İçerik değiştir



- - - - -

Puskin'de bir meLodi..


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 1 yanıt verildi

#1 rblkhn`

rblkhn`

    Zaman buldukça takılır

  • Üyeler
  • 129 Mesaj
  • Konum:Ankara
  • İlgi Alanları:Edebiyat şeysi

Gönderim zamanı 16.02.2006 - 10:43


Ötenazinin dişlerini döküp, boşalan kanı avuçlarına veresim, bütün öne bakan parmaklarını kırıp dökesim var .. Ötenazinin dişleri olur mu? Olmaz mı? Olsun.. ben ancak olmayan dişleri dökebilirim zaten anne..



Kaldırımların arasına kaçışan karıncalardan nefret ediyorum. Üstüne bassam da ölmüyorlar. Yerin altına biriktirdikleri onca kırıntıları kış boyunca hayvan gibi yiyorlar. Karıncalar hayvan mı anne? Neden bu kadar küçükler? Kasırgada savrulan kelebekten daha şanslı olmaları için tek bir sebep söyle bana? Söylenmez mi? Olsun.. onlar uçamasa da, ben düşlerimde kanat takarım anne..



Duvara astığın tabloyu hatırlıyor musun? Ermeni pi.lerini tekmeleyen bir o. çocuğunu çizmişlerdi.. Gilbert becaud, Nathelie’yı köpek gibi sevmeseydi, ben puskin’de şarkılar söyleyemeyecek ve peçeteye tüküremeyecektim. Sende bu tabloyu antremize asamayacaktın anne. Babam şimdi Moskovalı fahişelerle yatıyor. Bileklerime toplanan kanda onun izi var. Fahişelerde de var anne. Ben fahişe miyim? Değil miyim? Olsun.. Nathelie de fahişeydi. Sende anne..



Yatağıma yağmur ne zaman yağsa, sokaklarda ıslanır. Ben hiç ağız tadıyla sırılsıklam olmadım odamda.. duşumdan artan ıslaklık beni eğlendirmiyor. Orgazm olamıyorum hiçbir erkeğe. Yağmurun erkeği olur mu anne? Ne zaman erkek gibi yağar bu adam? Yine geç kaldı görüyor musun? Çiçeklerimin bileği burkuldu yine. Yine şerefsiz yağmur, yağmasını bilemedi anne..



Ninemin saksıları hep sarı zade tenekeleri. Ateşler odundan, sıcak su ateşten doğuyorken, ateşi ateşleyen kibritin odundan doğduğunu kim düşünebilir? Odun, odunu yakıyorsa, insan insanı yakamaz mı anne? Yanıyor içim. Ciğerlerimde zehirli bir duman, damarlarım kırılgan, yüreğim sinirden bir saman.. hani külü yutsam O’nu gördüğümde, dengesini kaybeder mi acemi zaman? Anne.. içime sızan zeytinyağına gıdıklanıyorum biliyor musun? Güldükçe hıçkırıyor, hıçkırdıkça deviniyorum.. içim devinir mi anne? Devinmez mi? Olsun.. onlar devinemese de ben hissediyorum anne..



Ötenazi uyurken, karıncalar geziyor kafatasımın en boktan yerlerinde. Flu bir düş sona eriyor. Tabloda dayak, puskin’de melodi, duvarda saat, saatte zaman duruyor.. bil ki, ben ölene kadar portakal soymayacağım.. Sende benim ne söylemek istediğimi bir ömür boyu anlayamayacaksın anne..






rbLkhn` 29.01.2006

#2 rblkhn`

rblkhn`

    Zaman buldukça takılır

  • Üyeler
  • 129 Mesaj
  • Konum:Ankara
  • İlgi Alanları:Edebiyat şeysi

Gönderim zamanı 16.02.2006 - 10:44

Yanıma yaklaş…

Yada sen dur olduğun yerde, ben bir çocuk gibi ağlayayım göğsünde anne..



Sırtımdaki izi, kalbimdeki izle karıştırırdın eskiden.. Babamla sevişmedim ben.. bu leke, O’nun lekesi değil anne.. Bacaklarımın arasından sızan sesi duyuyor musun? Bu ses, kaldırımlara düşürdüğüm terimi süngüyle öldüren bir Ermeni’nin sesi.. Sen o zamanlar babamla sevişiyordun.. Ben değil anne, sen! Sevişmiyor muydun? Olsun.. Ermeni’de sevişmiyordu anne..



Portakalın kabukları neden bu kadar kalın? ve neden bu kadar ağlak içi? Her turuncu gecede bir kaldırım eksiliyordu. ve ben her kaldırıma bir portakal soyuyordum anne.. Sense, sırtımdaki izi kalbimdeki izle karıştırıp, göğsüme portakal renkli gözyaşları ekiyordun. Bilmiyordun yastığıma bulaşan adamı.. bilemiyordun Hovhannes Gasparyanla seviştiğiniz yatakta büyüyeceğimi.. Sen; tablodaki giz gibi, moskovalı fahişe gibi, sırtımdaki leke gibisin anne.. değil misin? Olsun.. Ben her antre dönüşlerinde de bir portakal soyuyorum anne..



Kırmızı kurdelalı ayakkabılarım yürüyor üzerime doğru. Bense saçları dağınık odamda bütün kafesleri açıyorum özgürlüğe. Sesin gömülürken geceye korkuyorum anne. Mideme yapışan serseri asidik baskılar gibisin. Duvara çizdiğim ışığı bile hatırlamıyorsun. Sen, tıpkı babam gibi şarkılar söyleyip geceye tükürdüğünüz bütün yarım düşler kadar çaresizsiniz.. Piyano ve sen.. sen ve babam.. babam ve piyano.. her gece kısa bir melodi. Sonra aşk pazarlığında puskin.. tükürdüğüm mendili, seni, melodiyi ve puskini unutmadım anne.. Onurunu yarıya indirir misin? İndirmez misin? Olsun. Ben her sararmış çarşafı asıyorum göğsüme anne..



Sen, yaşamın bütün zevklerini tatmış ağdalı şaşkın..

Bacaklarımın arasından sızan sesi duyamıyorsun..

Bil ki; ben ölene kadar portakal soymayacağım.. Sense benim ne söylemek istediğimi bir ömür boyu anlayamayacaksın anne..






rbLkhn`04.02.2006





Benzer Konular Daralt

2 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 2 ziyaretçi, 0 gizli