Takvimler,
bir bahar güncesinin onaltıncı yaprağını gösterir
Yürekler,
bir zulüm sayfasının iç burkan noktasına gark olur
Sözler,
el etek çeker cümleden isyankâr ağıtların rehberinde
Yüzler,
yüzleşir koskoca tanklar ile, yüzünü ölümlere salar bir vicdan
Şehir,
bir ruhun, yüreğini yitirmiş insanlığın karşısında duvar oluşunu izler
Zulüm,
caka satar taş taş üstünde koymayan adımlarla
İnsanlık,
korkar, pusar izbeler ardına, vicdan ödün vermez yarasından
Dünya,
kararır.. ve karartır bir çocuğun ellerini,
Vakit,
gözlerde pıhtılaşır, kalbe giden yol tıkanır
Çocuk,
son çığlığını bir taşa verir.. ki toprak incinmesin !
Anne,
incinmesin ister yaprak ölsede ağaç ve özgürlüğe göz koyar
Özgürlük,
gün gelir, bir buldozerin ayakları altında defalarca ezilir.. ezilir
Yürek mahçup, anne mağrur, zulüm hadsiz artık
Vicdan,
artık tuz-buz olmuş bir aynadır geçmişte kalan
bakanlara kan-revan...
16 Mart 2008
Rachel Corrie anısına...