İçerik değiştir



- - - - -

canakkale gecilmez!


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 1 yanıt verildi

#1 dora

dora

    made by f"ebru"ary 8

  • Cadı
  • 4.623 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:yalnızlar rıhtımı..
  • İlgi Alanları:ilgisiz alakasiz..

Gönderim zamanı 17.03.2006 - 11:10


Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!
Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlâhî o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
Âsım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.

mehmet akif ersoy
“Sen; onun sorduklarına cevap vermeye bile tenezzül etmezsin, o seni susturduğunu sanar. Hayat işte.”

#2 dokuzharf

dokuzharf

    ...

  • Kurucular
  • 19.758 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:İzmir

Gönderim zamanı 17.03.2006 - 11:15

Gönderilen Resim

Bir Yiğit Millet Taşıyor


Bir yiğit koşuyor Çanakkale’ ye
Ergenekondan almış hızını,
Yüreğinde vatan var,
Kim takar kurşun yarasını.
Katmış arkasına;
Malazgirt’ten,
Mohaç’tan,
Plevne’ den yiğitler
Nefesinde duyarsın
Kürşad’ın narasını

Bir yiğit koşuyor Çanakkale’ ye
El uzanmaz dizginine
Ufukları zırh yapmış
Düşmanın mermisine
Diyor; Ben Türk’ üm
Senin aslın ne?
Kalmasa bedende ferim
Nefesim yeter nesline”

Bir yiğit koşuyor Çanakkale’ ye
Emdiği ak sütün hükmüyle
Nam salarken üç kıtaya
Karşılamıştın onu; ellerinde güllerle
Ey! .. Toprağımın zulmü,
Ey! .. Kahpenin dölü...
Şimdi, nefretin niye?
Kustun vahşetini bir küçücük karaya
O kara ki kökü bağlı arş-ı âlâya
Titrese de Seddülbahir
Titrese de Çanakkale
Yeşiline al düşürüp,
Karışacak erenlere
Gecenin koyusunda kalmışken cenderede
Mehmet’ten kan istiyor,
Gül istercesine...

Kan değil can vermeye
Bir yiğit koşuyor Çanakkale’ ye
Değil İngiliz, Fransız gibi çapulcu,
Cihanın ordusuyla baş eder tırnak ucu...
Mermiler kanatlanır Seyid'in ellerinde
Mayınlar Nusret’in nargilesinin marpucu
Ateşler su tadında
Kanlar bayrak olmakta
Gülleler gül açıyor Ruh-i çemende
Evliyalar, enbiyalar saf olmuş,
Bu mübarek cihadı seyretmekte...

Bir Mehmet,
Bir Nazmi
Bir Kemal,
Bir yiğit koşuyor Çanakkale' ye elinde istikbâl
Yürek koyuyor namlusuna mermi yerine,
İmanıyla vuruyor, çelik kalelere
Aşkını siper edip göğsünü gere gere
Tarih yazıyor Çanakkale’de
Namus taşıyor al çerçeve içinde
Sunuyor; imanın mefkûresinde
Ak alınlı nesillere öyle bir millet taşıyor ki;
Sırtı değmemiş yere

Kim bilirdi adını ey! Çanakkale,
Mehmet’im kanat olmasaydı üstüne



Perihan Dirican

Değişiklikler Kaydedildi...





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

0 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli