Sebepler Sukut Ettiği Zaman
Büyüklük hiçliğin içinde gizlidir.
Hiçlik ise vicdanın genişliği kadardır.
Ve insan vicdanının genişliği kadar insandır aslında.
Bize en yakın olanlara ne kadar uzağız
Ta içimizde olanlara ne kadar yabancıyız.
Oysa bu kadar zor olmamalıydı
Vicdanımızın sesini dinlemek
Yanlışa hayır demek
Doğruyu gök kubbenin maviliğine haykırmak
Hakikati âdemoğlunun yüreğine yansıtmak
Yansıtabilmek bu kadar zor olmamalıydı.
İradeyi iradesiz olanın eline verdiğimiz günden bu yana
Tersinden sökün etmeye başladı hadiseler.
Acıdır ki ilk çareler hep son çare olarak aklımıza gelir oldu.
Gözlerimizin yaşı yüreğimizi ıslatmaya yetmedi
Ve kim bilir taşlarla bütünleşmeye yüz tutmuş
Yürekleri yumuşatamayışımızın nedeni de belki de buydu.
Ne de olsa sebeplerin dünyasıydı yaşadığımız
Ve öyle demiyor muydu bir yiğit bilge:
Kalbe hitap etmek için kalpten konuşmak gerek
Görünenle yetinip görünmeyeni ihmal etmek nelere
Ne kadar acı verdi ve nelere bedel oldu
Kim bilir?..
Oysa görüneni şekillendiren görünmeyenin kendisiydi.
Ve insanı görünenle sınırlayıp
Görünmeyene kapalı tutan
Kabukla meşgul edip özü unutturan
Hiçliğin dışındaki büyüklük değil miydi?
Sebeplerin dünyasında yaşasak da
Sebeplerin de sükût ettiği zamanlar vardır.
Ve sebepler sükût ettiği zaman
Yürekten konuşacak erlere ihtiyaç vardır.
Zarfın değeri mazrufundadır.
Mazrufumuz olan yüreğimizde
Sebepler sükût ettiği zaman konuşacak derman
konuşturacak ferman
ACABA VAR MIDIR?..