Gönderim zamanı 06.06.2004 - 13:23
ASAGIDAKI YAZI 13 NISAN 2000 TARIHINDE RADIKAL GAZETESI'NDE ETYEN MAHCUPYAN TARAFINDAN YAZILMISTIR
Eskişehirspor hariç, futbolu hiçbir zaman sevmedim. Zaman zaman heyecanlandığım oldu herkes gibi, TV'de bir-iki maç izledim. Çocukluğumda 'siyah-kırmızı / Anadolu yıldızı' sloganıyla, Es-Es'in maçlarına gittim, onların başarısı için dua ettim, uzun yıllar Eskişehirsporlu olmakla övündüm. Şimdi daha da çok övünüyorum, çünkü Es-Es'ler 2. Lig'de bir grupta alt sıralarda. Galiba pek fazla şansları da yok yükselmek, 1. Lig'e geçmek için. Hem geçmesinler de, nasıl olsa yine düşecekler, düşerler! Yine de o benim çocuk kalbimle sevdiğim, hâlâ izini sürdüğüm tek takım, Eskişehirspor. Parlak yıllarında, demek ki şampiyonluğa oynadığı yıllarmış, Bursaspor'la Bursa'da oynadığı bir maçta, yanılmıyorsam 3-1 öndeyken Eskişehirspor, kavgalar çıkmıştı, 3 kişi ölmüş, iki komşu şehir birbirine girmişti. O sakin, iyi huylu Eskişehir bile hatırlıyorum, durgun akan Porsuk Çayı'na inat, kabarmış, köpürmüş, Bursa plakalı arabaları ters çevirmiş, İnegöl köftecilerinin camlarını taşlamıştı. İlk o zaman ürkmüştüm futboldan, Eskişehir'de bile bunlar oluyorsa... diye düşünmüştüm. Bu mektubu elbette Eskişehirspor'u anmak için yazmıyorum. Onlar orada oynaya dursunlar, gitsinler yenilsinler, 3. Lig'e düşsünler, ben nasılsa arada bir 'bizimkiler ne âlemde?" diye bakarım gazetelere. Nasıl olsa biliyorum kimse Eskişehirspor yüzünden birbirini dövmüyor. Kahır mektubu gibi yediği her golü, uğradığı her yenilgiyi içine atıyor Eskişehirspor'u sevenler. N'apalım, Eskişehirspor şiir gibi bir şey işte, umutsuz vaka. Elbette onu da böyle ve belki de bu yüzden seviyorum. Şampiyon olmalarını, kupalarda fırtına gibi esmelerini istemiyorum. Züğürt tesellisi mi, olsun. Ben doğup büyüdüğüm şehri seviyorum, orada değilim ama, Eskişehir benim içimde, orada, hele futbol yüzünden kimsenin burnunun kanamasını istemiyorum. Taraftarı olduğu takımı, ülkesini sevmek de hiçbir bahanenin ardına sığınmadan kanlı bıçaklı olmayı değil, yürekten bağlılığı ve adam gibi sevgiyi gerektirmiyor mu? Futbolu sevmiyorum ama Galatasaray'ın başarısını herkes gibi ben de alkışlıyorum. İşte fanatikler, holiganlar suçlu, olay münferit falan filan ama, münferit olmayan bir şeyler var: İnsanlıktan nasibini almamış ve gözü dönmüş olanlar yalnızca onlar mı? "Two size" başlığını yaratıcı gazetecilik sayanlar insanlığa karşı daha mı az suçlu? Türkiye'yi ya da Galatasaray'ı çok sevdikleri için mi bu kışkırtmaları sürdürüyorlar? Bu hafta yazacak bir şey bulamadığımdan değil, başka hiçbir şey yazmak istemediğim için yazıyorum bu kötü mektubu. Yalnızca bıçakla değil, sözle, yazıyla, objektifiyle de insanları öldüren ya da bu suça katılanlardan da utanıyorum çünkü. Bir daha bu kadar kötü bir mektup yazmak zorunda kalmamak için yazıyorum. Dedim ya Eskişehirspor hariç, ki o da benim için futbol takımı değil çocukluk hastalığım gibi bir şey, futbol hiç umurumda değil, ama Türkiye ve insanlar umurumda...
Sanırım içmek,
ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.
Charles Bukowski
Piizan