Pek çok gece uykulardan sıçrayarak uyanmadık mı hepimiz ? Kabuslarımız dönem dönem olmadı m peş peşe gecelerce bizi takip eden. Bazılarımız bunların üstesinden hemen gelebildi bazılarımız ise halen o kabusların içinde ne gece fark ediyor ne gündüz. Asla bitmeyen bu kabuslar ne zaman bırakacak peşimizi ve ne zaman huzur içinde uyuyacağız anne karnındaki gibi bilinçsizce.
Düşünün bir, daha doğar doğmaz başladı uykudan sıçramalarımız. Henüz daha bir bebekken bile doğal nedenler bölüyordu o güzel uykumuzu. Altımızı ıslatıyorduk yada lanet bir gaz sancısı giriyordu bünyeye ve çığlık çığlık uyanıyorduk uykumuzdan. Biraz daha da büyüdük bu sefer kapının arkasındaki öcüler veya odamızın içindeki gölgeler böldü huzurumuzu annee yada babaa diye feryat figan olmadık mı yataklarımızda? Sonra sonra o nankör arkadaşlar girdi hayatımıza ufacık beyinlerdik henüz 10-14 yaşları arasında sanki marifetmişçesine ard arda anlatıyorlardı o berbat hikayeleri. Hangimiz etkilenmedik ki onlardan yok efendim ruh çağırmışlar da gitmemiş, kuyudan cinler çıkmış veya bir görüntü boğazlamak istemişmiş yine bozulmuştu uykularımız huzurumuz. artık büyümüştük ne anne diyebiliyorduk ne baba. Bir şekilde zıplayıp uykudan sadece yorganı kafamıza çekiyorduk. Yıllar geçmişti bu şekilde ve hayatımıza başka kabus sebepleri girmişti . Artık kabuslarımızda güya bizi hayata hazırlayacak sınavların ve deneme testlerinin kabusları vardı. Ahh birde o dönemle yaşanan ilk aşklar. Platonikler. Sanki derdimiz yetmiyormuş gibi bir gece sevdiğimizin kabusları bir gece hayat kabusları sarmaya başlamıştı uykularımızı. Zamanın en hızlı akıp gittiği yaşlardaydık artık ve kabusların en sık değiştiği zamanlarda yine bu zamanlardı. Terketmeler, terkedilmeler, aldatmalar ve aldatılmalar bir çığ gibi büyüyordu hayatlarda ve her biri farklı şekillerde bölüyordu gene uykularımızı. Mutlu olduğumuz dönemlerde bile ya birgün kaybedersek diye kurduğumuz paranoyalar eklenmişti kabuslarımıza ve en nihayetinde gerçek oluyorlardı.
Yaş artık kemale erdiğinde korkularımız da değişecekti elbet. Endişelerimiz bu sefer farklı olacaktı. Evlatlarımız için edişelecek onların rahat etmesini ve mümkünse bizden daha az kabus görmeleri için didinip dururken uykularımız onların kabusları yüzünden bölünecekti. İstesek de istemesek de yakamıza yapışan kabuslarla yaşamaya alışacaktık bundan kurtuluş yoktu bunu biliyorduk. Derken ölüm korkuları başlayacaktı. Sevdiklerimiz yavaş yavaş göçerken hayattan bu sefer uykularımızda onların kabuslarını görerek bölünecek uykular. Sıra bize geliyor olacak aslında o zaman fark edeceğiz ki o sonsuz uykuya yattığımıza huzura varacağız ve artık kabuslar uyandırmayacak bizi. İşte o zaman anlayacağız ki asla bitmeyeceğini sandığımız kabuslar o gün bitecek. Bu dünyadan çekip gittiğimizde kurtulacağız.
Birgün bitecek kabuslarda herşeyin bittiği zaman. O nedenle kabuslara inat yaşamaktan ve onlara alışmaktan başka seçenek sunmuyor bu hayat.