Şike konusunu niye geçiyorsun ki? Bence hiç geçmiyelim hatta bu konunun üstüne özellikle gelinmesi taraftarıyım ben hala. Tarihi de dökün ama yalnız Fenerbahçe değil tüm takımların tarihini bi dökün bakalım neler bulucaksınız
![*saksak](http://www.harabe.net/public/style_emoticons/default/smile.gif)
Buyrun araştırdık SAYIN Sait Selahattin Bey'i
![:msn97:](http://www.harabe.net/public/style_emoticons/default/smile.gif)
Hemde Neriman Tekil' in ağzından bilgiler bulduk. O kim mi? Onu da siz araştırın
![:msn97:](http://www.harabe.net/public/style_emoticons/default/smile.gif)
Bir dönem başkanlık yaptı. Yabancı antrenör ilk kez başkanlığı zamanında geldi.
Fenerbahçe üç takımıyla (Genç B-A) yenilgisiz şampiyon oldu. 1893'de İstanbul'da doğdu. 1911'de Kuşdili Kulübü'nden Fenerbahçe'ye geçti. 7 yıl sürekli olarak Fenerbahçe 1. takımında oynadı. Sakatlandıktan sonra futboldan koptu. Takımın en golcü elemanlarındandı.
114 maçta yeraldı, 94 gol attı. Futboldan başka, Hokey, Kriket ve Su sporlarıyla uğraştı. Uzun yıllar Tenis oynadı. Av sporuna büyük merakı vardı. 1920'lerin ortasında, Çırpıcı Çayırı'na sinek avlamaya değil, Afrika'ya vahşi ormanlarında aslan avına gitti. Avcı Sait namıyla ünlüdür. Vurduğu sayısız aslan ve geyiklerin postlarını yurda getirdi. Fenerbahçe Müzesinin zemini aslan postları, duvarları aslan ve geyik başlarıyla süslendi. Ne yazık ki, 1932 yangınında, Müze'deki paha biçilmez kıymetlerle birlikte bunlarda yandı. Bir kısmı ise kurtarıldı.
Spor hayatını kapayanların son merhalesi, Kulüp Başkanlığı gibi şerefli mevkiiydi. Ancak bu mevkiiye gelecek insanlarda üstün özellikler aranırdı. Sait Selahattin bir dönem başkanlığa getirildi. Ve dönem sonunda, sevgi ve saygınlığın en güzel örneklerini vererek ayrıldı.
Onun döneminde (1932/33) Fenerbahçe ilk kez bir yabancı antrenör (Jozef Şwenk) getirdi ve Sarı-Lacivertli takımlar, Genç, B ve A olmak üzere hiç yenilmeden lig şampiyonluğunu elde ettiler. Üç takımın birden yenilgisiz şampiyonluğu, Fenerbahçe tarihinde ilk kez görüldü. Giyim - kuşamı, hal ve hareketi ile bir İngiliz centilmenini andıran bu nazik ve son derece terbiyeli insan, çoktan kaybolup gitmiş olan "İstanbul Efendisinin" son temsilcilerindedi. İngiliz ve Fransız lisanlarını çok iyi bilen bu mümtaz kişi, tatilini İngiltere'de geçirir, İngiliz futbolu hakkında edindiği izlenimleri bizlere hikaye ederdi. Bir süre Federasyon üyeliklerinde bulundu. 1951'de İstanbul Bölge Müdürlüğü'ne atandı. 1952 yılında da beni İstanbul Atletizm Ajanlığına getirdi. Elele vererek Orta Avrupa çapında enternasyonal yarışmalar tertip ettik ve Atletizm Federasyonunu gölgede bıraktık. Bu atama, tüm kulüplerce olumlu karşılandı. Beden Terbiye Müdürlüğü'ne kısa sürede güven ve ciddiyet geldi. İlkel bir Devlet kuruluşu izlenimi veren bu Müdürlük, Sait Selahattin'in görgü ve disiplin anlayışı doğrultusunda Londra'nın Downing Street'deki 10 nolu dairesinin bir benzeri haline geldi.
Sait Selahattin Cihanoğlu 1975 yılında hayata gözlerini yumarken, arkasında tertemiz bir spor geçmişi ve Fenerbahçelilere has bir anlayış ve felsefe bıraktı. Nur içinde yatsın. Alıntı: Fenerbahçe Spor DergisiKötü birşey bulamadım ve hatta göremedim ben, gören var mı?