İçerik değiştir



Sayı 96: Onlar Tinerci, Biz Ruhsuzduk!


  • Yanıtlamak için giriş yapın
Bu konuya yanıt verilmedi

#1 antiqa

antiqa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 7.424 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 07.12.2009 - 09:37


Akşam karanlığın yavaş yavaş koyulaşmaya yüz tuttuğu saatlerdi.

Beyoğlu İstiklal caddesi girişinde, bakımsızlıktan görüntüsü iyice silikleşmiş tarihi çeşmenin önünde iki çocuk birbirine sokulmuş mışıl mışıl uyuyordu.

Yaşları 15-16 civarında iki çocuk.

Belki de “tinerci” denilenlerden.

Belki de uyumamış “sızmışlardı.”

Nicedir akmayan kurumuş ve metruk çeşme, gecenin kuru soğuğunda beton zemin üzerine iki çocuk akıtmıştı sanki!

Ve cadde, gidiş gelişlerde her zamanki izdihamını yaşıyordu.

Bir, caddeye henüz girenler görüyordu çocukları, bir de, caddeden henüz çıkıp Taksim meydanına çıkanlar…

İstiklal caddesi her zamanki rutin işlevlerini olanca hızıyla yerine getiriyordu.

İnsanlar sinema girmek için bilet alıyorlardı.

İnsanlar sanat düşkünlüklerinin en doğan bir yansıması olarak dükkanlardan kitaplar, CD’ler, kasetler seçiyorlardı.

Türkü sesleri, şarkı sesleri, protest müzik sesleri, yerli ve yabancı starları kah hançerelerini yırtarcasına üst perdeden, kah duyarlı ve duygusal tınılarla slow olarak yorumladıkları müzik parçaları birbirine karışıyordu.

O iki çocuk orada, beton zeminde, öylece yatıyordu.

İstiklal, bildiğimiz istiklaldi.

Yürürken laflayan insanların ağzından film eleştirileri dökülüyordu.

Henüz bitirilmiş son kitabın hayranlık dolu özetleri çıkarılıyordu.

Arada kimi gençlerden emekçi halkımıza dair devrimci çözümlemeler, kimi orta yaşlılardan ise ahlakın gittikçe yozlaştığına dair yakınmalar duyuluyordu.

O iki çocuk orada, beton zeminde öylece yatıyordu.

Caddedeki dükkanların ve insanların en önemli gündemlerinden birinin de yaklaşan 14 şubat sevgililer günü olduğu anlaşılıyordu.

Sevgiliye ne almalıydı?

Hem sevenin hem de sevilenin kültür düzeyinin yüksekliğini ima edecek edebi dozu ağır bir kitap nasıl giderdi acaba?

Ya da gecenin gizemli sessizliğinde çalındığında, duyguların kabarmasını sağlayacak bir CD, bir kaset?

İnsan olmak ne güzeldi!

Ve sevmek…

Ve aşkı Müslüm Gürses dinleyen konfeksiyoncu kızların, Banu Alkan dinleyen amele erkeklerin içeriksiz- varoşsal duygularının çok ötesinde kültürel derinliğe sahip bir zeminde yaşamak!

Muhteşemdi, harikaydı, gurur vericiydi.

O iki çocuk orada, beton zeminde, öylece yatıyordu.

Sanatın, aşkın, duyarlılığın, birikimin, kültürün, devrimciliğin ayyuka çıktığı bir caddede, o iki çocuk orada, beton zeminde öylece yatıyordu.

O caddede sinemalar, kitapçılar, Ağa Camii, Galatasaray Lisesi, ne derece doğal bir dekorsa, birbirine sokulmuş yatan o iki çocuğun görüntüsü de o denli doğal sayılıyordu belli ki.

Çocukların hemen yanındaki bankta oturan iki kişiye bir şeyler söylemek istedim.

“Bu havada nasıl yatıyorlar bu zeminde böyle” türünden gevelemeler işte.
İçlerinden birisi söz konusu ettiğim çocuklara şöyle bir bakış fırlattıktan sonra cevap verdi:
“Boş ver, işine bak. Onlar alışkındır. Bir şey olmaz.”
Çocukların yanından uzaklaşırken düşünüyordum:
“Bu soğuk kış akşamında ılık bir odada uyumaları gerekirken beton bir zeminde yatan çocuklarımız var diye üzülmeli miydim, yoksa milenyumda soğuğa alışkın, dayanıklı ve sağlam nesiller yetiştirdiğimiz için sevinmeli mi?”

Yoksa onları dürtükleyip “Hey, uyanın be! 14 Şubat geliyor. Uyanın da sevgilinize bir şeyler alın tinerci çocuklar!” diye uyarı görevimi m yerine getirseydim?”

Peki ya bu tablodan sonra kitapçılara gidip de kitap beğenmek nasıl bir eylem olacaktı acaba?
İnsani mi? Doğru mu? Caiz mi? Çağdaş mı? Utanmazca mı?
Sonuçta birkaç kitap, birkaç CD aldım yine de.
Ve anladım ki ben de “alışkındım.”
Biz alışkındık.
Soğuğa alışkın olmasak da, tıpkı o çocukların soğuğa alışın olduğu gibi alışmış, kanıksamıştık çok şeyi.
Mevsim kış, akşam vakitleriydi.
İstiklal caddesi her zamanki rutininde çalkalanıyordu.
Sanatsal duyarlılık ve engin kaşarlanmışlıklar arasına sıkışmış hayat devam ediyordu.
O iki çocuk ise yatıyordu!
Orada…
Betonda…
Öylece…


Mehmet Emin Kazcı-2001





Benzer Konular Daralt

0 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli