İçerik değiştir



- - - - -

Şili'li Madenciler Yeryüzüne Çıkarılıyor


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 23 yanıt verildi

#21 shy

shy

    xrÜt / kudI

  • Kurucular
  • 16.791 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 15.10.2010 - 12:11


Şili'de kurtarılan 33 maden işçisine, dünyanın her yerinden, her türden hediye yağıyor. Bu hediyelerden en ilginci ise Şilili Adriana Barrientos'tan geldi.

Tüm dünyanın merakla izlediği 33 madencinin kurtarılması operasyonu sonrasında harekete geçen büyük firmaların, reklam amacıyla 33 madenciye hediyeler verdiği bildirildi.

Kurtarılan madencilerden biri televizyona verdiği demeçte, "Lütfen bize artist gibi davranmayın" dese de, madencilerin uzun süre medyanın gündeminde kalmaya devam edeceği ve firmaların bundan yararlanmaya çalışacağı belirtiliyor.

HEDİYEYE BOÐULDULAR
İspanyol basınında yeralan haberlerde, şimdiden 33 madenciye Apple marka son model IPOD, mp3 müzik çalar, Şilili bir işadamından 10 bin'er dolarlık çek, bir maden firması ve havayolu şirketinden Yunan adalarına gemi seyahati ve Şili ile diplomatik ilişkisi olmamasına rağmen Tayvan hükümeti tarafından Tayvan'a seyahat biletleri hediye edildiği kaydedildi.

İngiltere'nin Manchester United ve İspanya'nın Real Madrid kulüpleri de birer maçlarını izlemek üzere 33 madenciyi stadlarına davet etti.

Madencilere sunulan en ilginç hediye ise, Şili televizyonundaki bir reality show programının ünlü yarışmacısı Adriana Barrientos'un, onlara özel striptiz yapma teklifi oldu. "Madenciler birer kahraman" diyen Adriana, bu yüzden sadece onlara özel bir striptiz yapmak istediğini söyledi.


DOÐRUNUN SÖYLENMESİNDEN ÇOK, KİM TARAFINDAN, NEREDE VE NE ZAMAN SÖYLENDİÐİ ÖNEMLİDİR.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Gönderilen Resim

#22 Lamos

Lamos

    Kelyu

  • Dokunulmazlar
  • 7.490 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 15.10.2010 - 14:38

Karadeniz Sahil Yolu Tünel Kazılarında 8 Yıldır Kurtarılmayı Bekleyen Tarihi Madencilere Rastlandı

Şili'deki madencilerin kurtarılmasıyla ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'in sarfettiği "Biz olsak 3 günde çıkarırdık" sözleri kamuoyunda tartışmalara yol açarken, bu sabah Zonguldak'tan gelen bir haber tartışmalara son noktayı koyacak gibi görünüyor. Karadeniz Sahil Yolu projesine bağlı olarak Zonguldak Kilimli arasında devam eden tünel kazılarında, senelerdir yer altında bulunan 12 adet madenciye rastlandı. Olayın ardından bölgeye intikal eden arkeologlarca yapılan ilk incelemeler, madencilerin tahminen 2002-2003 senesinden beri toprak altında olduğunu gösteriyor.


Kaynak



Gönderilen Resim

Bu mesaj Lamos tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 15.10.2010 - 14:39


#23 WaLe

WaLe

    Kimene!

  • Üyeler
  • 6.730 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Eskişehir

Gönderim zamanı 15.10.2010 - 18:56

Mucize

Bütün canlılar içlerinde bir program taşıyorlar.

Ve, o programla çoğalıyorlar.

Düşünsenize, bir damla erkek spermi minicik bir dişi yumurtasıyla buluşuyor, bütünleşiyor ve yumurtadaki programla, spermdeki program birlikte çalışmaya başlıyor.

Yeni bir canlı oluşuyor.

Beyni, akciğerleri, kalbi, midesi, pankreası, dalağı, kan damarları, elleri, kolları, ayakları, parmakları şekilleniyor.

Birkaç istisna dışında bütün insanlarda bu organlar hep aynı yerde.

Kılcal damarlar hep aynı yerlerden geçiyor.

Damarlarda dolaşan kanın miktarı, yapısı herkeste aynı.

Ama tanrı, iki damladan bir canlı inşa etme mucizesiyle yetinmiyor.

Hepsinin kılcal damarlarının dağılımı, karaciğerinin işlemesi birbirine benziyor ama hepsinin bir başka “ruhu”, bir başka zihni, bir başka karakteri oluyor.

Bedensel faaliyetleri nerdeyse tıpatıp aynı ama gene de tümüyle birbirinden farklı milyarlarca insan çıkıyor ortaya.

Tanrı, bununla da yetinmiyor.

Bütün bu insanlara birbirinden farklı parmak izleri veriyor.

Altı milyar birbirine benzemeyen parmak izi yapıyor.

Parmağınızın ucuna bakın, o küçücük yerde altı milyar farklı şekil yaratmanın ne demek olduğunu düşünmek bile, bir insanın nasıl mucizevî bir yaratık olduğunu anlamaya yeter.

Bu mucize binlerce yıldanberi tekrarlanıyor.

O kadar çok tekrarlanıyor ki biz bir “mucize” ile karşı karşıya olduğumuzu unutuyoruz.

Mucize, sıradanlaşıyor bizim gözümüzde.

Kıymetini bilmez hale geliyoruz.

Tanrı mucizelerini yaratıyor ve biz büyük bir nankörlükle o mucizeleri yok ediyoruz.

Aslında, gelişmişlik ve ilkellik, tanrının mucizesine gösterilen özende billurlaşıyor.

İnsan denen mucizenin kıymetini bilmek, gelişmişliğin en önemli işareti.

İlkellik ise, o mucizenin değerini anlamamak ve insanlara hor davranmakla gösteriyor kendini.

Bu açıdan baktığımızda, Şili’deki 33 madenciyi yedi yüz metre toprak altından kurtarmak, herhalde insanlık tarihinin en büyük “ibadetlerinden” biri.

Tanrının yarattığına gösterilen bu özen, onun mucizesine gösterilen bu saygı, insan canını kurtarmak için sarf edilen bu emek, sadece bir gelişmişliğin, insan değeri bilmenin değil, o insanları yaratan “kudrete” duyulan saygının da en büyük göstergesi.

Bilmiyorum dindarlar ne düşünür, ne der ama hangi ibadet, hangi ayin, tanrının yüceliğine, yaratıcılığına, kudretine, eserlerine daha fazla saygı gösterebilir, onu daha fazla memnun edebilir?

Bir de tersini düşünün.

İnsan canına değer vermemeyi düşünün.

İnsanlarınızın yeraltında kalmasına, binlerce ton toprağın altında ezilip yok olmasına, o mucizenin parçalanmasına göz yummayı düşünün.

Bundan daha büyük bir günah olabilir mi?

Böyle baktığınızda, Şili’de kutsal bir ibadetle insanlar kurtarılırken, en büyük günahlar bizim topraklarımızda işleniyor.

Ölmemesi mümkünken sadece aldırmazlık yüzünden ölen her insanla birlikte hepimiz büyük bir günaha girmiş, bir mucizeye ihanet etmiş olmuyor muyuz?

Tanrı, kâinatı tasarlayan, onun içindeki mucizeleri şekillendiren büyük ve eşsiz bir sanatçı gibi gözükür bana.

Her gün gidip o “sanatçının” önünde eğilen, onu selamlayan, ona hürmet eden ama onun eserlerine kabaca, barbarca, aldırmazca davranan, onun mucizelerini hiçe sayan insanlar düşünün.

O “sanatçı”, mucizelerine kötü davrananları sever miydi?

Sadece “kendisine” değil “eserlerine” de saygı gösterilmesini beklemez miydi?

Dindarlar cehaletimi bağışlasınlar ama ben, dinin, sadece tanrıya değil, onun eserlerine de saygı gösterilmesi anlamına geldiğine inanıyorum.

Bir insanın canını kaybetmesine göz yummak da değil sadece, o insanın mutluluğuna engel olmak, onun haklı isteklerini yok saymak, onu acılara ve kederlere terk etmek de bana büyük bir günah gibi gözüküyor.

Her insan tanrının bir eseriyse, onun bir mucizesiyse eğer, o esere saygısızlık etmek tanrıya da saygısızlık etmek anlamına gelmez mi?

Şili’de büyük bir ibadetin gerçekleştiğine inanıyorum.

Ne yazık ki kendi ülkemde büyük günahların işlendiğini düşünüyorum.

Ve, Tanrı, cehennemini, kendisinden ziyade eserlerine hürmetsizlik edenler için yapmıştır sanıyorum.



Ahmet Altan

"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
Gönderilen Resim



’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.

Paul Valéry


#24 waranko

waranko

    Boş vakti boldur

  • Üyeler
  • 760 Mesaj

Gönderim zamanı 16.10.2010 - 10:10

Akil adamlar katagorisinden bir aydınının söylediği içi kararmış lakırdıya bakarmısınız!!!!


Ne yazık ki kendi ülkemde büyük günahların işlendiğini düşünüyorum.
Ahmet Altan

Şimdiki, yani Halen içinde bulunduğumuz, sürüp gitmek te olan zaman içinde bir cümle kurmuş.
Sanki Tesadüf eseri Kafasına saksı düşmüş de Ters Şokun etkisiyle ''uyanıp'' Şu anda içinde bulunduğumuz Anlık zamana dönmüş gibi uyuşuk duruyor.

Veya Az önce doğmuş!

Bem de sana Boş geldin bebiko diyorum.

Düşünüyorum
Demiş
Ben DE DİYORUM Kİ!
Düşünüyorsu ama ''Yok''sun


Bukadar Haksızlık ve Hukuksuzluk içinde Adamın söyledikleri TÜYLERİMİ DİKEN DİKEN ETTİ.

Çürük ve ruhsatız binaların altında ölen Minicik çocuklar Allah için öldüler diyebildiler.
Toprağın derinliğinde ekmek kavgasına kazma sallayanlar Çok güzel Öldü dediler.
Ölenlerin cenazesini karıştırıp gömdüler.
Deprem oldu 7,2 Yetmedi mi! dediler.Dediler, dediler, dediler.

Fakat Asıl Felakaete sağ kalırda Ölmez isek ne diyecekler Merak ediyorum.
Türk halkı ve de Özellikle İstanbul ve çevresi Adı Konmuş bir Mayın tarlası Üzerinde oturuyor.
İnsanlar Şarjöre kurşunu sürülmüş soğuk namlunun tetiğinde Uyuyor.
Bir saniye sonrası için hiçbir güvencemiz yok.
Gerçekleri konuşacaksak Bunları Açık Açık söylemek gerekeiyor.

Hükümetin bu vurdumduymaz tavrı karşısında Tavsiyem.
Deprem Çantası yerine Göçük altında Hızlı ve Çabuk ölmek için DEPREM ZEHİRİ'ni Yanımız da hazır Bulundurmak dayanılmaz acıya kesin çözüm gibi durmuyor mu??

Bu Şartları oturup inceden inceye hesaplayıp tartışmamız gerekiyor.
Gerçekler acıdır fakat bu gerçekle yüzleşmemiz gerekiyor.

Çünkü KUTRARMA Konuda hiçbir Organızasyon veya BİLİMSEL ÇALIŞMA yok.
Hiç olmazsa
Her halde Ölenler için Çok güzel Öldüler diyecekler. Söyledikleri gibi olsun.


Son sallantı dan Sonra Akılları başlarına geldi.
Şimdi bazı okullar için Güçlendirme Çalışmalarına başladılar.
Ecevit Hükümetinin Başlattığı Çalışma Bu Güne devam ettirilseydi MESKEN'ler de de Büyük Ölçüde İyileştirme Yapılmış Olurdu...
1999 depreminden bugüne 10 yıl geçti. Yapılan hesaplamalara göre yardımlar ve hibelerden bugüne kadar 20 milyar dolar toplandı. Peki bu paralara ne oldu?...

Ahmet Altan Palavradan Anlamsız, Boş,bom boş, Boşluk, ''Yok'' Yazılar yazacağına. Hiç yazıp da kağıt harcamasın.

---------

1999 depreminden bugüne 10 yıl geçti. Yapılan hesaplamalara göre uluslararası yardımlar, hibeler ve deprem vergilerinden bugüne kadar 20 milyar dolar toplandı. Ancak bunun topu topu 6 milyar dolara yakın kısmı depremzedeler için kullanıldı. Geriye kalan 14 milyar dolarlık kaynak ise bütçeye yama oldu

Depremlerden sonra Türkiye`de 4 hükümet kuruldu. Deprem döneminde Türkiye`de Ecevit başbakanlığında 57`nci hükümet vardı. Depremden hemen sonra yaraların sarılması için acil harcamalar yapılması gerekiyordu. Kasım 2002`ye kadar iktidarda olan bu hükümet döneminde yapıldı. 2002`de yapılan bir araştırmada 3 yıllık periyotta deprem bölgesine yaklaşık 3 milyar dolar harcama yapıldığı belirlendi. Ardından önce Abdullah Gül ve daha sonra da iki dönemdir Erdoğan hükümetleri iktidarda.

Deprem için toplanan paraların nereye gittiği konusunu önceki gün İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası bir raporla gündeme getirdi. İSMMMO yaptığı araştırmada sadece vergi gelirlerini ortaya koydu ve 1999 yılından sonra bugüne kadar yaklaşık 24.1 milyar TL deprem vergisi toplandığını hesap etti. 2009 yılı sonuna kadar elde edilecek devrem vergisi geliri ise 27.2 milyar doları bulacak. İSMMMO`nun hesabına göre sadece cep telefonuyla konuştuğumuz için ödediğimiz vergi 22.2 milyar TL`yi geçti. Yılsonuna kadar ise 25 milyar TL`yi geçecek. 2004 yılında sona erdirilen özel işlem vergilerinden ise 1.8 milyar TL geldi. Türkiye 2004 yılına kadar olan dönemde, at yarışlarında oynadığı kolonlardan, iç hat uçuşlarındaki biletlerinden, tapu işlemlerinden, otomobil alımındaki tescil işlemlerinden depremzedeler için ödeme yaptı.

http://www.tumgazeteler.com/?a=5435544

Bu mesaj waranko tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 16.10.2010 - 12:09






Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

1 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli