İçerik değiştir



- - - - -

Dine Karşı Din


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 2 yanıt verildi

#1 ebarah

ebarah

    Onun için takıntı haline geldik

  • Dokunulmazlar
  • 2.132 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Zeytinburnu

Gönderim zamanı 13.11.2009 - 16:34


Dine Karşı Din

Ali Şeriati; Çeviren: Hüseyin Hatemi

İşaret Yayınları;
İstanbul, 1997, 5. baskı, 14 x 20 cm., 95 sayfa, Türkçe, Karton kapak.
ISBN No: 9753500173

KİTAPTAN BÖLÜMLER



"şirk, başka bir nesneye tapmak ve dolayısı ile allah’a isyan etmek, aynı zamanda hokkabaz ve yalancıların, zulmün ve cehilin bir araya gelişi ile halkın “putlar”a tapmasını sağlamak demektir. işte bu, tağut’a tapmaktır. kâinat’ı yaratan yüce allah’a teslim olmak yerine, “kendi yonttuklarına” (ma tenhitûn) teslim olmak demektir. bu “ma tenhitûn”, allah’tan gayrı her nesne olabilir, lât ve uzza olabilir, kan olabilir, soy olabilir, her ne olursa olsun, bunlar allah karşısında tağuti’dir.

tevhid dini’nin diğer bir özelliği de o’nun devrimci ve hamleci özelliğidir. şirk dininin genel anlamı karşısında bu özellik de onun belirleyici bir özelliğidir.

devrimci oluş ne demektir? devrimci din, bu dine inanan ve bu dinin öğreti okulunda eğitilen bireye; kendi hayatına, kendi hayatının bütün alan ve yönlerine karşı eleştirici bir görüş kazandırır. batıl’ı kaldırma ve hakk’ı yerine getirme ödev ve sorumluluğunu yükler. yoksa, olan bitene, ne olursa olsun dînî bir yorum ve dayanak bulup da bunlarla ilgisiz kalmaz. bütün peygamberlerin nasıl zuhur ettiğine bakınız. bunların ilk zuhur ettikleri sıralar, en saf, arı ve berrak oldukları zamandır. işte bu sıralarda bütün bu tevhidi dinler habaset ve zulme karşı çıkış gösterirler. allah’a, yaratıcı’ya ubudiyete, o’nu tanrı bilmeye, ilâhi kanunların tecellisi demek olan varlık kanunlarına çağırırlarken, şirk dini karşısında bir isyanın (tuğyanın) ifadesi olurlar."

... …

"şirk dininin hedefi her zaman şu olmuştur: metafizik inançlar aracılığı ile, tanrı veya tanrılara inanç aracılığı ile, ahiret hayatına inanç ve saptırılmış inanç aracılığı ile, mukaddesata inanç ve saptırılmış inanç aracılığı ile, gâybi güçlere inancın saptırılması ve bütün dînî inançların saptırılması sayesinde, statükoyu meşru göstermek ve ona gerekçe hazırlamak. böylece şirk dini, din adına şunu yapmak ister: halk, olup bitenin, toplumsal durumun zorunlu olduğuna, bunun ilâhî irade gereği olduğuna inanmalıdır. bu yazgıdır, takdirdir!

bugün çoğunlukla kaza ve kaderden anladığımız da muaviye’nin düzüp koştuğu bir yadigârdır. tarih tamamen açık bir şekilde gösteriyor ki, “kader”i bir “cebr”* şeklinde anlamak, beni ümeyye’nin ortaya attığı bir inançtır. onlar “cebr” inancını ortaya sürmekle, müslümanları her türlü sorumluluktan, girişimden, eleştiriden alıkoydular. cebr, olanı ve olacağı kabul anlamına geliyordu. oysa peygamber’in ashabı, her lahzada kendilerini toplumsal sorumluluk altında görürlerdi. "emr bi’l-ma’ruf ve nehy ani’l-münker", bugün zihnimizde ancak harc-ı âlem bir anlamda yer tutmaktadır ve “aydınlar” çevresinde bu terimler ağza alınamazlar. oysa bugün batılı aydın buna "insanın sorumluluğu", "sanatçının sorumluluğu", "aydının sorumluluğu" adını vermektedir.

bugünün dünyasında, felsefede, sanatta, edebiyatta, sorumluluktan bunca söz edilişinin anlamı nedir? işte bu “emr bi’l-ma’ruf ve nehy ani’l-münker” demektir. fakat, biz bu ödevleri öyle bir biçime sokmuş ve onları öyle bir biçimde yerine getirmekteyiz ki, gerçekte bu ödevleri yadsıyoruz demeye gelmektedir.

şirk dini; varlığını tarihte iki biçimde sürdürdü. bir şekli, söylediğimiz gibi, statükoya gerekçe bulmak ve onu meşrulaştırmaktır, görevi budur. statükoya gerekçe düzmek ne demektir? tarih boyunca insan toplumlarının soylu-soysuz, efendi ve köle, yoksun ve kazanç sağlayan, hâkim ve mahkûm, esir ve köle, soylu ve servet sahibi zümresi ile yoksul zümreler, başka milletlere üstün milletler, ayrıcalıklı ve üst sınıflar gibi bölünmelere uğramıştır. üstün soylar gibi ayrım ve ayrıcalıklar, şirk dininin inançları ile desteklenir. bu inançları doğuran etken de, bir zümrenin refah içinde olmasına karşın diğerinin mahrum kalması, bu duruma bir kılıf, gerekçe hazırlanmasıdır. bu durum, tevhid dini inançlarının tam karşıtıdır. tevhid dini, bu durumu yok eden bir inanç getirir."





"bir topluluk bir diğerini zorbalıkla yoksun kılabilir ve kendileri için hukuki, iktisadi ve toplumsal ayrıcalıklar kabul ettirebilir. ancak, bu durumun sürdürülmesi kolay değildir. tarih boyunca zorbalar, kaynakların başını tutuyorlar ve çoğunluğu yoksun bırakıyorlardı. fakat sürekli zorbalıkla durumun sürdürülmesi de mümkün değildir. işte şirk dini bu görevi üstlenmiştir. görevi, yoksun bırakılan insanların baş eğmesini ve durumun tanrı iradesi olduğuna inanmalarını sağlamaktır."




"şu halde, durum böyle olduğuna ve şirk dini, ırk ve sınıf ayrımını güçlendirdiğine göre statüko da değişmez, her zaman böyle olmuştur, sürekli böyle kalacaktır. bu sebepledir ki, tarih boyunca şirk dini’nin koruyucuları ve bekçileri olan sınıf, şirk dini’ni düzüp koşan ve ortaya atanlardır ve bunlar da toplum içinde yüksek sınıflar arasında yerlerini almışlardır. zaman olmuştur ki, bu zümre hakim sınıflar içinde en üstün, en güçlü, en varlıklısı olmuştur."




"dine karşı olanların dini doğuran sebepler olarak gösterdiği etkenler, aslında şirk dinini doğuran sebeplerdir. bunlar; bilgisizlik, ayrımcılık, mülkiyet ilişkileri, sınıflı toplum olgusu ve bir sınıfın üstünlüğü olarak belirtilebilir. dine karşı olanların şu sözü de doğrudur: din, halk yığınlarının afyonudur." (bkz: karl marx) "böylece halkın; aşağılanmayı, mutsuzluğu, biçareliği, bilgisizliği bir kötü yazgı olarak benimsemesi, boyun eğmesi sağlanır."
……

"şirk dini, tarihte iki şekilde gelişir ve görünür. birisi, dinler tarihinde gördüğümüz süreçtir: totem dini, tabu dini**, mana dini, atalar dini, çoktanrılılık, animizm (ruhlara tapma). sonunda da tanrı inancına varılır. bu süreç, şirk dininin dinler tarihinde izlediği süreçtir. ancak, bunlar şirk dininin açık görünümleri, biçimleridir. şirkin ikinci biçimi olan gizli şirk ise bu biçimlerin tümünden daha tehlikeli ve zarar verici olanıdır; insanlığa ve hakikâte tümünden çok zarar vermiştir. bu; şirkin gizli biçimi, diğer bir deyişle şirkin tevhid nikabı (örtüsü, maskesi) ardında gizlenişidir. tevhid peygamberleri, risalet görevi ile ortaya atıldıklarından itibaren şirke karşı çıkmışlardır, buna karşılık şirk de onlara karşı koymuştur. bu peygamberler üstün gelir de şirke diz çöktürürlerse, bu kez de şirk “tevhid” postuna bürünerek*, peygamberi izleyenler de, halifeleri ile ve yolunu sürdürenlerle birlikte, toplumda gizli yaşayışını sürdürmüştür."

……

"şu halde, on dokuzuncu yüzyılda söylenmiş olan şu söz doğrudur: “din, halk kitlelerinin afyonudur.” böylece halk, ahiret ümidi ile dünyadaki mutsuzluk ve yoksulluğuna katlanır. toplumda her ne olursa olsun ilahi irade ile olduğuna ve statükoyu değiştirmek, halkın durumunu iyileştirmek için çalışmanın, tanrının iradesine karşı çıkmak demek olduğuna inanç, halkın afyonu demektir.

yine on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıl bilginlerinin şu sözü de doğrudur:

“din; halkın mevhum, boş, kuruntudan ileri gelen korkusunun ürünüdür.”

şu söz de:

“din, feodal dönemin ayrıcalıklarının ve ayrımcılığının, servet sahipliği ve yoksulluk biçiminde beliren iktisadi ilişkilerinin ürünüdür.”

fakat, bu hangi dindir? bu, bir şimşeğin parlayıp söndüğü anlar gibi anlar dışında, tarihte seyri izlenen şirk dinidir. şirk dini, kutsal ve tevhid dinine ilişkin adlara da bürünebilir, fakat durum değişmez (çevirenin notu: burada dr. şeriati’nin heyecanlı, kesin ve taviz vermez ifadesi; maslahata muvafık olarak hafifçe yumuşatılmıştır…) [ek: orijinali şöyleymiş; "bu coktanrili din (sirk dini) ister tek tanrili din adina, ister musa'nin dini, ister isa'nin dini, isterse de peygamberin halifelerinin ya da abbasi halifelerinin dinleri adina, olsun, ki hepsi tek tanrili din adina sahiptir"]. tevhid dini, cihat ve kur’an adına, şirk dini mensupları, kur’an-ı kerim’i mızrağa da geçirebilirler. kur’an-ı kerim’i mızrağın ucuna takan kimse; lat ve uzza adına islâm peygamberi’ne karşı koyan kureyş değildir. artık o, bu dönemde şirki eski biçimi ile koruyamaz. içten gelir, dıştan değil ve sonra kur’an-ı kerim’i mızrapa geçirir, ali ile savaşır, yani allah ve muhammed ile savaşır. artık şirk dini, cihada ve hacca giden bir halifesi bulunan “hilâfet” biçimine bürünür (burada da çevirmen hüseyin hatemi, ali şeriati’nin ifadesini “yumuşatmış”…)* [ek: orijinali şöyleymiş; "islam dini adina, yine, sirk dini tarih boyu egemen olur ve bunu da allah'in elcisinin halifesi ve kur'an'in anayasa oldugu bir duzen adina yapar"].

şirk dini; yorumlayan, kılıf uyduran ve yasallaştıran, uyuşturan, duraklatan, sınırlayan, halkın yaşayış tarzına ilgisiz kalan din demektir. tarih boyunca da insan toplumlarına musallat olmuştur. demek ki, “din korku ürünüdür, uyuşturucudur, sınırlayıcıdır, feodal dönemin ürünüdür.” diyenler, doğru söylemişlerdir. çünkü onlar, tarihe bakarak bu sonuca varmakta idiler. fakat onlar, aynı zamanda dinin ne olduğunu, gerçek dini, tanımayan, bilmeyen kimselerdir. din bilgini olmadıkları gibi, tarih bilgini de değillerdir. bu sebeple de, bu şekilde tarihi gözden geçiren herkes, ister şirk adına, ister tevhid adı altında, şirk dininin bekçiliğini yapan kişilerin arasında fark olmadığını görecektir.

ben, ibrahimî dinlerde olsun, şirk dinlerinde olsun, tanrı anlamına gelen isim ve sıfatları karşılaştırdım ve şu sonuca vardım: şirk dininin halkın bilgisizlik ve korkusunun ürünü olduğu yargısı doğrudur. niçin? çünkü müşrik din adamları, diğer bir deyişle şirk dininin temsilcileri; halkın uyanmasından, okur-yazar olmasından, bilgin ve bilgili olmasından çekinirler. bilgiyi kendi tekellerinde tutmak isterler. niçin? çünkü bilimin ilerlemesi ölçüsünde, bu ilerleme ile oranlı olarak, şirk dini de ortadan kalkar. şirk dininin koruyucusu cehalettir. halkın uyanışı, halkta eleştirme ve itiraz etme yeteneği, adalet istenmesi, şirk dinini sarsar. niçin? çünkü o din, tarih boyunca statükoyu korumuş, statükoyu feodal dönemden önce de, feodal dönem sırasında da, feodal dönemden sonra da, batı’da olsun, doğu’da olsun, insanlık tarihi boyunca korumuş ve savunmuştur. şirk dininin tanrılarının adları; heybet, vahşet, cebbariyet gibi özellikler taşır ve “istibdad” çerçevesindeki özel anlamları ile anlamlandırılırlar. buna karşılık ibrahimî dinlerin çok eski, hatta iki-üç bin yıllık terimlerine bakarsak, önce aşk ve güzellik (cemal), tek bir celal ve cemal’e tapınma özelliğini, sonra da yönetime ilişkin sıfatları, rabb oluş özelliklerini görürüz. şu halde, tarihte mevcut olan ve yönetici durumda bulunan dinler, bilgisizliğin, halkın doğal güçlerden korkusunun ürünüdür. buna karşılık ibrahimî dinler, sevginin, insanın bir hedefe olan ihtiyacının, bir evrensel yönetime olan eğiliminin ve gerçek ve mutlak anlamı ile bir tekâmüle olan yönelişinin belirtisidir ve bu ihtiyaçlara cevap vermektedir."
ALINTI

 580023663830.jpg


#2 WaLe

WaLe

    Kimene!

  • Üyeler
  • 6.730 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Eskişehir

Gönderim zamanı 13.11.2009 - 17:27

ben, ibrahimî dinlerde olsun, şirk dinlerinde olsun, tanrı anlamına gelen isim ve sıfatları karşılaştırdım ve şu sonuca vardım: şirk dininin halkın bilgisizlik ve korkusunun ürünü olduğu yargısı doğrudur. niçin? çünkü müşrik din adamları, diğer bir deyişle şirk dininin temsilcileri; halkın uyanmasından, okur-yazar olmasından, bilgin ve bilgili olmasından çekinirler. bilgiyi kendi tekellerinde tutmak isterler. niçin? çünkü bilimin ilerlemesi ölçüsünde, bu ilerleme ile oranlı olarak, şirk dini de ortadan kalkar. şirk dininin koruyucusu cehalettir. halkın uyanışı, halkta eleştirme ve itiraz etme yeteneği, adalet istenmesi, şirk dinini sarsar. niçin? çünkü o din, tarih boyunca statükoyu korumuş, statükoyu feodal dönemden önce de, feodal dönem sırasında da, feodal dönemden sonra da, batı’da olsun, doğu’da olsun, insanlık tarihi boyunca korumuş ve savunmuştur.


Bu pragrafta bu kitabın niçin okunması gerektiğine çok iyi dikkat çekilmiş.. Edinilecekler listesine aldım..Kütüphaneye bildirilecek.

Eyvallah sevgili ebarah

"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
Gönderilen Resim



’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.

Paul Valéry


#3 Can Ka No Rey

Can Ka No Rey

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 9.354 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 13.11.2009 - 17:42

Teşekkürler ebarah abi. Wale gibi ben de edinip okumaya çalışacağım bu kitabı.





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

1 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli