İçerik değiştir







Resim
- - - - -

Nun Gİbİ....

Gönderen suheda , 08.01.2010 · 824 Gösterim

Gönderilen Resim

Aşağıdaki manzaraya doğru bakıyorum,hava nasılda güzel pırıl pırıl içimde garip bir hüzün karşımda eski çok eski bir şehrin görüntüsü..yanıma küçük bir çocuk yaklaşıyor,parmağıyla hemen aşağımızda az önce dolaştığım yeşillikler içerisindeki küçük gölü gösterip;
"Abla aşağıdaki o gölün adı Zeliha biliyormusun"diyor
Oturduğum taşın üzerinden ona doğru dönüp tebessüm ediyorum,"biliyorum ama birde sen anlat bakalım deyip yanıma oturmasını işaret ediyorum büyük bir sevinçle kabul ediyor hikeyenin sonunda ona vereceğim bahşiş var çünkü..
Zeliha zamanın en büyük ve en zalim hükümdarı Nemrut'un kızı,babasına rağmen onun can düşmanı Hz.İbrahim'in dinine iman ediyor hiç tereddütsüz ve Hz.İbrahim'e sevdalı..
Putlara tapan insanların diyarında onların inandıklarının akisini savunan bir genç adam İbrahim..
Derler ki Nemrut Hz.İbrahimi yakmak için öyle büyük bir ateş yaktırıyor ki Urfa'da insanlar günlerce yakacak odun bulamıyor işte çığ köftenin hikeyesi taa buralara dayanıyormuş..Her neyse..
Nemrut'un emriyle mancınıklar kurulup dev alevler göğe yükselirken ateşe fırlatılan İbrahim'in ardından Zeliha'da kendini ateşe atar..Hiç düşünmeden gözünü kırpmadan..
Sözün tam burasında bakışlarımı aşağıdaki Ayn-ı Zeliha gölünden tam yanımda oturmakta olan çocuğun yüzüne çeviriyorum..
Kara sıska bir çocuk çekindiğinden olsa gerek iki elini dizlerinin arasına koymuş heyecanlı anlatıyor sıradan bir şeymiş gibi,yaşı taş çatlasın 10-11 aşkı tanımayacak kadar küçük..Belki bu yüzden büyüklerinden dinlediği bu hikayeyi böyle ezber anlatıyor..
Sevdiğin bir insanın arkasından ateşe atlamak,onun yanışını izlemektense onunla birlikte yanmak..
Zeliha oluyorum o anda,o yüksek kalenin surlarında oturuken..aşağıya ateşe atlayan Zeliha...Ve düştüğü yerde oluşan “Ayn-ı Zeliha” gölü..
Mim'e sevdalı Nun,Nun gibi içime doluyor aşk,sadrıma yazıyorum adının her harfini..Seni bilmem ama ben senin ardından ateşe atlardım tıpkı Zeliha gibi..
Urfa kalesinde yazdan kalma bir gün tam o mancınıkların olduğu yerde,etrafımda ki tüm sesleri unutarak binlerce yıl öncesine taşıyorum ruhumu..Ve Zeliha'nın bedeninde şekil buluyorum..
O günden bugüne bir bakış mesafesi kadar uzağım,zamanın büyüklüğü kadar büyükmüş aşklar o zaman,şimdiyse yalana satılmış tüm ruhlar..
Ruhani tatmine doymamış bedenlerin ucuz organzmlarının adına aşk denir olmuş...
Bugün 14 Şubatmış sevgililer günü,İhanetle sarmalanmışların tek taş pırlanta satan dükkanlara koşma vakti sevgiyi ıspat etmek için..
Sevgi öyle ıspat edilmez efendiler,sevgi Zeliha gibi dimdik sevdiğinin ardından ateşe atlamakla ıspat olunur,Ve aşk Zeliha'nın yüreğindeki gibiyse adına aşk denir..
Silkinip atıveriyorum dimeğımda ne varsa bugüne dair,çünkü taşıyamıyor kelebek gövdem zamanın tüm çirkinliklerini..
Ruhumu binlerce yıl öncesine hapsedip seni Zeliha gibi sevmek istiyorum..
Zeliha'nın bedeninde Suheda
Ve binlerce yıl sonra Suheda'nın bedeninde adını bilmediğim kadınlar şekil bulsun..

Suheda 14 Şubat 2009





Babama

Sizin hiç babanız öldü mü? Benim bir kere öldü kör oldum Yıkadılar aldılar götürdüler Babamdan ummazdım bunu kör oldum

Ve Ben

Hayat;.....Yokluğu var edecek kadar erdemli.Yanlızlık;......Dünyaya haykıracak kadar yoksun.Sen;......Beni yokluğunla sınayacak kadar acımasız.ve ben;......Kendimle kavgalı...

Son Yazılar

****

bir adın kalmalı geriye bütün kırılmış şeylerin nihayetinde aynaların ardında sır yalnızlığın peşinde kuvvet evet nihayet bir adın kalmalı geriye bir de o kahreden gurbet sen say ki ben hiç ağlamadım hiç ateşe tutmadım yüreğimi geceleri, koynuma almadım ihaneti ve say ki bütün şiirler gözlerini bütün şarkılar saçlarını söylemedi hele nihavent hele buselik hiç geçmedi fikrimden ve hiç gitmedi bir topak kan gibi adın içimin nehirlerinden evet yangın evet salaş yalvarmanın korkusunda talan evet kaybetmenin o zehirli buğusu evet nisyan evet kahrolmuş sayfaların arasında adın sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı bu sevda biraz nadan biraz da hıçkırık tadı pencere önü menekşelerinde her akşam dağlar sonra oynadı yerinden ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca sen say ki yerin dibine geçti geçmeyesi sevdam ve ben seni sevdiğim zaman bu şehre yağmurlar yağdı yani ben seni sevdiğim zaman ayrılık kurşun kadar ağır gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın yine de bir adın kalmalı geriye bütün kırılmış şeylerin nihayetinde aynaların ardında sır yalnızlığın peşinde kuvvet evet nihayet bir adın kalmalı geriye bir de o kahreden gurbet beni affet Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç Ahmet HAMDİ

Son Yorumlar

Son Ziyaretçiler

  • Resim
    _VenüS_
    16 03 2015 - 19:56
  • Resim
    REBEL
    22 07 2014 - 17:04
  • Resim
    dokuzharf
    31 01 2014 - 11:39
  • Resim
    tusiana
    24 03 2013 - 01:40
  • Resim
    asocan
    24 05 2012 - 01:02

kişi bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli