İçerik değiştir



- - - - -

Bohm,Pribram vediğer görüşler


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 25 yanıt verildi

#21 walkON

walkON

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 389 Mesaj
  • Konum:walla henüz bilemiyorum, değişebilir her an adres
  • İlgi Alanları:şu aralar bavul hazırlamaktan başka bi ilgi alanım yok maaalesf

Gönderim zamanı 01.12.2005 - 22:24

ama canım ciğerim tartışmak sonuna kadar da hakaret biyere kadar burda yok belki ama diğer başlıklarda görmüşsündür eminim ki

(ben mel e yazmıştım bunu ama kusura bakma yine cnm demişim özür :wacko: )

Bu mesaj walkON tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 01.12.2005 - 22:30

sevipte söyleyemediğim şarkılar var
bir dizesini asla hatırlayamadığım şiirler
keşke , keşke o ben olsaydım dediğim hikaye kadınları
düşlerim var
uyandığımda yalnızca başını hatırladığım
ve asla sonuna kadar görmeyi beceremediğim
bir adam var düşümde
tam dokunacakkenuyandırıldığım
bir adam sonumuzun ne olacağını öğrenemediğim
düşümde bir adam var benim mi bilemediğim
bir adam var diyorum düşünüp düşümden ayrı kaldığım
durupta söyleyemedin adınsa gizli kapaklı
sevda türküleri tuttursamda ben telli duvaklı
yanıma korlar mı adam seni
koparıp acıtmazlar mı beni
nafile yanar elim dudağım
seni bana yar ederler mi?

#22 sparkplug

sparkplug

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 946 Mesaj

Gönderim zamanı 02.12.2005 - 01:50

Bu yazıları hangi hacı veya hocadan alıntı yaptığını belirtmeyerek telif hakkı ihlali işlemeye devam ediyorsun.

Ayrıca iki bilim adamına iftira atarak suç işlemeye devam ediyorsun.

Bu gidişle sonun hapis olacak.

Yazmış olduğu mesajında ki yanlışları sıralayabilirmisiniz arkadaşım...
Doğru yada yanlış bir tespit olduğunu anlayabiliriz böylelikle..

Bir kere sözü edilen iki bilimadamına ruhani bazı fikirler atfedilmiş.

Bunlar tamamı ile atmaca ve palavradır.

Bilimadamları din propagandası yapmazlar, dini inançları varsa bile bu inançları profesyonel yaşamlarındaki bulgularından ayrı tutarlar. Kendilerine atfedilen fikirler bu bilimadamlarına ait değildir.

Kaldı ki bu iki bilimadamına atfedilen fikirler, çalışmalarını yansıtmamaktadır. Hologram sözü tekrar edilip durmaktadır ki:

1. Bu iki bilimadamının çalışmalarında da hologram terimi geçmez.
2. Zaten hologram metafizik bir kavram değildir, optik bir teknolojidir. Bu iki bilimadamının çalışma alanları 1. atomaltı parçacıklar ve 2. beyinbilim olduğuna göre, optikle uzaktan yakından alakaları yoktur. Hologram terimi muhtemelen mecazi anlamda kullanılmaya çalışılmaktadır, ama bu anlamda bile hangi amaca hizmet ettiği belli değildir.

Kısaca konunun başında sunulan yazılar, iftiralardan ve isabetsiz yorumlardan ibarettir.

#23 inan

inan

    tersceviroku

  • Üyeler
  • 2.596 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 04.12.2005 - 16:23

Bilimi bu kadar çok seviyorsan neden ilimle ilgili bir tartışmaya giriyorsun ,oğrusu çok merak ediyorum. neden her yazının sorununda soru işareti koyuyorsun,hep soruyorsun fakat burdaki kimse benim,gördüğüm senden fazla veya az bilemiyor sen sanırım,burda piyasa yapıyorsun ve ne yazıkki senin canın çok sıkılıyor..
Bîgâne-i mahabbetün olmaz gam-âşinâ
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina

#24 sparkplug

sparkplug

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 946 Mesaj

Gönderim zamanı 05.12.2005 - 12:01

sen sanırım,burda piyasa yapıyorsun ve ne yazıkki senin canın çok sıkılıyor..

Ben burada yanlışları düzeltiyorum.

Cehalete, ve özellikle dolandırıcılığa ve aldatmacaya karşı tahammülüm yoktur.

Yanlışların doğru olarak sunulduğunu gördüğüm yerde düzeltirim, bu davranışın sistematik bir uygulamasını gördüğümde de haklı şekilde kötü niyetten şüphelenir ve şiddetle eleştiririm.

Asıl senin burada yanlışları doğru olarak sunmaktaki amacın nedir? Hesap ver!

#25 cengiz

cengiz

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 247 Mesaj
  • İlgi Alanları:müzik kitap din, astroloji astronomi

Gönderim zamanı 06.12.2005 - 11:35

MODERN BİLİM "ZİKRİ" KEŞFETTİ

Milyarlarca hücreden oluşan beyin, esas itibariyle bioelektrik enerji üretip, bunu dalga enerjiye çeviren ve kendisinde oluşan mânâları bir yandan RUH dediğimiz yapıya yükleyen ve diğer yandan da dışarıya yayan bir organik cihazdır.

Genelde, doğuştan alınan ilk tesirlerle yüzde beş, yüzde on kapasite ile çalışan beyin, aldığı çeşitli etkilerin de aracılığıyla, klâsik bir yaşam türü geçirir... Bildiğimiz herkes gibi...

Oysa beyindeki bu kapasitenin arttırılması mümkündür!..

NOKTA 6 Mart 1994 tarih 11. Sayısında; ”Batı, zikri geç keşfetti” başlığı altında;

John Horgan’ın Bilim dergisinin (Scientific American) Ocak 1994 sayısında yayımlanan “Dağınık İşlevler” makalesinde savunduğu görüşlerin, ilk kez sekiz yıl önce Ahmed Hulûsi tarafından yazıldığını biliyor muydunuz?

Bilimsel konularda aşağılık kompleksimizi yenmek, zaman alacak. İçimizden birinin yıllar önce savunduğu görüşleri dikkate almaktansa,o görüşlerin benzerlerinin dışarıda da kabul edilmeye başlanmasını bekleriz. Bazen de, aşağıda anlatacağımız Ahmed Hulûsi örneğinde olduğu gibi şaşırtıcı tesadüflerle karşılaşabiliriz. Bilim Dergisi’nde yayımlanan “Dağınık İşlevler” adlı yazıda John Horgan, “Beyinde entegrasyonu sağlayan beyin üstü bir yapı var mı?” sorusuna yanıt arıyor ve 1993 yılında yapılan deneylerden yola çıkarak çeşitli tezler öne sürüyor. Ahmed Hulûsi ise,1986 yılında yayımladığı “Din ve Bilim ışığında İnsan ve Sırları”, “Dua ve Zikir “ adlı kitaplarında bu soruların yanıtını çok daha önceden veriyor.

Sözü edilen makalede, John Horgan şu deneye yer veriyor:

Deneyde gönüllülere isimler içeren bir liste veriliyor ve kendilerinden bu isimleri yüksek sesle okumaları ve her isimle ilişkili bir yüklem söylemeleri isteniyor. Örneğin, “köpek” sözcüğü okununca “havlamak” gibi bir yüklem söylenmesi gerekiyor. Bu deneyde, beynin pek çok farklı bölgesindeki nöron aktivitesinde artış gözleniyor. Fakat aynı isimleri içeren listenin sürekli olarak tekrarlanması, nöron aktivitesinin değişik bölgelere kaymasına yol açıyor. Gönüllülere yeni bir isim listesi verildiğinde ise nöron aktivitesinin arttığı ve ilk bölgelere döndüğü görülüyor.

Ahmed Hulûsi, 1986‘da yayımlanan “İnsan ve Sırları” kitabının “Dünyadaki En Önemli Çalışma Zikir” adlı bölümünde bu konuyla ilgili şunları söylüyor:

Yaklaşık 14 milyar hücreden oluşan insan beyninin ancak cüz’i bir kısmı doğum sırasında aldığı ışınlarla faaliyete girer; bundan sonra da yeni tesirlerle yeni açılımlara kavuşması imkânsızdır. Beyin, doğum anından sonra dışarıdan gelen ışın etkileri ile yeni hücre gruplarını devreye sokamaz.Ancak beyindeki devreye girmemiş kapasite ilelebed âtıl durmak için varedilmiş demek değildir bu.

“Allah” ismini dilinizle söylediğinizi kabul edelim...”Allah” kelimesinin beyinde hatırlanması demek, bu kelimenin mânâsını oluşturan hücre grupları arasında bir bioelektriğin akışı demektir...Esasen beyindeki tüm fonksiyonlar beyin hücreleri arasındaki bioelektrik faaliyetten başka bir şey değildir!..Her mânâya göre beyindeki değişik hücre grupları arasında bir bioelektrik akışı sözkonusudur.. Bu akış neticesinde devreye giren hücre grubuna göre ortaya sayısız mânâlar çıkmaktadır..”

Belleğin işlevi, John Horgan ,”Dağınık işlevler” makalesinde aynı konuyu şöyle açıklıyor: “Bu deney, beynin bir bölgesinin sözcük türetmeyi gerektiren kısa süreli bellek görevi gördüğünü, ama iş otomatikleştikten sonra beynin başka bir bölümünün bu görevi devraldığını gösteriyor. Diğer bir deyişle bellek, yalnızca içeriğine göre değil, aynı zamanda işlevine göre de bölümlere ayrılıyor.”


BİLİM DERGİSİ Ocak 1994 sayısı, sayfa 12’de "Dağınık İşlevler" başlıklı makale.
"Sen"im ben!... Sen, diye bakma bana. A.H.

#26 sparkplug

sparkplug

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 946 Mesaj

Gönderim zamanı 07.12.2005 - 03:26

Alıntısını yaptığın yazıda sözü edilen deneyin Allah'la veya zikirle uzaktan yakından herhangi bir alakası yoktur. Beyinde oluşturulan anıların kısa süreli hafızadan (short term memory) uzun süreli hafızaya (long term memory) transfer edilmesinin nörolojik bir açıklaması sunulmaktadır. Üç-beş dakikalığına hatırlanması gereken ve daha sonra unutulması mümkün olan anılar beyinde belirli bir bölgede, daha uzun süreli muhafaza edilmesi gereken anılar diğer bir bölgede oluşturulur. Her anı ilk önce kısa süreli hafızada oluşturulur, bunların çoğu unutulur, ama ihtiyaç sözkonusu olursa uzun süreli hafızaya transfer edilir.

İnsanın beyninin sadece küçük bir bölümünü kullanabildiği, bunun doğumdan sonraki ışınlar dolayısı ile olduğu vs. asılsız savlardır.

Ayrıca Nokta dergisinde bu tip dini propaganda içeren bir yazı yayımladığından şiddetle şüpheleniyorum. Bu dergiyi severek okurdum, yazarlarını tanırdım, ve bu tip bir yazıyı yayımlayacak bir yayın politikasına sahip olmadığını düşünüyorum.

Fırsatım olursa bir kütüphaneye uğrayıp verilen kaynak hakkındaki iddiayı araştıracağım.





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

1 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli