Geceleri acılarımı, mutsuzluklarımı alır yanı başıma, yalnızlığımı hafifletsinler diye onlarla uyurdum..
Rüyasız bir uykunun ardından umutsuzluğa uyanacağımı bile bile..
Üzüntülerime alışmıştım.. Onları sever olmuştum.. Varım yoğumdular..
Bu sıradan, Bu bayağı hayattan korurdu beni içe dönüklüğüm..
Gözbebeklerime düşen hüzünle benimsemiştim beni hazırlıksız yakalayan umutsuzluğumu..
Ve ayarı bozuk bir saatli bombe gibi yüreğim; taa derinlerde gizlediğim çocuksu mutluluklarım,
huzura acıkmışlığım patlamaya hazır beklerdi..
Yine de bakışlarımda keder olsun isterdim..
Ve bir o kadar da yüreğimden gözlerime taşan farklı bir parıltı..
Acı çekmeyi, bana en çok yakıştığını sandığım üzülmeyi sevmiştim..
Bir yanımın uzaklarda kalmasını sevdim..
Baharları değil.. Kışları sevdim..
Bitmeyecekmiş gibi duran uzun gecelerin hatırına..
Oysa şimdi bahar, karanlıklar içinde kalmış ruhuma sızıyor..
Ve ertelenmiş düşlerim elimden tutmuş; "Hadi Ne Duruyorsun?" diyor...
Hadi ne duruyorsun? Mavi masmavi bir gökyüzü bize Aşkı müjdeliyor..
Şimdi yumuşak dokunuşların, şiir gibi gecelerin özlemini giderme zamanıdır..
Uzat ellerini.. Küçücük ama kocaman sevdalar taşan Yüreğimin SON UMUDUSUN belkide..!
Ece