o kadar ki...
sanki şu an yaşamıyorum...
akıp geçen her saniye benim kısacık ömrümde bir milat olmuş...
her saniye bir kaybediş her saniye yeni bir özlem...
şu an yaşadığımız hayata bakarsak sosyal hayatta yozlaşmalar almış başını gidiyor...
aşk'ta,dostlukta,ikili ilşkilerde,müzikte,sporda,sanatta vel hasıl kelam her yerde her alanda...
90'lı yıllarda piti kareli gömleği,papyonu ile tarkan'ı dinlerdik...yeni çıktığı zamanlar...coşardık...
sertab'ın aldırma deli gönlü ile kendimizden geçer...aşk sarhoşu olurduk...
bir büyüğümüz senin sevgilin var mı?diye sorunca...
muzip bir öğrenci gülüşü atardık...biraz da utanırdık...
şairin dediği gibi biz hep o zamanlar yaşadık en çocukça en güzel sevdaları ve aşkları...
komşuluk ilşkilerini hele hiç sormayın komşu değil sanki can ...
karşılıklı ziyaretler acıyı,sevinci paylaşmalar...alınan yardımlar yapılan yardımlar...komşu gezmeleri...
birkaç arkadaş toplanıp...evden zor zahmet izin alıp evden dışarı çıkınca sanki özgürlüğe kanat çırpıp gecenin karanlığında bir sigara yakıp sokakta şakalaşıp gözden kaybolmak...
ama şimdi yaşanması gereken sosyal hayata dair hiçbir şey yok...bütün izler silinmiş...
sürekli bir değişim sürekli bir yozlaşma...
gündelik sevgililer,çıkarcı iş dünysı,menfaat üzerine kurulmuş sahte dostluklar,aile arası kavgalar bir sürü bir sürü...
ve işte arkadaşlar bunun için eskiyi çok özlüyorum...