İçerik değiştir



- - - - -

Türkiye'de Tarih eğitimi...


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 7 yanıt verildi

#1 Poseidon

Poseidon

    Tarih Muhabiri

  • Dokunulmazlar
  • 2.810 Mesaj
  • Konum:Eskişehir...

Gönderim zamanı 01.12.2006 - 00:23


Malumunuz Tarih dersi hepimizn eğitim yaşamı boyunca karşısına çıkan bir ders, bazıları bu dersi çok severken bazıları nefret eder... Ama şu gerçek ki Türkiye'de tarihe olan ilgisizlik bir hayli fazla...

Sizce bu ilgisizlik Ortaöğretim ve Lisede verilen Tarih eğitimiyle mi alakalı yoksa kisişel ilgisizlik mi..?

Tarihi bu kadar köklü olan bir millete Tarih nasıl sevdirilir..?

Görüşler ve Önerileriniz için buyurun....

Bu mesaj Poseidon tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 01.12.2006 - 00:24

Galata Kulesi'nin aklı olsaydı, Kız Kulesi'ne evlenme teklif ederdi...

#2 Emily

Emily

    Mannak Şeker

  • Üyeler
  • 8.786 Mesaj
  • Konum:Fairy Tale...!!

Gönderim zamanı 01.12.2006 - 01:13

Ben tarih derslerini nasıl çok sevmiştim ve hala severim ve sebebi tarih öğretmenimdir..
Sınıfta savaşları resmen canlandırırdı, tarihler ile ilgili ,uydurulmuş sözlerle şarkılar yapıp hatırımızda kalmasını sağlardı..Ders değil tiyatro izlerdik sanki..İnteraktif eğitim bi nevi...
Tarih dersi gelsin diye iple çekerdik..
Her ay da üç sıra dizisinden birer küme oluşturur ve bilgi yarışması yapardı, birinci gelen kümeye çeşitli ödüller verirdi..
Her ders bağırışlar gülüşmelerle,oynayarak öğrendik biz tarihi..
Ülke tarihini,vatandaşlık bilincini bu şekilde hafızama kazıdı..
Kendisini hala görürüm gittikçe..canımdır..öyle öğretmene canım kurban valla....

In the end, it's not the years in your life that count.
it's the life in your years..

#3 LaHesis

LaHesis

    Baş Yazar

  • Üyeler
  • 1.142 Mesaj
  • Cinsiyet:Belirtilmedi

Gönderim zamanı 01.12.2006 - 01:58

ilk ve ortaöğretim kurumlarında anlatılan tarih akademik eğitimi verilen tarihten çok çok farklı, tarihi bir bilim olarak değil, milliyetçi fikirlerimizi destekleyen ve korkarım zaman zaman kullanan bir masal olarak öğretiyoruz...

tarihe giriş konusunda bile tarih biliminin özelliklerini anlatırken önce "objektiftir" diyor.hemen sonraki derste "Asya hunlarını" bir efsaneymişçesine anlatıyoruz.

kısacası bu ülkede ilk ve ortaöğretimde tarih eğitiminin temel sorunu tarihin bilim olarak algılanmamasıdır.birde ezberi teşvik eden eğitim tabiki...


#4 WaLe

WaLe

    Kimene!

  • Üyeler
  • 6.730 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Eskişehir

Gönderim zamanı 11.12.2006 - 19:11


- Dersimiz MS. 434 Atilla devri, sayfa 215, Ayşe oku kızım, çocuklar dinleyin. Şeklinde geçti. bizim tarih dersleri.

Eğitimcilerin bir dersin sevilmesindeki önem yadsınamaz, Hep derim önce eğiticimler, eğitilmeli. Ezbere ders anlatan değil konusunda araştırmacı ve yeniliklere ve değişimlere açık, farklı fikirlere saygılı eğitimciler ne zamanki yetiştirilmeye başlanır o zaman değil tarih her ders sevilerek öğrenilir.


"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
Gönderilen Resim



’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.

Paul Valéry


#5 erdoğan

erdoğan

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 7 Mesaj

Gönderim zamanı 03.02.2007 - 18:49

- Dersimiz MS. 434 Atilla devri, sayfa 215, Ayşe oku kızım, çocuklar dinleyin. Şeklinde geçti. bizim tarih dersleri.


Böyle ders işeyen kişileri değil öğretmen ,sınıf başkanı yapmak bile büyük hatadır.Bizde maalesef öğretmenlik için bilgi donanım vb. şeyler aranır,fazlasına bakılmaz.Eğer öğretmen olan şahıs sınıfa girerken yetersiz olduğunu düşünüyor ve üzülüyorsa,büyük oranda problem yok demektir.Çünki kısa zamanda gayretleriyle eksiklerini kapatır.

Esas problem,henüz kişiliği oluşmamış ve oturmamış dengesiz kişilerin eline bir fakülte diploması geçirip,es kaza KPs'yi de kazanması halinde öğretmen etiketine sahip olmasıdır.Ne kadar bilgi yüklü ve donanımlı olursa olsun kendi ruhsal problemlerini halledememiş kişilerin öğrencilere verebileceği olumlu hiç bir husus olamaz.

Eğitm,bilginin kişide davranışa döüştürülmesi faaliyetidir.Söz gelimi bir kişi yalancılığın kötü bir şey olduğunu biliyor fakat genellikle yalan söylenmeye devam ediyorsa,bu şahısda öğrenme eylemi gerçekleşmiştir.Çünki yalancılığım ahlaki bir tarafının olmadığını bilmekte buna rağmen yalan söylemeye devam etmektedir.

Diğer bir kimse ise,aldığı eğitim-öğretim faaliyetleri sonucu hem yalancılığın ahlaki bir davranış olmadığını öğrenmiş,hemde yalan söylemeyecek kadar kişilik-karakter kazanmış ise, işte bu şahıs eğitimli insandır.

Maalesef bizde bırakın eğitimsiz insanları,"mürekkep yalamış" olduğu iddia edilen okumuş insanlarımızın çoğu dahi,eğitim ile öğretim arasındaki farkı bilmemektedir.

Öğretmen olan/olacak kişilerin yaptıkları işi her türlü kişisel menfaat ve çıkarların üzerinde tutması,mesleğini her şeyden çok sevmesi gerekir.

M.E.B. ise sadece KPS ile yetinmeyip öğretmenliğe atanacak kişileri psikolojik testlere tabi tutmalı,bu testler öğretmenliğin ilk dönemi olan stajyerlik devresi boyunca sürdürülmelidir.

Tarih öğrenimi demek,geçmişde yaşanmış olayların bir yığın bilgi halinde öğrencinin beynine maharetle nakşedilmesi anlamı taşımaz.Ben nice öğrenciler bilirim ki koca tarih ders kitabının herhangi bir sayfasından bir-iki kelime okuyunca,kitaba bakmadan ve ezbere olarak devamını getirebilmektedir.

Fakat problem şu ki,ezberlediği yığınla bilgiyi hayatın hangi alanında,bölümünde,karesinde kullanacağını bilemeyen ve fakat sorulunca "sular-seller"gibi şakıyıp adeta papaağanlık yapan ve bu sonucu da başarılı bir eğitimin meyvesi olarak değerlendren "eğitmci,veli,öğrenci ve hatta aydın" insanlarımızın bulunmasıdır.

Tahsili boyunca elde ettiği bilgileri nerede ve nasıl kullanacağını bilmeyen,yıllarca uğraşarak,didinip çabalıyarak elde ettiği bu bilgilerin kendisine ne faydası olduğu hakkında en ufak bir fikri olmayan,sadece kafasındaki bilgilere uygun düşecek soru ile karşılaştığında "örtmenim,örtmenim" diye avaz-avaz bağrıp doğru cevabı verince de sanki dönyanın en önemli işini başarmış gibi sevinen arada bir bilgi yarışmalarında çıkan soruların ekserisine cevap verip "ayaklı kütüphane" olmaka övünen ezberci eğitim kurbanı evlatlarımızla,ne onlara faydalı olabiliyoruz,ne de onların memleketimize fayda sağlamasına vesile olabiliyoruz.

Tarih öğrenimi eğer gerçekten amacına ulaşırsa kişilerde kapasite,öğrenim seviyesi ve gösterdiği kişisel çabası ölçüsünde bir tarih şuuru gerçekleşir.Bu kişiler elde ettikleri tarihsel verileri ne siyasal kaygılara,ne ideolojik menfaatlere ne de politik çıkarlara yem etmez,kendilerini ve birikimlerini sadece kendi menfaati doğrultusunda yerel çıkarların veya emperyalizmin emrine vermez,ülkesi ve yurttaşlarının menfaatleri,hatta mümkün olabildiği ölçüde tüm insanlık için kullanır.

Türkiye de eğitm mi?

Rahmetli Cem KARACA'nın okuduğu ve bizlere sevdirdiği bir şarkı ile cevap vereyim.

"Bindik bir alameteeeee,gedeyoz gıyameteeeeeee!"

Esen kalınız.
Gönderilen Resim

ABD'nin zulmettiği her mazlum,benim dostumdur.

#6 MaryJane

MaryJane

    Forum Şövalyesi

  • Üyeler
  • 2.094 Mesaj
  • Konum:''Fox River''
  • İlgi Alanları:F1, WRC , Eski Mısır , Gothic-Symphonic-Power Metal , Frp, Galatasaray..

Gönderim zamanı 04.02.2007 - 16:29

Bu konuda şanslıyım ki ben tarih eğitimimi ailemden aldım,eğitimimde hiçbir okul, ders kitaplarını alma zorunluluğunu koymak dışında herhangi bir etki de bulunmadı.
Wale'nin de tabiriyle ayşe okudu biz uyuduk..
Oysa ki Tarih dersi pek çok derse göre insanın okul eğitiminde her zaman karşılacağı derslerden biridir.Buna rağmen bu konuda son derece yetersiziz.
Bir öğretmen için ders anlatırken karşı tarafın ilgisini çekmekte en fazla zorlanılan derslerden biri din,felsefe,edebiyat ve tarihtir.
Bence sorun aslında iki taraflı..Siz tarihe ilgisi olmayan bir öğrenciye her ne kadar farklı bakış açıları vermeye,sevdirmeye çalışsanızda,sınırsız kaynaklar sunsanızda önüne bazı temel bilgiler dışında çok fazla şey öğretemezsiniz,ilgisi olan bir öğrenciye de bu şekilde basmakalıp oku,geç yöntemi uygularsanız kendi öğrenebildikleri dışında okul çok fazla şey katamaz.

''Orada olmayan bir şeyi görmezden gelemezsiniz çünkü 'görmezden gelme'nin anlamı bu değildir ''

Gönderilen Resim

#7 babuna

babuna

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 341 Mesaj

Gönderim zamanı 24.02.2007 - 02:42

1950 ve 1960 yıllarında liselerde okutulan bir tarih kitabı var .. Hiç elinize geçti mi? Şimdilerde sanırım onu Kaynak yayınları yeniden yayınladı.. Kitap muhteşem... Her şey oradan başlıyor. Bu kitapla ilk karşılaştığımda lise yıllarım aklıma geldi. Yıllarca kendimi neden okuduğumu anlayamıyorum diye sorgulamışımdır. Sonra tekrar döndüm ve lise yıllarında okuduğum tarih kitabına baktım. Yine anlayamadım tabi ki... *zong

Anlaşılabilmesi de mümkün değildi.. Çünkü cümlelerin çoğu iki üç satıra kadar uzayabiliyordu. O yaşlardaki insanların bunu anlaması mümkün olduğunu hiç sanmıyorum.

1960 yıllarından sonra galiba eğitimle ilgili bir çok kararın altında sanırım Bener Jordan diye bir Amerikalının nedense imzası var bu çok ilginç.

Talim Terbiye Kurulu bütün kitapların şablonunu çizmiştir. Bir tarih kitabında nelerin anlatılacağı % oranları ile verilmiştir. Örneğin falanca dönemde kültürden bahsedeceksiniz ama bu kitabın %10 ununu geçmeyecek ve burada şu, şu, şu konulara değinilecektir. Kısacası bir ara piyasada onlarca kitap olmasına karşın değişen sadece yazarı ve yayıneviydi.

Hatırlarım bir zamanlar ders kitabı yayınlayan bir yayınevinde çalıştım. Kitabın birisine walt disney karakterlerinden koymuştuk. Bir süre sonra Talim Terbiye Kurulu bir rapor göndermişti. Raporda Türk örf ve geleneklerine uygun olmayan resim seçilmiş deniyordu.. Çizgi karakterdeki hayvanın eteği kısaymış, sorun buymuş.

Yine bir tarih yazarı bir kitap hazırlamış ve kitap reddedilmiş.. Aynı yazar aradan bir yıl geçtiğinde takma bir isimle aynı kitabı tekrar incelenmesi için kurula gönderiyor ve kitap kabul ediliyor.. Yazar mahkeme açmayı düşünüyor fakat rica minnet susturuluyor.

Yine matematik kitabı için bir fonksiyonun yanlış yazıldığı raporda yazıyordu. Fakat yanlış yoktu bizim kitabımız doğrusunu yazıyordu .. Bu konuyu konuşmak için gittiğimizde bize "Fazla konuşmayın size ne söyleniyorsa aynını yapın" denildi..

Evet, insan geriye gider mi? Maalesef gidiyoruz. 1960lı yıllarda (sanırım) bir tarih kitabı var muhteşem.. Onu kaldırıp atıyoruz ve yerine saçma sapan bir kitap koyuyoruz. Aslında bir çok ders için bu geçerli.. Öğretmenin çok çok yapacağı bir şey olduğunu sanmıyorum. Olsa olsa kişisel girişimlerle bir şeyler yapılabilir.

Yine 1927 yılında yayınlanmış ilkokullar için din dersi kitabı ile karşılaştım. Sene 2007 ama inanın okumakta anlamakta hiç sıkıntı çekmedim... O kadar duru arı ve güzel bir kitaptı ki... Bir de son 20 yıl içerisindeki din kitaplarına bir bakın.. Birisinde neyle karşılaştım biliyor musunuz? Atatürk'ün Conk Bayırında cebindeki saat değil, Kur'ân-ı Kerîm varmış.. Ve kurşun ona çarpmış..

Yalan dolan... ahlâksızlık..

#8 shy

shy

    xrÜt / kudI

  • Kurucular
  • 16.791 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 28.02.2007 - 00:46

Sanırım tarihin tamamen ezber dersi dersi olarak adlandırılmasında.Bunda çoğunlukla öğretmenlerin kabahati olduğunu düşünüyorum.

Bir öğretmen düşünün ki sınıfa gelip sınıf listesini açıp, bir kurban seçip anlat bakalım konuyu diyen.Bu dersten nasıl bir verim ya da öğrencilerden nasıl ilgi beklersiniz.

Ezber şeklinde sorular sormakta öğretmenlerin işine gelmekte.

Olayların sebep ve spnuçlarını incelemek ya da öğrencilerinde katılımını da sağlamak daha zor olanı.Kimse işin kolayı varken soru seçmez :)

Bu dönem ödevleri neden vardır?

Öğrenciler gidip bi kitap bulup aynısını yazsınlar ya da bir büyüğüne okutup ona yazdırsınlar diye :girlcry:
DOÐRUNUN SÖYLENMESİNDEN ÇOK, KİM TARAFINDAN, NEREDE VE NE ZAMAN SÖYLENDİÐİ ÖNEMLİDİR.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Gönderilen Resim





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

0 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli