04 Eylül 2006 tarihinde bi kardeşim bana düşünce ile ilgili bir yazı gönderdi ve cevap yazarcasına karalmaya başladım;
Benim düşüncelerimin kaynağı derinlerde saklıdır, kimsenin ulaşamayacağı kadar derin ve ıssız. Kimi zaman öfkeli kimi zaman sakindir ama her zaman merhametlidir . Yanlış anlama bu merhamet kendime karşı değil çevremdeki varlıklara karşı, kendime kalansa koca bir hiç…
Duygular, düşünceler derinlerde saklıdır ulaşılamaz, söylenemez, yazılamaz. Düşüncelerimi yazmayı yasakladım kendime, hangi kelimeler beni ifade edebilir ki zaten dünyada beni ifade edebilecek kelimeler, sözcükler türetilmedi daha…
Bu yüzden beni, düşüncelerimi anlatan metin de göremezsin şiirde ( sanırım bu metinle yasağımı çiğnedim)
Bu yüzden düşündüğüm için pişman olmadım hiç, neden mi çünkü bana aitler, yanlış da olsalar bana aitler. Yanlışı sahiplenmek nasıl olur; ilerde doğruyu gördüğümde yanlışı düşünenin düşüncelerini anlayabilirim.
Zaman düşüncelerin dostu ve düşmanıdır derler; zaman yeni duyguları, yeni duygular yeni düşünceleri getirir. Yeni düşünceler eskisini ya söker atar yada geliştirerek değiştir.
Mutluluk mu? Mutluluk cam gibidir. Camın önünde durursun fakat camın ardındakini görürüsün, onu hissetmek için elini uzatman gerekir.
haklıydım düşünceler eskisini ya söker atar yada geliştirerek değiştirir;
düşüncelerim değiştimi yoksa gelişti mi bilmem ama artık herkese karşı merhametli olmadığımı olmadığımı hissetmeye başladım...
Son bir ayda o kadar çok yalanla ve bencillikle karşılaşmaya başladım ki artık merhamet etmek yıkıma gitmek gibi birşey oldu ama yinede üzülmüyorum;
Çürükleri eledikce bir kat daha çok güçlendim çünkü; değerli olanın değeri bir katta daha arttı...