0
Kovboy filmlerinin hemen hepsinde, bir de “cenaze levazımatçısı” vardır. * * *
Küçük kasabalar, atlarıyla gelen belalı silahşörlerce baskına uğradıklarında; kasabayı savunan ve havada uçan bir sineği bile vuracak yetenekte olan kahraman bir kovboyla, birkaç arkadaşı, her iki yanlarındaki toplu tabancalarını çektiklerinde; “cenaze levazımatçısı” da, yeni tabutlar hazırlamaya başlar.
* * *
Her çatışmada, en karlı çıkanlardan biridir o.
* * *
1953 yılında Belçika’da “Browning” silah fabrikalarını gezerken, fabrikanın müdürüne:
- Şimdiye dek yapılmış olan silahlarla, acaba kaç kişinin öldürülmüş olduğunu sormuştum.
* * *
Fabrikanın müdürü, övünme titreşimli bir sele:
- En az 250 bin kişi olmalı, demişti.
* * *
I. Dünya Savaşı sırasında İttihatçıların yakınlarına, Almanya’dan yiyecek giyecek ithal etmeleri için, özel furgon vagonları tahsis edilirdi.
* * *
Vagon tahsisi alan ahbap çavuşlar da, zenginleştikçe zenginleşirdi.
Harbiye’den Nişantaşı’na doğru yükselen apartmanlardan birine de, o nedenle “Fasulya palas” adı konmuştu.
* * *
Her savaşta, görünmeyen bir takım zenginler ve çizmeli saltanat düşkünleri türer.
* * *
Napoleon’un:
- Savaş nedir, sorusuna; verdiği yanıt da, hala çınlar kitap sayfalarında:
- Para, para, para...
* * *
Savaşlarda da harcanan para; her harcanan para gibi, buhar olup uçmaz, birilerinin cebine girer.
* * *
Vatanın, milletin, devletin savunulması, şan, şeref kremasıyla çekilen nutuklar; biraz da, binlerce gencin öldürülmesi karşılığında, paraların kimlerin kesesine aktığının gizlenmesi içindir.
* * *
O nedenle de, savaşların neden olduğu harcamaların dökümü açıklanmaz.
* * *
Brejnev döneminde, bendeniz de davet edilmiştim Sovyetlere ve Moskova Üniversitesi’nde de bir konuşma yapmam rica edilmişti.
* * *
Brejnev döneminde Moskova Üniversitesi’nde bir konuşma yapmak...
Çok anlayışlı bir hanım olan Mm. Vera’ya:
- Ben, demiştim; ola ki sizin alışkanlıklarınıza ters düşecek şeyler de söyleyebilirim.
* * *
Mm. Vera:
- Biz de zaten onun için bir konuşma rica ediyoruz sizden, demişti.
* * *
Üniversitedeki konuşmamda, alkışlanan bir söz de şu olmuştu:
- Siz, demiştim; kapitalistlerin karını kaldırırken, yerine Kızıl Ordu’nun payını getirdiniz.
* * *
Bilenler de bilirle ki, bir ülke çökertilmek istendiğinde; korkutula, ürkütüle, ona ekonomik gücünü aşan büyük bir ordu besletmek de, en geçerli taktiklerden biridir.
* * *
İlk anti-militarist romanı, Emile Zola “Bozgun” adıyla yazmıştı.
1870 Sedan savaşında III. Napoleon’un, Bismarck önündeki rezalet yenilgisini anlatıyordu.
* * *
Yazarları, karikatüristleri, müzisyenleri, rejisörleriyle “Kışla”yı da, “Kilise”yi de “tabu” olmaktan çıkarmış ülkelere bir bakın...
* * *
Bir de “tabu” ve “dogmalar” arasında çarmıha gerilmiş ülkelere...
* * *
Aralarındaki uçurumsal fark, “insanların yaşam kalitesi” arasındaki farkta aynalaşır.
* * *
Kovboy filmlerindeki “cenaze levazımatçısı”nın çıkarları; bir türlü “gelişmiş” olamayan ülkelerde, çok daha kanlı damarlardan akar bazı itibarlı kesimlere.
Ve o ülkeler, “şeffaflık” sıralamasında çok gerilerden gelirler.
* * *
Bundan 2300 yıl önce yaşamış, Yunanistan’daki “Epirya”nın başında bir Kral Pirüs vardı.
Makedonya ve Roma’ya karşı giriştiği savaşlarda büyük başarılar kazanmış, ama o kadar da büyük kayıplar vermişti ki; ordusunda kala kala bir kaç nefer kalmıştı.
* * *
O nedenle de, astarı yüzünden pahalıya mal olmuş askeri galibiyetlere, “Pirüs zaferi” demek, yüzlerce yıldır sürer gider.
* * *
Bir gün bendeniz de İsmet Paşa’ya:
- İnönü savaşlarında Ankara’ya gelen 2 telgraf var, demiştim.
Telgraflardan ilki “geri çekiliyoruz” üstüne, öteki de “kazandık, düşman geri çekiliyor” üstüne. Bu nasıl oldu?
* * *
İsmet Paşa da şu yanıtı vermişti:
- Bir savaşta galip mağlup yoktur. Kim daha geç kaçarsa; ona galip, denir.
* * *
Bütün sinsi, gizli ve kanlı dolapların halk yığınlarından gizli döndürüldüğü dönemler sona ermekte...
* * *
Eski dolapları döndürmede inat eden bölgelerde, daha bir çok insan ziyan zebil olacak ve dolapçılar da sonunda, Kral Pirüs zaferine dahi erişemeden eriyip kaybolacak...
* * *
Bu böyle olacak ama, o zamana kadar da, 21. Yüzyıl’ın yarısına yaklaşılmış olacak...
* * *
Kovboy filmlerindeki “cenaze levazımatçıları” sağ olsalar, içlerini çekerlerdi:
- Keşke oralarda da iş tutabilseydik, diye.
http://www.milliyet....p...9&b=Savasci kalmadigindan, savas bitmisti&a=Çetin Altan&ver=03
