TCK 301 ve 305. maddelerin kaldırılması kampanyasına dikkat!
Mail yoluyla elime ulaştı sizlerle paylaşmak istedim
Lütfen dikkat ediniz; TCK 301 ve 305. maddelerin kaldırılması kampanyası
için imza verenlerin ortak noktaları nelerdir? Çoğunun basında ve
televizyonlarda dile getirdiği görüşlerini hatırlarsanız;
- Çoğu ordu karşıtıdır. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerini yapan ABD
uşağı faşist generallerin eylemlerini kıyasıya eleştirmek başkadır, bugün
bağımsız bir ülkede hür bir vatandaş olarak yaşamanızı borçlu olduğunuz
ordunuzu eleştirmek başkadır.
- Çoğunun kimlik tanımları arasında Türklük yoktur. Kendilerini genellikle
"dünya vatandaşı" olarak tanımlarlar,
- Çoğu, misyoner okulu veya yurtdışı okullardan mezundur ve bu nedenle
yabancı kültürlere pek aşina ve bütünleşiktir. Türk halk müziği, Türk sanat
müziği dinlemezler, jaz severler.
- Genellikle Sorostan veya AB'den para alan, seçimli demokratik katılımı
olmayan vakıf türü STK'ların başında veya içindedirler.
- Irak'taki insanlık dışı emperyalist işgali görmezler, ABD'yi, İngiltere'yi
kınayan bildiriler yayınlamazlar.
- Ülkemizde, ABD ve AB'nin dayattığı "çok kültürlülük ve mikro
milliyetçilik" gibi 200 yıllık emperyalist "böl ve yönet" taktiklerini,
"demokrasi, insan hakları, aınlık hakları" diye savunurlar,
- Ulusalcılık, vatanseverlik, milliyetçilik gibi kavramları "şövenlik,
faşistlik" diye damgalarlar,
- ABD, Türkiye'nin de dahil olduğu 22 ülkenin sınırlarını değiştirmek için
BOP kanunu çıkardığı halde, bunu görmezler ve bu konuda hassasiyet
gösterenlere "Sevr paranoyası" yakıştırırlar,
- ABD Temsilciler Meclisinin "Türkiye'de 1915 - 1923 arasında işlenen
soykırım suçları" diye, Ulusal Kurtuluş Savaşımızı soykırım olarak niteleyen
kararını bilirler ama halktan saklarlar,
- IMF, Dünya Bankası aleyhine hiçbir şey söylemezler, AKP'nin ekonomiyi
düzelttiğini söylerler,
- Özelleştirmeyi savunurlar ama milli varlıklarımızın yabancılara
satılmasına hiç karşı çıkmazlar,
- ABD ve AB'de kendilerine toprak satılmadılığı bildikleri halde, Vatan
topraklarımızın yabancılara sınırsız ve mütekabiliyet aranmaksızın
satılmasını alkışlarlar,
- hep demokrasiden ve insan haklarının geliştirilmesinden bahsederler, ama
bunun maddi temelini oluşturan "kalkınma ve sanayileşme" olmadan
başarılamayacağı gerçeğini halktan hep saklarlar,
- Çoğu Yunan dostudur ama Yunanistan'ın silahlanma çabalarını, ordusunu Ege
adalarında ve Trakyada konuşlandırdığını görmezler, aslında bilir ama
halktan saklarlar,
- Türk ordusunun uluslararası antlaşmalara uygun şekilde Kıbrıs'ta
bulunmasını "işgalcilikle" suçlarlar, ama adadaki yasadışı 30.000 Yunan
askerinin bulunduğundan hiç bahsetmezler,
- Kıbrıs'ın stratejik önemi olmadığını söylerler ama bu tez doğruysa,
İngiliz üslerinin kapatılması, Yunan askerlerinin geri çekilmesini talep
etmezler.
Bu listeyi uzatmak mümkündür. Görüleceği üzere, yukarıda bir çırpıda aklıma
gelen bu ortak söylemler, bu zevatın kime, daha doğrusu emperyalizme para
karşılığı veya gönüllü hizmet ettiklerinin göstergesidir.
Bu çerçevede değerlendirdiğinizde, Orhan Pamuk/Hırant Dink konusunu "fikir
özgürlüğü" altında basitleştirmenin büyük bir hata olduğunu kolaylıkla
görebilirsiniz.
Saygılarımla,
Haluk Dural