Yaw yazmiyim diyorum, girmiyeyim dini konulara ama gel gör ki dellendiriyorlar ...
Neymiş efendim, adam kendisiyle barışıkmış … Nasıl kendinle barışıksın sen ya!! Kendinle barışık olmak için yeterince etik misin sen (Bu kelime de yeni türedi … Hayır, “Allah’ın sevdigi bütün güzel nitelikler ve ahlakın sende olması lazım” desem uzun olacak, mevzu dağılacak).
Neyse o da yetmez, bundan emin olman lazım. Gerçek adamların seni onaylaması lazım, ne diye, sen adamsın diye [pisttt, birisi icazet vericek demek istiyoom]. Sen adam olmadığın halde nasıl kendinle barışıksın [lan!! diye eklemek istiyorum ama Allah’tan şu parantez içini bayanlar ve çoçuklar okuyamiyor. efendim?? Kral çıplak mı dediniz]. Her türlü pisliği yapıcaksın, kendinle de barışık olucaksın. Haram yersin, kalp kırarsın … eee ?
Şimdi bu kendisiyle barışık adam sanki mükemmel bir adam gibi sunuluyor [ya!!. Ah .. Ah ..]. Gönül inciten, insanların hakkını gasbeden birisi kendisiyle barışığım diyorsa, orada telafisi mümkün olmayan bir yanlış var.
Ama bu insanlar Yunus’u filan seviyor değil mi??
Hadi oradan …İnsanlar Mevlana’yı Yunus Emre’yi filan sevmiyor.Eğer onları sevse, onların gittiği yoldan gider. Yunus’u seven izinde mi Yunus’un, madem seviyorsun … Mevlana’nın hangi sıfatı var o seviyorum diyende?
Bi defa hacım, şunu unutmamak lazım, bir Mevlana’yı bir Yunus Emre’yi seviyorum demek, onun gittiği yoldan gitmek demek. O yolda nasıl Yunus Emre, Mevlana olunur? Allah’ın sevdiği insanlardır onlar … İyi de onlar kim … Diyojen gibi gündüz vakti elimize fener alıp da arıyalım mı yani, hem Atina nere bura nire
Şu sözü bi dinle, “Her secde eden insan Allah’ın sevdiği insan değildir”, duydun de mi, “Her secde eden insan Allah’ın sevdiği insan değildir”. AMA!!! Allah’ın bütün sevdiği insanlar secde eder. Allah tüm dostlarını secdelerde seçer. [Gel de bu sözü duyup secdeye kapanma, Allah Allaahhh]. Secde etmeyen insan, işte ben Allah’ı seviyorum, Mevlana’yi seviyorum … Üfürürsün işte onu, ben üfürürüm arkadaş … Ama genelde idare etmek için, gönül kırmamak için “ya, evet .. hıhı” filan denir ya, yanlış mı yapıyorum ki ... yoksa hep öyle olmaya devam edicek, uyarmak lazım.
Elbette herkes Mevlana, Yunus olamaz … Ama bir hikaye var. Karıncaya demişler ki nereye gidiyorsun? “Kabe’ye” demiş … “Bu yürüyüşle mi?!” diye alay etmişler ... “Gidemezsem yolunda ölemez miyim?” demiş. [Taş gedik dualitesinin son bulduğu an] Yani bir Mevlana olamazsın tamam ama onu sevdiğini iddia ediyosun bari onun yolunda ol, hatta elinden geliyorsa onun yolunda öl. İşte o zaman sen de Yunus’sun sen de Mevlana’sın … Ölçü bu!!
Arkadaş iç geçirip diyor “Bir ben var benden içeri” … Hadi açıkla desem açıklayabilecek mi? Kesinlikle açıklayamaz orası belli de tasavvufun içinde kaç kişi açıklayabilir!! “Sizin gördüğünüz Yunus benim.. Gerçek bir Yunus var ki onu sizde göremiyorsunuz ben de göremem”
Neymiş, “Mevlana tesbihini duvara asmış” … Peki ne zaman asmış??? Kendisiyle mücadelesini bitirdikten sonra asmış. Yani hiç çekmedi değil, kaç yıl çekti o tesbihi … Kolay mı tesbihi duvara asmak!! Tesbihi duvara astık, biz işi bitirdik, Fenafillah’a, Allah’ta yokolmaya geldik diyor…
Mevlana’ya, Yunus Emre’ye Hümanist deniyor dünyada, insan sevgisi olan… Yunus Emre’de insan sevgisi yok ki, öyle değil ki!! Sev yaradılanı Yaradan’dan ötürü, yani Allah’ın yarattığı herşey sevilmeye layıktır diyo.. Ama Yunus’un asıl sevdiği var, o “Allah’ın sevdiği insan” ya da bu insanlari yetiştiren insan …
Ama beyimizin işine öyle geliyor… “Bin kere tevbeni bozsan gene gel, bu kapı ümitsizlik kapısı değildir” diyor Mevlana.O da diyor ki, “Tamam ben herşeyi yapar ederim, gene gelirim”. Bre HAYVAN!! [çok datlu söylerim, tadından yenmez], öyle demiyor ki …”Tamam” diyo, senin bir sürü günahın olabilir, ama birgün olsun ki tevbe et artık, bunu bitir .. ”Tamam” diyo, bin kere boz tövbeni, ama birgün bitir şu işi …Bir gün dön artik, bütün vucudunla, ruhunla kıbleye dön artık
Mevzu derin … şimdilik yetsin