Jump to content



Sayı 21: Şark Meselesi - II


  • Please log in to reply
No replies to this topic

#1 LaHesis

LaHesis

    Baş Yazar

  • Üyeler
  • 1,142 posts
  • Cinsiyet:Belirtilmedi

Posted 31.12.2006 - 13:26


ŞARK MESELESİNİN ÜÇÜNCÜ SAFHASI

Osmanlı Türkleri,1683 de Viyana’da durdurulduktan sonra 1699 Karlofça, 1718 Pasorafça , 1774 Küçük Kaynarca, 1812 Bükreş, 1823 Edirne , 1856 Paris, 1878 Berlin , 1912 Londra antlaşmalarıyla kendilerine empoze edilen şartları kabul ve balkanlardaki topraklarını terk etmek zorunda kalmıştır. Cezayir, Tunus , Mısır, Libya ise zorla Osmanlıdan koparılmıştır

Doğu Anadolu’da Ermeni Devleti Kurma Teşebbüsleri

Türklerin balkanlarda tutunamayacağını anlayan Avrupa, şark meselesini Anadolu’ya veya Osmanlının Asya topraklarına kaydırmaya karar vermiştir. Bu defa hedef doğu Hıristiyanlarını kurtarmaktır. Hedef kitle olarak ermeni cemaatine öncelik verilmişti. Nitekim bu maksatla 1878 Berlin antlaşmasının 61. maddesiyle doğu Anadolu Ermenileri lehine ıslahat yapılmasına karar verilmişti. Böylece Avrupa şark meselesinin uzantısı ve önemli bir safhası haline gelen ermeni meselesini gündeme getirmiştir.
Bu şekilde yaratılan ermeni meselesi kısa zamanda reform meselesi olmaktan çıkarılarak doğu Anadolu’da zorla bir ermeni devleti kurma meselesi haline geldi. Avrupa’dan destek bulan Ermeniler Türklere karşı ihtilalci isyancı çeteler kurmaya ve isyanlar çıkarmaya başladılar. Bu çete ve cemiyetlerin en önemlisi Taşnak ve Hınçak cemiyetleridir. Ermeniler 1892 den itibaren doğu Anadolu’da Osmanlıya karşı isyan hareketlerine giriştiler. Ermeni isyanları güçlükle bastırılabildi.
Bir müddet sakinleşen Ermeniler, I.Dünya Savaşı’na Osmanlı devletinin katılmasını fırsat bilerek 1915 de doğu Anadolu’da geniş bir isyan hareketine girişmişlerse de ittihat ve terakki fırkası liderlerinin kararı ile isyan bölgelerinden uzaklaştırılarak tehcire tabi tutulmuşlardır.
Milli mücadele döneminde tekrar başlayan isyanları Kazım Karabekir komutasındaki kuvvetler bastırmıştır.


Anadolu’nun Paylaşılması Planı

Doğu Anadolu’da Ermenistan devletini kuramayan ve şark meselesinde başarısızlığa uğrayan Avrupa Osmanlının dünya savaşındaki yenilgisini ve 30 Ekim 1918 Mondros mütarekesi ile teslimiyetini fırsat bilerek Türklerle kesin bir hesaplaşmaya ve 1071 den beri süre gelen şark meselesini kapatmaya karar verdi. Artık hedef İstanbul’u almak Anadolu’dan Türkleri söküp atmaktı.
Bu hedefe erişmek için her zamankinden yani balkanlardaki uyguladığı politikadan farklı bir yol izledi. Avrupa Türk hakimiyetine som verebilmek için bu sefer hem Anadolu’da ki yerli Hıristiyan unsurları kullanmaya hem de Anadolu’yu kendi aralarında paylaşarak sömürgeleştirmeye kalkıştı. Bu maksatla ve Sevr Antlaşması ile bir paylaşma planı yaptı. Buna göre; Antalya, Konya, Isparta, Burdur İtalyanlara; Adana, Maraş, Antep çevresi Fransızlara; doğu Anadolu Ermenilere ve Kürtlere; Ege Bölgesi Yunanistan’a, Karadeniz; İnglizlere ve Pontus Rumlarına İstanbul uluslar arası bir yönetime veriliyordu. Osmanlı devletine sadece Ankara,İnebolu,Kastamonu ve Sinop bölgesi bırakılıyordu.
Türk hakimiyetine son vermeye yönelik bu plan büyük devletler tarafından uygulamaya konulunca Mustafa kemal önderliğinde Türk milli isyanı hareketi ve direnişi başladı. Kısa zamanda gelişerek bütün işgalci, sömürgeci güçler Anadolu’dan çıkarıldı ve 24 temmuz 1923 de imzalanan Lozan antlaşması ile hem Türklerin galibiyeti hem Anadolu’da Türk devletinin kuruluşu kabul ediliyordu.Netice itibariyle şark meselesini Anadolu cephesinde Avrupa kaybediyor Türkler kazanıyordu. Şüphesiz Türklerin Anadolu cephesinde kazanmasıyla şark meselesi sona ermiyordu.


TÜRKİYE CUMHURİYETİ VE AVRUPA

Türkiye cumhuriyetinin kuruluş yıllarında şark meselesi bir süre etkisini kaybetmişken, II. Dünya savaşı ile konu tekrar gündeme gelmiş ve Türkiye yeniden önem kazanmaya başlamıştır.
Nitekim II.dünya savaşı arifesinde ve esnasında üç bloktan her biri Türkiye’nin dostluğunu aramış ve Ankara tarafsız kalmayı tercih etmiştir. Nihayet alman faşizmi 1945 de yıkılıp, dünya ABD nin önderliğini yaptığı liberal blok ile Rusya’nın temsil ettiği komünist blok arasında iki kampa ayrıldığında ve soğuk savaş dönemine girildiğinde Türkiye liberal bloğa ve arkasında da bu bloğun askeri teşkilatı olan NATO’ya davet edilmiştir. 1950 lerden sonra Türkiye Avrupa devleti olarak muamele görmüş bu durum 1985 veya 1990 lı yıllara kadar devam etmiştir. Bu zaman zarfında Türkiye şark meselesi gibi bir meselenin konusu olmamış ve mümkün olduğu kadar kabul görmüştür.
1990 tarihinden sonra komünizmin Rusya’da iflası Sovyet imparatorluğunun dağılması ABD’nin tek süper güç olması dünyanın tek kutuplu hale gelmesi Türkiye’yi hem olumlu hem de olumsuz olmak üzere iki yönden etkiledi. Birincisi Sovyet Rusya’nın yıkılması ve komünizm tehlikesinin kalkması ile Türkiye’nin batı nazarında siyasi,askeri ve stratejik önemi azaldı ve kısmen ona ihtiyaç kalmadı. Bu durum batı açısından değil fakat her şeyini batıya göre ayarlamış Türkiye için ciddi ve olumsuz neticeler arz ediyordu. Olumlu yönden etkisi ise Türkiye için olduğu kadar Türk dünyası için de önemlidir. Sovyet Rusya’nın yıkılmasıyla Türkistan’da beş Türk devleti istiklalini kazandı ve hiç öngörülmeyen bir şekilde devasa bir Türk dünyası ortaya çıktı.
Türkiye’nin üstlendiği bu yeni rol hem Avrupa’yı hem de büyük bir Türk dünyasından endişe duyan diğer doğu devletlerini ürküttü ve endişelendirdi. Bütün bunların sonunda Türkiye’de Türk olmayan Müslümanlar kışkırtıldı. Ve Türkiye’de istikrarsızlık yaratılamaya çalışılarak yeni bir şark meselesi gündeme getirildi.






Similar Topics Collapse

  Topic Forum Started By Stats Last Post Info

1 user(s) are reading this topic

0 members, 1 guests, 0 anonymous users