Şiir Köşesi
#41
Gönderim zamanı 22.01.2006 - 14:37
Hani bir sevgilin vardı
Yedi sekiz sene önce,
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce.
Sokakta ayaküstü
Konuştuk ordan burdan.
Evlenmiş, çocukları olmuş
Bir kız, bir oğlan.
Seni sordu.
Hiç değişmedi, dedim.
Bildiğin gibi...
Anlıyordu.
Mesutmuş, kocasını seviyormuş,
Kendilerininmiş evleri...
Bir suçlu gibi ezik,
Sana selam söyledi.
Behçet Necatigil
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#42
Gönderim zamanı 22.01.2006 - 15:30
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.
Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.
O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.
Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.
Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.
Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.
Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.
Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.
Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.
Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.
Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namuzsuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.
Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.
İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında
bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde
"Onca ayrılığın birinci dereceden failidir." denmeseydi eğer.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
Issızlığa teslim olmazdı sahiller, kendi belirsiz sahillerinde
amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya, canım ellerini tutmak isterse...
Evet sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
Kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
Mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa
tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!
Can Yücel.
PReNS Edit : Çok severim bu şiiri eksik olmasına yüreğim dayanmadı
No sweet perfume that would torture you more than this..."
#43
Gönderim zamanı 22.01.2006 - 16:24
En sevdigin elbiseni giydim
Bu gece kokunu sürdüm
Solgun yüzünü oksadim
Sessizce saçlarindan öptüm
Yazdigin mektuplari okudum
Kana kana su içer gibi
Plaklarini çaldim ah!
En çok o sarkida özledim seni.
Issizlik kapiyi çaldi, açmaya korktum
gece yarisi
Sehir uykuya daldi, baktim disariya
katran karasi
Rüzgar telasla kokunu getirdi bana
aldim koynuma
Buseni hafizamdan koparip
ilistirdim dudaklarima
Üsüdüm karanlikta
Tenine dokundum hissetsin diye
Aç gözlerini
Erguvanlarina su verdim
Içerken benimle konustular
Yastigini oksadim, kokladim
Anilar uçustular
Solugun saçlarimi yaladi sanki yine
bir meltem gibi
Teninin kokusu karisti kokuma
Yakistilar
Boguldum karanlikta
Yani basimdasin benden çok
uzaklarda
Ellerimi tut dokun bana
Aç gözlerini.
Attim kendimi caddelere
Yesil ceketin sardi beni
Yürüdüm üstüne karanligin korkusuz
Tuttum ellerini.
Can Dündar
#44
Gönderim zamanı 25.01.2006 - 12:24
GIYMATINI BİL
Gadının endamlı,saçları uzun
Sâ eziyetsiz,melemez kuzun
Tâmı datlı yapar,dadınnan duzun
Bulunmaz bi nimet,gıymatını bil
Sobanı tüttürmez,ısınır evin
Bişmiş gurtarılmış,gelinim nevin
Münöh,mütöh olun,birbirêz sevin
Durna gimi gelin,gıymatını bil
Evde gidişata,tam tekmil uydu
İşciman halını,bi Antep duydu
Galaylanmış tasda,bir içim suydu
İçme sâna gısmet,gıymatını bil
Nufusuna girdi,aldı adını
Evin halayığı,hemi gadını
Olur olmaz şeyle,âaz tadını
Bozma gadınıyın gıymatını bil
Gısganç,çekemeyen,hasıt gözünden
Arsız utanmazdan,fesat sözünden
Yanmamış mazırık,kömür közünden
Goru gadınıyın,gıymatını bil
Küşümcekle bırak,acı heveslen
Gurbandaymış gimi,gülüşüp beslen
Muhabbet artıran,dilinnen seslen
Gadın datlı dilli,gıymatını bil
Geneyikli erkek gadınsız olmaz
Evi fin fin eder,haneknen dolmaz
Gadın olan yerde,güneş gaybolmaz
Ayalın aydınnık,gıymatını bil
Hasan GENEYİKLİ
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#45
Gönderim zamanı 25.01.2006 - 12:31
Gaynanam kimseynen,dirlik edemez
Elinden çekdèmi,devler çekemez
Dilki şafanda* kãr*,uyhu düzemez
Hep ödürlü* eder,gaynanam beter
Dãdır* ardı sıra,ben deşiririm*
Birem birem* toplar,derneştiririm
İstedèn bişirir,õnè veririm
Yeyip doyar,bènmez,gaynanam beter
Neyime garışsa,muzmahal* eder
Şu nezanım ömrüm,günnerim heder
Olunu kişkirtir,dõşdürür geder
Çok gonur* dõşgel,gaynanam beter
Durdu yerde butrar*,datsız dışlıksız
Dãyım gendi haklı,başgası haksız
Gayın bubam öldü,sırtı dayaksız
Töst* diyeni yohdur,gaynanam beter
Gara çalar,bela,hazır başında
Bãrır carıs* eder,eşik daşında
Lingir,lingir oynar,gari yaşında
Ilayıgın* bulsun,gaynanam beter
Gaderime anam,yanar dövünür
Hulklanır âlarım,yürem gövünür
Her gaşşık çalımı*,bela bürünür
Fırtıl fırtıl eder,gaynanam beter
Gözü çok dar saklar,yemez yedirmez
Gahırcar*,hımsıdır,kimsiye vermez
Sandıkda esgidir,üsde geydirmez
Küllem pas gezdirir,gaynanam beter
Gelin gaynanaya,dahasın söyler
Gaynana gelindi,bu gelin neyler
Sulhu sağlayamaz,babalar,beyler
Bitsin bu görenek sevmezlik beter
Geneyikli,anan,ayelın* beyle
Dineyip fenikme*,uyma sabreyle
Dehenkle* bellitme*,bela defeyle
Herkesin başında,beterden beter
Dilki şafâ:Geceyarısından sonra.
Kâr:Kalkar.
Dadır: Dağıtır.
Deşiririm:toplarım.
Birem birem:tek tek.
Muz- Mahal:bozar,yıkar.
Gonur:Beğenmez.
Butrar:Azgun hareket
Töst:Dur.
Carıs:rezil,küçük düşüren.
Ilayık:layık.
Gaşşık çalımı:Akşam yemeği zamanı..
Gahırcar:Bakır kazanda bozulma
Ayel: Hanımı.
Fenikme:Bayılacak olma.
Dehenkle:Gözetle.
Bellitme: Belli etme
Hasan GENEYİKLİ
Bu mesaj sabrili1 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 25.01.2006 - 12:47
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#46
Gönderim zamanı 25.01.2006 - 20:55
Biri gelir sorarsa
Sana beni sorarsa
Gitti der misin
Gittiğimi söyler misin
Gidiyorum ben sana
Benimle gider misin.
Özdemir ASAF
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#47
Gönderim zamanı 28.01.2006 - 00:08
Saadet...
Fosillerden, kurumuş dal parçalarından,
kemik artıklarından elmas yapmak tabiat için neyse,
saadet de beşer için odur,
kıymetsiz şeylerden kıymetli bir şey yaratmak,
ruhumuzdaki süprüntülerden paha biçilmez mücevherler yapmak..
Zor ve meşakkatli bir iş,
tabiatın her parçasında elmas bulamadığımız gibi
her insanın ruhunda da saadet bulamayabiliriz...
Ama az da olsa, elmaslar gibi saadetler de var....
No sweet perfume that would torture you more than this..."
#48
Gönderim zamanı 28.01.2006 - 01:42
Tanımadığım bütün kadınlar adına seviyorum seni
Yaşamadığım bütün çağlar adına seviyorum seni
Enginlerin kokusu sıcak ekmeğin kokusu adına
İlk çiçekler adına eriyen kar adına
İnsanın ürkmediği temiz kalpli hayvanlar adına
Sevmek adına seviyorum seni
Sevmediğim bütün kadınlar adına seviyorum seni
Kim yansıyor bana sen değilsen ben kendimi pek az görüyorum
Sensiz uzayıp giden bir çöl görürüm yalnız
Geçmiş ile bugün arasında
Bütün bu ölüler vardı atlayıp geçtiğim samanın üzerinde
Delemedim aynamın duvarını
Yaşamı sözcük sözcük öğrenmem gerekti bana
Unutur gibi
Benimki olmayan bilgeliğin adına seviyorum seni
Sağlık adına
Yalnız kuruntu olan her şeye karşı seviyorum seni
Zorla tutmadığım bu ölümsüz yürek adına
Sen kuşku sanıyorsun kendini oysa akılsın
Sen başıma yükselen güneşsin
Güvendiğim zaman kendime.
Paul ELUARD
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#49
Gönderim zamanı 28.01.2006 - 12:12
Yarını göremiyebilirim,
yazılı bir garantisi yok.
Dün gerçekleşen olaylar ise
artık geçmiş oldu.
Geleceği önceden bilemem,
geçmişi değiştiremem.
Yanlızca şu an'a sahip olabilirim.
Bu an da sanki son an'ımmış gibi davranmalıyım.
Şu an'ımı çok akıllı kullanmalıyım,
çünkü belki de dün gibi,
hemen onu da yitirebilirim...
Düşkünlere karşı merhametli olmalıyım.
Arkadaşsızlara eski dostları gibi davranmalıyım,
onların boş hayatlarını doldurmalıyım...
Bugün yaptığım zalimlikleri belki de en son
ben yapmış olacağım.
Bugün kaybettiğim arkadaşlıkları
belki de bir daha hiç kazanamıyacağım.
Belki de, bugün var olan,
diz çökerek; beni alçakgönüllü yarattığı için
Allah'a dua etme fırsatım da
bir daha hiç olmayacak.
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#50
Gönderim zamanı 29.01.2006 - 03:11
Hasretinle geçiyorken bu gençlik çağım,
Ey sevdiğim, ben ümitsiz değilim gene
Ak düsünce saçların kumral rengine
Kollarında son aşıkın ben olacağım.
Ey başında şimdi sevda rüzgarları esen,
Böyle her gün yollarımdan geçsen de süzgün
Sen benimsin büsbütün terk olunduğun gün ...
O mukadder günü, bilmem, düşündün mü sen?
Ben bir beyaz saçlı aşık, sen bir ihtiyar ...
O gün bana yaklaşırken ey ilahi yar,
Esirgeme gözlerimden bir son buseni,
Kirpiğinden yavaş yavaş bir damla aksın,
Çünkü, ruhum, sen de o gün anlayacaksın
Ki hiç kimse benim kadar sevmemiş seni!
demiş Faruk Nafız Çamlıbel
No sweet perfume that would torture you more than this..."
#51
Gönderim zamanı 31.01.2006 - 15:09
Alim amman
Gülüm eğlen
Ay doğar karşısında
Adam böyle yapar mı?
Alim amman
Gülüm eğlen
Kapı bir komşusuna
Gidiyom gidemiyom
Alim amman
Gülüm eğlen
Az doldur içemiyom
Sen bende geçtin amma
Fark yapmaz şekerim
Alim amman Gülüm eğlen
Ben senden geçemiyom
Aha cimdallı cimdallı
Kızlar giyer bindallı
o bindalın üstüne bu kolları sarmalı
Nerden geliyon Ankaralı
duygularımıza tercüman oldu umarım...ben etkilendim musaf çarpsın
Anonim...
ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.
Charles Bukowski
Piizan
#52
Gönderim zamanı 31.01.2006 - 18:14
Pilavdan sonra datlı
Helal olsun yozgatlı
Şabanözü ücret farketmez
Aha burası Polatlı
Hacı hacıyı tekkede
Yar olacak severmi 3 dakkada
30 senedir bu yolda
Bir il olamadın Polatlı
Tarabyanın uşakları
Etilerin yumuşakları
Bu senede ben olacam
Angara'nın starı
Yapma güzelim yapma
Dertlerime dert katma
Beni aleme satma
Vicdansız seni
Bir hoş bir hoş bakar
İyi çamaşır yıkar
Adamı bunalıma sokar
Vicdansız seni
ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.
Charles Bukowski
Piizan
#53
Gönderim zamanı 31.01.2006 - 18:23
Acep Halep işimide loy loy
Öyle de olsun
Böyle de olsun loy loy
Hergün akşam alem olsun loy loy
Her geceniz böyle olsun loy loy
Dam üstünde böceklerde loy loy
Bizimi yiyecekler de loy loy
Sevmedin o çirkini loy loy
Beğenmedin bu Denio'yu loy loy
Sanamı vereceklerde....avucunu yalarsın
Kırmızı Motor aldın mı da loy loy
Lan ne kadar Zevksizsin lan
Başka rengini bulamadın mı loy loy
Muradına Erdin mi de loy loy
Neyse kaça aldıysan ucuza almışsın hayırlı olsun...
ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.
Charles Bukowski
Piizan
#54
Gönderim zamanı 07.02.2006 - 00:42
vakit doldu
toplan gidiyoruz ey kalbim
kırkikindi yağmurlarına kalamam
kaldıramam bunca ağrıyı, ihaneti
biliyorum kirlenmiş hiç bir bakışta, yer yok bana
bu yüzdendir ceylanlara küsmüşlüğüm
sevdalara küsmüşlüğüm bu yüzden
bir gül yaprağı bulup sarmak için yaramı
alıp götür beni buralardan
içimdeki cesetleri çiğneyerek
kalbimdeki mahşere
bak akşam
vakit tamam
dürüp ömrümün defterini
Toplan gidiyoruz ey kalbim
yorgunum
bir sonbahar ezgisi gibi bekleyemem son yaprakta
sevgisi iğdiş edilmiş tarihlere koma beni ey kalbim
bak güz yağmurları iniyor acılar ve ihanetler üstüne
çırılçıplak ve sevgisiz kalmış bir şiirim
kimsesiz bir kış sokağında
ne gülen gözleri menekşelerin avutuyor beni
ne de munzur bakışlı cerenler
al götür beni buralardan ey kalbim
geçtiğim tüm kıyılara kırık gözyaşlarımı
ince duygularımı bırakarak
ve kırarak aynalarını hüzünlü bakışlarımın
artık hiç bir sevince yakışmıyor yüzüm
baharlara geç kalmış, yorgun ve yaralı bir yolcuyum
heybemde türküleri unutulmuş bir şafağın yalnızlığı
geçtiğim bütün kıyılara gözyaşı yağdırıyorum
bütün dinlerden kovsunlar beni
bütün ülkelerden
bütün yüreklerden kovsunlar
hangi tanrıya sığınsam yaramın merhemi yok
biliyorum kirlenmiş hiç bir bakışta, yer yok bana
bu yüzdendir ceylanlara küsmüşlüğüm
sevdalara küsmüşlüğüm bu yüzden
yeni bir gül yaprağı bulup sarmak için yaramı
sevdalı bir kuş yükleyip acılarımı kanatlarıa
alıp götürsün beni buralardan
içimdeki ölüleri çiğneyerek
kalbimdeki mahşere
hamuru çürümüş dostluğun, vefanın, aşkın
vefasız mevsimlere bırakma beni ey kalbim
ağlatma beni sevda kapılarında
kahpe kapılarında eğme boynumu
kurşunlar sıkılsada canevime
çiğnetme yoksulluğumu ayaklar altında
bırak başım dik, içim ezik kalsın
onurlulara mahsus bir makamda ağırla beni
satılmışlığın, alçaklığın, ihanetin ortasında koma
biliyorum bu düş sığmaz kirlenmiş sokaklara
bu sevda sığmaz
bakmayın gözlerime
nasıl saklarım yüreğimdeki incinmişlikleri
kınalı bir kelebek konunca saçlarıma
ah! benimde hayallerim vardı
baharlarım vardı yazlarım vardı
kuşlar uçup gitti yüreğimden
gökyüzü yaralı kaldı
bir isyan giydirip gözlerime
dipsiz uçurumlara yuvarladım umutlarımı
aşk diyordum talan oldu, yalan oldu ömrüm
tınısı kırık bir keman sızısıyım artık
yok gideceğim bir başka kapı
haydi toplan vakit tamam
toplan gidiyoruz ey kalbim
boşalsın ince duygularımın sırtındaki yük
paranın sevgiye ihanetini gördüm
insanın önünde diz çöküp ibadetini
dünler harabe yarınlar umut değil
hüznün neresinden dönsem, kırgınım
öpmeye uzandığım bütün dudaklar frengili
Nuri CAN
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#55
Gönderim zamanı 12.02.2006 - 23:42
Senelerce, senelerce evveldi;
Bir deniz ülkesinde
Yaşayan bir kız vardı, bileceksiniz
İsmi Annabel Lee;
Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten
Sevmekten başka beni.
O çocuk ben çocuk, memleketimiz
O deniz ülkesiydi,
Sevdalı değil karasevdalıydık
Ben ve Annabel Lee;
Göklerde uçan melekler bile
Kıskanırdı bizi.
Bir gün işte bu yüzden göze geldi
O deniz ülkesinde,
Üşüdü rüzgarından bir bulutun
Güzelim Annabel Lee;
Götürdüler el üstünde
Koyup gittiler beni,
Mezarı ordadır şimdi
O deniz ülkesinde.
Biz daha bahtiyardık meleklerden,
Onlar kıskanırdı bizi,
-Evet!- bu yüzden (Şahidimdir herkes
Ve deniz ülkesi)
Bir gece bulutunun rüzgarından
Üşüdü gitti Annabel Lee;
Sevdadan yana kim olursa olsun,
Yaşça başça ileri ,
Geçemezlerdi bizi;
Ne yedi kat göklerdeki melekler,
Ne deniz gibi cinleri,
Hiç biri ayıramaz beni senden
Güzelim Annabel Lee.
Ay gelir ışır, hayalin irişir
Güzelim Annabel Lee;
Bu yıldızlar gözlerin gibi parlar
Güzelim Annabel Lee;
Orda gecelerim, uzanır beklerim
Sevgilim, sevgilim, hayatım, gelirim
O azgın sahildeki
Yattığın yerde seni
Edgar Allan Poe
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#56
Gönderim zamanı 18.02.2006 - 15:17
Nice nice acıları aklına getir
Bunca yoksulluğu aklına getir
Gözyaşlarını aklına getir
"GİTME KAL" var yok dinlemez bir çocuk isteğidir
Gitme aklına getir
Kıraç mı kıraç toprakların üstüne
Güneşler açar yağmurlar kesilince
Çırılçıplak kayada yeşerir inci ağacı
Dağların kuytusunda bir uslu çiçek
Dağıtır mavisini kendi kendine
Gitme beraberlik içinde
Nasıl sevinirdik aklına getir
Her şeyi her şeyi aklına getir
Gece yarılarını aklına getir
Söylediklerini aklına getir
Sinsi yağmurlar yağıyordu
Soğuktu
Yaktığımız ateşi aklına getir
Nelerden geçiyorsun aklına getir
Gitme dünyamızın her yerinde
Yorgun eller gülleri derleyince
Ellerin sevincini aklına getir
Güllerin sevincini aklına getir
Ne çok severdik seni aklına getir
Arif DAMAR
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#57
Gönderim zamanı 01.03.2006 - 22:53
Evden kaçmak için yolu geçmeyi
yapsa yapsa bir çocuk yapar.
çocuk değil ki artık
bütün gün sokaklarda sürten bu adam
üstelik evden de kaçmıyor.
Hani yaz ikindileri vardır
meydanlar bomboş uzanır batan güneş altında,
geçip gereksiz bitkilerle bir bulvardan
durur yalnız adam.
Değer mi bunca yalnızlık, gittikçe daha yalnız olmak için?
Boştur yollar meydanlar yalnız gezildiğinde.
Oysa bir kadın durdurmalı
konuşup da birlikte yaşamaya inandırmalı,
yoksa hep kendisiyle konuşur insan. bunun için de
kimi vakit körkütük olur geceleri
ve anlatır durmadan, anlatır yapıp edeceklerini.
Böyle ıssız meydanda bekleyerek
rastlanmaz elbette kimseye, ama dolaşırken sokakları
durduğu olur insanın şöyle bir.
Olsalardı iki kişi, başka olurdu ev
sokaklarda bile. Kadın olurdu, değerdi dolaşmaya.
Gece kimsecikler kalmaz meydanda
Oradan geçen bu adam görmez
yararsız ışıklar içinden evleri
kaldırmaz artık gözlerini.
Kaldırımları dinler yalnızca
kendininkiler gibi nasırlı ellerin döşediği.
Doğru değil ıssız meydanlarda kalmak.
Mutlaka yolda olmalı o kadın
yalvarsan eve çeki düzen verecek.
CESARE PAVESE
Değer mi bunca yalnızlık, gittikçe daha yalnız olmak için?
Boştur yollar meydanlar yalnız gezildiğinde.
Oysa bir kadın durdurmalı
konuşup da birlikte yaşamaya inandırmalı,
Birinin beni durdurmasını mı bekliyorum ne ? Yok yok beklemiyorum !! Bekliyormuyum acaba !! Evet evet biri beni durdursun !! hayır hayır henüz değil !!
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#58
Gönderim zamanı 01.03.2006 - 23:12
Yağmurlardayım
Kız kulesindeyim,
Seninle.
Boğazın ışıkları
Seçiliyor.
Yağmurlu ocak
Akşamında.
Mavi mavi gülüyorsun,
Canımı yakıyor,
Gülüşün.
Uzanmak
İstiyorum ellerine.
Anlıyorum'ki,
yoksun.
Hiç bu kadar,
Özlememiştim seni.
Sesini,
Bilmeden
Sıcaklığını,
Ellerinin.
Hadi gel
Bitsin bu,
Özlem.
şiirlerime,
Hilal olmanı
İsterdim.
Kız kulesinde
Bu gece
Seni bekliyorum
Yağmurla gel
Bu ocak akşamında
Ahmet Salih Bak
Resim : FotoKritik
Değişiklikler Kaydedildi...
#59
Gönderim zamanı 03.03.2006 - 14:25
Eğer örülü saçların çözüldüyse
Eğer saçlarını ayıran çizgi düz değilse
Ve eğer yeleğinin ipek püsküllü kurdeleleri
Henüz bağlı değilse, aldırma.
Nasıl isen öyle gel; süslerinle oyalanma.
Çimenler üstünden, çabuk adımlarla gel.
Eğer çiğden ayaklarının kınası giderse,
Ayak bileklerindeki çıngırak sesleri azalırsa
Ve eğer gerdanlığından inciler düşerse, aldırma.
Çimenlikten çabuk adımlarla gel.
Gökkubbeyi saran bulutları görüyor musun?
Nehrin öbür kıyısından turna sürüleri havalanır
Ve ani rüzgarlar fundalıkta oraya buraya hücum eder.
Endişeli hayvan sürüleri köydeki ağıllarına koşarlar.
Gökkubbeyi saran bulutları görüyor musun?
Süslenmek için kullandığın lambayı boşuna yakıyorsun,
Rüzgarda titrer ve söner.
Göz kapaklarının lamba isiyle boyanmadığını kim bilebilir ki?
Halbuki senin gözlerin, yağmur bulutlarından da karadır.
Lambanı boş yere yakıyorsun, söner o!
Nasıl isen öyle gel; süslerinle oyalanma.
Eğer çiçekten tacın örülmediyse, kimin umurunda;
Eğer bileziğini bağlıyamadınsa, bırak kalsın.
Gökyüzü bulutlarla dolu, vakit geç oldu.
Nasıl isen öyle gel; süslerinle oyalanma.
Tagore
#60
Gönderim zamanı 03.03.2006 - 15:43
Kaç kere okumadan yazdın,gözyaşlarını
Platonun hangi köşesinde kıvrılıp yattın
Hiç üzülme o zaman Başkalarının yerine ,KENDİ İÇİNDEKİNİ YAZ...
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
Otomobili için şiir yazdı! |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Şiir.. |
Sizin Şiirleriniz | hüfyaa |
|
|
|
Şiir... |
Sizin Şiirleriniz | hüfyaa |
|
|
|
Siirt'te Saldırı: 4 Kadın Öldü, 2 De Ağır Yaralı Var.. |
Üçüncü Sayfa | Taurus |
|
|
|
Çok Şiir Yazmak İstedim Ben Yine :s |
Karalama Defteri (Blog falan hikaye!) | tusiana |
|
|
33 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 33 ziyaretçi, 0 gizli