın ağrım
Acın acım
Dememişsen insan kardeşlerine
Ve dilinin en görkemli
Ve dilinin bando-davul sövgülerini
Sıralayıp sallamamışsan deyyuslar saltanatına
Hangi yaşta olursan ol
Kardeşim
Kaptırıp gönlünü sevda fırtınasına
Evin yolunu şaşırmamışsan
Sende iş yok be kardeşim
Sen artık hapı yutmuşsun
Borçlusun sen ağaçlara kuşlara
Borçlusun sen trenlere otobüslere
Yağan kara esen yele borçlusun
Borçlusun sen herşeye
Gözdeki ışıltıya
Alındaki çizgiye
Eldeki şaşkınlığa
Borçlusun herşeye
Kardeşim
Yaşamın kendisine

!

#6 Sphagetti

Sphagetti

    Küçük Haylaz :)

  • Üyeler
  • 3.305 Mesaj
  • Konum:Sakarya/Adapazarı
  • İlgi Alanları:"Sadece Harabe.net"

Gönderim zamanı 10.08.2006 - 17:47

Dar açı

anlamak istedikçe herşeyi birden yitiriyorum
bir kutupyıldızı bir ben bir dinmeyen ağrılarım
yapayalnız kalıyorum birden güzelim
ve müthiş ağlamak isitiyorum

gecenin kanatları kırık bir saatı var bilmem bilir misin
ölüm korkusu alkol gibi yayılır damarlara
sakın o saatta sokaklara çıkma
denize bakma
karanlığa
yıldızlara bakma sakın
o saat
işte güzelim o saat
ölüm, o ateşkuşu
ölüm, o mavidüğüm
denizkızlarının türküsünü söyler
ben yalnızım
orkestrada kırık bir saz
kanayarak koşan bir kurt
yüreğim dağbaşında unutulmuş vakur bir bayrak yırtılırcasına
bir kutupyıldızı bir ben bir dinmeyen ağrılarım
çiftleşen kuşların böceklerin insanların yalnızlığı
ve müthiş ağlamak istiyorum

!

#7 Sphagetti

Sphagetti

    Küçük Haylaz :)

  • Üyeler
  • 3.305 Mesaj
  • Konum:Sakarya/Adapazarı
  • İlgi Alanları:"Sadece Harabe.net"

Gönderim zamanı 10.08.2006 - 17:48

Dayan dayanabilirsen

bir bir yitiriyorum sevdiklerimi
ellerimden kuşlar gibi
uçup uçup kuşlar gibi
uzak dağlar ardına

çivilenmiş gözlerime kiminin
o yalvaran gözleri
yakıyor kollarımı kiminin kanı
kimi sitem sitem vuruyor beni
dövünmek tepinmek neye yarar ki
neyi kurtarır ki üzmek şu canı
her bahar yenilense de dallarda tomurcuklar
o bahar gitti gider

kolay değil ozanın ağlamaması
gülmesi kolay değil
bulutlar her zaman yağmur getirmez
şimşek gülmez bulutlardan herzaman
bulut var ki yaz yağmuru güzelim
geçip gider gül kokulu yel gibi
bulut var ki taş başına yoksulun
orman söken köy göçüren bir karabasan

tam da başlamışken sevmeği öğrenmeğe
tam da başlamışken bal doldurmağa
özlem denen peteğe
bir bir uçup gidiyorlar canlarım
gidiyorlar kopar gibi acılı kollarımdan
dönülmez karanlığa

dövünmek tepinmek neye yarar ki
neyi kurtarır ki ölüme sövmek
sövmemek ne yazar ki
dağbaşında tek ağaç
fırtınada bir tekne
uçurtması kopup gitmiş bir çocuk
bakıyorum yalnızca
şaşkın ve umarsız gözlerle arkalarından

dayan yavrum
dayan hasan hüseyin
dayan dayanabilirsen

!

#8 Sphagetti

Sphagetti

    Küçük Haylaz :)

  • Üyeler
  • 3.305 Mesaj
  • Konum:Sakarya/Adapazarı
  • İlgi Alanları:"Sadece Harabe.net"

Gönderim zamanı 10.08.2006 - 17:49

Demedim Ki

Bu kenti sevdim dedim
Benim olsun demedim ki

Sevdim dedimse akşam kızıllığını
Gönlüm gibi akıp giden şu çayı
Şu ormanı şu denizi şu dağı
Benim olsun demedim ki

Vuruldumsa gözlerinin gül bahçesine
Yürek çizen şimşeklerse kaçamak bakışları
İşte buna sevmek derler dedimse

Çattımsa acıların en güzeline
Yedirdimse uykuları o tatlı kuşa
Benim olsun demedim ki

Bu akşam kankırmızı şarap istiyor canım
Bu akşam dünyanın bütün şarkılarını
Bu akşam dünyanın bütün özlemlerini
Bu akşam beni yalnız bırakın
Bu akşam yalnızca onu düşüneceğim
Onu ve kendimi yalnızca

!

#9 Sphagetti

Sphagetti

    Küçük Haylaz :)

  • Üyeler
  • 3.305 Mesaj
  • Konum:Sakarya/Adapazarı
  • İlgi Alanları:"Sadece Harabe.net"

Gönderim zamanı 10.08.2006 - 17:50

Efendiler

yoktu yok
ve tarla sınırlarında kan vardı
analar en güzel çocuklarını
çocuklar yüreklerini
ve silah hiçbir zaman
böylesine kutsal olmadı

yoktu yok
ve bıçak dayanmıştı kemiğe
açlıkta işsizlikte ezilmişlikte
kim söyler bu türküyü kim düzer bu ağıdı kim
kocaman eller midir bu bağlamalarda
efendiler efendiler efendiler!

bütün davullar gülünç
bütün silahlar saçma
onlara gitti o davullar, şimdi yok
onlarla kaldı o silahlar, şimdi var
efendiler efendiler efendiler!

yoktu yok
bir sömürge havasıydı aşk diye damarlarda
ve bütün sınırlarda kan vardı
bir ekmek bulup bölüştüler
bir türkü bulup bölüştüler
ve sokaklarda dolaştırmak için özgürlüğü
ve vatanı anavatan yapmak için bir anda
efendiler efendiler efendiler!
kim söyler bu türküyü kim düzer bu ağıdı kim
ve kim varmış barışa elyordamıyla

yoktu yok
verecek hiçbir şeyleri yoktu yüreklerinden başka
ve barışın demir kapılarında sıkılmış yumrukları
toprağı sürer gibi demiri döver gibi dövüştüler
düştüler
birgün yine kalkmak için ayağa
ve bu çetin kavganın
mustafa kemal dedik adına
efendiler efendiler efendiler!

!

#10 Sphagetti

Sphagetti

    Küçük Haylaz :)

  • Üyeler
  • 3.305 Mesaj
  • Konum:Sakarya/Adapazarı
  • İlgi Alanları:"Sadece Harabe.net"

Gönderim zamanı 10.08.2006 - 17:51

Hiroşima

bir sedef kayıktı capon denizlerinde
altın yaldızlı kürekleri
kimbilir kimlerin eleinde
capon denizlerinde
yorgundu -sis çökmüştü- ak uçakları kalkıyordu alanlardan
uzak kasımpatılar çiziyorduk üşümüş kağıtlara
bayraklar örtüyorduk üşümüş çocuklara - ısınıyorduk
biz ne çocuktuk, ama ne çocuktuk, nasıl anlatmalı bilmem
poem caponez diyordu- ama nasıl anlatmalı bilmem
alaturka bir ölümdü, nasıl anlatmalı bilmem.
sular
sular hiç geri dönmüyorlardı
biz ne kırallar büyütmüşüz kiyo
ne kıral korkulara alkışlar!
kitaplar indirmişiz kiyo-sürülerle açlığımıza
sabahlar telliduvaklı geceler kanlıbıçaklı
biz ne kırallar yemişiz büyük kurtuluşlara
nasıl anlatmalı bilmem
alaşafakları söyler bayraklarımız

kiyo kiyo!
beni görmüşlüğün var mı hiç
kaç galeri kaç yitikkent kaç masal morluğu soğumaklarda
ölüler çiçek istemiyorlar kiyo
bu elleri hangi topraklar
ben eşsiz serüvenler delisi matakatakatuka
takdim ederim kendimi
aynalar paramparça kiyo
aynalar hiroşima
fincanımın üstünde ipincecik bir masal
alır beni götürür erguvan yelkenli gemim
güneyden taa güneyden bir yel eser kiyo kiyo
kakaolu muzlu bir yel
bilmem ki nerden gelir tokyo bulvarlarına bahar
yine yalnız saraylarda yine yalnız kırallar
yine capon denizlerinde bir sedef kayık
inanmadan ölmekse pek alaturka
nasıl anlatmalı bilmem
nasıl
nasıl
nasıl sevilir bu altınzincir
bu hergün ölüm
bu gükyüzü yas
bu yakın güneş
bu uzak fujiyama
bilmem ki nasıl
bilmem ki neresinden
bilmem ki kaç güvercin
kaç yürek
kaç kasımpatı
ve kocaman gülleri capon sabahlarının
harakiri karanlıklara

bilmem ki nasıl çizmeli bu yuvarlak sarıyı bu gergin gökyüzünü
ve bu ateş kelebekleri
aynalar paramparça kiyo
aynalar hiroşima

sular geri dönmüyorlar kiyo, sular hiç geri dönmüyorlar
koklanmıyor bu karanfil bu başka temmuzlarda
daha biz havamızı bile kullanmamışken
daha biz hiçbirşeyimizi kullanmamışken
safkan arapları tutup
kıral arabalarına koşmak
bir masal uğruna kiyo, bir hiç uğruna kiyo, ama pek alaturka
ama pek ortaçağlı
ama pek güvercinsiz
volonlar bilmez bunu kiyo
dişliler bilmez
raprapla bir yatakta gitmez bu kocaman sari gülleri bu hızlı düşün
öyle ürkek ki kiyo
öyle kaygan ki kiyo
nası nasıl nasıl anlatmalı bilme
ya nasıl kanamışız gencecik yerlerimizden
o hiç dönülmiyenin ortayerinde
sular geri dönmüyorlar kiyo, sular hiç geri dönmüyorlar

capon denizlerinde bir masal kayık
bir capon şarkısı tokyo bulvarında güneş
yine saray yalnızlıkları yine kıral uykularda başkaldırışlar
yine bayraklar örtülüyor üşümüş çocuklara
yine borular çalınıyor kiyo
yine sürülerle güvercin ellerimizden
tarlalara tezgahlara denizlere bir daha dönememek
bir daha kafa tutamamak bayram sabahlarına
oh kiyo
oh kiyo
oh benim yenik yanım
köle rengim
balinam
ben eşsiz serüvenler delisi matakatakutuka
ben hiç bitmeyen çığlık
aynalar paramparça kiyo
aynalar hiroşima

bir sedef kayıktı capon denizlerinde
altın yaldızlı kürekleri
kimbilir kimlerin ellerinde
capon denizlerinde

!

#11 Sphagetti

Sphagetti

    Küçük Haylaz :)

  • Üyeler
  • 3.305 Mesaj
  • Konum:Sakarya/Adapazarı
  • İlgi Alanları:"Sadece Harabe.net"

Gönderim zamanı 10.08.2006 - 17:52

Karagün Dostu

biliyorum
matarada su
torbada ekme
ve kemerde kurşun değil şiir
ama yine de
matarasında su
torbasında ekmek
ve kemerinde kurşun kalmamışları
ayakta tutabilir

biliyorum
şiirle şarkıyla olacak iş değil bu
dalda narı
tarlada ekini kızartmaz güvercin gurultusu
ama yine de
diler arasında bıçak gibi parlar kavgada
şiirin doğrultusu

göz güzü görmez olmuş
tek bir ışık bile yok
yürek bir yaralı şahindir
döner boşlukta
belki bir şiir
belki bir şiir kırıntısı
çalar kapımızı umutsuz karanlıkta
yoklar yüreğimizi
iğilir yaramıza
dağıtır korkumuzu
ve karşı tepelerden
gürül gürül bir kalk borusu

!

#12 Sphagetti

Sphagetti

    Küçük Haylaz :)

  • Üyeler
  • 3.305 Mesaj
  • Konum:Sakarya/Adapazarı
  • İlgi Alanları:"Sadece Harabe.net"

Gönderim zamanı 10.08.2006 - 17:53

Kokmuşlar mezarlığı

güneşse güneş benim beyoğlubeyler
topraksa toprak benim beyoğlubeyler
bir şey var anlamadığım bu sabahlarda
eski saraylarda bu yeni saltanatlar
saksılarda çiçek diye kızgın namlular
demirin kömürün petrolün kalleşliği
bir şey var anlamadığım bu sabahlarda
kayguysa kaygu benim beyoğlubeyler
bayramsa bayram benim beyoğlubeyler
ya siz kimsiniz

kentlerin göbekleri suların en kadını
kadının en köpresi sofraların padişahı
bir şey var anlamadığım bu yasaklarda
ben güldükçe neden karartılır ışıklar
duvarlar yükseltilir köpekler kışkırtılır
kundakta bebek suçlu tarlada tohum
bir şey var anlamadığım bu yasaklarda
umutsa umut benim beyoğlubeyler
ya siz kimsiniz

bu kokmuşlar mezarlığı imamlar sofrası bu
omuzlardan omuzlara bu korku tapınakları
akşamla kargalarla nargilelerle
leblebici bakkalbaşı minder minder üçotuzüç
bir şey var anlamadığım bu yezit yalanlarda
yarınsa yarın benim beyoğlubeyler
barışsa barış benim beyoğlubeyler
ya siz kimsiniz

kimsiniz ey şimdi müzelerde yerleri belli
eski beyler yeni beyler bey eskileri

!

#13 Sphagetti

Sphagetti

    Küçük Haylaz :)

  • Üyeler
  • 3.305 Mesaj
  • Konum:Sakarya/Adapazarı
  • İlgi Alanları:"Sadece Harabe.net"

Gönderim zamanı 10.08.2006 - 17:55

Onüçüncü burçta delirmek

kollarını o biçim kavuşturma, kötü çok kötü
acır gibi bakma yüzüme yoksulluğum büyüyor
aç şu perdeleri nella aç nella uykum geliyor
kır şu camları nella kır nella boğulacağım
yapraklar kokunca bir
sular yorulunca
sızılar gencelince
bil ki birbaşımayım
bil ki kaçıp kurtulmak
bil ki sayısız
kötü çok kötü

sessizliği sevmiyorum sustur şuçığırtkanları
ben bu bulvarları güzel günlere götüreceğim
bırak ellerini ellerime mutluluklara götüreceğim
dalgınım kırıkdöküğüm bu düzenler beni böyle
uzak konuşunca bir
anılar tutuşunca bir
kollarım öksüzleşince
bil ki dolaşıp düşmek
bil ki kendimden öte
bil ki karışık
kötü çok kötü

bu karanlık sürdükçe kendimizden kurtulamayız
sığmıyor sığmuyor sesim bu yorgn biçimlere
çözdüm suları, bıraktım kısrakları, ardımsıra yıldızlar
onüçüncü burçtan beni gecelere dağıtacaklar
onüçüncü burçtan beni gecelere dağıtacaklar
acılar bağrışınca bir
şarkılar susunca bir
ninniler tükenince
bil ki ben
bil ki çok yakın
bil ki apaçık
kötü çok kötü

!

#14 Sphagetti

Sphagetti

    Küçük Haylaz :)

  • Üyeler
  • 3.305 Mesaj
  • Konum:Sakarya/Adapazarı
  • İlgi Alanları:"Sadece Harabe.net"

Gönderim zamanı 10.08.2006 - 17:56

Oranlama

bir sen eksiktin sarıyıldız hoş geldin
geç bakalım karşıma benimle içer misin
ağlar mısın içince burnunu çeker misin
gözyaşların yakabilir mi dudaklarımı
ama neden titriyorsun öyle sarıyıldız

bak ben su taşıyorum ince elekle
iğne deliğinden dünyayı geçiriyorum
bak ben aklıma uyup böyle sarıyıldız
durmadan aklımı şaşırıyorum
sen beni kaçıncı binden tanıyorsun ki

hadi bana çelikmavisi bir gece getir
hadi dostlukları tek tek koparıp getir
alnımdan öp beni e mi, yitik sıcaklığımı getir
gençliğimi çılgınlığımı deli gönlerimi getir
ne o sarıyıldız sen demi ağlıyorsun

!

#15 Sphagetti

Sphagetti

    Küçük Haylaz :)

  • Üyeler
  • 3.305 Mesaj
  • Konum:Sakarya/Adapazarı
  • İlgi Alanları:"Sadece Harabe.net"

Gönderim zamanı 10.08.2006 - 17:56

Uçun Kuşlar

insandır suda akan yaprakta yeşil gülde kırmızı
zorlu bir dal gibi eğleniriz de fırtınalarla
ince bir sızı birdenbire kırar kollarımızı
ve bir akşam kuşlar gibi elimizden uçup giden mutluluk
bir sabah ebemkuşaklarının altından dörtnala gelir
yaşayalım çocuklar
her şey bizimdir
bir giysi örtüsünde buldum ben bu yedi satırı
bozkırda yüzükoyun bir hitit kasabası
yedi satır yedi bülbül yavrusu
vurmuşlar anasını da kalmış yavrusu
bir sürgün şair yazmış vaktin birinde
bir genç kız işlemiş onu örtüye
yedi renk ipek iplik, yedi bülbül yavrusu
ak örtüde yedi satır, gökkuşağı iğrisi
bu yalnızlık bu sürgün, insan olmak acısı
aldım yedi yavrucuğu koydum buraya
yaşıyor mu bilmiyorum o sürgün şair
yaşıyorsa bilsin diye o sürgün şair
bir gün çıkıp gelsin diye o sürgün şair
?uçun kuşlar?
?uçun kuşlar?
koydum adını

bir giysi örtüsünde yedi bülbül yavrusu
yedi satır, yedi renk, gökkuşağı iğrisi

!

#16 Sphagetti

Sphagetti

    Küçük Haylaz :)

  • Üyeler
  • 3.305 Mesaj
  • Konum:Sakarya/Adapazarı
  • İlgi Alanları:"Sadece Harabe.net"

Gönderim zamanı 10.08.2006 - 17:57

Zar

kötü
durum kötü
durum çok kötü
durum gerçekten kötü

ya şunda ya bunda
ya burdan ya şurdan
ya bugün ya yarın
ya akşam ya sabah

durum gerçekten kötü
durum çok kötü
durum kötü
kötü

yo pek de kötü sayılmaz
şöyle olursa böyle
böyle olursa şöyle
bu yandan gelirse eh biraz
şu yandan gelirse çok iyi
dediğim gibi olursa hârikulâde

iyi iyi
durum iyi
durum çok iyi
durum gerçekten iyi

Bu mesaj Sphagetti tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 10.08.2006 - 17:58

!

#17 Sphagetti

Sphagetti

    Küçük Haylaz :)

  • Üyeler
  • 3.305 Mesaj
  • Konum:Sakarya/Adapazarı
  • İlgi Alanları:"Sadece Harabe.net"

Gönderim zamanı 10.08.2006 - 17:58

Önce yönler yerlerine

gece balçık kokuyordu inceden
otuzdokuzuncu paralelde biryerde
mor üstüne direkleme bariton
hey anam-denizin altı gibi
hani şu direnmek de olmasa
camgömbeğinde bir kara nokta
yönlerin hiçbir önemi yok artık
bir gece sallanıyordu açıkta

o gece büyük kopuştu gördüm
köprülerin bıçak açmıyordu ağızlarını
ağaçlar çözülmüşlerdi uykularından
uykular, çözülmüşlerdi
karaca gözleriydi ürkütülmüş
sürülerle karacalardı insanlardı
hey anam - ne de güzel doruklar
ne de güzeldi direnirken insan
bu sel gecesi olmasa kendimizi bulamazdık
delirmiş dal uçlarını kahverengini
yeşili kırmızıyı maviyi bulamazdık
cam göbeğinde bir kara nokta

isterseniz o dalgadan da verebilirim
paraşüt dünyayı indiremez ki
balıklar sofralara sürüklenmişler
yaşamak olabildiğince dişi
iki şimşek arasında bir sellice düş
isterseniz yönleri de verebilirim
elele- isterseniz-ayrılmamacasına
hey anam- ne de güçlüydük birden
yıldızlar hep yukarda yukardaydılar
hani şu sözgelimi yukarda

!

#18 Sphagetti

Sphagetti

    Küçük Haylaz :)

  • Üyeler
  • 3.305 Mesaj
  • Konum:Sakarya/Adapazarı
  • İlgi Alanları:"Sadece Harabe.net"

Gönderim zamanı 10.08.2006 - 17:59

Şapka

bak işte görüyor musun diyemiyorum
dilimin ucunadek geliyor diyemiyorum
bir gökyüzü var ki bu senin bilmediğin
bir kırmızı var ki bu senin hiç görmediğin
balıklar öyle yüzmez o sularda, sen yoksun
şarkılar bir böyle götürmez insanı erguvanlardan
sende hiç özlemek yok mu a bekleroğlu
sende hiç bunalmak yok mu a cennetmekan
ne tutarsın bu şapkayı başında
ne tutarsın bu başında şapkayı
bak işte görüyor musun diyemiyorum
dilimin ucunadek geliyor diyemiyorum

biliyorum nah işte mutluluk şuracıkta
şu kilidi kırdınmı arkası cennetiala
hidroöeni füzesiyle korkuya kuluçkada
höt desen devrim doğuracak perşembe gebe
bak işte görüyor musun diyemiyorum
dilimin ucunadek geliyor diyemiyorum

sen hiç vatansamaz mısın varsamaz mısın
sen hiç onursamaz mısın çoksamaz mısın
sen utanmaz mısın arlanmaz mısın
hele bir döndür başını da şu gidişe bak
hele bir döndür başını da şu düzene bak
hele bir döndür başını da şu haline bak
bak işte görüyor musun diyemiyorum
dilimin ucunadek geliyor diyemiyorum.

Köleliğin karşılığını buldum sözlükte
toplumculuk ne demekmiş biliyor musun
apartıman bundan çıkar biliyor musun
ondan sonra kulismulis kilitmilit mapusane
ondan sonra allahmallah yalandolan kaşkariko
kimden aldın bu şapkayı başına
ne tutarsın bu şapkayı başında
neden yere çalmıyorsun bu şapkayı başına
yere neden bu başı şapkayına
bak işte görüyor musun diyemiyorum
dilimin ucunadek geliyor diyemiyorum

!

#19 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5.365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 11.03.2008 - 13:37

Acılara Tutunmak

Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimizde
O yuvasız çalıkuşu
Bense kafeste kanarya
O dolaşmış daldan dala
Savurmuş yüreğini
Ben bölmüşüm yüreğimi
Başkaldıran dizelere
Aramakmış oysa sevmek
Özlemekmiş oysa sevmek
Bulup bulup yitirmekmiş
Düşsel bir oyuncağı
Yalanmış hepsi yalan
Yalanmıs hepsi yalan
Sevmek diye bir şey varmış
Sevmek diye bir şey yokmuş
Acı çektim günlerce
Acı çektim susarak
Şu kısacık konuklukta
Deprem kargaşasında
Yaşadım bir kaç bin yıl
Acılara tutunarak
Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimizde
Acılardan arta kalan
İşte bu bakışlarmış
Buğu diye gözlerinde
Gün batımı bulutlarmış.

:friends:


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...


#20 GiZ

GiZ

    Zaman buldukça takılır

  • Üyeler
  • 159 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Güney Sahilleri :)

Gönderim zamanı 18.08.2008 - 19:44

HAZİRANDA ÖLMEK ZOR....

işten çıktım
sokaktayım
elim yüzüm üstümbaşım gazete


sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sokakta tomson
sokağa çıkmak yasak


sokaktayım
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
yaralı bir şahin olmuş yüreğim
uy anam anam
haziranda ölmek zor!


havada tüy
havada kuş
havada kuş soluğu kokusu
hava leylâk
ve tomurcuk kokuyor
ne anlar acılardan/güzel haziran
ne anlar güzel bahar!
kopuk bir kol sokakta
çırpınıp durur


çalışmışım onbeş saat
tükenmişim onbeş saat
acıkmışım yorulmuşum uykusamışım
anama sövmüş patron
ter döktüğüm gazetede
sıkmışım dişlerimi
ıslıkla söylemişim umutlarımı
susarak söylemişim
sıcak bir ev özlemişim
sıcak bir yemek
ve sıcacık bir yatakta
unutturan öpücükler
çıkmışım bir kavgadan
vurmuşum sokaklara


sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sarı sarı yapraklarla birlikte sanki
dallarda insan iskeletleri


asacaklar aydemir'i
asacaklar gürcan'ı
belki başkalarını
pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim
dökülüyor etlerim
sarı yapraklar gibi


asmak neyi kurtarır
sarı sarı yaprakları kuru dallara?
yolunmuş yaprakları
kırılmış dallarıyla
ne anlatır bir ağaç
hani rüzgâr
hani kuş
hani nerde rüzgârlı kuş sesleri?

asılmak sorun değil
asılmamak da değil
kimin kimi astığı
kimin kimi neden niçin astığı
budur işte asıl sorun!


sevdim gelin morunu
sevdim şiir morunu
moru sevdim tomurcukta
moru sevdim memede
ve öptüğüm dudakta
ama sevmedim, hayır
iğrendim insanoğlunun
yağlı ipte sallanan morluğundan!

neden böyle acılıyım
neden böyle ağrılı
neden niçin bu sokaklar böyle boş
niçin neden bu evler böyle dolu?
sokaklarla solur evler
sokaklarla atar nabzı
kentlerin
sokaksız kent
kentsiz ülke
kahkahanın yanıbaşı gözyaşı


işten çıktım
elim yüzüm üstümbaşım gazete
karanlıkta akan bir su
gibi vurdum kendimi caddelere
hava leylâk
ve tomurcuk kokusu
havada köryoluna
havada suçsuz günahsız
gitme korkusu
ah desem
eriyecek demirleri bu korkuluğun
oh desem
tutuşacak soluğum

asmak neyi kurtarır
öldürmek neyi
yaşatmaktır önemlisi
güzel yaşatmak
abeceden geçirmek kıracın çekirgesini
ekmeksiz yuvasız hekimsiz bırakmamak


ah yavrum
ah güzelim
canım benim / sevdiceğim
bitanem
kısa sürdü bu yolculuk
n'eylersin ki sonu yok!
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
uy anam anam
haziranda ölmek zor!

nerdeyim ben
nerdeyim ben
nerdeyim?
kimsiniz siz
kimsiniz siz
kimsiniz?
ne söyler bu radyolar
gazeteler ne yazar
kim ölmüş uzaklarda
göçen kim dünyamızdan?


asmak neyi kurtarır
öldürmek neyi?
yolunmuş yaprakları
ve kırılmış dallarıyla bir ağaç
söyler hangi güzelliği?

kökü burda
yüreğimde
yaprakları uzaklarda bir çınar
ıslık çala çala göçtü bir çınar
göçtü memet diye diye
şafak vakti bir çınar
silkeledi kuşlarını
güneşlerini:
«oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun, memet,
memet!»

gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
üstümbaşım elim yüzüm gazete
vurmuşum sokaklara
vurmuşum karanlığa
uy anam anam
haziranda ölmek zor!


bu acılar
bu ağrılar
bu yürek
neyi kimden esirgiyor bu buz gibi sokaklar
bu ağaçlar niçin böyle yapraksız
bu geceler niçin böyle insansız
bu insanlar niçin böyle yarınsız
bu niçinler niçin böyle yanıtsız?

kim bu korku
kim bu umut
ne adına
kim için?


«uyarına gelirse
tepemde bir de çınar»
demişti on yıl önce
demek ki on yıl sonra
demek ki sabah sabah
demek ki «manda gönü»
demek ki «şile bezi»
demek ki «yeşil biber»
bir de memet'in yüzü
bir de güzel istanbul
bir de «saman sarısı»
bir de özlem kırmızısı
demek ki göçtü usta
kaldı yürek sızısı
geride kalanlara


nerdeyim ben
nerdeyim?
kimsiniz siz
kimsiniz?


yıllar var ki ter içinde
taşıdım ben bu yükü
bıraktım acının alkışlarına
3 haziran '63'ü

bir kırmızı gül dalı
şimdi uzakta
bir kırmızı gül dalı
iğilmiş üzerine
yatıyor oralarda
bir eski gömütlükte
yatıyor usta
bir kırmızı gül dalı
iğilmiş üzerine
okşar yanan alnını
bir kırmızı gül dalı
nâzım ustanın


gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
bir basın işçisiyim
elim yüzüm üstümbaşım gazete
geçsem de gölgesinden tankların tomsonların
şuramda bir çalıkuşu ötüyor
uy anam anam
haziranda ölmek zor!

HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL
Sarılıp yarama gitsem çare değil ki
Yüreğimde yangın çıkar bu şehir yanar.’


Adını koyduğum senli cümlelere söylerdim bu sözleri,
Bana dair korkuların bir bulut misali kaybolduğunda…





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

1 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli