İçerik değiştir



- - - - -

Abdest alırken DUA


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 7 yanıt verildi

#1 cengiz

cengiz

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 247 Mesaj
  • İlgi Alanları:müzik kitap din, astroloji astronomi

Gönderim zamanı 26.06.2006 - 20:45


Abdest alırken DUA
HAZRETİ MUHAMMED"İN MUCİZEVÎ TESBİTİ

Yeryüzüne gelmiş en muhteşem beyin Allah Rasûlü Muhammed aleyhisselâmın mucizevî bir tesbitini açıklamak istiyorum bugün...

Yaklaşık on sene önce “Hazreti Muhammed Neyi Okudu” isimli kitabımda detaylı olarak anlattığım üzere, gökteki tanrının yanından Dünya üzerinde seçtiği peygamberine yazılı bir kitap indirmediğini; Allah ismiyle işaret edilenin “nüzül”, vahiy yollu geldiğini; yani “BİLGİ”nin, özünden gelip, bilincinde açığa çıkması şeklinde, “İKRA” olayıyla “OKU”nan, Allah sistem ve düzeni olan “SÜNNETULLAH” olduğunu açıklamıştım. Cebrâil ismiyle işaret edilen, Rasûl ve Nebilerde açığa çıkan melekî kuvve, ebeden değişmez “sünnetullah”ı “OKU”mayı sağlar!.

"Anladığım İslâm" başlıklı yazımda (www.ahmedhulusi.org) izah ettiğim üzere, “İKRA=OKU”ma işlevinin, , gökten tanrının yanından gelen kanatlı meleklerin dediklerinin tekrarıyla değil; beyinde açığa çıkan, ALLAH isimlerinin işaret ettiği kuvveler (melekler - melekeler) ile oluştuğunu, her kapsamlı düşünen beyin fark edebilir.

İşte işin sır noktası beyin!

“Kalp” diye bahsedilen şey ise “şuurda açığa çıkan iman nurunun” adıdır!. Hâlâ hadislerdeki “kalp” kelimesiyle işaret edilenin “yürek” olduğunu düşünenler, kalp nakli ameliyatlarıyla başkasının kalbini alanların durumunu sorgulasınlar!.

Dinsel anlatımla, beyin, insanda ALLAH isimlerinin işaret ettiği anlamların zahire (açığa) çıktığı merkezdir...

Tüm insanlar ve insansılar için geçerli olan gerçek bu!.

Doksan dokuz esma diye bildiğimiz, detayda sayısız ALLAH isimlerinin işaret ettiği kuvveler, özellikler hep beyin aracılığıyla açığa çıkmakta tüm canlılarda.

“Rabbin alnında (Bi nâsiyetiha=beyninde mevcut olarak) tutup çekmektedir” (Hud: 56) âyeti de buna işaret eder. Rabbani tasarrufun beyin aracılığıyla açığa çıktığına...

Bunlar işin işaret mecaz benzetme yollu anlatımıdır... Bunların her birinin günümüz ilimlerinde fark ettiğimiz karşılıkları vardır oysa...

Evet, konumuz insan beynindeki bir kuvve!...

İşte yeryüzüne gelmiş en muhteşem beyin Allah Rasûlü Muhammed Mustafa da, insan beynindeki bu kuvveye işaret ederek, “DUA” konusuna çok önem vermiş ve her konuda her fırsatta “DUA” mekanizmasının işletilmesine işaret etmiştir.

www.ahmedhulusi.org adresinden tümüyle okuyabileceğiniz “DUA VE ZİKİR” isimli kitabımızda dua olayının sırrını açıklamıştım. Beynin dua anında “yönlendirilmiş beyin dalgaları” ürettiğini; bunun, istenilenlerin gerçekleşmesi konusunda işlev gördüğünü tüm detayları ile anlatmıştım. Duanın, insan beynine bahşedilmiş ilahi kuvveleri harekete geçirmek demek olduğunu yeterince açıklamaya çalışmıştım. Keza “zikir” denilen çalışmanın dahi ötedeki bir tanrıyı anmak değil, beyindeki o ismin işaret ettiği anlamlara dönük gelişme sağladığına işaret etmiştim...

İşte bunları farkettikten sonra, şimdi gelelim Müslümanlığın bir gereği olarak bize teklif edilen “abdest” olayına!.

1986 yılında yayınladığım “İNSAN VE SIRLARI” isimli kitabımda “abdest” olayının tanrıya tapınmak için değil, kişinin bedeninin biyoelektrik enerjinin, sudaki enerjiden yararlanması amacına dönük olduğunu açıklamıştım. Su bulunmayan ortamda yapılan teyemmümün ise bünyedeki statik elektriğin topraklanması amacına dönük olduğunu anlatmıştım. Taklit ehli olarak yetiştirilen kitle ise o zamandan bu yana hep karşı çıkmıştı bu gibi açıklamalarıma, biz tanrıya tapınmak için abdest alırız hikmeti bizi ilgilendirmez, diye!!!.

Şimdi bir adım daha ileriye gidip, bu konudaki çok önemli bir sırrı daha açıklayalım...

Allah Rasûlü muhteşem insan Hazreti Muhammed aleyhisselâm daima “abdest” alırken dua ediyordu; herkese de abdest alırken dua etmesini tavsiye ediyordu...

Niçin?..

Gökteki tanrıya seslenip, “ey tanrı bak senin peygamberinin dediğini yapıyorum; sen de beni nur eyle”, diye mi?

Yoksa?...

İşte geldik, Allah Rasûlü Muhammed Mustafa"nın bir mucizevî tesbitine daha...

Kişi, abdest alırken, dua etmek suretiyle, belli bir anlam ihtiva eden beyin dalgalarıyla su kristallerini değiştirerek, etkileyerek, iyonize ederek vücüduna yararlı su iyonlarının girmesini sağlar!

Su içerken veya birşey yerken elindekine besmele “OKU”manın (beyin dalgalarını içtiğine veya yediğine yönlendirmenin) anlamı da buradadır!.

Kurşun döktürmek ise dinsel bir ritüel olmayıp, başta birikmiş bunalım oluşturan statik elektriğin, akıtılan eriyik kurşuna boşaltılması amacına yöneliktir.

Beyni, göz ve kulağına esir düşmüş; gördüğünün ötesini düşünmekten âciz; çağdaş bilimlerden ve dünyadaki tesbitlerden bîhaber kimselerin bunları anlaması elbette çok zor! Ne var ki dünya dönüyor ve bir kısım insanlar hâlâ yüzyıllarca önceki kulübelerinde yaşamakta ısrar etseler dahi; öte yanda gökdelenler uzaya yükselip, uydudan bahçesindeki böcekler seyredilebiliyor!.

Ve dahi, su kristallerinin insanların yaydıkları düşüncelere göre nasıl şekil aldıkları mikroskoplarla açık seçik tesbit edilebiliyor!.

İnsan beyninin farkında olarak veya olmayarak yaydığı dalgalar, aynı esasla, suyu, sudan varolmuş canlıları sürekli etkilemektedir. Bu yüzden de “insan düşüncelerini açıklasa da açıklamasa da sonucunu yaşayacaktır” anlamına gelen bilgi verilmiştir Bakara suresi 284. âyetinde.

İnsan beyninin yaydığı düşünce dalgalarının suyu nasıl etkilediğini gösteren araştırma sonuçlarını aşağıdaki linklerden İngilizce okuyabilirsiniz.

http://www.hado.net/index2.html

http://www.wellnessg...om/messages.asp

http://www.adhikara.com/water.html

http://www.life-enth...earch_emoto.htm

http://www.cerncouri.../article/46/2/8

(İngilizce bilmeyenler Prof. Dr. Masaru Emoto"nun Türkçeye çevrilerek yayınlanmış “SUYUN GİZLİ MESAJI” isimli kitabını okuyabilirler.)

Şimdi bu konuyu çok iyi düşünelim!.

Abdest alırken dua okumak, yani, düşünceni dileğini beyin dalgaları şeklinde suya yönlendirerek, su kristallerini şekillendirme ve o suyu ozmos yoluyla vücuduna almak... Ya da “suya okumak” denilen şekilde belli bir anlam taşıyan beyin dalgalarını suya yönlendirerek o yönde suyu şekillendirmek ve o suyu içmek veya içirmek!..

Düşünün ki, insan vücudunun yaklaşık yüzde 80"i sudur. Bu duruma göre, bu su yapı ağırlıklı varlığa, karşısındaki kişinin yönelerek pozitif veya negatif düşünce dalgalarını yollaması, acaba ne boyutta tesirler oluşturur?..

1400 küsur yıl önce, çölün ortasında, bugünün bilgilerini hayal bile etmesi hayal edilemiyecek bir toplum içinde yaşamış olan o yüce Zât"ın, tüm açıklamaları aslında Yaratan"ın bir mucizesidir... Ne var ki, bunları değerlendiremeyen, “biz inanıyoruz bize yeter” diyen ve taklitle ömür süren toplumların “sevgili peygamberimiz”den öte görebilecekleri hiç bir şey yoktur ne bu dünyada ne de öte dünyada! Zira, “Dünyada âmâ olan öte yaşam boyutunda da ebeden kördür” gerçeği ile yüzyüzeyiz. Değeri değerlendirmek, ancak onun açıklamalarını anladıktan sonra mümkün olur.

Allah Rasûlü muhteşem insan Muhammed aleyhisselâm, yaşamı boyunca “OKU”duğu “Sünnetullah”, yani, Allah isimleriyle işaret edilen anlamların, evren içre evrenlerde açığa çıkış sistem ve düzenine dayalı olarak, nice mucizevî tesbitlerde bulunmuştur!. Ne var ki, vahiy veya keşif yollu açığa çıkan bu tesbitlerini, o devrin yaşam şartları içinde tüm detaylarıyla açıklayamamış, sadece elde edilecek sonuçlarına göre “şunu yapın” veya “şöyle yapın” şeklinde uyarılarda bulunmuştur. Konuları mecaz veya işaret yollu anlatmıştır.

Eğer, düşünmeden yaşayan taklitçi grubundan değil isek, bize düşen, Allah Rasûlü"nün her dediğini anlamaya çalışmak,; ne yaparak veya ne söyleyerek, bize neyi anlatmak istediğini, deşifre etmek olmalıdır.

Bugünkü bilimle bu kadarcık anlayabiliyorum o Zât"ı... Yarınkiler, muhakkak ki bizim farkedemediklerimizi dahi farkedecek; O"nun ihtişamını çok daha fazla anlayacaklardır.

Deccaliyet safında yer alıp, Allah Rasûlü"ne hizmette olanları düşman görenler bilsinler ki, dindarlara saldırmakla asla Allah Rasûlü"ne ve açıkladığı DİN"e zarar veremeyeceklerdir.

Son olarak şunu sakın unutmayalım... Ne “Allah” ismiyle işaret edilenin, ne de Allah Rasulü"nün, bizim yapacağımız hiç bir çalışmaya ihtiyacı yoktur!. Yapılanlar tanrıya tapınma amaçlı değil; her varlığın Allah adıyla işaret edilene kulluğu içindir. Kim ne yapıyorsa veya yapacaksa yalnızca kendi geleceğini güzelleştirmek için yapacaktır. “İbadet başka amaçla değil yalnızca kulluk için yapılır” cümlesinin anlamı, “ibadet ötedeki tanrıya tapınmak için yapılır” olmayıp; “ibadet, varlığındaki Allah ismiyle işaret edilenin kuvvelerinin sende açığa çıkması, geleceğine mutluluk getirmesi amacıyla, beynine yön vermen için yapılır, ki bu da gerçek kulluktur”, demektir!. İnsan, sorgulayıp düşünebildiği, o çağda ve şartlarda bildirilenlerin azametini farkedebildiği kadarıyla, Rasulullah"ın değerini anlar; o nisbette de Kendilerine yakın olur.
http://www.interneth...q_id=1151942906

AHMED HULÛSİ
26 Haziran 2006
North Carolina-USA
"Sen"im ben!... Sen, diye bakma bana. A.H.

#2 Bulutsuzluk

Bulutsuzluk

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1.309 Mesaj
  • İlgi Alanları:Olmak istediği...

Gönderim zamanı 26.06.2006 - 21:36

Cengiz yüreğine sağlık,bu konuda ki eksikliğimi gidermiş oldun.

Ancak ben konu ile alakalı olmayan bir sıkıntımı dile getirmek istiyorum izninle. Günümüz din alimlerinin bilim ile yarışır gibime geliyor. Ve bu da beni üzüyor. Zaten islam kendi başına bir bilim,inananlar için de tartışması su götürmez bir teslimiyet var. En azından bizim gibi düşünenler için öyle. Örneğin abdest alırken ayakları mest ettiğimizde bir dua okunuyor. ( bak benim gibi dinine sonradan sarılmış biri olarak,bu duayı da unuttum. ) Belki sıkıntımı tam olarak anlatamadım. Anlaşılıyor ki bu konuda bilgilisin. Ve bu sıkıntımın haklılık payı varmıdır sorusunu açıklarsan sevineceğim. En azından sıkıntımın yersiz olduğu konusunda ikna olursam,yazdıklarına daha bir şevk ile sarılacağım aşikardır.

Belki bu endişemin tutar yanı olmayabilir. Anlayışın için şimdiden teşekkür ediyorum.
Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...

#3 cengiz

cengiz

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 247 Mesaj
  • İlgi Alanları:müzik kitap din, astroloji astronomi

Gönderim zamanı 27.06.2006 - 19:55

Selam bulutsuzluk
yazındaki samimiyet,iyi niyet beni çok mutlu etti
Bir hadisi şerifte resulullah AS. Hz. Ali'ye şöyle söylüyor
"Ya Ali herkes Allaha bir şekilde yaklaşır.
Sen ise İlminle yakLaşanlardan ol"!! diyor
Birçok ayette ise "hala aklınızı kullanmıyormusunuz"diyor

bu doğrultuda bakarsak İslamiyete her ne yaparsak bunu neden yaptğımızı sorgulamamız gerektiğini her yaptığImızın ilmen ve aklen bir nedeni olduğunu
ve bunları Allahı hoşnut etmek için değil! kendi gelişimimizi sağlamak bu dünyada ve sanraki boyutta daha güçlü bir yapıya,ruha sahip olmak için yapmamız gerekir.

Dolayısıyla dini ve ilmi birbirinden ayıramadığımız ve ikiside hayatın her alanında karşımıza çıktığı için, dini anlatırken ilim konuşuyormuş gibi bir izlenim, inanmayan(ateis) arkadaşlara bu yolla inandırma çabası ve telaşı içinde görüntü sergilenediği sanılabilir.

ama gerçekte öyle değil!! zaten inanmayan insanlara Allah dilemedikçe ve takdirinde bu yolda bir istek arzu sevgi yoksa! kimse ona inandıramaz!! "Resululah A.S' Yakinen gören ebu cehilin inanmayıp Hz Ebubekirin inanması gibi"

Kuranı Kerim de " inanmayanlar Şirkten arınmayanlar (Tekliği algılayamayanlar) El sürmesin" diyor Gerçekte Kuran inanmak istemeyen insanla ilgilenmez, ama inanma isteği olan sevgi dolu insana ise manevi kollarını açarak her yoldan onun gelişmesi için yardımını ulaştırır. bunuda Abese suresindeki 1-10 ayetler çok güzel açıklıyor

sevgi ve dualarımla
"Sen"im ben!... Sen, diye bakma bana. A.H.

#4 senaygul

senaygul

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 41 Mesaj

Gönderim zamanı 02.07.2006 - 22:23

cengiz arkadaş bu değerli konularla dolu meillerinizi alamıyoruz.gerçi çoktandır nette olamadık ama olsun burda yazılarınzı okumakta güzel.
kelimelerde farkında olarak yada farkında olmadan Allah zikrediliyo.mesela Hay dan gelen Hu ya gider .boştan gelmiş boşa gider gibi anlatılmış algılamışız.dikkatli incelenirse HAY HU Allahtan geldik Allah a gidicez diyoruz. insan düşünen varlık olarak Allahı bilip bulma özelliğinde olarak yani Akıllı varlık olarak yaratılmış.zaten - gizli bir hazineydim bilinmekliğimi istedim bilmekliğimi istedim-diyo Hak.Allah insanları, kendisini bilip bulmak için yaratmış.diğer canlılar sürekli aynı şeyleri yapıyo mesela bir kedi yemek yer uyur oyun oynar bazen dalaşır bunları belirli bir sırayla yapmaz.karışık olarak hep aynısını yapar,biz kediyi sürekli aynı şeyleri yaptığının farkına bile varamayız.oysa insan hep aynı hareketi yapmıyo düşünür algılar yürürlüğe koyar.bunlar bir anlıktır.yani bir bardak su içen insan,önce su isteği beyninde uyarısı aldı , suyun yerine gitti suyu içti o aradada düşündü yani o gün neler yedi kimlerle görüştü bunlar bir anlık.bir anda farkına varmadan düşünce boyutuna geçti.işte insan burda an an düşünce boyutunda gezindi yani manevi yaşamında olarak.ama yemek yer uyur dans eder manevi yaşamı farketmez maddi yaşamı farkeder.tabi burda bunu farkedip farketmemeside Allahın takdirinle.Allah kainatı sevgiden yaratmış.iyi kötü güzel çirkin ayrımı yapmadan sevmek sevmek sevmek.rıza göstermek.kızmamak.insanız kızmamalıyız diyoruz.inşallah Allah bizleride salih kullarından eylesin diyoruöm.

#5 inan

inan

    tersceviroku

  • Üyeler
  • 2.596 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 03.07.2006 - 10:26

İyi, kötü çirkin bu kavramların var olduğuna inanıyorsan bütünlüğe zaten inanmıyorsundur.
Bîgâne-i mahabbetün olmaz gam-âşinâ
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina

#6 senaygul

senaygul

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 41 Mesaj

Gönderim zamanı 07.07.2006 - 22:13

Hak tan özge bir nesne yok
Gözsüzlere pinhan (gizli)imiş
Ya ilahi cümle sensin cümle sen
Sen dururken diyemezem bana "ben"

#7 inan

inan

    tersceviroku

  • Üyeler
  • 2.596 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 08.07.2006 - 11:04

Cümle azadan gelir zikri enel hak naresi
Dilde sırrım , sırda sübhanım'dır Allah hu diye.
Tende canım canda cananım'dır Allah hu diye.
Bîgâne-i mahabbetün olmaz gam-âşinâ
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina

#8 cengiz

cengiz

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 247 Mesaj
  • İlgi Alanları:müzik kitap din, astroloji astronomi

Gönderim zamanı 09.07.2006 - 12:46

cengiz arkadaş bu değerli konularla dolu meillerinizi alamıyoruz.gerçi çoktandır nette olamadık ama olsun burda yazılarınzı okumakta güzel.
kelimelerde farkında olarak yada farkında olmadan Allah zikrediliyo.mesela Hay dan gelen Hu ya gider .boştan gelmiş boşa gider gibi anlatılmış algılamışız


Selam...
İnsanın düşüncelerini paylaşabildiği, anlatabildiği, anlatırken anlaşılır olduğunu hissetiği dostları, arkadaşları o kadar azki....

Benim neler anlatmak istediğimi anlayabildiğin ve O maillerimde yazan "Öze" değer verdiğin için çok teşekkür ederim... Şenaygül

Sizin yazınıza farklı algıladığımız ama özünde çok şey ifade eden günlük kullandığmız iki kelimede ben eklemek istiyorum

"HU" komşu "HU"!...

Seni "BEN"i bilmez seni...

Sevgi ve dualarımla

Bu mesaj cengiz tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 09.07.2006 - 15:18

"Sen"im ben!... Sen, diye bakma bana. A.H.





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

0 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli