0
Selam Dostlar,
Seyahati seven sevdiği kadarda maceradan hoşlanan arkadaşların dikkatini çekceğimi sanıyorum.
10 yılı aşkın turizm sektöründe çalışıyorum. Bu zaman zarfında canım Türkiye'min pek çok bölgesini gezdim kah 2-3 bin metrelerde trekking yaptım kah 30-40 metre denizin dibine indim ve mümkün olduğunca farklı turizm aktivitesinde bulundum diyebilirim.Bütün bunları yaparken gönlümde iz bırakan bir yer var ki konunun temelini de burası teşkil etmekte.
Arkadaşlar size Akdenizin muhteşem kıyılarında kurulmuş Antik Likya medeniyetinin önemli bir merkezi olan Antiphellos yada bizim bildiğimiz ismiyle Kaş'ta bahsetmek istiyorum.
Kaş'a ilk 1997 senesinde bir arkadaş tavsiyesiyle gittim. Küçükçakıl mevkiinde gayet hoş küçük bir otelde Akdeniz manzaralı odama çantamı atmamla etrafı keşfetmek için fırladım dışarı. Yaklaşık 1.5 saatlik bir yürüyüş sonuda Kaş bitmişti ..
Yo yo hemen 1.5 saatlik yürüyüşle biten bir yer nasıl olurda bir konu oluşturur demeyin muhtemelen yazının sonunda bana inanacaksınız. Neyse efendim yürüyüşümü tamamladıktan sonra gözüme kestirdiğim bir yerel seyahat acentasına daldım . Bougainville Travel ve orada ilerde çok yakın bir dost ve ayrıca bir süreliğine patronum olacak Ufuk abi ve Phillip ile tanıştım. Zaten bir acenta çalışanı olduğum için gayet keyifli bir sohbetin ardından bana bölgede yapabileceklerimi saymaya başladılar. Onlar saydıkça benim gözlerim fal taşı gibi açılmaya başladı.
Önce bana Kekova daki batık kentin üzerinden deniz kanolarıyla yaptıkları turdan bahsettiler ki Türkiye'de ilk defa yapılan birşeydi bu. Benim bildiğim Kekovaya tekneler ile gidilir 30-35 metre mesafeden suyun içindeki kalıtılar görülmeye çalışılır veya harabeleri boş verip bir sonraki yüzme molasının gelmesi beklenirdi. Ama bu sefer olay bambaşkaydı 20-30 santim derinlikte bile rahatça süzülebilen kanolar ile direk kalıntıların üzerinden geçmek hatta mozaikleri bile görmek mümkün olabiliyormuş hatta yüzme molası vermeye bile gerek yokmuş çünkü canın istediğinde yalandan bir düşme numarasıyla Akdenizle kucaklaşabiliyormuşsun.
Eee rehberler profesyonel kanocu düşseniz bile 5 dk sonra sizi kanoya tekrar bindire biliyorlar. Way canına falan olmamım ardından 2nci bombayı çevre kanyonlarda yaptıkları turları anlatarak patlattı Ufuk abi. Kaş çevresinde ne kadar kanyon varsa hepsine girmiş ve geçmiş ve bunlardan en güzel olanları mevsimine göre seçmiş her birinin önemli noktalarına ekibiyle boltlarını çakmışlar hesaplamalarını yapmışlar ve maceracı müşteri için bu kanyonları birer doğal aqua parka çevirmişler. Aqua park diyince küçümsemeyin sakın bahsettiğim kanyonlarda 10-13 metreli şelaleler var ve bunlardan tek geçiş şansınız ipe girip bir çocuğun bile yapabileceği temel dağcılık tekniklerini kullanarak inmeniz gerekiyor. Ancak rehberlerinizi can kualğı ile dinlemeniz gerekiyor çünkü güvenlik en önem verdikleri nokta.
Ağzım şaşkınlıkla yavaş yavaş açılmaya başlamıştıki bir gölge tepemizden geçti ardından 1 tane daha ve 1 tane daha . Yoo yooo hava bulutlanmıyordu Tepemizden rengarek paraşütler adeta serenaat yapıyordu . Philip gülümsedi bizim pilotlar geçiyor bak dedi. Pilotlar mı sizin mi dememe kalmadan Kaş'taki paragliding aktivitesiyle ilgili sohbet başlamıştı bile. Dikkatinizi çekerim sene 1997 ve Fethiyede bile yeni yeni duyuluyorken Kaş'ta hemen bunu başlatmış olmaları beni gerçekten etkilemişti. 1500 metreden atlıyorlardı daha doğrusu 10 metre koşuyorlardı gerisini doğa ve pilotun becerisi hallediyordu. Ee bundan sonrası muhteşem manzarının keyfini çıkarmak ve mümkün olduğunda çok fotoğraf çekmekle geçiyor zaten. Ne yalan söyliim bir zaman sonra alışkanlık yapıyor desem yalan olmaz sanırım 10-15 uçuş yaptım ve hepsi aynı heyecanı verdi
.Arkadaşlar yazıyı daha da uzatarak canınızı sıkmak istemiyorum bakalım ilginizi çekecek mi ? Bir sonraki bölümde Dalış, Yürüyüş, Dağ bisikleti ile devam edeceğim ... yorumlarınıza göre tabii kii....
