Ulusal eğitimi yok etme çabaları
Yeniçağ / Vural SAVAŞ
Soros'un Açık Toplum Enstitüsü ve Avrupa Komisyonu-İnsan Hakları ve Demokrasi Gelişimi Fonu'ndan alınan paralarla hazırlanan 'Ders Kitaplarında İnsan Hakları, Tarama Sonuçları adlı kitap,
yine Soros''un desteklediği Tarih Vakfı yayınları arasında çıktı. Büyük boy 346 sayfalık kitaba, Tarih Vakfı Başkanı Orhan Silier tarafından yazılan Önsöz''de şöyle denilmektedir:
"Bu çalışmanın bütününde Milli Eğitim Bakanlığı görevlileri, başta Bakan Doç. Dr. Hüseyin Çelik, Talim Terbiye Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ziya Selçuk olmak üzere, çalışmalarımızı destekleyici bir tutum içinde oldular. Kendilerine müteşekkiriz. Aynı yazıda ders kitaplarını tarama işine katılanlara ''ve bu kişilerin arkasında bulunan üniversitelerimize, Eğitim-Sen Sendikası''na...'' teşekkür edilmektedir.
Bağımsızlıkçı Aydınlanmacı Halkçı Eğitim Derneği, Mayıs 2005''de, Zeki Sarıhan''ın, "Emperyalizm Ulusal Eğitime Meydan Okuyor başlıklı kitabını yayınladı. Zeki Sarıhan''ın değerlendirmesi şöyle:
"Ders Kitaplarında İnsan Hakları: Tarama Sonuçları adlı kitap, eğitimimizden yurt sevgisi, Atatürk, ulusal bağımsızlık, ulusal birlik, ulusal güvenlik, İstiklal Marşı gibi kavramların silinmesini, buna karşılık ''dış dünya'' diye tanımlanan emperyalizmin sevdirilmesini öneriyor!
"Türk ulusal eğitimine karşı açılan savaşa böyle geniş katılımlı bir cephe görüntüsünün verilmesi, işin korkunçluğunu daha da artırıyor. Eskiden bu konularda bazı kişiler makaleler yayımlar, haydi haydi bir kitap çıkarırdı. Şimdi uluslararası kuruluşlar ve Türkiye içinde faaliyet gösteren birçok kurum birleşmiş ve ulusal eğitime karşı bir cephe açmıştır. Bu cephe, uluslararası spekülatör Soros''tan başlamakta, Avrupa Komisyonu''ndan geçmekte, TÜBA''ya, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı''na, bazı üniversitelere, Milli Eğitim Bakanlığı''na ve Eğitim-Sen''e ulaşmaktadır. Silier, ''çok değerlei bir sıçrayışı'' sağlamalarına parasal destek verdikleri için Avrupa Komisyonu ve Açık Toplum Enstitüsü''ne de teşekkür ediyor.
Tarih Vakfı''nın sözkonusu kitabı, on üç yazarın makalelerini içeriyor. Zeki Sarıhan, her makaleden sahife numaralarını da vererek yaptığı alıntıları, gerçek bir Türk eğitimcisine yaraşır biçimde ayrı ayrı değerlendiriyor. Şimdi Zeki Sarıhan''ın yaptığı değerlendirmelerden birkaçı ile sizi başbaşa bırakmak istiyorum:
"Mehmet Semih Gemalmaz''ın 41 sayfalık yazısında Lise Tarih 2''de ayıpladığı bir cümle: ''Ulusumuzun geleceği ve güvencesi için hepimize düşen görev, iç ve dış tehdit öğelerine karşı duyarlı ve uyanık olmaktır'' (s. 31) Gemalmaz bu cümlede, ''yaşam hakkını esas almaktan ziyade bunlarda kayıtlamaya meşruluk zemini hazırlayan bir düşünce aktarımları söz konusu'' olduğunu ileri sürüyor! Yazar, ulusumuzun dış ve iç tehdit altında bulunmadığına inandığı için, buna karşı duyarlı olmayı gereksiz saymakta, dahası, böyle bir uyanıklığı yaşama hakkına aykırı bulmaktadır!
"... Gemalmaz, İlköğretim 7.Sınıf Sosyal Bilgiler kitabının birinde geçen şu cümlelere karşı çıkıyor: ''Yurdumuzu korumak için canlarını veren, kanlarını akıtan atalarımız bu topraklarda yatmaktadır. Atalarımız, yaşadığımız bu toprakların Türk yurdu olması için savaşmışlar, canlarını seve seve feda etmişlerdir. Kutsal bir varlık olan vatanın korunmasını bizlere emanet etmişlerdir. Bizlerin de bu güzel yurdun korunması için elimizden gelen her türlü fedakarlığı yapmamız gerekir.''
''İnsanlar için sevgi yüce bir duygudur. İnsan vatansız yaşayamaz. Bu nedenle vatanın her karış toprağı, bizim için çok değerlidir. Türk milleti olarak biz, vatanı için canımızı seve seve veririz.''
''Türk askerleri gerektiğinde vatanı ve ulusu için seve seve canını verir.'' (s. 37-38)
"Gemalmaz''a göre, bu ifadeler insan haklarına aykırıdır!
"... Kitapta yazarların peşine düştükleri başlıca davalardan biri ''Azınlık hakları'' dır. Gemalmaz, coğrafya kitaplarında azınlıklardan söz edilmemesinden yakınıyor (s. 50). Ona göre, Ermenilerin, Osmanlı devletine ihanet ettiklerini yazmak insan haklarına aykırıdır.
"Ayşegül Altınay, Milli Güvenlik ders kitaplarını eleştirirken, ''Lozan Antlaşmasına göre saptananlardan başka Türkiye''de azınlık yoktur'' ifadelerine karşı çıkıyor. (s.149)
"... Gürol Irzık, bir ders kitabının Cumhuriyet kurulduğu zamanki toplumsal-ekonomik yapıdan söz ederken ''iş yerlerinin önemli bir bölümü yabancılarla azınlıkların elindeydi'' ifadesini ''düpedüz yabancı düşmanlığı ve etnik, dinsel ayrımcılık'' olarak niteliyor.(s.278)
"... Fatma Gök, ''Türkçe''den başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez'' hükmüne yer verilmesine karşı çıkmaktadır.(s.159)
"... ''Atatürk milliyetçiliğinin ırk ve soyu değil, vatandaşlığı esas aldığı bilinmekte ve bunun için Atatürk''ün ''Ne mutlu Türk''üm diyene!'' sözü örnek oluşturmaktadır. Bir ders kitabında yer alan ''Ne mutlu Türk''üm diyene diyerek Atatürk, cumhuriyetin vatandaşı olmanın gurur ve onurunu ifade etmiştir. Kendini Türk olarak kabul eden herkes Türk''tür. Bu anlayış, kültürümüzdeki çoklukta birliği ifade eder'' açıklamasını yetersiz gören Fatma Gök, Türk sözcüğünün nereden geldiğinin açıklanmasını bile insan haklarına aykırı görmektedir! (s.165)
"İçinde Türk geçmeyen ders kitapları! İnsan hakları tarayıcılarımızın hayal ettikleri budur.
"Fatma Gök, Atatürk''ün Onuncu Yıl Söylevi''ndeki şu bölümü bile insan haklarına aykırı görmektedirler:
''Türk ulusunun tarihsel bir özelliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki ulusumuzun yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan zekasını, güzel sanatlara sevgisini ve ulusal birlik duygusunu durmadan ve her türlü incelemelerle besleyerek geliştirmek ulusal amacımızdır.''
"Tülay Kabadere''nin şu ifadesi ibret vericidir: ''İstiklal Marşı ve Atatürk''ün Gençliğe Hitabesi''nin ders kitabında bulunmasının ''yabancı düşmanlığı'' , yurtseverlik, milliyetçilik ve milli değerlerin, evrensel, genel bağlamda değil, etnik olarak Türklük ve dinsel olarak İslamiyet bağlamında tanımlanıp açıklanması (...) açısından sorunlara yol açtığı belirtilmiştir.'' (s.288)
Yazarların ''Milli Güvenlik'' derslerine ve bu derslerin subaylarımız tarafından verilmesine de karşı çıkmalarını değerlendirirken Zeki Sarıhan, Gazi Mustafa Kemal Paşa''nın, 13 Ağustos 1923''de TBMM''de yaptığı konuşmayı hatırlatmak gereğini duyuyor:
"Efendiler!
Türkiye devletinin bağımsızlığı mukaddestir. O, ebediyen emniyette ve dokunulmaz olmalıdır.
Devlet bağımsızlığının, milli hayatın ve memleketin yegane bekçisi ise kahraman ordumuzdur. Dolayısıyla askeri teşkilatımızın özel itinayla tanzimi ve yüceltilmesi en mühim esaslardandır.
Efendiler! Bugün ulaştığımız barışın, ebedi barış olacağına inanmak, elbette safdillik olur. (Çok doğru sesleri). Bu kadar mühim bir hakikattir ki, ondan bir an bile gaflet milletin bütün hayatını tehlikeye sokar.
Şüphesiz haklarımıza şeref ve haysiyetimize hürmet edildikçe mütekabil hürmette katiyen kusur etmeyeceğiz. Fakat ne çare ki, zayıf olanların haklarına hürmetin noksan olduğu veye hiç hürmet edilmediğini çok acı tecrübelerle öğrendik. Onun için efendiler, bütün ihtimallerin talep edeceği hazırlıkları yapmakta asla gecikemeyiz. (Bravo sesleri)
Bir yazımın başlığı şöyle idi: "Soros''a dost olan, ülkesine düşman olur. Soros''un yaptırdığı her etkinlik, bu belirlememin haklılığının kanıtıdır
Alıntıdır... Ama sıkılmayıp okursanız çok güzel şeyler anlatmaktadır...