0
SEÇİM ARiFESİNDE HALKI KANDIRMAK (DEMİREL ERDOÐAN POLEMİÐİ)
Demirel ailesinin duruşma günü yaklaşınca Süleyman Demirel hep bunu yapar.
Her zamanki lastikli cümleleri ile bir yandan dine ve dindara alerjisi olan kesime yüksek dozlu mesajlar vererek, işte aradığımız ses deme zevkini yaşatır.
Diğer yandan iktidara yükleniyormuş gibi yaparken bir eliyle de tuttuğunu gösteren mesajlar verir.
Bunu bir kere de yapmaz. Önce havayı koklar, hafif salvo atar, hangi taraftan rağbet büyükse direksiyonu o yana kırar.
Aslında ne söylediğinden çok niçin ve ne zaman söylediği önemlidir.
Terörle mücadele yasasında suçüstü yakalanan Erdoğan’a Demirel’in başörtüsü sataşması ilaç gibi geldi.
İran’a saldırı, terörle mücadele ve patlayan işsizlik başta olmak üzere çiftçinin isyanı ve ekonomik sıkıntılarla bunalan iktidara yönelik Demirel’in laiklik sataşması müzmin solu mesttettiğinden daha çok Erdoğan’ı mestetmiş olmalı.
Seçimlerden bu yana Baykal dışında hiçbir siyasetçi ile polemiğe girmeye cesaret edemeyen Erdoğan’a Demirel altın tepside efelenme imkanı sundu.
Demirel’in Erdoğan’dan çok Anadolu insanına sataşan, "üniversitede türban takmak isteyen Arabistan’a gitsin" şeklindeki çirkin sözlerinin üstüne balıklama dalan Erdoğan, "Arabistan`a sen git" diye çıkışarak prim topluyor.
Erdoğan Demirel’i cingöz Recai`ye benzetiyor ancak kendi tarzının da cingöz Recai tarzı siyaset olduğunun farkında değilmiş gibi davranıyor.
Cingöz Recai tarzı siyasetçilerin atışmaları arasında ve cambaza bak oyunu karambolünde bu milletin evlatları mağdur edilmeye devam ediyor. Kimin umurunda.
Demirel’in bu çıkışına Erdoğan hazretleri şöyle cevap buyurmuş: "Ülke evlatlarına kimse başka adres vermesin, veren önce kendi gitsin."
Ne kadar göz yaşartıcı cümleler bunlar değil mi?
Danışmanının ifadesi ile adama sormazlar mı madem öyle ne diye çocuklarınızı Amerikalar`da okutuyorsunuz. Ne diye Türk çocuklarını AB ve AİHM kapılarında perişan ediyorsunuz?
Ve ne diye çözüm olarak Haçlı kapılarını işaret ediyorsunuz?
AKP’nin başörtüsü yasağını kaldırmak için çare diye gösterdiği AİHM İslam dinine hakareti dahi suç saymıyor.
Demirel soruları böyle sormak yerine iktidara malzeme verecek "Arabistan`a gidin" polemikleri açıyor.
Niye acaba? Hangi sözün nasıl yankı bulacağını bilen Demirel niçin konuyu saptırıyor dersiniz?
İktidara karşıymış gibi yaparak bir yandan da göz mü kırpıyor? Anlarsın ya "sen bana ben sana" mı diyor?
Bu Cingöz Recai siyaseti gerçekleri unutturmasın. Ülkemizi AB cehennemine sıkıştıran Demireller ve Erdoğanlar`dır.Demirel’in yanlış söylemi Erdoğan’ın türban konusundaki acziyetini de samimiyetsizliğini de örtmeye matuftur.
Erdoğan miladı dolmuş politikcılarla aşık atarak bu gerçekleri unutturabileceğini sanıyorsa fena halde yanılıyor.Bu çıkışlar olsa ola Erdoğan’ın miladını erken doldurmasına yarar
Cingöz Recai siyasetini, cambaza bak oyununu bırakın da, milletimizin meselelerini çözün.
Sayın Demirel, nerede ne zaman konuşacağını bilen bir siyaset duayenidir. Söylediği sözün maksadını ve nerelere gideceğini bilecek kadar ilmi vardır.
Bu konuşması ve tavrı; iktidarın devamına ve gücüne güç katmasına yöneliktir.
Nasıl mı? Türk halkının sosyal dokusu toplum mühendisleri tarafından gayet güzel bir şekilde tespit edildiği için vatandaşın şişkinliği “gazı” nasıl alınır, vatandaşın nefretini kazanmakta olanların bir anda nasıl mazlum duruma düşürülerek, sevgisinin kazanılacağının yolları, en ince ayrıntılarına kadar bilinmektedir.
Bu söz, aslında vatandaş nezdinde primini tüketmekte olan Sayın Erdoğan’a, mecliste kükreme fırsatı vererek, puan kazanmasına zemin hazırlamaya yöneliktir. Şimdi normal vatandaşın bile rahatlıkla gözünden kaçmayan bu tespitleri, Sayın Demirel’in bilmemesi mümkün mü?
Yapılan söz düellosunun AKP tabanı tarafından vatandaşa yansıtılma şekline bakın “Sayın Başbakan bu konuda tavrını koymuştur. Başörtüsü meselesini çözmek istiyor ama bazı güçleri aşamıyorlar. Yapacak ama yaptırmıyorlar” Bu fikri yaymaya devam ederek vatandaşın tepkileri azaltılmaya çalışılmaktadır.
Neymiş efendim” başörtülülerin Suudi Arabistan’a falan gitmeyeceğini, onların asıl vatanlarının Türkiye” olduğunu konuşup, üstüne üslük birde avuçları patlayıncaya kadar alkış almaktadır. Sözüm ona durumu kurtarmaya çalışmaktadır. Çözüme yönelik bir düzenleme “yok”…
Bakınız bu yazdıklarım aslında kendi fikrim falan da değil. Vatandaşımızın tespit ve sözleridir. Elhamdülillah, milletimiz artık gerçekleri anlamaya başlamıştır. “lafla peynir gemisinin yürümediğini” herkes gayet iyi bilmektedir.
Vatandaşımız, iktidar olduğu halde muktedir olamamanın ne demek olduğunu, verilen sözlerin ne derece yerine getirilebilip getirilmediğini, ekonominin gidişini artık bilmektedir.
Gidin vatandaşa, iktidarın halini ahvalini, ekonomiyi sorun? “Ekonomi nasıl, iktidar sahipleri durumun çok iyiye gittiğini söylüyor. Siz ne diyorsunuz?” diye bir soru yöneltiniz. Vatandaş tek kelime bile etmeden, elini cebine götürüp boş cebinin astarını dışarıya çıkarıyor. “İşte ekonomi, kardeşim benim üçe beşe aklım ermez, ben cebimi bilirim. Benim cebim boş. Söylenenlerde boş”
Vatandaşımız, başörtüsü meselesinin bu iktidar sahipleri tarafından Uluslararası mahkemelerde kararlar alınmasına vesile olarak “çözümsüzlüğe sevk edildiğini” Yapılan konuşmalarında şova yönelik olduğunu bilmektedir. Sayın Demirel ile bu iktidar sahiplerinin ittifak ettikleri bir şey varsa o da milletin kanayan yarasına merhem olmamaktır. Konuşmak, Mecliste kükremek mi? Havanda su dövmek mi(!)? Kararı siz verin.
SEVGİYLE KALIN.
ALİ OSMAN SUBAŞI
www.habergenc.com
