Soru açık T.C. Bize Bir Osmanlı Mirasımıdır ? Biz Osmanlının varisimiyiz ? tartışalım..
T.C. Bize Bir Osmanlı Mirası mıdır ?
#1
Posted 08.06.2007 - 18:51
Soru açık T.C. Bize Bir Osmanlı Mirasımıdır ? Biz Osmanlının varisimiyiz ? tartışalım..
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#2
Posted 08.06.2007 - 19:09
Ama bu konu orada biter mi? elbette bitmez bu konuyu araştırıp burada sunucam...
#3
Posted 08.06.2007 - 19:15
#5
Posted 08.06.2007 - 20:23
Ama soru "T.C. Bize Bir Osmanlı Mirasımıdır ? Biz Osmanlının varisimiyiz "olduğuna göre cevabım ilk bakışta hayır olacaktır.
tarihte 400 yılı sadece duraklama ve gerileme ile geçmiş tek devlet osmanlıdır. bu süreç içinde 19.yüzyıl sonlarına kadar zaten balkan topraklarının önemli bir bölümü elden çıkmış ve osmanlı devleti klasik dönemdeki imparatorluk kimliğinden sıyrılmaya başlamıştır. 20.yüzyılın ilk yarısından itibaren de trablusgarp ve balkan savaşları nihayetinde de birinci dünya savaşının ardından imzalanan mondros ateşkes antlaşması ile Osmanlı toprakları avrupalı emperyalist devletlerce işgal edilmiş ve 1922 tarihi itibariyle Osmanlı devleti tarih sahnesinden çekilmiştir. İmparatorluğun üst kimliği ve bir parçası olan Türk milleti bu tarihten itibaren Atatürk önderliğinde içte saltanata dışta ise emperyalizme karşı verdiği milli mücadele ile sistemi,coğrafyası,idaresi ile bambaşka bir devleti Türkiye cumhuriyetini kurmuştur.
Osmanlı devleti çok uluslu yapısı sebebiyle her ne kadar emperyal politikalar takip etmemişte olsa imparatorluktur. siyasi rejimi 1908 e kadar monarşi sonrasında ise meşruti monarşidir.
Milli mücadelenin ardından ortaya çıkan yeni devlet ise "MİLLİ" esaslara dayalı ulusal egemenliğe bağlı bağımsız ulusal bir devlettir. kaldı ki milli mücadelenin içte saltanat ve hilafete karşı verildiğini de hesaba katarsak ve misak-ı milli sınırları ile osmanlı kimliğinin bir alakası olmadığını düşünürsek Türkiye Cumhuriyeti osmanlının mirası yada devamı asla olamaz.
karşı çıktığınız siyasi olguyu aynı zamanda miras olarak benimsemek çokta mantıklı değil bence.
osmanlı yıkıldıktan sonra yeni türk devletini ilgilendiren sadece misak-ı milli sınırları olmuştur.Hatta dış borçlar mevzuunda TBMM nin anadolu borçlarını üstlenmesi Türkiye osmanlının devamıdır düşüncesine yol açsa bile Lozan antlaşması gereği misak-ı milli sınırları içindeki borçları TBMM nin üstlenmiş olması olağandır.
dünyadaki diğer devlet örnekleriyle bu düşüncemizi güçlendirebiliriz....
sscb çarlık rusyasının devamı mıydı yada eski sovyet cumhuriyetleri ve şuan türki cumhuriyetler sovyetlerin devamımıdır.
çin hanedanları çin halk cumhuriyetinin devamı olabilir mi
yada alman cumhuriyeti nazi almanyasının
neticede her biri de tıpkı Türk Milli mücadelesi gibi devrim niteliği taşıyan siyasi yapıyı kökten değiştiren süreçlerdir. bu durumda hiçbiri diğerinin devamı değildir siyasi anlamda.
amaaaaaaaaaaaaaaaaa...............
hiç kimsenin yadsıması mümkün olmayan bir gerçek varki o da kültürel miras.
bu coğrafyada Türkler değilde Fransızlarda olsa Almanlarda Osmanlı kültür mirası üzerinde olmayacak mıydı. yada şuan balkan devletlerinde onca asimilasyona rağmen osmanlı kültür mirası yaşamıyor mu
kullandığımız dilde, örf ve adetlerimizde,tarihi mirasımızda, şehirlerimizde,isimlerimizde,geleneklerimizde kısacası ANADOLU KÜLTÜRÜNDE osmanlı kültürünün izlerini taşıdığımızı kimse inkar edemez.Osmanlınında üst kültür kimliği Türk olduğuna göre Türkiye cumhuriyeti devletinin Osmanlı kültürel mirası üzerinde yükselmiş olduğunu söyleyebiliriz
#6
Posted 30.06.2007 - 10:25
Osmanlı utanılacak bir icraat yapmamıştır bence.
Ne gittiği yere zorla dinini kabul etmiştir nede dilini.
Osmanlının girdiği hiçbir ülkede osmanlıca konuşulmamıştır, halklar zorlanmaşıtır.
Kadınlara çocuklara yaşlılara kılıç kaldırılmamıştır,
Osmanlı girdiği yerlerin doğal servetlerine de dokunmamşıtır,
Amerika ve rusyanın enerji savaşları açtığı bilinir, oysaki osmanlı arapların bir litre benzinini bile kullanmamıştır.
Osmanlı kompleksili arkadaşlara duyurulur
2 kürek kum
var mı ötesi?
#7
Posted 30.06.2007 - 11:06
Osmanlı utanılacak bir icraat yapmamıştır bence.
Ne gittiği yere zorla dinini kabul etmiştir nede dilini.
Osmanlının girdiği hiçbir ülkede osmanlıca konuşulmamıştır, halklar zorlanmaşıtır.
Kadınlara çocuklara yaşlılara kılıç kaldırılmamıştır,
Osmanlı girdiği yerlerin doğal servetlerine de dokunmamşıtır
Türkiye'nin siyasi anlamda Osmanlı Devleti'nin devamı olmadığını savunmamızın sebepleri ile bu saydıklarınızın alakası yoktur ki,temelde siyasi sistem ve idari farklardan dolayı bu savunulmuştur. Kültürel anlamda aynı coğrafyada olan her yeni siyasi oluşum bir diğerinin izlerini zaten taşır. Osmanlının hoşgörü ve adalet anlayışından bahsetmişsiniz bunlara karşı çıkan olacağını sanmıyorum ama birbirinin devamı olunması ile Osmanlı sosyal adalet anlayışın ilgisi yoktur. osmanlıda sömürge sistemi yada emperyalist eğilimler yoktur,çünkü çok uluslu osmanlı devleti için bu bir devlet politikasıdır.
diğer taraftan ek bilgi: Osmanlıca konuşulmaz,çünkü osmanlıca konuşma dili değildir,alfabe ve yazma dilidir. yani aynen şu an konuştuğumuz arapça karışımlı Türkçenin Arap alfabesi ile yazılmasıdır.
#8
Posted 30.06.2007 - 11:21
tarih insanları yani sokaktaki vatandaşı ilgilendiren bişey değildir
nasıl yani demi
bunlar yazılır farklıdır kimse kimsenin kini kabul etmez edemez yanlıdır
taraflıdır yani
ben bu konuda birşey söylemem doğrusu olmayan a ne yapılabilir ki
yanlız kısa bir örnek verebilirim sadece dşünüzü açsın
osmanlıda vergi sistemi
devletin iki tane vergi usulu vardır
biri kendi tebasınan aldığı öşür
öbürü gayri müslümlerden adığı (HARAÇ)
TİKKAT EDİNİZsevgili arkadaşlar haraç diyom
aynen
osmanlının maarif sistemi de şöle
enderun ve
mederese
enderun adı üstüne derin şeyleri öreten sıkul
buraya sadece asil sınıf gider
medrese ye de asillerin yalakaları gider
anadolu napar tekke ve zaviye denilen ilim irfan yuvalarına
gider durur
bunlar sadece iki örnek tir
osmanlı devleti işte bir devlet ancak bu kadar kötü olur a örnek olabilir
yanlız bu arada
şunu da unutmayalım
bu devlet bol miktarda han ve hamam yapmıştır.
niye peki
çünki!
sadece erkek kısmı afedersiniz ama cünüp gezmesin diyee ya
gariban bir aktör bir ileri bir geri saatini doldurur.
ve sonra duyulmaz olur sesi,
bir masaldır gürültücü bir salağın anlattığı,
ki yoktur hiç bir anlamı .
#9
Posted 30.06.2007 - 11:43
bize osmanlıdan miras öneli değil bu kısır bir döngü olur
osmanlı kimden devralmış yani kısaca herkes birbirinin mirasçısımıdır
iyi olsa idi batmazdı
sonuç önemlidir
#10
Posted 30.06.2007 - 12:17
Hala seni bekliyoz. Yok benim söyleyeceklerim o akşam söylediklerim kadar dı dersende saygı ile karşılarız biz. : )Bu konuyu sabah 4 de kadar tartıştık... Tatminkar bir sonuca ulaşamadık...
Ama bu konu orada biter mi? elbette bitmez bu konuyu araştırıp burada sunucam...
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#11
Posted 30.06.2007 - 20:06
Canımcığım, zaten konu qubidik kimin mirascısı değil sanırım, T.C nin Osmanlının mirascısı olup olmadığı,kimsenin mirasçısı veya takipçisi yada başka bişeyi değilim
Öyle olmasa
Atatürk Osmanlının borçlarını ödemeyi kabul edermiydi? Mustafa Kemal Atatürk de o muhteşem imparatorluğun dağılmasını ve mazlum milletlerin öksüz kalmasını istemezdi. Atatürk 10 sene daha erken doğsaydı zaten osmanlı yıkılmazdı. bunuda bir tarihçi söylemişti.
2 kürek kum
var mı ötesi?
#12
Posted 30.06.2007 - 21:40
Osmanlının petrolden zerre kadar haberi ve petrolle ilgili herhangi bir ileri görüşlü planı olmadığı için kullanmadı o bahsettiğinizi.Yoksa hayırseverliğinden değil...Amerika ve rusyanın enerji savaşları açtığı bilinir, oysaki osmanlı arapların bir litre benzinini bile kullanmamıştır.
#13
Posted 30.06.2007 - 22:13
Osmanlı sınırları içersindeki tek değerli olan petrol değildi.
En basitinden söyleyelim, Altın gibi değerli madenlerin çıkarıldığı bölgeler bu gelirin tamamını hizmet olarak geri alıyordu.
Bir millet tarihinden atalarından neden bu kadar utanır anlayabilmiş değilim.
Tarihe büyük katliamlarla geçen milletler bile atalarına sahip çıkarken, biz en güçlü olduğu dönemlerde bile emperyalist olmayan bir ecdanın torunları olmaktan neden utanıyoruz? bu kadar kompleks olur mu?. olur, olur
Türk insanıyız sonuçta kompleks iliklerimize işlemiş.
Alıntı işlevinin gereksiz kullanımı
Edited by kudI, 30.06.2007 - 23:07.
2 kürek kum
var mı ötesi?
#14
Posted 30.06.2007 - 22:26
Gereksiz alıntı kullanımı
Edited by kudI, 30.06.2007 - 23:08.
#15
Posted 30.06.2007 - 22:28
2 kürek kum
var mı ötesi?
#16
Posted 01.07.2007 - 05:17
Gözünüzde nasıl bir osmanlı imajı var size osmanlıyı nasıl öğrettiler bilmiyorum...
nerdeyse 3000 yıllık bir milletin tarihinde 600 sene boy gösteren... bu 3000 yıllık tarhindeki en büyük devleti kurup milyonlarca kilometre karedeki her ırktan insanı himayesi altında bulunduran bir devletin bu kadar karalanması ve sağdan soldan yalan yanlış hiç bir araştırmaya dayanmadan sadece bu devleti kötülemek için yazılan bilgi müsvettelerine kanıp kendi Hafızasını yok sayan bir ruh hali nasıl olabilir...?
Bu devletin eğitim sistemi üzerine onlarca kitap yazılmıştır ve bu devletin nasıl olupta bunca sene böylesine gayri mütecannis bir topluluğu sorunsuz yönettiği bütün batılı bilim adamlarının araştırma konusu olmuştur...
Dünya tarih sahnesinde bir çok imparatorluk rol almıştır... Ama bunların iki tanesi vardır ki gerek idari teşkilatları gerek hukuk yapısı gerek askeri gücü gerek devlet geleneği gerek ordusu bakımında tam bir imparatorluk olmuşlardır... Bunlar Büyük Roma İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğudur... Bu gün dahi hep özendiğiimiz o avrupa roma imparatorluğunun özlemi içinde yanmaktadır... Kaldı ki avrupa roma hukuku, grek kültürü ve hrısitiyanlık direkleri üzerine oturtulmuştur...
Osmanlı İmparatorluğu dünyanın gidişatını değiştirmiştir... Sadece Türk milletinin tarihde yeri yoktur... Bu gün avrupanın bütün tarihlerinde bir osmanlı damgası vardır...
Protestanlığın katoliklik karşısındaki zaferi... Yeni kıtaların keşfi... Modern silahların savaş alanlarında kullanılması... Feodalitenin yıkılışı... Ortodoksların katolikler karşısında yok olmaktan kurtulmaları... daha örenekler çoğaltabilir bütün bunlarda Osmanlı devletinin rolü vardır...
Osmanlı devleti öyle gözünüzde çizildiği gibi yobazların cirit attığı, dogmatik bilgilerin kabul gördüğü, kadınların değersiz bir paçavara gibi kullanılıp atıldığı, rüşvetin yolsuzluğun alabildiğine yaşandığı bir devlet değildir...
Şimdi gelelim bazılarının yazdığı maarif sisteme...
Enderun mektebi Osmanlı devletinde osmanlı devlet bürokrasisinin yetiştirildiği saray terbiyesi ve devlet adabının öğretildiği yegane kurumdur... Bu kuruma seçme kişiler alınır... Bilgisi zekasına göre sınıflar atlayarak en sonunda devletin ikinci adamı olur... Kesinlikle müsamaha gösterilmez zekası ve bilgisi yeterli olmayanlar Kapıkulu ocaklarına gönderilerek asker olurlar... Enderun mektebinde çok sıkı bir disiplin ve çok iyi bir eğitim verilir böylece Osmanlı devletin kademelerinde çalışacak olan bürokratları yetiştirir... Başka bir devlette de bunu göremezsiniz... zamanla işlevinden şaşmış osmanlı develtinin gerilemesine müteakip rüşvetle öğrenciler alınarak okulun omurgası bozulmuş ve kaldırılmıştır...Bu okula devşirmeler alınırdı... Şimdi aklınızda şöyle bir şey uyancak al işte kendi mileltinden kişileri almamış diye... Ama onlar öyle bir şey düşünmüşler ki onun için bunu yapmışlar; Türklerin hakim millet olamsından dolayı devletin kademeleride akraba hiyerarşisi yani kan bağıyla babadan oğula bir sistem getirmemek için yani torpilin ve hakkı olmayan kişilerin buraya alınmasının önüne geçilmiştir... Buradan da şunu çıkarmayın Osmanlı devletinin bütün kademelerinde devşirmeler çalışırdı gibi bir şey külliyen yanlıştır... Divandaki neredeyse bütün katipler ve katiplerin başı olan Reis'ü-l Küttap, Kadılar, Defterdarlar, Kazaskerler, Vezirazamlardan bir çoğu ve daha nice önemli memurluklarda Türkler görev almışlardır... Devşirmeler genellikle orduda Kapıkulu olarak görev almışlardır... Yine bu devşirmelerden Sokullu Mehmet gibi Osmanlı Devletinin tarihine damgasını vurmuş sadrazamlar çıkmıştır...
Medreseler Osmanlının bir nevi lisesinden üniversitesine okullarıdır...
Fatih'in kurduğu Sahn-ı Seman medreseleri, Kanuni'nin kuruduğu Süleymaniye medreselerinde verilen eğitim o dönem itibariyle dünyadaki en iyi eğitimdir ve bu kurumlar dünyanın en iyi eğitim kurumlarıdır...
Medreseler kendi içlerinde orada görev yapan müderrisleri maaşlarına göre katagorize edilir Kırklı medrese, ellili medrese gibi... Bu medreselerde dünyanın en büyük alimlerinin kitapları öğrenciler okutturulur ve öğretilirdi... Matematik, astronomi, cebir, tarih, felsefe gibi aklınıza gelecek bütün akli ilimler bu medreselerde okutturulurdu bunun yanı sıra Belagat ( yani güzel konuşma), tefsir, kelam gibi dini eğitimler verilirdi..Daha sonra buradan çıkan öğrenciler dönemin diğer büyük eğitim yuvaları olan Bağdat, iskenderiye, isfahan, şam gibi memleketlere yollanarak orada münazaralarda bulunup eğtimini tamamlamış halde geri dönüp müderris yada başka görevlerde işe başlarlardı... Bu medreselerden Osmanlı devletinin en önemli memurları yani Kadılar yetiştirilirdi... Osmanlının hukuk anlayışı hala dünyanın hayranlıkla araştırıdığı bir konudur... Yalakalık yapıp buraya hakkı olmadan girenlerin ve mezun olanların bu hukuk sisteminin işleyişine ne gibi bir katkısı olabilir...?
Gelelim tekke ve zaviyelere... bu gün eski külliyelere bakın muhakkaki bir tekke ya da zaviye görürsünüz... Bu tekke ve zaviyelerde zannettiğiniz gibi yobazlar ve dini istismar eden kişiler yoktur... Bu gün dünyayı kendine hayran bırakan Unesco tarafından 2007'nin onun yılı ilan edildiği Mevlana, Hoca Ahmet Yesevi gibi alimlerin yani mevlevilik yesevilik bektaşilik v.s tarikatların dergahlarıdır... Buralar tasavvuf tarikatlarının toplanma yerleridir... Buralarda devişler,çelebiler toplanarak tasavvuf eğitimi verirler ayinlerini düzenlerler sohbetler ederlerdi... TEKRAR YAZIYORUM BU MEKANLAR İNSANLARIN DİNİ İNANÇLARINI SÖMÜREN YERLER DEÐİLLERDİ...Ne olursan ol yine gel felsefesinin yaşatıldığı yerler, Türk tasavvuf edebiyatının,müziğinin icra edildiği mekanlardı...
Bu gün türbelerine akın akın gidilip dualar edildiği kişilerin mesela; Aziz Mahmud Hüdai'nin, Yahya Efendi'nin, Mevalana'nın, Hacı Bektaş Veli'nin daha ismini sayamadığım bir çok alim ve dervişin tekkeleri mevcuttur...
Bu mekanlar daha sonra insanların dini duygularını sömüren artık amacından uzaklaşan,yobazların cirit attığı bir yapıya dönüştüğü için Atatürk doğru bir kararla kaldırmıştır... Çünkü artık zararlı bir hale geldği anlaşılmış, Türkiye Cumhuriyetin'in muassır medeniyetler seviyesine çıkma çabasının bir gereği ve halk arasında bölünmelere yol açtığı için bu mekanlar kapatılmıştır...
Han hamam meselesine hiç girmiyorum... bir tek şey söyleyeceğim bugün kü bütün hamamlar kapatılsın nasıl olsa herkesin bir evi ve sıcak suyu var dimi kendi evlerinde de abdest alırlar ... Sokakta kalan evsiz yurtsuz yaşayan insanlarda pislikleri içinde de boğulsun gitsin... belkide hamamların cunupluktan arınmak için yapıldığına inananlar... Evsiz insanları evlerine alıp banyo yaptırıp temizlerler bende onları ayakta alkışlarım...
Zaten Osmanlı imaretleri,aşevlerini de millet yemek savaşları yapsın diye kurdu...
#17
Posted 01.07.2007 - 05:19
Edited by Poseidon, 01.07.2007 - 05:24.
#18
Posted 01.07.2007 - 08:53
Bugün, Osmanlı, yüzyıllarca bu ülkeleri huzur içinde nasıl idare etti, bunun üzerinde durmak istiyorum. Bir anekdot ile konuya gireyim. Belçika Başbakanı, Sayın Demirel’e soruyor: “Osmanlı Balkanlar’ı 500 yıl savaşsız nasıl yönetti?” Demirel cevap veriyor: “Herhalde Osmanlı’yı geri istemiyorsunuz. Çünkü Osmanlı’yı devirmek için her şeyi yaptınız. Osmanlıda, toprak, ticaret, menfaat kavgası yok, güvenlik ve adalet var. İşte savaşsız yönetmenin sırrı burada!”
İsrail Başbakanı da aynı sıkıntıdan dertli olduğu için soruyor: “Biz bu toprakları idare edemiyoruz, ne yapsak kavga çıkıyor. Osmanlı, tek şeritli jandarma onbaşısı ile buraları idare etmiş, bunun sırrı nedir?” Sayın Demirel buna da şöyle cevap veriyor: “Bunun sırrı, onbaşının kolundaki şerittir, zira imparatorluğun simgesidir. Senin sandığın gibi sıradan bir rütbe işareti değildir. Arkasında imparatorluk ve padişah, onun arkasında hak, hukuk ve adalet var. Düzeni bozanı anasından doğduğuna pişman eden kudret, devlet ve otorite var!”
Evet, Osmanlıda öyle bir otorite var ki, her zaman mazlumun yanında, zalimin karşısında. Böyle bir idareye kim boyun eğmez? Bunun için de tarihe kendini altın harflerle yazdırmış Osmanlı. Fransız tarihçisi Grengur, “Osmanlı imparatorluğu, beşer tarihinin en büyük ve hayrete değer vakalarından biridir” demektedir. Peki Osmanlının bu herkesi memnun eden özellikleri, prensipleri nelerdi? Osman Gazi’nin 4800 kilometrekarelik küçük bir beyliği üç kıtaya nasıl yayıldı? Bunun sırrını tarihçiler ana hatları ile şöyle sıralıyorlar:
Osmanlıda fetihler yalnız kılıçla değil, daha çok uzlaştırıcı ve sevdirici bir politika neticesinde gerçekleşmekteydi. Osmanlı idaresinin, gayri müslimlere can ve mal güvenliğiyle dinlerinde serbestlik tanıması, onların zamanla İslamı kabul etmelerine yol açıyordu. Yine bu durumun sonucu olarak çok defa, geniş bölgeler, şehir ve kasabalar kendiliğinden Osmanlı hakimiyetini tanımakta idiler.
Osmanlılar fethettikleri ülkenin halkının yaşayışına müdahale etmediler, onları sadece kendi nüfuzları altına aldılar. Bu müsamahayı, Rumeli’de daha geniş surette ve onların eski varlıklarını korumak üzere uyguladılar. Bunu gören ve baştan başa Hıristiyan olan Balkan Yarımadası halkı, kısa zaman içinde bu tarzdaki âdilâne hareket ve idarî siyasetteki incelik sayesinde İslamiyeti seçti.
Fethedilen bölgelere, İslamın güzel ahlakı ile bezenmiş aileleri, alperenleri, dervişleri, ahîleri yerleştirdiler. Yerli halk bunların yaşayışını bizzat görerek İslamiyeti tanıdılar. Kendi yaşayışları ile Müslümanların yaşayışları arasındaki farkı görerek seve seve Müslüman oldular. Devletin gönüllü savunucuları haline geldiler.
Osmanlı Devleti ve sultanlarının davaları da, kendi tabirleri ile “nizam-ı âlem” (dünya barışı) üzerinde toplanıyor, koca devletin varlık sebebi ve savaşları da, insanî esaslara bağlı bulunan bir cihan hakimiyeti düşüncesine dayanıyordu. Sistem, insanları sömürmek, varını yoğunu almak üzere değil, vermek üzerine, onları huzurlu hale getirmek üzerine kurulmuştu.
Osmanlıdan sonra böyle bir devlet çıkmadı. Çıkması da mümkün değil. Osmanlı gibi, adaleti, huzuru gaye edinen bir devlet olsaydı, Filistin’de Balkanlar’da ve diğer ülkelerde bu zulümler ve bu canilikler yapılamazdı! Yanlış yapan başına gelecekleri bilirdi.
2 kürek kum
var mı ötesi?
#19
Posted 01.07.2007 - 09:03
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdelaziz Bouteflika, “Osmanlı düzeni”nin yeniden canlandırılmasını önerdi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne üye olan Cezayir’den, Kıbrıs konusunda Türkiye’ye destek sözü de geldi.
Bouteflika, Gül’den, “Osmanlı düzeni”nin canlandırılmasını istedi.
“Gitmenizi biz istemedik” diyen Cezayir Cumhurbaşkanı “Güçlü ve hoşgörülü Osmanlı düzenini yeniden birlikte ihya edemez miyiz?” sorusunu yöneltti.
Bouteflika, İngiltere’nin sömürgesi olup sonradan bağımsızlığını kazanan “common wealth” ülkelerini de örnek olarak gösterdi.
Cezayir Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin Afrika’ya açılan kapısı olmak istediklerini de söyledi.
2 kürek kum
var mı ötesi?
#20
Posted 01.07.2007 - 09:09
2 kürek kum
var mı ötesi?
Similar Topics
Topic | Forum | Started By | Stats | Last Post Info | |
---|---|---|---|---|---|
Bohem Tarzı Elbiseleri Sevenler İçin Küçük Bir Gösteri |
Kadın Modası | hüfyaa |
|
|
|
Facebook'tan koronavirüs tedbiri: Uyarı bildirimi gönderilecek |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Cnnturk.com'dan bir ilk daha! Sen sor KORONA BOT cevaplasın |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Nefes almayan bir canlı keşfedildi |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Türkiye Dün Yoğun Bir Siber Saldırıya Maruz Kaldı! |
Bilim & Teknoloji Haberleri | hüfyaa |
|
|
1 user(s) are reading this topic
0 members, 1 guests, 0 anonymous users