İçerik değiştir



- - - - -

Türk Sineması'nın 'Vamp Kadınlar'ı


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 70 yanıt verildi

#1 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 19.01.2009 - 13:15


Gönderilen Resim


GİRİŞ

"Bizim 'öteki' kadınlarımız...

Yeşilçam filmlerinin en renkli karakterleridir onlar... Hem kızarak hem çok eğlenerek izlenen, âşıkların ayrılmasına, yuvaların yıkılmasına, 'esas oğlan'ın mahvına neden olan...

Neriman Köksal'dan Suzan Avcı'ya nice 'fettan kadın' olmasa Türk filmlerinin tadı olur muydu?
Yıl 1919, dönem 'Osmanlı dönemi'dir... Ahmet Fehim'in yönettiği Hüseyin Rahmi Gürpınar uyarlaması 'Mürebbiye', baştan çıkarıcı, fettan, dışarılıklı tanımıyla 'femme fatale' bir kadın kişiliği üzerine kurulmuş 'ilk film denemesi'dir. O dönemde ülkemizdeki azınlıklardan Rum kökenli oyuncu Madam Kalitea, bu tür bir karakteri ilk kez canlandırmış olsa da, kadın kişilikleri üzerine üretilen sinemasal kavramlar ya da deyişler, 1960'lı yıllarda ortaya çıkar. Örneğin 'yuva yıkan kadın', 'kötü kadın' gibi... 'Masum kız' tanımının kam karşısında yer alan bu fettan karakterlerin dünya sinema literatüründeki genel adı, bilindiği gibi 'vamp kadınlar'dır.

Özetlersek, 1960'lardaki Yeşilçam sineması, kuralcı ve dayatmacı bir ahlak anlayışı içinde kadın kimliklerini iki temel çizgiye ayırır: 'Masum kız' ve 'kötü kadın' olarak... Ya 'iyi'dirler ya 'kötü' kısacası. Yeşilçam sinemasının 'masum kız'ları 'jön dam'lardan oluşur genelde. Yani başrol oyuncularından. Onlar, jilet gibi keskin bakışlı ve yakışıklı 'jön'lerin, yani 'esas oğlan'ların karşısındaki 'esas kız'lardır. 'Yürek' yakarlar, ama 'yuva' yıkmazlar... Cinsellikleri ve özellikle de 'öteki kadın' olma özlemleri dışa vurmaz. İçlerinde bastırılmıştır.

'Kötü kadın' dediğimiz tiplemeler, daha çok 'yan hikâye oyuncuları'dır. Cinsel cazibelerini harekete geçirip birbirlerini seven âşık çiftlerin aralarına girerler. Sevdiler mi kötü severler. Çünkü acımasızdırlar. Bu varolma savaşı içinde cinselliklerini ve 'öteki kadın'lıklarını bir silah gibi kullanan 'fettan kadın' tiplemeleri, bir kesimin bakış açısıyla dışlanıp 'alt sınıf' oyuncuları olarak görülse de, çoğu kez birlikte oynadıkları 'esas kız'ların önüne geçerler. Öykülerin içinde rolleri ne kadar kısa olsa da asıl karakter yaratanlar, bu çizginin oyuncularıdır..."

Bir de erotik filmler dönemi var tabii...

"...TRT'nin ulusal düzeyde yaygınlık kazanmaya başladığı 1970'li yıllarda tarihinin en büyük ekonomik bunalımına giren Yeşilçam, seyircisini kaçırmamak için kendine yeni tarz ve tür filmler aramaya, yeni taktikler geliştirmeye başlar. Ve erotik furyasının ayak sesleri yavaş yavaş duyulmaya başlar.

Gönderilen Resim Gönderilen Resim Gönderilen Resim

Erotizm ve şiddeti iç içe barındıran Melih Gülgen'in 1972'de çektiği Behçet serisinin ilki olan 'Parçala Behçet' bu tarz bir filmdir. Filmi altı ay oynatan sinemalar bile olur. Filmin Konya'daki ön gösterimine tam 7 bin kişi katılır. 1972'de Sinemaya figüran olarak başlamış dökümcü ustası Behçet Nacar'ın oynadığı Behçet filmleri peş peşe çekilmeye başlar. Artık yazlık sinemalar kapanmaya başlamış, aileler evlerine dönmeye başlamışlardır...

1974 yılında 'Emmanuella' filmi bütün dünyada yankı uyandırır. Bu film adeta ateşleyici bir kıvılcım olur ve Oksal Pekmezoğlu'nun 'Beş Tavuk Bir Horoz' u, Nazmi Özer'in 'Civciv Çıkacak, Kuş Çıkacak' ı, ve Ülkü Erakal'ın 'Tak Fişi Bitir İşi' gişeleri patlatır. Bu olay diğer yönetmenleri ve yapımcıları da kendine çekmeyi başarır. Dönemin ekonomik ve siyasi yapısının karmaşık yapısı da furyanın devam etmesinde etkili olur. Sinemanın en ünlüleri film sayılarını azaltıp kimileri gazinolara giderken kimileri de sinemayı bırakmak zorunda kalır. Kimi ünlü oyuncularımız ise erotik sinemaya sıcak bakarak furyaya katılırlar...



...Aileler sinemadan iyice uzaklaşırlar. Artık sinemanın yeni izleyicisi vardır. Peşi sıra erotik filmler çekilmeye başlar. İtalyan seks-komedi tarzından etkilenen yerli sinema, zaman geçirmeden aynı yönteme başvurur....

...Erotik film furyası döneminde çekilen filmler yıllarına göre; 1974 : 202 tane, 1975 : 239 tane, 1976 : 174 tane, 1977 : 135 tane, 1978 : 134 tane, 1979 : 203 tane, olmakla birlikte toplamda, 1087 gibi yüksek bir rakama ulaşır...



...Dönemin oyuncularından Karaca Kaan anlatıyor: '200 film çevirdim, 60'ında başrol oynadım. Her yaptığımızın adı 'seks filmi' oldu. Belki hataydı, ama oldu, ta 74'lerde. 2000'lere giriyoruz artık. Konulu filmlerdi, aralarda öpüşme, sevişme sahneleri vardı. Şimdi yok mu? Nurseli İdiz, Meltem Cumbul, Hülya Avşar yapıyor da niye onlara seks yıldızı denmiyor? Bir de sömürü vardı, ben film çeviriyorum, yönetmen masada değiştiriyor, işletmeci salonda değiştiriyor, araya parçalar konuyor. 'Kadınlar Hamamı' diye bir film yaptım, 'Ah Güzel İstanbul' ve 'Rezalet' diye iki film oldu. İstanbul'da ayrı, doğuda ayrı gösteriliyor, Allah ne verdiyse. Bunları yapanlar ünlü yönetmenler. Onlara neden şimdi seks filmleri yönetmeni denmiyor? Vah vah, Türk sinemasını seks yıldızları batırdı, mahvetti. Peki siz yapmadınız mı bunları? Karaca kapıdan girsin, erkeği görsün, sabahlığını çıkarsın, sevişsin... Kim yazıyordu bunları? Sanki filmi ben yaptım, aldım, çektim, yönettim, sattım, millete de seksi ben öğrettim!'

Gönderilen Resim Gönderilen Resim Karaca KAAN (Günümüzde...)

O dönemi anlatırken, 'Çok zor yıllardı, özgürlüğümüz elden gitmişti,' diyor Kaan. Ardından sözlerini şöyle sürdürüyor: 'Paraya ihtiyacımız vardı, gidip bir yere sıfırdan başlayamazdık, adımız vardı. 100 - 150 bin lira kazanıyorduk en fazla, para yoktu yani. Bu işin kaymağını yapımcılar yedi. Tek başıma yürüyemiyordum. Aaa, bak seks filmi artisti, sinema oyuncusu değil, seks yıldızı. İtibarsızlık ve aşağılama, sanki külotsuz dolaşıyormuşum gibi bakışlar.'

...Oysa o dönemin 'erkek' oyuncularının çoğunun sonraki hayatları hiçte böyle olmaz. O dönemin 'erkek' oyuncularının çoğu sonradan çok saygın rollerde oynayarak, bambaşka kulvarlara atlayarak, genellikle yırtarlar kefeni... Onlar daha iki yüzlü davranıp konuşmazlar ve kaçıp sıyrılırılar işte... Çoğu bugün hala ayaktalar...

Ama kadınların çoğu bunu başaramaz...Erotik filmlerde oynayan kimi kadın oyuncuları hazin bir son bekler. Örneğin; Alev Altın ve Mine Mutlu kanserden, Seher Şeniz intihar'dan, Feri Cansel ise cinayete kurban giderek hayatlarını kaybederler. Diğer kadın oyuncular ise, bu tür filmlerin hükümetce yasaklandığı 1980 sonrası yeni teklif alamadıkları için düş kırıklıkları ve pişmanlıklar içinde 'küçük' hayatlarına geri dönerler..."

(Derleme: Agah ÖZGÜÇ/Milliyet Sanat, guduwap.com)

İşte bu yazı dizisinde, geçmişten bugüne Türk Sineması'nın 'vamp' rollerine çıkan ve/veya soyunan 'öteki kadın'ları tanıtılacak...Yorumsuz olarak.

...Devam edecek(Gelecek yazı: Türk Sinemasının ilk 'vamp kadın'ı Madam Kalitea)

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 19.01.2009 - 13:17


#2 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 23.01.2009 - 07:54

Gönderilen Resim
Madam KALITEA

Türk sinemasının ilk kadın oyuncusu, aynı zamanda çağımızın vamp kadınlarına hiç benzemese de ilk 'vampı'...

1919 yılında Ahmet Fehmi'nin Hüseyin Rahmi Gürpınar'dan "Mürebbiye" yi uyarladığı filmde, Türk kökenli oyuncuların o yıllarda tiyatro ve sinemada gözükme imkansızlığı sebebiyle bir yabancı aranmış ve Rum kökenli Madam Kalitea bulunmuştur.

Filmde Madam Kalitea'nın canlandırdığı kadın, erkekleri birbirine düşüren bir "kötü" kadındır. İlişki kurduğu erkekleri aldatmaktan ve önüne çıkan her erkekle yatmaktan çekinmez. 1920'lerin modasına uygun olarak iri yarı hatta tombul olan Madam Kalitea, filmde kolları ve göğsünün üst kısımları açıkta kalan iç çamaşırları giyiyor ve gözüne kestirdiği erkekleri yatağa çekiyordu.

Gönderilen Resim
Mürebbiye'den bir sahne

Erkekleri baştan çıkaran işveli Fransız mürebbiyesi rolünde başarılı olan sanatçı, filmin işgal kuvvetlerince sansür edilmesine ve Anadolu'ya yollanmasının engellenmesine neden olmuştu. Filmin çevrildiği 1919 yılında işgal altındaki İstanbul'da Fransız Kumandanı Franchet d'Esperey, bu filmin gösterimini "bir Fransız kadınını aşırı cinsellik içinde yansıttığı" gerekçesiyle Anadolu'da yasaklayarak ülkemizde ilk sansür örneğini gerçekleştirmiştir. Ancak film Anadolu'da gösterildiğinde büyük ilgi uyandırmıştır.

Madam Kalitea, birkaç yıl için sinemada gözüküp kaybolan Matmazel Blanche, Rana Dilberyan, Eliza Binemeciyan, Anna Mariyeviç, Roza Felekyan, Liana Konsole, Madam sarmatov, Helena Artinova gibi oyunculara da bir çeşit öncü olmuştu.

Kaynak:dmeq.com, sinemalar.com

...Devam edecek(Gelecek yazı:Madam Kalitea'den sonra gelenler)

#3 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 28.01.2009 - 19:42

Gönderilen Resim

Eliza BİNEMECİYAN (1890-1981)

Osmanlı tiyatrosunun önemli sanatçılarından Ermeni oyuncu.

İstanbul'da doğdu.
Sanatçı Rupen ve Agavni Zabel Binemeciyan' ın kızı.
Mınakyan topluluğunun oyuncularından olan anne ve babasıyla birlikte o da tiyatrolarda büyümüş ve küçük yaşta kız ve oğlan çocuk rollerinde sahneye çıkmıştı.
Notre Dame de Sion Fransız Okulu' nda eğitim gördü.
1908' de Serbest Sahnede başladığı profesyonel oyunculuk hayatına Mınakyan topluluğunda devam etti. Sonraları sırasıyla Osmanlı Donanma Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi, Yeni Sahne ve Darülbedayi' de sahne aldı.

Türk Sineması'nın Madam Kalitea'dan sonra gelen 'vamp kadın' oyuncularındandır...Cinselliğe değinen Pençe(1917) ve Binnaz'da (1919) şuh ve baştan çıkarankadın karakterleri canlandırdı.

Sinemayla ilgisi bu kadar oldu.

1924' te Paris' e giden Binemeciyan 1926' da Türkiye' ye gelerek bir süre burda sahne aldı ancak daha sonra tekrar Fransa' ya gitti. Bir daha Türkiye' ye hiç dönmeyen Binemeciyan Osmanlı tiyatrosunun en yetenekli ve en ünlü oyuncularından biriydi.

Kanada'nın Toronto kentinde öldü.

Gönderilen Resim
Hortlak adlı tiyatro oyununda,1921(solda)

Filmografisinden:
Pençe (1917)(Afiş veya fotoğraf bulunamadı)
Casus (1917)(Afiş veya fotoğraf bulunamadı)
Binnaz (1919)(Afiş veya fotoğraf bulunamadı)

Kaynak: vikipedi

#4 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 03.02.2009 - 16:42

Anna MARİYEVİÇ
(Fotoğrafı bulunamadı)

Beyaz Rusya doğumludur.
Bolşevik devriminden kaçıp İstanbul'a gelmiştir.
Sinemada kalıcı olmamış, birkaç filmde 'vamp kadın'ı oynadıktan sonra piyasadan kaybolmuştur.

Filmografisi:

Gönderilen Resim
İstanbul'da Bir Facia-ı Aşk, 1922(Filmden bir görüntü)
Boğaziçi Esrarı / Nur Baba, 1922
Şişli Güzeli Mediha Hanımın Facia-i Katli, 1922

(eflatunyarim.com)

...Devam edecek

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 03.02.2009 - 16:43


#5 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 09.02.2009 - 23:03

Roza FELEKYAN (1869-1952)
(Fotoğrafı bulunamadı)

Tiyatro sanatçısı.

Türk Sineması'nın ilk 'vamp'larından...

Kardeşi Hiranuş ile "Felekyan Kardeşler" adıyla ünlendi. "Felekyan Temsil Heyeti" adıyla kurdukları tiyatro gurubuyla yurt dışında oyunlar sergiledi. 1908'de İstanbul'a dönerek Burhanettin Tepsi Temsil Heyeti'nde çalıştı.
Darülbedayi'nin ilk oyunu olan Çürük Temel'de rol aldı.

Sinemada kısa bir dönem için 'vamp kadın'ı oynadı.

Filmografisinden sadece -aşağıda bir sahnesi görülen- İstanbul'da Bir Facia-i Aşk(1922) filmine ulaşılabilmiştir.

Gönderilen Resim


(kenthaber.com)

...Devam edecek

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 09.02.2009 - 23:47


#6 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 11.02.2009 - 16:10

Helena ARTİNOVA
(Fotoğraf bulunamadı)

Bolşevik devriminden kaçan Ruslardandır.
Sinemada birkaç filmde 'vamp kadın' olarak görünmüş, ardından köşesine çekilmiştir.

Filmografisi:

Leblebici Horhor 1923
Sözde Kızlar 1924

Gönderilen Resim
Artinova, Sözde Kızlar filminin bir sahnesinde...

(arsiv.sabah.com.tr)


...Devam edecek

#7 Hammurabi

Hammurabi

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 1.804 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Di li Geçmiş zaman. hani şu uğruna cihan değen var ya...
  • İlgi Alanları:İlgilenmeye değecek HERŞEY.

Gönderim zamanı 11.02.2009 - 16:33

abi tamam yazı güzel de bişey çarptı gözüme yahu rusyada ne yıkılsa bunlar soluğu bizde almış aristokrasi çarlık yıkılmış hoop türkiye komünizm yıkılmış hoop türkiye ulan yol geçen hanımı burası be :)
Beni övücü sözleri bırakınız geleceğe dair planları konuşalım.
(Mustafa Kemal ATATÜRK)

#8 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 11.02.2009 - 16:59

Çünkü dost Hammurabi, geçiş dönemlerinde Avrupa ülkelerine girebilmek sıkar.
Tarihin her aşamasında bunu açık seçik görürüz.
O pek insancıl ve özgürlükçü/demokrat geçinen batı ülkeleri kapatıverirler tüm kapıları.
Ve şu veya bu zülumdan kaçan insanlar da bizim gibi duygu yönü güçlü ülkelerde yer bulabilirler ancak.
...diye düşünüyorum.

Sevgi/selam.

#9 Hammurabi

Hammurabi

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 1.804 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Di li Geçmiş zaman. hani şu uğruna cihan değen var ya...
  • İlgi Alanları:İlgilenmeye değecek HERŞEY.

Gönderim zamanı 11.02.2009 - 17:06

şaka yapmıştım ama madem konu açıldı söyleyeim
rus aristokrasinin alayı fransaya kaçtı bizimkiler gibi sence fransa çok mu sevecen ve kucak açacak bir ülke abi burası sıcak ülke insanı doğası erkeği kadını ondan geliyorlar safız biz biz yardım için kucak açarız adamlar kuyumuzu kazarlar buna tepki yerleşti içimizde yeter ulan demeye başladık belki bunun sonucunda da turist kızlara tecevüzler başladı zorla olan hiçbişeyi tasvip etmiyorum oda ayrı bir konu neyse hocam uzun mevuz bunlar korkarım engiinlere sığmam taşarım konsepti aşar haddimi aşarım
saygılar bizden :)
Beni övücü sözleri bırakınız geleceğe dair planları konuşalım.
(Mustafa Kemal ATATÜRK)

#10 dokuzharf

dokuzharf

    ...

  • Kurucular
  • 19.758 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:İzmir

Gönderim zamanı 11.02.2009 - 17:20

Eski Türk Sinemasının açık filmlerini hiç bir yerde bulamıyorum iyi mi ?
Hayır ileride Türk Sinemasıyla ilgili bir araştırma yaparsam , elimin altında bulunsun diye. :)

Değişiklikler Kaydedildi...

#11 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 11.02.2009 - 17:42

şaka yapmıştım ama madem konu açıldı söyleyeim
rus aristokrasinin alayı fransaya kaçtı bizimkiler gibi sence fransa çok mu sevecen ve kucak açacak bir ülke abi burası sıcak ülke insanı doğası erkeği kadını ondan geliyorlar safız biz biz yardım için kucak açarız adamlar kuyumuzu kazarlar buna tepki yerleşti içimizde yeter ulan demeye başladık belki bunun sonucunda da turist kızlara tecevüzler başladı zorla olan hiçbişeyi tasvip etmiyorum oda ayrı bir konu neyse hocam uzun mevuz bunlar korkarım engiinlere sığmam taşarım konsepti aşar haddimi aşarım
saygılar bizden :)


Haklısın dost, derin konulardır bunlar...
Ve zaten konumuz dışı.
Bir gün başka platformlarda tartışırız .
Sevgi/selam.


Eski Türk Sinemasının açık filmlerini hiç bir yerde bulamıyorum iyi mi ?
Hayır ileride Türk Sinemasıyla ilgili bir araştırma yaparsam , elimin altında bulunsun diye. :)


O tür(erotik) filmlerin kadın oyuncuları tanıtılacak burada dost.
İşinize yararsa sevinirim.
Ama bu arada ne istediğinizi(konu, yönetmen vb) tam olarak söylersiniz karınca kararınca yardımcı olmaya çalışırım.
Sevgi/selam.

#12 Hammurabi

Hammurabi

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 1.804 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Di li Geçmiş zaman. hani şu uğruna cihan değen var ya...
  • İlgi Alanları:İlgilenmeye değecek HERŞEY.

Gönderim zamanı 11.02.2009 - 19:06

tartışmayalım fikir alış verişinde bilgi alışverişinde bulanalım diyelim biz
görüşürüz inşallah
Beni övücü sözleri bırakınız geleceğe dair planları konuşalım.
(Mustafa Kemal ATATÜRK)

#13 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 11.02.2009 - 19:43

Gayet tabii fikir alışverişi dost...Tartışma programı vs diyorlar da o sözcük oradan takılmış dilimize:)

#14 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 12.02.2009 - 15:30

Gönderilen Resim

'Bizim Vamplar'

Türk kadınlarının oyuncu olarak kamera önüne geçmesi Kurtuluş Savaşı'nın bitmesinden sonraki döneme rastlar.

Ülkeyi, çağdaş uygarlık düzeyine getirmeyi amaçlayan Atatürk'ün isteğiyle, Müslüman Türk kadınları sinema filmlerinde oynama özgürlüğüne kavuştu. Afife Jale ya da Şaziye Moral gibi genel ahlaka aykırı davranmakla suçlanıp hapse atılmadan ya da kendilerine Rum ve Ermeni takma adlar bulmak zorunda kalmadan.

Muhsin Ertuğrul'un Halide Edip Adıvar'ın Ateşten Gömlek adlı romanından uyarladığı filmde kamera önüne geçen Bedia Muvahhit ve Neyyire Neyir sinema filminde oynayan ilk Müslüman Türk kadınları oldu. O dönemde Fransızca öğretmeni olan Muvahhit, daha sonra sinema ve tiyatro oyunculuğuna devam etti.

Sonradan Muhsin Ertuğrul'un eşi olan Neyyire Neyir 'de bir çok filmde rol aldı.

Bu iki öncü kadını Semiha Berksoy ve İsmet Sırrı Sanlı gibi kadın sanatçılar izledi.

Gönderilen Resim
Cahide Sonku

Erotik Türk sinemasında yabancı kadın egemenliği ise çok uzun yıllar sürdü. Türk toplumu rol gereği de olsa kendi kadınını erotik sahneler içinde hayal etmek istemeyince, etkileri günümüzde bile süren bir yol seçerek cinselliği, çıplaklığı ve seksi yabancı kadınlardan öğrendi. İlginç olan, bu isimlerin hemen hiçbirinin ne birer yıldız ne de uluslar arası piyasada isim yapmış bir oyuncu olmalarıdır. Bir boşluğu doldurmak dışında sinemasal bir etkileri yoktu.


Muhsin Ertuğrul'un 1934 yılında çektiği 'Bataklı Damın Kızı Aysel', bastırılmış cinselliğin ilk Semptomu olarak, sonraları bir erotizm efsanesi haline gelecek ilk Türk kadın oyuncusunu sinema seyircisiyle buluşturmuştu. Mavi Melek Marlene Dietrich, bizim ülkemize 'Şehvet Kurbanı' ismiyle olsa da uyarlandı ve Türk sineması ilk dişisine kavuştu. Cahide Sonku'nun biraz da 'taklit' erotizmi 'Şehvet Kurbanı'na Türk sinemasının ilk erotik filmi unvanını haklı olarak kazandırdı.

Gönderilen Resim
Ayfer Feray

Ancak erotizm ve cinsellik daha uzun yılllar olumsuz değerler yüklenen ve 'öteki'ne atfedilen bir kusur olmaktan çıkmadı. Seks, ancak kadına dayatılan bir zor olarak izlenebildi. İsteyen kadın, zaten 'kirlenmiş' bir orospuydu. Bu yüzden seks hep şiddetle yan yana yürüdü, bu yüzden tecavüz, erotik Türk sinemasının en gözde teması olageldi, bu yüzden belki de, yalnızca ülkemiz sinemasında üçyüzü aşkın tecavüz sahnesinde oynayan 'tecavüzcü' aktörler olabildi.

Gönderilen Resim
Neriman Köksal

Cahide Sonku'dan sonra Gönül Bayhan'a, Diclehan Baban'a, Melahat İçli 'ye, Üftade Kimi'ye, daha sonra sağlıklı, yapılı ve baştan çıkarıcı kadının kumral örneği Neriman Köksal'a ve porno furyasını hesaba katmazsak yakın zamanın soyunan kadınlarına rağmen Türk Sineması tarihinde gerçekten anlamlı, gizemli ve erotik olabilmiş kadın sayısı ise, üç taneyle sınırlıdır: Çolpan İlhan, Leyla Sayar ve anlam yüklü yüzüyle Ayfer Feray...(Derleme: Lale Nur/Araştırmacı, Burçak Evren/Sinema Eleştirmeni)

...Böyle diyorlar sinema üzerine emek vermiş uzmanlar. Biz ise bu yeterince bilgilendirici metinlere hiçbir sözcük eklemeden, gelecek yazıdan itibaren 'bizimkiler'i tanıyacağız, tanımaya çalışacağız, elimizden geldiğince.


...Devam edecek

#15 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 15.02.2009 - 22:49

Gönderilen Resim

Gönül BAYHAN (1932)

Gerçek adı Gönül Özkökleşen olan Gönül Bayhan Üsküdar/İstanbul'da doğdu.
Ortaokulu Fıstıkağacı'nda, lise eğitimini Çamlıca Kız Lisesi'nde tamamladı.

1950'de lise öğrencisiyken güzellik yarışmasına katıldı ve 1951'de sinemaya geçti.
Bir süre tiyatro oyunculuğu da yaptı.

Bayhan, belirli bir dönemin en tutulan 'vamp kadın'larından biri oldu.
Çoğunlukla bu tiplemesiyle filmlerde gözüktü. 60'ın üstünde filmde oynadı.
Fikret Hakan, Yılmaz Güney, Ahmet Mekin, Eşref Kolçak, Yılmaz Duru, Göksel Arsoy ve
Hüseyin Peyda gibi Türk sinemasının büyük oyuncularıyla aynı filmlerde göründü.

1970'li yıllarla birlikte bir köşede unutuldu.
Yoksulluk ve sefalet içinde, sokaklarda ve parklarda yatarak zihinsel özürlü kızına bakmaya çalıştı.
Basının duyurması üzerine bir süre Üsküdar Belediyesi ve dönemin
Kültür Bakanı ile Sinema Oyuncuları Derneği'nden yardım gördü.

Gönül Bayhan, başrolle başlayıp 'vamp kadın' roleriyle devam ettiği
Türk Sineması'nda, çok güzel ve alımlı fakat istediği yere gelemeyen bir oyuncu olarak yerini aldı.

Filmografisinden:

Gönderilen Resim Gönderilen Resim Gönderilen Resim

Gönderilen Resim

Mezarımı Taştan Oyun (1951)
Kaderin Mahkumu (1953)
Sahildeki Kadın (1954)
Aşk ve Ölüm (1955)
Sazlı Damın Kahpesi (1957)
Murada Ereceğiz (1958)
Ağlarsa Anam Ağlar (1960)
Başa Gelen Çekilir (1961)
Yaban Gülü (1962)
Evcilik Oyunu (1964)
Dikenli Hayat (1969)
Anadolu Kini (1970)
Başa Gelen Çekilir (1974)
Yılanların Öcü (1985)
Bacım (1988)

metin: derleme
fotoğraf/afiş: sinematurk.com

#16 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 18.02.2009 - 23:46

Gönderilen Resim Gönderilen Resim

Neşe YULAÇ (1934)

Ankara'da doğdu.
Ankara Yeni Kolej'i bitirdi.

İstanbul Konservatuarı Tiyatro Bölümünde okudu.
1950'de İstanbul Şehir Tiyatrosunda sahneye çıktı.

1951'de Dokunmayın Bu Aslana filmiyle sinema oyunculuğuna başladı.
1950 ve 60'lı yılların soyunmadan, gülüşüyle baştan çıkaran 'vamp kadın' oyuncusu olarak ün yaptı.

Rolünün gerektirdiğini yapan iyi bir oyuncuydu.
Özellikle de Lütfi Ö.Akad ustanın türk Sineması klasikleri arasnda yer alan Kanun Namına filmiyle dikkatleri üzerine çekti.

Neşe Yulaç'ın bir de 'güzellik kraliçesi'(1952) ünvanı bulunmaktadır.

Filmografisinden:

Gönderilen Resim Gönderilen Resim
Gönderilen Resim

Kan Ve Kurşun 1966
Katır Tırnağı 1963
Aşk Merdiveni 1962
Benim Küçük Meleğim 1961
Ayrılık 1958
Lekeli Soy 1957
Görünmeyen Adam İstanbul'da 1955
Son Beste 1955
Aramızda Yaşayamazsın 1954
Bozkurt Obası 1954
Balıkçı Güzeli 1953
Dokunulmaz Bu Aslana 1952
Kanun Namına 1952

metin: derleme
afişler: sinema.turk.com, sinemalar com

#17 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 22.02.2009 - 23:20

Gönderilen Resim Gönderilen Resim

Mualla KAYNAK
Sinema ve tiyatro oyuncusu.

1931 yılında Trabzon'da doğdu.

Sanat yaşamına İstanbul Çocuk Tiyatrosu'nda başladı.
Bir süre Karaca ve Ses operetlerinde çalıştıktan sonra sinemaya geçti.
1950 ve 60'lı yıllarda aranan kadın oyuncular arasına girdi.
Gerek baş rolleri ve gerekse 'vamp kadın' tiplemelerini başarıyla oynadı.
Özellikle 'Kırık Çanaklar'daki baştan çıkaran kadın rolüyle öne çıktı ve bu oyunuyla ödül aldı.

Efsane futbolcu Metin Oktay'la kısa bir beraberliği oldu.

Filmografisinden:

Gönderilen Resim

Gönderilen Resim Gönderilen Resim Gönderilen Resim

Mukadderat 1963
Ateş Bacayı Sardı 1961
Melekler şahidimdir 1961
Sabırtaşı 1961
Kırık Çanaklar 1960
Ölüm Perdesi 1960
Gurbet 1959
İzmir Ateşler İçinde 1959
Ateş Rıza 1958
Günahkarlar Cenneti 1958
Fırtına Geçti 1957
İlahi Güreşçi 1956
İntikam Alevi 1956
Miras Uğrunda 1956
Kanları İle Ödediler 1955
Sevdiğim Sendin 1955
Tuş (Bir Aşk Hikâyesi) 1955
Ahretten Gelen Adam 1954

Ödülleri:
1961, İstanbul Belediyesi Sanat Festivali Yerli Filmler Yarışması'nda En Başarılı Yardımcı Kadın Oyuncu(Kırık Çanaklar'daki oyunuyla)

metin: derleme
afişler: sinematurk.com

#18 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 01.03.2009 - 15:59

Gönderilen Resim

Emine Adalet PEE (1910-1986)
(Fotoğrafı bulunamadı)

İstanbul'da doğan Emine Adalet Anşin anne ve babasını küçük yaşta yitirdi ve anneannesi tarafından büyütüldü.

Türk Sineması'nın ilk 'vamp kadın'larından ve ilk Türk dansözlerindendir.
Siyah gözleri , hafif şehla, baygın bakışları ile anlatılır.

Olağanüstü çarpıcı fiziği ile dikkati çeken Emine Adalet, sahne hayatına Anadolu'yu dolaşan kumpanyalar ile girdi ama ileriki dmönemlerde Hitler, İngiltere Kralı V. George gibi zamanın önde gelen kişilerine de dans etti.

Bir bakıma I. Dünya Savaşı yıllarında Almanlar hesabına çalışan ve daha sonra bu nedenle idam edilen dansçı ve 'sözde casus'Mata Hari ile benzerlikleri görülür...İkisi de aynı alanda "dans" etmişlerdir.
Amcası bir Alman'la evliydi. Kızkardeşini ziyarete gelen Henry Pee ile 14 yaşındayken tanıştı. 1935'te eşi ile Almanya'ya giden Emine Adalet, orada İkinci Dünya Savaşı öncesi lüks kulüplerde dans etti ve önemli kişilerle dostluklar kurdu.

Almanlarla, I. Reichstag'a(Alman Parlamentosu) girebilecek ve çok üst düzey davetlerine katılabilecek kadar yakın oldu. Hitler'in yaveri Freglayr ile yakınlığı bilgi edinmesinde yararlı oldu.

Adalet, edindiği bu bilgileri Türk hükümeti'ne iletmeye başladı.
İlk önemli bilgiyi Viyana Konsolosu Behçet Öznayi'ye Almanlar'ın Paris'i işgal edeceklerini söyleyerek verdi. Adalet onunla da yetinmeyecek, Ankara'ya telefonla durumu bildirecekti.

Gönderilen Resim

Eşi 1942 bombardımanında öldükten sonra yurda döndü ve baştan çıkarıcı 'vamp kadın'ları canlandırdığı filmlerde oynadı.

Emine Adalet Pee, Mata Hari'nin akıbetine uğramadı ama pek de parlak bir sonla veda etmedi yaşama....Son nefesini İstanbul Darülaceze(Düşkünler Evi)'de verdi.

"MATA HARİ(ŞAFAÐIN GÖZÜ) OLMAK YA DA OLMAMAK
...Emine adalet Pi'yi (hemşirelik stajımdan dolayı)ilk defa İstanbul Dar-Ül-Aceze'de gördüğümde gözlerime inanamamıştım. Bir zamanların görkemli yaşamı, bir koğuştaki tek kişilik yatakta uzanmış ve elini saçlarına götüremediği halde sürekli ayaklar ve eller tepeden tırnağa alışkın olduğu dans figürleriyle bir teknenin durgun bir denizdeki hareketlerini andırıyordu. Onun narin bedeni, nice fırtınalardan sonra bu suskun limana demirlemiş olmasına rağmen hala dans ediyordu yaşamla...Zamanı geriye sarıp baktığımda, stajyer hemşire olmama rağmen tek kelimesini, hatırlamıyorum. O hep bedenini konuşturuyordu adeta. Ayaklarından dolayı tedavi gördüğü halde ayaklardaki bu istem dışı hareketleri onun kontrolü dışındaydı(gangren olduğunu hatırlıyorum şimdi). Dans onun için yemek, içmek ve yürümek gibi vazgeçilmezdi işte. Nasıl ki insan düşünmeden yürür, yer içer işte 'O' da öyleydi. Emine Adalet Pi'nin yaşamla olan o zor dansı hala gözlerimden silinmiş değil...Şimdi düşünüyorum da, Mata Hari olmak ya da olmamak, Emine Adalet Pi gibi omak neyi değiştirir ki, eğer mutlu bir sonla noktalanmıyorsa yaşam ?.." (Hilal ULUDAÐ)

Filmografisinden:

Deniz Kızı (1944)
Yanık Kaval (1947)
Uçuruma Doğru (1949)
Akdeniz Korsanları (1950)

Gönderilen Resim

Yeşilçam’ın ‘’Bıçkın jönü’’ olarak ün yapan ve 79 yaşında hayatını kaybeden sanatçı Orhan Günşiray’ın anılarında yer alan ‘’Yerli Mata Hari’’ Emine Adalet Pee’nin, Hitler’in Paris’i işgal edeceğini ilk öğrenen isim olduğu ortaya çıktı. Günşiray, MİT’te görev yaptığını ve Emine Adalet Pee’yi takip ettiğini açıklamıştı.

Hitler’in önünde dans eden ve ilk Türk oryantalleri arasında yer alan Emine Adalet Pee’nin ilginç bir hayat hikayesi bulunuyor. 29 Şubat 1910'da İstanbul'da doğan ve anne ve babasını küçük yaşta yitiren Adalet’i anneannesi büyüttü. Çarpıcı fiziği ile dikkati çeken Emine Adalet, sahne hayatına Anadolu'yu dolaşan kumpanyalar ile girdi. Amcası bir Alman ile evliydi. Kardeşini ziyarete gelen Henry Pee ile 14 yaşındayken tanıştı ve evlendi.

Paris'i işgal

1935'te eşi ile Almanya'ya giden Emine Adalet, ilk önemli bilgiyi Viyana Konsolosu Behçet Öznayi'ye Almanlar'ın Paris'i işgal edeceklerini söyleyerek verdi. Almanya’da lüks kulüplerde dans ediyor ve önemli kişilerle dostluk kuruyordu. Hitler'in yaveri Freglayr ile yakınlığı bilgi edinmesinde yararlı oldu. Eşi 1942 bombardımanında öldükten sonra yurda döndü. İstanbul’da oryantalliğe devam ederken 1947’de Baha Gelenbeci’nin yönetmenliğini yaptığı ve bir fabrikatörün hafif meşrep eşiyle, onu kötü yola düşüren bir adamın öyküsünü anlatan ‘’Yanık Kaval’’ filminde rol aldı. Emine Adalet’in hayatı, yazar Kemal Özdemir'in, ‘‘Oryantal Göbek Dansı'' adlı kitabında da yer aldı. Özdemir kitabında, Emine Adalet Pee’nin Atatürk ve Hitler’in yanı sıra, İngiltere Kralı Beşinci George’un önünde de dans ettiğini yazdı.

Ruslar hayrandı

Orhan Günşiray, anılarını anlatırken, askerlik görevi sırasında Milli Emniyete girdiğini açıklamış ve ‘’İstanbul’da çalıştım. Sinemaya girdiğimde geçmişte orada görev yaptığımı bilen olmadı’’ diyerek Emine Aadlet için de şunları söylemişti:

"1951'de sonradan Türk Mata Hari'si denilen Adalet Pee adlı çok güzel dans eden esmer güzeli bir kadın İstanbul'a geldi. Tepebaşı Cumhuriyet Gazinosu'nun barında çalışıyordu. Rus politikacılar, konsüller her gece hem orada, hem de kadının Tarlabaşındaki evinde toplanıyordu. Milli Emniyet beni bu kadını takip etmekle görevlendirdi. Ben her gece çalıştığı yere gidiyorum, sonunda dost oldum. Anahtarını alıp, bizimkilere verdim, evde araştırma yapıldı. Sonunda MİT gereken kişileri aldı." (Emin ÖZGÖNÜL)

kaynak: gazeteport.com, vadifan.com, sonbaski.com/tr
afişler: xvidheaven.com

#19 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 10.03.2009 - 13:44

Gönderilen Resim Gönderilen Resim
Üftade KİMİ 1930-1999

1930 yılında Romanya`da dünyaya geldi.

Kızı, bir zamanların oryantali Şıvga, "...Mezarımı Taştan Oyun adlı ilk filmini 1952’de Hüseyin Peyda’yla çevirmiş. Türk sinemasının en güzel kadınlarından biriymiş annem. Sarışın, yeşil gözlü. Çok vamp. Leyla Sayar’ların döneminden..." diye anlatır annesini.

Kısa bir süre kaldığı sinemada 14 filmde rol alan Kimi'nin adının İstanbul Harbiye’deki bir sokağa verildiği söylenir(Üftade Sokağı).

Gönderilen Resim

Tevfik YENER(Sabah) ise şöyle anlatır Üftade Kimi'yi:

"...6 yaşındaydı kız. Annesi onu doğururken ölmüştü.
Ninesi ile ağabeyi Üftade'nin ellerinden tuttular. Romanya'dan, anayurt Türkiye'ye göçtüler. Eyüp'te bir evcik buldular, yerleştiler.

Üftade'nin ağabeyi Sular İdaresi'ne kontrolör oldu. Mutlu yaşamaya çalışıyorlardı. Nine ile ağabeyin tek sorunu vardı: Üftade'nin güzelliği. Üftade, 15 yaşına geldiğinde, Amerika'nın "sarışın bomba"larından farksızdı. Ninesi, torunu Üftade'yi ne kadar kapamaya çalışsa güzelliğini örtemiyordu.

Bir gün Beyoğlu'nda ninesiyle dolaşırken ortayaşlı bir adam yollarını kesti:
-Ben ünlü fotoğrafçı filanca... Küçük hanım melekler kadar güzel. Bir fotoğrafını çekip vitrinime koyayım. Size de bedava veririm. Çerçevesi bile benden..

Fotoğrafçının vitrini, İstiklal Caddesi'nin "en bakılan" yeri olmuştu. Kocaman fotoğraftan gülümseyen, açık renk saçlı, açık renk gözlü kıza aşık olanlar vardı.
Böylesine güzel bir kızın geleceği nasıl olacaktı? Az sonra...

Güzel Üftade'nin peşinden koşuyordu filmciler. 1954-55 yıllarıydı. Aynı yıl Fakir Baykurt'un ilk kitabı "Çilli" yayınlandı. O yıl Özdemir Asaf'ın "Dünya Kaçtı Gözüme" şiir kitabı da çıktı.
"Bak yüzüme, bak sözüme,
Dünya kaçtı gözüme
Çıkamaz"

Güzel Üftade, o delikanlının gözüne "dünya" gibi kaçmıştı: "Çıkamaz".
O delikanlı, Beyoğlu'nun yakışıklı iş adamıydı. Unutulmaz "Karavan Pavyon"un sahibi Mahmut Karaduman. Önünde durulamaz tayfun.
Bizim kuşaktan "Karavan Pavyon"u hatırlamayan yoktur. Çoğunlukla "jazz" çalınan modern gece lokali.. Faruk Akel Orkestrası, Erol Büyükburç, genç Erkin Koray vs. Süperstar Aysel Tanju'nun şovları, Mambo Kraliçesi Neriman'ın dansları... Rocky Güney Zobu'nun yaramazlıkları, yarısı Türk; Zeki Müren'den Orhan Boran'a yıldızlar ve benim gibi caz meraklısı öğrenciler, yarısı Amerikalı müşterisiyle Karavan... Karavan'da kendinizi New York'ta sanabilirdiniz.

Karavan'ın sahibi Mahmut Karaduman ağabeyimiz ile güzeller güzeli Üftade evlendiler.
Hayal adında bir kızları ve Enis adında bir oğulları oldu. Mahmut Karaduman, bizim semtten ağabeyimizdi. Ciddi, altın kalpli bir insandı. Bileği güçlüydü, vurdu mu oturturdu? Kardeşleri Muharrem ile Aydın okul ve sınıf arkadaşlarımdı. Vefa Lisesi'nde yine beraberdik.

1960'lı yılların başında Mahmut ağabey önemli bir iş adamıydı. Karavan'ı kardeşi sınıf arkadaşım Muharrem'e bırakmıştı. Sınıfça iltimaslıydık, Karavan'da ucuza otururduk. Böylece; Zeki Müren'e "İbne değil misin lan!.." diye hakaret eden kadına, Müren'in elini göğsüne koyarak "-Evvelallah!.." deyişini de gördük.

Kavga eden iki Amerikalıyı ayırırken kulağıma yediğim yumruk, Rocky Güney Zobu'nun Van Damme'ı kıskandıracak kavgaları, Tina Louis'in güzelliği aklımdan çıkmaz. Bir de Galatasaray Lisesi'nin duvarı dibindeki sucuk-ekmekçi...

Dört beş yıllık evlilik sonrası Mahmut Karaduman ile Üftade ayrıldılar. Mahmut Karaduman çocuklarına ve eski eşine sahipti. Çocukları iyi eğitti. Hayal, Amerikan Koleji'nde okudu. Fenerbahçe'de basketbol oynadı. Sonra evlendi Hayal. Enis Karaduman'ın adının anıldığı olaylar ise babasının hoşuna gitmiyordu. Bir gün Enis'i vurdular...
Annesi Üftade, evlat acısıyla yıkıldı.

Mahmut Karaduman; o sıralar Dubai'deydi. 1960'ların hemen başında uluslararası ticaret yapıyordu. Arap ülkelerinde geniş muhiti vardı, saygı görüyordu. Krallar dostlarıydı. Halen de öyle... Onu son görüşüm 1978'deydi sanırım. Libya Başbakanı Callut ile Türkiye'ye gelmişti. O dönemde Libya ile "kardeşlik" ilişkilerimiz vardı. Mahmut ağabey, Türkiye'nin yararına önemli işlere öncü oldu.
***
Güzeller güzeli Üftade Kimi 10 Ekim 1999'de öldü. Demirlerin vücuduna saplandığı kazanın sonucu değil. Üftade, 6 ay süren ağır ameliyatlar sonunda kurtulmuştu. Ancak; ruhsal yapısı iyileşmedi. Bir daha film çevirmek istemedi. Işıklar, kamera korkunç geceyi hatırlatıyordu. Sinemayı bıraktı.

Neriman Köksal, Belgin Doruk, Muhterem Nur dönemlerinin sarışın güzeli evine kapanmıştı.
1969'da bir daha evlendi. Bu evlilikten doğan kızı Şıvga, onu yaşama bağlamıştı. Ne var ki; Şıvga'nın babası 38 yaşında vefat etti.

Şıvga iyi okudu. Pedagog olacakken okulu bıraktı. Annesi yılgındı, babasını yitirmişti. Bir şaşkınlık... Hiç beklenmeyen bir mesleği seçti: Dansözlük.

Türkiye, Şıvga'yı "İbo Şov"dan tanıdı. Şıvga'nın yüzü ve fiziği güzeldi, ancak tipi; dansözden çok şirket yöneticisi bir kadına uyuyordu. Ve bir kaç hafta önce, dansözlükten vazgeçti. Bir şirketin halkla ilişkiler bölümünde çalışıyor. Şıvga Mürvet olarak... Böylesi, ardından gözyaşı döktüğü annesinin ruhunu herhalde teselli eder. "

Üftade KİMİ filmografisi:

Gönderilen Resim Gönderilen Resim

Yangın Var 1960
Dertli Çoban 1960
Annemi Arıyorum 1959
Merhamet 1959
Altın Kafes 1958
Meyhanecinin Kızı 1958
Çitlenbik 1958
Milyoner Çocuk 1958
Kahpe Kurşun 1957
Yetimler Ahı 1956
Gelen Ağlar Giden Ağlar 1956
Kızımla Beraber Ağladık 1955
Zoraki Kahraman 1952
Mezarımı Taştan Oyun 1951

metin ve afişler: arsiv.sabah.com.tr, radikal.com.tr, sinematurk.com

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 10.03.2009 - 13:46


#20 epru'

epru'

    coupling uk gacısı

  • Üyeler
  • 6.579 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 10.03.2009 - 14:42

ben bu yeşilçam da sizin -vamp- diye tanımladığınız seks yıldızlarıyla ilgili ilk yazıyı okuyunca aynen şunu düşündüm; erkek delisi belki nemfoman bile sayılabilecek kadar olmuş kadınlar bunlar.. ya da sanatçı, ya da emekçi :P ya da ben gideyim





Benzer Konular Daralt

2 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 2 ziyaretçi, 0 gizli