AÐLA DENKTAŞ AÐLA, HİCRAN YARAŞIR
AÐLA DENKTAŞ AÐLA, HİCRAN YARAŞIR
ERKEKSİZ VATANA DÜŞMAN YARAŞIR!..
Değerli okuyucularım;
Elektronik DÜŞÜNEN ADAM Dergimizin ana sayfasında hâlen yayınlanmakta olan Devletimizin Doruktaki Bütün Sorumlularına: KIBRISIMIZI KURTARAMAYACAKSANIZ DERHAL İSTİFA EDİNİZ!.. başlıklı yazımız yurt genelinde çok büyük ilgi ile okunduğu ve geniş akisler uyandırdığı için bir süre daha yayında bırakacağız.
Ancak, Hürriyet gazetesinin 07 Nisan 2004 Çarşamba günkü sayısında yayınlanan ve gerçekten bir fotoğraf sanatı eseri olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kahraman Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaşın Bursada konuşmasını yaparken gözyaşlarını tutamadığı esnada çekilmiş olan portresini gördüğüm anda benim de gözlerimi yaşartan ve muhakkak bu fotoğrafı gören her Türkvatandaşının da gözlerinin yaşlandığını bildiğim bu fotoğrafı resim yazısı ile birlikte Politika sayfasında sizlere sunmaktan ve Yavru Vatanımız Kıbrısla ilgili bu yazıyı yazmaktan kendimi alamadım.
Ana sayfamızdaki Başyazımı okuyanlardan çok sayıda e-posta ve telefonlar aldık, hâlen de almaktayız. Bir çok okuyucumun makalemin sonundaki YAVRU VATANIMIZI ELDEN ÇIKARACAKLARA SON SÖZ ara başlıklı paragrafta Kıbrısı elden çıkaran Kabine düşer, mensupları ve işbirlikçileri vatana ihanet suçuyla yargılanır cümlelerine değinerek, ...Ama nasıl düşer? Düşürülür mü, kendi kendisine mi düşer? diye soruyorlar.
Bu sorunun cevabını veriyorum: Bir tarihte Fransada halkın çok ciddî tepkisiyle karşılaşan Fransız Kabinesi bir türlü istifa etmiyordu. O zamanki Fransız gazetelerinde çok ilginç tepkiler yayınlanıyordu. Zamanın Fransız Başbakanı için Duy bizi Moris biz Fransızlarız mısralı şarkılar söyleniyordu. Sonunda bir gazete şu başlıkla sonucu bildirmişti: ...Ve nihayet hükümet, dalında çürüyen bir elma gibi düştü... O günlerin değerli gazetecisi, yazar Bediî Faik Bey de: Dalında Çürümek... Bu da Bir Yoldur Elbet başlıklı çok güzel bir yazıyla bu konuyu değerlendirmişti...
Ben de okuyucularıma aynı cevabı veriyorum: İstenmeyen, istenmediğini anlayamayan her Kabine dalında çürüyen elma gibi düşer bir gün, değerli okuyucularım. Kıbrıs konusu, sanıyorum o günlerin gelmekte olduğunu gösteriyor. Dayan Denktaş, Arkandayız...
İstiklâl savaşımızın arifesinde anonim bir şiir yurt sathında ağıt şeklinde çınlıyordu. Sayın Denktaşa ithaf ederek hatırlatayım:
AÐLA DENKTAŞ AÐLA HİCRAN YARAŞIR
ERKEKSİZ VATANA DÜŞMAN YARAŞIR...
ERKEKSİZ VATANA DÜŞMAN YARAŞIR!..
Değerli okuyucularım;
Elektronik DÜŞÜNEN ADAM Dergimizin ana sayfasında hâlen yayınlanmakta olan Devletimizin Doruktaki Bütün Sorumlularına: KIBRISIMIZI KURTARAMAYACAKSANIZ DERHAL İSTİFA EDİNİZ!.. başlıklı yazımız yurt genelinde çok büyük ilgi ile okunduğu ve geniş akisler uyandırdığı için bir süre daha yayında bırakacağız.
Ancak, Hürriyet gazetesinin 07 Nisan 2004 Çarşamba günkü sayısında yayınlanan ve gerçekten bir fotoğraf sanatı eseri olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kahraman Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaşın Bursada konuşmasını yaparken gözyaşlarını tutamadığı esnada çekilmiş olan portresini gördüğüm anda benim de gözlerimi yaşartan ve muhakkak bu fotoğrafı gören her Türkvatandaşının da gözlerinin yaşlandığını bildiğim bu fotoğrafı resim yazısı ile birlikte Politika sayfasında sizlere sunmaktan ve Yavru Vatanımız Kıbrısla ilgili bu yazıyı yazmaktan kendimi alamadım.
Ana sayfamızdaki Başyazımı okuyanlardan çok sayıda e-posta ve telefonlar aldık, hâlen de almaktayız. Bir çok okuyucumun makalemin sonundaki YAVRU VATANIMIZI ELDEN ÇIKARACAKLARA SON SÖZ ara başlıklı paragrafta Kıbrısı elden çıkaran Kabine düşer, mensupları ve işbirlikçileri vatana ihanet suçuyla yargılanır cümlelerine değinerek, ...Ama nasıl düşer? Düşürülür mü, kendi kendisine mi düşer? diye soruyorlar.
Bu sorunun cevabını veriyorum: Bir tarihte Fransada halkın çok ciddî tepkisiyle karşılaşan Fransız Kabinesi bir türlü istifa etmiyordu. O zamanki Fransız gazetelerinde çok ilginç tepkiler yayınlanıyordu. Zamanın Fransız Başbakanı için Duy bizi Moris biz Fransızlarız mısralı şarkılar söyleniyordu. Sonunda bir gazete şu başlıkla sonucu bildirmişti: ...Ve nihayet hükümet, dalında çürüyen bir elma gibi düştü... O günlerin değerli gazetecisi, yazar Bediî Faik Bey de: Dalında Çürümek... Bu da Bir Yoldur Elbet başlıklı çok güzel bir yazıyla bu konuyu değerlendirmişti...
Ben de okuyucularıma aynı cevabı veriyorum: İstenmeyen, istenmediğini anlayamayan her Kabine dalında çürüyen elma gibi düşer bir gün, değerli okuyucularım. Kıbrıs konusu, sanıyorum o günlerin gelmekte olduğunu gösteriyor. Dayan Denktaş, Arkandayız...
İstiklâl savaşımızın arifesinde anonim bir şiir yurt sathında ağıt şeklinde çınlıyordu. Sayın Denktaşa ithaf ederek hatırlatayım:
AÐLA DENKTAŞ AÐLA HİCRAN YARAŞIR
ERKEKSİZ VATANA DÜŞMAN YARAŞIR...
Kaynak: http://www.dusunenad.../politika30.htm
Bu mesaj sabrili1 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 21.02.2006 - 16:39