İçerik değiştir



- - - - -

Ergenekon'da Yeni Gözaltılar...


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 44 yanıt verildi

#1 _RomantizmA_

_RomantizmA_

    Pembeler içinde uçuk MAVİ

  • Üyeler
  • 3.232 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:VatanToprağı
  • İlgi Alanları:sonsuzluk; ölüm...

Gönderim zamanı 03.03.2011 - 22:22


Ergenekon operasyonunun Odatv ile başlayan medyaya yönelik gözaltıları bu gün Ankara ve İstanbul'da devam etti.

Yalçın Küçük, Nedim Şener gözaltıların en tanınanları. Peki kim bu gazeteciler, nasıl oldu da Ergenekon ile yolları kesişti. Yoksa bir komplonun kurbanı mı oldular? İşte gözaltına alınanların hikayeleri...

Yalçın Küçük: 27 MAYIS EYLEMLERİNDE LİDERDİ

İskenderun'da doğan Yalçın Küçük, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okudu. Öğrencilik hayatı boyunca; Fikir Kulüpleri Federasyonu, ardından Sosyalist Fikir Kulüpleri Federasyonu, Dev-Genç ve Türkiye Halk Kurtuluş Partisi olan Fikir Kulübü Başkanlığı'nı yaptı.

Siyasal Bilgiler'i 1960 senesinde birincilikle bitiren Küçük, 27 Mayıs Darbesinde, büyük öğrenci eylemlerinin başında yeraldı. 27 Mayıs 1960 Darbesi sonrasında Devlet Planlama Teşkilatı'nda görev aldı.Bir süre sonra Uzun Vadeli Planlar Dairesi Müdürlüğüne getirildi, ardından istifa etti.

SOVYET ARAŞTIRMALARINDAN MAHKUM OLDU

Yalçın Küçük, buradan ayrılınca Amerika'ya gitti, Yale Üniversitesi'nde lisans eğitimi aldı. Ardından mülakatı kazanarak dört ay boyunca da Dünya Bankası'nda staj yaptı. 1966'da Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine başladı. Yön, Emek, Ant dergilerinde, Sosyalist Devrim yanlısı yazılar yazdı.

1968-70 yılları arasında Birmingham Üniversitesi Rus ve Doğu Avrupa Araştırmaları Merkezi'nde bulundu. Sovyetoloji araştırmalarını kitaplaştırdı. Bu kitaptan dolayı sekiz yıla mahkûm edildi.
1971'de doçent oldu. 12 Mart 1971 Muhtırası'ndan sonra görevden alındı. 1973-76 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinin ekonomi servisini yönetti. 1970'lerde, Türkiye İşçi Partisi'nin ikinci kez kuruluşu için çalışmalara katıldı, 1973 yılı sonlarında askere alındı.

İŞÇİ PARTİSİ İHRAÇ ETTİ

1978'de TİP'ten ihraç edildi. 1979'da kendisiyle beraber TİP'ten ihraç edilenlerle birlikte Sosyalist İktidar dergisi'ni çıkarmaya başladı. Aynı yıl Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nde öğretim üyesi oldu. 12 Eylül Darbesi'nden sonra üniversiteden uzaklaştırıldı. 1983'te Bir Yeni Cumhuriyet İçin adlı yapıtından ötürü tutuklanarak cezaevine girdi; daha sonra aklandı. 1987'de Gazi Üniversitesi'nde profesör oldu ve 1994'te emekli oldu.

ÖCALAN İLE GÖRÜŞTÜ

1993 yılında Suriye'de Bekaa Vadisi'ne giderek PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüştü. Bu görüşmeyi "söyleşi" adıyla kitaplaştırdı. Çeşitli sol dergiler çıkarttı. Bu arada PKK'nın medya organı olan MED-TV'de programlar yaptı.
Bu dönemde dönemin Başbakanı Tansu Çiller tarafından emredilen Abdullah Öcalan'ın yok edilmesi istihbaratını, dönemin muhalefet lideri Mesut Yılmaz'dan öğrenerek PKK'yı bilgilendirdiği ve olayı engellediği iddia edilmektedir.

28 ŞUBAT'TA ŞİKAYET DİLEKÇESİ VERDİ

28 Şubat sürecinde, 16 Eylül 1996'da yurtdışından Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na Refah Partisi'nin kapatılması için harekete geçmenin zorunluluğunu ifade eden bir dilekçe sundu. 29 Ekim 1998'de Türkiye'ye geri döndü ve "Kürtçülük Propagandası" yapmaktan suçlu bulunarak iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. 2000 yılında tahliye oldu.

2000'li yılların başından itibaren Türkiye'nin yakın tarihiyle ilgili iddialar ve eserler sunarak isimbilim araştırmalarına yöneldi. "Avdeti" kültürü, Sabetayizm, İbraniyet, kripto yahudilik (Crypto-Judaism), gizli din taşıma, çift dinlilik konuları ile ilgilendi.

7 Ocak 2009 tarihinde, Ergenekon soruşturması kapsamında Ankara'da gözaltına alındı. Mahkemeye çıkarılmak üzere İstanbul'a sevk edilen Yalçın Küçük 11 Ocak 2009 tarihinde tutuklandı. 12 gün sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.

Nedim Şener: DİNK CİNAYETİNİN ÜZERİNE GİTTİ

Evinde yapılan 8 saatlik aramanın ardından gözaltına alınan gazeteci Nedim Şener polis aracına binerken, "Hrant için, adalet için" dedi.

Şener, 1966'da Almanya'da doğdu. Gazeteciliğe 1991 yılında, İlk Haber adlı gazetede adım attı.

1992-1994 arasında Dünya gazetesinde çalıştıktan sonra aynı yılın Kasım ayında Milliyet gazetesinde muhabir olarak görev yapmaya başladı. 1999'da "Metin Göktepe Gazetecilik Ödülü"nü kazandı.

"Kod Adı Atilla" ile Alaattin Çakıcı'nın bilinmeyen yönlerini açığa çıkartırken yolsuzlukları da ortaya serdi.

"Dink Cinayeti Ve İstihbarat Yalanları" kitabı yazdı. Kitapta öldürülen Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in davasındaki ilginçlikleri biraraya getirdi. Bu kitap nedeniyle iki ayrı dava kapsamında 28 yıl hapis istemiyle yargılandı ve beraat etti. Özellikle Dink cinayeti haberleriyle kamuoyunda çokça kişi tarafından taktir edildi.

"Ergenekon Belgelerinde Fethullah Gülen Ve Cemaat" kitabını yazmıştır.

Ahmet Şık: GÜLEN KİTABI ODATV'DE ÇIKTI

Evinde arama yapılıp gözaltına alınan Ahmet Şık, Yeni Yüzyıl gazetesinde ardından Radikal gazetesinde çalıştı. Gazeteye açtığı davanın ardından “performans düşüklüğü” sebebiyle işten atıldı.

Nokta dergisinde yaptığı “İki tür gazeteci vardır: TSK karşıtları, TSK yandaşları” isimli haberlerle "Metin Göktepe Gazetecilik Ödülü"nü kazandı. Ahmet Şık aynı zamanda Nokta dergisinde darbe günlüklerini ortaya çıkaran gazeteci olarak biliniyor.

Basında özellikle askeriyeye karşı yaptığı haberlerle bilinen Şık, Bilgi Üniversitesi’nde dersler veriyordu.
Şık’ın Fethullah Gülen ve cemaatiyle ilgili henüz basılmamış olan kitabı Odatv baskınında ele geçirilmişti.

İklim Bayraktar: 'CHP'Lİ İNCE KAPIMA DAYANDI'

Odatv'nin Ankara Muhabiri İklim Ayfer Kaleli (Bayraktar), bir süre önce Odatv'nin sahibi Soner Yalçın ile yaptığı bir telefon görüşmesinin basına yansıması ile gündeme gelmişti.

Bir süre İstanbul'da gazetecilik yapan İklim Ayfer Kaleli (Bayraktar), 6 ay önce Ankara'da Odatv'nin muhabirlik görevini üstlenmişti.

Bayraktar, Soner Yalçın'ın telefon görüşmesinde, CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce ile ilgili bazı iddialarda ileri sürülmüştü. Bayraktar'ın, "'Geç saatte evime gelip, CHP'deki gizli toplantıları aktardı"dediği İnce ise bu iddiaları yalanlamıştı.

DOÐAN YURDAKUL

Ergenekon Davası kapsamında evinde arama yapılan ve gözaltına alınan Doğan Yurdakul 1946’da Aydın’ın Bozdoğan ilçesinde doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra Paris Sorbonne, Vincennes ve Cenevre üniversitelerinde lisansüstü öğrenim gördü.

Yenigün, Ulus, Vatan, Aydınlık, Evrensel, Siyah-Beyaz, Günaydın gazeteleri ile Kim, Yön ve Devrim dergilerinde çalıştı. 32. Gün adlı televizyon programının Ankara temsilciliğini yürüttü. 35 yılın ardından emekli oldu. 1998’den bu yana yaşamını çevirmenlik yaparak ve kitap yazarak sürdürüyor.

Yurdakul’un Doğan Kitap tarafından yayımlanan eserleri: Sırların Kavşağında / Eylül 2004 Reis, Gladio’nun Türk Tetikçisi / Nisan 2003 / 26. baskı Nisan 2008 Bay Pipo, Bir MİT Görevlisinin Sıradışı Yaşamı: Hiram Abas / Aralık 1999 / 69. baskı Nisan 2008

Müyesser Yıldız: Savcı Öz'ün yargılanmasını sağlayan gazeteci

CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, Ankara'da gözaltına alınan ve evinde arama yapılan gazeteci Müyesser Yıldız'ın Ergenekon savcısı Zekeriya Öz'e karşı dava açan, yargılanmasını sağlayan bir kişi olduğuna dikkat çekerek, "1 Mart'ta Yargıtay'da duruşma yapılıyor. Bugün tutuklama kararı geliyor, evi aranıyor. Hiç kimsenin güvencesi yok" dedi.

CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, Ankara'da gözaltına alınan ve evinde arama yapılan gazeteci Müyesser Yıldız'ın Ergenekon savcısı Zekeriya Öz'e karşı dava açan, yargılanmasını sağlayan bir kişi olduğuna dikkat çekerek, "1 Mart'ta Yargıtay'da duruşma yapılıyor. Bugün tutuklama kararı geliyor, evi aranıyor" dedi.

Ateş, Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltı kararı bulunan ve tutuklanan Müyesser Yıldız'ın evini ziyaret etti. Oran'da oturan Yıldız'ın arama kararı, sabah 08.30'da tebliğ edilerek arama başlatıldı.

Saat 11.30'da Yıldız'ın evini ziyaret eden CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Müesser Yıldız'ın sabah saatlerinden itibaren özel eşyaları da dahil olmak üzere polis tarafından arandığını söyleyen Ateş, şöyle devam etti:

"1. Ergenekon Davası'nda hakkında herhangi bir karar olmamasına rağmen, hanımefendinin bir gazeteciyle yaptığı bir telefon konuşması dinlenmişti. Ardından bu konuşma medyaya yansımış, iki gazetede yayınlanmıştı. Yıldız, basında yayınlanan konuşmalar nedeniyle Zekeriya Öz'ü Yargıtay'a şikayet etmiş. Şikayeti haklı bulunarak dava açılmıştı. 1 Mart 2011'de görülen davanın ardından duruşma 3 Haziran'a ertelendi. Sayın Zekeriya Öz'ün gazeteci arkadaşımız hasmı. Bu soruşturmada yayınlanan görüşmeler, özel hayatın gizliliği nedeniyle mahkemeye konu oldu. Bir gün sonra Yıldız hakkında tutuklama kararı geldi."

-"BU İKTİDAR FAŞİZMİDİR"-

Yapılanın iktidar faşizmi olduğuna dikkat çeken Ateş, "Önce beğenmedikleri gazetecileri işten attırdılar. Beğenmedikleri hakkında soruşturma açtırdılar. Hatta içeri attırdılar. Bu hanımefendi, Odatv'de 6 ay çalışmış, yazı yazmış. Ancak ailevi sorunlar nedeniyle 4 ay önce ayrılmış" diye konuştu. Ateş, Yıldız'ın "halkı kin ve nefrete tahrik etmek" suçlamasıyla gözaltına alındığını ve evinin arandığını belirterek, şu açıklamalarda bulundu:

Ateş, "Normalde Basın Kanunu'na göre bir suç varsa dava açılması lazımdı. 4 aydır hiçbir şey yazmayan bu hanımefendinin halkı kin ve nefrete tahrik ettiği ifade ediliyor. Ortada bir suç yok. Delil yok. Ortadoğu'da diktatörlükler yıkılıyor. Ama Türkiye'de, bizde diktatörlüğü doğru hızla gidiliyor. Hiç kimsenin bir güvencesi yok. Bu iktidar faşizmidir" dedi.

MÜYESSER YILDIZ KİMDİR?

Ergenekon Davası kapsamında evinde arama yapılan ve gözaltına alınan Müyesser Yıldız, 1983 yılında gazeteciliğe başladı. Sırasıyla Tercüman, Günaydın, Akşam gazetelerinde ve Nokta Dergisi'nde çalıştı.
Yıldız bir süre Devlet eski Bakanı Sadi Somuncuoğlu'nun basın müşavirliği görevinde bulundu. Avaztürk haber sitesinin kurucularından Yıldız, bir süredir Odatv'de köşe yazarlığı yapıyordu.
Yıldız'ın "100 yılın hesabı/Türk'ü tasfiye projesi" adlı bir kitabı bulunuyor.

Mümtaz İdil'de gözaltında

Odatv internet sitesi Ankara temsilcisi Mümtaz İdil, ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında gözaltına alındı.Ankara Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Mümtaz İdil'in bulunduğu, ailesine ait Aşağı Ayrancı'daki evde yaptığı aramayı tamamladı.

Evde bulunan bilgisayardaki bilgileri de kopyalayan ekipler, aramanın ardından İdil'i gözaltına alarak Ankara Emniyet Müdürlüğüne götürdü.

GAZETECİ A. MÜMTAZ İDİL KİMDİR?

Odatv Ankara Temsilcisi A. Mümtaz İdil, Ankara’da gazeteci ve yazar kimliği ile tanınıyor.

Kültür Bakanlığı’nda Sinema Telif Hakları Genel Müdürlüğü, Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevinde bulunan ve bu görevinden emekli olan İdil, yayınlanmış 17 eseri bulunuyor. Çeşitli gazete, dergi ve ajanslarda muhabirlik ve çevirmenlik yapan A. Mümtaz İdil, evli ve iki çocuk babası.

1952 Zonguldak doğumlu olan A. Mümtaz İdil, uzun süredir nefes borusu kanseri teşhisiyle tedavi görüyor.
Mynet




[Bebeğim Öldü]

Hayatımın gerçek öykülerine ayrılan bir filmin soundtrack’ındayım
Bir yazar mıyım yoksa tek şiirlik şair mi?
Notumu verdi hocalarım nasihati koydum cebime
Ve zorda kalana dek çıkarmadım..
Ve ben bozuk paraydım anlaşılamadan çiklet oldum
Ve ben bütündüm yaramı sevgilimde bırakıp yarımı sokağa attım
Canımı yolda buldum canıma teslim ettim; canına okudum
Canıma kastım…



#2 _RomantizmA_

_RomantizmA_

    Pembeler içinde uçuk MAVİ

  • Üyeler
  • 3.232 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:VatanToprağı
  • İlgi Alanları:sonsuzluk; ölüm...

Gönderim zamanı 03.03.2011 - 22:32

"Bu süreç süratle neticelendirilmelidir"
Erdoğan'dan gözaltılar için yorum

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Ergenekon soruşturması kapsamında bugünkü gözaltıları basın özgürlüğü kapsamında nasıl değerlendiriyorsunuz?'' şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi:

''Bugünkü gözaltı olayı her zaman söylediğimiz gibi, bunlar bizim talimatımızla olan şeyler değil. Bu, savcılığın talebi üzerine güvenlik teşkilatımızın, emniyet teşkilatımızın o verilen talimatı yerine getirmesi olayıdır. Burada, şüphesiz ki savcılık herhalde bazı bilgilerden, bazı belgelerden hareketle böyle bir adımı atıyor. Bunu üzerinde benim zaten herhangi bir değerlendirmeye girmem, şöyle mi böyle mi, bu tür ifadelerde bulunmam bunlar da zaten yanlış. Şu anda emniyet teşkilatımız kendisine verilen görevi yerine getirmiştir. Ve bundan sonraki süreçte de savcılık hazırlık safhasını yerine getirir, ondan sonra da ilgili mahkemeye bunu sevk eder veyahut da sevk etmeden bırakabilir. Bunların hepsi onların tasarrufudur. Buna tabii bizim karışma yetkimiz zaten yok. Benim sadece söyleyeceğim bir şey var; bu süreçlerin süratle neticelendirilmesidir, kısa zamanda bitirilmesidir. Bu da arzumdur, bunu da özellikle ifade etmek isterim.''
HaberTürk




[Bebeğim Öldü]

Hayatımın gerçek öykülerine ayrılan bir filmin soundtrack’ındayım
Bir yazar mıyım yoksa tek şiirlik şair mi?
Notumu verdi hocalarım nasihati koydum cebime
Ve zorda kalana dek çıkarmadım..
Ve ben bozuk paraydım anlaşılamadan çiklet oldum
Ve ben bütündüm yaramı sevgilimde bırakıp yarımı sokağa attım
Canımı yolda buldum canıma teslim ettim; canına okudum
Canıma kastım…



#3 _RomantizmA_

_RomantizmA_

    Pembeler içinde uçuk MAVİ

  • Üyeler
  • 3.232 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:VatanToprağı
  • İlgi Alanları:sonsuzluk; ölüm...

Gönderim zamanı 03.03.2011 - 22:37

Gözaltına alnırken ne dediler...

Gazeteci Nedim Şener ve Ahmet Şık evlerinde yapılan aramaların ardından gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.

İSTANBUL (İHA)- Şener, polis aracına bindirilirken, "Hrant için, adalet için" diye bağırdı. Aynı operasyonda gözaltına alınan gazeteci Ahmet Şık da gözaltına alınırken kapıda bekleyen gazetecilere ''Dokunan yanar'' diye bağırdı.

Eşi bir hafta önce kalp ameliyatı geçiren Nedim Şener'in komşuları, aramayı protesto etmek için evlerinin pencere ve balkonlarına Türk bayrakları astı...

Geçen hafta ameliyat geçiren Şener'in eşi aramalar sırasında fenalaşınca hastaneye kaldırıldı.

KIZINI OKULA GÖTÜRMÜŞTÜ

Nedim Şener sabah kızını okula götürdüğü için polisler geldiği sırada evde yoktu. Polis, bir süre Nedim Şener'in okuldan dönüşünü bekledi...Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından Nedim Şener'in Bakırköy'deki evinde yapılan aramalar tamamlandı. Aramalar sırasında bazı CD ve belgelere el konuldu. Gazeteci Nedim Şener, evindeki aramalar tamamlandıktan sonra gözaltına alındı. Polisler eşliğinde evinden çıkan Şener, "Hrant için, adalet için" diye bağırdı. Şener daha sonra araca bindirilerek İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Şener'in evinden çıkan kayınpederi de basın mensuplarının sorularını yanıtsız bırakarak uzaklaştı.

YALÇIN KÜÇÜK: SAVAŞ BAŞLADI

Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan Prof.Dr. Yalçın Küçük, "Faşistler işgal etti ülkeyi, savaş başladı" dedi.

Arama yapılan evinde gözaltına alınan Yalçın Küçük, sağlık kontrolünden geçirilmek üzere Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirildi. Küçük, polis memurları tarafından koşar adımlarla hastaneye alındı. Sağlık kontrolünün ardından koşar adımlarla hastaneden çıkarılan Yalçın Küçük, "Faşistler işgal etti ülkeyi savaş başladı" dedi. Yalçın Küçük daha sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.

AHMET ŞIK: İMAMIN ORDUSU'NU ÇIKARACAKTI

Gözaltına alınan gazeteci-yazar Ahmet Şık'ın avukatı Bülent Utku, Şık'ın oturduğu Mutlu Apartmanı'nın önünde gazetecilere açıklama yaptı.Utku, aramanın Kabataş Setüstü'ndeki Hacı İzzet Paşa Sokağı'nda bulunan apartmanın üçüncü katında saat 07.00'da başladığını ve 13.30'da sona erdiğini söyledi. Evdeki arama sırasında avukatlar Bülent Utku ile Can Atalay da hazır bulundu.

KİTAP HAZIRLIĞINDAYDI

Ahmet Şık'ın emniyette ifade vermeyeceğini belirten Utku, ''Müvekkilim, son zamanlarda hazırladığı (İmamın Ordusu) ismini vermeyi düşündüğü Fethullah Gülen'in cemaatteki örgütlenmesini anlatan kitap nedeniyle gözaltına alındığı düşüncesini bize iletti. Biz bu aşamadan sonra yakalama ve gözaltına alma kararına itiraz etmeyi düşünüyoruz. Gözaltı süresi henüz belli değil. Hazırlık soruşturması gizli'' dedi.

Bülent Utku, Ahmet Şık'ın evinden sim kartı ve dijital malzemelerin alındığını belirterek, ''CD'lerle ilgili itirazımız oldu, ama hazırlık soruşturması gizli olduğu için daha fazla bilgi vermek sakıncalı'' diye konuştu.

Bu arada, gözaltına alınan Ahmet Şık, polis nezaretinde evinden çıkarıldığı sırada dışarıda bekleyen yakınları ve arkadaşları tarafından alkışlandı.
HaberTürk




[Bebeğim Öldü]

Hayatımın gerçek öykülerine ayrılan bir filmin soundtrack’ındayım
Bir yazar mıyım yoksa tek şiirlik şair mi?
Notumu verdi hocalarım nasihati koydum cebime
Ve zorda kalana dek çıkarmadım..
Ve ben bozuk paraydım anlaşılamadan çiklet oldum
Ve ben bütündüm yaramı sevgilimde bırakıp yarımı sokağa attım
Canımı yolda buldum canıma teslim ettim; canına okudum
Canıma kastım…



#4 _RomantizmA_

_RomantizmA_

    Pembeler içinde uçuk MAVİ

  • Üyeler
  • 3.232 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:VatanToprağı
  • İlgi Alanları:sonsuzluk; ölüm...

Gönderim zamanı 03.03.2011 - 22:40

ileri demokrasi tek tip insan oluşturup, ağababalara yem etme projesidir...




[Bebeğim Öldü]

Hayatımın gerçek öykülerine ayrılan bir filmin soundtrack’ındayım
Bir yazar mıyım yoksa tek şiirlik şair mi?
Notumu verdi hocalarım nasihati koydum cebime
Ve zorda kalana dek çıkarmadım..
Ve ben bozuk paraydım anlaşılamadan çiklet oldum
Ve ben bütündüm yaramı sevgilimde bırakıp yarımı sokağa attım
Canımı yolda buldum canıma teslim ettim; canına okudum
Canıma kastım…



#5 _RomantizmA_

_RomantizmA_

    Pembeler içinde uçuk MAVİ

  • Üyeler
  • 3.232 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:VatanToprağı
  • İlgi Alanları:sonsuzluk; ölüm...

Gönderim zamanı 03.03.2011 - 23:10

AK Parti binasını işgal ettiler
Başkent'te kendilerine 'Öncü Gençlik' adını veren hükümet karşıtı bir grup, AK Parti'nin Ankara İl Başkanlığı'nı işgal etti.

ANKARA (CİHAN) -Silivri'de süren Ergenekon davası ve dava kapsamında yapılan gözaltıları protesto için ellerinde döviz ve pankartlarla İl Başkanlığı binasına girerek işgal eyleminde bulunan göstericilere polis müdahale etti.
Binaya giren güvenlik güçleri, göz yaşartıcı gaz kullanarak göstericilerin işgal eylemini sona erdirdi.
Binadan bir bir çıkartılan eylemciler gözaltına alınarak, polis araçlarına konuldu. Polisin müdahalesine karşılık veren göstericiler ile grup arasında zaman zaman arbede yaşandı.

Video: Mynet




[Bebeğim Öldü]

Hayatımın gerçek öykülerine ayrılan bir filmin soundtrack’ındayım
Bir yazar mıyım yoksa tek şiirlik şair mi?
Notumu verdi hocalarım nasihati koydum cebime
Ve zorda kalana dek çıkarmadım..
Ve ben bozuk paraydım anlaşılamadan çiklet oldum
Ve ben bütündüm yaramı sevgilimde bırakıp yarımı sokağa attım
Canımı yolda buldum canıma teslim ettim; canına okudum
Canıma kastım…



#6 _RomantizmA_

_RomantizmA_

    Pembeler içinde uçuk MAVİ

  • Üyeler
  • 3.232 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:VatanToprağı
  • İlgi Alanları:sonsuzluk; ölüm...

Gönderim zamanı 04.03.2011 - 00:41

MÜYESSER YILDIZ GÖZALTINDA

Ergenekon soruşturması kapsamında polis ekiplerinin gazeteci Müyesser Yıldız'ın evindeki araması sona erdi.
Yaklaşık 12 saat süren aramanın ardından Yıldız, polis ekipleri tarafından gözaltına alındı.Yıldız evden çıkarılışı sırasında gazetecilere, “Ülkemi ve Türk milletini çok seviyorum. Sevmeye de devam edeceğim” dedi.

Yıldız'ın avukatı Ali Altay, gazetecilere yaptığı açıklamada, bilgisayarlardan imaj alma işlemlerinin uzun sürdüğünü, polis ekiplerinin Yıldız'ın eşi ve oğluna ait diz üstü bilgisayarlardan da imaj aldıklarını söyledi. Altay, ayrıca polis ekiplerinin Yıldız'ın gazetecilikte kullandığı kendine ait notları ile daha önce yayımlanmış “100 Yılın Hesabı” adlı kitabının taslak metnini de aldıklarını kaydetti.

Altay, “Müvekkilimin pazartesi günü kendisi hakkında yakalama kararını veren savcı ile manevi tazminat davası vardı. İki gün sonra davalı savcının imzaladığı yakalama kararıyla gözaltına alındı. Bunu bir hukukçu olarak kabul etmek mümkün değil” diye konuştu.

ARAMALARIN GEREKÇESİ 'ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELİĞİ'

Aramalar, ''Ergenekon terör örgütü üyeliği'' ve ''halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek'' gerekçeleriyle yapılıyor.

HAKLARINDA GÖZALTI KARARI VAR

“Ergenekon” soruşturmasını yürüten savcılardan Zekeriya Öz'ün talebi üzerine, İstanbul nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, Prof. Dr. Yalçın Küçük, gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın da aralarında bulunduğu 11 kişiye ilişkin olarak arama ve gözaltı kararı verdiği belirtildi.

Hürriyet
-----------------------------------------------------

Davacı olmuş büyük yanlış yapmıştır; MÜYESSER YILDIZ haddini aşınca yetkiyi elinde bulunduranlar elbette sustururlar...

2. si Ergenekon üyesi olmak... henüz ergenekonun CD'den ve iddiadan ileri gidemeyen bir oluşum olduğu ortaydan her muhalife aynı yaftanın vurulması nasıl bir oyundur...

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek... DTP açık açık bölücülük yapıyor? neden bunlar bu suça girmezken, hükümet muhalifleri, Atatürk diyenler bu yaftayı yiyor? Hangi eylemleri halkı kin ve düşmanlığa tahriktir, nasıl bir ifadedir bu? Bu yazdığım satırlar halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek sayılır mı? sayılmalı mı? Yoksa birileri islam rejimi kurma eylemlerinde okudukları şiir(!)den dolayı yedikleri yaftanın inkimanı mı alıyor?


İleri demokrasimiz büyüyerek devam ediyor... Kutlu olsun!

Bu mesaj _RomantizmA_ tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 04.03.2011 - 00:42




[Bebeğim Öldü]

Hayatımın gerçek öykülerine ayrılan bir filmin soundtrack’ındayım
Bir yazar mıyım yoksa tek şiirlik şair mi?
Notumu verdi hocalarım nasihati koydum cebime
Ve zorda kalana dek çıkarmadım..
Ve ben bozuk paraydım anlaşılamadan çiklet oldum
Ve ben bütündüm yaramı sevgilimde bırakıp yarımı sokağa attım
Canımı yolda buldum canıma teslim ettim; canına okudum
Canıma kastım…



#7 Melih

Melih

    Giggity Giggity Goo!

  • Kurucular
  • 8.516 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Bahçelievler - İstanbul
  • İlgi Alanları:Sadece Harabe.net :)

Gönderim zamanı 04.03.2011 - 00:49

Bakanlardan biri (tam olarak hatırlamıyorum hangisi olduğunu) medyanın hiç olmadığı kadar özgür olduğundan falan bahsediyodu geçenlerde..

Aynı bakana o sözünü hatırlatsalar keşke..
2000 - 2010


bit.gifladybug.gif


#8 _RomantizmA_

_RomantizmA_

    Pembeler içinde uçuk MAVİ

  • Üyeler
  • 3.232 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:VatanToprağı
  • İlgi Alanları:sonsuzluk; ölüm...

Gönderim zamanı 04.03.2011 - 00:59

Ay ben biliyorum bunu "İçişleri bakanı" bu halkı kelamı eden...

Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğüne getirilen gazeteci Nedim Şener, binaya girişi sırasında basın mensuplarına, ''Türkiye'de Amerika'dan daha özgür bir basın var. İçişleri Bakanı'na selam olsun'' diye seslendi.


ama doğru diyor sayın bakan, hangi yandaş basının özel hayat ifşasına, gizlilik kararı alınan mahkeme tutanaklarını sızdıran hangi yandaş medyaya ceza verildi... Evet yandaşsan gerçekten dünyada olmayan demokrasi var sana...




[Bebeğim Öldü]

Hayatımın gerçek öykülerine ayrılan bir filmin soundtrack’ındayım
Bir yazar mıyım yoksa tek şiirlik şair mi?
Notumu verdi hocalarım nasihati koydum cebime
Ve zorda kalana dek çıkarmadım..
Ve ben bozuk paraydım anlaşılamadan çiklet oldum
Ve ben bütündüm yaramı sevgilimde bırakıp yarımı sokağa attım
Canımı yolda buldum canıma teslim ettim; canına okudum
Canıma kastım…



#9 Can Ka No Rey

Can Ka No Rey

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 9.354 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 04.03.2011 - 01:59

Bu davanın, iktidar muhaliflerini sindirerek despot, anti-demokratik bir yönetim kurma amacı taşıdığı belliydi zaten. Bunu 1 gram aklı olan bile biliyor. O yüzden şaşılacak bir şey yok. Benim şaşırdığım şey; farklı görüşlere, farklı yaşam tarzlarına sahip kişilerin, kesimlerin, yazarların, fikir adamlarının buna çanak tutmasıdır. Bunlar kullanıldıklarının ne zaman farkına varacaklar acaba ? Arkadaş, ne yaparsan yap, bunların gözünde ''öteki'' olmaktan kurtulamassın, kurtulamayacaksın. Bu zihniyet, Fevzi Çakmak paşayı son derece inançlı, son derece dindar biri olmasına rağmen Türkçü diye dinsiz, mason ilan eden zihniyetle aynı zihniyettir. Bunlar gibi düşünmediğin, bunlar gibi yaşamadığın, bunlarla aynı hayat tarzına sahip olmadığın sürece sana yaşam hakkı tanımazlar. Karşıt görüşü vs vs'yi bir tarafa bıraktım. Yarın öbür gün aralarında nüans farklılığı bulunanları bile yok etmeye çalışacaklar. Sen istediğin kadar yırtın, ''Ama ben size oy vermiştim. Ama referandumda 'evet'' demiştim.'' diye. Yine de sizin adınıza bu kadar karamsar olmayalım. Belki insaflı davranırlar da, şu an olduğu gibi sadece sömürmekle yetinirler.

#10 _RomantizmA_

_RomantizmA_

    Pembeler içinde uçuk MAVİ

  • Üyeler
  • 3.232 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:VatanToprağı
  • İlgi Alanları:sonsuzluk; ölüm...

Gönderim zamanı 04.03.2011 - 02:37

ve yaşananlardan rahatsız olan yetmez ama evetçiler internette artık farklı yorum taktikleri geliştirdiler;

Başbakanımızın ve içişleri bakanımızın gerçekten bu olaylarla ilgisi yokMUŞ ve Cemaat kontrolden çıkıp kendi başına ilerliyorMUŞ...

Haberlere bakın hemen hemen hepsinin altında bu yorumu bir çok kez bulacaksınız...




[Bebeğim Öldü]

Hayatımın gerçek öykülerine ayrılan bir filmin soundtrack’ındayım
Bir yazar mıyım yoksa tek şiirlik şair mi?
Notumu verdi hocalarım nasihati koydum cebime
Ve zorda kalana dek çıkarmadım..
Ve ben bozuk paraydım anlaşılamadan çiklet oldum
Ve ben bütündüm yaramı sevgilimde bırakıp yarımı sokağa attım
Canımı yolda buldum canıma teslim ettim; canına okudum
Canıma kastım…



#11 _RomantizmA_

_RomantizmA_

    Pembeler içinde uçuk MAVİ

  • Üyeler
  • 3.232 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:VatanToprağı
  • İlgi Alanları:sonsuzluk; ölüm...

Gönderim zamanı 04.03.2011 - 02:56

Bugün sabah saatlerinde Ergenekon davası kapsamında 16 ayrı adreste aramalar ve gözaltıları gerçekleşti. Başta Mümtaz İdil, Doğan Yurdakul ve Nedim Şener gibi gazetecilerin gözaltına alındığı operasyona, meslektaşları Twitter'dan da tepki gösterdiler.

Yıldıray Oğur (Taraf Gazetesi Gazetesi yazarı) : Ergenekon soruşturması polise terk edilemeyecek kadar önemlidir. Ergenekon davasının eleştirilmesi "teklif dahi edilemez" mi oldu yoksa. Ergenekon zihniyeti ergenekon soruşturmasını da ele geçirdi galiba... Mit’çi Kozinoğlu ile onun Susurluk’ta haberlerini yapmış Ahmet Şık arasında bağlantı kuracak savcı Mahmut Esat bozkurt hukuk ödülünü alır.

Fatih Vural (Aksiyon Dergisi) : Ahmet Şık’ı Nokta’dan tanıyorum ve darbe günlüklerinin çıkarılmasında büyük payı var. Demokrasinin yolunu açtılar. Yapılan suçlama şaka gibi! Kesin olan su ki, gidişat hoş görünmüyor! Su an istediğim tek şey; gizliliği ihmal duruşmasından bir an önce çıkıp Ahmet Şık’ın yanında olmak...

Aslı Tunç (Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri Öğretim Görevlisi) : Karşımdaki odada Ahmet Şık’ın odasında polisler arama yapıyor. İleri demokrasilerde üniversiteye polis giremez! Welcome to McCarthy Era in Turkish style!

Sarphan Uzunoğlu (Evrensel Gazetesi Gazetesi yazarı) : Dışarıdaki gazeteciler her gün twitter üzerinden yoklama alsa ya, içeridekiler daha kalabalık sayılır zaten. Nedim Şener’in evine yapılan baskını da savunacak "liberaller" çıkacak mı acaba?

Kanat Atkaya (Hürriyet Gazetesi yazarı) : Ahmet Şık, Nedim Şener... Vay benim köse sakalım! Bu aramaları, tutuklamaları da nefret suçuna bağlayan çıkacak mı? Çıkar, onu da görürüz!

Bu yaşananlar faşizm değil, benim adım Jozefin, 100 metreyi 4 saniyede koşarım, boyum 2.50, rengim yeşil, suya girersen ıslanmazsın.

Hale Akay (Bilgi Üniversitesi) : Halk için emniyet, adalet için hizmet amacıyla çalışıyormuş polis. Ahmet Şık’ın evinin önünde doğruluğunu test ediyoruz. Nokta’nın önündeki eylemden 3 senede buraya geldik. Şaka gibi.

Janet Barış (Sinema Yazarı) : Bana Ahmet Şık "Ergenekoncuymuş" dedirtemezsiniz.

Mehmet Demir (gazeteci) : Ahmet Şık’ın haberlerini alt alta sıralasan, demokrasi mücadelesinin yakın tarihi diye kitap olur. Ne aradıklarını merak ediyorum!

Özgür Mumcu (Radikal Gazetesi yazarı): İkinci bir emre kadar Gülen cemaatini eleştiren yazı ve kitap yazmak yasaklansın. Biz de ona göre davranalım.

Esra Arsan (Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri Öğretim Görevlisi) : İleri demokrasi üniversitedeki yan odama kadar geldi. Sabah gözaltına alınan Ahmet Şık’ın ofisinde polisler arama yapıyor.

Ezgi Başaran (Radikal gazetesi yazarı) : Şık’ın evine gelen polisleri okula gitmek üzere olan kızı karşıladı, sonra avukatları geldi. CD’ler notlar didik didik.. Şener ve Şık’ın da aralarında bulunduğu 8 gazeteci Ergenekon üyeliği ve halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek suçu nedeniyle aranıyor.

Ahmet Şık’ın basılmamış kopyası OdaTV bilgisayarından çıktığı için mi evi aranıyor? Şık, defalarca kitabı Soner Yalçın’*gunöndermediğini açıkladı. Demek ki bu kadar kolay... Bu işten bir tek virüs software’leri ve firewall üreten şirketler karlı çıkabilir...

Hasip Kaplan (BDP Milletvekili) : Galiba gazetecilerden sonra sıra papaz ve imamlara gelecek. Kürt siyasetçiler alınınca, sendikacılar, işçiler baskı görünce susanlar: sıra sizde

İsmet Berkan (Hürriyet Gazetesi yazarı) : Gecen hafta Ahmet aradı, "şu kitap çıksın, bilgisayarımı denize atacağım" dedi. Ben de ona "denize atmak yetmez, önce hard diskini mıknatısla sil, sonra çekiçle iyice kır, öyle at" dedim. Ahmet örgütçüyse, ben de örgüte akıl veren mi oldum şimdi?
OdaTv

------------------------------------

Taraf yazarının yazısına bittim... Bu kadar mı yönlendirilmiş, bu kadar mı aciz bir yazı olur... Ve OdaTv sanırım stresten ne yaptığını şaşırdı...




[Bebeğim Öldü]

Hayatımın gerçek öykülerine ayrılan bir filmin soundtrack’ındayım
Bir yazar mıyım yoksa tek şiirlik şair mi?
Notumu verdi hocalarım nasihati koydum cebime
Ve zorda kalana dek çıkarmadım..
Ve ben bozuk paraydım anlaşılamadan çiklet oldum
Ve ben bütündüm yaramı sevgilimde bırakıp yarımı sokağa attım
Canımı yolda buldum canıma teslim ettim; canına okudum
Canıma kastım…



#12 ebarah

ebarah

    Onun için takıntı haline geldik

  • Dokunulmazlar
  • 2.132 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Zeytinburnu

Gönderim zamanı 04.03.2011 - 16:35

Yılmaz ÖZDİL

Nedim Şener



Quartiere Inferno

Via Male

Türkçesi?

Cehennem Mahallesi

Kötülük Sokak

*

Apo’nun Roma’da kaldığı lüks villanın adresiydi bu...

Cuk oturmuştu yani!

*

Moskova’dan Aeroflot uçağıyla Fiumicino havalimanına inmişti. Abdullah Sarıkurt adına TC pasaportu vardı. Konya’nın Kulu İlçesi Çöpler Köyü nüfusuna kayıtlıydı Abdullah Sarıkurt, Almanya’da işçiydi ve 8 sene önce Konya Emniyet Müdürlüğü’ne başvurarak, Frankfurt Başkonsolosluğu’ndan yenilediği pasaportunu kaybettiğini bildirmişti. Ancak, Apo bu sahte pasaportu kullanmadı, gerek duymadı. Ben Abdullah Öcalan’ım dedi. Çünkü, İtalya Başbakanı D’allema, bildiğin dallamaydı, tezgâh kurulmuştu. Güya gözaltına alındı. Hapishaneye götürülmesi gerekirken, hastaneye götürüldü. Sarılık teşhisi kondu. Teşhis sarılıktı ama, ortopedi servisinde yatıyordu ve doktorlar kalbinden rahatsız olduğunu açıklıyordu! Sadece 8 gün sonra, hastaneden çıktı, hapishane yerine, göller bölgesinde bulunan, Cehennem Mahallesi Kötülük Sokak’taki villaya yerleşti. Ana caddeye çıkışı olmayan, kepenkli, bahçesinde palmiyesi bulunan, iki katlı, dışardan görülmeyen, zula bi villaydı. Sahibi Enrico Peli, pilottu, Alitalia’da... Marino emlak ofisi aracı olmuştu. Apo’nun Roma temsilcisi kordiplomatik plakalı araçla gelmişti, yanında İtalya İçişleri Bakanlığı’nın yetkilileri vardı. Aylığı 2 bin 200 dolardan, senelik kira sözleşmesi yapıldı, tiko para bastırıldı. Villaya uzaktan bakmak bile yasaktı. İtalya iç istihbarat teşkilatı Digos tarafından korunuyordu, sokağa bariyer, çatıya keskin nişancılar yerleştirilmişti. Apo, genellikle öğleden sonraları bahçesinde yürüyüş yapıp, kaslarını esnettiği villasında basın toplantısı yaptı. Digos ajanları, gazetecilerin donunu bile aradı, kalemlerini bile kontrol etti, teyp, fotoğraf makinesi sokulmadı. Giriş katındaki salon, çanak anten bağlantıları, uydu telefonları, telsiz, bilgisayar, faks ve mikrofonlarla haberleşme merkezini andırıyordu. Apo’nun üstünde Calvin Klein gri kadife takım elbise, Ferragamo kravat, çivit mavisi Enrico Coveri gömlek, ayağında Alman işi sandalet, gri yün tenis çorabı, bileğinde Suriye hatırası altın kol saati vardı. Antik Roma dönemine ait kitaplar okuduğunu, Machiavelli’ye hayran olduğunu söyledi.
Türkiye ayağa kalkmıştı...

İtalyan markaları boykot ediliyor, ahali makarnaya PKK’lı muamelesi yapıyor, spagetti bile yemiyordu. Ahaliye İtalyan görünmek için markalarını ellona mellona diye koyanlar ise, yandım Allah diyor, gazetelere sayfa sayfa “ekmek çarpsın biz Türk’üz” ilanları veriyordu.

*

Sonra?

Buhar oldu Apo... Türkiye Başbakanı Ecevit, bugün de gene İsrail Başbakanı olan Netanyahu’dan yardım istedi, Mossad devreye girdi, Amsterdam Schipol havalimanından Kenya’ya uçtuğu, Yunan Büyükelçiliği’ne yerleştiği saptandı. Özel uçakla Kuzey Irak’a gidiyorum zannederken, paketlendi, memlekete hoş
geldin oldu.

*

Sonra?

İtalya apar topar Ankara Büyükelçisi’ni değiştirdi, eşi Türk olan büyükelçi gönderdi, İstanbul ve İzmir konsolosları değiştirildi, piar ekipleri kuruldu, partiler verildi, yedirip içirdiler bizim yalaka basını, kafaladılar. Tesadüfe bakın ki, beş sene önce sıra takımı Torino’da bile başarılı olamayan Hakan Şükür’ü İnter’e, Fatih Terim’i önce Fiorentina’ya, hemen ardından Milan’a transfer ettiler.

Sempati patlaması oldu,
spagetti bile yemeyen ahali, aniden İtalyano oldu!

*

Sonra?
Bu arkadaşlar geldi.
Açılım yapıldı.
İtalya cankuşumuz
Yunanistan dostumuz
Suriye kardeşimiz oldu.
Terörle mücadele edenlerin alayı hapse tıkıldı, şeref madalyalı subaylar kafasına sıktı, PKK kırmızı halıda halay çekti.

*

Ve şimdi...
Apo villaya çıkıyor.

*

Soner Silivri’ye, Mustafa’yla Tuncay hücreye konuyor...
Nedim’in evi basılıyor.

*
Türkiye’nin en dürüst, en yurtsever gazetecilerinden biridir Nedim... Rayında yaşar. Eviyle işi arasında gidip gelen tren rayı... Onur duyulan arkadaş, kusursuz eş, mükemmel babadır.

*

Apo’yu koruyan İtalyan gizli servisi vardı hiç olmazsa... Nedim’in evini bizim kendi polislerimiz basıyor... İleri demokrasi dedikleri bu oluyor.

*

Ben Apo’nun yerinde olsam...
Palmiyeli isterim.
***************************************************


Boşbakanın her dediği gibi, "bizim talimatımızla olan bir şey değil" demesi de yalandır. Hırsız partisinin mayasında, yalan ve talan vardır. Emniyet teşkilatına yapmadığı kıyak, getirmediği ayrıcalık kalmadı. Hırsız partisinin silahlı gücü haline getirdi. Elbette bunların karşılığı da olacaktır.


Bu tutuklananlar neden hep muhalifler?


Terörist başının cezasının ev hapsine çevrilmesi ise, biatcı, mukaddesatçı, yıkayıp-yalayıcı, el etek öpücü ve elbette ki dini imanı paracı, hırsız parti sevenlerin katkılarıyla 12 Hazirandan sonraya kalacak.

 580023663830.jpg


#13 WaLe

WaLe

    Kimene!

  • Üyeler
  • 6.730 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Eskişehir

Gönderim zamanı 04.03.2011 - 21:26

Anaysa Madde 10.... Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.


Gözaltına alınmakta bişi yok..İfadesi alınır serbest bırakılır veya tutuklanır.

Şüphelidir alınmıştır. Şuç tespit edilmiş veya şüphesi varsa tutuklanmak üzere mahkemeye sevk edilir. yoksa sıkıntı da yoktur.

eyyama gerek yoktur.

"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
Gönderilen Resim



’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.

Paul Valéry


#14 TgK

TgK

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 305 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Adana-Karaman-Balıkesir

Gönderim zamanı 05.03.2011 - 01:21

Hadi oradan! Hadiii! Sizi gidi iktidar yalakaları sizi! Sizi gidi çanak tutucular sizi! Boşverin bu ayakları! Gün gelecek, değişecek roller, göreceksiniz gününüzü!

Bu mesaj antiqa tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 05.03.2011 - 10:09
üstteki mesajın tamamını alıntı


#15 pac

pac

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Dokunulmazlar
  • 13.198 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Barcelona
  • İlgi Alanları:Güzel olan herşey =)

Gönderim zamanı 05.03.2011 - 13:33

yahu kimsenin tanımadığı bilmediği okumadığı birkaç kişi gözaltına alınmış yaygaraya bak, sanırım yakında bütün mahkemelerin tutukladığı hırsızı tecavüzcüsü falan üzerindende iktidara yüklenilecek, sonra bu ucuz kahramanların kitapları falan okuncak ki bu kişiler adeta kendilerini tutuklatmış bunuda çok iyi biliyo savunanlar ama ne olcak bi parmak balda çalmak lazım.


bu arada danıştay yargıtay gibi en önemli iki "kale" nin her haltı iptal etmesini alkışlamaya gelince en büyük yargı oluyor :)


mantık şu benim görüşlerimi destekleyen yargı bağımsızdır.
YAŞAMAK BİR UMUTTUR...

#16 _RomantizmA_

_RomantizmA_

    Pembeler içinde uçuk MAVİ

  • Üyeler
  • 3.232 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:VatanToprağı
  • İlgi Alanları:sonsuzluk; ölüm...

Gönderim zamanı 05.03.2011 - 14:40

Pac okunup okunmamaları değil sorun...

MÜYESSER YILDIZ'ın avukatı Altay,

“Müvekkilimin pazartesi günü kendisi hakkında yakalama kararını veren savcı ile manevi tazminat davası vardı. İki gün sonra davalı savcının imzaladığı yakalama kararıyla gözaltına alındı. Bunu bir hukukçu olarak kabul etmek mümkün değil”


Sence de bir terslik yok mu? Başka adam mı yok bu işi yapacak, şikayetçiyi tutup içeri alınacak ve aten okunmuyordu susalım diyecez emi?

1-2 hafta önce 32. günde AKP ye verip veriştiren kişi şimdi gözaltında sanada farklı bişey gelmiyor mu?

Ergenekonla alakalı video yayımlayan kişilere sabahı baskın olması?

Ergenekondaki belgelerde, bilgilerde sorun olduğunu söyleyen herkesin içeri tıkılması?

F-Tipi yapılanma diyen Hanefi avcı haftasına içerde?

mantık şu benim görüşlerimi destekleyen yargı bağımsızdır.

Ha işte dün imamhatiplere yapılanlarla, 28 şubatta olanlarla şuanki tam ters ama aynı adilikte onu söylüyorum bende...

bu arada danıştay yargıtay gibi en önemli iki "kale" nin her haltı iptal etmesini alkışlamaya gelince en büyük yargı oluyor

Adamlar anayasaya aykırılıkları, olmazları inceliyorlar... Birileri şov yapmak yerine halka oynayacakları yeni mağfuriyet yaratmak yerine ödevlerine iyi çalışırlarsa sorun çıkmıyor...

Bu mesaj _RomantizmA_ tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 05.03.2011 - 14:44




[Bebeğim Öldü]

Hayatımın gerçek öykülerine ayrılan bir filmin soundtrack’ındayım
Bir yazar mıyım yoksa tek şiirlik şair mi?
Notumu verdi hocalarım nasihati koydum cebime
Ve zorda kalana dek çıkarmadım..
Ve ben bozuk paraydım anlaşılamadan çiklet oldum
Ve ben bütündüm yaramı sevgilimde bırakıp yarımı sokağa attım
Canımı yolda buldum canıma teslim ettim; canına okudum
Canıma kastım…



#17 _RomantizmA_

_RomantizmA_

    Pembeler içinde uçuk MAVİ

  • Üyeler
  • 3.232 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:VatanToprağı
  • İlgi Alanları:sonsuzluk; ölüm...

Gönderim zamanı 05.03.2011 - 14:55

İklim Bayraktar ve Aydın Bıyıklı adliye'de!
"Ergenekon" soruşturması kapsamında gözaltında bulunan İklim Bayraktar ve Aydın Bıyıklı adliye'ye götürüldü

''Ergenekon'' soruşturması kapsamında Ankara'da gözaltına alınan polis memuru Aydın Bıyıklı ile yazar İklim Bayraktar, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine getirildi.

Ankara Emniyet Müdürlüğü ekiplerince, ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve İstanbul Emniyet Müdürlüğüne getirilen yazar İklim Bayraktar ile polis memuru Aydın Bıyıklı ile ilgili işlemler tamamlandı. Bayraktar ve Bıyıklı, daha sonra, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine sevk edildi.

Hakim ve savcıların giriş yaptığı kapıdan içeri alınan İklim Bayraktar ile Aydın Bıyıklı'nın, soruşturmayı yürüten savcı Zekeriya Öz'e ifade vermesi bekleniyor.

Bu arada, adliye kapısından içeri girerken bir gazetecinin konuya ilişkin sorusu üzerine Aydın Bıyıklı, ''Adaletin tecelli edeceğine inanıyorum'' dedi.
HaberTürk




[Bebeğim Öldü]

Hayatımın gerçek öykülerine ayrılan bir filmin soundtrack’ındayım
Bir yazar mıyım yoksa tek şiirlik şair mi?
Notumu verdi hocalarım nasihati koydum cebime
Ve zorda kalana dek çıkarmadım..
Ve ben bozuk paraydım anlaşılamadan çiklet oldum
Ve ben bütündüm yaramı sevgilimde bırakıp yarımı sokağa attım
Canımı yolda buldum canıma teslim ettim; canına okudum
Canıma kastım…



#18 _RomantizmA_

_RomantizmA_

    Pembeler içinde uçuk MAVİ

  • Üyeler
  • 3.232 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:VatanToprağı
  • İlgi Alanları:sonsuzluk; ölüm...

Gönderim zamanı 05.03.2011 - 14:57

GODOT’YU DEĞİL ADALET BEKLİYORUZ

İlk gençlik yıllarımızın en sıra dışı oyunu Samuel Beckett’in Godot’yu Beklerken adlı oyunu.. Sıkıcı mı sıkıcı.. Hiçbir şey anlatmayan bir oyun nasıl dünya çapında bir üne sahip olup modern ‘klasikler’ arasında yerini aldı ve Godot’yu Beklerken lafı yerküredeki her insanın ağzına diline yerleşti..

Şöyle.. Oyunun iki kahramanı vardır Vladimir, Estragon… Oyun boş ıssız neresi olduğu bilinmeyen bir mekanda geçer.. İki kahraman aralarında konuşur.. Uzun bir süre susarlar.. Sonra yine konuşurlar.. Çok dikkatli izlenirse Godot’yu bekliyorlarmış, Godot kimdir bilinmez.. Sonra oyuncular da neyi beklediğini unutur.. Arada yine uzun suskunluklar..

Bilinmeyen hayali ‘umut’un beklenişi mi bilinmez ama yazar’ın çağımızda ses getiren eleştirisi şudur, neyi beklediğini bilmeyen aptallıklar, neyi konuştuğunu bilmeyen hafıza kayıpları ve unutkanlıklar..

Bu kadar boş tutarsız sıkıcı dünya içinde arada bir Godot lafı geçer ve izleyici oyunun adı Godot’u Beklerken olduğu için, yahu Godot denilen nedir, ne oluyor şimdi, bu aptal iki adam neyi tartışıyor, dedikçe gerilir sıkılır…

Tıpkı şimdi, yahu şu Ergenekon nedir adalet nerde, dediğimiz gibi..

Ve oyunun insanı çıldırtan tarafı oyun içinde oyuncular aralarında hiç konuşma yapmazlar yani ‘uzun boşluklar’ oluşur.. Bu ‘sessizlikler’ izleyiciyi sıkıntıdan deli eder ama oyun yazarı tüm dünyaya burada meydan okur: Sahnedeki kahramanları sıkıcı yapan aptallaştıran ve hafızalarını kaybettiren, işte bu ‘uzun boşluklardır…’..


Oysa tiyatronun edebiyatın tarihi ‘diyalogların’ ‘metinlerin’ tarihidir, Beckett, ‘suskunluk ve boşluklardan’ bir metin inşa ederek hepimize işte bu ‘boşlukları’ okuyunuz, demek ister..

Sıradan insanlar değil ama bizlere düşen ‘boşlukları’ okumaktır, Doğu Perinçek’in alındığı günden beri üç-beş ay aralıklarla bir yığın operasyon yapıldı..

Diyelim Ulusal Kanal’a ya da İşçi Partisi’ne bir faks geliyor, baskına gelen polisler bu ‘faksı’ belge diye ele geçiriyor… Ekrana çıkanlar ‘iddialar var efendim, iddialar’ diye gönderilmiş fakstaki iddiaları dile doluyorlar…

Sonra olup biteni unutuyoruz, uzun bir boşluk.. Hafızamız kayboluyor..

Bu sefer başka bir yerde, eski bir subay ama avukatın bürosunda bir ‘belge’ geçiriliyor.. Suçlanıp içeri tıkılan sanık ‘bu belgeyi bilmiyorum, görmedim’ diye hala iddiasını sürdürüyor..

Ancak akşam olup ekrana çıkanlar tartışmalı uydurulmuş belgeyi ekranlarda bayrak gibi göstererek ‘iddialar var efendim, iddialar var’…

Sonra unutuyoruz, araya üç-beş ay giriyor, hafızamız dağılıyor… İçeri tıkılmış insanlar arada bir avukatları aracılığıyla adalet diyor iftira diyor…

Sonra bir ‘komutan’ın cep telefonu mesajları.. Sonra İlhan Selçuk’un telefonları..

Sabahın dördünde yaka paça almalar ve akşama ekranlara çıkanlar ‘iddialar var efendim, iddialar’ diye yeri göğü inletiyor.. Sonra birkaç ay boşluk…

Sonra yine Türkan Saylan’ın evi basılıyor, PKK’yla irtibatlandırılıyor.. Akşam olup ekrana çıkanlar ‘iddialar var efendim, iddialar var’ diye sabahlara kadar bilmeden anlamadan sallayıp duruyor… Kamuoyu birkaç gün neye uğradığını şaşırıyor.. Sonra yine suskunluk..

Sonra Mustafa Balbay’ın ‘bilgisayarlarında’ sonra başka birinin bilgisayarlarında sonra yerde sonra odasında sonra havada sonra bürosunda sonra Gölbaşı’nda sonra evin çatısında..

‘İddialar var efendim, iddialar..’

Sonra araya uzun boşluklar giriyor…

Buradan çıkartacağımız sonuç şu, dünkü baskınlardan sonra ‘birkaç aylık boşluk’ bekliyoruz… Herkes işine gücüne dönebilir bu oyunun bir önemli özelliği ‘aradaki boşluklar’.. Biz aptal kurbanların seyrederken içine düştüğümüz şey ‘hafıza kaybıdır’, bu hafızanın birkaç ay içinde bir çok şeyi ‘unutması’ için sessizliğe ihtiyacımız var..

Buradan çıkartacağımız ikinci netice şu, Ergenekon Soruşturması ‘hep bir yerlerde, cep telefonu, bilgisayarda, büro, oda, yerin altında’ saklanmış şeylerle yürütülüyor..

Ve şu anda yüzlerce avukat ve idealist gazetecilerin içeri alınma nedenleri de burada yatıyor ‘bu belgelerin uydurulmuş sonradan üretilmiş’ olması iddiası.. Ki, ODA TV’nin Zir Vadisi haberi bence son nokta..

Ve ‘sonradan koyma, sonra baskın yapıp bulma’ oyunu sonsuza kadar sürer.. İktidar ya da savcılar bu topraklarda canları istedikçe kimi suçlamak içeri tıkmak istiyorsa, her an herkesin başına bu gelebilir..

Burada benim bu oyunu sonlandırmak için komik bir önerim var, mesela yıllardır ekrana çıkıp ‘iddialar var efendim, iddialar..’ diyen bütün gazetecilere şöyle bir teklifte bulunuyorum, hepimiz kafamızdaki tahmin ettiğimiz Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olabilecek gazetecileri, avukatları, yazarları, komutanları, çekinmeden söylesin.. Ve biz ‘gazeteciler’ ya da ‘sivil kurumlar’ olarak ‘polis basmadan’ önce o eve biz gidip o bilgisayarlara biz el koyalım… Ben gönüllüyüm, evim kapım bilgisayarım iç çamaşırlarım telefon kayıtlarım, her şeyimi bu dava uğruna hepinize helal olsun, buyurun gelin…

Ergenekon Soruşturması’nın başından beri ‘Nihat Genç kesin alındı, alınacak, ha alındı, yarın alınacak’ diye üstüne ‘banko’ oynanan bir isim olarak, bu önerim işinize gelmediğiyse başka bir öneride bulunayım..

Eskiden hırsızlığa meraklı ve hatta hırsızlık hastası insanlar varmış, mahalleli bu insanlar hırsızlığa çıkmasın diye gece yatarken yatakta iki kişi arasında yatırırlarmış, hani gece gizlice kaçıp hırsızlığa gitmesin diye.. Bir tedbir..

Bir tedbir de 12 Eylül öncesinden hatırlıyorum, bir çok esnaf oğulları anarşiye karışmasın korkusuyla çocuklarını okuldan alıp dükkanda çalıştırmaya başladılar, ‘okulu batsın, gözümün önünde olsun’ diye…

Mesela bana böyle de yardımcı olabilirsiniz, soruşturmalar sürerken sizinle aynı evde pekala kalabilirim ve beni aranıza alıp birlikte uyuyabiliriz, ya da sizin ‘dükkanda’ çalışmaya başlayabilirim, ‘gözünüzün önünde’ olurum, ben de Ergenekon Terör Örgütü’ne bulaşmamış olurum..

Bu tedbirleri mutlaka almalıyız, çünkü biz yazarız, şu ‘uzun boşluklar’ bizim aklımızı çeliyor, kafamıza şüpheler sokuyor.. Dünkü ‘baskınlardan’ sonra ve özellikle Ahmet Şık gibi bir ismin içeri alınması yüzlerce köşe yazarını tıpkı ‘başından beri bizim içine düştüğümüz derin şüpheler’ içine soktu…

Ahmet Şık ismi kendine liberal diyen çok insanı şoke etti, biz ise ‘günaydın’ diyoruz, biz sizden tecrübeliyiz çünkü ‘şok’lara alıştık…

Bütün kalbimle Allah musibetiyle öğretmesin diyorum, ancak Ahmet Şık sahnedeki ‘yalnızlığımızı’ giderdi..

Şöyle.. Godot’yu Beklerken oyununu bizler ‘tek başına oynuyorduk..’..

Oysa oyunun iki kahramanı vardı, biri Vladimir diğeri Estragon.. Ancak bu iki karakterden biri daha aptalcaydı.. Eleştirmenler bu biraz daha ‘saf’ olan üzerine çokca yazı yazmıştır..

Şimdi sahnede yalnızlığımızı gideren biraz ‘aptalca’ arkadaşlar da rol almaya başladı, işte oyun şimdi başlıyor…

Artık ‘uzun sessiz boşluklara’ birlikte alışacağız..

Nerde kalmıştık eee benim ‘aptal liberallerim’ neyi bekliyorduk, Adalet.. Godot…

Sahneye yeni çıktığınız için oyunun buraya kadar olan kısmından tecrübelerimizi aktarayım, uzun boşluklarda yardımcınız olur…

Önce.. flaş flaş flaş diye manşet atarlar.. Alt yazılarında ‘ulusalcı..’ diye diye bir ‘marka’ oluştururlar.. Sonra Yalçın Küçük… Soner Yalçın… diye diye öyle suçlamalar iftiralar dolaşır ki… Birkaç gün sonra cümleleri şöyle kurmaya başlarlar.. ‘Soner Yalçın’la irtibatlıymış..’

Yahu hepimiz her birimiz konuşmalarıyla kitapları yazılarıyla ‘irtibatlıyız’, ama bu ‘irtibat’ lafı yok mu..

Alışın alışın, önce şu ‘irtibat’a alışın, sonra öğreneceğiniz daha çok şey var..

Ancak içimden kalır söylemeliyim, ben de yeni öğrendim ‘hayvanlar topluca kahkaha’ atamazmış.. Maymunlar mesela güler ama ‘tek başına gülerler’.. Canlılar içinde topluca gülmek topluca kahkaha atmak sadece insanlara özgüymüş..

Bizler uydurma iftiralarla alınırken içinizde ‘tek tek kahkahalar’ atanları çok gördük, şükür, Ergenekon yalanları bizleri büyüttü ve hayatın evrimi gelişti ve artık bu komediye hep birlikte ‘kahkaha’ atarak birlikte gülebiliriz.

Nihat Genç




[Bebeğim Öldü]

Hayatımın gerçek öykülerine ayrılan bir filmin soundtrack’ındayım
Bir yazar mıyım yoksa tek şiirlik şair mi?
Notumu verdi hocalarım nasihati koydum cebime
Ve zorda kalana dek çıkarmadım..
Ve ben bozuk paraydım anlaşılamadan çiklet oldum
Ve ben bütündüm yaramı sevgilimde bırakıp yarımı sokağa attım
Canımı yolda buldum canıma teslim ettim; canına okudum
Canıma kastım…



#19 Can Ka No Rey

Can Ka No Rey

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 9.354 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 05.03.2011 - 19:42

yahu kimsenin tanımadığı bilmediği okumadığı birkaç kişi gözaltına alınmış yaygaraya bak, sanırım yakında bütün mahkemelerin tutukladığı hırsızı tecavüzcüsü falan üzerindende iktidara yüklenilecek, sonra bu ucuz kahramanların kitapları falan okuncak ki bu kişiler adeta kendilerini tutuklatmış bunuda çok iyi biliyo savunanlar ama ne olcak bi parmak balda çalmak lazım.


bu arada danıştay yargıtay gibi en önemli iki "kale" nin her haltı iptal etmesini alkışlamaya gelince en büyük yargı oluyor :)


mantık şu benim görüşlerimi destekleyen yargı bağımsızdır.


Şu forumu/forum üyelerini politize etmeyeyim, gerginlik çıkarmayayım diyorum ama illa kaşınıyorsunuz.


Arkadaş, yarın öbür gün kalkıp seni eften püften sebeplerle tutukladıklarında, ''Sittir et, beni zaten kimse tanımıyor'' diye tıpış tıpış kodese mi gireceksin ? Hakkın, hukukun, anayasal kuralların işleyişinde kişinin tanınıp tanınmaması mı ölçüdür ? Hem kimsenin tanımadığını nereden biliyorsun, anket mi yaptın ? Adamlar gözü karartıp ne kadar muhalif varsa ''yok etmeye'' niyetlenmişler, sen hala kalkıp yargıdan falandan filandan bahsediyorsun. Benim yargım bağımlıdır da, senin yargın çok mu bağımsızdır ya da daha bağımsız mı olacaktır ? Neyse boşverin ya... Siz haklısınız. Başörtüsü, türban hede hödü aynen devam edin.

#20 pac

pac

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Dokunulmazlar
  • 13.198 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Barcelona
  • İlgi Alanları:Güzel olan herşey =)

Gönderim zamanı 06.03.2011 - 00:10

hah bak işte kimsenin tanımadığı 30 küsür kişiyi katleden kişi ödüllendirilip adı kışlaya verilirken ses çıkartılmamış. demekki orda 30 kişiyi öldürmeyi bırak bi gazeteci alsalardı içeri kartelden yer yerinden oynardı :)


ayrıca hükümlü değiller dimi?
YAŞAMAK BİR UMUTTUR...





Benzer Konular Daralt

0 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli