İçerik değiştir



Yılmaz Erdoğan


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 32 yanıt verildi

#1 Poseidon

Poseidon

    Tarih Muhabiri

  • Dokunulmazlar
  • 2.810 Mesaj
  • Konum:Eskişehir...

Gönderim zamanı 11.08.2006 - 09:36


Yeni Bir Sayfada Sana Bakmak



her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.

bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
“içinde benzetmeler olan”
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok

uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım
olan olmayan acıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları
bütün stabilize arkadaşlıklar
daha hızlı koşardım
severadım gelirdim
gözlerinin mercan maviliğine

sana bakmak
suya bakmaktır
sana bakmak
bir mucizeyi anlamaktır

sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem
yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
bahçıvanlar değil tüccarlardır
sen öyle göz
sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
sen teninde cennet kayganlığı iken
sana şiir yazmak ahmaklıktır

bir tek söz kalır
dişlerimin arasından
ben sana gülüm derim
gülün ömrü uzamaya başlar

verdiğim bütün sözler
sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz

sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
Allah’a inanmaktır

Yılmaz Erdoğan....
Galata Kulesi'nin aklı olsaydı, Kız Kulesi'ne evlenme teklif ederdi...

#2 Poseidon

Poseidon

    Tarih Muhabiri

  • Dokunulmazlar
  • 2.810 Mesaj
  • Konum:Eskişehir...

Gönderim zamanı 11.08.2006 - 09:37

Yaşayabilme İhtimali



Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan
Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam...
Ben seninle bir gün Veyselkarani'de haşlama yeme ihtimalini sevdim.
İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman
özlemeye başladım herkesi...
Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra..
Bizim Kemalettin Tuğcu'larımız vardı...
Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı...
Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan kahverengi sıralarda,
solculuk oynamaya başladık..
Ben doktor oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla...
Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu pütürlü duvarlara ve
Türk Dil Kurumu'na inat bir Türkçeyle...
Ağbilerimizden öğrendik, S harfinden orak çekiç figürleri türetmeyi..
Ankara'ya usul usul karbonmonoksit yağıyordu.
Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu haber bültenleri.
Oysa Ankara'da hiç sevişmedim ben.
Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim..
Sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik dikenleri saymazsak..
Ankara'ya usul usul kurşun yağıyordu..
Ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber bültenleri.
Oysa hiç kurşun yaram olmadı benim
Ve hiç bir mahkeme tutanağında geçmedi adım
Çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece
Sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde, ama sen yoktun
Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, suni teneffüs saatlerinde
Okul servisi seni hep zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu
Ben, senin benimle Tunalı Hilmi Caddesi'ne gelebilme ihtimalini seviyordum.

Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.

Yaz sıcağı toprağa çekiyor da tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini
Sonra otobüs oluyordum, kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü
Ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum
Muş ovasının yalancı maviliğini
Otobüs oluyordum bir süre
Yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum, yanağım otobüs camının garantisinde
Otobüs oluyordum
Bir ülkeden bir iç ülkeye
Çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum.
Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin
Korkuyordum
Sonra iniyordum otobüsten
Çarşıdan bizim eve giden, ömrümün en uzun,
ömrümün en kısa, ömrümün en çocuk,
ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum.
Çünkü sonunda annem oluyordum, babam kokuyordum sonunda..
Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan
Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam
Ben seninle bir gün Van'daki bir kahvaltı salonunda
Ben seninle sadece bilmek zorunda kalanların bildiği
bir yol üstü lokantasında
Ben seninle, Ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında bakan
Doğubeyazıt'ın herhangi bir toprak damında
Ben seninle herhangi bir insan elinin
terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim

Ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim!

Yılmaz Erdoğan
Galata Kulesi'nin aklı olsaydı, Kız Kulesi'ne evlenme teklif ederdi...

#3 inan

inan

    tersceviroku

  • Üyeler
  • 2.596 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 11.08.2006 - 10:02

Sevgilim Yoksa Sen Sevgilim Olmayabilir misin?

Hiç bir yerinde yok asaletin ibresi...
Sessinde kımaşmasında tensel bir büyünün atlasan ilibas ve kuytu bakışlı mavi gözleri...
Sanki hepimize bütün şiirleri hâlâ fısıldayan bir eski büyük şairmiş gibi...
aşk bir erken didişme bir sorgu sualmiş de mezbele ve yaralıymış eski yaraların yeniden kanamasından...
Hiç bir yerde yok asaletin ibresi...
Bir adamın yüzünde yada yalana çok benzeyen bir doğru sözünde belki...
Saçlarının çevreminde ıslak bir beyaz kadının yüksek rakımlı göllerin buzul saflığında ve kokusunda çiçeklerinin kanır eşin...
Elbet şiir olacak şairin tesellisi ve en kötüsü bile işe yarayacak aşklaşmaların...
Yazana değilse bile okuyana faydalı...
Bak aynı başına gelmiş adamın benim başima gelen o da üzülmüş aynı benim gibi benimki daha acıklı değil onunkinden fiyakalı değil onun acısı benimkinden...
Sade güzel olan kelimeler....sade kelimeler....kelimeler...
Sen aşka aşıksın müsaitsin gördüğünü abartmaya...
Biz olsa olsa bir müddet aşklaştık aşkın aşık olmadık...
Bir elim sana uzanır öteki berikinin zaten elinde...
Bırak yoluma gideyim bildiğimce...
Yabancısı olduğum birsey değil yabancılar...
Baktım yerlisi yabancısı aşağı yukarı hepsi benzer... erkekler.....
Eğer bir söz bir ses bekliyorsan bu adamdan...
İçinde hiç göndermek isteği bulunmayan bir 'git'... lazımsa eğer...
İşte orda duruyor... ağzinin bir yerinde...
Almak istermisin dilini sokup aklımı...
Sana ait olan herşeyi bir nefeste...
Bir göz yumma anında...
Bir soğuk telefon konuşmasında...
Geri alabilirmisin...
Seni benden geri alabilirmisin...
Kovabilirmisin beni senden...
Sevgilim yoksa sen sevgilim olmayabilirmisin....


Koparım her dinleyişimde.

Bu mesaj shy tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 23.04.2009 - 17:50

Bîgâne-i mahabbetün olmaz gam-âşinâ
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina

#4 Poseidon

Poseidon

    Tarih Muhabiri

  • Dokunulmazlar
  • 2.810 Mesaj
  • Konum:Eskişehir...

Gönderim zamanı 11.08.2006 - 10:04

İnanım onu en başa yazmıştım ben ..:) başka şiirini beklerim senden
Galata Kulesi'nin aklı olsaydı, Kız Kulesi'ne evlenme teklif ederdi...

#5 inan

inan

    tersceviroku

  • Üyeler
  • 2.596 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 11.08.2006 - 10:09

ISLIK

senin sesinle başlayan bir ıslık
kehribar kokusu kulaklarımda
nasıl bir nargile yakmak bu fitil gibi
sarhoşlukta..

kim bu öldürücü musikinin
güftesini gömebilir kuytuluğun makamına
yalnız hicazdı felaket efem saatlerinde
kimi görsem göz yarası yüzümde,
kimi duysam
senin sesinden ıslak bir ıslık
ve ben artık her şarkıda
kendime vokal yapıyorum,
yüzüm gözüm ıpıslık...


Tensel dokunuş.
Bîgâne-i mahabbetün olmaz gam-âşinâ
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina

#6 Poseidon

Poseidon

    Tarih Muhabiri

  • Dokunulmazlar
  • 2.810 Mesaj
  • Konum:Eskişehir...

Gönderim zamanı 11.08.2006 - 10:12

Ankara'ya
Öyle yakışırdı ki kar..
Asfaltlar ışıldar,
Buz tutardı resmi yalanlar...
Kimse keman çalmaz belki ama
Çok keman çalınsın balolarında
Diye yapılmış
Gri
Sisli
Binalar...

Alnının ortasında
Ciddi bir devlet asabiyeti.

Çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar,
Bu zulüm bu sevda bitmezmiş sevmek
Bir halkı sevmekse aşk o zaman sevmekmiş!
(biz bir şeyi delicesine severiz Ama tanrım neyi?)

Kahve önü çatlak mozaik
Bel kemiğine tehdit
Kürsüler üstünde
Çok sigara içen
Öğrenciler

Bir daha asla yaşayamayacağı
Aşkları teğet geçerken
Hep onu sevmeyenleri severek
Hep onu sevenin gözlerinden
Kalabalıklara kaçarak
Karışarak toplumcu gerçekçi yalnızlıklara,
Yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını
Bir izmirli güzele dayatmak varken
(Hep kardeş olacak değiliz ya, Yaşasın halkların sevgililîğî!)

Soyut bir sevdaya
Beşik kertilmiş olan
Dağda çoban,
Şehirde şark çıbanı sayılan,
Fırat'ın büyük elleri
Ararat'ın kız yelleri
Cilo'nun derin nefesleri
Hülasa kente hukuk mukuk okun
Mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmiş

Anadolu çocukları,
Ankara' ya
Öyle yakışırdı ki kar
Asfaltlar ışıldar,
Buz tutardı resmi yalanlar

Belki balkona Kar seyretmeye çıkar diye
Sevdiğimiz kızlar
Çok dibimiz donmuştur
Ve çoğu zaman
Bu kar mevzuu
Kızlara yeterince ilginç gelmemiştir

Hiçbir şey
Kapalı bir dükkan kadar
Hüzünlü gelmez insana
Ankara'da,
Yoksa bugün bir hayat
Yaşanmayacak mı duygusu çöker bütün bozkıra.

Kimse keman çalmaz belki
Belki bu fiim hiçbir zaman
O kadar fiyakalı olmayacak ama
Hiçbir lahmacunda
O okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin
Tadını vermeyecek bir daha
Çok daha iyilerini yedim sonra
Bizzat Urfa'da hatta
Ama hiçbirinde
O kadar aç oturrnadım sofraya
Ankara'ya

Öyle yakışırdı ki kar
Çok yabancı bir soluk duyulur bazı
Bilinmez bir dilin ıslığından
Anla ki sıkıldı bizim konsolosluktaki konuklar
Öyle deme Ankara'yı sevmeyene bir zulümdür
Bu kadar insanın neden Ankara'yı sevdiğini anlamadan

Ankara'da yaşamak
Yollarına hep sevdiğimiz insanların
Adlarını vermediler ama
Biz her duvara
Bilvesile onların adını yazarak yaşadık
Kül ve betondan mürekkep
Yaşadıkça yaşanılası gelen
O tuhaf bozkır kokusunda.

Ankara'ya
Öyle yakışırdı ki kar.
Asfaltlar ışıldar...
Bir günden bir sürü gün yapan
Mesai saatlerinde hiçbir şey yapan

Hiçbir şey alıp hiçbir şey sunan
Rakıyı bol sulu içen
Dokunmasın için deği!
Çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakısı,
Hep kağıtlara bakarak,

Hep kağıtlardan bakarak
Hem Neşet Ertaş' ı hem Bülent Ersoy' u
Aynı anda sevmeyi başararak,
Karısının bayat ekmeklerden yaptığı tatlıyı
Çok beğenmeyerek ama
Yine de bu tasarrufunu takdir ederek
Boynu hep kıdemli bir atkının içinde saklıyken
Hep bir şeylere birilerine küsmüş gibi
Yürüyen...

Memurlar.......
Ankara'ya
Öyle yakışırdı ki kar..
Asfaltlar ışıldar,
Buz tutardı resmi yalanlar...

Biz,
Şimdi kapalı birr kuruyemişçi

Dükkanının
-ki bütün plan kar altında
Tuzsuz ay çekirdeği çitieyip
Yanı sıra bafra içmektir-

Kötü ışıklandırılmış vitrininden
Umutsuzca içeri bakan,

Kimliği gereğinden fazla sorgulanmış,
Merhabadan çok çıkar ulan kimliğini denmiş,

-yani sistem kendi verdiği kimliği
Zırt pırt geri istemektedir-
Doğduğu yer yüzünden
Doğuştan kavgacı zannedilen ama
Pek çoğu kavgadan nefret eden

Kavgacı
Esmer
Cesur

Korkak
Çoğu kürt
Çoğu türk
Çocuklardık...
Ankara'ya
Öyle yakışırdı ki kar....
Ha sonra

Belki Ahmed Arif'in aklına
Hiçbir şairin aklına gelmeyecek
-çünkü hiçkimse bir daha ankara'' yı

O'nun kadar sevemeyecek
-bir şiir islenir:

Kar altındadır varoşlar
Hasretim,nazlıdır ankara.....

Ustam yine sen bilirsin ama
Hangi aralıkta bir şair ölmüşse
İşte o,en netameli aydır bence.

Ankara'ya
Öyle yakışırdı ki kar...
Asfaltlar ışıldar...
Yalanlar...

Şimdi ve sonra
Ne zaman Ankara'ya kar yağsa
Elim gönlüm,
Çocukluğum buz tutar.
Galata Kulesi'nin aklı olsaydı, Kız Kulesi'ne evlenme teklif ederdi...

#7 inan

inan

    tersceviroku

  • Üyeler
  • 2.596 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 11.08.2006 - 11:35


ANLATICI:Yıl 1453. Aylardan Mayıs.Osmanlı ordusu bizans kapılarına dayanmış

Fonda top ve allah allah sesleri duyulur


ANLATICI: Fakat fetih işi zorasaplanmış.İstanbul'un fethinde sorunlar yaşanıyor. Fatif sultan mehmet havlumu atıyor ne? Allahtan valide sultan dişli bir dişi.Her güçlü bir erkeğin arkasında dişli bir dişi vardır.İnanmayan tarihe baksın.Tarihte devam mecburiyeti ve seçmeli dersler vardır.Temize çekerken olayları ak sakallı tarihçiler,unutmuşlar kadınları yazmayı.Oysa her vaka-i hayriyede hayriye gibi bir kadın vardır...

Anlatıcı çıkar...Sahnede bir taht vardır. Fatih bağıra çağıra girer, Valide Sultanda peşindedir.


FATİH: Fethetmiyorum ulan fethetmiyorum.İstanbul'u artık hiç fethetmiyorum.Israr etme Valide Fethetmiyorum.

VALİDE: Aman devletli evladım,streslere gark olmayasuz. İstanbul'u fethetmeye mecbursun.Bu hususta muvaffak olamazsan koca osmanlı'da herkes kara bağlayacak. O kadar siyah elbiseyi nerden bulacağız.Sevgili yavrum bizi neslihan yargıcıya mahkum etmeyiniz. Çok kazıkçı diyorlar.
FATİH: Mahfoldum valide, ne geçem kaldı, ne gündüzüm.Pazar günleri bile açığım
Yirmi bir yaşındayım ben valide,Millet boğazda rakı içeçek diye kendimi çar çur edemem.Bu ne yaman çelişki Valide.
VALİDE: Aman Padışahım. Mehmedim, ikinci Mehmedim. Kapris yapmayasuz.
Siz şol İstanbul'a artis olmak için gelmediniz.Siz bu fethi eylemezseniz ikinci köprüye kimin adı verilecek.
FATİH: Yok ya? Koskoca İstanbul'u şeyimizden ter atarak fethedeceğiz ondan sonra içine edecekler. Yok öyle yağma.
VALİDE: Nereden bilirsin evladım içine edileceğini.
FATİH: Ben mallarımı tanırım valide. Aha şuraya yazıyorum.Şu haliç var ya haliç,önce orayı maffedecekler.Biri diyecek Haliç''benim gözüm gibi olacak'' diğeri diyecek,''yok,asıl benim gözüm gibi olacak.'' Göreceksin sonunda haliç ,benim.... ..........GÖZÜM gibi olacak.
VALİDE: Sükut evladım sükut. Böyle laflar yakışıyormu size?
Zinhar böyleşer beyanlarda bulunmayasuz.Fethedesiniz Konstantineye'yi, orta çağ kapana, yeni çağ açıla. Tebamız çağ atlaya.
FATİH: Fethetmiyorum Valide, fethetmiyorum.
VALİDE: Tarihi değiştirmeye muktedir değiliz haşmetli evladım.
İstanbul'u almak senin alnına yazılmış. Bak (fatih'in alnından okur.)
Al Mehmet al, Mehmet İstanbul'u al.
FATİH: (Çok şaşırır.) Yapma ya? Öyle mi yazıyor hakkatten?
Dikkatli bak Valide, daktilo hatası falan olmasın.
VALİDE: Hayır evladım.İlahi yazılarda hata olmaz inanmazsan al kendin oku
(Bir ayna tutar Fatih aynadan okur.)
FATİH: La temhem la, ulubnatsi temhem la.Ne demek oluyor bu valide.
VALİDE: Evladım ayna olduğu için tersten okuyorsun.=)
Doğrusu. ''al Mehmet al, Mehmet istanbul'u al.....''
FATİH: Öyle ya.. O halde alacağız konstantiniye'yi başka yolu yok.
Fakat Valide, bir terslik olur da, İstanbul'u başka bir Padişah alacak olursa, çok mühim bir vasiyetim olacak.
VALİDE: Nedir evladım söyle?
FATİH: Topkapı Sarayı'nı Topkapı'ya kurmasınlar, sapa kalıyor. Oraya otogar yapılsın, Tatlıses Turizme yer ayrılsın.
VALİDE: Başüstüne evladım.Vasiyetine ekleyecek başka birşey var mı?
FATİH: Var Valide var. Vasiyetim daha bitmedi. Derhal İstanbul'a felç halinde
bir trafik eylensin, tebam yollarda fıtkı olsun. Denizlerin içine edilmek suretiyle balıklar telef eylensin, balıklardan boşolan yere koyunlar konuşlansın.
Boğaz sırtları arap kardeşlerimize verilsin. Rus, Bulgar , Romen ve bilcumle
Şark blokuna mensup orospular Laleli'ye yerleştirilsin. Sokak ve caddeler
Devamlı kazılsın ve kat'a doldurulmasın.İSKİ'nin çukuru PTT'ninkinden alçak olsun.
Suların akmasına mahal verilmesin.Buna rağmen sular inatla akmaya devam ederse derhal bütün oylar Refah'a verilsin. Gecekondulara önce tapu verilsin, seçimden sonra hepsi yıkılsın. Bütün Mafyalar illere göre adilce dağıtılsın. Pazar mafyası Malatyalılara, Hamal mafyası Maraşlılara, arazi mafyası çorumlulara, otopark mafyası Tokatlılara verilsin. Bütün tiyatrolar yıkılsın. Yerlerine birahaneler yaılsın. Tebam temsil seyredeceğine, devamlı bira içip, devamlı çişe gitsin.
İstanbul'a tramvay yapılsın. Sonra tramvay kaldırılsın. Sonra tekrar yapılsın. Sonra
tekrar tranvay kaldırılsın. Sonra tranvay yapılsın. Sonra tranvay kaldırılıp yerine yine tranvay yapılsın. Sonra tramvay yine kaldırılıp yerine bir türlü metro yapılmasın. İstanbul'un bilimum pazarcı esnafı, tedris ve terbiye edilsin. Sabahın erken saatlerinde, bilhassa tebam en derin uykudayken ''Patates soğaaaan!'' diye bağırtılsın. ''Patates soğaaan! Kurabiye bunlar! Patates soğaaan .... Aygaaaaz...''
Çok istiyorsan fethedeyim konstantiniye'yi Valide ama olacağı bu haldir.
BEN MALLARIMI TANIRIM...



Işık söner...



önemlinot:kopyala yapıştır değildir..
Bîgâne-i mahabbetün olmaz gam-âşinâ
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina

#8 inan

inan

    tersceviroku

  • Üyeler
  • 2.596 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 11.08.2006 - 12:41

Yılmaz erdoğan yazmıştı bunu unutmadan not düşelim.Kimin umrundaysa:%)
Bîgâne-i mahabbetün olmaz gam-âşinâ
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina

#9 Poseidon

Poseidon

    Tarih Muhabiri

  • Dokunulmazlar
  • 2.810 Mesaj
  • Konum:Eskişehir...

Gönderim zamanı 11.08.2006 - 12:42

Yılmaz Erdoğanın son kitabında çok güzel bir hapisane hikayesi var aklımda ama yarım yamalak insanın tüyleri diken diken oluyor...
Galata Kulesi'nin aklı olsaydı, Kız Kulesi'ne evlenme teklif ederdi...

#10 Edys

Edys

    ....

  • Dokunulmazlar
  • 16.109 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:istanbul,antalya,bodrum ve başka yerler
  • İlgi Alanları:FENERBAHÇE

Gönderim zamanı 19.05.2007 - 12:25

Yağdıkça


Yerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü,
Kavim göçlerinden bu yana ağlayan
Ve durmadan
Cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
Çalan, çaldıran, yakalatan
Adı bende gizli bir kadındı İstanbul

Şehre bir yağmur yağdı
Ben ağladım

Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizanstan
Yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü
yerlerinden
Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk
sipariş edildi yeniden

Bir şehre yağmur yağdı
Ben ağladım

Kim daha çok yalan söndürdü çay
bardaklarında
Hangisi talandı demli öpücüklerin
Ve buğularda yitirilen kimin adıydı
Bir aşktan diğerine kaç saate gidiliyordu
Soyulur muydu kabuğu hayatın
Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?

Yağmur şehre bir yağdı
Ben ağladım

Ben ençok seni götürdüm giderken
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı

Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı

Ben...
Yağmur...
Ağladım...


Yılmaz Erdoğan

#11 shy

shy

    xrÜt / kudI

  • Kurucular
  • 16.791 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 19.05.2007 - 22:39

Beğenmem beğenmedim
DOÐRUNUN SÖYLENMESİNDEN ÇOK, KİM TARAFINDAN, NEREDE VE NE ZAMAN SÖYLENDİÐİ ÖNEMLİDİR.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Gönderilen Resim

#12 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5.365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 15.08.2007 - 14:22

Kendim ve Hepimiz Hakkında

Bir gün herşeyinle dimdik
Her türlü kavgaya hazır
çıplak gergin
her sözü verecek kadar aceleci
tutamayacak kadar unutkan
sade çaresizken kadın
genelde erkek.

kendi sözlerinin gölgesine hayran
hiçbir şey gerçek değil alkışlar yalan
hala bir çift çarpık bacak
kendi resmi resmiyle barışık
küs eskisiyle ve eski sevgililerin hepsiyle
ama hala çok güzel
hakkında konuşmak senin
ben senden bahsediyorum yine
kime darlansa kalbim kimin kılığında.
ne zaman aklım çıksa yerinden
tuzu ayarında gözyaşlarıyla
dönmeyeceğime inandığım günlerde
bu seyrüseferden
(bu seyrüsefer sözünün burada geçme sebebi
tamamen kelimeyi sevdiğimden)
diyorum işte bu sefer oğlum
işte bu sefer
olacak olmakta olan
yanacak yanmakta olan
yok çare akacak akmakta olan
-düşecek...
ama hala çok güzel
hakkında konuşmak senin
düşünmek seni en ayıp kılıklarda
en düşmüş saatlerde
Hala güzel
Hakkında konuşmak senin...


Otuzu geçmişiz hiç haketmeyecek kağıtlarla
Oysa boş kağıt vermişiz geçmeyelim
Kalalım diye o sularda
Yalnız çirkince geçmiş bir gençliğin ağıtı
Bu kadar acıksız olurdu zaten
Çocuktum kürtlerin kuyruğundan bahsedilirdi
Nicedir uyruğundan bahsediliyor
Ve kim ne söylese bu mühim mesele hakkında
Mühim kanamalar tespit ediliyor hastanın dosyasında
Ve diyorum ki ben bazen
bu iki sevgilinin arasında
ve ikisinin eşit derecede akrabası
ilk kez bir düğünde adam hem erkek hem kız tarafı
Bağırıyorum şaka yollu
Olacak olmakta olan
Yanacak yanmakta olan
Akacak akmakta olan..
-düşecek...
Ama hala çok güzel
Hakkında konuşmak senin.
Bir beyhude çabasına daha girişmek Seni methetmenin. .
Sana küfretmenin.
Hala güzel
Hakkında konuşmak senin

Kökünü kendi sökmüş bir inatçı adamdır yurdum
Hangi toprağa denk gelmişse
Oraya salmış kılcallarını
Ve hepsinden başka çiçek türemiş,
Seçebıldiğince yaban otlarının arasındar
Çok şahane insanlardır
Kendini soyacak kadar ahmak hırsızları ayırırsan
Çok iyi şiirler yazdım
Kötülerinin tamamını çıkarırsan.....
Ama hala güzel
Hakkında konuşmak senin
Hatta aleyhinde!
Bağır çağır hatta
Yeri gelirse çok sağlam bir kaç gözyaşı eşliğinde
Güzel...
Hala güzel
hakkında konuşmak senin

Dinimin dolanması her görüşmede
Her karşılaşmada
Yani her eski sevgililer bayramında hayatın,
Güzel.
rakının ikinci dublesinde ilk karşımıza çıkanı
öptüren şey ne ise
Bir şölenlik hatıra mı yoksa çift dingilli bir acı mı
yanısıra neyse artık o şey,
hanı bir bıçak saplaması kadar hasmane
ve bildiğin cennet davetiyesi kılığında bir şey
işte ne ise o şey ....O güzel ...
hala güzel hakkında konuşmak senin......

:devil: *zong

Bu mesaj _KajmeraN_ tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 15.08.2007 - 14:24


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...


#13 sevoş

sevoş

    S&B

  • Dokunulmazlar
  • 3.934 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Şimdi Uzaklarda....

Gönderim zamanı 02.10.2007 - 00:30

MEVSİMLİK ŞARKI



kanıyor takvimden gamsız ağaçsız
evlatlarını döver gibi seven bir sonbahar
güvertesinde adresini şaşırmış
kayıp bir nisan yağmuru

ömrümün sol anahtarısın
hazan makamının kapısını açan
ne nisanlar gördüm ben
ilkbahardan kaçarken
bir mızraba tutunan

ne bileyim ben
böyle bir seydir herhalde
bir mevsimin şarkısı
ya da mevsimlik bir vivaldi sancısı...

ekim kasım işlerini öğrenirken bir keman
ağlamayı bir de
şarkıya söz yürür
yeşile aldanır suyun kudreti
ve sen hiçbir zaman
sol anahtarı yaptıracak bir çilingir bulamazsın
bana kalırsa sen
ömrünün sonuna kadar
o şarkının kapısında kalacaksın!

Gönderilen Resim








Mutfakta biri mi var ???

#14 sevoş

sevoş

    S&B

  • Dokunulmazlar
  • 3.934 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Şimdi Uzaklarda....

Gönderim zamanı 02.10.2007 - 00:30

NİSANLIK ÖLDÜ MÜ



koşulacak bir sancı gibi inceden
genceden aktım geceye
ihtiyar sokaklarda acemi lambalar
ve ıslak bir ışık ilkbahara
ilkbaharın günahı olmaz nasılsa...

çocuklar bulmuş, getirdiler
kanadı kırılmış bir nisan yağmurunu
nisan'ın kuyruğuna teneke bağlar mı insan
çocuk olmasa?...
aşk şakasını kaldırır mı insan
çocuk olmasa...

bir celsede boşanıyor mağrur bir yağmur
nisanların yenildiği yalancı baharlarda...
ilkbaharın günahı olmaz nasılsa!

Gönderilen Resim








Mutfakta biri mi var ???

#15 sevoş

sevoş

    S&B

  • Dokunulmazlar
  • 3.934 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Şimdi Uzaklarda....

Gönderim zamanı 02.10.2007 - 00:31

KAYIP KENTİN YAKIŞIKLISI



dokuzunda kayboldu mayıs'ın
cesedi bulundu
onikisinde...

kaçırıldığında da
kaybolduğunda da
ve cesetken de
yakışıklıydı...

amcamdı...

Gönderilen Resim








Mutfakta biri mi var ???

#16 sevoş

sevoş

    S&B

  • Dokunulmazlar
  • 3.934 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Şimdi Uzaklarda....

Gönderim zamanı 02.10.2007 - 00:32

BİLDİÐİN GİBİ DEÐİL



bizi bilirsin
avuçla su içmeyi
marifet biliriz
yenilmeyi bir de
kendi sahamızda...

bizi bilirsin
saçımızı ıslatmayı fiyaka biliriz.
limonla!
tespih yaparız,
düş kırıklarından...

bizi bilirsin
ağzının içinde oturmak isteriz.
ve rutubetin en yakıştığı yer biliriz
ağzını...

bizi bilirsin
yaşamak biliriz
vademiz dolduğunda
avuçlarına gömülmeyi...

Gönderilen Resim








Mutfakta biri mi var ???

#17 sevoş

sevoş

    S&B

  • Dokunulmazlar
  • 3.934 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Şimdi Uzaklarda....

Gönderim zamanı 02.10.2007 - 00:33

ALKOL İKİNDİSİ



biz ne zaman içsek
köfte geç gelir
ve oturur muhabbetin terkisine
çıplak bir efkar sözcüğü

biz ne zaman içsek
sabah akar meycinin cebine
günde kaç kez öpüşür ki
akrep ile yelkovan

biz ne zaman içsek
iç değilizdir aslında
dışımızda bronz bir
akşam sözcüğü

çırıl bir
efkar sözcüğü
eften püften bir kar beklentisi
delikanlı kıvamında
sevda değilse de
tabansız sevişmelerdeki
el değmemiş pişmanlık

biz ne zaman içsek
iç değilizdir aslında

bu alkol ikindisi şiirde
şimdi burada
açılsaydın
adımın baş harfi gibi
belki ağustos kokardı ağustos

sen...
fikrini ipotek etmiş kiralık sevdalara
senine boyuna sevilmiş sen
yalanı sevdasından büyük sen
bir bil sen!

biz ne zaman içsek
seni düşünüyoruz
genzimizde göl göz
yaşları...

biz ne zaman içsek
iç değilizdir aslında...

dışımızda bronz bir İzmir akşamı!

Gönderilen Resim








Mutfakta biri mi var ???

#18 sevoş

sevoş

    S&B

  • Dokunulmazlar
  • 3.934 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Şimdi Uzaklarda....

Gönderim zamanı 02.10.2007 - 00:34

SEBEBİM DERLER YA..



ölümüm senden olur
bilinsin
ne uçsuz bir kan akışı
ne buğusu kadehte rakının
ela ve sonsuz bir teneşir uykusu
gözlerinin ağlamaklı bebeğine...

acemi zamanlar silinsin
ölümüm senden olur
bilinsin
sen istesen aslında
bütün kafiyeleri eskitirsin

aklında kalmayacak aklım
başka kollar başka sarılmalar
ve her defasında alsancak
platonik rutubet kokacak
aklına bir fikir gelecek
bir çift iri memenin kuşkusuna
fidye vereceksin

bütün iklimlerin feri silinsin
ölümüm senden olur
bilinsin

gözlerin bir içim çaydı bizansta
gözlerin
ela teneşir uykularıma kapanan kırık pencere...

Gönderilen Resim








Mutfakta biri mi var ???

#19 sevoş

sevoş

    S&B

  • Dokunulmazlar
  • 3.934 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Şimdi Uzaklarda....

Gönderim zamanı 02.10.2007 - 00:35

TARİHÇE


önce hain bir uykunun sevimsiz sabahı
gibi sıradan mahmur
aynı sabahın
ilk sıcak çayı gibi ferah
bir karşılaşma...
- Merhaba!

sonra güzel
ve en sıcak gülüşmelerin ev sahibi
bir yüz...
- Görüşürüz!

derken
sanki elin elimde
kem gözlere keder
dünya güzeli sohbetler
- Ara beni!

ardından
derimizin altına sızan
hani katiyen rakı içme mecburiyeti çağrıştıran
bir korku ki
- Eyvah!

ve şimdi
kalbimi karanlıklarda hançerleyen
aklımı başımdan eyleyen
çok uzun yollarda
hiç uykulu otobüs saatleri gibi
acıtan
kanatan
yani korktuğumuz
yani başımıza gelen
büyüdükçe büyüleyen
aşk...
- Seni seviyorum!

şimdi sen
kalbimin közünde kıvılcım kıvamında
ağrıyan...

Gönderilen Resim








Mutfakta biri mi var ???

#20 sevoş

sevoş

    S&B

  • Dokunulmazlar
  • 3.934 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Şimdi Uzaklarda....

Gönderim zamanı 02.10.2007 - 00:35

SANA KALAN SAZ



sana
yaralarımdan çiçekler
ilk yardım geceler biraz da
ve yangında kurtarılması imkansız acılar
bırakıyorum...

seni özümün gizinde saklıyorum...
bütün aşklarımın izlerini sayıklayarak
ve aldatarak tüm sevdiklerimi

sana
cinayetimin ipuçlarını bırakıyorum...
vasiyeti olmayan ölüler ülkesinden
(türkülerin sırtındaki muamma!)
yazık bir nakarat bırakıyorum sana

"ben sana gülüm demem
gülün ömrü az olur"

öç biter
biter şarkı

yaz olur...

Gönderilen Resim








Mutfakta biri mi var ???





Benzer Konular Daralt

1 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli