Asik mi?
Bekliyorsa, evet!
Bekliyorum...
Kipirdamadan bekliyorum.
Ürpererek, üsüyerek bekliyorum. Ensemi, omuzlarimi bir rüzgar yalayip geçiyor. Çiçekler boyunlarini büküyor sanki; dallari egiliyor, yapraklari parlakliklarini bir anda yitiriyor. Kuslar saniyeler içinde huzursuzlanip oradan oraya uçmaya basliyorlar. Onlar da bekliyorlar... icimde kalkip gitme arzusu kipirdiyor. "Bekleme, gelmeyecek" diyor içimde bir ses. Sanki sinsi bir yürekten, seytani bir zihinden geliyor ses. Beklemek inanmak gibi. Beklemekten vazgeçmek imandan çikmak gibi... Ben bekliyorum. Hâlâ sımsıkı yumulu tuttugum göz kapaklarina düsecek isik selini bekliyorum. Bitmek bilmiyormus gibi gelen ürpertinin çekip gitmesini bekliyorum. Biraz sonra bulutun ardindan çikiyor günes. Sevgilinin yolun basinda görünmesi gibi, isiltili gözlerini dikip gülümsemesi gibi. Sanki durup iki çift özlem sözcügü olsun sarfetmeyecekmisiz de, bütün sakarligiyla bana çarpacak, üzerime düsecek, kahkahalardan kirilacakmisiz... Neseli sicakligiyla üzerime çullaniveriyor. Alnimi oksuyor sicak elleriyle, burnuma sürtünüyor, omuzlarima sariliyor, kucakliyor. Ve böylece mutlu sona eriyor günesi bekleyisim.
Gelelim bu minnacik ve kisisel mi kisisel serüvenin bana hatirlattigi Roland Barthes cümlesine ki, sabahtan beri aklimdan çikmiyor. "Âsigin kaçinilmaz kimligi yalnizca budur:
Bekleyen..." Bir baska yazardan alinti da yapar Barthes: "Âsik miyim? Evet, bekledigime göre." Burada beklemeyi sadece randevu yerinde bir gözün saatte, öteki çevreyi kolaçan eder halde, huzursuz yürek çarpintilari durumu olarak görmemek gerek. Âsigin bekleyisi süreklidir. ilgi bekler, iliski bekler, iyilik bekler, kölelik bekler, efendilik bekler, sefkat bekler, telefon bekler, e-mail bekler... Bazen sakin, bazen huzursuz, bazen huysuz ama israrla bekler...
Klasik asklar iyiden iyiye ve en çiplak haliyle beklemek üzerine kuruluydu. Modern asklar ise beklentiler ve beklentilerin karsilanmasi üzerine kurulmaya çalisiliyor... "Ben seni günler, gecelerce bekledim" diyenlerin sayisi gün geçtikçe azaliyor. "Benim ne beklentilerim vardi, yanilmisim" diyenlerin sayisi çogaldikça çogaliyor. Bekleyerek filizlenen ask, bana kalirsa beklentilerle solup çürüyor. Ne demis eskiler: Bekleyen dervis muradina ermis... Oysa beklentilerini büyüten âsik hiçbir zaman tatmin olmaz; hep bir seyler eksik kalir.
Gördünüz mü, günesli bir sabahin ruh dalgalanmalarindan nerelere geldim, dayandim.
Durdurun beni, su kagittan kösede inecek var!
Hasmet Babaoglu