İçerik değiştir



Sayı 25: Lozan Nüfus Mübadelesi


  • Yanıtlamak için giriş yapın
Bu konuya yanıt verilmedi

#1 LaHesis

LaHesis

    Baş Yazar

  • Üyeler
  • 1.142 Mesaj
  • Cinsiyet:Belirtilmedi

Gönderim zamanı 28.01.2007 - 15:36


Türkiye ile Batılı devletler arasındaki savaşı sona erdirmek amacıyla toplanan Lozan Konferansı sırasında, 30 Ocak 1923 tarihinde, TBBM Hükümeti ile Yunanistan hükümeti arasında “Halkların Mübadelesi Sözleşmesi” imzalanmıştır. Bu sözleşme, Türkiye ile Yunanistan arasında, 1 Mayıs 1923 tarihi itibariyle mecburi nüfus mübadelesini öngörmektedir.

Mübadele kelimesinin karşılığı bir şeyin başka bir şey ile değiştirilmesidir. Bedel kökünden türetilmiş olan mübadele kelimesi, birbirleri ile değiş tokuş edilen Türk ve Yunan halklarının durumlarını tanımlamak amacıyla kullanılmıştı. Hiç şüphesiz ki, mübadele kelimesi bu noktada rasgele seçilmemişti. Herhangi bir nedene bağlı olarak bulunduğu yerden göç etmek zorunda kalan insanlar için kullanılmakta olan muhacir ya da mülteci kelimelerinin yerine burada mübadele kelimesi özellikle tercih edilmişti. Karşılıklı bir etkileşim halini ifade eden mübadele kelimesi, 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan “ Yunan ve Türk halklarının mübadelesine dair sözleşme” ile siyasal literatürümüze de girmiş bulunmaktadır.

Tarihteki ilk ZORUNLU GÖÇ’ü içeren bu sözleşme ile iki milyon civarında insan yurtlarından kopartılarak, yeni yerleşim bölgelerinde yaşamaya mecbur edildi. 1923 Lozan Barış Antlaşması, 1 milyon 250 bin Türkiye Cumhuriyeti uyruklu Fener Ekümenik Patrikhanesi’ne bağlı Ortodoks Hıristiyan ile 500 bin Yunan uyruklu Müslümanın zorunlu mübadelesini getirmişti

Ahali mübadelesi, 1923'ten 1927'ye kadar sürdü. Neticede 400 bin Müslüman-Türk, Türkiye'ye gelirken 1 milyonu aşkın Rum, Yunanistan'a gitti. Mübadele sırasında giden Rumların yüzde sekseni Anadolu'dan, yüzde yirmisi ise Trakya'dandı.

Nüfus değişimi öncelikle her iki ülkede de homojenleşmiş bir ulusal yapının oluşturulabilmesi adına yapıldı. Ortaçağların dinamiklerine göre yapılanmış çok dinli ve çok uluslu imparatorlukların parçalanmaya yüz tuttuğu 19. ve 20. yüzyıl, aynı zamanda yaşamın tüm süreçleri itibarıyla homojenleşmeye başladığı bir döneme de denk gelmekteydi. Elbette bu sürecin en başında da, ulusal yapıların homojenleştirilmesi ya da başka bir deyişle sil baştan inşa edilmekte olan ulusal yapıların azınlık konumuna düşmüş imparatorluk bakiyelerinden arındırılması gelmekteydi.

Görünen o ki; mübadeleye tabi tutulan insanların ne düşündükleri,ne hissettikleri ya da geride bıraktıkları maneviyatlar çok da önemsenmemiştir. Göç ettirilen Rum ve Türklere yeni ülkelerinde maddi hakların sağlanmış olması yada ulusal düzenin sağlanmış olması ne mübadeleyi birebir yaşayan insanlara ne de ikinci yada üçüncü kuşak mübadil torunlarına yaşanan acıları ve duyulan özlemleri unutturmuştur.


GÖÇ

Ayrılırken turuncu pancurlarını aralık bıraktığımız ev yıllarca
o açık pencereden girip çıkacak çocukluk arkadaşın
güvercinler anıların karanlık odalarına.
Arkanızdan bir kova suyla sizi uğurlayan komşunuz
her akşam tencereyi hızla maltıza vuracak arka bahçede
bir daha hiç karşılaşmayacağınızı unutmak için,
sırtını denize çevirmiş, gözleri dağlarda.



ΠΡΟΣΦΥΓΙΑ

Σπίτι που τα πορτοκαλιά παντζούρια του φεύγοντας αφήσατε μισάνοιχτα
για χρόνια από εκείνο το ανοιχτό παράθυρο θα μπαινοβγαίνουν περιστέρια στων
αναμνήσεων τα σκοτεινά δωμάτια του παιδικού σου φίλου.
Ο γείτονάς σας που ξοπίσω σας μ’ έναν ουβά ερό σας κατευόδωσε στην ψησταριά γοργά θα
βάζει το τσικάλι κάθε βράδυ στον πίσω ον μπαχτσέ,
για να ξεχάσει πως ποτέ πια δε θα ξανανταμώσετε,
γύρισε την πλάτη του τη θάλασσα τα μάτια στα βουνά






Benzer Konular Daralt

1 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli