118 replies to this topic

[GökceN]

hadı hayırlısı bakalım şımdı ne bulacaklar bakalım otalığı karıştırmak için.

[kılıç]

Sadece baş örtülüler için değil tüm üniversite mezunları için mezun olduklarında ne halin varsa gör yasası işletiliyor...Üniversite mezunu işsizler ordusu sadece baş örtülülerden oluşmuyor ,der işin başka bir boyutuna dikkat çekmek isterim

[antiqa]

Bu hakem golü saymaz. İşi bir katekulliye getirecekler gibi gelyor bana yine.
Yine bir anayasa mahkemesi mevzusu falan çıkabiir.
Çıkmaz sa da provakasyonlar falan olacaktır. "Hani biz size demiştik" demek için bir şeyler yapabilirler.
Bunlar da benim korkularım da hayırlısı olsun bakalım...

[cuci987]

bence de hayırlısı. hade bakem korkular ne kadar gerçek! ne kadar şişirme görelim hep beraber.

hep demişimdir, bu toplumun kamplara ayrılmaya değil ( türbanlı-türbansız, kürt-türk, alevi-sünni) bilakis aynı ortamda birbirimizi hazmetmemiz ve sosyal barışı sağlamamız lazım. suni gündemlerle bu ülke yıllardır avutuluyor.

basbakanlik secimlerine aday ol. sana oyumu seve seve veririm. nihayet akli basinda biri bu guzelim ulkemi yonetecek. simdiden hayirli ugurlu olsun.

sahi yahu secimlere az kalmadimi.

[cuci987]

Sadece baş örtülüler için değil tüm üniversite mezunları için mezun olduklarında ne halin varsa gör yasası işletiliyor...Üniversite mezunu işsizler ordusu sadece baş örtülülerden oluşmuyor ,der işin başka bir boyutuna dikkat çekmek isterim

cek abicim cek.

her ne kadar mezun olan azimli vatandaslarimiz da issiz gucsuz ortalikta kaliyorsa bu durum basortululer icin daha zor. cunku basortulu olduklari icin degil ise alinma iceri bilem sokmuyorlar. yani...

[yusufla]

bundan on bir sene evveldi sanırım...
okulumuzda ve çevrede ve ünv. lerde ve kamu dairelerinde başılı kapalı türbanlı örtülü kişler vardı ve o kurumlarda çalışıyor veya eğitim görüyorlardı... peki bundan on bir yıl oncesi ve daha evvelki zamanlara baktığımızda, her hangi bir karkaşa görüyormusunuz.. ve ay başı açıklara baskı...ben hiç görmedim..
korkuyoruz ama neden korktuğumuzu bilmiyoruz.. sadece karşıyız.. o kadar ama neden karşıyız onuda bilmiyoruz..
daha dün şahit oldum fotograf makinası yanımda olsaydı çekip şuraya koymak isterd,im.. bir başı açık kardeşimizle bir başı kapalı kardeşimiz yolda karşılartılar ve abartısız beş dakika boyunca kuçaklaştılar.. sizinde görmenizi isterdim.. haa dedim demek ki serbest olsada bi sorun olmayacak..

peki karşı olanlara soruyorum.. özürgürlükten bahsediyosunuz.. kaç tane arkadaşınız başı kapalı olduğu için okulu bıraktı bu mu özgürlük.. yada kaçtane ögretmeniniz başı kapalı olduğu için görevini bıraktı.. bu mu özgürlük.. yada hangi ögretmeniniz başını açarak sınıfa girip hüngür hüngür agladı.. yada hangi ögertmeniniz emekliliğine altı ay kalaraktan görevinden istifa etti..

bunlarınların hanigini yaşadınız ki..

sadece korkuyorsunuz ama neden korktuğunuzu anlamıyorsunuz..

ee peki baş örtüsü serbest olmasın.. ama ünv. kılık kıyafet yönetmeliğine bakarsanız bir kamuda çalışan memurla aynıdır... kaç ögrenci buna uyuyor ki.. .

birilerine gelince özgürüz birilerine gelince hoooppp sen dur... sen özgür değilsin diyoruz...

ugraştığımız şeylere bakın ne kadar boş şeyler.. adamlar zamanda yolcuk için bin türlü yol denerken.. şu güzelim akıllı beyinler tutturmuş bir baş örtüsü bunu tartışıyor..

biz böyle giderse değil yüz yılda bin yılda bile bir arpa boyu yol alamayız...

[Elric]

kırk yıllık bir sorun mudur ?
Yoksa Erbakan efendinin çıkardığı bir sorun mudur ?
Erbakan'dan önce türban diye bir sorun, sorunu da geçtim türban diye bir kavram var mıydı ?

Senin yazılara bakıyorum sanki diyorum ki bu kişi yurtdışından mı bizi takip ediyor...!

Erbakan mı Diyanet işlerini kurdu ?
Erbakan mı ilahıyat fakultelerini kurdu ?
Erbakan mı dedi kapanın halk da kapan dı...
Erbakan mı dedi açılın halk açıldı...

Bu konuya geçen de yazdın bu sefer de konuyla alakası yok üniversitelerde ki reis olaylarına bir şeyler söylemek istedin..

Bugün ise gelmiş erbakan diyorsun...

Şu var ben erbakanı savunmuyorum türbanı da buraya yazılanlara bakıyorum kim güzel çözüm getirecek diye yazdıklarınızdan bir şeyler öğreniyorum.

Herkesin yoruma saygım var ama sen konuyu alıp başka boyuta getiriyorsun ve bu konu da herkes bilgili herkesin de diyeceğin çok şey var ama konu ne Türban aranan ne çözüm sen ne diyorsun

İşte suçlu>>>>>>>>Erbakan
çözüm söyledin mi ?>>>>>Hayır

o zaman ne konuşuyorsun?
bende bilmiyorum

[Bugün kanal d de 32. günde bu konu eni ne boyuna tartışılacak izlemek isteyenler kaçırmasın...

Senin yazdıklarına da ben bakıyorum ve diyorum ki acaba bu kişi benim yazdıklarımı anlamıyor mu ? Yoksa algısı mı kıt ?

Diyanet işlerinin, ilahiyat fakültelerinin konuyla ne alakası var ?

Evet bu konuya geçen sefer de yazdım ve reis olaylarına bir şeyler söylemek istemedim söyledim ben anlayanlar için. Sen anlamadıysan ne ala ?

Eğer bu reis muhabbetlerinin sıkça döndüğü bir ortamda bulunmuş olsaydın vahametin farkında olurdun. Ha o sefer de anlamamışsın ben tekrar söyliyeyim orda yazdıklarımı.

Henüz öyle bir baskı yoktur ancak kaç şehrimizin üniversitesinde Ramazan aylarında oruç tutmadıkları için baskı altında olan kişiler var.. Ben onlardan biriydim ordan biliyorum..

Zaman içinde bu da gerçekleşecektir merak etmeyin..

Konuyu alıp bşaka bir boyuta getirmiyorum. Eğer benim mesajımın bir satır üstündeki mesajı okumuş olsaydın neye cevap vermiş olduğumu anlardın (belki).

Ayrıca kanununuz da geçmiş. Hayırlı olsun. Atatürk'ün ne güçlüklerle düze çıkardığı ülkeyi karanlığa gömüyoruz, boka batırıyoruz..
Yazık... Yazık...

[Can Ka No Rey]

Hey yavrum hey ...

Koca Türkiye Cumhuriyeti'nin kurtuluşunu da başörtüsü meselesine bağladık ya helal olsun bize ...

Bir bez parçasının! rejim değiştireceğine inanan tek millet bizizdir sanırım .

[Arjantin Cad.-ANKARA]

Diyanet işlerinin, ilahiyat fakültelerinin konuyla ne alakası var ?

Erbakanın konuyla ne alakası var?
Hala birde olayı uzatmak için neler diyorsun yazdığın orta da verdiğim cevap orta da...

Evet bu konuya geçen sefer de yazdım ve reis olaylarına bir şeyler söylemek istemedim söyledim ben anlayanlar için. Sen anlamadıysan ne ala ?

söyledin mi söylemedin mi ? anlaşılmıyor...!

Eğer bu reis muhabbetlerinin sıkça döndüğü bir ortamda bulunmuş olsaydın vahametin farkında olurdun

Farkındayım merak etme site içerisin de bir kaç resmini gördüm ki saçın uzun ve reis olaylarını biliyorsun yazdıklarından o anlaşılıyor demek ki sana bir dayatmada bulunulmuş saçını kestir tipine çeki düzen ver diye yada ben yanılıyor da olabilirim ama yanılacak olsam sen böyle yazmazdın.
Peki hala o reisler hala devam edebiliyorlar mı bu işlere ? hayır çünkü destek göremiyorlar eskisi gibi.

sen o tip o saçla okuluna rahat girebiliyormusun? evet peki kılık kıyafet yönetmeliği sana neden uygulanmıyor? bilmem diyorsundur...

Bilemezsin ki çünkü senin umrunda mı çözüm üretmek ben söylerim lafımı keyfime bakarım diyorsun...

Ayrıca kanununuz da geçmiş. Hayırlı olsun. Atatürk'ün ne güçlüklerle düze çıkardığı ülkeyi karanlığa gömüyoruz, boka batırıyoruz..
Yazık... Yazık...

Sen kimsin söyler misin ? beni tanıyor musun ? düşünceleri mi biliyor musun? ve en kötüsü nerede yaşadığını biliyor musun ?Meclisden çıkacak her Kanun bu ülkede ki cebinde TÜRKİYE CUMHURİYETİ KİMLİÐİNİ taşıyan herkesindir onu da biliyor musun ?

Kısacası elric hoşuna gitmiyorsa yapılanlar ülkeyi terk edebilirsin kimseyi zorla tutmuyoruz istediğin zaman çıkıp gitme özgürlüğü var bu ülkede...

Senin yazdıklarına da ben bakıyorum ve diyorum ki acaba bu kişi benim yazdıklarımı anlamıyor mu ? Yoksa algısı mı kıt ?

Ben seni ve senin mantalitende ki her insanı anlıyorum ve saygı duyuyorum ama sen yazdıklarınla bu saygıyı hak etmediğini gösteriyorsun onun için tartışıp uzatmaya gerek yok.

Sen ve ben ne dersek diyelim senin o kabul etmediğin TBMMden çıkacak kararlarla yaşayacağız onlar nederse kabul edeceğiz.
Anayasa mahkemesi son sözü söyleyecek o zaman her şey tam kesinleşecek...

[Serra]

ben türbanla ilgili gorusumu yazicam
bence türban takan kizlar cok seksi oluyorlar, benim gözümde türban kapamak kapalilik degil, seksilik, imaj, görüntüsüyle tarzini anlamamizi saglamak.

türbani takiyorlar, siyah bandanayi da icerden disari dogru gözükecek gibi takiyorlar, kafanin tam tepesine de topuz yapip yüzü ince uzun gostermeye calisiyorlar, bence bu sekilde takanlar gayet seksi oluyor. birde yüze makyaj ve göze siyah kalem..

kesinlikle aynı görüşteyim.
bayan olmama rağmen türbanlı bayanlara karşı inanılmaz bi merak beslediğim oluyor benim.
ve başı açık bayanlardan daha çok dikkatimi çekiyorlar.
ben iyiyim

[_KajmeraN_]

[Can Ka No Rey]

ben türbanla ilgili gorusumu yazicam
bence türban takan kizlar cok seksi oluyorlar, benim gözümde türban kapamak kapalilik degil, seksilik, imaj, görüntüsüyle tarzini anlamamizi saglamak.

türbani takiyorlar, siyah bandanayi da icerden disari dogru gözükecek gibi takiyorlar, kafanin tam tepesine de topuz yapip yüzü ince uzun gostermeye calisiyorlar, bence bu sekilde takanlar gayet seksi oluyor. birde yüze makyaj ve göze siyah kalem..

kesinlikle aynı görüşteyim.
bayan olmama rağmen türbanlı bayanlara karşı inanılmaz bi merak beslediğim oluyor benim.
ve başı açık bayanlardan daha çok dikkatimi çekiyorlar.
ben iyiyim

Vallahi ben de her ne hikmetse açık bayan görünce tahrik oluyorum . Soğuk soğuk terlemeye , ateşlenmeye başlıyorum . Kalbim güm güm çarpıyor .

Yav saçmalamayın Allah aşkına ...

[lasrocas]

Şeriatçılar sorunu, "cambaza bak" diyerek türbana dayandırdı. Türban meselesi gerçekte türbanla ilgili değil.

İşbirlikçi şeriatçıların ABD ile işbirliği adına yaptığı bir alışveriş. Türban, Türkiye'nin haritasının ve kimliğinin değiştirilmesini saklamak için kullanılan bir araç, bir simge.

Türban bir (şifre)dir; herkes onu kafaya takılan bir giysi sanıyor; o aslında yeni emperyalizmin Türkiye'deki kod adıdır.

- Türkiye'de aklı başında insanların laikliği (ve türbanı) iyi anlamaları gerekir. Türban yalnız şeriatın değil aynı zamanda emperyalizmin de bir simgesidir.

"Ben emperyalizme karşıyım" diyemeyen bir insanın, "Ben türbana karşıyım" demeye hakkı yoktur. Türban hem şeriat düzeninin hem de Batı emperyalizminin ortak simgesidir.

Graham Fuller, Morton Abramowitz, Richard Holbrooke gibi siyasiler ve senaryo yazarları, emperyalizmin Türkiye'deki egemenliğini ve şeriatçı düzeni hep birlikte andılar. Türban ikisini birleştiren bir simge...

"Versace" markasını taşıyan bir türbanlı, bunun en açık kanıtı değil mi... Ya da Yaşar Nuri Öztürk'ün dediği gibi, ithal malı bir "rahibe" kıyafeti...

E.manisalı

[L1Square]

Rahibe demişen..Rahibeler kıyafetleri ve yaşayış tarzları ile neyin şifreleri oluyorlar acaba? Bizim ülkemizdeki başı örtülülere yapılan saygısızlık,onların ülkelerinde onlara yapılıyormu,hep merak etmişimdir..

[kılıç]

Yok ya daha neler...Bunu yazan acaba kendisi bu yazdıklarına inanıyormu?Yaşar nuri ile ilgili görüşlerim forumda var.Kılavuzu karga olanın misali...

[lasrocas]

Benim adım Bahman Nirumand. İranlı bir gazeteci-yazarım.

Şah’ın devrilmesinde aktif rol oynayanlardanım.

Ve aynı zamanda mollaların, demokrasi ve özgürlük getireceğine inanan milyonlarca solcu, demokrat, liberal ve milliyetçi insandan biriyim.

Evet, Humeyni yeryüzünde cenneti vaat etti bize. Demokrasi gelecek, kimse fikirleri ve siyasal görüşleri yüzünden tutuklanmayacak, işkence yapılmayacak, kadınlara eşit haklar verilecek, giyim serbest olacaktı.

Şah’ı devirdikten sonra mollaların camiye geri döneceklerinden emindik. Devleti yönetecek durumda olduklarına inanmıyorduk.

Yanıldık. Kitaplardan ezberlediğimiz cümleleri, içi boş kavramları birbirimize söyleyip duruyorduk.

ÜZERİNDE DURMADIK

Her şey 14 Ocak 1979 tarihinde değişti. Şah, İran’ı terk etti. Ardından İran tarihinin en büyük yürüyüşü Tahran’da yapıldı. Sansür, yasak yoktu, istediğimiz gibi bağırıyorduk.

Fakat mitingde ilk dikkatimi çeken, kim liberal Musaddık ya da solcu şehitlerin resimlerini taşıyor ise mollalarca dövülüyordu.

Pek üzerinde durmadık bu olayın, 'Hele bir kurtlarını döksünler, sonra sakinleşirler' diye düşündük.

Ertesi gün gazetede, bir hırsızın genç mollalar tarafından yakalanıp, adına 'İslam Mahkemesi' denilen bir mahalli heyet tarafından 35 kamçı cezasına çaptırıldığı haberini okuduk.

Haberi ciddiye almadık; 'Üç beş sapsızın işi' dedik.

Bu arada bira-şarap fabrikalarının yakılması, sinemaların tahrip edilip filmlerin sokaklara atılması gibi olayların üzerinde hiç durmadık. 'Ufak tefek şeylerin' toplumun demokrasi ve ulusal bağımsızlık yolundaki çabaları etkilemesini istemiyorduk.

Biz bunları söylerken, mollalar tarafından, kadın ve erkeklerin yan yana yüzemeyecekleri; okullarda aynı sınıflarda olamayacakları; birlikte spor yapamayacakları gibi gerici kararlar ardı ardına alınmaya başlandı.

'Müslüman kadınların yanında *****ların yeri yoktur' denilerek kadınlara örtünme zorunluluğu getirildi. Özellikle üniversitelerde bu yüzden çatışmalar çıktı.

Bu çatışmalardan rahatsız olduk; kadın sorununun güncelleşip ön plana geçmesini istemiyorduk! 'Asıl mücadele, emperyalizme ve kapitalizme karşı verilmelidir' diyorduk. Kadın sorunu bir yan çelişkiydi, ana çelişki sömürüydü. Kadının giyim sorunu, emperyalizme karşı verilen mücadeleyi baltalamamalıydı!

Peçesiz, başörtüsüz sokağa çıkan kadınlar artık açıkça, gözümüzün önünde dövülüyordu. Bazı kadınların yüzüne kezzap atılıyordu.

Biz ise hálá büyük laflar ediyorduk; bu tür olayları devrimin kaçınılmaz sancıları olarak görüp umursamıyorduk! 'İttifak' 'Eylem Birliği' gibi terimlerin peşinden koşup duruyorduk.

GEÇİŞ SANCILARI SANDIK

Humeyni, 'Bütün sorunlarımızın sebebi, cemiyetimizdeki ahlaksızlıklardır. Bunların kökünü kazımalıyız' diyor; genç mollalar terör estiriyordu. Kitabevleri yağmalanıyor; gazete bayileri ateşe veriliyordu.

Şiraz’da 'İslam Mahkemesi' eşcinsel ve fahişe olduğu gerekçesiyle dört kişiyi idam ediyordu. Benzer olay Tahran’da da gerçekleşiyor, üç fahişe ve üç eşcinsel kurşuna diziliyordu.

Sesleri ve görüntüleriyle erkekleri tahrik ettikleri için kadın spikerler televizyondan kovuluyor; uyuşturucu olarak görülen müzik yasaklanıyordu. Alkol içen, kırbaç cezasına çaptırılıyordu.

Şimdi düşünüyorum da, insan zamanla her türlü aşağılanmaya alışıyor galiba. Hiçbirini görmüyorduk; basmakalıp analizlerimizin doğru olduğuna o kadar inanıyorduk ki! ..

Oysa toplum hızla dincileştiriliyordu. Alınan her kararda 'Tamam bu sonuncusu' diyorduk. Ama arkası hep geliyordu.

Kızların evlenme yaşı 18’den 13’e düşürüldü. Parfüm, ruj, saç boyası, mücevher gibi kadın malzemelerinin yurda girişi yasaklandı. Kadın çamaşırı satan mağazaların vitrinlerine sutyen, kombinezon vs. koymasına bile izin yoktu.

Kamu dairelerinde kadın memurlara tesettüre girme emri çıkarıldı.

Aslında birçok aydın kadının üye olduğu kadın dernekleri vardı. Onlar kendi küçük çevrelerinde 'hamilelik tatilinin uzatılması', 'eşit işe eşit ücret' gibi talepleri tartışıyorlardı.

Biz aydınlar hep aynı düşüncedeydik: Demokrasi ve özgürlüğe geçiş sancılarıydı bu tür vakalar! Abartmaya gerek yoktu.

Hepimiz 'ana çelişki' üzerinde duruyorduk; öncelikle dışa bağımlılık ve ekonomik krizden kurtulmalıydık.

REFERANDUM OYUNU

Üç ay önce Humeyni, Paris’te komünistler de dahil olmak üzere her görüşün rahatça örgütleneceği bir demokrasiden, özgürlükten bahsederken, şimdi tüm solcu, milliyetçi ve liberalleri İslam düşmanı ilan etmişti.

Bu sözler üzerine ilk protestomuzu yaptık. Mitingimize bir milyonu aşkın insan geldi.

Mollaların en iyi siyasi stratejileriydi; işlerine gelmediği zaman hemen gündemi değiştiriyorlardı.

Referandum meselesini gündeme getirdiler. Halka soracaklardı: 'İslam Cumhuriyeti’ni istiyor musunuz, istemiyor musunuz? '

Kuşkusuz bu bir oyundu; halkın yüzde 65’inin okuryazar olmadığı bir ülkede kim ne anlardı cumhuriyetten?

Yapılan propaganda belliydi; dediler ki: 'İslam’a evet mi, hayır mı diyorsunuz? '

Biz bu oyunu biliyorduk ama şöyle düşünüyorduk: 'Önemli olan cumhuriyettir; serbest seçimlerdir; demokratik haklardır; özgürlüklerdir. İslam Cumhuriyeti bunu sağlayacaksa neden karşı çıkalım? '

Ancak bazı küçük kesimler bu oyuna gelmemek için referandumu boykot ettiler.

Sonuçta, 'evet' diyen 20 milyon, 'hayır' diyen ise sadece 140 bindi.

Mollalar bu referandum sonucunu çok iyi kullandılar. Güya tüm ülke yaptıklarını onaylıyordu. Artık televizyondan sonra basın da ellerine geçmişti. Sanki tüm muhaliflerin sayısı 140 bin kişi gibi gösterdiler. Halbuki 20 milyon içinde bizim oyumuz da vardı. Ama artık bizim sesimizin çıkmasına izin verilmiyordu.

HALKI ANLAYAMADIK

Mollalar güçlendikçe saldırganlaştılar.

Örneğin, tirajı bir milyon olan liberal 'Ayendegan' Gazetesi’ni kapattırdılar. Sıra sonra 'Keyhan' Gazetesi’ne geldi; muhalif yazarların işten çıkarılmasını sağladılar.

Tüm bu olanları protesto etmek için mitingler düzenlemeye başladık. Ama iş işten geçmişti artık; insanlar yılmıştı, korkuyordu.

Özgürlük, demokrasi ve bağımsızlık için ayaklanan halkın, bu kadar kısa sürede değişeceğini düşünememiştik.

Sanmıştık ki, mollaların gerici yasalarına/kurallarına halk karşı çıkacak. Halbuki tersi oldu; mollalar yasak, sansür getirdikçe arkalarından gidenlerin sayısı arttı.

Örtünmek moda oldu!

Tüm bunlara 'gelip geçici bir fırtına' diye bakmak ne büyük yanılgıydı.

Komünistlerden, solculardan, demokratlardan, milliyetçilerden sonra liberal İslamcılar da zamanla mollaların hedefi oldu.

Şah döneminden daha çok insan cezaevlerine konuldu; idam edildi.

Milyonlarca insan canını kurtarmak için yurtdışına kaçtı.

Kaçanlardan biri de bendim.

Umarım bizim hatalarımızdan birileri ders çıkarır
----------------

tanıdık geldimi?

[kılıç]

Tanımamızmı gerekli?İşinize gelince dış güçlerin maşası iktidar,işinize gelince şeriatçı iktidar.Sizce dış güçlerin maşası olan bir partiye o dış güçler kendilerinide hedef tahtası yapacak bir rejim için çanak tutarmı?Veya bu parti bunların hepsini kandırdı da olayı bir tek sizmi çözdünüz.Önce bir karar verin maşamı?Şeriatcımı?Kendi yazdıklarınızdaki çelişkiyi giderdikden sonra konuşalım...

[Elric]

Hem maşa hem şeriatçı. Amerika'nın istekleri doğrultusunda Ilımlı İslam'a dönüyoruz yavaştan. Sevinin !!

[AtamÇepni]

"...İnebolu’dan Kastamonu’ya geliyoruz. Büyük Gazi’nin 24 saat evvel şapka hakkında söylediği nutuk Kastamonu’da etkisini göstermiş. Bütün memurlar, öğretmenler beyaz şapka giymişler.



Ata, Kastamonu’ya gelirken çarşaflı-peçeli kadın öğretmenler, şimdi peçelerini açmışlar. Yol boyunca yaşlı, genç, kadın, erkek, çocuk herkes dizilmiş, sevgi çığlıkları atıyorlar. Bu sesler Ilgaz’ın eteklerinde yankı yapıyor.


Gazi, manzaranın ihtişamı karşısında otomobilinden indi. Daha iki adım attı ki, yolun iki tarafını dolduran ve tarlalara taşan gök peştamallı Türk anaları onun etrafını sardılar.



Altın saçlı, keskin bakışlı Atatürk, mendilini gözlerine kapattı...

Atatürk ağlıyordu..."

[lasrocas]

ABD nin türkiyeye iran yaptırımı diye tv haberlerinde döndü görmedinizmi yada duymazdanmı gelindi?

bunun yanısıra

''1952'de ABD'de başkanlık seçimi yapıldı ve Dwight Eisenhower İran'daki herkesten çok oy topladı. Bu herhalde, CIA'in neden 1953'te İran'da bir isyan ve bir darbe tertiplediğini açıklıyor. Musaddık tutuklandı, meclis dağıtıldı ve Şah işleri kendi tarzında yürütmeye başladı: Muhalifler için işkence ve ölüm, davetliler için havyarla şampanya ve elbette petrol şirketlerinin millileştirilmesine dair çılgınca konuşmaların bırakılması...
Ama asıl çılgınca konuşmalar başka bir yerde yükseliyordu: Şah'a ve ABD'ye duyulan öfke, Ayetullah Humeyni'nin güçlenmesine yol açtı. 1979'da Ayetullah'ın yandaşları Şah'ı devirdi ve İran'ı katı bir İslam devletine dönüştürdü. Aynı yılın sonlarında İranlı 'öğrenciler' Amerikan elçiliğini kuşattı ve 66 kişiyi rehin aldı; bunların büyük kısmı bir yıldan fazla bir süre rehin tutuldu. ABD'deki İran nefreti bu sürede İran'daki ABD nefreti kadar büyüdü. sonrası zaten malum İran-Irak savaşı vs...''


kendimle çeliştiğim yok..

çok yönlü olan bir ikdidar olduğundan her koşula uygun...her iki verdiğiniz tanımada uygun kendinleri ve daha bi çok sıfatları var ama benim yazmaya elimin musade etmediği...

bunun yanısıra, geçen yıl 23 nisan çocuk şenliğinde bülent arınçında katıldığı bir törende yaşları 9-12 arasında değişen çocuklara türban takılmadımı ve üstüne kuran okutulmadımı...zaten ortaöğretime girmemişmi yada şöyle diyelim kimilerine şirin görünmek için zaten yapılmamışmı?

ayrıca çözümleri kendi şahsi menfaatlerine göre veya baglı oldukları kurum ve kuruluşlar ayarladığı için çözümü onlardan beklemiyoruz..çözüm diye önümüze sürdükleri sözde çözümlerin kokusu sonrada çıkıyor....

şunu çok merak ediyorum..iki gün sonra ortaokul öğrencisi bende türbanımla girmek istiyoruım diyince ne olacak??özgürlüktür girmi diyeceğiz??yada girmesine mani olan okul müdürünü afarozmu edeceğiz??zaten ortaöğretim öğrencileri cesitli görüslere bağlı olan gülenciler sülaymancılar nurcular vs gibi düsünceleri olan kişilerin veya kişilerin yada bu görüsü benimsemiş kişlerlerce açılmış okul ve dershanelere gitmiyormu?
buarada aklıma gelmişken hiç cemaat evlerinde kaldınızmı? üniversiteli kızların kaldığı bu evlerde müzik dinlemek tv izlemek sigara içmek dini kitaplar dışında bu evlerde kitap okumak bile yasak bunun yanısıra yukarda belirttiğim dershanelere giden ve köyde evi olan öğrencilerinde bu evlerde haftalık kaldığını ve kuran ezberletildigini evin içinde başıörtüsüyle gezdiklerini? namaz kılmak zorunda olduğunu? ve bu tür evlerin kanunlara göre yasak olduğunu?

Edited by lasrocas, 10.03.2008 - 16:33.