İçerik değiştir



- - - - -

Ankara


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 74 yanıt verildi

#1 yok

yok

    DuyguSuz!

  • Üyeler
  • 1.406 Mesaj
  • Konum:Yalnızlık
  • İlgi Alanları:* Yalnızlık<br>* Başka hayatları yaşamak<br>* Kendinden vazgecmek<br>* Başarısızlık<br>vs.......................

Gönderim zamanı 20.03.2006 - 17:16


Tarihçe

Ankara kentinin bir görüşe göre, Galatlar tarafından kurulduğu ve gemi çapası anlamına gelen adıyla bilindiği ileri sürülmektedir. Diğer bir görüşe göre ise Ankara’nın kurucusu Frigya Kralı Midas’tır. Bir diğer görüş ise Hitit metinlerinde geçen Ankuva şehrinin bu günkü Ankara olduğudur. Daha sonraları kent Engürü olarak adlandırılmıştır. Kuruluş dönemi ve şekli ne olursa olsun kent ilk dönemlerden beri ticaret yollarının kesiştiği bir konuma sahip olmuştur.

Hitit döneminde Ankara’nın bir askeri garnizon olarak kullanıldığı bilinmektedir. Büyük Hitit İmparatorluğu’nun tarihe karıştırmasından sonra kent ve yöresinde M.Ö.7. yüzyıla kadar Frigyalılar egemen olmuştur.

Frigya devletinin yıkılışından sonra Lidyalılar M.Ö. 547 yılına kadar bölgeye hakim olmuştur. Daha sonra Ankara Pers eğemenliğine girmiştir. Yaklaşık 200 yıl süren Pers egemenliği döneminde Ankara’nın önemli bir konaklama yeri ve ticaret kenti durumuna geldiği belirtilmektedir.

Makedonya Kralı Büyük İskender M.Ö. 333 baharında Persler'i yenerek Ankara'yı kendi imparatorluğuna katmıştır. Bu dönemde Anadolu’ya gelen savaşçı kavim Galatlar eski Ankara Kalesi’ni yapmışlardır. Daha sonra bölgede siyasal birliği kuran Romalılar M.Ö. 189 yılında Galatlar'ı yenerek Ankara’yı ele geçirmişlerdir. Roma döneminde Ankara ulaşım sistemini oluşturan önemli yollardan birinin üzerinde bulunmaktaydı. Kent Roma döneminde içişlerinde bağımsız ve demokratik yapıda yönetilmiştir.. Bu dönemde halk tarafından “ Demoj ” ve “ Bule ” adı verilen iki ayrı gruptan oluşan bir belediye meclisi seçilirdi. Bu Meclisler bütün gereksinimlerini saptardı ve böylece kentin iç yönetiminde Kent meclisi ve Halk Meclisi bütün kararları almak yetkisine sahip olurdu. Bu dönemde kentin alt yapısı tamamlanmış, kente 60 Km uzaklıktaki Elmadağ’dan taş borularla getirilen su mahallelere dağıtılmıştır.

M.S. 3. Yüzyıl ortalarında Roma İmparatorluğu’ndan ortaya çıkan Sosyal ve ekonomik çöküntüye paralel olarak kent o günlere kadar koruduğu açık kent niteliğini yitirmiş ve çevresi surlarla çevrilmiştir. İmparatorluk beşkenti İstanbul’a taşınınca, Bizans döneminde Ankara’dan geçen ve başkenti doğuya bağlayan yolların önemi daha da artmıştır. M.S. 10. yüzyıla kadar Ankara Diğer Bizans Kentleri gibi para ekonomisinin geliştiği, örgütlü bir ekonomik yapısı olan önemli bir merkez özelliği kazandırmıştır. Bu dönemde, kent planının temel öğeleri; kent düşman saldırılarına karşı koruyan kalın surlar, pazar yeri işlevini gören agora ve kilisesidir. Ayrıca tahıl depoları, ambarlar ve hamamlar işlevlerini sürdüren diğer önemli ögelerdir.


Ankara KalesiAnkara’nın Selçuklular'ın eline geçmesi, Malazgirt Savaşı'ndan sonra 1073 yılına rastlar. Ankara gibi Bizans kentlerine Türklerin kitle halinde girmesi 11. yüzyılın son çeyreğinden sonra başlar. Türkler büyük bir hızla kırsal alana yerleştiler ve tarımsal üretime katıldılar. Daha sonra 12 ve 13. yüzyıllarda Selçuklu sultanlarının da çabasıyla transit ticaret bir gelişme gösterdi. Ankara 1304’de görevli özerklik vererek Osmanlı Devleti'ne bağladığı Ankara, 1. Murat zamanında kesin olarak Osmanlı topraklarına bağlandı, 1402 yılında Timur orduları ile osmanlı Sultanı Yıldırım Beyazıt arasındaki Ankara Meydan Savaşı zamanında Ankara ve çevresinin büyük ölçüde harap olmasına karşın Anadolu birliğini yeniden kuran 2. Murat zamanında yeniden onarılmıştır. Bu dönemde su yollarına kadar bütün altyapı tesisleri, hanlar, hamamlar ve diğer kamu binaları onarılmıştır.

Ankara 16-19. yüzyıllar arasında birçok yabancı gezginin de uğrak yeri olmuştur. Gezginler yazdıkları seyahatnamelerinde kentle ilgili çok doğru bilgiler vermiş, çizdikleri gravürlerle o döneme ilişkin görsel malzeme sağlamışlardır. 19. yüzyıl sonlarında Deutsche Bank ile Osmanlı Devleti arasında imzalanan bir demiryolunun yapılması konusunda anlaşmaya varılmış ve 1889’ da başlayan yapım çalışmaları sonunda 1892’de ilk tren Ankara’ya gelmiştir.

Ankara’nın önemi Kurtuluş Savaşı ile birlikte artmıştır. Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı Ankara’dan yönetmişlerdir. İlk Ulusal Meclis yine Ankara’da toplanmıştır. Ankara, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olduktan sonra hızlı bir gelişme göstermiş, bir yandan Prof. Hermann Jansen’in hazırladığı kent planı çerçevesinin de imar hareketleri hızkanırken diğer yandan, kamu yönemitinin başlıca kurumları kentte örgütlenmeye başlamıştır.

Nüfusu 1920’lerde 25.000 dolaylarında olan kent büyümüş ve 2000’li yıllarda 4 milyona ulaşmıştır.

(Alıntı)

Bu mesaj Complexivy tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 20.03.2006 - 17:21

Okyanusların uçsuz bucaksız erilşilmezliğini mavi sanırdım. O erişilmez derinlikler Yeşilmiş! tıpkı gözlerim gibi...
O diplerde saklıymış duygular, o sonsuzlukta saklıymış umutlar, sonlarda saklı kalmış varoluşlar...

#2 yok

yok

    DuyguSuz!

  • Üyeler
  • 1.406 Mesaj
  • Konum:Yalnızlık
  • İlgi Alanları:* Yalnızlık<br>* Başka hayatları yaşamak<br>* Kendinden vazgecmek<br>* Başarısızlık<br>vs.......................

Gönderim zamanı 20.03.2006 - 17:18

ANKARA

Anıtkabir


Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, inkılâpların yaratıcısı, kahraman asker, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ebedî istirahatgâhının bulunduğu Anıtkabir, Rasattepe' de inşa edilmiştir.

Mimarları Prof. Emin Onat ve Doç. Orhan Arda'dır. 1944 yılında yapımına başlanan anıt, 1953'te tamamlanmıştır. Aynı yıl Ata, Etnografya Müzesindeki geçici kabrinden büyük bir törenle buraya nakledilmiştir.

Anıtkabir kompleksi içindeki üniteler ;İstiklâl Kulesi, Hürriyet Kulesi, Aslanlı Yol, Müdafaa-i Hukuk Kulesi, Mehmetçik Kulesi, Zafer Kulesi, Barış Kulesi, 23 Nisan Kulesi, Misak-ı Milli Kulesi, İnkılâp Kulesi, Zafer Kabartmaları, Mozole - Şeref Holüdür.


Gönderilen Resim
Okyanusların uçsuz bucaksız erilşilmezliğini mavi sanırdım. O erişilmez derinlikler Yeşilmiş! tıpkı gözlerim gibi...
O diplerde saklıymış duygular, o sonsuzlukta saklıymış umutlar, sonlarda saklı kalmış varoluşlar...

#3 yok

yok

    DuyguSuz!

  • Üyeler
  • 1.406 Mesaj
  • Konum:Yalnızlık
  • İlgi Alanları:* Yalnızlık<br>* Başka hayatları yaşamak<br>* Kendinden vazgecmek<br>* Başarısızlık<br>vs.......................

Gönderim zamanı 20.03.2006 - 17:19

ANKARA

Höyük ve Tümülüsler


Beştepeler Tümülüsü : Anıtkabir alanındaki tümülüslerde ilk kazı 1926 yılında Makridi tarafından yapılmıştır. 1945 yılında Anıtkabir alanında yapılan toprak düzeltmesi sırasında birkaç tümülüsün kaldırılması gerekmiş, iki tümülüs açılmış ve burada Friglere ait birçok çanak çömlek ile beraber aletler de ele geçmiştir. Uzmanlar bu tümülüslerin Gordion Frig mezarlarıyla çağdaş olduğunu meydana çıkarmışlardır.

Yumurtatepe (Demetevler) Tümülüsü: Çiftlik - Demetevler Kavşağında Demetevlere giden yolun sol tarafında yer alır. 1986 ve 1987 kazı mevsimlerinde Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi Müdürlüğünce kazılmıştır. Yapılan kazılar sonucunda, tümülüsün tepesinde Eski Tunç Çağına ait küçük ve yuvarlak tek bir yapı ve içinde pişmiş toprak eserler ele geçirilmiştir.

Kül Höyük : Oyaca Kasabası sınırları içerisinde olup, Ankara-Haymana karayolunun yaklaşık 50. kilometresinde sola ayrılan Boyalık, Culuk, Çalış ve Durupınar yolundan 1.5 km gittikten sonra yolun sağında ve 150 metre mesafededir. Orta büyüklükte höyüklerden olan Külhöyük'te, Anadolu Medeniyetleri Müdürlüğü Başkanlığında kazı çalışmaları yapılmaktadır.

Karaoğlan : Karaoğlan, Ankara'nın 25 km. güneyinde ve Ankara-Konya yolu üzerindedir. Höyükte Kalkolitikten itibaren tüm uygarlık katları görülmektedir. Ankara Gölbaşı bölgesinde Hitit ve Frig katlarına sahip en önemli istasyonlardan birisidir.

Okyanusların uçsuz bucaksız erilşilmezliğini mavi sanırdım. O erişilmez derinlikler Yeşilmiş! tıpkı gözlerim gibi...
O diplerde saklıymış duygular, o sonsuzlukta saklıymış umutlar, sonlarda saklı kalmış varoluşlar...

#4 yok

yok

    DuyguSuz!

  • Üyeler
  • 1.406 Mesaj
  • Konum:Yalnızlık
  • İlgi Alanları:* Yalnızlık<br>* Başka hayatları yaşamak<br>* Kendinden vazgecmek<br>* Başarısızlık<br>vs.......................

Gönderim zamanı 20.03.2006 - 17:22

ANKARA

Kaleler


Ankara Kalesi: Asırlardır kentin bekçiliğini yapan Ankara Kalesi kentin sembolü olmuştur. Ankara Kalesi'nin tarihi, kentin tarihi kadar eskidir. Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber ilk kez Romalılar tarafından yapıldığı fikri yaygındır.

Selçuklular tarafından onartılıp genişletilmiştir. Kurulduğu tepe yanında akan (Hatip Çayı) Bentderesinden 110 metre yüksektedir.

Kale, iç ve dış kale olmak üzere iki kısımdır. Yirmiden fazla kulesi vardır. Dış kale eski Ankara şehrini yürek biçiminde çevirir. Dört katlı olan iç kale kısmen Ankara taşından kısmen de toplama (spoliyen) taşlarla yapılmıştır. İç kalenin iki büyük kapısı olup, birisi dış kapı, diğeri hisar kapı adını taşır. İç kaledeki kulelerin yüksekliği 14 ile 16 m. arasında değişmektedir. Bugün kale içinde Osmanlı Ankara'sının XVII. Yüzyıldan itibaren ayakta kalmış bir çok Ankara evi bulunmaktadır.

Kalecik Kalesi : Kalecik Kalesi, Çankırı'ya giden yol üzerinde Ankara'dan 78 km. uzaklıktadır. Modern kasabaya hakim olan simetrik koni biçimli bir tepenin üzerine kurulmuştur. Güneybatısındaki dağlara bir sırtla bağlanır ve Kızılırmak' a doğru uzanan ovada tek başına yükselir.


Gönderilen Resim
Okyanusların uçsuz bucaksız erilşilmezliğini mavi sanırdım. O erişilmez derinlikler Yeşilmiş! tıpkı gözlerim gibi...
O diplerde saklıymış duygular, o sonsuzlukta saklıymış umutlar, sonlarda saklı kalmış varoluşlar...

#5 yok

yok

    DuyguSuz!

  • Üyeler
  • 1.406 Mesaj
  • Konum:Yalnızlık
  • İlgi Alanları:* Yalnızlık<br>* Başka hayatları yaşamak<br>* Kendinden vazgecmek<br>* Başarısızlık<br>vs.......................

Gönderim zamanı 20.03.2006 - 17:24

ANKARA

Camiler


Şehrin bazı önemli camileri, Ağaç Ayak Cami, Ahi Elvan Cami, Ahi Yakup Cami, Aslanhane (Ahi Şerafettin) Cami, Cenab-ı Ahmet Paşa Cami, Alaaddin Camii ,Çiçekçioğlu Camii, Direkli Cami, Eskicioğlu Camii, Hacettepe Camii, Hacı Arap Camii, Hacı Bayram Camii, İbadullah Cami Karacabey Camii, Kocatepe Camii, Kurşunlu Camii, Tabakhane Camii, Tacettin Camii ve Zincirli Cami'dir.


Gönderilen Resim
Okyanusların uçsuz bucaksız erilşilmezliğini mavi sanırdım. O erişilmez derinlikler Yeşilmiş! tıpkı gözlerim gibi...
O diplerde saklıymış duygular, o sonsuzlukta saklıymış umutlar, sonlarda saklı kalmış varoluşlar...

#6 yok

yok

    DuyguSuz!

  • Üyeler
  • 1.406 Mesaj
  • Konum:Yalnızlık
  • İlgi Alanları:* Yalnızlık<br>* Başka hayatları yaşamak<br>* Kendinden vazgecmek<br>* Başarısızlık<br>vs.......................

Gönderim zamanı 20.03.2006 - 17:26

Ankara

Hanlar


Çengel Han: Kale altında ve Atpazarı Meydanı Sefa Sokakta bulunmaktadır. Kitabesinin 1522 tarihinde yapılmış olduğu anlaşılmaktadır.

Kurşunlu Han: Ankara Kalesine giden yol üzerinde bulunan ve Fatih'in sadrazamlarından Mahmut Paşa tarafından 1421 yılında yaptırılmış olan eser, tipik Osmanlı şehir içi hanlarındandır.

Mahmut Paşa Bedesteni: Kale yolu üzerinde ve Kurşunlu Hanın bitişiğindedir. 1421 - 1459 yılları arasında han ile birlikte Sadrazam Mahmut Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Doğu - Batı istikametinde boyuna uzanan büyük ve muntazam dikdörtgen plânda olup, on adet büyük kubbe ile örtülü bedesten ve bedesten dışında meydana gelmiş olan arasta ile birlikte iki kısımdan ibarettir. Anılan bedesten bugün Anadolu Medeniyetleri Müzesi teşhir salonu olarak kullanılmaktadır.

Sulu Han: Hacı Doğan Mahallesi Tekneciler Sokağı ile Sulu Han Sokağı arasında bulunmaktadır. 1685 tarihinde Şeyhülislâm Cevvar Zade Mehmet Emin Bey tarafından Zincirli Camiye vakıf olarak yaptırılmış olduğu ileri sürülen Sulu Hana Hasan Paşa Hanı da denilmektedir. Fakat 1141 tarihli vakfiyede, Hanın Abdülkerimzade Mehmet Emin Bey tarafından vakfedildiği kayıtlardan anlaşılmaktadır.

Zağfiran (Safran) Hanı: At Pazarındadır. Aslen Kayserili olup, Ankara'ya yerleşen Hacı İbrahim Bin Hacı Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Vakfiyesi 1512 tarihlerinde düzenlendiğine göre bu tarihlerde yapılmış olmalıdır. Hanın yarısı mülk, yansı vakıfın ruhuna cüz-i şerif okumak, Lütfi Han kapısındaki musluğa bakmak için vakfedilmiştir. İçinde bir mescit yer almaktadır.

Okyanusların uçsuz bucaksız erilşilmezliğini mavi sanırdım. O erişilmez derinlikler Yeşilmiş! tıpkı gözlerim gibi...
O diplerde saklıymış duygular, o sonsuzlukta saklıymış umutlar, sonlarda saklı kalmış varoluşlar...

#7 yok

yok

    DuyguSuz!

  • Üyeler
  • 1.406 Mesaj
  • Konum:Yalnızlık
  • İlgi Alanları:* Yalnızlık<br>* Başka hayatları yaşamak<br>* Kendinden vazgecmek<br>* Başarısızlık<br>vs.......................

Gönderim zamanı 20.03.2006 - 17:27

Ankara Mağaraları

Bizans Döneminden Kalma Mağaralar

Yeri: Ankara, Güdül İlçesi

Mağaralar, Ankara İli, Güdül İlçesi, Kirmir Çayı kenarında İnönü mevkiinde bulunmaktadır.

Bu tarihi yerüstü mağaralarının Bizanslılar döneminden kaldığı tahmin edilmektedir.

Dağın içini oymak suretiyle yapılan bu mağaralarda, merdivenlerle kat kat yukarılara çıkılmaktadır. İç Anadolu'daki Ürgüp-Göreme mağaralarına benzerlik göstermektedir. Aynı zamanda burası, merkezi bir yerdeki kilisesi ile bir köy topluluğunu andırmaktadır. Kirmir çayının zamanla altını oyduğu dağın parçalanmasıyla yukarı katlara çıkan merdivenlerin bazıları açıkta kalmış tarihi bir görünüm arz etmektedir.


Gönderilen Resim
Okyanusların uçsuz bucaksız erilşilmezliğini mavi sanırdım. O erişilmez derinlikler Yeşilmiş! tıpkı gözlerim gibi...
O diplerde saklıymış duygular, o sonsuzlukta saklıymış umutlar, sonlarda saklı kalmış varoluşlar...

#8 Hyaman

Hyaman

    Triple Nickel-1

  • Dokunulmazlar
  • 4.490 Mesaj
  • Konum:somewhere in the blue planet &quot;EARTH&quot;

Gönderim zamanı 20.03.2006 - 18:01

Ankara Atatürk Lisesi 1987-1990.
Sıhhiye,Kızılay,Ulus vay be.Hastasıyım Ankara'nın.Bu arada okulu kırardık bazen arkadaşlarla Anıtkabir'e giderdik.Ne alakaysa şimdi aklıma geldi..:)
I find your lack of faith disturbing!

#9 WaLe

WaLe

    Kimene!

  • Üyeler
  • 6.730 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Eskişehir

Gönderim zamanı 20.03.2006 - 19:51

Bendeki hatıraları sebebiyle sevmesemde ilginçtir özlüyorum bu memleketi, gitmeyeli yaklaşık 4 sene olmuş ve sanırım ki ekim, kasım gibi hasret gidereceğiz.

"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
Gönderilen Resim



’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.

Paul Valéry


#10 kÜnéfé

kÜnéfé

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1.396 Mesaj
  • Konum:ANKARA KONYA ARASI
  • İlgi Alanları:inşaat müh.HARABE

Gönderim zamanı 20.03.2006 - 20:13

Ankara 20 yıl geçti orda ne güzel okul kırardık MERAL deyken Ankaralılar bilir bu liseyi
herkes fanidir ama sözler bakidir.....

#11 MaryJane

MaryJane

    Forum Şövalyesi

  • Üyeler
  • 2.094 Mesaj
  • Konum:''Fox River''
  • İlgi Alanları:F1, WRC , Eski Mısır , Gothic-Symphonic-Power Metal , Frp, Galatasaray..

Gönderim zamanı 20.03.2006 - 23:47

Tarihi,siyasi konumu dışında ısınamadım gitti Ankara'ya.
Ömrümü geçirmek istediğim en son yer.Biyonik insanlar memleketi
''Orada olmayan bir şeyi görmezden gelemezsiniz çünkü 'görmezden gelme'nin anlamı bu değildir ''

Gönderilen Resim

#12 Prozzi

Prozzi

    The aTTaLiaN

  • Üyeler
  • 1.801 Mesaj
  • Konum:aNtaLyA KinGDoM
  • İlgi Alanları:Futbol

Gönderim zamanı 21.03.2006 - 13:35

rakı masası muhabbetleri
zil zurna kızılayda gezmeler
olabildiğine geniş yollar
5 ten sonra dolan sokaklar
memurlar şehri. sarhoşken bile hissediyor insan havasındaki ciddiyeti,mekanikleşmiş yaşam belirtilerini. kaldırımlarında kimseyle çarpışamayacaksan şehirlerde yaşamanın ne manası var.
Sana Bitti Diyen Kim ? Ben Sadece Git Demiştim!!!

#13 yok

yok

    DuyguSuz!

  • Üyeler
  • 1.406 Mesaj
  • Konum:Yalnızlık
  • İlgi Alanları:* Yalnızlık<br>* Başka hayatları yaşamak<br>* Kendinden vazgecmek<br>* Başarısızlık<br>vs.......................

Gönderim zamanı 21.03.2006 - 13:44

Ben bu şehrinin işportacılarını, geceleri o sessizliğini, yağmur yağışındaki isyanı, her rüzgarında dağınan saçlarımın arasında sanki kulağıma gelen bir umut sesini seviyorum. Ben bu şehre aşığım biliyorum. Avazım cıktığı kadar bağırıp , ağlayarak koştuğum sokaklarını seviyorum. Beni kimse anlamaz diye yığılıp kaldığım kaldırımlarını , dertleştiğim sokak köpeklerini. Ben gece isyanlarımı , zil zurna sarhoş kustuğum köşe başlarını seviyorum. Bir dilenciye gidip hüngür hüngür ağladığım günleri, 80 yaşında bir elin de cicek bir elinde 80 yaşındaki karısının elini tutan yaşlıları izlemeyi seviyorum. Düzeni aynı kesim içinde aynı yaşamı paylaşan kişileri seviyorum ..
Okyanusların uçsuz bucaksız erilşilmezliğini mavi sanırdım. O erişilmez derinlikler Yeşilmiş! tıpkı gözlerim gibi...
O diplerde saklıymış duygular, o sonsuzlukta saklıymış umutlar, sonlarda saklı kalmış varoluşlar...

#14 Hyaman

Hyaman

    Triple Nickel-1

  • Dokunulmazlar
  • 4.490 Mesaj
  • Konum:somewhere in the blue planet &quot;EARTH&quot;

Gönderim zamanı 21.03.2006 - 13:47

Seçkin dersanesinden çıkıp koşa koşa Mine mağazasının önündeki otobüs durağına yetişmeye çalışırdım.Son otobüs kaçarsa eve dönmem imkansız olurdu çünkü...Kızılay'da yer altındaki büyük çarşının adı neydi bu arada??
I find your lack of faith disturbing!

#15 Prozzi

Prozzi

    The aTTaLiaN

  • Üyeler
  • 1.801 Mesaj
  • Konum:aNtaLyA KinGDoM
  • İlgi Alanları:Futbol

Gönderim zamanı 21.03.2006 - 13:49

mavisi olmayan şehirlere neden aşık olur ki insan...
güneşin sarısı olmadan,denizin mavisi olmadan,
geceleri yakamoz seyremeden, sabahları toprağını koklayamadan bir aşk. bu aşkın birşeyler eksik. sevmeye mecbur bırakılmak nedendir belkide. seçeneksizlik.
Sana Bitti Diyen Kim ? Ben Sadece Git Demiştim!!!

#16 yok

yok

    DuyguSuz!

  • Üyeler
  • 1.406 Mesaj
  • Konum:Yalnızlık
  • İlgi Alanları:* Yalnızlık<br>* Başka hayatları yaşamak<br>* Kendinden vazgecmek<br>* Başarısızlık<br>vs.......................

Gönderim zamanı 21.03.2006 - 13:59

Denizin mavisi yok ama gecenin sonu en zifiri karanlığı yaşarsın bu şehirde en buyuk fırtınalar kopar burda. En deli yağmurlarla savaşır yarışır gözlerin :P Maviye aşıktım cok seviyordum zamanında ama şimdi anladım mavi benim değilmiş o nu bir ben sevmişim bir ben demişim içime gömmüşüm. Birini gercekten seviyorsan bil sevgi tek başınada yaşanır..
Okyanusların uçsuz bucaksız erilşilmezliğini mavi sanırdım. O erişilmez derinlikler Yeşilmiş! tıpkı gözlerim gibi...
O diplerde saklıymış duygular, o sonsuzlukta saklıymış umutlar, sonlarda saklı kalmış varoluşlar...

#17 shy

shy

    xrÜt / kudI

  • Kurucular
  • 16.791 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 21.03.2006 - 14:07

Zafer Çarşısı :D
Ankara güzeldir.Ben hala burada olduğuma göre gayet güseldir.
Hafta sonları sakarya çok daha güzel olur.Eskiden Nihayete giderdik okuldan arkadaşlarla paramız olmayınca... :)
DOÐRUNUN SÖYLENMESİNDEN ÇOK, KİM TARAFINDAN, NEREDE VE NE ZAMAN SÖYLENDİÐİ ÖNEMLİDİR.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Gönderilen Resim

#18 emyuesey

emyuesey

    Boş vakti boldur

  • Üyeler
  • 409 Mesaj
  • Konum:Usak,İstanbul

Gönderim zamanı 21.03.2006 - 14:13

Soğuğun her rengini içinde barındıran şehir Ankara...
Geçtiğimiz haftasonu oradaydım ve bir kez daha yazdım Ankara'yı yaşayamayacak oduğum şehirler listesine...

#19 kÜnéfé

kÜnéfé

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1.396 Mesaj
  • Konum:ANKARA KONYA ARASI
  • İlgi Alanları:inşaat müh.HARABE

Gönderim zamanı 21.03.2006 - 21:34

Ankara nın şef bi siftah diyen tinercilerini özledim bide annemi babamı kardeşimi ve tüm beni tanıyanları ulannnnnnn bu hafta sonu ordaım tabii Allah izin verirse

Bu mesaj KaKuDu tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 21.03.2006 - 21:34

herkes fanidir ama sözler bakidir.....

#20 elma

elma

    venus at her mirror

  • Kurucular
  • 6.785 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:bulutlarda

Gönderim zamanı 28.09.2006 - 01:13

"1.

yeni başlayanlar için ankara aştidir. ;(bkz: aşti)
soğuğun içine işlediği anda başını kaldırıp etrafta denizi aramaz isen
kolay alışırsın.

2.

madde 1: ankara da deniz yoktur. deniz kenarında bir kentte bir şekilde
bulunmuşsan, denizi seviyorsan, ankara yı kısa vadede sevemeyeceksin, hiç
kasma. yine de çeneni kapa, ankara iyi güzel de denizi yok abi bea kabilinden düşüncelerini kendine sakla, bu muhabbetleri defalarca kez duymuş olan ankaralılar pek sevencen davranmazlar, sıcak yaklaşmazlar. baygınlık verirsiniz. yapmayın etmeyin
gözünüzü seveyim.

madde 2: ankara yı istanbul ile, izmir ile kıyaslamaya kalkmayın, bu da
sevilmez, hele izmir karşılaştırması tiksinti yaratır. yok kordon vardı
yok çiğdem vardı bilmemne.. gölbaşı nda denize dökerler adamı allahama..

madde 3: ankara da kış soğuk geçer. rüzgarı keser, ayazı süründürür. kalın
giyinin, bere ve eldiven edinin; öğlen dışarı çıkıyorsanız ve geç
saatlerde dışarda bulunmanız gerekecekse havaya aldanmayın. coğrafya
dersinde karasal iklim için neler söylerdiniz onları hatırlayın. ya da en
iyisi bir gece iliklerinize kadar üşüyün, sonra gece-gündüz sıcaklığı arasındaki büyük farklı anlayın.

madde 4: çinçin mahallesi denilen yere gece gitmeyin. gündüz de gitmeyin.
illa gidecem ben gezerim görürüm hoplarım zıplarım diyorsanız, en
fiyakalı, en pahalı giysilerinizi giyin, telefonunuzu boynunuza asın öle
gidin.

madde 5: ankara da deniz yoktur. alışın

madde 6: elektronik malzeme, korsan cd falan arıyorsanız kızılay da vakit
kaybetmeyin, teknosa arayıp kazık yemeyin, maltepe pazarı nı öğrenin. ben
öğrenciyim abi sözünü motto bilin, her alışverişte işe yarar.

madde 7: öğrenciyseniz, kendi evinizde kalacaksanız, bir şekilde itfaiye
meydanı na gidin, dibine kadar araştırın, az parayla süper ev nasıl döşenir görün. ya da beni çağırın göstereyim.

madde 8: atakule de bir halt yok, boşuna meraklanmayın, çankaya ya sırf
atakule için tırmanmayın.

ha eğer ben illa bozkır manzarası görecem edecem diyip de gidecekseniz,
hemen aşağıdaki botanik parkına da uğrayın.

madde 9: ankara da deniz yoktur. deniz aramayın.

madde 10: metro ya girin, kaybolun, ama alışveriş yapmayın.

madde 11: odtü, bilkent, hacettepe yahut başkent üniversitesi öğrencisi
iseniz, araba almayın, otobüs ve servisi tercih edin. eskişehir yolunun her sabah yaşadığı tıkanıkta tuzunuz bulunmasın. sizin yüzünüzden sınava geç kalmayayım. lütfen.

madde 12: banliyo trenleri güvenlidir, çekinmeyin kullanın. sincanlı ezik
büzük gençlerle muhatap olmayın.

madde 13: kaybolursanız kimseye asla ve kat a yol sormayın. sorduğunuz her yüz kişiden kırkı gitmemeniz gereken yönü, otuzu bambaşka bir tarafı
gösterir, kalan otuz da bilmiyorum abi ben buraların yabancısıyım der.
karanfil sokak ta sağlık bakanlığı nerede diye sorarsınız, adamı kocatepe camii ne çıkarırlar, yapmadıkları şey değildir. harita
edinin.

madde 14: odtü lü değilseniz, odtü kampüsüne girmeniz,
alcatraz dan kaçmanız kadar meşakkatli bir meseledir, bunu bilin. ısrarcı
iseniz, risk alın ve güvenpark tan kalkan odtü minibüslerinden birine binin, kampüse girişte kimlik soran görevli minibüse girdiğinde, kendinizden emin bir şekilde adamın gözlerine
sen benim kim olduğumu biliyor musun bakışı atın. işe yarayabilir.
(sonrası gelen düzenleme: ne yaparsanız yapın, gerekirse ormana dalın
girin ama kimlik diye topkek ambalajı, kupa sekizlisi göstermeyin)

madde 15: ankara da deniz yok. yok ulan işte, yok!


madde 16: ulus pek sevilen bir yer değildir. eski meclis binasının burada
bulunması ulus u güzel kılmaz. zamanla göreceksiniz ki, ulus u hiçbir şey
güzel kılmaz, kılamaz; olabilemez. ulus tan ve arka sokaklarından uzak
durun.

madde 17: en popüler buluşma mekanları olan kızılay gima yı ve dost
kitabevini ni öğrenin.

madde 18: tunalı hilmi caddesi demeyin. ankaralılar -muhtemelen hilmi nin
güzel bir isim olmadığını düşünüyor olduklarından direkman tunalı derler. siz de tunalı
diyin.

madde 19: ankaragücü taraftarı çirkef ve kalabalık, gençlerbirliği
taraftarı az sayıda ve enteldir. kalabalık bir ankaragücü taraftar grubu görürseniz sakının. laf atarlarsa karşılık vermeyin. tek kişi bile olsa, iki dakika içersinde sürüyle adam toplayıp peşinizden koşturabilir. büyükşehir belediyespor un taraftarı yoktur, olduğunu iddia eden olursa gülün geçin. nanik yapın.

madde 20: "boş yere ağlama, kalbini bağlama, ankara kızlarına" şarkısını
öğrenin, sık sık söyleyin.

madde 21: ankara da en güzel mevsim sonbahardır. tadını çıkarın.

madde 22: trafikte taş düşemez ama milletvekili çıkabilir. kırmızı ışıkta
sizi bekletebilir. hazırlıklı olun.

madde 23: gazi üniversitesi nin iibf dışındaki bir fakültesine
gidecekseniz temkinli olun, eli tespihli takım elbiseli tiplerle saçınız, sakalınız, küpeniz üzerine bir konuşma yapmaya hazır olun. adamlarla papaz olmayın.

madde 24: gece ondan on birden sonra sokaklarda kimseciklerin kalmaması
normaldir, kimyasal bomba neyin atılmamış, insanlar sığınağa kaçarcasına
bir anda ortalıktan kaybolmamışlardır, olağan bir durumdur bu. sakin
olun, panik yapmayın.

madde 25: cadde ortasında düğün dernek görürsen şaşırma, bilmediğin ankara
havalarında da oynama. (bkz: düz oyun) (bkz: kaşıklı oyun) (bkz: okuntu)

3. nerde olursanız olun aşağıya doğru indiğinizde kızılaya çıkarsınız.
Pek çok yere yürüyerek gidebilirsiniz, kaybolmak gibi bir şansınız yoktur,
bunu unutmayın.

"aha nerdeyim lan ben?"dediğinizde ulustasınızdır, panik yapmaya gerek
yok, bentderesine doğru gitmediğinizden emin olduktan sonra, hızla metroya ulaşabilirsiniz,müzelerin biraz aşağısındadır. büyük tiyatroyu sorup, entel görünümüne girmeyin,itfaiyeciler çarsını sorun, kimse sizi kandırmasın. samanpazarı da olabilir. ulus dışında ankaradahiçbir yerde absürd bir durumla karşılaşmazsınız. etrafınızda, gözünüzü nereye çevirdiyseniz
bir robocpa çarptıysa kızılaydasınız demektir., eylem yapılacakanlamındadır bu. korkmayın. yine, bir avuç eylemci için 4 otobüs robocop, çevik kuvvet inmiştir. bu kadar polisi nereye göndersin kardeşim bu devlet?! mantığıyla öyle bakınır dururlar o polisler. sonra ssk işhanı ve sakarya alkol mekanlarıdır. en berrbat birahenlerden tutun meyhane ve club rtamlarının hepsi vardır oralarda. ankarada güz bambaşkadır. özellikle,kalabalığı seviyorsanız, yüksel
caddesinde, tenhalığı seviyorsanız, bahçeli 7. cadde hariç her caddesinde
ve tandoğanın ara sokaklarında turlarsanız, bir aylığına bu şehri sevebilirsiniz belki. onn dışında bürokrasi hemen her zamankendisini hissettirir de bir tek
sakarya caddesine uğramaz gibi gelir bana.

4. ankara melankoliktir, ekim güzeldir.

(bkz: 22 yıldır bu şehri yaşayanlar için ankara)

5. ankaraya geldik laila ya gidelim diye gazlara geldiyseniz 1 şişe viski
için 300 milyon,

bir bira için 20 milyon gibi fiyatlara hazırlıklı olun. armada ile migros
alışveriş merkezi eşittir ama migros alışveriş merkezi biraz daha eşittir. (bkz: mudo)
bilkente yolunuz düşerse marakesh e uğrayın. metroya binerken her zaman ve her zaman, mutlaka
inenlere yol verin.

inen ve binenlerin toplu çemkirmelerine maruz kalmayın. metro ve ankaray ı
karıştırmayın.

ikisi de kızılay da kesişir; ankaray aşti ye gider, metro ise akköprü ve
batıkent tarafına.

kar-buz çok olur lütfen dikkatli adımlarla yürüyün.

6. ankaradaki yürüyen merdiven adabında acelesi olmayan vatandaş sağda
dursun diye bir kural yoktur. yürüyen merdivene binecekseniz yürümeyin,
durun zira merdiven zaten sizin için yürümektedir.

7. kavaklıdere, ayrancı mevkilerine belediye otobüslerine bindiğinizde
fark edeceksiniz ki otobüsün yaş ortalaması 65-70 civarlarındadır. korkmayın takımelbiselerle otobüse binmenize gerek yok herkes öyle biniyor diye.

8. genelkurmay önünde ayakkabınızı bağlamak üzere durmayın. makinalı tüfek doğrultuyorlar.
(bkz: biz burda yabancıları sevmeyiz)

9. -"hocam"a alışın, bu lafı duyunca kendinizi hoca gibi hissetmeyin. bir
ankara klasiğidir,

özellikle üniversite kampüslerinde güvenlik görevlileri öğrencilere, taksi
şoförleri güvenliğe, büfeciler büfecilere, kısaca herkes herkese hocam der. ayrıca taksi şoförü üniversiteli olduğunuzu anladığı anda hocam diye hitap eder size. hoca değilsiniz,ankaralısınız.

-eğer yere tükürür veya otobüste yellenirseniz kimse
birşey demez, ama ters yöne girerseniz ya da yanlışlıkla metronun inme platformundan binerseniz (ki ankaraydan metro ya geçecekseniz tüm oklar inme platformunu gösteriyor) küfür yersiniz. garip prensipleri olan bir şehirdir.

-dost deyince konur sokak taki dost kitabevi değil, karanfil deki anlaşılmalı.
aman ha, arkadaşınızı fıtık edersiniz sonra yanlış yerde bekleyip.


10. -aoç belediye başkanının insafına bırakıldı ya da bırakılması kuvvetle
muhtemel. bozulmadan son bir kez gidip görün. kokoreç yiyin. şençam
köftesinden tırtıklayın. dondurma tüketin. çiçekçileri gezin.

-radyo odtü çok hoş bir kanaldır. frekansı 103.1 dir. haftaiçi sabahları
modern sabahlar olur güzeldir.

-harikalar diyarı, zart zurt gölü ankaranın tarihi yerleri değildir.
aldanmayın. -odtüden bahçeliye giderkenki yolun ortasındaki gökkuşağı
adlı yapının ne ayak olduğunu sormayın boşuna. bilene rastlamadım.

-izmirliler, istanbullular diğer bütün vatandaşlar gibi kardeşimizdir ama
gelip de "buranın denizi yok, akşamları dolmuş olmuyor, istanbulun gözünü
seveyim, ne modern şehirmiş meğer "bik bik bik" diye trip atanlar
sevilmezler pek. yoksa istanbul, izmir şahane şehirlerdir itirazımız yok.

-kızılaydaki yapı kredi binasındaki leyleklerin niye birinin yan yan
diğerinin de kanatlarını

farklı frekanslarda çırparak uçtuğu üzerine kafa yormayın. biz yorduk
yararını görmedik."

"This desert flower
No sweet perfume that would torture you more than this..."





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

2 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 2 ziyaretçi, 0 gizli