Tarih asla sabit değildir. Tarih hadiselerin ve toplumların değişkenliklerine uyarak daima değişmekte evrime uğramaktadır.buna paralel olarak,tarihçiliğin bakış tarzı da zaman içinde değişmektedir.bunlara bağlı olarak tarihin konu bakımından çeşitlilik kazandığı ve usül bakımından ilerleme kaydettiği ve tarihin geliştiği düşünülebilir. Ancak bu durum tarih görüşünde mecburi bir değişiklik ve tarih ilminde de mecburi bir ilerleme olduğu kanaati uyandırmamalıdır. Çünkü tabi evrim ve değişme belirli tek bir tarih görüşüne sahip toplumlar içinde sözkonusudur. Bu tip toplumlarda tarh ilmi tek görüşün içinde sadece vesikaların toplanmasından ve daima aynı aynı soruya istenen cevabı veren olayların araştırılmasından ibarettir.
Osmanlı toplumunu uzun yıllar işte böyle bir tarih anlayışı içinde görüyoruz. Burada akla hemen Osmanlıda tarih ilminin niçin gelişmediği ve tarih görüşünün niçin değişmediği sorusu gelmektedir.bu sorunun cevabını şu şekilde vermek mümkündür. Tarih ilminin ilerlemesi tarih görüşünün değişmesi ise, büyük inkılaplara,büyük felaketlere ve buhranlara bağlıdır. Halbuki Osmanlı toplumu 19.asra kadar bu tarz büyük olaylarla karşılaşmamıştır
Bu yapıya sahip bir toplumda tarih ilminin gelişmesi ve tarih görüşünün değişmesi elbette kolay değildi.zaten toplum böyle bir değişikliğe ihtiyaç duyacak şartlar içinde bulunmuyordu. Bu sebepledir ki Osmanlı toplumu dini tarih anlayışını yani ilahi determinizm prensibini bir türlü aşamamıştır. Tarih ilmi bu anlayış içinde kalarak,kendini nakilcilikten, pragmatizmden ve apolojetik yöntemden kurtaracak yeni usullere yöneltememiştir. Dolayısı ile Osmanlı tarihçileri ve tarihçiliği ananevi İslam tarihçiliği için makbul olan sınırların dışına çıkamamıştır. Bu şemaya göre İslam dini tarihin ve tarih anlayışının ana hattını teşkil eder.
Netice itibariyle Osmanlı tarihçiliği Tanzimat devrine kadar bu çerçeveyi esas aldığından şark ve İslam tarihi olmaktan öteye geçememiştir. Bu yüzden de yazılan tarih kitaplarında Türklere ve türk tarihine fazla yer verilmemiştir. Milli tarih anlayışı ve şuuru eritilmiş ve unutturulmuştur.
19 yy dan itibaren Cevdet paşa,hayrullah efendi, Mustafa nuri paşa gibi tarihçiler alışılmış tarih görüşünü aşarak sentez bir tarih anlayışı ortaya koymuşlar ve Osmanlı tarihçiliğini başka bir noktaya taşımışlardır.
Tanzimattan itibaren Osmanlı devleti ananevi tarih anlayışının dışına çıkarak yeni bir tarih anlayışı arayışına girmiştir. Bunun sonucu Osmanlıcılık fikrinden kaynaklanan ve Osmanlı hanedanı çevresinde odaklanan bir anlayış doğmuştur.bu tarih görüşünün misyonu Osmanlı milleti ve Osmanlı tarih şuuru yaratarak devletin devamını sağlamaktı. Bu görüşün belli bir felsefesi ve dayanacağı objektif temelleri yoktu.
Osmanlı tarih görüşüne rağmen toplum içine düştüğü genel buhrandan kurtulamamıştır.
Bunun üzerine avrupanın da tesiri ile türk tarihine ve türk alemine olan ilgi artar. Milli tarih anlayışı ve şuuru kendisini gösterir. Kökleri daha öncesine gitmekle beraber ziya gökalp in Türkçülük fikirleri bu tarih anlayışının temeli olmuştur.artık türk tarihi zaman ve mekan itibariyle yaygınlık kazanıyor,türk yurdu Avrupa topraklarından çine kadar genişletiliyordu.bu anlayışın düşünce temelini batıdaki düşünce akımlarının ortaya koyduğu millet ve milliyetçilik;ilmi ve tarihi dayanağını ise yine batıdaki türk dili,türk edebiyatı ve türk tarihi üzerine yapılan ilmi araştırmalar teşkil ediyordu.ancak bu görüş Osmanlı nazarında itibar görmemiştir.
Atatürk tarih ilmimize yani tarihçiliğimize rehber olarak ilmi metodu ilham kaynağı olarakta milli mevzuları getirirken tarihçilere de kılavuz olarak vicdanı göstermiştir. Atatürk ü tarihle ilgilenmeye iten ortaya atmış olduğu TÜRK TARİH TEZİDİR.
Türk tarih tezine göre;
Medeniyetin ilk çıkış yeri ortaasyadır
Beyaz ırkın ilk yurdu orta asyadır
Türkler beyaz ırka mensuptur.
Medeniyetin yaratıcı Türklerdir
Anadolunun yerli halkı Hititler türk kökenlidir
Denmektedir. Türk tarih tezinin başlıklarını herhangi yorum eklemeden yazıyorum.çünkü bu husus tarihten ziyade antropoloji,arkeoloji ve filoloji bilimlerinin işidir. Öenmli olan tezin maddeleri değil bu tezin ortaya atılmasına yol açan süreç ve nedenlerdir.
Tezin kabul sebepleri;Avrupalıların Türkler hakkındaki kanaatleri ve bunları değiştirmektir.avrupaya göre Türkler sarı ırktan olup,ikinci sınıf insandır,medeniyetten yoksundur,barbardır
Ayrıntılı bilgi için bkz. Atatürk ve kültür,100.yıl özel sayısı
Sonuç olarak diyebiliriz ki
Atatürk ün tarihi miras üzerinde ısrarı,tarih ilmine düşkünlüğü son birkaç asırdır hareketsiz türk toplumunda romantik bir hava yaratarak milli Rönesans başlatma gayretidir.türk tarih tezi pek çok ,yönüyle faydalar sağlamıştır,buna rağmen dünya tarihini ve dünya medeniyeti tarihinin yorumlanışını dikkatle karşılamak gereklidir.nitekim tezde bazı aşırılıklar olduğu gözden kaçırılmamalıdır.türk tarih tezinde Osmanlını yer almaması yada aşırılık olarak değerlendirilebilecek hususları yanlış yorumlamamalı ve bütün bunların o günün şartlarının icabı olduğu unutulmamalıdır...