İçerik değiştir



- - - - -

Tribal Enfeksiyon


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 71 yanıt verildi

#21 gözün mü kaldı

gözün mü kaldı

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 271 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 23.12.2009 - 17:36

selamın aleyküm bebişim, günlük tadındaki karalama trivirim, şam şekerim , volant dişlim

ne böyle seninle ne de sensiz..
farkındayım bir kaç gündür ugramadım bu kalbin kadar yazılıp çizilesi sayfalarına , ama alınma kırılma gücenme seni çizesim olmayışından değil , benim canımın öyle istemesinden kelli durum böyle gelişti..
alışman lazım benim blolgumsum olduguna göre kendim bizzat şahsen ve fiilen sadece canım istediği zamanlarda esip gürlemeyi severim ; o yüzden sana aklımın estigi gibi davranacağım ve hatta bazen davranmayacağım
3 gün yazmıycam misal
sen de bana hışşş noluyoruz diye hesap sormayacaksın. anlaştık mı kalbi güzel ?


neyse gelelim günün vukuatlarına:

kendimi yaz ortasında agustos güneşinin yeryüzüne en dik açılarla vurup kur yaptıgı bir saat diliminde kabak çiçeği gibi uluorta kalakalmış tombul ve tembel bir Kedi gibi hissediyorum..
hal böyle oldugunda her ne hikmetse hayatımda bir "ekşın" durumu hasıl olur - bilmem san da oluyor mu - hani uyumak istersin de ders çalışman gereklidir , çok yorgunsundur da annen başına hijyen destapsu kesilir verir eline toz bezini temizliğe baglanırsın , hani bir parça sukunet hey hak dersin de kuzenin imal edip terbiye edemediği ikiz kızlarıyla hayatına doluşuverir...
hani şu meşhur kabus gibidir herşey ; kaçmak , koşmak istersin ama ayakların bir milyon ton agırlıgındarır ya ? aynen öyle işte.

tam ben güün kendime tembellik günü ilan ediyorum ; dünden güzel güzel uyumuşum uykumu almşım , bir bardak neskuikli süt alıp tv karşısında akşama kadar mırıl mırıl yatıp tozlanmaya bırakıp bir türlü izleyemedigim dvd lerimi seri ve sıralı bir şekilde izlemeye meylediyorum ki..
annemin kabul günüymüş ?

sabahın kör saatinde başlayan bir kargaşa.. süpürge aleti sesi eşliginde evde temizlik ve hijyen kokuları , mutfaktan gelen tencere tava takırtıları eşliğinde servis edilen otlu ve peynirli börek kokuları yatağında ve mevsim stresleri eşliğinde burnuma ve kulaklarıma doluşuyor..
aman efendim ne hoş
ne latif
ne gurme ve ne kozmik bir merhabadır bu güne ?
3 mişlen yıldızı donanmış bilirkişi gibi belinde mutfak önlüğüyle odama sızıyor annem ( bir de neşeli ki sorma gitsin.. yüzünde güller açıyor )
cıvıl cıvıl , tam da en nefret ettigim türden bir sabah insanı annem :/
bazen aynı dna yı paylaşmadıgımızı düşünüyorum. hastanede karışmış olma ihtimalim ve yüzdem cok yüksek.. neyse neyse
odama aynı anda dolan annem ve pozitif aurasını aynı anda kaldıramıyorum
koşar adım , kaçar gibi banyoya seyirtiyorum
sanırım kusucam ?
yüzüme hızla bir kaç avuc soğuk su serperek bir parça daha nefes alabilir moda dönüyorum.
ama kabus bitmiş degil henüz : annem kapıda
"prensesimmmm kaaaaalkmıııışşşşşşş , yüzünü de yıkkaaaarmııııışş , şimdi gelip annesine bi günaydın öpücüğü verirrrrrrrmiiiiiş" gibi aptirik sözcükler içeren yeni bir beste üzerinde çalışıyor..
bir an için sonsuza kadar banyodakilitli kalmayı düşünüyorum..
en hayati ihtiyac kaynaklarına yakınım : su var , küçük büyük her türlü abdesti halletmek kolay, annemin fındık fıstık , lahana, salatalık , badem , aloe vera içerikli bir sürü bakım kremleri falan var.. nefes almadan yersem bir dönem vitaminsel ihtiyaclarımı da karşılarım...
çıkmıyyaım ben burda kendi egemenliğimi ilan edip dışişlerinde aileye bagımlı ama içişlerinde özerk bir kişi-devlet olayım diye düşünüyorum hızla.
ama naçar ki ; azrailin elinden kaçar , annemin elinden kurtulamazsın.

boynumu büküp banyo kapısını açıyorum usulca kapıda belirivermemle annem kaburga kemiklerimi çatırdatıcak br özlemle sarılıyor bana ?
hayırdır yahu ?
ölücem mi ben..
bir kaç gündür semptomlar hızla coğalıyor : hayatım film şeridi gibi sürekli gözlerimin önünde seans üstüne seans düzenliyor , annem apansız nedensiz uyarı bile vermeden sevgi atakları yapıyor ?
noooluyor laaağğğnnn diye bagırasım var
ama onun yerine yüzüme en şirin gülümsememi yerleştirip boynumu 45 derece acıyla saga egip ( bu beni masum gösteriyor yüzlerce kez aynada calıştım. biliyorum :P ) "günaydın meleğim" diyorum " ne oluyor misafir mi gelicek nedir bu evin içindeki tatava ?"

seri bir baş hareketiyle onaylıyor
"kahvaltını et bir an evel , ayak altından çekil . biliyorum sevmedigin şeyler o yüzden arkadaşlarım gelmeden ortadan kaybolmak istersin diye düşündüm"

yirim.. yirim.. yirim..
senin o düşünsel aktivitelere gark olmuş 2009un son sempati güzeli beynini yirim..
nasıl da güzel evirip cevirdin lafı
ayak altından cekilmem esas mevzu tabii aslında burada.. alt metinleri okuyabilene ;P yoksa ben sevmişim sevmemişim kim takar bizim gibi garibi.. sevmediğimi bildiğin için olsa zaten sistemli olarak her hafta doldurmazsın o kakalak arkadaşlarını bu eve.
cırcır böcekleri gibi oturup saatlerce içeriği bile olmayan cümlelerle şakıyıp konuşabilen bi sürü 60 model oldie.
heh neyse..

hemen zillik kırılıp , ivedilikle odaya kaçılır.. kapı baca saglam bir şekilde kilitlenir ve günün kazasız belasız gecmesi beklenir neticede..
bizim neskuikli , filmli , pijamalı tembellik günü de kimbilir hangi tarihe ertelenir..

sağlık olsun ya,buna da şükür



hayalkırıklıklarınıalçıyaalmayaugraşanKedi2009İzmir.
a perfect Lie...

#22 gözün mü kaldı

gözün mü kaldı

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 271 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 24.12.2009 - 20:05

hava pek güzeldi bugün ;
kımıl kımıl ,pasparıldak bir güneş ışığı örtüsü serilivermişti atlas yorganın üstüne.. dalgalar neşeyle bana dogru taşıyordu güneşin dilene dilene açtırdığım ışınlarını...
hıhım ne şaşırdın ya ; kaç gün dua ettim kafamı secdeden kaldırmadım bir tutam güneş ışığı heyhak diye
ben istedim oldu işte neticede
bizat kendim bilakis ve şahsen hatta fiilen ve gaspen elde ettigim bu güzel havayı mundar etmedim. atıverdim sergüzeşt bünyeyi sokaklara..

öncelikle kapıda bekleşen yavrularımı doyurdum bi güzel.
mırıldaklarım , tüy yumaklarım , sokak süslerim benim...
güneşi ve mamayı görünce en az benim kadar sevindiriksel oldular. mır mır mırladık seranat tadında güneşe doğru birlikte.
sonra çimenlrin üstünde en mestinden yumuş yumuş pozlar verdiler bana
en cilvelisinden göz süzmelerle donattılar vizörümü :D onları bu haldeyken fotograflamayı seviyorum
minik pütürcüklü dilleriyle o pempiş pofidik patilerini yalarken yemin ediyorum ki içim gidiyo. bir dil de ben atıvereyim yahu diye düşünüyorum. bu kadar mı keyifle yalanır temizlenir bir mahlukat.. izleyenin canı çekiyor wallaha.

içimi böyle mutlulukla dolduran tospiriklerimle bir süre ayrılamıyoruz.. sokak uzun , bacaklarımın arasında sürtüne sürtüne dolanan kedilerimle yol boyu ilerlerken muhtemelen nadide komşulara "mahallenin delisi" imajı veriyorum.
ama o kadar umurumda değil ki. kedi , köpek - börtü ,böcekten bile olsa sevgi görmek güzel
minettarlıkla kucaklanmak güzel..

arkadaşlarımla buluşacağım kafeye kadar bu sevgi saltanatı ile geliyorum.
onlar beni bu şekilde görmeye alışık , kafenin girişinde vedalaşıyorum kuzucuklarımla " ben burada oturacagım hadi bakiiim siz hemen eve" diye otoriter anne bakışı serpiştiriyorum üzerlerine. kıyamadıklarım nasıl da anlıyorlar sözümden
nasıl da koşulsuz itaat ediyorlar. yalnız "çorap" eve dogru seyirtirken omuz üzerinden biraz sitemkar bir bakış fırlatmaktan geri kalmıyor. ne de olsa en küçükleri o , henüz emir komuta zincirine tam adapte olamadı.
yine de sürüye uyup gülümsememle bezenmiş emrime itaat ediyor.

kıyamıyorum da aslında ona.onu buruşturulup çöp konteynerine atılmış bir kesekagıdının içinde buldum bebekken. hangi zalim zihniyet bu kadar tatlı minicik bir yaşamı kaldırıp çöpe atabilmiş hala şaşırıyorum.
minik miyiltilerini duyup onu ordan cıkarmış olmasam bir canın vebalini üzerinde taşıyacak olan o hunhar yaratıga sadece acıyorum.bu yüzden bu minik kedinin adı "çorap". onu buldugumda leş gibi kokuyordu :D
uzaklaşmalarını izlerken " gece" nin "çorap" ı önüne katıp sagda solda kaybolmaması için yanında tutuşunu izliyorum.
hayatı, sadece hayvanların böylesine güzel bir şekilde paylaşması içimi biraz yaralıyor.
onlara biraz dikkatle baksak , bize hatırlatacakları çok şey oldugunu görürüz diye düşünüyorum.
hatırlatacakları- zira biz insanlar hayvanların gösterdiği "insancıllığı" unutmuş gibiyiz.. hatırlamaya ihtiyacımız var.

kafede arkadaşlarımla biraz laklak bir iki kahkaha ertesi bende evimin yolunu tutuyorum.
şehir ufaktan güne veda etmekte..
perdeler kapanıp ışıklar bir bir yanmakta..
gece usulca çökerken üzerimize beni site kapısında "gece" beklemekte..
yanından gecerken egilip başını okşuyorum
"tamam kızım geldim" diyorum
ikimizde derin bir iç geçiriyoruz...
a perfect Lie...

#23 gözün mü kaldı

gözün mü kaldı

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 271 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 28.12.2009 - 05:43

selamın zotingen
ştres ştres ştres..

yılbaşı geliyor , sinir katsayım gittikçe yükseliyor
hayır kırmızı don falan da kar etmiyecek asabiyet ivmem bu hızla yükselirse. yeni yıla böyle saçlarım diken diken, dişlerim kenetlenmiş, burnumdan duman istim ederkene gireceğim..
nasıl bir baskı var üzerimde anlatamam. yeni yıla nasıl girersem bütüüüün bir senem öyle geçicekmiş
buna göre bünyeyi ayarlamaya çalışıyorum , ama ben ince ayara kaçtıkça bünye tamamen kontrolden çıkıyor .

hediye alalım verelim motivasyonlarımıza can verelim ekolünün cengaver bir savaşçısı olarak beyin kortekslerimi overload etmek üzereyim..
alt yazılı hediye seçme ugraşısı gibi insanı arazi vitesine geçmeye zorlayan bir başka uğraş daha yok...
ne zormuş anacım her nabza göre bir şerbet kıvamı bulmak.

sevgiliye standart dışı olsun diye gül yerine gül reçeli alsak...
anne; kabatoj bayramında bile hediye almayı ümit eden bir birey olduğundan onunki yükte hafif pahada agır olmalı her daim.. hoş bir kolye ucu belki ? akrep şeklinde olsunda kesemi nasıl soktugunu farketsin..
babaya gs-store dan bir atkı sipariş etmiştim , gelirse durumu kurtarırız , gelmezse yine kravata talim edicek. adamın bir süre sonra kendisine hediye ettigim kıravatları birleştirerek kendini bir yerlere asacagını falan düşünüyorum artık..
bir kaç arkadaşa feysbuktan öpüşüklü tavşan , kikirdekli ayı göndersek..
diğer bir kaçına msn den titreşim göndersek..
vırvırımdan bıkmışlara beni görmek , bana tahammül etmek istemedikleri günler için " pas geçiyorum" kartı hazırlasak... kullandıkları gün trip yapmıyacagıma , bozulup delirmeyecegime dair de garanti versek..
bir kaçının başına çorap örü örü versek..

öfff ve de pöff yani
düşün düşün zordur işin kızım :/
kaldı 3 gün...


1 de nereye gidelim sorunsalı var
grup aktivitelerine bu yüzden kıl oluyorum hanımlar beyler. her kafadan başka bir ses çıkıyor yahu
10 gün mekan araştırması yaptık." x barın barmeniyle çıkmıştım, lütfen oraya gitmeyelim" şekilinde bile bahane üreten bir cemyetin içinde otlatıyorum ben bu bünyeyi kolay mı?? tavanı basık , şarapları kötü , koltuklarının rengi o gün giyeceğim elbiseme uymuyor , bana negatif enerji veriyor , ordaki hatun popülasyonu çok zayıf falandı fişmandı gibi yakınmaları egale edip sonunda herkesin gönlüne göre bir yer ayarlayabildik.
seçtigimiz mekanın müdürleriyle görüşüp gece için yer ayırtan insanların arasında negatif enerji santralı kurdugumuz insanlar var mı araştırdık..
çaktırmadan her bireyin ex lerinin nerelerde olacagını tespit ettik.. mekanımıza giriş çıkışlarda kötü tesadüfler yaşanabilme olasılıklarını minimuma indirgedik..
gece "iyi şans" için giyilecek kırmızı iç çamaşırlarına kadar ayarladık...
ve ben grip oldum..
*öberah
yatak döşek yatıyorum..
eger 3 güne kadar iyileşemezsem milyonlarca grip virüsümle koyun koyuna yattıgım yatagımdan da merhaba diyebilirim yeni yıla
elimde tv kumandası , ayagımda penbe polar patiklerim , termoforum , başucuma soyup koyulmuş portakallarım , çerezim , cipsim , kolam ...
bangır bangır beyin tırtıklayan muzikten , insan ugultularından uzak
12 ye 5 kala dansözlü , sazlı , sözlü..
hmmm
pek de kötü degil be
acaba şu grip haplarını tuvalete boca edip , pencereyi açarak mı uyusam bu gece
sanki hiç iyileşmesem çok daha huzurlu bir gece gecirecekmişim gibi..
hehhhe


neyse
saat sabahın 5 ini gösterirken hastalıklı fikirlerimi koynuma alıp uyumaya gidiyorum
ne diyordu scarlett o hara ablam : yarın başka bir gündür...
yarın ola hayrola :=))
a perfect Lie...

#24 Eylül

Eylül

    Harabenin Meleği

  • Dokunulmazlar
  • 10.820 Mesaj

Gönderim zamanı 28.12.2009 - 15:57

Çok çok beğendimde bu saatte nasılda döktürmüş gözüm kaldı
EÐER ÇEKMEZSEN GÜLÜN NAZINI NE DİKENE DOKUN NE GÜLÜ İNCİT

#25 Gölge

Gölge

    ..Hayaletin Gölgesi..

  • Üyeler
  • 15.435 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Bahçelievler

Gönderim zamanı 28.12.2009 - 16:03

( :

smiley-sport036.gif  


#26 gözün mü kaldı

gözün mü kaldı

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 271 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 08.01.2010 - 04:29

belki yine yazamıyacagım...

ellerim klawyenin üzerinde ruhsuzca dolaşıcak . bu içime çöreklenip kalan köşe başı öksüzlüğünden kurtulamıyacağım .
içimde yükselip kabaran öfke, hayalkırıklıgı , sevgi- nefret yine birbirine harman olucak , ve ben yine kelimelerin karanlık dehlizlerinde ben'i ararken yok olup gideceğim...
vurup kırmak isteyecegim elime gecen her şeyi. seni , sana ait olanı -beni- kanatana kadar , nefessiz bırakana kadar durmıyacağım...
üstüme giydirdiğin bütün o sıfatları bir bir sıyırıp karşında duracağım" bak bana !" diyeceğim... demeyecegim hatta bagıracagım
"bak bana !!"
hayalinde süsleyip püsledigin o sevgi dolu , şefkatli , dürüst , mükemmel kadın değilim ben !!!
herşeyinle sana katlanacak , şikayet etmeyecek , ne yaparsan yap seni sevecek o kadın degilim !
"bak bana !!!"
ben kusurlu , defolu, yarı deli , part time yalancı , gerektiginde herkes kadar hesapçı , bencil , egoist s*rtüğün tekiyim...
seni sevdigim için seninle degilim.
yalnız kalmayı sevmediğim için seninleyim...
bana dokundugunda binlerce kelebek kanatlanmıyor midemde -ya da kahrolası aşkın tanımı her ne haltsa-bana olmuyor,
bana baktıgında gözlerinin derinliğinden başım dönmüyor,
adımı fısıldadıgında, tenimdeki her yalan bir bir dökülmüyor
çırılçıplak kalamıyorum karşında...
bak bana !
lütfen bak..
ve artık gör seni sevmediğimi.
senin de gerçekten ben'i degil , bende yarattıgın -şey-i sevdigini gör.

senin yanındaki ben'i sevdiğim için uzaklaşmıyorum senden . senin yanında munis oluşumu , durgulaşmayı , şefkat hissetmeyi seviyorum. bana kendimi temiz hissettiriyorsun , ama ben - gerçekben - bu değilim

ne olur sevgilim aç gözlerini
dilimde kaynaşan yalanları gör.
tenimde kaynayan ateşi gör.
bir gün kalbini çok kötü kıracağımı gör.
seni , içindeki bütün iyiliği sömürüp kanıma karıştırana kadar yanımda tutacağımı gör.. hepsini aldıgımda posanı bıraktıgım çöplüğe dönüp bile bakmayacağımı gör artık.
ne olur aç gözlerini
ve gör artık beni...






hmmm
**deneme yamulma yöntemiyle yazdıgım bu tek perdelik itirafnamede adı gecen kişi ,oluşum ve olayların realiteyle yakın uzak hiç bir akrabalık bağı yoktur :) öylesine içimden geldi , bi de böyle olsa ne olur acaba dedim ve yazdım.
aşkı , ilişkileri nedense hep seven kişinin ağzından duymaya alışkınız ya
ilişkiler gözümüzde hep "romantiktir" ya
göz bağlarımızı çıkarsak acaba bu manzaralardan kaç adet görürüz etrafımızda ?
ilişkilere sıkışıp kalmış çaresiz insanlar.. gidemeyenler..
bazen evli oldugundan , düzenini bozamadıgından,
bazen coluk cocuk derdine,
bazen sadece ve sadece örnekte oldugu gibi yalnız kalmaktan korktukları için gidemeyen kaç milyon huzursuz ruh var acaba ?
hayat çok garip azizim çok... gemiler , vapurlar , martılar...
degil mi?
:P

hadi kal sağlıcakla , öptüm enfeksiyonundan. ehe
a perfect Lie...

#27 gözün mü kaldı

gözün mü kaldı

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 271 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 10.01.2010 - 06:15

"ben aslında kimim sevgili Rosa ?"

küçüklüğümde , izlediğim film karakterlerinden çok etkilenirdim. küçük bir çocuk için de -aslında oldukça- egzajere film seçimlerim olurdu. 7 yaşındayken 2-3 hafta boyunca hergün birkaç kez üstüste rüzgar gibi geçtiyi izlediğimi bilirim.Rosa'nın bana dogumgünü hediyesi olarak sectigi bu film benim için bitmez tükenmez degişimlerin başlangıcıydı. bu maratonun sonunda neredeyse filmin bütün repliklerini ezberlemiş ,scarlett o'hara nın bütün mimiklerini ses tonlamalarını reaksiyonlarını etüt etmiş olmalıyım ki onu izleyen yaz tatili boyunca kendimi twelwe oaks ciftliğinin hanımefendisi olarak ortaya koymuştum. annemin lenger kenarlı kocaman türkan şoray stili şapkalarını takmış bana yönlendirilen her soruya önce cenemi havaya dikip , sonra hafiften dudaklarımı büzüp , yukardan fırlatılan bakışlarımı yapmacık bir gülüşle yumuşatarak cevaplamıştım..
annemin fısıltıyla arkadaşlarına "hayır hasta değil bu günlerde fena halde scarlett o'hara oldu hanımefendi" dedigini hatırlıyorum *gla
teyzelerin oğlan cocuklarını ayartmaya çalışıp birbirlerine düşürmeye başladıgımda annemin arkadaşları bir süre el-etek çekmişti bizim evden. Rosa hariç.

jeanne of arc karakterini izlediğim yaz , kafama beyzbol şapkası geçirip bir erkek çocuk gibi davranmıştım 1 ay boyunca.

kankam alperle x-men comicleri okuyup türlü çeşit zevzeklikle süpergüçlerimizi keşfetmeye çalıştıımız dönemi ise hiç anmıyacagım.. 1 hafta boyunca benim x ışını saçan gözlerim var baktıgım herşeyin içini görüyorum istersem senin de donunu görebilirim dedigi için onunla 10-15 gün konuşmayışımı, gerçekten de süpergücüne inandıgım için ondan saklanışımı anlatıp rezil olmak istemiyorum ( aferin bana hiç anlatmadım..)

bir dönem spagetti western tribine girip mahallede at üstündeymişiz gibi "dıgıdık dıgıdık" nidalarıyla koşuşturdugumuz günler ise cabası.

muhtemelen kişiliğimi oturtmaya çalıştıgım , tuhaf bir evreydi.
peki ya sonrası ?

bir sabah uyanıp kendini şarlo gibi hisseden gelene geçene ayarı veren ,
bir sabah uyanıp bir sevgi kelebeği modunda yaşayan,
bir gün mutlu bir kız cocugu
ertesi gün 40 yaşında bir kadın gibi dolanan ben degil miyim ?

1 saat içinde fikirlerini 360 derece ters takla attıran , bu gün ak dedigine yarın kara diyen , sorana fikir bu azizim şişeleyip etiketleyemezsin , degiştirdim işte var mı ötesi diyen de benim..
peki kimim ben ?


Rosa-kendisi girit asıllı bir rum kadınıydı- benim sadece çok canlı bir hayalgücüm oldugunu düşünürdü. bir gün kendime meslek olarak da sinemayı sececeğimi, yeni yüzyılın ingrid bergmanı olacagımı savunurdu. ahh Rosa , sen o siyah tabutun içinde evinden cıkarıldıgın gün ben bütün karakterleri içimden kovdum. evdeki birlikte izledigimiz bütün o klasik filmleri bir karton kutuya doldurdum ve "bunu asla göremeyecegim bir yere koy" diye anneme verdim.

o günlerden içimde sadece, beni sudan cıkmış balıga döndüren bu ambivalans ruh hali kaldı.

beni sürekli çimdikleyen , söyleyecek bir şeyim varmış ama o şey bir türlü agzımdan sökülüp saçılamıyormuş hissi bir de.

belki de bütün bu değişken hallerim sadece kendimi saklama isteğimdendir . peki ama neden saklar bir insan kendini ?
sırları oldugu için mi ?ya da ; göründüğü kadar iyi olmadığını düşündüğünden mi?
içinin görünmesinden şeffaf olmaktan , rahatça okunabiliyor olmaktan neden ürker bir insan ?
neden hesaplayarak , hesap edilemeyen olmayı , beklenmeyeni yapmayı seçer ?
gerçi kim açık bir kitap gibi aklını ortaya serer ki...
olabildiğince yalın olabilecek kadar cesur değilim belki de.
belki , ama sadece belki de ben hakikaten buyum...

bilemiyorum Rosa , yıllarca çıkamadım bu işin içinden. tüm bunları düşünüp taşınıp gamlı baykuş gibi gecelere tüneyecegime ,şimdi bu gün bu gece seninle bir kase patlamış mısırımızı alıp "casablanca"yı izliyor olabilirdik...
sam bizim için o şarkıyı bir daha çalardı
ben de başımı omzuna yaslayıp kocaman renkli düşlere dalabilirdim.
keşke burada olabilsen de bana söylesen : ben aslında kimim sevgili Rosa ?
a perfect Lie...

#28 gözün mü kaldı

gözün mü kaldı

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 271 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 18.01.2010 - 07:42

off pofff oyyh obeaaoouuvv !

uyuyamadım yine ben. hacıyatmaz gibi tünediğim yatagımda devrile kalka helak oldum.
yata kalka derim aşındı.
vakit geçsin diye su içmekten midemde yapay gölet oluşturdum. safi eglence olsun diye de tuvaletim geldiği halde hacete gitmiyorum.
misalmiş de içimde bir baraj oluşturuyormuşum oyunu oynuyorum.
bakalım yarattıgım barajdan yeterli enerjiyi üretebilirsem belki peynir ekmekle yedigim aklımın 90 derecelik açıyla tepesinde bir ampul yanar.. beni uyutabilecek mutlu saadet dolu düş tarlalarına atacak bir fikir geliştiririm.
olmadı yanan ampulleri sayarım , sıkılmaktan kurtulurum.

ya da düşünmekten yırtarım.
böyle uzun meşakkatli -uykuya kıran düşen- gecelerde bilmiyorum herkeslere olur mu ama bana bir düşünce hali vasıl olur.
gerekli gereksiz, yakın uzak baglantıları kurmadan şahsımla dolaylı dolaysız hiç alakası olmayan -ya da olan -olaylar kişiler gündemler dizi dizi sıralanır zihnimde.
ufacık veletken bakkaldan çaldıgım sakızdan tut da , sevgilime söylediğim son yalana kadar bütün günahlarım gecit töreni edasında gözümün önünden uygun adım marş eder falan.
işte bu çeşit bir halet-i ruhiye içerisinden tutup çıkardığım bir konu da yurdum insanının havai fişek patlatma sendromu.
şimdi ne alaka degil mi?
alaka şu aziz tribal zottirik :
yemekten sonra gece ve klanını beslemek için 15 dakikalıgına bahçeye indim. e malum standart besi saatleri oluşturunca sadece gönül seçkimizin sultanı kediler degil mahalle eşrafındaki bilindik tanıdık köpecik camiasıda lütfedebiliyor bu beslenme seanslarına.
işbu seans esnasında şehrimizin muhterem kodamanlarından birinin yakınlardaki bir otelde verdiği resepsiyondan-muhtemelen düğün- fışkıran havai fişek terörü o esnada beslemekte oldugum muhtelif hayvanların korkudan travma gecirmesine sebep oldu.
öyle korktu ki yavrucaklar bir anda omzumda kediler, bacak arama dolanmış köpeklerle yumak halinde buldum kendimi.
korkudan titreyen bir kedinin kaç şiddetinde tırnaklarını çıkarabileceğini bilenler omuzlarımdaki kesif yanma hissini anlayabilirler sanırım.

şimdi bu yarattıgınız onca gürültünün kime ne faydası var efendim ?
benim bildiğim böyle parıltılı ışıklar , havadan süzülen ısık kümeleri falan bi 0-6 yaş bebelerinin bir de iq su ayakkabı numarasından küçük insanların agzının hayretten 1 karış açılmasına sebebiyet verir.
onu patlattın da ne oldu ?
ıptıs dıptıs muziğin içinde bilmemkaç yüz lira bayılıp kafasına , üstüne başına kuş konduran noel agacı benzeri kokonaların üstüne kül yagdırmaktan öte ne getirisi var bu aksiyonun ? yanık barut kokusundan bahsetmiyorum bile.
gecenin ebleh bir saatinde 200 kişi eğlenicek diye dünya para bayılıp da havai fişek patlatmayı anlamıyorum.
bunlar mı binlerce yıllık anadolu kültürün insanları ?
bunlar mı yunusların , pir sultanların torunları ?
bu kadar mı avam , dejenere ,bu kadar mı maganda bir toplumuz artık ?
neyi kutlasak , neye sevinsek bişeyler mi patlatmalıyız..
cumhuriyet bayramı- patlat havai fişekleri..
yılbaşı- ver ordan 10 dakkalık daha..
istanbul kültür başkenti oluyor- aman fişeksiz olmaz...

nedir bu ya ?

ayh aman neyse. sanırım uykum ufukta göründü ufaktan.
hiç vakit kaybetmeden noktayı koyayım : ( . )
ve de yaylanayım.
hayırlı sabahlar azizden aziz , sekerden şeker günlüğüm.

ilerisi için kendime not : bu konu hakkında daha at-tut
a perfect Lie...

#29 gözün mü kaldı

gözün mü kaldı

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 271 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 24.01.2010 - 08:08

hayat şişde durduğu gibi durmuyor be...

çok içince mesela , şarabın da kırmızısıysa eger , hayat çok egzotik geliyor adama.
yeşilmatik şişedibinden bakıyorsun şarap kadehine , çok yanar dönerli görünüyor.
kırmızı biber dolgulu yeşil zeytin ekşisi şarabın burukluguyla nasıl da ahenkle dans ediyor...
oda sıcaklıgında kıwamını bulmuş-hafif terli , yumuşak- eski kaşar sırasını bekliyor midendeki esrik tanenlere karışmak için.
başın dönüyor dönüyor...
masa dönüyor dönüyor..
dünya dönüyor dönüyor...

hayat; şişenin dibini buluncaya kadar 70 cl den başka bir anlam içermiyor.
kafan güzel , ortam güzel , herşey güzel *zong
sen güzelsin güzelsin diye kendinden yaylı bir melodiye tutunup dönüyorsun, dönüyorsun..

heyhat ki her şişenin dibi aynı
yoksa havuz muydu o ? hmm bu saatte şimdi havuz problemi çözücek halim yok ya bu kafayla.
hayır sanki kafam normal olabiliyormuş gibi hehhe..
velhasıl şarap güzel şey
yaşamaya çanak tutan bişey
derin derin koklanası bişey
üstüne şiir yazılası bişey
hayyam okutan bişey
döne döne , yine yeni yeniden , "iyi ki" dedirten bişey...

ve günü latin asıllı cayır cayır bir sözle noktalayalım :
"in vino veritas"

bro :P

gözlerinden öperim.
gmk günlükleri/yirmidörtocakikibin10
a perfect Lie...

#30 gözün mü kaldı

gözün mü kaldı

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 271 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 01.02.2010 - 15:01

"1 şubat" şakası denilen 1şey icat edilmeli bence.
zira şubat nisandan daha komik 1 ay.
neden ; hem kel hem fodul çünkü..
öyle işte.

bu günlük olayım bu kadar
eyvallah tripsel makara
yakın gelecekte görüşmek dilegiyle
sevgi ve ışıkla blablabla.......
a perfect Lie...

#31 gözün mü kaldı

gözün mü kaldı

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 271 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 03.02.2010 - 20:52

"kardanadam günleri raporu"


resmi olarak sevme , sevilme , sevişme ve her türlü duygusal aktivite spazmlı biri olarak , kendi manitanı kendin yap kampanyasına start vermiş durumdayım....

kaderden , kısmetten umudu kesen bu bünye doğa ana ile elele verdi ve kendine 'kar'ınca-'kar'arınca bir kardan manita yapma ameleliğine girdi...

ilk gün raporu :

minik bir kartopuyla başladı herşey...
aldım elimdeki malzemeyi vurdum yere ( ki erkek taifesine normalde de böyle davranmaz mıyız kıvama gelmesi için? )
e tabii şılappadak yeri öpünce ne istersem yapacak kıvama gelmiş oldu..
sonra başladım yuvarlamaya..
yvarladım, yuvarladım , emekle ve alnımın teriyle büyüttüm büyüttüm büyüttüm o minicik kar topalagını.
yerleri/gökleri ben yarattım büyüklüğüne gelmeden durdum.
zira manitanın egosu fazla yapılandırılmışı da akla zarar.
durdugum yerden baktım yarattıgıma , tv karşısında fazla cips yiyip bira içmekten göbişini sehpa olarak kullanabilecek şişkolukta olmuş..
e tabii bendeniz atletik bir manita hayal ettigimden yuvarladıgım alt bünye topagını şekillendirdim.
öyle g*tü göbegine karışmış adamı napiym ? biraz üçgen beşgen şekillere sokmaya çalıştım
1 arnold , 1 sylvester , 1 vin diesel olmasa da baya da kıyakça oldu ficudu ne yalan diyeyim.
bunca efor beni zaten istim kazanı kıvamında terletmiş oldugundan , kafa kısmısını yarın yapmaya karara verdim.
zaten kafa ekipmanı için yanıma aldıgım havucu da yedim enerji kazanmak için :/
hem ayrıca kafa olayını da oturup etraflıca düşünmem lazım
olmasa da olur *gla o kafanın arızadan başka bişey yapmıyor oldugunu öğrendik bunca yıllık tecrübelerimize dayanarak.
neyse bunu gece yatmadan düşünerek bir sonuca bagliyciğim.
yaparsam da oldukça minimal çalışmayı düşünüyorum.. hehe

sıcak kakaomu yudumlarken yazıktırdıgım bu üç beş kelam laf arasında özledim tatlı sevgilimi..
gidip bi camdan bakayım , bi öpücük atayım da kendini yalnız hissetmesin.

yarın 2. bölüm gelişmeleriyle buluşmak üzre
sayanora tripal enfeksiyonum.
gözlerinden öperim

gmk günceleri-şizofreni episodeI- izm..2binon
a perfect Lie...

#32 pac

pac

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Dokunulmazlar
  • 13.198 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Barcelona
  • İlgi Alanları:Güzel olan herşey =)

Gönderim zamanı 04.02.2010 - 03:50

tüh 1 şubat şakası yapcaktım =)



kız çok uzun şeyler yazıyon ben teker teker okucam izin varmı :eyvah:
YAŞAMAK BİR UMUTTUR...

#33 gözün mü kaldı

gözün mü kaldı

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 271 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 04.02.2010 - 05:01

tabii ki de izin var pac :D

zihnimin çapraşık lbirentinde dolaşmaktan ürkmüyorsan eğer :=p

yazmak ne garip bişşidir aslında.
aklını açıp ortaya koymak , gelene geçene beleş sirk bileti dagıtır gibi ,insanların en karanlıgını , en kuytularını dolaşmasına izin vermek.. en iç sesinle konuştuklarını işitmelerine müsaade etmek.
yazmak ne garip bişşidir yao.

okuduklarımızdan hep bir parça kalır ya içimizde
yazanı sürükleriz ya bilinçaltımızda ömür boyu bizimle.

ben bazen , sık sık , genelde hatta .. ürkerim bişşeyi okurken
annemin hazırladıgı pazar listelerini bile açıp okurken tedirgin olurum.
yazmaktan ürkmem okumaktan ürktüğüm kadar.

yazmanın garip oldugu kadar okumak da garip bişşiymiş yaao *fie

sanırım bir aydınlanma anı yaşadım az evel.
:D

hadi gez sağlıcakla - aklına mukayyet ol/kal
:eyvah:
a perfect Lie...

#34 pac

pac

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Dokunulmazlar
  • 13.198 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Barcelona
  • İlgi Alanları:Güzel olan herşey =)

Gönderim zamanı 04.02.2010 - 14:49

bunu çabuk okudum elineeee sağlık :bullwhip:


bu arada gitmemi beklemişin gelmişin ;P
YAŞAMAK BİR UMUTTUR...

#35 gözün mü kaldı

gözün mü kaldı

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 271 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 08.02.2010 - 19:34

giden sevgilinin ardından , ağlayamam ben böyle yas tutamam...


"kardanadam günlükleri - rapor part II"

doğa ana dedik , ele avuca sıgmaz duygularla bagrımıza bastık , 2 dirhem kar'ı fazla gördü bize.
inşaa halindeki haylaz sevgilim tamamlanamadı.
elde kalan :malzeme eksikliğinden ötürü başlamadan biten ,hatıratıma ekleyecegim yarım bir aşk hikayesi daha sadece..
hay ben böyle ılıman iklimli memleketin !!

gözümün önünde eridi gitti dağ gibi manitam yahu
mısır pötüldeği yiyerek camdan izledim moleküllerine ayrışmasını.
hayat çok gaddar.
aşk çok garip.
2 günde baglanmışım meğer..
bildiğin ağlamaklı oldum.

bundan sonra çöp adam bile çizmeyeceğim.
sonra cin olup beni çarpmaya kalkıyorlar.


küstüm.. oynamıyorum !
a perfect Lie...

#36 pac

pac

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Dokunulmazlar
  • 13.198 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Barcelona
  • İlgi Alanları:Güzel olan herşey =)

Gönderim zamanı 08.02.2010 - 23:29

iyice tembel olmuşum bir kardan adam dahi yapamadım o kadar kar varken, hadi mesaideydim genelde yada uykuda yada nette (ne meşgulmüşüm) hadi bi kardan adamı yapamadım nan insan bi kartopudamı yapamaz ya bu kar ı görmeyen milyarlarca insan var be..

hesabı sorulmucakkı kar nimetimden ne kadar faydalandın die, ne dicem bi kardan adam yapmadan yaşlandım öldüm ya, hayır hazırda yoktu kimse yapmamıştı herkes farmville deydi o sıralar..

neyse hiç yaşamamış olmak bazen gidene üzülmekten iyidir dimi gmk, seninki eriyip gitmiş ben hiç aşık olmadım :eyvah:
YAŞAMAK BİR UMUTTUR...

#37 gözün mü kaldı

gözün mü kaldı

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 271 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 10.02.2010 - 20:11

"yok ağlamıyorum kuzum , sadece gözüme biraz toz kaçtı..."

yağmur...
şehri seller almış gidiyor.
yollar , yüzler , anılar hep ıslak

perdelerimi bile aralamadım bu gün. görmek istemiyorum dışarıda akıp giden hayatı.
orada sürüp giden yaşamları , alınan nefesleri , dünyayı , neşeyi , aşkları , hüzünleri algılamak istemiyorum.
annemin sabah hava alsın diye "baydırdıgı" camın elverdigi kadarıyla arac lastiklerinin suları yarıp giderken cıkardıkları sesleri duyuyorum sadece.
sokak köpekleri bile havlamıyor ne garip.
sadece suyun sesi
ve arada arsız arsız camda tıkırdayan yagmur zerreleri.

o kadar dalmışım ki 'yokolmaya' uzuuun uzun çalan telefonun sesini bir hayli sonra duyuyorum.
"edip canseveri seversin sen.. biliyorum" diyor.
birkaç sağlam düğüm sıralanıyor boğazıma.. birşeyler söylemek istiyorum. ama susuyorum.

"....
ben gidince hüzünler bırakırım
bu senin yaşadığındır
bir ev sıkılır kadınlardaki
bir adam sıkılır kadınlardaki
seni sevmek bu kadar mı
o benim yaşadığımdır

bazen de bir yerde kuşlar vardır
ne uçmak, ne görünmek için
bir karanfil pencereyi deler
bir kapı kendiliğinden kapanır
istesek sevişirdik, ama olmadı
biz değil yaşayan, acılardır

gitsem de her yerde biraz vardır
hatırda zamansız bir plak
bir otel kapısı, biraz istasyon
vardır o seninle birlikte olmak
buluşur çok uzaktan ellerimiz
ve nasıl gözgözeyiz, ansızın bir infilak
..."

içimde birşeyler kırılıp dökülüyor
ses tellerimde infilak hissi..
gözlerim doluyor
sadece "unutmamışsın" diyebiliyorum.

"söz vermiştik biliyorsun" diyor. "her sene aynı gün , tek bir şiir. sen ?" diyor.
elimdeki kagıdı hızla buruştururken ani bir yanma hissediyorum. kağıt kesiği kalbimi acıtıyor
şiirin mürekkebi kanımı zehirliyor.

"yazmadım ben" diyorum. "unuttum..."

susuyor.
susuyorum.
sadece yağmur konuşuyor.

edip cansever kanıma karışıyor. kanım içime akıyor.. utanıyorum

"...
soruyordun
ilkyaz iste
uyanıp bir bahçeyi dinliyoruz
tenhalık böyle

dallar mı kırılmış, sarmaşıklar mı toz içinde
beklesem hemen gelecek olduğun
tam öyle olduğun
oysa hep yanımdasın, seninle her şey yanımda
kırık dökük de olsa yanımda
mesela cok sevdiğin bir deniz bile yanımda
o deniz ki aramızda hiç kımıldamadan
erkeğini iyi tanıyan bir kadın gibi yorgun...

yarısı yenmiş bir elmaydık bana sorarsan
ikimizdik, iki kişi değildik
bakıyorsak birlikte bakıyorduk gözlerimin içine
birlikte gözlerinin içine bakıyorduk senin
yanlıştı, doğruydu, hiç bilmiyorum
sanki bir bakıma ayrılık böyle...

karşılıklı otursak da ne zaman
masa örtüsünü ikiye bölen ellerimizdi
bir tırnak yeşilinden gerisin geriye
ayak bileklerimizden gerisin geriye
bütün bunlar gereksiz, bilmiyorum sanma
gereksiz ama yalnızlık boyle...

bir hüzün kaç kişinin hüznü olurdu
çıkarsak toplamak yerine
her hüzün başka türllü olurdu
ne yaparsan yap saati kurma
öyle dağıldık ki hepimiz
her günün geçmesi yeni bir gerçek oluyor
seninle her uzaklık gibi böyle

..."


aynı ustadan , ayrı şiirleri seçmiştik.
aynı aşktan yola cıkıp ayrı yollara gidişimiz gibi.

unutmadım demek istiyorum.. unutmadım ! ama sadece "görüşürüz.. gitmem gerek" diyebiliyorum.
"kendine iyi bak" diyor
"tamam" diyorum

telefonu kapatıp bilgisayarıma yöneliyorum
1 şarkı seçiyorum "ah istanbul istanbul olalı..."
nameler yagmura karışıyor
istanbulu dinliyorum.
bilmezdi , istanbul demek o demekti....
a perfect Lie...

#38 Gölge

Gölge

    ..Hayaletin Gölgesi..

  • Üyeler
  • 15.435 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Bahçelievler

Gönderim zamanı 10.02.2010 - 20:15

kısa ları daha etkili duruyor yafru :)

smiley-sport036.gif  


#39 gözün mü kaldı

gözün mü kaldı

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 271 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 10.02.2010 - 20:20

iyi de her zaman özet raporu şeklinde gelmiyor bu ilham insana :)
arada uzun ve ağdalı mesajlar da alıyorum
napiym :)
a perfect Lie...

#40 Gölge

Gölge

    ..Hayaletin Gölgesi..

  • Üyeler
  • 15.435 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Bahçelievler

Gönderim zamanı 10.02.2010 - 20:26

kısalt
insan okicak bunu :)
q:

smiley-sport036.gif  






Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

0 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli