İçerik değiştir



- - - - -

Darwin yanıldı mı?


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 30 yanıt verildi

#21 Radames

Radames

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 43 Mesaj
  • İlgi Alanları:muzik,yelken,sumer medeniyeti

Gönderim zamanı 13.07.2005 - 00:50

1. Cenetik kurcalama ile yeni bir insan turu gelistirilse (mesela bizden daha akilli ve guclu) buna evrim mi deriz yoksa yaratilismi?

2. Maymuna saplanmiyalim. Neandartal insandan Cro-magnon insana gecis nasil oldu kimse izah edemiyor. Bir ara Avrupada bu iki tip insan bir arada yasamis. Sonra Neandertal insan zamanla yok olmus. Neandertal insandan Cro-magnon insana Darvinist bir evrimle gecildigine dair hic bir kanit yok. Tam tersine gecis olmadigina dair kanit var. Biri oburunu yok etmis.

3. Olur boyle vak'alar, yakalayan yakalar

#22 miskin

miskin

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1.494 Mesaj
  • İlgi Alanları:sanane

Gönderim zamanı 13.07.2005 - 08:57

Arkadaşlar bu konuda ziyaret edilmesi gereken bir bağlantı var.

Bağlantıya ulaşmak için altı çizili bu alana tıklayınız!

senin verdiğin link le evrimi destetliyen en küçük bir şey bilke yok
...
admaın biri evrim kesin vardır deyip duruyor
nasıl olurda insanlar inanamaz felan diyip duruyor.
..
böyle evrimin olacağını ispatlıyacaksınız
..
benim verdiğim bir kaç örneğe mantıklı cevap verin yeter

#23 okan_yuksel

okan_yuksel

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 85 Mesaj
  • Konum:Memur

Gönderim zamanı 13.07.2005 - 10:37

19. yüzyılda yaşayan İngiliz doğabilimci, ortaya attığı kuramla çoğu insanı dehşete düşürürken, bilimde de yeni bir çığır açmıştı. Darwin, kuramında ne kadar haklıydı?

Dergide okuyacağınız ilginç öyküye dair ipuçlarını bu alıntıda bulabilirsiniz.

Doğal seçilim yoluyla evrim, Charles Darwin'in yaşamını adadığı çalışmanın belkemiğini oluşturan kavram, bir kuram. Yeryüzündeki canlılar arasındaki uyum, karmaşıklık ve çeşitliliğin kökenine ilişkin bir kuram. Bu anlamda, Albert Einstein'ın tanımladığı şekliyle görelilik de sadece bir kuram. Kopernik'in 1543'te ortaya attığı, Güneş'in Dünya'nın değil, Dünya'nın Güneş'in çevresinde döndüğü yolundaki görüş bir kuram. Kıtaların kayması, bir kuram. Peki atomların varlığı, yapısı ve dinamiğine ne ad veriliyor? Atom kuramı. Hatta elektrik dahi, elektron denilen, şimdiye dek hiç kimsenin görmediği yüklü taneciklere dayalı kuramsal bir yapı. Bu kuramların her biri, gözlem ve deney yoluyla, konunun uzmanlarınca gerçek olarak kabul edildikleri bir düzeyde doğrulanmış açıklamalar. Bilim insanlarının kuram derken kastettiği, kanıtlara uyan, açıklanabilir bir söylem. Ancak bu tür bir açıklamayı da güvenle, ama koşullu kabul ediyor; en azından ciddi biçimde çelişen birtakım veriler ya da daha iyi bir açıklama ortaya çıkana dek onu gerçeğe ilişkin eldeki en iyi görüş olarak benimsiyorlar.

Ve bizler de genellikle bu açıklamaları kabul ediyoruz. Televizyonlarımızın fişini duvardaki küçük prizlere takıyor, bir yıllık zaman dilimini Dünya'nın yörüngesine göre ölçüyor ve diğer pek çok açıdan da yaşamımızı bu kuramların güvenilir gerçekliklerine dayalı olarak sürdürüyoruz.

Bununla birlikte evrim kuramı diğerlerinden biraz farklı. Bu, öylesine olağandışı ve kapsamlı bir yaşam görüşü ki, destekleyici kanıt sayısının çokluğuna karşın bazı insanlar onun kabul edilemez olduğunu düşünüyor. Ve kendi türümüz Homo sapiens 'e uygulandığı haliyle daha da büyük bir tehdit gibi algılanabiliyor.

Bak yukarıdaki koyu puntolarla yazılmış yer sizin gibileri anlatıyor. Diğerlerinde evrimin Dünya'nın Güneşin etrafında dönmesi gibi bir kuram olduğu belirtiliyor. Sayıyorum dikkatlice okumadınız. Saygılar...

OKAN YÜKSEL
Dünyanın,bir öküzün boynuzları üzerinde durduğu bir yalandır ama buna inanan öküzlerin olduğu doğrudur!!!

#24 n0thing

n0thing

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 14 Mesaj

Gönderim zamanı 13.07.2005 - 15:01

Neandertal insanın nasıl yok olduğu hakkında çeşitli görüşler var.Bunları arkeologlar ve antropologlar araştırıyor.Eğer kapsamlı bir araştırma yaparsanız bu tahminleri görürsünüz.Üstelik aklımda kaldığı kadarıyla bu neandertal insanı bulunalı az bir zaman oldu.Hemen netlik kazanmaması doğaldır.Günümüz laboratuvarlarında evrim her zaman tekrarlanıyor.( Basit yöntemlerle)

Evrim çok teferruatlı bir konudur ve bunun detaylarını kitaplardan öğrenmeniz gerekiyor.Üniversitelerde profesörlerin anlattığı konuları bizim burda anlatmamızı istiyorsunuz ki bu da tuhaf. Okuma alışkanlığınız varsa önerdiğim kitapları okuyunuz.Zaten fazla pahalı değil Tübitak yayınları olduğu için 6 milyon fln bir kitap. Siz yeter ki öğrenmek isteyin daha ucuzları da var Tübitak yayınlarının evrimle ilgili.Maymunla ilgili açıklamada bulundum, bakteriler ile ilgili açıklamada bulundum.Fosillerin bolca olduğunu söyledim ancak gidip bakma yerine inkar nutukları atılıyor.

Fosillerin hepsinin kalmaması çok doğal çünkü fosillerin oluşması için belirli ortamlar vardır bunu umarım biliyorsunuzdur.Bu fosillerin de günümüze ulaşması yine zordur çünkü kayaçların yapısı ve diğer etkenler fosillerin bile günümüze ulaşmasına engel oluyor.

Evrimi tetikleyen etkenler bellidir. Bunları öğrenebilirsiniz.

#25 lahokemal

lahokemal

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 11 Mesaj

Gönderim zamanı 13.07.2005 - 15:35

Merhaba arkadaşlar bu tartışmaya bilimadamlarının evrimle ilgili söylediği sözlerden alıntılar yapmak istiyorum:

1-İngiliz zoolog D. M. S. Watson

Evrim teorisinin yaygın kabul gören bir teori olmasının nedeni bu teoriyi ispatlayacak yeterli delilin var olması değil, ancak diğer alternatifin, yani doğaüstü yaratılışın tümüyle kabul edilemez olmasıdır

2-Dr. Colin Patterson (İngiltere Doğa Tarihi Müzesi yöneticilerinden, evrimci paleontolog. Doğa Tarihi Müzesi Gazetesi'nin editörü, Evolution kitabının yazarı:wave:

Bu anti-evrimci bakış açısını almaya başlamamın nedenlerinden birisi, bu şey üzerinde 20 yıl çalışıp bu konuda tek bir şey bilmemenin yaptığı etkiydi. Bir kişinin bu kadar uzun bir süre yanlış yönlendirildiğini öğrenmesi onun için oldukça büyük bir şok. Bu yüzden geçen birkaç hafta, çeşitli insanlara ve insan gruplarına basit bir soru sormaya çalıştım. Soru şu: Bana evrim hakkında bildiğiniz bir şeyi, doğru olan bir şeyi anlatabilir misiniz? Bu soruyu Doğa Tarihi Müzesi'ndeki jeoloji grubuna sordum ve aldığım tek cevap sessizlikti. Chicago Üniversitesi'ndeki Evrim Morfoloji Semineri'ndeki (Evolutionary Morphology Seminar) prestij sahibi evrimci üyelerde denedim ve aldığım tek cevap uzun süren bir sessizlikti ve sonunda bir kişi şöyle dedi: "Tek bir şey biliyorum, evrim teorisi liselerde okutulmamalıdır."

#26 lahokemal

lahokemal

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 11 Mesaj

Gönderim zamanı 13.07.2005 - 15:44

Prof. Cemal Yıldırım (Yerli evrim savunucularından, felsefe profesörü:wave:

Hiçbir bilim adamı (Darwinist ya da neo-Darwinist olsun) evrim kuramının ispat edildiği düşüncesini ileri süremez.

Roger Lewin (Ünlü evrimci bilim yazarı, New Scientist dergisi eski editörlerinden):

Zekamızı gösteren anlayışımız, son derece geniş teknolojik imkanlarımız, son derece kompleks olan dilimiz, ahlaki değerlerimiz tüm bunlar galiba doğayla insanları birbirinden ayırmaya yeterli olacaktır… Evrimciler için bu durum açıklanması gereken bir utançtır

Charles Darwin:

Teorimle ilgili güçlükler ve itirazlar şöyle sınıflandırılabilir: ... İkincisi; örneğin yapısı ve alışkanlıkları bakımından yarasa olan bir hayvan, çok farklı yapısı ve alışkanlıkları olan başka bir hayvanın değişiklik geçirmesiyle oluşabilir mi? Doğal seleksiyonun bir yandan zürafanın sinek kovmaya yarayan kuyruğu gibi pek az önemli bir organ ve öte yandan, göz gibi şaşılası bir organ türetebildiğine inanabilir miyiz?

Doğal seleksiyon teorisinin, kendim göremememe rağmen pek çok hata içerdiğini ileride anlayacağım

Dr. Colin Patterson:

Hiç kimse bugüne kadar doğal seleksiyon mekanizmaları yoluyla yeni bir tür üretemedi. Hiç kimse böyle birşeyin yakınına bile yaklaşamamıştır. İşte neodarwinizmin içine düştüğü en büyük sorun budur

Stephen Jay Gould:

Bir mutasyon büyük ve yeni bir ham malzeme (DNA) oluşturmaz. Türleri mutasyona uğratarak yeni bir tür elde edemezsiniz

Prof. Fred Hoyle

Bütün evreni kaplayan bir hurda yığını olduğunu varsayın. Ve bu hurda yığınının içinde Boeing 747'ye ait parçalar ve elektrik devreleri karışık ve birbirinden bağımsız olarak bulunsun. Bu hurda yığınına bir kasırga isabet etsin. Bu kasırganın ardından tüm parçaları biraraya gelmiş uçuşa hazır bir Boeing 747 çıkabilir mi?

daha geniş bilgi için:

http://www.evrimcilerinitiraflari.com/

#27 okan_yuksel

okan_yuksel

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 85 Mesaj
  • Konum:Memur

Gönderim zamanı 13.07.2005 - 17:51

BİLİMSEL YARATILIŞÇILARIN, BAV'IN VE HARUN YAHYA'NIN SORULARINA YANITLAR

*** Evrim Kurami ispatlanamamistir.

YANIT: Bilimde kuramlar (teoriler), matematikteki veya mantiktaki gibi ispatlanamazlar. Ispatlama kavrami halk tarafindan yanlis anlasilmakta, yanlis kullanilmaktadir. Bilim bir konudaki gozlemlerini aciklayan teorileri one surerken daha once bilinen bilgileri ve gozlenen olaylari onune koyar. Bu olaylarla ilgili bazi bilimsel kanunlari ve kurallari matematik, fizik, kimya gibi bilimlerin yardimiyla cikarir. Daha sonra, bu gozlemi aciklamak icin, bazi hipotezler ortaya koyar. Bazi hipotezlerin dogrulugunu ve tutarliligini, gozlenen ve test edilen deneylerle destekler veya bazi hipotezlerin yanlisligini ispatlayarak bunlari curutur. Defalarca desteklenen hipotezler "Bilimsel Gercek" [scientific fact] haline gelirler. Sonucta bilim, teoriyi test edilen hipotezlerle ve gozlenen olgularla guclendirir veya zayiflatir, bilimsel gerceklerle destekler. Bilimin hic bir dalinda, teoriler matematikte veya mantikta goruldugu gibi % 100 ispatlanamazlar; bilimde boyle bir ispat kavrami yoktur. Ayrica bilimde dogma, dogmatik otorite, kutsal yasalar ve kati degismeyecek evrensel kurallar da yoktur. Gecerli nedenler, kanitlar bulundugunda tum kuramlar (teoriler) degistirilebilir, yerine yenilerini birakabilir (Newton mekaniginin yerini rolativite kuramina birakmasi gibi). [Kaynak: 1)National Academy of Sciences, "Teaching about evolution and the nature of science", NAS Press, Washington, D.C.1998, sayfa:1-9. 2) Douglas Futuyma, "Evolutionary Biology", Sinauer, 1998, sayfa:1-30 ]


*** Evrim Kurami kutsal kitaplara ve dinlere aykiridir; kutsal kitaplar, insanlarin ve hayvanlarin birdenbire yaratildigini soylemektedirler.

YANIT: Pek cok din ve din adami artik Evrim Kuraminin bir gercek oldugunu kabul etmistir (1). Son olarak Papa bile Evrim Kuraminin dogrulugunu tanidiklarini aciklamistir. Kutsal kitaplarin soyledikleri kelimesi kelimesine alindiginda, Evrim Kurami, Yaratilis Efsanesine aykiridir. Fakat pek cok mezhep ve din, Yaratilisi artik daha farkli yorumlamaktadirlar. Ayrica bilimde gerceklere ulasabilmek icin hic bir kutsal kitabin dogmasi bir anlam tasimaz; bilim dogma kabul edemez, kutsalligin veya doga otesi guclerin de bilim icin bir anlami yoktur. Bilim gozlemleyebildigini yorumlar; bilim, tutucu ve konservatif degil, devinimsel ve devrimseldir.

[Kaynak: 1) NCSE, edited by Moleen Matsumura, "Voices for Evolution", 1995, sayfa: 83-120. ]


*** Evrim Termodinamigin ikinci kanununa aykiridir! Kaosdan duzen olusamaz ve entropi surekli artar, enerji bosluga yayilir. Bu nedenle evrim yanlistir, cunku evrimin gerceklesmesi icin, entropinin zid yonunde hareket eden bir guc gereklidir. Oyleyse evrim gerceklesemez, ancak entropinin ters yonundeki bu etkiyi bir YARATICI gerceklestirebilir.

YANIT: Evrim entropiye aykiri degildir. Bu hipotez enerji verilen sistemlerde kaostan duzen olusabilecegini hesaba katmamaktadir. Ayrica termodinamigin ikinci kanunu kapali sistemler icin gecerlidir. Organizmalar, acik bir sistemde enerji alisverisi yapmaktadirlar. Ortamda sinirsiz enerji vardir; bu enerji daha duzenli, stabil kimyasal yapilarin olusabilmesi icin kullanilmaktadir (1)


Bir bisikletin parcalarinin kendi kendine bir araya gelebilecegini varsayamazsiniz, ama enerji harcayarak bu parcalari birlestirebilirsiniz, bisikletin 100 parcasi oldugunu ve elinizde sinirsiz parca oldugunu varsayin, ilk bakista bu parcalarin 100! (100 x 99 x 98 x 97......x 2 x 1) farkli bicimde birlestirilebilecegi dusunulse de bu dogru degildir. Cunku bir didonu bir tekere, direksiyonun bir parcasini camurluga vidalama sansiniz yoktur. Deneye yanila hangi parcanin hangi kisma uyabilecegini bulursunuz, yaratabileceginiz bir kac montaj bisiklet cesidi olabilir sadece, bu entropinin en aza indirgendigi durumdur. Belki bu parcalar 100-200 farkli sekilde de ayni enerji harcanarak birbirine eklenebilir, ama bir tanesi varligini surdurebilecek bisiklet olacaktir. Aslinda , stabil hucre durumunun yanisira katrilyonlarca stabil olmayan protohucre ve hucre durumlari da meydana gelmektedir. Ama varligini surdurebilen, entropiye en uyum saglamis, artik kendi icinde akardengeye (hemostasis) erismis hucredir. Biz sadece kendini surdurebildigi icin onun hakkinda bilgi alabilmekteyiz, halbuki diger stabil olmayan hucreler bozunup, yokolup gitmislerdir ve surekli bir, iki kararli hucreye karsin tekrar katrilyonlarca stabil olmayan ve yokolup giden pro-hucre olusmaktadir (2). Ornegin, icerisinde birbirleri ile reaksiyona girebilecek, A ve B gazlari olan bir kutuya enerji verdiginiz zaman bile bu kapali sistemde, molekullerin birbirleri ile carpisip, yeni ve kararli AB gaz molekullerini olusturabilmesi, enerji verilen ve enerjiyi icinde saklayabilen sistemlerde kararli yapilarin olusabilecegine bir kanittir. Biyolojik sistemlerin olusabildigi, okyanus, doga gibi acik sistemler ise, organik maddenin ana yapi taslarini icermektedir, ortamdaki enerji surekli yeniden kullanilmaktadir; ustelik gunesten ve uzaydan surekli yeni enerji bu acik sisteme katilmakta ve buraya molekuler enerji, isi, radyasyon biciminde hapsolmaktadir. Yaratiliscilar eger uzayda enerjinin dagildigini soylemekteyseler, zaten Evrim Kurami, uzayda enerjinin kullanilarak, yasam olustugunu iddia etmemektedir. Yaratiliscilarin bu hipotezi bos ve karanlik uzay icin gecerli olabilir ancak. Bir mese palamudundan yeterli enerji sayesinden, fotosentez gerceklesmekte ve bir mese agaci buyuyebilmektedir. Gunes, entropinin artisi ile enerji kaybetmekte dunya ise enerji kazanmaktadir. Canli organizmalar öldügü zaman ise bu canlilar icin "entropinin artisi" gerceklesir, tum enerji "tekrar kullanilmak uzere" dogaya karisir. [1) Douglas Futuyma, "Science on Trial", Sinauer, 1995, sayfa:223. 2) Tim Berra, "Evolution and the Myth of Creationism", Stanford University Press, 1990. Sayfa: 126 ]


*** Atmosferdeki dusuk Helyum miktari, dunyanin genc oldugunu gosterir. Eger dunya 4.5 milyar yasinda olsaydi, daha fazla helyum olmasi gerekirdi, cunku Helyum Uranyumun bozunmasindan ortaya cikar.

YANIT: Helyum cok hafif bir gazdir, hidrojen gibi yukselip uzaya karisir ve hidrojen gibi, atmosferde fazla miktarlarda olamaz.


*** Uzaydan dunyaya dusen meteorit kokenli toz, yilda 14 milyon tondur. Eger dunya ve ay 4.5 milyar yasinda olsalardi, uzerlerinde 30-50 m yuksekliginde toz olmasi gerekirdi.

YANIT : Uzaydan gelen toz hakkindaki bilgi yanlistir. Uzay problari bu miktarin bahsedilenden binlerce kat daha az oldugunu gostermistir. Ayrica bu iddiayi yapanlar ne astrofizik ne de temel yercekimi yasalarindan haberdar degiller, bu tozun atmosferik hareketler ve gittikce artan yercekimi nedeniyle dunyaya yaklastikca kitlelesip, okyanuslara karisacagini hesaba katmamaktalar. Ayrica 1959'da Scientific American'da bu makaleyi yazan Hans Patterson, gercekleri cok carpitmistir. NASA'nin verilerine gore, gunes sisteminde santimetre kareye, saniyede 10 uzeri 16 ( 1016 ) gram toz dusmektedir. 5 milyar yilda dunyaya dusmesi olasi hesaplanan toz miktari santimetre kareye 10 gramdir, bu ise kolayca okyanuslara ve atmosfere karisacaktir. [Ashley Montagu, " Science and Creationism", Oxford University Press, 1984, sayfa 43-49]


*** Biyologlar hic bir zaman, bir turun evrimini gozlememislerdir.

YANIT: Biyologlar bir turun evrimini defalarca gozlemislerdir. Mikrobiyolojide bunun orneklerini her gun gormekteyiz, antibiyotiklere direnc kazanan bakteriler, ortama degisim gosteren ve evrimlesen virusler buna ornektir. Bitki molekuler biyolojisi, yeni tur bitkilerin gelistirilmesine sahit olmustur. DDT'ye direnc gelistiren bocekler bu evrime ve dogal seleksiyona birer ornektir.


*** En unlu biyologlar ve bilim adamlari bile artik Evrim Teorisinin yetersiz oldugunu kabul etmektedirler.

YANIT: Bu dogru degildir. Biyologlar, evrimi bir gercek olarak kabul etmektedirler. Evrim Kurami artik biyolojinin temelinde yer almaktadir. Evrim Kurami olmadan artik bu yuzyilda biyoloji yapilamaz. Bilim insanlari arasinda sadece bazi mekanizmalar tartisilmaktadir. Tam tersine unlu biyologlar Yaratilis Efsanesini kabul etmemektedir; dunyaya sadece Evrim Teorisiyle bakmaktadirlar.

Sanıyorum son soru ve cevap "lahokemal" takma adlı arkadaşa iyi bir cevap olur. Yazıların devamı var, bekleyin! Saygılar...

OKAN YÜKSEL / www.okanyuksel.com.tr.tc
Dünyanın,bir öküzün boynuzları üzerinde durduğu bir yalandır ama buna inanan öküzlerin olduğu doğrudur!!!

#28 n0thing

n0thing

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 14 Mesaj

Gönderim zamanı 13.07.2005 - 19:35

Harun Yahya`yı tanıyor musunuz? Harun Yahya gibi adı sahtekarlıklarla ayyuka çıkmış birinin sitesinden bilgileri almak kötü. Harun Yahya`nın eserlerini televizyondan izlerseniz, kitaplarını okursanız hayli yalan şeylerin olduğunu görürsünüz. Kuran ayetlerini bile kendi kafasına göre anlamlar yükleyen adamdan medet ummamak gerekir.


Bana tübitak vs. gibi köklü bilimsel kurumların belgelerini getirin ciddiye alayım.Bilimsel olan bir şeyi bilimle alakası olmayan adam cevaplarsa komik olur.

#29 okan_yuksel

okan_yuksel

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 85 Mesaj
  • Konum:Memur

Gönderim zamanı 13.07.2005 - 20:26

Harun Yahya`yı tanıyor musunuz? Harun Yahya gibi adı sahtekarlıklarla ayyuka çıkmış birinin sitesinden bilgileri almak kötü. Harun Yahya`nın eserlerini televizyondan izlerseniz, kitaplarını okursanız hayli yalan şeylerin olduğunu görürsünüz. Kuran ayetlerini bile kendi kafasına göre anlamlar yükleyen adamdan medet ummamak gerekir.


Bana tübitak vs. gibi köklü bilimsel kurumların belgelerini getirin ciddiye alayım.Bilimsel olan bir şeyi bilimle alakası olmayan adam cevaplarsa komik olur.

Sonuna kadar katılıyorum. Adnan OKTAR'IN (Harun Yahya) kim olduğunu aşağıdaki bağlantıyı izleyerek görebilirsiniz...

Tıklayınız...

Saygılar...

OKAN YÜKSEL

Dünyanın,bir öküzün boynuzları üzerinde durduğu bir yalandır ama buna inanan öküzlerin olduğu doğrudur!!!

#30 lahokemal

lahokemal

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 11 Mesaj

Gönderim zamanı 14.07.2005 - 16:01

Bilmeyenlere;

Evrimciler, bazı bakterilerin antibiyotiklere karşı direnç göstermelerini ve bazı böceklerin DDT'ye karşı bağışıklık kazanmalarını evrime delil olarak gösterirler. Bu direnç ve bağışıklık mekanizmalarının, söz konusu kimyasal maddelere maruz kalan canlılarda mutasyonlar sonucunda meydana geldiğini iddia ederler.

Oysa gerek bakterilerdeki, gerekse böceklerdeki bu özellikler, söz konusu canlıların antibiyotiklere ya da DDT'ye karşı mutasyon sonucunda sonradan geliştirdikleri özellikler değildir. Çünkü bu canlılar söz konusu özelliklere antibiyotik ya da DDT'ye maruz kalmadan önce de sahiptirler. Scientific American dergisi, evrimci bir yayın olmasına karşın, Mart 1998 sayısında bu konuda şöyle bir itirafa yer vermektedir:

Çok sayıda bakteri, daha ticari antibiyotikler kullanılmaya başlamadan önce de direnç genlerine sahipti. Bilim adamları bu genlerin neden evrimleştiklerini ve varlıklarını sürdürdüklerini kesinlikle bilmiyorlar.(Stuart B. Levy, "The Challange of Antibiotic Resistance, Scientific American, Mart 1998, s. 35)

Görüldüğü gibi, direnç sağlayan genetik bilginin, antibiyotiklerden önce var olması, evrimciler tarafından açıklanamayan ve teorinin iddiasını geçersiz kılan bir gerçektir.

Dirençli bakterilerin, antibiyotiklerin keşfinden yıllarca önce mevcut olduğu, ciddi bir bilimsel yayın olan Medical Tribune dergisinin, 29 Aralık 1988 sayısında da ilginç bir olay aktarılarak belirtilmektedir: 1986'da yapılan bir araştırmada, 1845 yılında bir kutup keşfi sırasında hastalanarak hayatını kaybeden denizcilerin buzda korunmuş cesetleri bulunmuştur. Bu cesetlerin üzerinde 19. yüzyılda yaygın olan bazı bakteri çeşitleri tespit edilmiş ve bunlar test edildiğinde, 20. yüzyılda üretilmiş pek çok modern antibiyotiğe karşı direnç özellikleri taşıdıkları hayretle saptanmıştır. (Medical Tribune, 29 Aralık 1988, s. 1, 23)

Bu tür direnç özelliklerinin penisilinin icadından önce de birçok bakteri türünde mevcut olduğu tıp dünyasında bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla bakterilerdeki direnç özelliğinin evrimsel bir gelişme gibi öne sürülmesi kesinlikle aldatıcı bir iddiadır.

Peki günlük dilde "bakterilerin bağışıklık kazanması" denen süreç gerçekte nasıl oluşur?

Bakterilerin kendi türleri içinde sayısız varyasyonları (çeşitleri) vardır. Bu varyasyonların bir kısmı ise, yukarıda belirttiğimiz gibi, bazı ilaçlara karşı direnç sağlayacak genetik bilgiye sahiptir. Bakteriler belli bir ilacın etkisine maruz kaldıklarında, ilaca dayanıksız varyasyonlar yok olur; dirençliler ise hayatta kalır ve daha fazla çoğalma imkanına kavuşurlar. Belli bir zaman sonra tamamen yok olan dirençsiz bakterilerin yerini, hızla çoğalan bu dirençli bakteriler doldurur. Bir süre sonra, aynı bakteri türü yalnızca söz konusu antibiyotiğe dirençli olan bireylerden oluşmuş bir koloni haline gelir ve artık aynı antibiyotik o bakteri türüne karşı etkisiz olur. Ancak bakteri yine aynı bakteri, tür yine aynı türdür.



DDT Bağışıklığı

Evrimcilerin, evrimin delili olarak göstererek çarpıtmaya çalıştıkları bir olay, böceklerdeki DDT bağışıklığıdır. Bu olgu da bakterilerin antibiyotik direnciyle aynı mantıkta gelişir. Ortada DDT'ye karşı sonradan kazanılmış bir bağışıklık yoktur. Böceklerin bazıları zaten her zaman DDT bağışıklığına sahiptir. DDT icat edildikten sonra, bu kimyasal maddeye maruz kalan böceklerden bağışıklık mekanizması olmayanların nesilleri tükenmiştir. Başta az sayıda olan bağışıklık sahibi bireyler ise zamanla çoğalmışlardır. Bunun sonucunda aynı böcek türü, tamamen bağışıklık sahibi olan bireylerden oluşmuş bir topluluk haline gelmiştir. Doğal olarak bütün popülasyon bağışıklık sahibi bireylerden oluşunca, DDT artık o böcek türüne etki etmemeye başlamıştır. Halk arasında bu olay "böceklerin DDT'ye bağışıklık kazanması" şeklinde yorumlanmaktadır.

Evrimci biyolog Francisco Ayala; "böcek zehirlerinin en kapsamlı türlerine karşı gösterilen bağışıklık, bu insan-yapımı maddelerin böceklere uygulandığında, o böcek türünün çeşitli genetik varyasyonlarında açıkça vardı" diyerek bu gerçeği kabul eder. (261 Francisco J. Ayala, "The Mechanisms of Evolution", Scientific American, cilt 239, Eylül 1978, s. 64)

Gerçekte evrimci kaynaklar, bu direnç ve bağışıklık konularında açık bir yanıltma sergilemektedirler. Özellikle de bu konuyu bazı popüler bilim dergilerinde zaman zaman gündeme getirerek, evrimin çok büyük bir kanıtı gibi sunmaktadırlar. Oysa ne bakterilerdeki antibiyotik direncinin ne de böceklerdeki DDT bağışıklığının evrime hiçbir delil sağlamadığı çok açıktır.

#31 n0thing

n0thing

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 14 Mesaj

Gönderim zamanı 14.07.2005 - 16:58

lahokemal

Yaptığınız hiç hoş bir şey değil. Alıntıları yaptığınız siteleri buraya da yazsaydınız iyi olurdu. Gerçi Harun Yahya onları oluşturmak için emek harcamıyor ama siz belli ki kopyala yapıştır yaparken emek harcamışsınız.

Harun Yahya gibi bilimle uzaktan yakından alakası olmayan ve sahtekarlıklarıyla ünlenmiş bir adamın bilgilerini alıp onları buraya aktarmanızı şaşkınlıkla karşılıyorum.

Seçim yine de sizin bilimle uğraşan adamlardan mı bilgileri alacaksınız yoksa bilimle alakası olmayan insanlardan mı bilgileri alacaksınız önce buna karar verseniz iyi olur.





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

0 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli