birgün hayatımı roman yapacağım..yoo hemen önyargılı olmayalım lütfen...kim okur ki yazacaksın demeye lüzum yok!!! ben yazarsam eminim okunacaktır...ben ki 8 yıldır günlük tutuyorum..babalar gibi 5 defter doldurdum...
neyse...insanın başına türlü gariplikler geliyor...kah gülünesi kah ağlanası...bazen de hem gülünesi hem ağlanası...hayatın her anına farklı bir gözle bakmak lazım...ben öyle yapıyorum ya da öyle yapmaya çalışıyorum...ayrıntıları gözden kaçırmamaya çalışıyorum...bazıları küçük şeylerle ilgilenen hayatındaki büyük ve önemli fırsatları kaçırır diyor...ben pek o kanıda değilim...ayrıntılar..ayrıntılar...bence en önemli mevzular ayrıntıda gizlidir...neyse yaa..derin mevzulara girdim...halbuki bu sayfayı açarken maksadım başımdan geçen komik bir vakayı anlatmaktı..
geçen ilkbahar sonları,yaz başlangıcı..okulun son dönemleri...malum final sınavlarıyla uğraşıyoruz...o gün sınav övleden sonraydı...ben herzamanki gibi kitapları üstünkörü karıştırıp arkadaşlarımı sinir eden anormal derecedeki kendime güvenimle sınava hazırlandım...kitapları fotokopileri notları aldım elime, evden çıktım..durağa geçtim..havalar oldukça ısınmış, o gün anormal derecede bir sıcaklık var..neyse..otobüs geldi,atladım ,benim en yakın arkadaşım da benle...ama herzamanki gibi otobüs tıklım tıklım..nefes alacak boşluk yok neredeyse...o zamanlar da bizim buralarda eski otobüsler vardı,camları dahi açılmayan..açık olan birkaç camdan hava giriyor ama oradaki onlarca kişiye nasıl yeter o hava...resmen telef oldu millet..bir de bir ter kokusu var, adam öldürür...
ben aralardan sıyrıldım zorlukla tekli bir koltuğa oturan yaşlı teyzenin başına dikildim, dikildim yanlış kelime oldu,otobüs öyle kalabalık ki resmen ihtiyarın üzerine çıkıyordum...tabi gideceğim yol yarım saat mesafede...otobüs kaynadıkça kaynıyor, kaynadıkça kaynıyor...herkes sıcaktan havasızlıktan muzdarip bir an önce gelse de durağımız insek hesabındalar....neyse....bir ara bir garip kokuya sıcaklığın verdiği sarhoşluktan ayıldım..ama koku öyle keskin ki öyle berbat ki....yerimde duramıyorum..arkadaşıma kaşgöz işareti yapıyorum nedir bu koku gibilerinden...o da şaşkın...millet başladı oflamaya puflamaya, mırmırlanmaya.. ben ha gayret diyorum yetişeceğim durağa...tabi otobüsün içi felaket, o bilmem kaç derece sıcaklıkla o felaket koku iyice azmış...birara önümde oturan yaşlı kadın hareketlendi...hah dedim inecek galiba, ben de yolumun son 5 dk.sını otuarak geçiririm, hiç yoktan iyidir....teyze öne doğu eğilidi, kolunu yere aşağıya indirdi, ayaklarımın dibinde bir şeyler arıyor...ben ilgilenmiyorum...sonra benim bu yaşlı teyze bir cırladı, aman yarabbim akıllara zarar!!herkes zorlukla döndü kadına bakıyor..ben de afalladım iyice..o ise kafasını kaldırdı başladı bana bağırmaya, ama ne dediğini de anlamıyorum, kelimeleri içiçe ve garip bir lisanı var, ama hakaret ettiğini anladım......insanlar bu sefer bana bakıyor ne yaptı yaşlı kadına ki bağırıyor böyle diye...ben şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım, ve hatta ağlayacaktım, o derece fena oldum...sonra kadın beni bir itti arkaya doğru, bu sefer de arkadaki küçük kızın üzerine abandım...kadın yine yere eğildi, ben de baktım ne var aşağıda diye...ne göreyim!!! yerede bir poşet balık, ama balıklık namına hiçbir şeyi kalmamış, ezilmiş hepsi,cacıkları çıkmış, pis suları otobüse sızmış, yere yayılmış...işte o anda anladım ne yaptığımı...meğerse ben yaklaşık yarım saat kadının balıklarını ayaklarımın altına alıp çiğnemişim, iyi bir ezmişim hepsini...ama sorun bana hiç mi anlamadın birşeyi ezdiğimi...hayır anlamadım!!!inanın anlamadım...o sıcakta ben iyice mayışmıştım zaten...vallahi de o balıkların anasını ağlattığımı anlamadım....kadın bana küfrede küfrede poşeti aldı eline, suları sıza sıza inecek kapısına yanaştı, az sonra da indi gitti...kim bilir arkamdan daha neler söyledi...ama soruyorum size...el insaf!! burası halk otobüsü...otobüse sokulur mu öyle şeyler....hem de o cehennem sıcağında...