Ablacım, bizim ilçe tarımdan mühendisler geldiler, erotik tarım diye bir proce yapmamı istediler. Hem çevreci bir işmiş hem de Avrupa Birliği para verirmiş. Ne diyorsun abla bu işlerde para var mı? Varsa biz de çevreci olalım diyoruz girelim mi bu işe? Ellerinden öperim, Cevdet.
Cevdet evladım, zor bir soru sormuşsun, çok uğraştırdı beni. Önce “acaba şifa niyetine yetiştirilen ürünler çıktı da, erotik gıda diye satılıyor haberim mi yok?” diye düşünüp, Buğday derneğine sordum. “Erotik tarım diye bir şeyi biz de duyduk ama ne yaptık, ne yedik” dediler.
Haydar Dümen üstadımıza danıştım, “sen bir de Hayrettin beye sor o anlar” dedi. Hayrettin beyi çiftliğinde buldum, “bu işin altında Amerikalılar olabilir, erotik işler ulusal bütünlüğü şişler aman Muzaffer dikkat!” diye uyardı beni. Hayrettin beyin uyarmasıyla daha da bir şevk geldi, gittim Afyon Sandıklı’daki kaplıcalara, çamur banyosuna daldım. Kükürt burnumu yakınca kendime geldim, bornozu kaptığım gibi Avrupa Birliği’ne koştum. Barroso’yu aradım. Jose İspanya’ya gitmiş, cebi kapalı. Oli de yok yerinde. “Bu kadar gezenin bacağına bir şey bulaşır” derdi rahmetli anneannem.
Neyse sorumu AB’ye yazılı iletiverdim. O gün geldi cevap: “Sayın Muzaffer Abla, AB erotik tarım diye bir konuya destek vermemekle birlikte Türkiye’den ısrarla erotik tarım adıyla projeler yollanıyor. Türkçede ekolojik tarıma erotik tarım denildiğini düşündüğümüz için Avrupa Birliği bu gibi projeleri ekolojik tarım altında değerlendirmektedir…”
Evet Cevdet kardeşim, senin meselen nihayet aydınlandı. Neymiş? Yapacağın tarım ekolojik olacakmış. Ama her ekolojik tarım yapan da çevreci olmuyor elbette. Bunun için önce toprağının temiz olması lazım, toprak kirlenmişse üstüne yeter miktarda arap sabunu döküp boş tarlayı iki kere sulayacaksın. Kimyasal deterjan kullananlar var, o olmaz. “Yumuşatıcı koyalım mı abla?” diye sorma, hiç gerek yok.
Sonra ekeceğin ürün neyse, tohum helal tohum olacak. Yani, helal süt emmiş birilerinin, helal kazandıkları paralarla ürettikleri tohum olacak. GDO dedikleri (Geçmişleri – gelecekleri Düzenbaz Organizmalar) ile çevreci tarım olmuyor. Sonra, toprak ile tohumu birleştirirken içinden tohumlar üresin, bereketli olsun, yiyenlere afiyet, şeker olsun diye niyet tutacaksın (bu kısımda biraz erotizm var, ondan mı karıştı acaba?).
Bileceksin ki o tohumların bir bölümünü kuşlar, bir bölümünü böcekler de yiyecek. “Nasip!” diyeceksin.
İşin en keyifli kısmı en sonra gelecek, hasat. Önce sen yiyeceksin, beğenir, evine de götürürsen; keyifle toplayıp elalem yesin diye koparıp dallarından hıyarları, biberleri pazara götüreceksin. İnsanlar “mmmmm” diye diye, başlarını sağ sola sallaya sallaya yiyorlar diye mutlu olacaksın.
Bak Cevdet, bu dediklerimin hiç biri için Jose’ye de, Oli’ye de, Angelina Joile’ye ihtiyaç yok. Biraz niyet, biraz istek, biraz da ablanın sözlerini dinlemek.
Gerisini boş ver sen Cevdet.
Alıntı