İçerik değiştir




  • Yanıtlamak için giriş yapın
Bu konuya yanıt verilmedi

#1 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 27.10.2015 - 11:17


Bugünlerde gündemde olan işlenmiş et ürünleri hakkında ufak, minik, mini minnacık, şirin ihi.png bir yazı yazayım dedim; yazı 1400 küsur kelime oldu sayın Harabe ziyaretçileri; nasıl oldu ben de anlamadım. lan.png Bazen yazılarım benden bağımsız olarak alıp başlarını gidiyorlar böyle, hiç hoş değil, hayır nereye gidiyosun, ben olmasam sen bir hiçsin, ne bu bağımsızlık girişimleri, de mi? :P Neyse, böylece işlenmiş etin zararları ve pankreas kanseri, kolon kanseri gibi kanser türlerinin oluşmasındaki rolü konusunda epey bir fikir oluştu bende, birazını buraya aktarayım dedim.

 

Her ne kadar kırmızı et üreticileri "Ne münasebet kardeşim, hep iftira bunlar, bizim ürünlerimize koyduğumuz katkı maddeleri sağlığa herhangi bir zarar vermediği gibi üstelik öksürüğe de iyi geliyor" :P falan deseler de Dünya Sağlık Örgütü gibi saygın bilinen bir kurumun ve farklı ülkelerdeki bilim adamlarının çalışmaları salam, sosis, pastırma, sucuk gibi işlenmiş et ürünleri tüketirken ölçüyü kaçırmanın sağlık açısından ufak tefekten ciddiye kadar değişen birtakım sorunlara yol açabileceğini gösteriyor. 

 

Ölçüyü kaçırmanın tam olarak neyi ifade ettiğini söyleyemem ama insan bir şeyi haddinden fazla yediğini bilir aslında, işte, bu gibi et türlerini haddinden fazla yememeniz gerekiyor, özellikle de kanserden korunmak istiyorsanız. Ülkemizde endüstriyel yöntemlerle üretilen gıda maddeleri, diyet ürünleri ve kozmetikler üzerinde pak sıkı bir denetim yok biliyorsunuz ki olmayacak tabii, gelişmiş ülke ya burası. :P Şaka bir yana ki yaptığım şaka değildi aslında, şık görünsün diye öyle söyledim :P, bu açıdan biraz fazla risk altındayız biz, ülkemizde merdiven altı üretim yöntemlerine karşı ciddi tedbirler alındığı söylenemez. Bu durumda mecburen kendi kendimizi korumaya çalışıcaz. 

 

Gebe bir kadınsanız işlenmiş etlerden özelikle ve ille de uzak durmalısınızmış, haberiniz olsun. Ayrıca bebekleri ve çocukları da bu tip şeylerden olabildiğince uzak tutmak gerekiyor. Burada okul kantinlerinin ne derece denetlendiği konusuna girebiliriz mesela, ben yeterince denetlendiklerini sanmıyorum. Siz sanıyor musunuz? Sandığınızı sanmıyorum. :P Kimi, hangi görüşü, ne derece destekleyen biri olursak olalım; bazı açık gerçekleri inkar etmekte fayda yok. Bizlere ve çocuklarımıza bu açıdan yeterince özen gösterilmiyor, sağlığımıza kasteden üreticiler yeterince kontrol edilmiyor, yeterince cezalandırılmıyor. 

 

İşlenmiş et ürünlerine katılan sodyum nitrit (E250), sodyum sülfit (E221) ve monosodyum glutamat gibi renk veren, koku veren, kıvam - lezzet arttıran, raf ömrünü uzatan, ürünün cazip görünmesini sağlayan maddeler kanser hastalığını tetikleyebiliyorlar, evet. Bu her zaman direkt kanserojen özellikte olmalarından kaynaklanmıyor, bazen de vücudumuzdaki bazı maddeler ve yapılarla reaksiyona girip zemini kansere müsait hale getiriyorlar. Bunun dışında hafıza bozukluğu sorununa yol açabiliyorlar, ayrıca parkinson, alzheimer, huntington gurubu hastalıklara kapı açma ihtimalleri üstünde duruluyor.

 

Ben konuyu araştırıken öğrendiğim şeyleri paylaşayım da, yine siz bilirsiniz tabii.

 

Şimdilik bu kadar, daha sonra biraz daha yazarım sanıyorum. Açtığım konulardan hangi birine biraz daha yazacaksam artık. :P




ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...






Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

0 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli