120 replies to this topic

[Bulutsuzluk]

Günün belki de en anlamlı mesajı milasdan geldi. Hani profiline yazmış olduğu yazında "kendi koydukları kuralları ALLAH ın emirlerinden üstün tutanlara LANET OLSUN." ibaresi bu konuyu aslında özetler nitelikte.

[omerhas]

Vakit gazetesini savunmakla en büyük alçaklığı ve bu ülkeye ihaneti yapıyorsunuz.

Bu günler iyi günleriniz, çıkarın keyfini .


Bu millet sizin sandığınız kadar salak değil.

Bazı hedefleri parmağı ile gösterenler bilsinler ki, zamanı geldiğinde

parmaklanmayı da hak edeceklerdir.

[Emily]

Milas..özlemişim seni...daha sık gelmelisin ,gerçekten...

cenazeye bile katılmayan bir başbakan...sözün bittiği an..!

Cumhurbaşkanı Sezer'in 19 Mayıs mesajı tam da Danıştay saldırısını kapsıyor ve yerini buluyor kanaatindeyim.
yeterince açık konuşmuş, ben üstüne ne diyebilirim...

http://www.milliyet....5/18/index.html

[dokuzharf]

Başbakan cenazeye katılmadı..
dur hemen mesaj çekeyim tayyipe istifa etsin..

[omerhas]

Başbakan cenazeye katılmadı..
dur hemen mesaj çekeyim tayyipe istifa etsin..

Hoşuna gitti öyle değil mi?

Mesaj çekmene ne hacet, Vakit'e söyle ..

[dokuzharf]

Hoşuma gitti yada gitmedi demedim ki ..
Dedim mi ?

Yapılanın alçakça olduğunu sende bende iyi biliyoruz.
Devletin Başbakanı cenazeye gelse ne olacaktı ?
Hem Başbakan olmasını istemiyorsunuz hemde cenazeye gelmemesinden bahsediyorsunuz. Oraya gelen kişiler cenaze için geldi. Yuhlanması iyi birşeymi ? İnsanlar cenaze namazına geliyor. Ama cenazeyi siyaset meydanına çevirdi halk. Suçlu yakalandı ve halada şüpheliler yakalanıyor. Bütün bunlara sebep Başbakanmı sanıyorsun ? Görsel medyadan neden kimse bahsetmiyor ? Madem vakit gazetesi o zaman yayınladı yargı mensuplarını neden biri çıkıp ne yapıyorsunuz demedi ? Neden yaptırım uygulamadı ? Cenazede o kadar kişi neden yuhalandı. Hükümet kendisinin yuhalanmasını istermi ? Aptalmı bu kadar ? Akılmı yok bu adamlarda ?

[omerhas]

Hoşuma gitti yada gitmedi demedim ki ..   
Dedim mi ?  (Yoo hiç demedin yukarda Allah var;  Başbakan cenazeye katılmadı..
dur hemen mesaj çekeyim tayyipe istifa etsin..  )

Madem vakit gazetesi o zaman yayınladı yargı mensuplarını neden biri çıkıp ne yapıyorsunuz demedi ? Neden yaptırım uygulamadı ?

Vakit'e dava açıldı!

Radikal gazetesinin "Savcıya bak savcıya" haberiyle Van Başsavcısı Kemal Kaçan ve Sabah gazetesinin "Bu savcıya dikkat" başlıklı haberiyle Van Savcısı Sezgin Kanmaz'ın tavırlarını eleştirmesi karşısında kılını kıpırdatmayan savcılar, Vakit'in "İşte o üyeler" başlıklı haberi hakkında soruşturma açtı.

Bağcılar Cumhuriyet Savcılığı, vakit gazetesi ve sorumluları hakkında, Danıştay 2. Dairesi Başkanı ile 3 üyesinin ''terör örgütlerine hedef gösterildiği" iddiasıyla soruşturma başlattı.

Gazetenin dünkü sayısında ''İşte o üyeler'' başlığı altında yayınlanan haberi ve Aytaç Kılınç adlı öğretmenle ilgili kararı veren Danıştay 2. Dairesi Başkanı ve 3 üyenin fotoğraflarının yayınlanmasını inceleyen Bağcılar Basın Savcılığı, gazetemiz ve sorumluları hakkında 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın 6. maddesi uyarınca soruşturma açtı.

Soruşturmanın, ''yargı üyelerini, terör örgütlerine hedef göstermek'' suçu yönünden yürütüldüğü öğrenildi.

http://www.radyovaki...tay.php?id=3459



Adaletin bu mu Danıştay? Arif Çevikel (Bu yazıyı Okuyun.)

Elinizde tuttuğunuz gazeteyi, Cumartesi günkü gazetecilik başarısından ve bu başarının eseri olan manşetinden dolayı tebrik etmelisiniz.
Vakit, Cumartesi günü “Danıştay Vicdanı” manşetiyle çıktı. Manşetin altında, esas no: 2003/169, karar no: 2005/4424 olan mavi zeminli bir resmi belge yer aldı. O belgeye göre, daha iki ay önce (6.12.2005) Danıştay, zina yaptığı mahkeme kararıyla tesbit edilip görevinden uzaklaştırılan O. A. adlı bir bayan öğretmeni mahkum eden alt mahkeme kararını haksız bularak bozmuş. Zina yapan öğretmeni ise görevine iade etmiş.
Hepinizin bildiği gibi, aynı Danıştay, geçenlerde dünyada eşi görülmemiş bir karara imza atmıştı. Sırf başörtülü kimliğinden ve okul dışında başını örtmesinden dolayı Aytaç öğretmenin uğradığı mağduriyeti gideren bir alt mahkeme kararını bozdu. Üstelik, “çocuklara kötü örnek olur” (tövbe tövbe!) gerekçesiyle.
Karar hukuksuzluğun daniskası, gerekçe ise bu ülkede ideolojik saplantının insanın gözünü nasıl kararttığının göstergesiydi. Bu gerekçeye imza atanlar, ülkenin kadın nüfusunun üçte ikisine hakaret edebilmeyi göze alıyorlardı.
Sözün burasında bir çağrı yapıyorum:
Vakit başta olmak üzere ülkenin insan hak ve haysiyetine duyarlı tüm basın yayın organları bir kampanya başlatmalı. “Çocuklara kötü örnek oluyor” hakaretine maruz kalan tüm tesettürlü kadınlar Danıştay hakkında hakaret davası açmalıdır. Bazıları malum nedenlerle “Bir şey çıkmaz” diyebilir. Olsun, bir şey çıkmasa da açmalıdır.
Herkesin yaptığı yanına kâr kalmamalıdır. Bu ülkenin dindar insanları, her önüne gelenin tekme attığı, hakaret ettiği, sarktığı, taciz ve tecavüz ettiği, hakkını hukukunu çiğnediği bir koyun sürüsü olmadığını isbatlamalıdır.
Eğer mevzuat müsaitse, bunun için gerekli olan hazır şikâyet belgesini duyarlı basın dağıtmalıdır. Unutulmamalıdır ki, başörtüsü zaten sokakta, istismar ve tahrif edilen tabirle “kamusal alanda” farzdır. Kadın kendi evinde ister örtünür, ister örtünmez. Örtü emrinin yeri asıl “kamusal alan” dedikleri kamuya açık yerlerdir.
İki karar da ortada.
Herkes elini vicdanına koysun ve bu ülkede hukukun nasıl kangren olduğunu düşünsün.
Zina yapan öğretmeni görevine döndürecek ve zinayı “kötü örnek olarak” görmeyeceksin. Fakat sıra başörtüsüne gelince, “kötü örnek olur” diyerek sokaktaki başörtüsüne el uzatacaksın.
Zina, fuhuş, dünya kuruldu kurulalı çirkindir, ahlak dışıdır.
Başörtüsü dünya kuruldu kurulalı iffetin, sadakatin, nezahetin sembolüdür.
Başta Allah’ın emridir. Kur’an’ın talimatıdır. Sonra, Anadolu kadınının geleneğidir. Bu toprakların milli kıyafetidir.
Ve bu topraklarda kurulu bir üst mahkeme olan Danıştay’ın bu topraklarda yetişen üyeleri, “zina”yı kötü örnek saymazken, başörtüsünü “kötü örnek” gerekçesiyle sokakta yasaklamaya kalkıyor.
Bütün bunlar bu ülkede oluyor! Bütün bunlar, burnumuzun ucunda oluyor! Bütün bunlar gözümüzün içine baka baka yapılıyor.
Hukuksuzluk hukukçulara bulaşmışsa, ortada hepimizin kara kara düşünmesi gereken vahim bir durum var demektir. Danıştay 2. Dairesi’nin verdiği karar, hukuksuzluğun hukuk adamlarına fena halde bulaştığının alâmetidir. Sadece hukuksuzluğun bulaştığının değil, aynı zamanda milletin kesesinden beslendiği halde, millete hakaret edenlerin çıkabildiğinin de alametidir.
Bu kararın zaten savunulacak bir yanı yoktu.
Çünkü siyasi bir karardı. Üstelik karara, askerin bulaştığı da ortaya çıktı. Yani ne kadar yalanlanırsa yalanlansın, kararda üniformalıların gölgesi var. Bu ülkede asker deyince akan suların durmasını isteyenlerin, hukuku esas duruşta ‘durdurmadıkları’ ne malum?
Fakat, zina kararı ortaya çıktıktan sonra, Danıştay’ın başörtüsü kararı sadece “savunulamaz” değil, aynı zamanda “yüz kızartıcı” bir hal aldı.
Eğer varlık sebebi olan “hukuka” azıcık saygısı varsa, Danıştay’ın çıkıp alnına sürülen bu lekeyi temizlemesi gerek. Her şeyden önce bu, bir hukuk kurumu olarak Danıştay’ın meselesidir. Hiç kimsenin bir hukuk kurumunu böylesine utanç verici hallere düşürmesine izin verilmemelidir.
Bu yazı, bir bakıma, Danıştay’ı savunan bir yazı niyetine de okunabilir.
Hukuk kurumları, adlarını sadece başkalarının atacağı çamurlardan değil, kendi mensuplarının kendi alnına süreceği çamurlardan da korumayı bilmelidir.
Bakalım Danıştay, bu lekeyi nasıl temizleyecek?
Hep birlikte, bekleyip göreceğiz

http://www.radyovaki...tay.php?id=3515

ALÇAKLIK bunları 2006'ın Şubat ayında yazıp , tüm olanlardan sonra şu anda bile sizin gibi sabit fikirlilerin yaptığıdır.

[Emily]

başka medya organlarının ya da basın kuruluşlarının da yanlış yapması, veya yapılan hatayı görmemiş olması, vakit'in istediğini hedef gösterme gafletini haklı çıkarmaz ki..
Diğerlerinin yaptığı yanlışları da yazarız da bu konu VAkit gaztesi diil miydi..

evet ben bu hükümeti desteklemiyorum dooru ancak yine de başbakan olduğundan devletin bir resmi kurumuna karşı düzenlenen ve kendisinin de "kınadığını" söylemesinden ötürü cenazeye herşeyden önce bi devlet adamı olarak katılması gerekirdi.bunun mazareti olacağını sanmıyorum..Eğer niyeti kötü diildiyse bile, en azından bunun malzeme yapılmasına, krize götürülmesine engel olmak adına..

Bu tarz cenazelerin kalabalık olması, laik rejime karşı yapılmış saldırılara karşı i,nsanların tepkileri nedeniyledir. rejimi hatırlatmak isterler ki haklılardır da..arada unutanlar oluyor gördüğümüz üzere..

bakanların yuhlanması ise...Allah'ın değirmeni geç döner ama ince öğütür diyeceğim ( ki bi dizide duyduum en ii cümleydi..)

Bunlara direk neden olmuyor olabilirler ancak laiklik lie ilgili farklı yorumlanabilir şeklinde demeçler prim veriyorlar..bu insanlar nerden cesaret alıyorlar sanıyorus ki..

[milas]

Vakit gazetesini savunmakla en büyük alçaklığı ve bu ülkeye ihaneti yapıyorsunuz.

Bu günler iyi günleriniz, çıkarın keyfini .


Bu millet sizin sandığınız kadar salak değil.

Bazı hedefleri parmağı ile gösterenler bilsinler ki, zamanı geldiğinde

parmaklanmayı da hak edeceklerdir.

samimiysen eğer, 28 şubat medyasından da bahset o zaman ha, ne dersin..
bekliyorm, lütfen...

[omerhas]

samimiysen eğer, 28 şubat medyasından da bahset o zaman ha, ne dersin..
bekliyorm, lütfen...

Varsa yoksa 28 Şubat Medyası.

( 28 Şubat'a İslamcı kesimden destek verenlerin başında, "Ilımlı İslam" temsilcisi Fethullah Gülen Cemaati gelmiştir. 28 Şubat günlerinde F. Gülen, MGK'nın ağzından Erbakan'a seslenerek "Bu işi ehline bırak"masını istemiştir.
28 Şubat'ın 4. yılına girildiği günlerde ise F. Gülen'in gazetesinin yazarlarından Hüseyin Gülerce şunları yazdı:
"Şimdi biraz şaşırtıcı gelecek; ama böyle bir zamanda 28 Şubat her iki bakımdan da yararlı oldu.
"Hem içte ve dışta rahatlama sağlayarak olumlu değişimi hızlandırdı, hem de samimi, mazbut büyük islami çoğunluk ile İslamcı adını lekeleyen, kullanan, yüce dinimizi vahşete alet etmek isteyen zavallıları ayırdı.
"Hem 'siyasal İslam' diyenlerin gözü açıldı, hem milletimizin gözü açıldı.
"İslamcı kesim artık şunu anladı. Din siyasete alet edilmemeli.(...)"(29 Şubat 2000, Zaman Gazetesi)

O dönemde yaşananları belli bir saplantı içinde olmayan herkes açık ve net olarak gördü. Şu günde dahi bu saplantılı düşünce yapınızdan ödün vermiyorsunuz. Aylardır, sizler değilmizsiniz Danıştayı, Cumhurbaşkanımızı karalama kampanyası düzenlenyenler? O tetiği çeken kadar hedef telaki ettiğiniz konularla sizlerde bir o kadar bu vahşetten sorumlusunuz. Çıkıpta buralarda bizlere martaval anlatmayın. Kurşunu sıkanı, Türkiye Cumhuriyeti'nden korkunuz olmasa kahraman ilan edeceksiniz. İçin için ettiğinizide gayet iyi biliyoruz.

BENDE SANA SORAYIM, SEN NE KADAR SAMİMİSİN?




ATAM DOÐUM GÜNÜNDE SANA BU KANLI ÇARŞAMBAYI HEDİYE EDENLERE LANET OLSUN .

Edited by omerhas, 19.05.2006 - 12:46.

[aTMaCa]

- Vakit üstü çarpılı Taner Kışlalı fotoğrafı yayınladı. Taner Kışlalı öldü. Vakitin amacı hedef göstermek olmasa bile bu olaydan şu sonuç çıkar; "benim yaptığım haber belli bir kesimi etkiliyor."
O yüzden ben bu tarz haberleri bir daha yapmayayım demesi gerekirdi Vakit'in... Bunu yapmadı bu tarz haberlere devam etti. Bu, başında ki adamların beş para etmez, hatalardan ders almayan, başına bu tür şeyleri almayı seven, son olayda da haberi yüzünden olsun olmasın zan altında kalmış, kalmayıda hakketmiş bir gazete.

- Katilin arabasında 5 ay öncesinin gazete parçası, 3, 5 tane çeşitli kimlik kart falan bulunuyor. Yani adam ölü ele geçirilseydi bile, bu işi niye yaptığı arabasına bakılarak bulunabilirdi. Kendisinin bu kadar yakalatmaya meraklı, amacının ne olduğunu bu kadar belli eden bi eyleme girişiyor... Gazeteden etkilenip, başörtüsü için öldürdüm muhabbeti, itirafları inandırıcı değil. Birilerinin al bunu, şunlarıda al git vur dediği açık.

-Cumhuriyet gaztesi 3 defa bombalandığında, tayyip, hükümet yarım ağız tepki gösterdi. Yanlış... Tepki göstermek için bunlar mı olmalıydı? İşlerin buraya varacağı belliydi.

-Darbe öncelerine benzeyen olaylar zinciri mevzusuna girmeye gerek yok... Halk Baykaldan,Ağara,Mumcuya,Hükümete kadar herkesi yuhladı. Askeri alkışladı. TEHLİKELİ....
Katil başbakan sloganları, yuhlamalar, itlemeler falan. tayyibin gelmemesi doğruydu. Ne olursa olsan Türkiye Cumhuriyeti başbakanının böyle bir muameleye tabii tutulması hoş olmazdı.

-Olayı hükümetin üstüne atmak çok cahilce, salakça olur. Bu oyuna gelirsek... 28 Şubatta, adamlara sakal bıraktırıp, mini eteklilere saldırtanları görmüş bi gençlik olarak, Vakiti, katili, hükümeti eleştirelim ama olayı o malum yere doğru süreklemeyelim. Unutmayalım ki bu olaydan ne chp'lisi, ne akp'lisi ne dincisi,dindarı,muhafazakarı ne laiki,kemalisti kimse bi şey kazanmadı 70 milyonun yüzde doksan dokuz onda dokuzu bu olayı kınadı bu olayladan üzüldü, nefret etti..

[Emily]

ama olayı o malum yere doğru süreklemeyelim.

hangi malum yer..???


bir de ; başbakanın yuhlanmamak için yaptığı açıklamalarda daha dikkatli olması gerekiyo demek ki, cumhurbaşkanı neden yuhlanmıyor..diye bi soru geldi aklıma birden..

[milas]

atmaca dan alıntı:
Unutmayalım ki bu olaydan ne chp'lisi, ne akp'lisi ne dincisi,dindarı,muhafazakarı ne laiki,kemalisti kimse bi şey kazanmadı 70 milyonun yüzde doksan dokuz onda dokuzu bu olayı kınadı bu olayladan üzüldü, nefret etti..
"""""""""""""""""""""""""

aynen katılıyorum.

[Emily]

madem herkes kınadı, kimsenin de bundan bi çıkarı olamas, ..o zaman hangimiz bahsettiğiniz oyuna gelices..

ve hala o malum yerin nere olduğunun merakı içerisindeyim bi de...

[dokuzharf]

[omerhas]

http://www.ntvmsnbc....news/373894.asp











‘GAZETEYE HER BAKTIÐIMDA KIZGINLIÐIM ARTIYORDU’
Öte yandan, zanlı avukat Alparslan Arslan’ın ifadeleri de netleşmeye başladı.

Aslan’ın “Danıştay üyelerinin fotoğraflarını yayınlayan gazeteyi yanımda taşıyordum ve her bakışta kızgınlığım daha da artıyordu” dediği öğrenildi.

[aTMaCa]

madem herkes kınadı, kimsenin de bundan bi çıkarı olamas, ..o zaman hangimiz bahsettiğiniz oyuna gelices..

ve hala o malum yerin nere olduğunun merakı içerisindeyim bi de...

[Emily]

malum yeri açıklıycas sanmıştım ama ben...açıklanamas bişiy mi...

kimse desteklemiyosa bu örgütleri kim destekliyo acep..

ben de vurayım kendimi o zaman bi dur...

[AtamÇepni]

Vakit'in ilginç gizli görüşmesi
Vakit gazetesinin sahibi Karahasanoğlu gizli görüşmede ABD'lilerle ne konuştu?

Bundan tam üç yıl önce Vakit gazetesinin telefonu çalar. Arayan dönemin ABD İstanbul Başkonsolosu David Arnett’dir. Arnett, Vakit gazetesinin sahibi Mustafa Karahasanoğlu’nu kendisi ile görüşmek üzere İstinye’deki konsolosluğa davet eder. Karahasanoğlu bu davetten ötürü oldukça huzursuz olmuştur. Bu nedenle aynı zamanda avukat olan yakın bir dostunu alarak ABD Konsolosluğu’na gider.

Mustafa Karahasanoğlu ile Arnett görüşmesine, Karahasanoğlu ile gelen misafir alınmaz. Arnett ile Karahasanoğlu baş başa görüşürler. Görüşmeye gergin giren Karahasanoğlu gülerek çıkar ve başkonsolos ile tokalaşarak ayrılır.

Bu iddialar İBDA-C’ye yakınlığıyla bilinen Baran Dergisi’nin 75. sayısında yer aldı. Baran dergisinin canlı şahitlere dayanarak, “ABD Elçisi Tarafından Terbiyeli Bir Gazete: Vakit” başlığıyla verdiği bu çarpıcı habere göre Arnett, Karahasoğlu’na gazetede çıkan ABD karşıtı yazılardan rahatsızlığını anlattı.

Derginin iddialarına göre terör ile mücadeleden, Irak Savaşına, ABD’nin Türkiye politikasına kadar geniş bir konunun konuşulduğu görüşmede, Karahasanoğlu’ndan ABD karşıtı yazılara karşı duyarlı olması istendi. Karahasanoğlu bu talebe olumlu yanıt verdi ve samimi bir vedalaşma ile görüşme sonlandı.

İddialara göre Vakit gazetesi bu olaydan sonra ABD’ye karşı eleştirel yaklaşımını yumuşattı. Baran Dergisi Karahasanoğlu’nun, ‘El Kaide lideri Usame Bin Laden’i Yahudi ilan eden’ analizini bu görüşmenin etkisine bağlıyor.

Ergenekon iddianamesi açıklanmadan yayınladığı belgeler nedeniyle ilişkileri merak uyandıran Vakit gazetesinin görüştüğü ABD eski İstanbul Başkonsolosu David Arnett, kamuoyunda Türk geni taşıdığı iddiasına dayanarak DNA testi yaptırmasıyla, İslam’da reform önerileriyle ve katıldığı cenazelerde Yahudi asıllı olmasına rağmen kıldığı cenaze namazları ile biliniyor.

Elbetteki ABD Başkonsolosluğu'nun bir gazete yöneticisiyle görüşmesi ilk değil. Diğer gazete yöneticileriyle de görüşmeler oluyor. Ancak burada önemli olan nokta Vakit bu görüşmeden sonra çizgisini değiştiriyor.

Kaynak : Vakit

[copyleft]

Vakit gazetesinin sahibi Karahasanoğlu gizli görüşmede ABD'lilerle ne konuştu?
......

Kaynak : Vakit

Kendi kendilerini ele verdiklerine göre dürüst gazetecilik yapıyorlar Doğru kaynak, www.odatv.com olmasın ?

Edited by copyleft, 03.09.2008 - 15:32.