İçerik değiştir



- - - - -

Evrim ve Irklar


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 5 yanıt verildi

#1 ArGuS

ArGuS

    ๑۩۞۩๑Kime ne...

  • Üyeler
  • 6.416 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Belirlenemedi...
  • İlgi Alanları:2d, 3d görsel tasarımlar...

Gönderim zamanı 16.06.2006 - 16:00


EVRİM VE IRKLAR

Eski çağlardan beri materyalist felsefeciler tarafından savunulan evrim fikri, Avrupa'nın gündemine 18. yüzyılın sonlarında girdi. Jean B. Lamarck, Georges de Buffon ve Erasmus Darwin (Charles Darwin'in dedesi) gibi isimler tarafından ortaya atılan evrim teorisini en kapsamlı olarak ortaya koyan kişi ise Charles Darwin oldu. Darwin, o zamana kadar biyoloji biliminde yaygın kabul gören "canlı türlerini Allah ayrı ayrı yaratmıştır" şeklindeki açıklamayı reddetti ve tüm türlerin rastlantılar sonucunda birbirlerinden evrimleştiklerini öne sürdü. Darwin'in iddiasına göre balıkların atası solucanlar, kuşların atası sürüngenler ve insanların atası da maymun benzeri canlılardı.

Bilimsel bulgulara değil, hayal gücüne dayanan bu teori kısa sürede çok sayıda taraftar kazandı. Bu taraftarların ortak özelliği ise, bilimsel kaygılarla değil, ideolojik ön yargılarla hareket etmeleriydi. Çünkü Darwin, canlıların ve insanoğlunu Allah'ın yarattığı reddetmekle, her türlü ateist dünya görüşüne zemin hazırlamış oluyordu. Bu nedenle biyoloji bilimi ile hiçbir ilgileri olmayan birtakım insanlar Darwin'in en hararetli savunucuları haline geldiler. Örneğin komünizmin kurucusu olan Karl Marx, kendi deyimiyle Darwin'in "ateşli bir hayranı" idi.


Evrim teorisi genel olarak materyalist dünya görüşünü desteklerken, bir yandan da özellikle sömürgeciliğe zemin hazırlayan bir boyut içeriyordu. Çünkü evrim teorisini ortaya atanlar ve savunanlar, başta Charles Darwin olmak üzere, insan ırklarının bazılarının evrim sürecinde daha "ileri" olduklarını öne sürüyorlardı. Darwin insanın kökeni konusuna, 1859'da yayınlanan ünlü kitabı Türlerin Kökeni'nde pek az değinmişti. Ama bu kitaba koyduğu alt başlık bile, onun insanlığa ırkçı bir açıdan baktığını gösteriyordu: "Türlerin Kökeni, Doğal Seleksiyon ve Yaşam Mücadelesinde Kayırılmış Irkların Korunması Yoluyla".

Darwin, söz konusu "kayırılmış ırklar" kavramıyla Avrupalı beyaz ırkları kastettiğini ve diğer ırkları da "yarı-maymun ilkel canlılar" olarak gördüğünü ise, 1871 yılında yayınlanan İnsanın Türeyişi adlı kitabında açıkça ifade etti. Darwin bu kitabında insanın maymunlarla ortak bir ataya sahip olduğunu, ancak insan ırklarının farklı evrimsel süreçler izlediğini öne sürüyordu. Darwin'e göre bazı ırklar evrimde çok ileri gitmişken, bazıları hala maymunlara yakın bir seviyedeydiler. Darwin'in "ileri ırklar" olarak saydıkları ise, elbette Avrupalı "Beyaz Adam"dı. Ona göre Beyaz Adam, fiziksel ve zihinsel yönden diğer ırklardan çok ileriydi. Bu farklılığa olan inancını "farklı ırkların zihinsel özellikleri birbirinden çok farklıdır; bu hem duygusal hem de entellektüel yeteneklerinde kendisini açıkça belli eder" diyerek ifade ediyordu.4

Benjamin Farrington Darwin Gerçekte Ne Dedi? (What Darwin Really Said?) adlı kitabında Darwin'in bu ırkçı görüşlerini vurgular ve Darwin'in İnsanın Türeyişi adlı kitabında "insan ırklarının eşit olmadıkları" konusunda çok uzun açıklamalar yaptığını belirtir.5

Ancak Darwin'in bu konudaki görüşlerinin en önemli yönü, "geri kalmış ırklar"a ne olması gerektiği yönündeki yorumlarıydı. Eğer bir insan bazı ırkların diğerinden daha "ileri" oldukları gibi bir fikre kapılmış olsa bile, buradan "ileri" ırkların "geri" kalanlara yardım etmesi, onların gelişimine katkıda bulunması gerektiği gibi insancıl bir sonuç da çıkarabilirdi. Ama Darwin böyle düşünmüyordu. Aksine, "ileri" ırkların "geri" ırkları köleleştirmeleri, hatta yok etmeleri gerektiğini savunuyordu. İnsanın Türeyişi adlı kitabında şöyle yazmıştı:

Belki de yüzyıllar kadar sürmeyecek yakın bir gelecekte, medeni insan ırkları, vahşi ırkları tamamen yeryüzünden silecekler ve onların yerine geçecekler. Öte yandan insansı maymunlar da… kuşkusuz elimine edilecekler. Böylece insan ile en yakın akrabaları arasındaki boşluk daha da genişleyecek..6

Darwin bu ilginç sonuca "yaşam mücadelesi" kavramıyla varmıştı. Darwin bu kavramı öncelikle doğaya atfetmişti. Doğada canlılar arasında kıyasıya bir yaşam mücadelesi olduğunu, her bireyin sadece kendi çıkarları ve yaşamı için çabaladığını ve diğerleriyle savaştığını iddia etmişti. Darwin'in iddiasına göre bu yaşam mücadelesi içinde zayıf bireyler elenirken, güçlü ve uygun yapıya sahip bireyler de seçilip hayatta kalıyorlardı. Oysa ilerleyen dönemde doğada yapılan gözlemler bu iddianın doğru olmadığını, canlılar arasında son derece güçlü dayanışma mekanizmaları bulunduğunu, hatta çoğu canlının içinde bulunduğu grup için kendisini bile bile feda ettiğini ortaya çıkaracaktı.7

Ancak Darwin "yaşam mücadelesi"nin evrensel bir kanun olduğuna inandırmıştı kendisini. Sonra da, doğadaki canlılar için yazdığı bu senaryoyu aynen insan toplumlarına atfetmişti. İnsan ırklarının kıyasıya bir yaşam mücadelesi sürdürdüklerini düşünmüştü. Dahası, bu mücadelenin evrimsel gelişme için gerekli olduğunu, yani bazı insan ırklarının yok edilmesinin insanlığın gelişmesini sağlayacak bir süreç sayıldığını savunmuştu.

Evrim teorisinin insan toplumlarına uygulanmasıyla ortaya çıkan bu ırkçı görüş "Sosyal Darwinizm" olarak bilindi. 19. yüzyıldaki bütün ırkçı düşünceler de Sosyal Darwinizm'den ilham aldılar. Bu ırkçıların başında ise, tahmin edilebileceği gibi "Beyaz Adam'ın üstünlüğü"nü savunan sömürgeciler geliyordu. Sömürgecilik, Kristof Kolomb döneminden beridir ortaya atıp da bir türlü "bilimsel" bir açıklamayla destekleyemediği "yerliler bir tür havyandır" iddiasına ilk kez bilimsel görünümlü bir dayanak sağlamış oluyordu. Bu nedenle Darwin'in teorisi, sömürgeciliğe taraftar olan çevrelerden kısa sürede büyük bir destek gördü. Hintli antropolog Vidyarthi, bunu şöyle açıklar:

Darwin'in ortaya attığı 'en güçlülerin hayatta kalması' düşüncesi, insanoğlunun kültürel bir evrim sürecinden geçtiğine ve en üst kademenin Beyaz Adam'ın medeniyeti olduğuna inanan sosyal bilimciler tarafından coşkuyla karşılandı. Bunun bir sonucu olarak, 19. yüzyılın ikinci yarısındaki Batılı bilim adamlarının çok büyük bir kısmı ırkçılığı şiddetle benimsediler.8


Harun Yahya anlatıyor

http://www.harunyahy...nligi/dtd2.html
Yanlışı gören ve önlemek için elini uzatmayan insan, yanlışı yapan kadar suçludur.


<!--aimg-->Gönderilen Resim<!--Resize_Images_Hint_Text--><!--/aimg-->

#2 ArGuS

ArGuS

    ๑۩۞۩๑Kime ne...

  • Üyeler
  • 6.416 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Belirlenemedi...
  • İlgi Alanları:2d, 3d görsel tasarımlar...

Gönderim zamanı 16.06.2006 - 16:07

bilim araştırma vakfından;

GÖZ VE DARWİN

Charles Darwin "gözleri düşünmek beni bu teoriden soğuttu" diyerek, evrim teorisinin canlılıktaki üstün yaratılış karşısındaki çaresizliğini itiraf etmişti...
Tüm canlıların, bilinçli bir yaratılış olmadan, tesadüflerle ve doğal etkenlerle ortaya çıktıklarını iddia eden evrim teorisi, canlı bedenlerindeki üstün tasarımlar karşısında çaresiz durumda. Bu "tasarım" örneklerinden biri, Darwin'in uykularını kaçıran gözlerdir.

İnsan gözü, 40 kadar küçük dokunun uyum içinde çalışması sayesinde işlev yapar. Gözü dış etkilerden koruyan göz kapakları, gözü nemlendiren ve yağlayan özel salgı bezleri, ışığın kırılarak içeri alınmasını sağlayan mercek, bu merceği odaklayan küçük kaslar, göze girecek ışık miktarını ayarlayan iris, antibakteriyal göz sıvısı ya da ışığı "yorumlayan" retina tabakası, bu 40 ayrı parçanın bazılarıdır.

Önemli olan gözün tüm parçalarının doğru yerde, doğru büyüklükte, doğru işlevde olmasıdır. Eğer bu parçaların biri bile olmasa, ya da işlev göremese, insan kör olur. Gözün bu özelliği, bilimsel literatürde "indirgenemez komplekslik" denen özelliktir. Yani gözü daha basite indirgeyemez, daha ilkel hale getiremezsiniz. Tek bir eksiklik, körlükle sonuçlanır.

Bu kadar karmaşık bir yapının, evrim teorisinin iddia ettiği şekilde oluşması ise, kesinlikle imkansızdır. Öncelikle, gözü oluşturan parçaların sahip oldukları inanılmaz hassas yapı, asla evrimin iddia ettiği rastlantılarla meydana gelemez. Geldiklerini varsaysak, örneğin göz merceğinin tesadüfen oluştuğunu düşünsek bile, göz ancak eksiksiz olduğunda işlev gördüğü için, bu tek parça hiçbir şeye yaramaz.

Kısacası, gözün, evrimcilerin inandığı "birbirine eklenen faydalı rastlantılar" senaryosu ile açıklanması kesinlikle imkansızdır.

devamı için :

http://www.bilimaras...ozvedarwin.html

Bu mesaj ArguS tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 16.06.2006 - 16:09

Yanlışı gören ve önlemek için elini uzatmayan insan, yanlışı yapan kadar suçludur.


<!--aimg-->Gönderilen Resim<!--Resize_Images_Hint_Text--><!--/aimg-->

#3 ArGuS

ArGuS

    ๑۩۞۩๑Kime ne...

  • Üyeler
  • 6.416 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Belirlenemedi...
  • İlgi Alanları:2d, 3d görsel tasarımlar...

Gönderim zamanı 16.06.2006 - 16:11

BİLİMSEL ARAŞTIMA VAKFI İLE BİR DENEY YAPMAYA NE DERSİNİZ...

DARWIN FORMÜLÜ

Evrimcilerin ne denli saçma bir inanışa sahip olduklarını, çocukların bile anlayabileceği basit bir örnekle özetlemek de mümkündür.

Evrim teorisi canlılığın tesadüfen oluştuğunu iddia etmektedir. Dolayısıyla bu iddiaya göre cansız ve şuursuz atomlar biraraya gelerek önce hücreyi oluşturmuşlardır ve sonrasında bu atomlar bir şekilde diğer canlıları ve insanı meydana getirmişlerdir.

Oysa düşünelim; canlılığın yapıtaşı olan karbon, fosfor, azot, potasyum gibi elementleri biraraya getirdiğimizde bir yığın oluşur. Bu atom yığını, hangi işlemden geçirilirse geçirilsin, tek bir canlı oluşturamaz. İsterseniz bu konuda bir "deney" tasarlayalım ve evrimcilerin aslında savundukları, ama yüksek sesle dile getiremedikleri iddiayı onlar adına "Darwin Formülü" adıyla inceleyelim:

Evrimciler, büyük varillerin içine canlılığın yapısında bulunan fosfor, azot, karbon, oksijen, demir, magnezyum gibi elementlerden bol miktarda koysunlar. Hatta normal şartlarda bulunmayan ancak bu karışımın içinde bulunmasını gerekli gördükleri malzemeyi de bu varillere eklesinler. Karışımların içine, istedikleri kadar—doğal şartlarda oluşumu mümkün olmayan—aminoasit, istedikleri kadar da—bir tekinin bile rastlantısal oluşma ihtimali 10-950 olan—protein doldursunlar. Bu karışımlara istedikleri oranda ısı ve nem versinler. Bunları istedikleri gelişmiş cihazlarla karıştırsınlar. Varillerin başına da dünyanın önde gelen bilim adamlarını koysunlar. Bu uzmanlar nöbetleşe milyarlarca, hatta trilyonlarca sene varillerin başında beklesinler. Bir insanın oluşması için hangi şartların varolması gerektiğine inanılıyorsa hepsini kullanmak serbest olsun.

Ancak ne yaparlarsa yapsınlar o varillerden kesinlikle bir insan, elektron mikroskobu altında kendi hücre yapısını inceleyen bir profesör çıkaramazlar. Zürafaları, aslanları, arıları, kanaryaları, bülbülleri, papağanları, atları, yunusları, gülleri, orkideleri, zambakları, muzları, portakalları, elmaları, hurmaları, domatesleri, kavunları, incirleri, zeytinleri, üzümleri, şeftalileri, tavus kuşlarını, sülünleri, renk renk kelebekleri ve bunlar gibi milyonlarca canlı türünden hiçbirini oluşturamazlar. Değil birkaçını saydığımız bu canlı varlıkları, bunların tek bir hücresini bile elde edemezler.

Kısacası, şuursuz atomlar biraraya gelerek hücreyi oluşturamazlar. Sonra yeni bir karar vererek oluşan bu hücreyi ikiye bölüp, sonra ardarda başka kararlar alıp elektron mikroskobunu bulan, sonra kendi hücre yapısını bu mikroskop altında izleyen profesörleri yaratamazlar. Madde bilinçsiz, ölü bir yığındır ve Allah'ın üstün yaratması olmadan, ölü bir yığın olarak kalır.

Bunun aksini iddia eden evrim teorisi ise, akla tamamen aykırı bir safsatadır. Evrimcilerin ortaya attığı iddialar üzerinde biraz bile düşünmek, bu örnekte olduğu gibi, bu gerçeği açıkça gösterir

http://www.bilimaras...in_formulu.html
Yanlışı gören ve önlemek için elini uzatmayan insan, yanlışı yapan kadar suçludur.


<!--aimg-->Gönderilen Resim<!--Resize_Images_Hint_Text--><!--/aimg-->

#4 Hyaman

Hyaman

    Triple Nickel-1

  • Dokunulmazlar
  • 4.490 Mesaj
  • Konum:somewhere in the blue planet &quot;EARTH&quot;

Gönderim zamanı 16.06.2006 - 16:13

Harun Yahya adlı şahsiyet de bu "evrim"i çürütme yolunda bir ömür harcadı.Ne inatçı adammış çok takdir ediyorum kendisini o bakımdan *lol
I find your lack of faith disturbing!

#5 L1Square

L1Square

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Dokunulmazlar
  • 11.433 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 16.06.2006 - 16:14

Bende okuduklarımı ve kendi fikirlerimi paylaşayım...

Sadece evrim teorisini ortaya atan sahis darwinin kendi teorisiyle ilgili soyledikleri ile ilgili bi kac sey yazacagimki, bu evrim teorisinin sacmaligi biraz anlasilabilsin..

CHARLES ROBERT DARWININ Dr.BERTHAM A GÖNDERDIGI ÖZEL BIR MEKTUP

Darwin 22 Mayis 1863 yilinda dr berthama gonderdigi ozel bir mektubunda Evrim teorisinin en ufak bir delilden bile yoksun oldugunu kendi ifadesiyle su sekilde acikliyordu;
Aslinda su anda tabii seleksiyon teorisindeki iddia genel dusuncelere dayanmak mecburiyetindedir . Teferruata indigimiz zaman tek bir turun dahi evrim neticesinde degismemis oldugunu goruruz.mevcut degismelerin ise teorinin temelindeki izah tarzinda oldugu gibi turun mukellesmesine yarayan degismeler oldugunu ispat edemeyiz Ayrica neden bazi turlerin degisip digerlerinin degismemis oldugunuda bir izaha kavusturamayiz...

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
CHARLES ROBERT DARWININ ASA GRAY 'a GONDERDIGI MEKTUP'ta ise

Evet bliyorum umitsiz bir vaziyette cikmaz bir sokakta dikiliyorum Dunyanin bizim tespit ettigimizi zanettigimiz sekilde tesaduf yolu ile meydana gelebilecegine inanmiyorum


darwin canlilarin sahip oldugu organlarin yapisini düşündükçe kendinin bile inanmadigi teorisinie isyan ediyordu hele gözler....Gözlerin yapisini düşündükçe CANLILARIN SAHİP OLDUÐU GÖZLERI DÜŞÜNMEK BENİ BU TEORİDEN SOGUTTU demistir

Sonuc olarakk sahsi düşüncem :Kendi teorisinie bile inanmayan bir insanin hezyanlarina teori diyerek inanmak bence sacmalik olsa gerek....

Bir kadını ağlatırken,çok dikkat edin çünkü ALLAH,gözyaşlarını sayar..!!

Kadın,erkeğin kaburgasından yaratıldı,ayaklarından değil...
Öyle olmuş olsaydı,ezilirdi..
Erkeğin başından da yaratılmadı,üstün olmasın diye..

Ama göğsünden yaratıldı,eşit olsun diye;
....kolun biraz altından,korunsun diye...
Kalp hizasından yaratıldı SEVİLSİN diye..

* * *

Kimlik gizli, hayaller gizli ve ben de gizli...
Susuyorum..
Ve seni sevdiğimi kimselere söylemiyorum..


:) (Böyle kalsın. Kimin değiştirdiğini anlarsın senn)

#6 Gölge

Gölge

    ..Hayaletin Gölgesi..

  • Üyeler
  • 15.435 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Bahçelievler

Gönderim zamanı 16.06.2006 - 17:07

Ben fikirlerim hakkındaki değişimi şununla saglarım bana daha mantıklı gelen fikirle deiştiririm bunun içinde yaptıgım süreç şu şekilde işler kişi fikrini söler bir dieride fikrini söler başşka dieride fikrini söler ben bütün bakış açılarını değerlendiririm kendimce bana en mantıklısına inanırım.. bu duruma da birinin dierini kötülemesi gibi bir kargaşayı sokmam.. ve inandığım o ki buna kimse birinin dierini kötülemesi ni sokmaz o sebeble karalamalar boşa sarfedilen zaman dır araştırmak için kullanılmalı ozaman *lol

smiley-sport036.gif  






Benzer Konular Daralt

1 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli